Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/196 E. 2022/24 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/196 Esas
KARAR NO:2022/24

DAVA:Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/06/2021
KARAR TARİHİ:14/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkemede sunmuş olduğu dava dilekçesi duruşmadaki beyanlarında özetle: müvekkili şirket ruhsat başvurusunun sonuçlanmasının hemen ardından “…” markasını yoğun bir şekilde kullanmaya başlamıştır, halen fiilen kullandığını, müvekkilinin markanın tescili için TPMK’ya yaptığı son başvurunun davalı adına tescilli …10/…60 no’lu “…” ile … no’lu “…’s” markaları gerekçe gösterilerek reddedildiğini,… no’lu “…” markasının hükümsüzlüğü için … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde (… E. ve… K. sayılı dosya), … no’lu “…’s” markası ile benzer muhtelif markaların hükümsüzlüğü için ise İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde (… Esas sayılı dosya) davalar ikame edilmiş olup, davalara konu tüm markaların hükümsüz kılındığını, … 1. FSHHM tarafından verilen karar kesinleşmiş olmakla birlikte, İstanbul 2. FSHHM’nin kararı Yargıtay’ca “benzerlik incelemesinin her bir marka yönünden ayrı ayrı yapılması gerektiğinden bahisle” bozulduğunu, henüz bozma kararı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadığını, müvekkilinin, uzun yıllardır ciddi yatırımlar yaparak fiilen kullandığı ve … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı kesinleşmiş kararı ile de üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu tespit edilen “…” markasını, davalının TPMK nezdinde yaptığı kötü niyetli ve sürekli marka tescilleri nedeniyle bir türlü tescil edemediğini, davalı tarafın anılan tescilleri gerçekleştirmedeki tek amacının müvekkilin ticari faaliyetlerini engellemek olduğunu, işbu davaya konu … no’lu “…’S” markası da davalı tarafından hiçbir şekilde kullanılmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan, tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” hükmünü içerdiğini, markanın en temel fonksiyonu farklı işletmelerin mal veya hizmetlerini birbirinden ayırmak olup, bu da ancak markanın kullanılması ile mümkün olabileceğinden, kanun koyucu kullanılmayan markanın hukuki korumasını sınırlandırıldığını, davalının … no’lu …’S markası 28.03.2014 tarihinde 5. sınıf için tescil edilmiş olduğunu, bahsi geçen marka tescil tarihinden bu yana hiçbir şekilde kullanılmadığını ve SMK md.9 uyarınca iptal şartları gerçekleştiğini, Yüksek Mahkeme’nin yerleşik içtihatlarına göre markayı fiilen kullandığını ispat edemeyen davalı tescilinin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirtmiş davalı adına tescilli … no’lu “…’S” markasının kullanmama sebebiyle iptali ile sicilden terkinine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usule uygun tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış. Gönderilen ihtaratlı tebliğe rağmen herhangi bir delil bildirmemiştir.
TPMK kayıtları dosya içerisinden alınmış olup incelendiğinde davaya konu … nolu … ibareli markanın 5. Sınıfta 05/03/2013 tarihinden itibaren tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış kullanmamaya dayalı marka iptali talebine ilişkindir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir 2-Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fikra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a)Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b)Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.3- Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucunun Markalar Sicilini kullanılmayan markalardan arındırma amacını güttüğü anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde SMK m.26/I-a) hükmü de SMK m.9/I’de belirtilen hallerin bir iptal sebebi olduğunu ortaya koymaktadır.
Marka üzerindeki hakkın kazanılması için sicile tescil edilmesi yeterli olsa da kanun koyucu tescil edilmiş marka ile marka hakkı sahibine sağlanan korumanın devam edebilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Bunun arkasında; tescil edilen bir markanın haksız yere sahibinin tekelinde kalmasının engellenmesi, marka sicilinin kullanılmayan markalarla dolu bir ‘çöplük’ haline gelmesini önlemek veya kullanılmayan bir markadan onu kullanmak ve bir değer yaratmak isteyen bir başka kişinin yararlanmasının önünü açmak gibi pek çok ekonomik ve toplumsal nedenler yatmaktadır. Zira marka hakkı sahibine inhisari bir yetki veren ve herkese karşı ileri sürülebilir nitelikte olduğundan kanun koyucu, bu geniş hakkın yanı sıra marka sahibine hakkaniyet ölçüsünde birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Markanın usulünce kullanılması zorunluluğu da bunlardan bir tanesidir.
SMK madde 9’da marka kullanılmama sebebiyle iptali edilebilmesi için haklı bir sebep olmaksızın tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından tescil tarihinden itibaren 5 yıl boyunca Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmamış veya kullanımına beş yıl ara verilmiş olması gerektiği düzenlenmiştir. Ciddi biçimde kullanımdan bahsedebilmek için en öncelikli kriter markanın kullanım yoğunluğu ve markadan elde edilen ekonomik yarardır. Markanın sadece birkaç defa ambalajlara basılması veya az sayıda bastırılan broşürlerde kullanılması gibi kullanım süresi ve etkisi sınırlı, hatta göstermelik denebilecek kullanımlar SMK md.9 anlamında ciddi kullanım teşkil etmez. Markanın ciddi kullanımı belirlenirken markanın kullanım şekli, kapsamı, süresi gibi objektif kriterlerden hareket edilmelidir. Marka sahibi markasını aynı mal veya hizmeti üreten teşebbüslerin oluşturduğu piyasada farklı bir yer edinmek veya yeni bir mal veya hizmet piyasası oluşturmak biçimde kullanmışsa ciddi bir kullanımdan söz edilebilir.
Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ciddi kullanımlar SMK m.9 anlamında marka hakkının muhafazasını sağlayacaktır. Aksi halde markanın dava konusu emtia bakımından iptali talep edilebilecektir. Bu çerçevede davalı tarafın geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi olarak kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
Dosya içeriği dikkate alındığında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 ile getirilen marka iptaline ilişkin düzenleme ile, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinin AYM’nin iptal kararı ile oluşan boşluğun ne şekilde doldurulması gerektiği üzerinde durulması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 kullanmamaya dayalı marka iptaline ilişkin olup anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172), sonuç olarak 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmamaya dayalı iptal şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/06/2019 T. 2019/1765 E. 2019/4421 K sayılı kararı)
Kullanılmama nedeniyle bir markanın iptal edilebilmesi için kullanılmamanın haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu noktada ispat yükü davalı taraftadır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Davalının kullanımlarına ilişkin ticari defterlerin yapılan ihtarata rağmen sunulmadığı dikkate alındığında ciddi kullanımı ispat yükü altındaki davalının bunu ispata yarar delil sunmadığı, bu noktada yaptırılacak olan bilirkişi incelemesinin esasa etkili olmayacağına kanaat getirilmiş, usul ekonomisi gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın dosya kapsamı ve mevzuat hükümleri kapsamında gerekli değerlendirme mahkememizce yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın kullanmamaya dayalı marka iptal talebine ilişkin olduğu iş bu dava yönünden ispat yükünün davalıda olduğu, davaya konu markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre ile ciddi bir biçimde kullanıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, ciddi kullanımının bulunduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulü ile davaya konu markanın iptali yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile,
TPMK nezdinde davalı adına … no ile tescilli “…” ibareli markanın kullanmama nedeni ile iptaline, sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 21,40 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 52,00 TL posta gideri, 127,10TL harç (peşin+başvuru+vekalet) olmak üzere toplam 179,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip …

Hakim …