Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/240 E. 2023/97 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/240
KARAR NO : 2023/97

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 21/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılması ve marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesi : Müvekkili, …’in İto’da 25/0312013 tarihinde “…” şahıs işletmesiyle faaliyete başladığını, 2013 yılında “…” markasıyla …’da ilk iş yerini açtığını ve markasını 19/03/2013 tarihinde … no ile … sınıfta (yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri) Türk Patent nezdinde tescil ettirmiş olduğunu, davacılardan “… Şirketinin” 16/11/2015 tarihinde … ve … tarafından kurulmuş olup … şubelerinde “…” markasını kullanmakta olduklarını, aynı zamanda Türk Patent nezdinde 13.04.2021 tarihinde … no ile …sınıflarda marka başvurusunda bulunduğunu, ana faaliyet alanlarının “yiyecek ve içecek sağlama hizmetleri” olup … sınıflandırması kapsamında … sınıf kapsamında kaldığını, davacılara yurtiçi ve yurtdışından birçok yatırım teklifi ve bayilik talepleri geldiğini, İnternet arama motorlarında davacıların adı ve markalarıyla araştırma yapıldığında … markasının birçok yazılı ve görsel habere konu olduğu, sektör dergileri ile … paylaşımlarında haklarında yüzlerce olumlu reklam ve haber paylaşımları yapıldığı, ödüller aldığının görüleceğini, … televizyon kanalında “…” programında … ile yapılmış röportaj; yine … … tarihinde … gazetesinde yazmış olduğu yazısı; 2013 yılında … dergisinde markanın almış olduğu “…” ödülü; Ayrıca sekiz (8) yıldır … üyeliği bulunan marka hakkında 2014 yılında …da yayımlanmış yazısının bulunduğunu, marka sahiplerinin (… ve Şirket ortağı …) aynı zamanda sanatçı olması nedeniyle de … markasının bilinirliği ve haber değerinin arttığını, Davacılara ait olan “…” markasının; Dünyanın farklı bölgelerinden getirilen dolayısıyla yoğunluk ve aromaları farklı yeşil kahve çekirdeklerini kendi bilgi ve tecrübeleri ile kavurarak kahve severlerle buluşturduğunu, İşyerinde kahve içeceği yanında değişik sıcak ve soğuk içecekler ile pastane ürünleri de bulunduğunu, ayrıca istek halinde çekilmiş kahve satışının da mevcut olduğunu, markanın fiili kullanımı dikkate alındığında ana faaliyet kapsamının … sınıf dahilinde “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile … sınıf kapsamında “kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” olduğunu, Markanın işyeri, ürün ve resmi evraklarda farklı logolarla ve çoğu zaman da düz yazıyla kullanıldığı ve esas unsurunun “…” olarak muhafaza edilerek kullanıldığını, kullanım yerinin tabela, kartvizit, bardak, menü, peçete vb. olmasına göre markanın farklı renk hatta logolarda kullanılabildiğini, kullanım zamanının yılbaşı, anneler günü, babalar günü resmi ve dini bayramlar olmasına göre de o güne atıf için özelleştirilebildiğini, davacı …’in daha ticari fanliyete başlar başlamaz 2013 yılında marka başvurusu yaptığını, 2013 yılında Ticaret Odasına kayıt olduğunu, 2013 yılında markası ile uyumlu … alan adını aldığını ve sosyal medya hesaplarını oluşturduğunu, 2015 tarihinde “…Şirketinin” kurulmuş olduğunun İTO kayıtları ile sabit olduğu, hızlı bir şubeleşme sürecine girilerek birçok farklı noktada hizmet verilmeye başlandığı, şirket kuruluşu ve şubeleşme ile birlikte reklam ve tanıtım faaliyetlerinde ciddi bir artış olup aynı zamanda “Yiyecek ve İçecek Sağlanması Hizmetleri” alanının haricinde … sınıf kapsamında “…” ve … sınıf “Çeşitli Malların Bir Araya Getirilerek Satılması Hizmetler kapsamında da faaliyetlerin yoğunlaştığını, Dolayısıyla davacıların, “…” markası üzerinde tescilli hak sahibi olmanın yanında söz konusu markayı ilk kullanan ve alanında maruf hale getiren gerçek hak sahibi olduklarını, dolayısıyla davalı marka sahibi (…) ve marka adına fiş kesen ve davalı marka sahibi …’un müdürlük görevini üstlendiği firma “… Şirketi” tarafından “…” …” ibareli markanın seçimi ve kullanımının bariz kötüniyet ve kasıtlı olarak marka iltibası oluşturduğunu, davalıların, 2019 yılında başladığı “…” …” marka kullanımı esnasında davacılardan ve markalarından haberdar olmadığı yönünde yapılacak beyanın fiili ve hukuki gerçekler karşısında kabul görmeyeceğini, davalıların fiili kullanımıyla, davacı markalarına daha da yanaşmakta olduklarını, dolayısıyla taraf markalarının sadece tescil edildikleri – halleriyle benzer olmayıp ayrıca fiili kullanımlarıyla da bariz benzerlik oluşturulduğunu, davalıların kullandığı “…” …” markasının tescilli olmasının, iltibas gerçeğini ortadan kaldırmayacağını, davacı … tarafından … tarihinde … no ile “…” markasının tescil edildiğini, 2015 yılından beri markayı kullandığını, davalının ise … tarihinde … no ile “…”…” markasının 12/08/2020 tarihinde tescil ettirdiğini, tescil önceliği tartışmasız olarak davacı …’e ait olduğunu, davacı şirket açısından da tescilsiz kullanım önceliği / gerçek hak sahipliğinin mevcut olduğunu, taraf markalarının benzer hatta aynı mal ve hizmetlerde kullanıldığını, markaların kullanıldığı mal ve hizmetlerin tüketicilerinin genel halk kitlesi olduğunu, sunulan mal ve hizmetlerin tüketimi sık olup fiyat aralıkları nispeten düşük orta olduğundan tüketicilerin araştırma ve dikkat düzeyinin nispeten düşük olduğunu, markanın kullanıldığı kafeterya hizmetleri sektöründe “müşteri deneyimlerinin” tercihi etkilemekte olup ayrıca şube / Franchise olarak dağıtım kanallarının yaygın olması nedeniyle tüketicinin yanılmasına, müşteri geçirgenliğine sebep olduğunu, taraf markalarının çok benzer olması nedeniyle, davacıların bazı çalışanlarının, …’te davalı kafeteryayı kendi şubeleri sanıp sosyal medya hesaplarında beğeni ve paylaşımlar yaptıklarını, birçok müşteriden karıştırmaya dair şikayet, soru ve sosyal medya paylaşımlarının yapılmakta olduğunu, … Nollu “…’ …” markasının davacılar adına tescilli ve SMK ilgili hükümleri dahilinde hükümsüz kılınarak, sicilden terkinini, başta TTK – Haksız Rekabet ve SMK – Marka ihlali niteliğindeki eylemlerin tespiti, hüküm altına alınması ile haksız rekabet ve marka ihlalinin men’i, engellenmesine karar verilmesini, ihlallerin önlenmesi için uygun görülecek tedbirlerle birlikte tabela, dergi, basılı evrak, katalog, broşür, menü, peçete, bardak, broşür, üzerinde ihtilaf konusu marka bulunan mutfak araç gereçleri … vs tecavüzde kullanılan araç gereçlere dava sonunda imha, el koyma ve imhasını, davalıların internet sitesi ve sosyal medya üzerinden yaptığı tecavüzün engellenmesi için ilgili sitelere erişim yasağı konulmasını, Davalılar aleyhine verilecek kararın kamuya ülke genelinde yayın yapan gazete ile duyurulmasını, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Cevap dilekçesi : Davalı vekili cevap/itiraz dilekçesinde özetle; Mezkur bilirkişi raporunda “…” gibi … ve …. sınıftaki mal ve hizmetler bakımından son derece ZAYIF olan bir ibarenin ayırt ediciliğe sahip ve özgün bir şekilde yaratılmış bir marka olduğu iddia edilmiştir. Sayın Mahkeme henüz böyle bir görevlendirme oluşturmaksızın elbette ön raporu hazırlarken bilirkişilerin bu yönde bir re’sen araştırma yükümlülüklerinin olduğunu iddia etmemekteyiz. Fakat bilirkişiler madem “ayırt edicilik” ile ilgili tespitte bulunacaklardı; o halde bununla ilgili kapsamlı araştırma yapmaları gerekirdi. Bilirkişilerin basit bir internet araştırması ile dahi elde edecekleri sonuçları göz ardı ederek böylesi tek taraflı tespitte bulunmaları, raporu baştan aşağı hükümsüz kılmaktadır. Zira henüz yargılama yapılmadan, tarafımızca deliller dosyaya ibraz edilmeden peşin hükümle ayırt ediciliğe dair yapılan bu tespit hatalıdır. Bilirkişiler, davacının dava dilekçesine ek yaptığı 3 adet delili “davacının kullanım ispatı açısından sunduğu” şeklinde ifade etmiş ve akabinde davacı kullanımının markasal olduğunu iddia etmiştir. Oysaki kullanım ispatı kesintisiz kullanımı işpat etmesi mutlak şarttır. Zaten tarafımızca böyle bir def’i henüz sunulmaksızın ve/veya davacı tarafça bu kullanımı ispat eder nitelikte deliller en baştan dosyaya ibraz edilmeksizin bilirkişilerin bu yönde bir tespit yapması son derece yersizdir. Görüldüğü gibi, davacının bir adet tescilli markası; internet sitesinin whois kaydı ve bir adet Instagram sayfası delillerini bilirkişilerin “markanın kullanım ispatı” açısından yeter görmesi son derece isabetsizdir. Somut olayda ihtiyati tedbir koşulları mutlak surette oluşmamıştır. Yukarıda açıkça izah ettiğimiz üzere, özellikle “…” ibaresinin ayırt edici niteliği ve kullanım ispatı açısından son derece hatalı tespitler içeren mezkur bilirkişi raporuna göre müvekkilimiz aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. Bunun haricinde somut uyuşmazlıkta ihtiyati tedbir talebinin reddini gerektirir pek çok neden vardır. Şöyle ki; ihtiyati tedbir için gerekli olan “ciddi zarar tehlikesi” ve “elzem durum koşulu” somut olayda sağlanmamıştır. Neticeten, somut olayda ihtiyati tedbirin en önemli iki koşulu da sağlanmadığından, davacının ihtiyati tedbir taleplerinin reddi gerekmektedir.” şeklinde beyanda bulunarak davacının tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevaba Cevap dilekçesi: Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller:
İhtiyati Tedbir: Mahkememizin 25/10/2021 tarihli İhtiyati Tedbir Ara Kararı ile;
“1-Davacının tedbir talebinin takdiren 50.000,00 TL teminat karşılığında KABULÜ ile,
Davalı tarafça davacıya ait marka tescili kapsamında kalan ve kendisine ait marka tescilini aşan kullanımların (internet, sosyal medya, tabela, broşür vs.) tedbiren önlenmesine, infazda dosyaya sunulan bilirkişi raporunun dikkate alınmasına, sosyal medya ve internet kullanımları yönünden davalı tarafa ilgili kullanımların kaldırılması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde kaldırılmadığı takdirde tedbirin erişim engelleme şeklinde uygulanmasına,
2-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince bugünden itibaren 1 hafta içinde teminat yatırılmadığı takdirde ya da teminat yatırılsa bile aynı süre içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmadığı takdirde iş bu tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılacığının talep eden tarafa ihtarına,
3-HMK 398 md uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı hususunun ihtarına,
4-Ara kararın taraflara tebliğine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilmiş olmakla HMK 394/1-5 gereği bir haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere karar” verilmiştir.
(UYAP ÜZERİNDEN VE FİZİKİ DOSYA İÇERİSİNNDE TEMİNAT YATIRILDIĞINA DAİR BELGE BULUNAMAMIŞTIR)
TPMK: Davalı … adına … tescil numaralı TPMK kayıtları istenmiş, buna ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmıştır. … adına 31/12/2019 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu : Bilirkişiler bilişim uzmanı … ve marka/patent vekili …’e tevzi edilerek rapor alınmış alınan raporda ” Davacı tarafın kendilerine ait olduğunu belirttikleri… alan adı sahibi/yetkilisi (whois) bilgileri kontrol edildiğinde alan adının 19.03.2013 tarihinde alındığı/kayıt edildiği, … linki kontrol edilmiş olup Facebook sayfasının 10 Şubat 2020 tarihinde oluşturulduğu, sayfa içerisinde ve paylaşımlarda …” … ibaresinin/ibarelerinin olduğu, “…” ibaresi yerine “…” olduğu,… linki kontrol edilmiş olup Instagram hesabında ve paylaşımlarda …” … ibaresinin/ibarelerinin olduğu, “…” ibaresi yerine “…” olduğu, hesaptaki ilk paylaşım tarihinin 4 Ocak 2020 olduğu, …linki kontrol edilmiş olup dava dilekçesinde belirtildiği görülen yoruma ilişkin ekran görüntüsü yukarıda, linkte bulunan diğer yorumların da bulunduğu ekran görüntüsü EK-1’de sunulduğu, Davacının kullanımının, davalının ““…” …”” marka tescili için başvuru tarihi olan 31 Aralık 2019 tarihinden daha eskiye dayalı markasal nitelikte bir kullanım olduğu, gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu tespit edilmekle birlikte, davaya dayanak davacı markası olan …’nın tescil tarihinin davalı marka tescilinden önce olması nedeniyle de aynı zamanda TESCİL ÖNCELİĞİNİN mevcut olduğu, SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca hükümsüzlüğe ilişkin şartların mevcut olduğu, davalı markası açısından SMK m.6/1 açısından hükümsüzlüğe ilişkin şartların mevcut olduğu, SMK m.6/9 kapsamında Davalı markasının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin mahkemeye ait olduğu, Davalı tarafın bu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı, Davalının karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanımının, TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet teşkil edeceği Sonuç ve kanaatine ulaşılmış olup, Hükümsüzlük ve diğer tüm taleplere ilişkin karar ve tüm değerlendirmelere ilişkin nihai hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu” bildirilmiştir.
Dava ve uyuşmazlık : Taraflar arasındaki uyuşmazlık; TPMK nezdinde davalı … adına tescilli … tescil numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, davalıların eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olup olmadığını tespiti ile marka hakkına tecavüz niteliğindeki ürünlere el konulması ve imhası ve erişim engeli talebine ilişkindir. Davacı taraf, davacıya ait “…” ibareli markanın taklit edilerek ” …” markasının tescil edildiğini, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğünün gerektiğini, ayrıca davalıların eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı taraf ise, davacı adına tescilli markanın zayıf marka niteliğinde olduğunu, tarafların markaları arasında iltibasın bulunmadığını, hükümsüzlük ve tecavüz şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Gerekçe: Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak dikkate alındığında; TPMK nezdinde davacı adına tescilli bulunan … tescil numaralı ” …” ibareli marka ile … tescil numaralı ” …” ibareli markaların bulunduğu, davalı … ise … tescil numaralı ” …” ibareli markanın bulunduğu anlaşılmıştır. Markanın hükümsüzlüğü bakımından yapılan incelemede davacı adına tescilli markaların davalının tescil tarihinden önce kullanıma geldiği, bu nedenle marka bakımından öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, tarafların markaları arasında görsel fonetik ve kavramsal anlamda benzerlik bulunduğu, taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tarafların markalarının aynı hizmet sınıfında tescilli olduğu, markaların birbiri ile iltibas içerecek nitelikte olduğu, bu haliyle hükümsüzlük talebi bakımından dosya arasına alınan bilirkişi raporunda da hükümsüzlük şartları oluştuğuna ilişkin raporun hükme esas alınması gerektiği kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız ve rekabet ve marka hakkına tecavüz davası yönünden yapılan incelemede de davalının, davacının markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal kullanımının marka hakkına tecavüz niteliğine olduğu ve ayrıca iltibasa sebebiyet vermesi sebebiyle TTK 54. Maddesi gereğince haksız rekabete ilişkin koşulların oluştuğu, bu hususun dosya kapsamında alınan ek ve kök bilirkişi raporunda da belirtildiği, her ne kadar davalı kullanmama def’ini ileri sürmüş ise de davacı adına tescilli markanın … Sınıfta tescil edildiği ve davacının ciddi kullanımının olduğu kanaatine varılmakla, haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüze ilişkin davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda markanın hükümsüzlüğüne ve davalıların eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Açıklanan sebeplerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
– Davalı … adına TPMK nezdinde kayıtlı bulunan … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine
– Davalıların “…” şeklindeki eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet nilteiğinden olduğunun tespiti ile, menine, engellenmesine
– Davalıların “…” şeklinde ibare bulunan tabela, dergi, basılı evrak, katalog, broşür, menü, peçete, bardak ve benzeri araç gereçlerinden “…” ibaresinin silinmesine, silinmeyecek nitelikte olanlarına el konulmasına, kararın kesinleşmeşi ile el konulan ürünlerin imhasına
-Davalıların “…” ibaresini kullandığı ve bilirkişi raporlarında belirtilen internet sitelerinden “…” ibaresi yer alan sitelere erişimin engellenmesine, bu hususta dosyada bulunan 21/09/2021 havale tarihli bilirkişi kök raporunun infazda dikkate alınmasına
2-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafların davalılardan alınarak Türkiye’de yayın yapan en yüksek tirajlı 3 gazeteden birinde İLANINA,
3- Harçlar kanunu gereğince alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 59,30-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 210,55-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden;
a) Marka hükümsüzlüğü yönünden; A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
b) Markaya tecavüz yönünden; A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
c) Haksız rekabet yönünden; A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 59,30-TL Başvuru Harcı, 59,30-TL Peşin/nisbi Harcı, 4.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 544,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 4.662,60-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/11/2023

Katip
¸

Hakim
¸