Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/191 E. 2021/370 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/103
KARAR NO : 2021/323

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan 07/01/2019 tarihli …” …” uyarınca, sözleşmeye konu edilen eserlerin son baskıya hazır olarak en geç 15/04/2019 tarihinde müvekkili şirkete teslim edileceğinin davalı tarafça kabul ve taahhüt edildiğini, bu süreye uygun şekilde tam ve eksiksiz bir teslim gerçekleşmemesi halinde gecikme, eksik teslim ve bu sebeple müvekkili şirketin uğradığı doğrudan ve dolaylı zararları tazmin hakkı ayrıca saklı olmak üzere müvekkili şirketin sözleşmeyi fesih, yapılan ödemeleri geri isteme ve bakiye bedelleri ödememe hakkı olduğu, bunun yanında sözleşme ile belirlenen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde 100.000,00 TL (yüz bin Türk Lirası) tazminatın derhal ve nakden ödeneceğinin karşılıklı olarak tam mutabakat ile imza altına alındığını, bu hususun sözleşmenin “Tarafların Sorumluluğu” başlıklı 5.maddesinin (e) fıkrasında da açıkça; “İŞGÖREN, işbu sözleşmede YAYINEVİ’nden kaynaklanan materyal teslim gecikmeleri haricinde bahsedilen yükümlülükleri yerine getirmez ve/veya taahhüt ettiği sürede işi teslim edemezse, hiçbir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın 100.000 TL (yüz bin TL) tazminat ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt eder. ” şeklinde hüküm altına alındığını, ancak müvekkili şirket tarafından yapılan tüm uyarı ve hatırlatmalara rağmen sözleşmeye konu eserlerin 05/07/2019 tarihinde müvekkili geç teslim edildiğini, müvekkili şirketin baskı programının ve satış planının aksamasına, bu kapsamda müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, Davacı Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 25/02/2019 tarihli ‘1. Sınıf Seti’ kitaplarını içerir “Mali Hak Devir Sözleşmesi ve Eser Devir ve Yayın Satış Sözleşmesi” uyarınca, sözleşmeye konu edilen eserlerin son baskıya hazır olarak en geç 01/04/2019 tarihinde müvekkili şirkete teslim edileceğinin davalı tarafça kabul ve taahhüt edildiğini, projenin taahhüt edilen tarihlerde tam ve eksiksiz tesliminin sağlanmasından davalının sorumlu olduğunun açıkça beyan edildiğini ve bu taahüdün davalı tarafından imza altına alındığını, yine tüm uyan ve hatırlatmalara rağmen sözleşmeye konu eserlerin davalı tarafça 05/07/2019 tarihinde müvekkili geç teslim edildiğini, müvekkili şirketin baskı programının ve satış planının aksamasına, bu kapsamda müvekkil şirketin zarara uğramasına neden olunduğunu, Sözleşme’nin taraflarca tam mutabakat ile imzalanan 8. Maddesi uyarınca; davalı tarafça sözleşmedeki bütün hükümlere riayet edileceğinin, yükümlülüklerin yerine getirileceğinin taahhüt edildiğini, yerine getirilmeyen her bir yükümlülük için 100,000 TL (yüz bin Türk Lirası) tutarında cezai şart ödeneceğinin taraflarca imza altına alındığını, Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 25/02/2019 tarihli “…” kitapları ile “…” kitaplarını içerir “Mali Hak Devir Sözleşmesi ve Eser Devir ve Yayın Satış Sözleşmesi” uyarınca , sözleşmeye konu edilen eserlerin son baskıya hazır olarak 01.04.2019 tarihinde müvekkili şirkete teslim edileceğinin davalı tarafça taahhüt edildiğini, projenin tam ve eksiksiz sağlanmasından davalı tarafın sorumlu olduğunun açıkça beyan edildiğini ve davalının bu taahhüdünün altına imza attığını, ancak yine tüm uyarı ve hatırlatmalara rağmen sözleşmeye konu eserlerin davalı tarafça 12-16/07/2019 tarihlerinde müvekkili şirkete geç teslim edildiğini, bir kez daha müvekkili şirketin baskı programının ve satış planının aksamasına, bu kapsamda müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, Sözleşme’nin taraflarca tam mutabakat ile imzalanan “Cezai Şart” başlıklı 8. Maddesi uyarınca;”a. YAZAR ve YAYINCI sözleşmedeki bütün hükümlere riayet edeceğini; üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getireceğini; yerine getirmediği her bir yükümlülük için hiçbir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın YAZAR, YAYINCI’ya kitap başı oluşacak telifin 5 katı kadar cezai şart olarak ödemeyi ve cezai şart miktarı ile ilgili olarak tenkis talebinde bulunmayacağını kabul beyan ve taahhüt eder.b. YAZAR ve YAYINCI iş bu sözleşme hükümleri ile cezai şart maddesindeki miktarı ve diğer yazılı hususları, herhangi bir tesir ve baskı altında kalmaksızın okuduğunu, anladığını kabul, beyan ve taahhüt eder. ” şeklinde düzenlendiğini, Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 25/04/2019 tarihli “… ” kitaplarını içerir “‘Mali Hak Devir Sözleşmesi ve Eser Devir ve Yayın Satış Sözleşmesi” uyarınca sözleşmeye konu edilen eserlerin son baskıya hazır olarak 28/06/2019 tarihinde müvekkili şirkete teslim edileceğinin, imza altına alındığını, ancak davalı tarafça 05/09/2019 tarihinde müvekkili şirkete teslim edildiğini, ve müvekkili şirketin baskı programının ve satış planının aksamasına, ve müvekkili şirketin zarara uğramasına neden olunduğunu, Sözleşmenin taraflarca tam mutabakat ile imzalanan cezai şart başlıklı 8. maddesi uyarınca;“a-YAZAR ve YAYINCI sözleşmedeki bütün hükümlere riayet edeceğini, üzerine düşen yükümlülüklerini Yerine getireceğini, yerine getirmediği her bir yükümlülük için hiçbir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın YAZAR, YAYINCI’ya toplam oluşacak telifin beş katı kadarını cezai şart olarak ödemeyi ve cezai sart miktarı ile ilgili olarak tenkis talebinde bulunmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.b- YAZAR ve YAYINCI iş bu sözleşme hükümleri ile cezai şart maddesindeki miktarı ve diğer yazılı hususları, herhangi bir tesir ve baskı altında kalmaksızın okuduğunu, anladığını kabul, beyan ve taahhüt eder. ” şeklinde düzenlendiğini, Davacı müvekkili ile davalı arasında imzalanan 25/05/2019 tarihli “…” kitaplarını içerir “Dizgi-Hizmet Sözleşmesi uyarınca uyarınca, sözleşmeye konu edilen eserlerin son baskıya hazır olarak en geç 15/07/2019 tarihinde müvekkil şirkete teslim edileceğinin davalı tarafça kabul ve taahhüt edildiğini, bu süreye uygun şekilde tam ve eksiksiz bir teslim gerçekleşmemesi halinde gecikme, eksik teslim ve bu sebeple müvekkili şirketin uğradığı doğrudan ve dolaylı zararları tazmin hakkı ayrıca saklı olmak üzere müvekkili şirketin sözleşmeyi fesih, yapılan ödemeleri geri isteme ve bakiye bedelleri ödememe hakkı olduğu, bunun yanında her bir ihlal için 100.000 TL (yüz bin Türk Lirası) tazminatın derhal ve nakden ödeneceğinin karşılıklı olarak imza altına alındığını, ancak sözleşmeye konu eserlerin 05/09/2019 tarihinde müvekkili şirkete geç teslim edildiğini, müvekkili şirketin baskı programının ve satış planının aksamına, zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete … 57. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cezai şart bedellerini ödenmesi gerekliliği ihtar edilmişse de, davalı tarafça olumlu bir karşılık yerilmediğini, davalının ortak mutabakat ile imzalanan sözleşmeler kapsamında taahhüt ettiği yükümlülükleri kötü niyetli olarak yerine getirmemeye devam ettiğini, bu ihtarname akabinde birden fazla ihtarname gönderildiğini, davalının yüklendiği edimleri gereği gibi yerine getirmemesinden ve taahhüt ettiği işleri geç teslim etmesinden dolayı köklü bir yayıncılık şirketi olan müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını, müşterileri nezdinde ticari itibarının zedelendiğini, özellikle sözleşme konusu kitapların ilköğretim öğrencileri için hazırlanan eğitim ve öğretim kitapları olduğu ve bu kitapların eğitim öğretim yılı başlamadan öğrencilerin temin edebilmesi adına piyasaya sürülmüş olması gerektiği, davalı şirketin 2-3 ay süreler ile baskı ve satış planlarının aksamasına sebebiyet verdiğini beyanla, 25/04/2019 tarihli “…” kitaplarını içerir “Mali Hak Devir Sözleşmesi Ve Eser Devir Ve Yayın Satış Sözleşmesi” kapsamında meydana gelen 63.000,00-TL bakiye telif ve danışmanlık bedeli üzerindeki takas mahsup taleplerinin kabulü halinde a) Kabulü halinde şimdilik kısmen 10.000 TL’sinin, b) Reddi halinde şimdilik kısmen 73.000 TL’sinin, faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, davalı tarafından kötü niyetli olarak açılabilecek takip ve davalara ilişkin icrai işlemlerin önlenmesi ve durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava konusu sözleşmelerin davalı şirket tarafından ihlalleri nedeniyle; 25/05/2019 tarihli Dizgi-Hizmet Sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart bedelinin şimdilik kısmen 10,000 TL’sinin, 25/02/2019 tarihli Mali Haklar Devir (Eser Devir ve Yayın Satış) Sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart bedelinin şimdilik kısmen 10,000 TL’sinin, 07/01/2019 tarihli Dizgi-Hizmet Sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart bedelinin şimdilik kısmen 10.000 TL’sinin, 25/02/2019 tarihli Mali Hakları Devir (Eser Devir ve Yayın Satış) Sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart bedelinin şimdilik kısmen 10.000 TL’sinin, olmak üzere fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 113.000 TL cezai şart bedelinin her bir ihlal için ayrı ayrı edim yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gereken tarihlerden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin ihlali nedeniyle müvekkili şirketi uğratmış olduğu zararların tazmini için şimdilik kısmen 5,000 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Geç teslim, geç teslimden kaynaklı zarar, sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerin davalı müvekkil şirket tarafından ihlali iddiaları tamamen haksız ve gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafla aralarında gerçekleşen ticari iş ve eylemlerin tamamında iyi niyet ve güven prensiplerine uygun şekilde büyük bir özveriyle çalışmaya gayret gösterdiğini ve sözleşmesel yükümlülükler bağlamında yerine getirmesi gereken tüm edimleri eksiksiz ve tam şekilde ifa ettiğini, müvekkili şirketin tüm projelerde sergilediği iyi niyetli ve özverili çalışmaların, davacı şirket ve davacı şirketin ilgili birim yetkililerince çok iyi bilinmesine rağmen davacı tarafın işbu dava ile tamamen asılsız, haksız ve kötü niyetli bir hak elde etme çabasına girdiğini, davaya dayanak sözleşmelerde öngörülen cezai şart bedelleri likit ve belirli olması itibariyle, kısmi davaya konu edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacı taraf takas – mahsup talebi ile en baştan davalı müvekkilinin de davacı taraftan sözleşmeden kaynaklanan alacağı olduğunu ikrar ettiğini, ancak müvekkili şirketin alacağı muaccel bir alacakken, davacı tarafın alacak iddiasında bulunduğu cezai şartın koşullarının dahi oluşmadığını, bu nedenle takas-mahsup talebinin de hukuken mümkün olmadığını, taraflar arasında mevcut sözleşmelerde öngörülen cezai şart bedellerinin, sözleşmenin niteliğine aykırı olduğunu ve müvekkili şirketin ticari hayatının mahvına sebep olacak miktarlarda fahiş olduğunu, taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartın tacirin mahvına sebep olacak olması halinde, cezai şart bedelinin indirilmesi hususunun, yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, huzurdaki uyuşmazlık konusu bakımından müvekkili şirket aleyhinde cezai şart bedeline hükmedilmesini gerektiren haklı bir sebep bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın tek taraflı hak ve menfaatleri gözetilerek tamamen tek tarafı koruyucu hükümler ihtiva eden bu sözleşmelerde cezai şart bedellerinin de müvekkilinin ticari iş hacmi ve ekonomik durumu ile bağdaşamayacak şekilde fahiş miktarlar olduğunu, davacı tarafın sözleşmeye konu yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmediği iddialarının asılsız olup, müvekkili şirketin sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerini karşılıklı iş planlamalarına uygun şekilde ifa ettiğini, bu süreçte yaşanan tüm gecikmelerin iş sahibi davacının risk alanına dahil olan hususlardan kaynaklanan “haklı gecikmeler” olduğunu ve borca aykırılık teşkil etmediğini, yüklenicinin eseri tamamlayarak teslim etme edimini yerine getirmekte gecikmesine iş sahibinin risk alanından doğan bir durum sebep olmuşsa, bu gecikmenin, borca objektif olarak aykırı olmayan, haklı bir gecikme olduğunu, bu durumda yüklenicinin, gecikme sebebi ortadan kalktığında çalışmanın hızlandırılacağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça veya dürüstlük kuralı çalışmanın hızlandırılmasını gerektirmedikçe, eseri sözleşmeyle belirlenen veya işin niteliğinden çıkarılan vadede teslim edebilmek için çalışmalarını hızlandırmak zorunda olmadığını, yüklenicinin eseri teslim etme ediminin haklı olarak geciktiği durumlarda, sözleşmede süre uzatımına ilişkin bir düzenleme bulunmasa dahi, eserin teslim süresinin kendiliğinden meydana gelen haklı gecikmeye uygun olarak makul biçimde uzayacağını, böylece eserin teslim vadesi ve buna bağlı olarak da teslim borcunun muaccel olacağı anın, uzayan teslim süresinin son gününe ertelenmiş olacağını, “Haklı gecikmenin”, edimin ifasındaki gecikmeyi borca objektif olarak aykırı olmaktan çıkarttığı için, aynı zamanda yüklenicinin borçlu temerrüdüne düşmesine de engel olan bir durum olduğunu, iş bu davada müvekkil şirkete yüklenen edimler yönünden hiçbir gecikmenin söz konusu olmadığını, ancak davacı şirketin projeye ilişkin kendi sorumluluğunda olan edimlerde yarattığı gecikmelerin müvekkil şirketin işi tamamlama zamanının değişmesine doğrudan neden olduğunu, yüklenicinin eseri teslim etmede gecikmesinin, onun yükümlülüğüne aykırılık teşkil etmediği hallerde, “haklı gecikmenin” söz konusu olacağını davaya konu eserlerin meydana geliş sürecindeki iş planlaması kısaca ” Yayınevi ile ajans (yazar) arasında yapılan görüşmeler neticesinde projenin konusu belirlenir, projenin genel içeriğinin ve planlamanın yazar tarafından yayınevine sunulması ve onay üzerine projeye başlanır, ilk olarak yazar tarafından kara kalem yazma aşaması tamamlanarak, yazılanlar dizgiye gönderilir, bu aşamada ressamlık işler ayrıca ressama gönderilir, dizgi aşamasında gerekli düzeltiler ve ilk okumaların dizgi ve yazar arasında karşılıklı gönderimlerle tamamlanmasından sonra son okumanın yazar tarafından yapılması ve onay verilmesi ile yayınevi tarafından çapraz okuma işlemleri yapılarak süreç, yayın koordinatörünün onayı ile sonladırılarak ozalitler çıkarılıp baskıya gönderilir…” şeklinde geliştiğini, özetlenen bu iş sürecinde davalı müvekkili şirketin ifa edeceği yükümlülükler olduğu gibi müvekkili şirket dışında davacı ve işin niteliği gereği dava dışı 3. Kişilerin de birtakım yükümlülüklerinin söz konusu olduğunu, b nedenle davacı tarafın iddiaları değerlendirilirken işin niteliğinden kaynaklı birbirine zincirleme bağlı karşılıklı edimlerin davacı tarafça süresinde yerine getirilip getirilmediği yahut sürece olumsuz etki eden başkaca hususların olup olmadığının da tespit edilmesi gerektiğini, bu yönden davacının kendi kusuru ile bir takım aksaklıklara neden olduğunun açıkça görüleceğini, bahse konu sözleşmeye dair edimlerin ifası aşamasında bahse konu sözleşmeler dışında fazladan bir iş yükü doğuracak şekilde müvekkili şirkete tevdii edilen “…” ile ilgili ayrı bir iş konusunun mevcut olduğunu, bu proje ile ilgili istenen işlerin, davaya konu eserlerin yapımı aşamasında sürecin işleyişinde büyük aksamalara yol açacak şekilde öne aldırıldığını, . Bu projenin kara kalem ve revize çalışmalarının öne alınmasınin diğer davaya konu 3 projeninde yapım sürecine doğrudan etki ettiğini, ayrıca karakalem çalışmasından sonra projenin tekrardan davacı tarafça rafa kaldırılmasının yazarlara yapılacak ödemelerin de aksamasına neden olduğunu, bu durum karşısında davaya konu projelerde görev alan müvekkili şirket bünyesindeki yazar kadrosunun müvekkili şirketin zor duruma düşmesine sebep olduğunu, … projenin başlangıç ve devamı aşamasında davacı yayınevinde görevli yayın koordinatörü ve genel yayın yönetmeninin işten ayrılmasında kaynaklı proje sürecinin uzadığını, ilkokul setinde içerik olarak görsellerin fazla olması itibariyle müvekkili şirkette harici ressamdan kaynaklı aksaklıkların yaşandığını, ki bu eserin sözleşmesinde ressamdan kaynaklı gecikmelerin söz konusu olabileceğinin ifade edilmesine rağmen davacı tarafça bu hususun göz ardı edildiğini, rizgi ekibine davacı yayınevi tarafından dizgi şablonunun geç teslim edildiğini, sözleşmede yazılı iş tanımında yer almayan set kapaklarının müvekkili şirkete yaptırıldığını, yine davacı şirketin satışını destekleme görevi olmamasına rağmen akıllı tahta uygulaması vs. işlerin müvekkil şirketçe yapıldığını, …. “…” KİTAPARI İLE 8. SINIF “…” KİTAPLARI; 8 sınıf mantık muhakeme soru bankasının büyük kısmının müvekkili şirket tarafından yazılıp davacı şirkete teslim edildikten sonra davacı tarafça bu kitabın projeden çıkartıldığını, bu projede dizginin davacı yayınevine ait olduğunu, dizgi işlemlerine davacı tarafça geç başlandığnıı, bu projenin işlemlerinin devamı sırasında … işinin müvekkili şirkete tevdi edildiğini ve ilk olarak bu işe öncelik verilmesinin istenildiğini, bu iş nedeniyle davaya konu projenin dizgi işlemlerinin durduğunu ve 20- 25 günlük iş kaybına sebep olduğunu, Yayınevi tarafından yapılması gereken çapraz okuma işleminin uzman bir eğitmen yerine yayınevi editörü tarafından okunmaya başlanmasından kaynaklı normalin üzerinde bir zamanda çapraz okuma yapıldığını, …; …. anlaşmasının davacı şirket tarafından geç yapılmasından kaynaklı gecikme yaşandığını, 1 numarada belirtilen kazanım odaklı 18 kitabın revize çalışmalarının öne alınmasının istenilmesi üzerine proje sürecinin davacı tarafça sekteye uğratıldığını, Projede ressamlık işlerin bulunması nedeniyle müvekkil şirketçe davacı taraftan ressam tayin edilmesi istenmesi rağmen davacı tarafın bu talebin gereğini yerine getirmediğini, müvekkilinin işe bu aksaklık karşısında kendi sorumluluğunda olmaması rağmen photoshop ile görselleri oluşturduğunu, davacı tarafça shutter şifresi verilmemesine rağmen kendi bütçesi ile shutterdan görsel indirimi yaptığını, biten kitaplarla ilgili davacı tarafça kısım kısım çapraz okuma yapılabilmesi mümkün iken davacı tarafın, projeyi kasten geciktirme amacı güdercesine tüm kitaplar teslim edildikten sonra çapraz okuma yapılacağını ifade ederek doğrudan zaman kaybına sebep olduğunu, tüm bu süreç içerisinde müvekkil şirketten sözleşme dışı; 8. Sınıf mantık kitabı çapraz okuma, 8. Sınıf soru bankası çapraz okuma, … için soru örnekleri, 8. Sınıf deneme 4 çapraz okuma gibi işlerinde istenildiğini, davaya konu sözleşmeler tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğundan, ifa sırasının davacıya geçtiği durumlarda davacı tarafın üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, geciktirdiği veya bu sorumlulukları da davalı şirkete yüklediği haller söz konusu olduğundan, BK md. 81 gereği davacı tarafın sözleşmenin süresinin uzamasına cevaz vermiş sayıldığını, nitekim davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 15.05.2019 tarihinde sözleşmeye konu eserlerin teslim tarihlerinin ileri tarihlere ertelendiğini, dolayısıyla davacı tarafın kabulünde olan bu durum karşısında sözleşmede yazılı tarihler göz önünde bulundurularak sözleşmeye aykırılıktan söz etmesinin mümkün olmayacağını, davaya konu gecikmelerin davacı tarafın sorumluluk alanında olan işbirliği edimlerinden kaynaklandığından alacaklı temerrüdünün söz konusu olduğunu, bu nedenle teslim süresinin, kural olarak gecikme süresi kadar uzayacağını ve cezai şarta konu edilemeyeceğini, davaya konu gecikmelerde müvekkili şirkete yüklenebilecek ve cezai şart ödenmesini gerektirecek bir kusur bulunmadığını davacı tarafın maddi zarara ilişkin iddialarının tamamen haksız ve asılsız olduğunu, bu husustaki iddialarını ispata yarar hiçbir delil sunulmadığını, hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan afaki zarar iddiasına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, aksine davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı eylemlerinden kaynaklı müvekkili şirketin maddi manevi zararının söz konusu olduğundan bahisle davacı tarafın takas – mahsup ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DAVACI TANIĞI …’nın 02.07.2021 tarihli duruşmada “… Ben davacı şirketin başka bir markası olan …’de çalışıyorum, ben yayın yönetmeniyim, 2021 yılı nisan ayı sonunda kurumdaki görevimden ayrıldım, dava konusu uyuşmazlığı bulunduğu dönemde şirkette yayın yönetmeniydim, Ben davalı şirkette proje temsilcisi olarak … dışında herhangi bir kişiyi tanımıyorum, başka bir kişiyle görüşmedim, bu görüşmelerde bizim davacı şirket olarak beklentimiz, kitapların zamanında ve nitelikli olarak teslim edilmesi yönündeydi, davalı şirket ile kitap teslimi konusunda görüşmelerimizde kapasitelerinin çok üstünde, kaldıramayacakları kadar iş yüklendiklerini şahsen düşünüyorum, bu sebepten dolayı da işler bir türlü yetişmiyordu, geriye doğru kayma vardı, kitaplarım tanıtımı noktasında haziran ve eylül ayları kritik aylardır, davalı şirket iş yükünden dolayı hem haziran ayını hem eylül ayını kaçırmış bulunduk, esasında biz davalı taraf ile yapmış olduğumuz sözleşmede haziran ayındaki gecikmenin makul olacağını kendimiz kabul etmiştik, ancak gecikme eylül ayına sarkınca neredeyse bir yıl heba oldu, teslimat gerçekleşmediği için mağduriyet oluştu, biz okulların açıldığı gün, kitaplar masada hazır bulunmalıdır, okulların eylülün ikinci haftası açıldığı düşünecek olursak, burada mağduriyet oluşmaktadır, bizim normal şartlar altında bu kitapları en geç temmuz sonu itibariyle basmaya başlamamız gerekiyor, ki kitapları tanıtıp, satışını ve dağıtımını yapabilelim, ben işin aksamasına neden olacak şekilde sözleşme dışı başka bir işin davalı şirkete tevdi edilip edilmediğini bilmiyorum, ancak benim dönemimde edilmemiştir, ben şirkette 13/06/2019 tarihinde çalışmaya başladım, öncesinde böyle bir durum var ise onu da bilemem, ben 13/06/2019 da işe başladım, benden önce başka bir arkadaş vardı, onun tam olarak ne zaman ayrıldığını bilmiyorum, yayıncının bu konuda iki tür sorumluluğu vardır, bir yazılan eseri dizilmesi, bu konudaki iş mikrosist ve ayrı bir sözleşme yapılarak iş mikrosist tarafından yüklenilmiştir, yayıncının ikinci sorumluluğu da görsellerin temini, bunun için de kurum … adresinde bir kullanıcımız var, bu kullanıcı üzerinden görselleri temin ediyoruz, Kullanıcı adı ve parolasını karşı tarafa ilettik…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
DAVACI TANIĞI …’in 02.07.2021 tarihli duruşmada “… Ben davacı firmada editör olarak görev yapmaktayım, ben göreve 16/04/2019 tarihinde başladım, davalı şirket ile yapılan sözleşme bildiğim kadarıyla benden önce yapılmıştır, ben göreve başladığım tarihten itibaren davalı şirketin bize gönderdiği kitabın editöryel incelemelerini yaptım, MEB müfredatı gereğince kitaplarda bir takım düzenlemeler yaptım, eksiklikleri belirttim ve kendilerine bunu rapor halinde ilettim, herkes için ayrı ayrı rapor yazıldı, ancak bu düzeltilmesi istenilen kitaplar hem geç teslim edilmişti, hem de düzeltmesi yapılmamıştı, bizim kitaplarımızın normal şartlarda birinci sınıflar için nisan ayında teslimi yapılması gerekiyordu, bir grup kitabın haziran ayında teslimi yapılması gerekiyordu, bir grup kitabın da temmuz ayında teslimi yapılması gerekiyordu, biz zaten yukarıda bahsettiğim gibi düzeltmeleri yaparken dahi kitaplar süresi içerisinde teslim edilmemişti, buna rağmen bildirmiş olduğumuz hatalara ilişkin davalı tarafın geri dönüşünde bu hataların hala giderilmediği de görülmüştür. Kitapların bu şekilde gecikmesi piyasaya geç çıkması, satılmamasına neden oldu, hala depolarda kitaplar durmaktadır, davalı şirkete sözleşmesi yapılmadığı halde kendilerine fazladan yük yükleyecek bir talep davacı şirket tarafından bulunulmamıştır, davalının telif haklarının ödenip ödenmediği hususunda bilgim yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
DAVALI TANIĞI …’in 02.07.2021 tarihli duruşmada “…Ben davalı şirkette projeden sorumlu yönetici olarak çalışmaktayım, ben davacı ve davalı şirket arasında imzalanan sözleşmede bizzat bulunuyordum, 2018/2019 eğitim öğretim döneminde … ile 18 kitaplık bir çalışma planı başlattık, biz çok kuvvetli bir ekiple çalıştık, piyasanın neredeyse en iyi hocaları ile çalıştık, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirdik, bu nedenle gecikmeden dolayı bir sorumluluğumuz yoktur, şirket yöneticisi değilim, şirkkette projeden sorumlu yöneticiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 21.05.2021 kayıt tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Davalı ile davacı arasında yaplan beş adet sözleşmede 62 adet eserin yazılması ve baskıya hazır hale getirilmesinin ağır bir yük olduğu ve sektörde emsal işlerde benzer gecikmelerin yaşandığı, Davacı, davalıya yapmış olduğu bir sözleşmedeki eserin basım aşamasına gelmeden diğerleri için sözleşme yapması, davalının verilen işi yapacağına inanmasından kaynaklandığını ve ona güvendiğini ortaya koyan bir husus olduğu, Eserlerin çokluğu ( 62 adet ), farklı branşlarda olması, farklı birimlerde, farklı kişilerce yapılıyor olması, bunun yanında şekil ve içerik yönünden MEB müfredat programına uygun olması, yazım kurallarına özenle dikkat edilmesinin gerekmesi, Davalının sözleşme dışı, yazara proje dışı işler vererek iş takvimi üzerinde aksamalarına neden olmaları, üzerine aldığı yükümlülükleri ( dizgi, ressam işleri, çapraz okuma,) yerine getirmekte yavaş hareket etmesi gibi durumların ise gecikmelere yol açabileceği, Davaya konu eserlerin okullar açıldıktan sonra öğrencilerle iletiliyor (satılıyor) olması göz önünde bulundurulduğunda, devasa bir projenin gerçekleştirilmesinde iki üç ay gibi gecikmenin kitap yazım-basım işinde daha açık bir ifade ile yardımcı ders kitapları alanında doğal bir gecikme olduğu ve davacının satışlarına da mevsimsel olarak bir engel teşkil etmediği, Yardımcı ders kitabı niteliğinde olan bu kitaplar ve kitapçıkların çoğunun da test kitapları olduğu, test kitaplarının okulda konular işlendikten sonra çocuğun kendi kendini test etmesi/sınamasından ibaret öğrenme temrinleri olduğu, Testler ve test kitapçıkları ünitelere göre hazırlandığını düşünüldüğünde en erken kitapların bir ders aracı olarak kullanma başlangıcı Ekim ayı sonu olduğu, bu açıdan da bakıldığında davacının gecikmeden kaynaklanan bir zararının söz konusu olamayacağı, ayrıca davalı ile davacı arasındaki bu devasa projenin okullar açımadan hayata geçmiş olmasının bir başarı olduğu, davacı tarafça projeleri onaylayıp yürüten yayın koordinatörleri 2018-2019, 2019-2020 eğitim öğretim yılı içinde istikrarlı bir çalışma yapamadığı bu süre içinde 4 yayın koordinatörü ( … Hanım, … Hanım … Hanım ve Nihayet … ) değiştirilmiş, hepsinin farklı farklı görüş ve düşünceleri nedeniyle projede, farklı görüş ve talepleri nedeniyle aksamalar olduğu, bu durum dikkate alindığında gecikmenin sadece davalıdan kaynaklanmadığının, davacınında gecikmede etkisinin bulunduğu, Taraflar arasında yer alan sözleşmeterin ifalarının sözleşmelerde belirlenen ifa tarihlerinde değil, daha sonraki tarihlerde gerçekleştiği halde davacının söz konusu ifaları itirazi kayıt ileri sürmeden kabul ettiği ve bütün ifalar gerçekleştirildikten sonra davalı tarafa cezai şart talebine yönelik olarak noter aracılığı ile ihtarname gönderdiği, Davacının ifayı kabulden önce veya kabul sırasında davalıya herhangi bir çekince bildirdiğine dair bilgi veya belgeye dosya kapsamında rastlanmadığı, yukarıda yer verilen Hukuk Genel Kurulu İçtihadı ışığında ve Borçlar Kanunu m. 179/2 hükmünde aranan çekince bildirme şartına ilişkin hüküm dikkate alındığında, ifadan önce veya ifa sırasında çekince bildirilmemesinden dolayı cezai şart talep edilemeyeceği hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu, davalının davacıdan alacağı olan 63.000.-TL’nın takasa konu olup olamayacağı hususun Mahkemenin takdirinde olduğu, ancak Söz konusu cezai şart hükümlerinin Medeni Kanun m. 2 kapsamında vs. hukuki olarak geçerli olup olmadığı, cezai şart miktarlarının fahiş olup olmadığı, cezai şart miktarlarının indirilip indirilemeyeceği, indirim yönünde Mahkemenin takdire varması halinde indirim miktarının ne olacağı hususlarının Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı ile davalı arasında edimlerin oluşturulması ve ifasına ilişkin birçok yazışmanın, sözleşmede yer alan ifa tarihlerinden sonra da devam etmiş olması hususunun, yazılı sözleşmelerdeki ifa tarihlerinin örtülü sözleşme ile uzatılıp uzatılmadığı, davacının bu yönde davalı nezdinde haklı bir güven oluşturup oluşturmadığı gibi hususların da Mahkemenin takdirinde olduğu…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilen 07/01/2019, 25/02/2019, 25/04/2019, 25/05/2019 tarihli bir takım dizgi hizmet sözleşmesi ve çeşitli yardımcı kitapların mali hak devri, eser devri, yayın ve satış sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan cezai şart taleplerine ilişkin davadır.
Öncelikle taraflar arasında akdedilen 07/01/2019 tarihli Hizmet Sözleşmesinin incelenmesinde, tarafların eserlerin yayıncıya son baskıya hazır teslim tarihinin en geç 15/04/2019 olduğu bu süreye uygun şekilde tam ve eksiksiz bir teslim gerçekleşmemesi halinde bu sebeple uğradığı doğrudan ve dolaylı zararları tazmin hakkı ayrıca saklı kalmak koşulu ile yayıncının sözleşmeyi fesih ile varsa ödemiş olduğu bedelleri geri isteme hakkı olduğunu kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, eserlerin sayfa tasarımı için ödenecek toplam bedel’in 22.500 TL olarak belirlendiği, yayıncının işgörene belirlenen toplam bedeli 04.03.2019 tarihinde 5.000 (beş bin) TL, 08.04.2019 tarihinde 5.000 (beş bin) TL, 06.05.2019 tarihinde de 12.500 (on iki bin beş yüz) TL şeklinde ödeyeceği, Yayınevi’nin, İşgören’in işe başlayabilmesi için gereksinim duyulacak bütün bilgi, belge, görsel ve materyalleri iş görene teslim edeceği, İşgören, işbu sözleşmede Yayınevi’nden kaynaklanan materyal teslim gecikmeleri haricinde bahsedilen yükümlülükleri yerine getirmez ve/veya taahhüt ettiği sürede işi teslim edemezse, hiçbir ihtara ve ihtlara gerek kalmaksızın 100.000 TL (yüz bin TL) tazminat ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt edeceği, hükümlerinin yer aldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 25.02.2019 tarihinde yapılan Mali Hakları Devir Sözleşmesi’ne göre, eserlerin içeriğinde olan her sayfa için 35.-TL telif ve danışmanlık ücreti belirlendiği; Yayıncının (davacının), kitapların teliflerinden doğan ödemeyi kitaplar teslim edilip yaymevinin ilgili kurulları tarafından onaylandıktan sonra % 40’ını, geri kalan kısmını ilk ödeme tarihinden 60 gün sonra yapacağı; Yazar’ın (davalının) çizer ve grafik ekibi ile koordineli çalışacağı, yayıncı’yı bütün aşamalar ile ilgili bilgilendireceği, bu bilgilendihmelerin yayıncı’nın belirlediği zamanlarda yapılacak toplantılarda olacağı, yazarın yerine getirmediği her bir yükümlülük için hiçbir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın yayıncıya bütün set için toplam 1001000.-TL cezai şart ödemeyi ve cezai şart miktarı ile ilgili olarak tenkis talebinde bulunmayacağı hususlarının hüküm altına alındığı görülmüştür.
Taraflar arasında 25.04.2019 tarihinde düzenlenen Mali Hakları Devi Sözleşmesi’ne göre, eserlerin içeriğinde olan her sayfa için 45.-TL telif ve danışmanlık ücreti belirlendiği; kitapların teliflerinden (doğan ödemeyi kitaplar teslim edilip yayınevinin ilgili kurulları tarafından onaylandıktan sonra yarısını, geri kaları kısmını kitaplar yayımlandıktan 60 gün sonra yapacağı; Yazarın yerine getirmediği her bir yükümlülük için hiçbir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın yayıncıya toplam oluşacak telifin beş katı kadar cezai şart ödemeyi ve cezai şart miktarı ile ilgili olarak tenkis talebinde bulunmayacağı hususlarının hüküm altına alındığı görülmüştür.
Taraflar arasında 25.05.2019 tarihinde düzenlenmiş olan Hizmet Sözleşmesi’ne göre, eserlerin yayıncı’ya (davacıya) son baskıya hazır teslim tarihinin en geç 15.07.2019 olduğu, Eserler’in sayfa tasarımı için ödenecek bedelin sayfa başına 16.-TL + KDV olarak belirlendiği, yayınevi’nin bu sözleşmenin imzasını takiben 10.000.-TL avans göndereceği, kalan kısmın sayfa sayısına göre hesaplanacağı ve avansın mahsup edilmesinden sonra fatura karşılığı ödeneceği, İşgören’in (davalının) sözleşmede belirtilen yükümlülüklere aykırı davranması halinde sözleşme süresiyle sınırlı olmaksızın hiçbir ihtara ve ihbara gerek kalmaksızın yayıncıya 100.000.-TL tazminatı yayınevi’nin ilk talebinde nakden ve defaten ödemeyi kabul ettiği hususlarının hüküm altına alındığı görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya yönelik olarak … 57. Noterliği tarafından düzenlenen…tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede; yukarıda belirtilen sözleşmeler uyarınca eserlerin belirlenen sürelerden sonra geç teslim edilmeleri nedeni ile her bir sözleşmede yazılı bulunan cezai şart bedellerinin ödenmesi ihtar edilmiş, davalı tarafça da … 6. Noterliğinin … Tarih, … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde; cezai şart ve tazminat taleplerini kabul etmedikleri, sözleşmeye uygun şekilde ve davacının sorumluluğunda olan gecikmeler sebebi ile karşılıklı mutabakat çerçevesinde projelerin onay tarihlerinde değişiklik yapıldığı ve sözleşmeye aykırı davranılmadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ve ihtarname sürecinden sonra, dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak mevzuat hükümlerinden kısaca bahsedilecek olursa; Dava konusu uyuşmazlık, eser sahipliği tartışması veya mali hak devrine ilişkin anlaşmazlığa yönelik FSEK hükümleri bağlamında bir ihtilaf olmayıp, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca genel hükümler çerçevesinde irdelenmesi gereken sözleşmesel edimlerin yerine getirilip getirilmediğine bağlı, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart talebinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
6098 sayılı TBK Madde 179- “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükümlerine amirdir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaad ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir.
Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da sözkonusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılık ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından onun fer’i nitelikte olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, aslı ( bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlaması hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. (Bkz. Tunçamağ Kenan; Türk Borçlar Hukuku 1. Cilt Genel Hükümler İstanbul 1976 Sh. 853 vd. Eren Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 5. Bası Cilt 2, Sh. 1169-1171; Kılıçoğlu M. Ahmet; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 4. Bası Sh. 575-577; Reisoğlu Safa; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 12. Bası Sh. 362)
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK md. 179/I) ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.
Taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşmelerin incelenmesinde, sözleşmelerde yer alan cezai şartın TBK 179/2 hükmünde düzenlenen “ifaya eklenen cezai şart” olduğu görülmüştür.
Yukarıda madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, alacaklının, hakkından açıkça feragat etmiş olması veya karşı tarafa çekince bildirmeden eseri teslim almış olması halinde cezai şart talep edilemeyeceği açıktır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yer alan edimlerin, sözleşmede belirtilen ifa tarihlerinden sonra ifa edilmiş oldukları tarihlere kadar taraflar arasında birçok e mail yazışmalarının olduğu görülmektedir. Davacının bir tacir olması nedeniyle davalıya yönelik Türk Borçlar Kanunu m 179/2 hükmü gereğince cezai şart talebine yönelik çekincesini Türk Ticaret Kanunu m.18/3 hükmü gereğince noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapması gerekirdi. Davacının bütün sözleşmelere ilişkin ifaların geç de olsa gerçekleşmesinden sonra davalıya ihtarname gönderdiği görülmüştür. Davacının ifayı kabulden önce veya kabul sırasında davalıya herhangi bir çekince bildirdiğine dâir bilgi veya belgeye dosya kapsamında rastlanmamıştır. Hal böyle olunca taraflar arasında ki yazışmaların, sözleşmede yer alan ifa tarihlerinden sonrada devam ettiği, taraflar arasında güven ilişkisine dayalı olarak kurulan sözleşme çerçevesinde gecikmede olsa edimlerin yerine getirildiği, davacının bu konuda herhangi bir çekince belirtmediği gözetilerek cezai şart talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Kitapların tesliminde yaşanan gecikmelerin sektörel anlamda değerlendirilmesi ve gecikmenin makul sayılıp sayılamayacağı, cezai şart bakımından bu yönden de davalının sorumluluğunun bulunup bulunmaması bakımından yapılan değerlendirme
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda yayıncılık konusunda uzman bilirkişi Hasan Şimşek tarafından sektörel anlamda yapılan değerlendirmede özetle; dava konusu kitapların ders kitabı olmayıp, 1. Sınıftan 8. Sınıfa kadar öğrencilerin kendilerini geliştirmesi için müfredat programına uygun olarak hazırlanan yardımcı kitaplar olduğu, eserlerin bir roman veya hikaye türünden eserler olmayıp, ekip çalışması gerektiren her bir kitabın ayrı uzmanlık alanı olan eserler olduğu, davacının üst üste beş tane belirli aralıklarla ve farklı dersler için 62 adet kitap bakımından davalı ile sözleşme yaptığı, bu sözleşmelerin davalının hazırlayacağı eserlere olan güvenin göstergesi olduğu, her ne kadar ders kitaplarının Eylül ayına yetişmesi gerekse de yardımcı kitaplar konusunda öğretmenler ve velilerin görüşmesi sonucu bu sürecin Ekim ayına ulaşmasının sektörel anlamda olağan karşılandığı gibi taraflar arasında imzalanan sözleşmeler sonucu kitapların davalı tarafından teslim edildiği tarihin bile başarı olarak addedilebileceği şeklinde ki sektörel anlamda yapmış olduğu tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında gecikmenin makul sayılabileceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında yapılan sözleşmelerde, Yayınevi’nin, İşgören’in işe başlayabilmesi için gereksinim duyulacak bütün bilgi, belge, görsel ve materyalleri iş görene teslim edeceği kararlaştırılmış olup, davacının da üzerine aldığı, dizgi, resim ve diğer görselleri sağlama gibi konulardaki edimlerinde aksama yaşadığı, projeleri onaylayıp yürüten yayın koordinatörlerinin 2018-2019, 2019-2020 eğitim öğretim yıllarında istikrarlı bir çalışma yapmadığı, bu sürede 4 farklı yayın koordinatörü ile çalışıldığı, dinlenen tanıkların Nisan ve Haziran 2019 tarihlerinden sonra işe başladıklarına ilişkin beyanları ve sözleşmenin kuruluş aşamasında davacı şirket bünyesinde çalışmadıkları, sektör bilirkişisinin tespitleri de bir arada değerlendirildiğinde sözleşme ile yüklenilen işin ağırlığı, gecikmenin eserlerin yardımcı kaynak olması nedeni ile makul sayılabileceği gözetilerek bu bakımdan da cezai şart koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasında güven ilişkisine dayalı olarak kurulan sözleşme gereğince davalının yüklenilen işi yapabileceği inancı ile davacı yayınevi tarafından beş adet sözleşme kapsamında 62 adet eserin yazılması ve baskıya hazır hale getirilmesi işinin davalı tarafından üstlenildiği, dava konusu kitapların yardımcı kaynak niteliğinde olduğu, işin mahiyeti gözetildiğinde yaşanan gecikmenin sekötrel teamüllere göre uygun düşeceği, yaşanan gecikmede davacı yayınevinin de belirtilen dönemlerde 4 farklı yayın koordinatörü ile çalışmasından kaynaklanan gecikmelere sebebiyet verebileceği, TBK 179/2 maddesi uyarınca davacının ifayı kabulden önce veya kabul sırasında davalıya herhangi bir ihtirazi kayıtta bulunmamış olması dikkate alınarak sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcının peşin yatırılan 2.015,15 TL’den mahsubu ile kalan 1.955,85 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.