Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/96 E. 2022/82 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/96 Esas
KARAR NO : 2022/82

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden /Kullanmama Nedeniyle İptalden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2020
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden /Kullanmama Nedeniyle İptalden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirketin …’da … olarak bilinen ve çok uzun yıllardır ticaretine istikrarlı ve aralıksız şekilde devam eden, kuruluşundan bu yana halı alım satım işi ile iştigal eden bir firması olduğunu, müvekkilinin “…” işletme ismiyle şirketleşmeden önce de 1950’li yıllarda ve …’nın ticaret merkezi kabul edilen ticari işletme ile baba mes1eği olarak yine halı alım satım işi yaptığını, yıllar içinde … ili genelinde tanındığı bu isimle şehir içinde farklı yerlere de şubeler açarak (bugün itibariyle 4 mağazada) ticaretini devam ettirdiğini, sonrasında ise … ibaresinin müvekkili şirketin ticaret unvanında yer almaya devam ettirilmiş olup, müvekkil faaliyet gösterdiği çevrede uzun yıllardır … olarak tanınırlığını önemli ölçüde arttırdığını, yıllardır müvekkili tarafından kullanılan … ibaresinin kullanıldığını, müvekkili şirketin mevcut durumda dahi … ibresini kullanırken geçmişe dayalı köklü marka olduğunu belirten ‘…’ ibaresini de beraberinde kullandığını, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. …K. “Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Önlenmesi” davasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/06/2012 tarihli 2010/8687 E., 2012/9756 K. Sayılı kararı eksik hükmün tamamlanması için bozularak geri gönderildiğini, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında bozma sonrası belirtilen eksikliklerin giderilmesi için yeniden yargılama yapıldığını, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/05/2013 tarihli … E. , …K. Sayılı karar ile “davacı şirketin davalıdan yaklaşık 7 yıl önce bu ibareyi unvan olarak tescil ettirmesinden dolayı davacı şirket şeklen öncelikli hak sahibi gibi görünse de tüm dosya içeriğine göre davalı şirketin ortaklarının … yılından başlayarak … ibaresini halı ve mobilya emtia satışında kullanmaya başladıkları ve … yılından 2004 yılına kadar … ve … ibaresini bu alanda ticarette fiilen kullanarak bu ibare üzerinde halıcılık sektöründe sınai hak elde ettiklerini, 2004 yılında davalı şirketin kuruluşu ile birlikte bu ibarenin davalı şirket tarafından kullanılmaya başlandığı, böylece davalının davacıya nazaran … ibaresi üzerinde eskiye dayalı üstün ve öncelikli bir hakkının bulunduğunu, davalının kurucu ortaklarının sahip olduğu bu sınai hakkın şirket kuruluşuyla birlikte davalı şirkete geçtiğini, dolayısıyla davalı şirketin ticaret ünvanında … ibaresini kullanmaya hukuken yetkisinin mevcut olduğunu, bu nedenle davalı şirketin kurucu ortaklarından şirket tüzel kişiliğine intikal eden eskiye dayalı kullanım nedeniyle davalının eskiye dayalı üstün ve öncelikli hakkı dikkate alınarak” müvekkil şirketin ticaret ünvanından … ibaresinin çıkarılması ve sicilden terkini dahil davacının tüm taleplerinin reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, Mahkemenin kararı ile sabit olunduğu üzere müvekkili şirketin … ibaresi üzerinde eskiye dayalı üstün ve öncelikli bir hakkının bulunması sebebiyle tescilsiz markanın gerçek sahibi olduğunu, davalı … Sınıfta tescilli … numaralı hashalı hasipek şekil, … Sınıfta tescilli … numaralı … şekil, … Sınıfta tescilli … numaralı has hali şekil, … Sınıfta tescilli … numaralı … şekil, …. Sınıfta tescilli …numaralı … has hereke; markalarının tescilli mal ve hizmet sınıflarında kullanmadığını, bu doğrultuda davalının dava konusu markalara ilişkin kullanımını her bir mal ve hizmet bakımından ayrı ayrı ispat etmesi gerektiğini, aksi taktirde tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçmiş olduğundan dava konusu bu markaların iptal edilmesi gerektiğini, yargılama sırasında davalının dava konusu markayı 3.şahsa devir etmesi durumunda telafisi imkansız zararlar doğacağını, bu sebeple dava konusu markanın 3.şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, açıklanan nedenlerle davanın kabulünü, tedbir taleplerinin kabulünü, davalı adına … Sınıfta tescilli … numaralı … şekil, … Sınıfta tescilli … numaralı … şekil,… Sınıfta tescilli … numaralı … şekil,…Sınıfta tescilli … numaralı … şekil, … Sınıfta tescilli .. numaralı … markalarının kullanmaması nedeniyle iptalini, … Ve … Sınıfta tescilli … yıkama markasının kötü niyetle tescil edilmiş olması nedeniyle iptaline karar verilmesini ve sicilden terkin edilmesini, yargılama giderlerinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirketin ortaklarının soyadının … ve … dan bu yana beş kuşak olduğunu, … markası ile Türk el halıcılığının gelişmesine, teşekkürü gerçek anlamda hak eden katkılar sağladığını, … de tescil ile kurulan Müvekkili …’nın … ve … il merkezlerinde ve pek çok ilçesinde istihdam yaratarak devletten hiçbir beklentisi olmaksızın yıllarca, bilgi, tecrübe, aşk ve sabırla yapılabilen ve ancak bu şekilde başarı kazanılabilen el halıcılığı faaliyetlerini sürdürdüğünü, … markasının Müvekkili Şirketin yaratılması, tanıtılması için yıllarca maddi ve manevi emek verdiği iktisadi değeri ollduğunu, vazgeçemeyeceği geçmişi ve dahi geleceği olduğunu, müvekkilinin ekonomik sıkıntıları öncesinde “… ” markasının ….sınıfa dahil mallarda tescili için 11.10.2013 de başvuru yaptığını ve … kodla işlem gören tescil talebi kabul edilmiş ise de, tescil ücreti ödenmediğinden bu başvurunun hükümden düştüğünü, müvekkili Şirketin sadece kendi aldığı kararlar sonucu değil maalesef Çin’de yarı makinelerde üretilen halıların Türkiye’de Türk el halısı adı altında satışı da etken olarak 2014 yılı yaz aylarında ekonomik bir krize gidiğini, … 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas No.lu dosyasından İflas Erteleme davası ikame ettiğini, Müvekkilin …’nın tek ortağı …’nun oğlu …’nun büyük ortağı olduğu …Şti. 13.10.2014 yılında kurduğunu, 11.09.2014 de … adına …,… markası ile …numara ile … ve …sınıfa dahil mal ve hizmetlerde tescil edildiğini, müvekkili Şirket adına tescilli … çatı-lider markası yanında ancak her zaman bu marka ile birlikte başta …, … ve tüm markaların yün, ipek yün, bambudan mamul el halıları üzerinde kullanım hakları 03.11.2014 tarihinde düzenlenen Marka Lisans Sözleşmesi ile…’ya verildiğini, …, … markalarının reklam ve tanıtımını yaparak bu halıları satışa arz ettiğini ve halen de ettiğini, diğer bir ifade ile Müvekkili Şirketin borçlarının ödenmesi sürecinde ve dahi halen … markalarının kullanımına hiçbir zaman ara verilmediğini ve izah edileceği üzere Müvekkili Şirketin ile ortaklık yapısı hemen aynı olan “…” Şirket … tarafından … ve diğer markaları taşıyan halıların üretim ve satışının sürdürüldüğünü, müvekkilinin işbu dilekçede adresi bildirilen işyerine ilaveten geçmiş yıllar içinde dokutturulmuş … markalı el halılarını, satmak üzere …’da kiraladığı ve halen tadilatı devam eden Ağustos ayında açılması planlanan Mağazayı da kiraladığımı, …’deki mağaza ile birlikte … markası ile faaliyetler sürdürüleceğini, Müvekkilin … adına tescilli markaları kurulduğu ilk günden dava tarihine kadar ve halen de güçlenerek kullandığını, davacı Şirket aleyhine “…” ibaresi ile halı alım satım faaliyetlerinde … hizmetlerinde bulunmalarının Müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinden bahisle … 4.FSHHM nin… Esas No.su tahtında dava açıldığını, müvekkili Şirketin açtığı bu dava … ortaklarından …’nın geçmişte “…” işareti ile … satışı yaptığı, …’ın … işaretini kullanmasına Müvekkili Şirketin suskun kaldığı gerekçeleri ile davanın reddedidiğini, bu davanın ikamesinden hemen sonra …’ın Müvekkilin … markalarının marka olabilecek işaretlerden olmadığı iddiası ile hükümsüzlüğü için … 3.FSHHM nin… Esas No.su tahtında dava açmış ise de Müvekkili Şirketin … markalarının kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı gerekçesi ile reddedildiğini, Müvekkil Şirketin müşterilerinden gelen beyan ve şikayetler üzerine daha önce, …, … ve … gazetesinde tam sayfa yayınlattığı “…’da … Unvanı ile faaliyet gösteren firma ile idari-ekonomik bir ilişkileri bulunmadığı ve bu Mağazada … markalı ürünlerin satılmadığına” dair ilanının olduğunu, sosyal medya hesaplarından 28 Ocak 2019 tarihinde yayınlamak durumunda kaldığını, müvekkil şirketin 2019 yılı başında sosyal medya hesaplarını da aktif olarak kullanmaya başladığını, keza 29 Mayıs 2020 de davacı şirket ile ilgili bir duyuru daha yapmak durumunda kaldığını, davacı Şirketin Müvekkili Şirketin … markası ile vaki faaliyetlerinden haberdar olduğu halde aleyhine açılmış marka hakkına tecavüz davasının sonucunu ve ilgili sektörde çok tanınmış markanın gücünden haksız yarar sağlama sürecini uzatmak amacı ile … markalarının kullanıldığını bile bile tamamen kötüniyetle huzurdaki davayı ikame ettiğini, müvekkili Şirketin yıllardır … markası ile aynı zamanda halı bakım ve temizleme hizmetleri verdiğini, … markasını da adına 2018 de tescil ettirdiğini, iyiniyet asıl olup aksini iddia eden iddiasını ispat etmesi gerektiğini, davacı Şirketin bu mesnedsiz iddiasının ispatı bakımından hiçbir delil bildirmediğini ve sunmadığını, müvekkili şirketin … markalarını aralıksız kullandığını, davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması bir yana tamamen kötüniyetle ikame ettiği davada … markalarının kullanılmaması nedeni ile iptali koşulları oluşmadığını, keza Müvekkili Şirket adına … numara ile …. ve ….sınıfa dahil mal ve hizmetlerde tescil edilmiş olan markanın kötüniyetle tescil edildiği iddiası ispata mahkum olduğunu, kabul edilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile aktif husumet ehliyeti bulunmayan davacının haksız ve mesnediz ve dahi kötüniyetle ikame ettiği davanın bütünüyle reddini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin hasma tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 01/06/2020 tarihli Tensip Zaptı ile “…Davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulü ile; davalıya ait … tescil nolu “…” ibareli, … tescil nolu “…+şekil” ibareli, … tescil nolu “…” ibareli, … tescil nolu “… ” ibareli, …tescil nolu “…” ibareli,… tescli nolu “… ” ibareli markaların dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devir ve temlikinin İHTİYATİ TEDBİREN ÖNLENMESİNE, tedbirle ilgili TPMK Markalar Dairesi Başkanlığına bilgi verilmesine…” karar verilmiş olup dilekçeler teatisi tamamlanmıştır.
Dosyaya sunulan deliller ve TMP kayıtları celp edilmiş olup, davalı …ŞİRKETİ adına tescilli …, …., …, …, …, … tescil numaralı markalara ilişkin sicil kayıtları dosya içerisine alınmış ayrıca davalı … ŞİRKETİ adına … kod numarası ile kayıtlı marka başvurusunun başvuru aşamasında hükümden düştüğü (tesciline karar verildiği ancak tescil için gerekli dosyada noksan evrakların tamamlanmaması nedeni ile hükümden düştüğü) anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan deliller kapsamında … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas ve …Değişik İş sayılı dosyaları, … 15. İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası Mahkememiz işbu dosyası içerisine alınmıştır.
Taraflar arasında daha önce görülen ve davalının … markasının kullanımını konu alan … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyada bu dosyanın davacısı davalı … ‘nin önceye dayalı kullanım hakkının bulunduğunu, … ibarelerini fiilen ticari hayatında kullandığına ve unvanda yer alan … ibaresini kullanmaya hukuken yetkisinin bulunduğunu karar verilmiş, karar temyiz edilmiş ancak hüküm bu şekilde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından açılan … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …Değişik İş sayılı dosyasında alınan Bilirkişi Raporunda özetle; Tespit isteyen tarafa ait … web sitesinin incelenmesi neticesinde, sitede “… ” şeklinde tespit isteyen taraf kullanımının olduğu sitenin aktif olmamakla birlikte sitede yakında açılacağı şekline duyurunun olduğu ve arşiv kayıtlarında “… ” şeklinde veya tespit isteyen adına tescilli markaların kullanımlarının olduğunu, Aleyhine tespit istenen tarafa ait … sitesinin incelenmesi neticesinde, sitede “… ” şeklinde aleyhine tespit istenen taraf kullanımlarının olduğu, arşiv kayıtlarının incelenmesi neticesinde ise sitenin arşiv kayıtlarında “…”, “…”, “…”, “…” şeklinde kullanımlarının olduğunu Aleyhine tespit istenen tarafa ait …/ web sitesinin incelenmesi neticesinde, bu sitenin bağımsız bir site olmadığı ve sitenin … web sitesine yönlendirildiğini, aleyhine tespit istenen tarafa ait… web sitesinin incelenmesi neticesinde, bu sitenin bağımsız bir site olmadığı sitenin https://…/ web sitesine yönlendirildiğini, aleyhine tespit istenen tarafa ait … web sitesinin incelenmesi neticesinde, sitenin 27.05.2017 tarihinde tescil edildiği, sitede “…” şeklinde aleyhine tespit istenen taraf kullanımlarının olduğunu, Aleyhine tespit istenen tarafa ait sosyal medya hesaplarının incelenmesi neticesinde,
a) Aleyhine tespit istenen tarafa ait … hesabının incelemesi sonucunda hesapta “…” ve “…” şeklinde kullanımların olduğunu,
b) Aleyhine tespit istenen tarafa ait … hesabının incelemesi sonucunda hesapta “…” ve “…” şeklinde kullanımların olduğunu,
c) Aleyhine tespit istenen tarafa ait … hesabının incelemesi sonucunda hesapta “…” ve “… ” şeklinde kullanımların olduğunu,
Aleyhine tespit istenen tarafın web adreslerinde ve sosyal medya hesaplarında kullandığı veya “…” markalarının takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere tespit isteyen adına … sayılı, … sayılı, …sayılı,… sayılı ve … sayılı markalarından doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin iddia edilebileceği, Aleyhine tespit istenen … Ltd. Şti.’nin web adreslerinde ve sosyal medya hesaplarında kullandığı veya “… ” markalarının, tespit isteyen … San. Tic. Ltd. Şti. adına …sayılı, … sayılı, … sayılı, … sayılı ve … sayılı markaları ve tespit isteyen tarafın web sitesi ile haksız rekabet yapan kullanım olduğunun iddia edilebileceği görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Sunulan deliller ve belgeler kapsamında Mahkememiz 17/12/2020 tarihli duruşmasında “…Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir marka vekili akademisyen, bir bilişim uzmanı, bir mali müşavir ve halı sektör bilirkişisine tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle dosya kapsamında delil olarak sunulan taraflar arasındaki yargılamalardaki değerlendirmeler de göz önünde bulundurulmak suretiyle davalının davaya konu markaları SMK hükümleri kapsamında ciddi kullanıp kullanmadığı, (markaların lisansa dayalı olarak kullanıldığı iddia ve savunması kapsamında sunulacak olan lisans sözleşmesi de değerlendirilerek talep halinde lisans alana ait ticari kayıtlar da irdelenmek suretiyle kullanmamaya dayalı iptali talep olunan markalar yönünden SMK hükümleri kapsamında ciddi kullanımın bulunup bulunmadığı) kötü niyetli tescilin bulunup bulunmadığı, (dava dilekçesinde belirtilen … nolu marka yönünden) bu kapsamda bu marka yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı, ayrıca değerlendirilerek, her bir marka yönünden tek tek inceleme yapılmak suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanziminin istenilmesine…” karar verilmiş olup alınan 16/07/2021 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; davalının davaya konu … nolu “… +ŞEKİL” markası … Emtia sınıfında “halılar, otomobil halıları, paspaslar, kilimler, yolluklar” alt başlıklarında tescil ettirdiği anılan markanın davalı tarafından yasal 5 yıllık hoşgörü süresi içinde markasal anlamda ciddi olarak kullanılmadığı, … nolu “…” markası “… Emtia sınıfında Halılar, otomobil halıları, paspaslar, kilimler, yolluklar, sentetik malzemeden mamül yer döşemeleri: muşambalar, yapayçimen, döşemelik mantarlı muşamba (lineoleum), Juimnastik ve güneş minderleri, Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları” için tescilli olduğu ancak anılan markanın davalı tarafından yasal 5 yıllık hoşgörü süresi içinde markasal anlamda ciddi olarak kullanılmadığı, … nolu “… +ŞEKİL” markası “… Emtia sınıfında Halılar, otomobil halıları, paspaslar, kilimler, yolluklar, sentetik malzemeden mamül yer döşemeleri: muşambalar, yapayçimen, döşemelik mantarlı muşamba (lineoleum), Juimnastik ve güneş minderleri, Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları” için tescilli olduğu ancak anılan markanın davalı tarafından yasal 5 yıllık hoşgörü süresi içinde markasal anlamda ciddi olarak kullanılmadığı, … nolu “… markasının “… Emtia sınıfında halilar, kilimler, yolluklar, seccadeler” alt başlığında tescilli olduğu ancak anılan markanın davalı tarafından yasal 5 yıllık hoşgörü süresi içinde markasal anlamda ciddi olarak kullanılmadığı,…nolu “… markası … Emtia sınıfında “halılar, kilimler, yolluklar, seccadeler” alt başlıklarında tescilli olduğu ancak anılan markanın davalı tarafından yasal 5 yıllık hoşgörü süresi içinde markasal anlamda ciddi olarak
kullanılmadığı, …nolu “… markası “… emtia sınıfında halilar, kilimler, yolluklar, seccadeler alt başlıklarında … Hizmet sınıfında da halılar, kilimler, yolluklar ve secadeler için yıkama, her türlü temizlik hizmetleri, dezenfeksiyon hizmetleri,
halılar, kilimler, yolluklar ve seccadelerin yıkanması ve temizliği için gerekli araçların ve makinelerin kiralanması hizmetleri” alt başlıklarında tescil edildiği ancak anılan markanın davalı tarafından yasal 5 yıllık hoşgörü süresi içinde markasal anlamda ciddi olarak kullanılmadığı, davalının fiilen yıkama faaliyetinde bulunmadığı, Davalı … İle dava dışı … arasında 3.11.2014 tarihinde geçerli bir lisans sözleşmesi bulunduğu bu sözleşmenin davaya konu … nolu markayı kapsamadığı, davaya konu …, …, …, …,… diğer beş markaları kapsadığı, davaya konu markaların kullanımı bizzat davalı tarafından olabileceği gibi dava dışı davalının izin verdiği 3. Bir kişi tarafından da markaların kullanılmasının söz konusu olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden davalının davaya konu markalarının bizzat davalı tarafından Türkiye sınırları içinde markasal anlamda kullandığı tespit edilemediği gibi dava dışı … tarafından da markasal anlamda kullanımın tespit edilemediği, davalının internet sitesini aktif olarak kullanması ve hem internet sitesinde hem de sosyal medya da … ibareli kök unsurlu markalara yer vermiş olması gerçek anlamda markasal kullanım anlamına gelmediği, her ne kadar markaların kullanımının gerçekleşip gerçekleşmediği her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmekte ise de davalının özel nitelikte, yüksek kaliteli ürün ürettiği varsayımı da dikkate alındığında somut dosya kapsamında hem nitelik hem de nicelik olarak davalının ve veya lisans sözleşmesi ile davaya konu 5 markanın kullanım hakkını devrettiği dava dışı …’nın Türkiye’de davaya konu markaları markasal anlamda kullandığının dosyadaki delillerle ispat edilemediği, somut olayda davalının mali kriz içine düşmesi sebebiyle markayı kullanamamış olmasının bir haklı gerekçe olarak kabul edilemeyeceği, davalının seri markalarının kök unsurunu oluşturan … ibaresine … ibaresini ek unsur olarak ekleyerek yeni bir seri marka olarak TPMK’ya tescilinin kötüniyetli tescil olmadığını, davalının … nolu markayı … kök unsuruna … ek unsuru ile … Ve …. Sınıflarda marka olarak tescil ettirmesini marka hukukunda tescil ile kazanılan öncelikli hak olarak kabul edilmesi gerektiği, davalının kötü niyetinin somut dosyadaki bilgi ve belgelerden ispat edilemediğinden … nolu markanın kötüniyetle tescili sebebiyle SMK m. 25 uyarınca hükümsüz kılınamayacağı, davalı … San. Tic. Ltd.Şti.’nın 6102 sayılı TTK.m.64/3, V.U.K. m.182 göre Bilanço Esasına tabi olduğu, 2016-2020 yıllarına ait ticari defterlerinin kağıt ortamda tutulduğu, kanuni süresi içinde açılış ve kapanış tasdikinin yapıldığı, şirketin ticari defterlerinin delil niteliği
taşıdığı – HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığı, Defter kayıtlarında satış hesapları “ HALI SATIŞLARI “ ve “ İPLİK SATIŞI” olarak açıldığı, artkel, satılan ürünün kodu, vs. gibi ayırt edici alt hesaplarının açılmadı torba hesap olarak “HALI SATIŞLARI” adı altında hesap açılıp satış faturalarının da bu şekilde düzenlendiği, düzenlenen satış faturalarında detaylı olarak stok kodu, ürün kodu, cinsi, özelliği, artıkel veya po numarası gibi bilgilerin yer almadığı, davalı … San. Tic. Ltd.Şti.’nin Envanter Defterlerinin boş olduğu, defterlerin açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen yıllar itibariyle Envanter Defterlerinin yazılı olmadığı her hangi bir stok bilgisi, dönem başı açılış, dönem sonu kapanış envanter kaydı yapılmadığınıntespit edildiğini, davalı yanın Ticari Defterleri incelendiğinde; … San. Tic. Ltd. Şti.’nin 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı dava tarihi olan 19.02.2020 tarihine kadar neredeyse hiç satış yapmadığı tescilli markaları kullanmadığı,… tarafından düzenlenen satış faturaları; “Halı, El Dokuma Halı, İpek Halı, Yün&İpek Halı, İpek&Yün Halı, Yün Anadol El Dokuma Halısı, İpek Yün Bambu Halı.”Şeklinde düzenlendiği faturalarda ve mali kayıtlarda ayrıntılı stok kodu veya marka adına rastlanmadığı görüş ve kanaatlerini belirtmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda … nolu … + ŞEKİL, … nolu .., … nolu … + ŞEKİL, … nolu …, … nolu … markalar için yapılan incelemelerin yerinde olduğu davalının bu markaları ciddi kullanımda bulunmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla 6769 sayılı SMK madde 9/1 ve madde 26/1-a gereği markanın iptaline karar verilmesini, bilirkişi raporunda… nolu … olarak tescil edilen marka için yapılan incelemeler kısmen yerinde olduğu davalının bu markayı hiç kullanmadığı tespit edildiğini, her ne kadar davalının tescilli markasını markasal anlamda hiç kullanmamış olmasına rağmen markayı fiilen kullanan kişilere karşı 11 adet ihtarname göndermesi ve buna rağmen markanın herhangi bir kullanımının tespit edilememiş olması bilirkişilerce markanın kötü niyetli tescili kabul edilmemiş olsa da bu hususta takdiri mahkemeye bıraktıklarını, marka tescil sahibi tarafından kullanılmamış dolayısıyla tescil sahibi kullanım sebebiyle gelir elde etmediğini ancak davalı markayı kullanan kişilere ihtarname göndererek başkalarının kullanımından gelir elde etmeyi amaçlamak açıkça marka ticareti yapmak olduğunu, bu durumın kötü niyetli kullanımın tespitinde yeterli kabul edilmesi gerektiğini, davacının açıkça kötü niyetli olarak gerçekte kullanılmayan bir markayı yedeklenmek suretiyle adeta marka ticareti yapmak amacıyla bu markayı tescil ettirmiş olması … markasının iptal edilmesi için yeterli kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca bilirkişi raporunda “…” ibaresi kök unsur olarak kabul edildiğini ve dolayısıyla … markasının kötü niyetli tescil olmayacağı beyan edildiğini, ancak bu aşamada “…” ibaresinin münhasıran tescil edilmesinin mevzuata aykırı olduğunu ancak geçmişe dönük kullanım sebebiyle davalı tarafından tescilinin yapıldığını göz ardı edilmemesi gerektiğini, bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme neticesinde davalının dava konusu markaları kullanmadığı sonucuna varılmış olsa da 21.5.2021 tarihinde yapılan 2. yerinde inceleme ile dava dışı kişi ve kurumların e posta adresleri ile yapılan yazışmaların incelenmesinin mahkemece dikkate alınmamasını talep ettiklerini, dava dışı şirketlerin davaya konu markaların markasal anlamda kullanımını ispat etme imkanı bulunmayan yazışmalarını incelemenin dava dosyası bakımından hukuki menfaati bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi Raporu incelendiğinde, ilgili sektörün dinamikleri, piyasa davranış şekilleri, mutad fatura düzenleme uygulamaları tespit edilmeden yapılan değerlendirmeler ve varılan hatalı sonuçlar bir yana dava dosyasındaki taraflarınca sunulan tüm delillerin incelenmediği, ya da incelenmiş ise de raporda buna ilişkin hiçbir kaydın bulunmadığı, incelenen delillerin de birbiri ile ilgisinin kurulmadığını, esasen raporun 3.sayfasında incelendiği bildirilen/sayılan belgelerden de sunulan delillerin eksik incelendiğini, raporda da kabul edildiği üzere Müvekkili …’nın seri üretim ile birlikte geleneksel özellikte, özel tasarımlı ve özgün kolleksiyonlar içeren nitelikte el halısı üretimi ve satışı yapıyor iken 2014 yılı sonlarında mali bir kriz yaşadığını ve adına tescilli tüm markaların kullanım haklarını müvekkil şirketin ortağı olan …’nun oğlu …’nun ortağı olduğu … firmasına lisans yolu ile verildiğini, … markalarının bu süreçte … tarafından fiilen kullanıldığını, gerek önceden dokutulmuş olan … markalı halılar gerekse bu sürede dokutulan … markalı halılar …tarafından satışa sunulduğunu, … markasının yazılı olduğu özel kılıflar içerisinde sertifikaları ile müşterilere sunulduğunu, her ne kadar raporda söz edilmemiş ise de yine dosyada mübrez sertifikalarda da … markasının yer aldığını, raporda bu her satılta müşteriye verilen halının niteliklerini gösteren … markalı SERTİFİKALARDAN da söz edilmediğini, …’nın mağazası olan haciz mahallinde İcra memuru tarafından tutulan haciz zaptında “işyerinde … markaları ile faaliyetin yürütüldüğü” zaptın 5.sayfası, 7.sayfasında “haciz mahallinde borçlu (… Ltd.Şti.) firmaya ait markalı halıların olduğu tespit edildi haciz mahallinde her yerinde borçlu şirketin markaları ve ürünleri bulunmaktadır” denildikten sonra 5 sayfa liste halinde … markalı el halılarının ebat ve evsafı ile tespiti yapıldığını, raporda Müvekkilinin …’ya 02.11.2019 tarihinde düzenlediği faturaya yer verildiğini faturada … markasının yazdığı ancak bu faturadaki malların…tarafından 3.kişilere satışına ilişkin fatura içeriklerinde … markasının yazılmadığının bildirildiğini, müvekkilinin … markalı bir kısım halıları 02.11.2019 da …’ya satıldığına dair faturanın dosya içerisinde olduğunu, … bu malları 3.kişilere satarken faturada … markasını yazmamış olması bu malları satmadığı, satışa sunmadığı şeklinde yorumlanamayacağını, delilleri arasında davacı aleyhine … 1.FSHHM de …esasında ikame olunan ve dosya içinde de celp olunan haksız rekabetin önlenmesi ana talepli davadan da raporda söz edilmediğini, bu davanın Müvekkili … tarafından 2019 yılı başında Delil Tespiti yaptırıldıktan ve İhtarnameler keşide edildikten sonra huzurdaki davadan bir sene önce ikame edildiğini, açıklanan nedenlerle itirazlarının değerlendirilmesi bakımından dosyanın el halıcılık sektöründe faal bir meslek bilirkişinin de bulunduğu yeni bir Bilirkişi Heyetine tevdi ile yeni rapor alınmasını; bu talepleri kabul edilmez ise aynı heyete el halıcılık sektöründen bir bilirkişinin de dahil edilerek ek rapor alınmasını, delillerin toplanmasından sonra yapılacak yargılama sonucunda davacının haksız ve mesnetsiz ve dahi kötüniyetli davasının bütünüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 30/09/2021 tarihli duruşmasında “…Dosyanın tekrardan mali müşavir bilirkişiye tevdii ile, lisans alan sıfatıyla markayı kullandığı belirtilen … ait ticari defterlerin yerinde incelenerek dava tarihinden geriye doğru iş ve işlem hacimlerine ilişkin kayıtların raporlanarak sunulmasının istenmesine…” karar verilmiş alınan 10/11/2021 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Davalı ile organik bağı bulunan dava dışı … gerçekleştirdiği satışların davaya konu markalara dayalı olarak yapıldığı faturadaki bilgilerden ticari defterlerdeki kayıtlardan anlaşılamadığını, dava dışı …’nın ticari defter kayıtları incelendiğinde, tescilli markalar ile ilgili yapılan satışa rastlanmamıştır, satış hesapları “HALI SATIŞLARI “ ve “ İPLİK SATIŞI” olarak açıldığı, artikel, satılan ürünün kodu, vs. gibi ayırt edici alt hesaplarının açılmadı torba hesap olarak “HALI SATIŞLARI” adı altında hesap açılıp satış faturalarının da bu şekilde düzenlendiği, düzenlenen satış faturalarında detaylı olarak stok kodu, ürün kodu, cinsi, özelliği, artikel veya po numarası gibi bilgilerin yer almadığının tespit edildiğini, davalı davaya konu markaların; … tarafından kullanıldığını ispat amacıyla sunduğu belgeler, faturalar, gümrük çıkış beyannameleri bu markaların ciddi biçimde kullanıldığını gösteremediğini, davalının organik bağı olan dava dışı … üzerinden yapılan satışlarında davaya konu markalarla ilişkisi olduğu açık ve net olarak ispat edilemediğini, … tarafından düzenlenen satış faturaları; “Halı, El Dokuma Halı, İpek Halı, Yün &İpek Halı, İpek &Yün Halı, Yün Anadol El Dokuma Halısı, İpek Yün Bambu Halı.” Şeklinde düzenlendiği, … ticari defterlerinde, faturalarda ve mali kayıtlarında ayrıntılı stok kodu veya marka adına rastlanmadığı, … Şti. ticari defterlerinden anlaşıldığı kök raporda değişikliği gerektirir herhangi bir eksiklik tespit edilmediğine dair görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Mahkememiz 30/09/2021 tarihli duruşmasının 4 nolu ara kararında “…Davalı vekiline tanıklarını bildirmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine, bildirdiğinde ya da hazır ettiğinde duruşmada dinlenmelerine…” karar verilmiş olup Mahkememiz 20/01/2020 tarihli duruşmasında;
Davalı tanığı …; “Ben halıcılık sektöründe faaliyet göstermekteyim. Davalı, … San. Ltd. Şirketi’ni ve sahibi …’nu yaklaşık 20 senedir tanırım. Davalı firmayla uzun süredir ticari faaliyetimiz bulunmaktadır. Davalı firma el dokuması özel üretim halıları … markası ile birlikte piyasaya sunmaktadır. Bildiğim kadarıyla davalı firmanın 2014/2015 – yıllarında yaşamış olduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle firma sahibi …’nun oğlu üzerinden kurmuş olduğu … üzerinden ticari faaliyetlerini yürütmeye devam ettiler. Hatta ben 2018 yılında …’nın … mağazasına gelmiştim. Burada satılan ürünlerin tamamında … markası yer alıyordu. … şeklindeki bu ibare hemen hemen bütün ürünlerde yer almaktadır. Davalı firma halıcılık sektöründe Dünya çapında faaliyet gösteren ve tanıtımını sağlayan bir firmadır. Birkaç defa Amerika’da ki fuarlarda firmayla karşılaştım. Hatta Kainat Halısı olarak bilinen ve içerisinde altın işlemeler bulunduran bir halıyla … mağazalarında sergiliyordu ancak ekonomik sıkıntılar sonrası bu halının da satıldığını duydum. Davacı firmaya ilişkin herhangi bir bilgim yoktur. Davalı firma özel üretim halıları piyasaya sunmaktadır. Kesilen faturalarda çoğu zaman marka ibaresi yer almamaktadır. Halı sektöründe, genelde halının türüne ilişkin açıklamalara faturalarda yer verilir. Örneğin ipek halı el dokuma yün halı şeklinde ticari kayıtlarda açıklamalar bulunur. Markaya ilişkin bir ibare sektörel bazda kullanılmamaktadır. Bizimle olan ticari ilişkisinde de halıların tamamında … markası yer almasına rağmen faturalarda bu tür açıklama belirtilmemiştir. Ben davalı firmanın, … üzerinden yapmış olduğu ticarette de … markasını kullandığını biliyorum. …’nın …, … ve … markalı ürünleri de bulunmaktadır. Bu ürünler üzerinde … ibaresi yine işlenmiştir. Davalıya ait halıların tamamı sertifikalı ürünlerdir. Özel olarak üretilen ürünler de deriden … ibaresini taşıyan kılıflar kullanılırdı. Diğer standart ürünler için de yine … ibareli siyah kılıfların kullanıldığını biliyorum. ” beyanında bulunmuştur.
Davalı tanığı …; “Ben uzun yıllardır. halıcılık sektöründe faaliyet göstermekteyim. İşletmem …’nin girişinde … bölgesindedir. Davalı firmanın sahibi olan …’nu 1995 senesinden beri tanırım. 2000’li yıllardan beri de kendisi ile ticari faaliyetimiz vardır. Ancak kendisi …’de olan mağazasını 2004 senesinde ..’ya taşıdı. 2014/2015 yıllarında da ekonomik olarak sıkıntı yaşadığını biliyorum. Davalı firmanın halıcılık sektöründe aileden gelen bir ticari faaliyeti bulunmaktadır. Halı ekspertizliği yaptığım dönemde 1896’lı yıllarda yapılmış bir halının üzerinde … Şirketi … ibaresini gördüm. Dededen gelme halıcılık sektörü ile ilgilenmektedirler. Ticari faaliyetlerimiz olduğu dönemde ben 10-15 defa mağazalarına gidip gelmişliğim söz konusudur. 2014/2015 senesinden sonra yaşadığı ekonomik sıkıntılar sebebi ile oğlunun üzerinden …firmasını kurdu ve ticari faaliyetlerini bu firma üzerinden yürüttü. Ben …’ya gittiğim dönemlerde …’ya ait markalı ürünlerin …’da da satıldığına bizzat şahidim. Zemin katta …’ya ait …, …, … markalı halılar satılıyordu. Davalının halılarının arkası marka dopkunmuş şeklinde işleniyordu. Halıcılık sektörünün %80-%90’ında kesilen faturalarda marka yer almamakta olup genelde halının türüne ilişkin … şeklinde ya da … şeklinde faturalandırma yapıldığını biliyorum.2014 senesinde emekli olduğum için sonrasında gelen müşterilerimi …’ya götürdüm. O dönemde …tarafından herhangi bir fatura kesilmemiştir. Önceki dönemdc,isc kesilen faturaların ne şekilde olduğunu, marka belirtilip belirtilmediğini hatırlamıyorum. Davalının altın işleme içeren lacivert zemin ve kırmızı zeminden oluşan Kainat Halısı’nı piyasaya sunduklarını biliyorum. Hatta kırmızı zeminden oluşan Japonya’ya satılmıştır. Lacivert zeminden oluşan bir dönem bende kaldı. Müşterilerime sunum da yaptım. Sonraki süreçle alakalı tam bir bilgim yoktur. …’yı Türkiye’de halıcılık sektöründe olan herkes tanır. Dünyada da tanınırlığı söz konusudur. Amerika’da ki …’na yıllarca katılmıştır. Davalı firmaya ilişkin herhangi bir bilgim yoktur. Davalıya ait halıların tamamı sertifikalı ürünlerdir. Özel olarak üretilen ürünler de deriden … ibaresini taşıyan kılıflar kullanılırdı. Diğer standart ürünler için de yine … ibareli siyah kılıfların kullanıldığını biliyorum.” beyanında bulunmuştur.
Mahkememizce davalıların diğer tanıklarının dinlenmesi amacıyla talimat yazılmış olup;
…1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… Talimat sayılı dosyasında yapılan 18/01/2022 tarihli duruşmasında; Davalı tanığı …; ” Yaklaşık 30 yıldır ben davalı taraftan halı alır kendi iş yerimde satarım, benim iş yerim … ve … de bulunmaktadır, daha evvel …’da ve … Caddesinde de satışlarımız olmuştur bahsettiğim bütün iş yerlerimde davalıya ait halıları sattım, halıların üzerinde … ibaresi marka olarak bulunuyordu ancak faturalarda bu ibareye yer vermedik yün halı şeklinde fatura düzenlenmiş ve ticari defterlerimize işlenmiştir, Halıların üzerine … ibaresi tuğra şeklinde yazılmıştı, marka bu şekilde kullanılmıştır, halısına göre başka renklerde olduğunu hatırlıyorum, bazı halılarında ise özel bir şekil olarak ayrıca … harfine de yer verirdi, biz bunu müşteriye tuğralı halı olarak satardık, ben davalının iş yerlerini görmedim ordaki kullanımlarının nasıl olduğunu bilmiyorum, başkaca sözleşme gibi bu markanın kullanımına şahit olmadım, 2015-2020 yılları arasında oğlunun üzerinden başka bir firma adıyla alışveriş devam etmiştir, oğlunun başka bir firma ile yaptığı satışlarda da biraz önce bahsettiğim marka kullanılmıştır, 2015-2020 yılları arasında davalı şirket ile doğrudan bir alışverişim olmamıştır bu yıllar arasında … kurulmuştur aynı halıları davalı şirketin sahibi olan … Beyin oğlu … Bey aynı markalar ile bize satmıştır ben bu süre zarfında yine … Bey ile muhatap oldum ancak şirket ismi farklıdır, halen mağazamda… ait ürünler bulunmaktadır benim konuyla ilgili başkaca bir bilgim ve görgüm yoktur dedi. ” beyanında bulunduğu anlaşılmıştır.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …Talimat sayılı dosyasında yapılan 14/12/2021 tarihli duruşmasında; davalı tanığı …; “Ben davacıyı tanımıyorum. Davalı … yı tanırım. 20 küsür yıl önce tanıştık. Bunlarla ticarette bulunduk. Ben yün ticareti yapıyorum bu firma ile ticaret yaptım. … firması bu konuda çok ünlü bir firmadır. Dünya birincilikleri vardır. Ben firmanın halen halı üretim i yaptığını biliyorum faaliyetlerine devam ettiğini biliyorum … da faaliyette bulunuyorlar. Faaliyetlerine önceleri … ismi ile sürdürüyorlardı son 4-5 yıldır oğullarına …diye iş yeri açtılar onunla birlikte sürdürüyorlar. Halılar …da satılsa bile halıların ismi … halıdır, bütün halıların köşesinde … ve … ismi yazılıdır. Bu yeni halılarında da aynen aynı yazı ve … durmaktadır, zaten firmanın asıl sahibi …. … da gerçek sahibi …dur. Ben diğer davacı … ‘yı ismen duydum ama hiç bir tanışıklığım olmadı. … Markası deyince aklıma direk davacı … gelir soyadları da zaten … 19 yy. Dan beri bunlar …üretirler, ben özellikle yurt dışında müşterilerimi alır hali talepleri olduğunda … götürürüm halılarını oradan alırım özellikle dizi filmlerinde geçen … halılarının aynı ve benzerini davalı … üretmektedir. Özellikle bu konuda Arap müşteriler çok sayıdadır. Ben davalının markasını sürekli olarak kullandığını ekonomik krize girdiği dönemde oğlu … e … yı kurdurmuştur. Fakat o firmada da … markalarını üretmiştir dedi.” beyanında bulunduğu anlaşılmıştır.
… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasında yapılan 08/12/2021 tarihli duruşmasında; Davalı tanığı …; “Ben …Aş. Nin ortağı ve yöneticisiyim. Ayrıca … ticaret odasının halı ekspertiziyim, Ben davacı … tanımam, ancak davalı … San ltd şti yi tanıyorum, 2000 li yılların başından beri ticari ilişkimiz olmuştur, halen de sürmektedir, davalı el dokuma halı üretmektedir, hatta bu halıların dünya birincilikleri vardır…. firmasının üretmiş olduğu halıların arkasında alameti farikası olarak osmanlı turası basılırdı, bu turanın içerisinde küçük bir şekilde … ibaresi belirli olabiliyordu, ancak tura ön plandaydı. Firma bu ürünleri satışını yaparken faturalara İpek halı, yün halı, yün ipek halı , yün ipek anadolu halı şeklinde üretim malzemelerini belirtir şekilde yazılırdı, faturalarda muhtemelen has ibaresi geçmez, sadece halıların üretim malzemeleri geçmektedir, ben 2000 li yılların başından itibaren ticari ilişkide bulundum ancak bildiğim kadarıyla davalı 2014 yılında ekonomik krize girdi mağazalarını kapattı, … de oğlunun üzerine … açtı ve orada … ailesi halı işine devam etti, ben ortağımla beraber … a sık sık ziyarete gittiğimde .. ticari alış verişimiz oldu, bu … mağazasında … ibaresini her yerinde mevcuttur. Dünya birinciliği almış oldukları plaketlerde mağazanın her yerinde sergileniyordu, 2017-2018 yıllarında yeni yerlerinde ekonomik sıkıntıları devam ettiğinden hatta dünya birinciliği almış … ipekten yapılmış kainat halısını satma aşamasındaydı, satmıştır. … atölyelerinde yüzlerce kişi çalışmış ve halı dokumayı öğrenmiştir. Türk Kültür Mirasının en güzel halı örneklerini bu firma üretip satmıştır halen de faaliyetlerine devam etmiştir. Dediğim gibi bu aradaki yıllarda … olarak faaliyetlerini sürdürmüş ticari ilişkimiz olmuştur. 3- 4 tanınmış cins olarak üretirdi halılarını “…, …, …, …, …” gibi cinsleri vardı, kullanılan malzemelerine göre ayrıştırılmıştır.”
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasında yapılan 20/12/2021 tarihli duruşmasında; Davalı tanığı …; “Ben merkezi İstanbulda bulunan …, … bölgesinde hatta … el dokuma halı üretimi yapılan “…” isimli şirketin … bayisiyim, 2000 ‘li yıllardan beri bayisiyim, … firması 2014 yılında ekonomik kriz yaşadı, ürünlerini yine … adı altında satmaya devam ederken “…” ismiyle de satışına devam etti, bu firma dünyada çeşitli ülkelerden ödüller aldı, hatta Amerika’da dünya birinciliği ödülü olduğunu biliyorum, ben …’daki …Ltd. Şti. isimli firmayı bilmiyordum, internette gördükten sonra Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. Firmasının sahibi …’nu arayarak “abi hayırlı olsun …’ya bayi açmışsın” dedim, o da bana “bizim o firma ile alakamız yoktur” dedi, davacı firmanın ne zamandan beri halı üretimi yaptığını bilmem, ancak davalı firmanın logosuna kadar taklit ettiğini biliyorum, davalı firma halı piyasasında çok iddialıdır, bir çok ödülü vardır, bir kilo altınla halı dokutmuştur, çok eski bir markadır, 1896 ‘lı yıllardan bu yana aileden gelen bu şekilde halı sektöründe bulunduklarını biliyorum, bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” beyanında bulunduğu anlaşılmıştır.
İş bu dava kullanmamaya dayalı iptal ve kötü niyetli tescile dayalı marka hükümsüzlük taleplerine ilişkindir.
1-Kullanmamaya dayalı marka iptal talebi yönünden;
Marka iptal talebinin SMK 9 ve 25 maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Marka üzerindeki hakkın kazanılması için sicile tescil edilmesi yeterli olsa da kanun koyucu tescil edilmiş marka ile marka hakkı sahibine sağlanan korumanın devam edebilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Bunun arkasında; tescil edilen bir markanın haksız yere sahibinin tekelinde kalmasının engellenmesi, Marka sicilinin kullanılmayan markalarla dolu bir ‘çöplük’ haline gelmesini önlemek veya kullanılmayan bir markadan onu kullanmak ve bir değer yaratmak isteyen bir başka kişinin yararlanmasının önünü açmak gibi pek çok ekonomik ve toplumsal nedenler yatmaktadır. Zira marka hakkı sahibine inhisari bir yetki veren ve herkese karşı ileri sürülebilir nitelikte olduğundan kanun koyucu, bu geniş hakkın yanı sıra marka sahibine hakkaniyet ölçüsünde birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Markanın usulünce kullanılması zorunluluğu da bunlardan bir tanesidir.
Bilindiği üzere, markanın en önemli fonksiyonu, farklı işletmelere ait mal veya hizmetleri birbirinden ayırt etmek olduğu için, ancak kullanılmakla hu fonksiyon yerine getirilmiş olur. Bu sebeple markanın, tescilli olduğu her bir mal ve/veya hizmet sınıfı bakımından kullanılması gerekir, her ne kadar markanın korunması için mutlaka kullanılıyor olması gerekli değilse de, bu kullanmamanın 5 yılı geçmemesi gerekir. Aksi halde marka, iptal yaptırımı ile karşı karşıya kalabilecektir. Kullanılmayan markaların marka teşdi kütüğünü işgal etmesinin önlenmesi ve tescil edilmiş olmakla birlikte kullanılmayan bir markanın, onu kullanmak isteyen kimselerin kullanabilmesine imkan tanınması gerekir. Bundan hareketle, markanın kullanılmaması bir iptal sebebi olarak kabul edilmiştir.
SMK’nın “İptal halleri ve iptal talebi” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasının a) bendinde “9’uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hallerin mevcut olması” markanın iptali sebepleri arasında sayılmıştır. Yine aynı yasanın 26/5 e göre “İptal halleri markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmetlere ilişkin bulunuyorsa sadece o mal ve hizmetler yönünden kısmi iptale karar verilir. Markanın örneğini değiştirecek biçimde iptal kararı verilemez.”
SMK m.9/f.1: “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” hükmüne amirdir.
SMK m.9/f. 2 ve 3 hükümleri uyarınca markayı kullanma olarak kabul edilen durumlar; i) markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması, ii) markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması ve iii) markanın, marka sahibinin izni ile kullanılmasıdır. Bu kullanım halleri sınırlı sayıda değildir. Bunlar belli başlı kullanma halleri olmakla birlikte, markanın gazete ilanlarının bulunması, gazete ve dergilere reklam verilmesi, TV reklamlarının yayınlanması, halkla ilişkilerde kullanılması, marka ile ihalelere girilmesi, faturalarda işletme adından ya da ticaret unvanından öteye işletme adında/unvanda yer alan ayırt edici kelime öne çıkarılıp markasal olacak biçimde kullanım, internette ticari etki yaratacak biçimde kullanılması gibi markanın ayırt edicilik fonksiyonunu taşıyan diğer kullanma halleri de 9. madde anlamında birer kullanma halidir.
Dosya içeriği dikkate alındığında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nın 9 ile getirilen marka iptaline ilişkin düzenleme ile, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinin AYM’nin iptal kararı ile oluşan boşluğun ne şekilde doldurulması gerektiği üzerinde de durulması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nın 9 kullanmamaya dayalı marka iptaline ilişkin olup anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148–189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https://dergipark.org.tr/download/article-file/545172), sonuç olarak 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmamaya dayalı iptal şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/06/2019 T. 2019/1765 E. 2019/4421 K sayılı kararı)
Markanın iptal ve sicilden terkin yaptırımı ile karşılaşmamak için, tescil kapsamındaki her bir sınıf ve alt sınıf mal ve hizmetlerde kullanılması gerekir. Markanın bir mal veya hizmet bakımından kullanılması, sadece kullanmanın gerçekleştiği mal veya hizmet için markayı ayakta tutmaktadır. Benzer bile olsa, kullanılmayan mal ve/veya hizmet yönünden iptal koşulları oluşmaktadır. Bir başka deyişle, şayet marka benzer bazı mal veya hizmetlerde kullanılmışsa, sınıflar benzer bile olsa kullanılmayan mal veya hizmet bakımından marka iptal edilebilir. O halde kullanımın, her bir mal veya hizmet bakımından marka sahibi tarafından ayrı ayrı ispatı gerekir ispat yükü iptali talep edilen marka hakkı sahibine yüklenir, marka hakkı sahibi markasının kullanıldığını ispat edecektir.
Ciddi Kullanım Yönünden Değerlendirme;
Markanın kullanıldığının kabul edilebilmesi için, söz konusu kullanımın “ciddi” bir kullanım olması gerekmektedir. SMK m.9/f.1’de öngörülen ciddi kullanım ile neyin anlaşılacağı SMK’da açık değildir, ancak salt markanın iptalini önlemek için, göstermelik olarak küçük ölçekte ve sembolik kullanımlar ciddi nitelikte kullanım olarak kabul edilemez.
Ciddi kullanımdan kasıt o markanın tescil edildiği mal veya hizmetler için pazar yaratmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlevine uygun olarak söz konusu mal veya hizmetlerin menşe kimliğini garanti edecek şekilde kullanılmasıdır.
Ciddi biçimde kullanımdan bahsedebilmek için en öncelikli kriter markanın kullanım yoğunluğu ve markadan elde edilen ekonomik yarardır. Markanın sadece birkaç defa ambalajlara basılması veya az sayıda bastırılan broşürlerde kullanılması gibi kullanım süresi ve etkisi sınırlı, hatta göstermelik denebilecek kullanımlar SMK md.9 anlamında ciddi kullanım teşkil etmez. Markanın ciddi kullanımı belirlenirken markanın kullanım şekli, kapsamı, süresi gibi objektif kriterlerden hareket edilmelidir. Marka sahibi markasını aynı mal veya hizmeti üreten teşebbüslerin oluşturduğu piyasada farklı bir yer edinmek veya yeni bir mal veya hizmet piyasası oluşturmak biçimde kullanmışsa ciddi bir kullanımdan söz edilebilir.
Ciddi kullanım, her somut olayın koşullarına göre değerlendirilir. Genel olarak, ciddi kullanım markanın tescil amacı dahilinde ticari bir amaçla kullanılması olarak ifade edilebilir. Ancak, ciddi kullanımın varlığından söz edebilmek için markanın kullanımı neticesinde bir kazanç elde edilmesi şart değildir. Ciddi kullanımın kabulü için markanın tüm unsurlarıyla birlikte kullanılması şart değildir. Markanın sadece esas unsurlarının kullanılıyor olması da ciddi kullanma yükümlülüğünü karşılar.
Ciddi kullanım kavramı, mehaz düzenlemeler olan 89/104 sayılı Yönergesi’nin 10.maddesi ile 40/94 sayılı Topluluk Markası’na ilişkin Tüzük’ün 15.maddesinde yer almıştır. Ancak ne Yönerge’de ne de Tüzük’te ciddi kullanımın tanımı yapılmamıştır. Bu durum, üye ülkelerin ulusal mahkemelerinde kullanım kavramının farklı şekillerde değerlendirilmesi sonucunu doğurmuştur. Söz konusu kavramın içeriğinin bağlayıcılığı surette doldurulması ise ATAD’ın yeni bir kararı ile olmuştur. ATAD, Hollanda Yüksek Mahkemesi’nin önüne gelen bir olayda ATA m.234 uyarınca bekletici mesele yaparak ciddi kullanım kavaramını hakkında yorum kararı talep etmesi üzerine, bu kavramı son derece kesin bir şekilde tanımlamış ve özelliklerini belirtmiştir.
Ciddi kullanım bu şekilde, yalnız marka tarafından bahşedilen hakların elde tutulmasına yönelik sembolik bir kavram olarak anlaşılmamalıdır. Markanın temel işlevine uygun kullanım şartıdır. Bu işlev, markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya karşı, bir ürün ya da hizmeti diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek şekilde garanti etmesidir.
Buradan ciddi kullanımın, yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil, markanın koruduğu mal ve hizmetlerin yer aldığı piyasada kullanımı gerektirdiği sonucuna ulaşılmaktadır. Markanın korunması ile üçüncü kişilere ileri sürülebilirlik bakımından tescile bağlanan sonuçlar, markayı oluşturan işareti taşıyan ürün ve hizmetler için, farklı teşebbüslerin ürün ve hizmetlerine nazaran farklı bir piyasa oluşturmak ya da mevcut piyasayı korumaktan ibaret bulunan markanın varlık nedeninin kaybı halinde işlerliği devam ettiremez. Buna göre, markanın kullanımı, evvelce piyasaya sunulmuş mal ve hizmetlere ilişkin olarak veya piyasaya sürülmek üzere olanlar bakımından belirli bir müşteri çevresinin yaratılması amaçlanarak, özellikle reklam kampanyalarında gerçekleştirilmelidir.
Sonuç olarak markanın, kullanımının ciddi olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde, markanın ticari kullanımının gerçekliğinin tespitine, özellikle markanın koruduğu mal ve hizmetler bakımından pazar payı yaratılması yahut mevcut pazar payının korunması bakımından doğrudan bir kullanımın varlığına ilişkin tüm olgular ile hal ve şartların bütününün dikkate alınması gerekir. (Yasaman, Marka Hukuku 556 sayılı KHK Şerhi Cilt 1)
Kullanılmama nedeniyle bir markanın iptal edilebilmesi için kullanılmamanın haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu noktada ispat yükü davalı taraftadır.
Somut uyuşmalık açısından göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağına da şüphe yoktur (TMK. m. 2).” amir hükmüdür.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar alınan bilirkişi raporunda dava konusu markaların ticari kayıtlar üzerinde yapılan incelemede ciddi kullanımın ispatına yeter olmadığı tespit edilmiş ise gerek dinlenen tanık beyanlarında gerekse sunulan marka araştırma raporları basına yansıyan daya konu markalara ilişkin haberler dikkate alındığında davalı firmaya ait … markasının sektörde belli bir bilinirliğe ulaşmış, sektörde tanınan bir marka olduğu, yaşamış olduğu ekonomik krizden kaynaklı olarak dava dışı … firmasına lisans vermek suretiyle varlığını sürdürmeye çalıştığı, … ticari kayıtlarında … markasına ilişkin ciddi kullanımı ispatlar işlem kaydına rastlanamamış ise de bu durumun sektörel teamül ve uygulamadan kaynaklı olduğu, sunulan faturalardan ve tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere markadan ziyade halının özelliklerinin belirtilmek suretiyle ticari kayıtların oluşturulduğu, el işlemesi özel yapım halı ticareti dikkate alındığında seri üretim fabrikasyon üretim ya da ticaret yapan firma gibi çoğul işlem ve kayıt aramanın mevcut uyuşmazlık açısından kabul edilmeyeceği somut olayın koşullarının göz önünde bulundurulması gerektiği, yine de delil olarak sunulan haciz tutanaklarında davaya konu markaları taşıyan … ibareli birçok halının hacze konu edildiği, yine taraflar arasındaki davalar dikkate alındığında davalının markasına sahip çıkmaya ve korumaya yönelik çabasının bulunduğu dikkate alındığında davalının sektörel bilinirliğe ulaşmış markasını ciddi bir şekilde kullandığı, kullanmamaya dayalı iptal iddiasının- açılan davalar da dikkate alındığında davacının kendisine yönelik markasal hakların kullanılmasını önleme amacı güttüğü gibi, basiretli tacir olarak davalı markasının bilinirliğini bilmesine rağmen bu bilinirliği kullanma amacına yöneldiği açılan davanın kötü niyetli olduğu ve hukuken korunmayacağı sonucuna ulaşılmış davalı adına … Sınıfta tescilli … numaralı hashalı … şekil, …. Sınıfta tescilli… numaralı … şekil,…. Sınıfta tescilli … numaralı has hali şekil,…Sınıfta tescilli …numaralı … şekil, … Sınıfta tescilli … numaralı … has hereke markalarının kullanmaması nedeniyle iptali talepli davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Marka hükümsüzlük talepleri yönünden;
Davacı davalı adına tescilli …. Ve … Sınıfta tescilli … yıkama markasının kötü niyetle tescil edilmiş olması nedeniyle hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
“Marka tescilinde mutlak ret nedenleri” Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez: …. d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler…
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.” hükümlerine amirdir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri” başlıklı Madde 6- (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir….(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükümlerine amirdir.
Kötü niyetli tescil iddiasının değerlendirmesi:
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuş, nihayet SMK 6/9 maddesinde kötü niyetli tescil bir tescil engeli olarak yasal mevzuattaki yerini almıştır. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. Sayılı kararı ile tescilde kötü niyetliliği markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de sonradan vermiş olduğu kararlarda bu hususu dikkate almıştır.
Bir markanın kötüniyetle tescil ettirildiğinden söz edebilmek için, o markanın tescil ettirilmesinin altında başkasına ait olduğunu bildiği bir markayı haksız olarak sahiplenme, başkasına ait markanın tanınmışlığından ve itibarından haksız olarak yararlanma, başkasının markasının piyasaya girmesini engelleme, tescil ettirilen markayı gelecekte gerçek hak sahibine markadan doğan hakları kullanmakla tehdit ederek satma amacı gibi dürüstlük kuralı (MK m d. 2) ile bağdaşmayan kanıtlanabilir niyetlerin yatması gerekir.
Yine bu konuda Yargıtay HGK 2013/1831 E., 2015/1198 K sayılı 15.04.2015 tarihli emsal kararlarında, “…556 sayılı KHK’nın 35/l.maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nın amacına uygundur. Çünkü, KHK’nîn 35/1. Ve 42/l-(a) maddelerindeki düzenlemelerde, esasen MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kütü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nın 42.maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2.maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nın ruhuna da uygundur. … marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli tescil olarak kabul edilmektedir.
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağına da şüphe yoktur (TMK. m. 2).
Somut olaya dönüldüğünde;
Davalının sektörde belli bir tanınmışlığa ulaşmış olan” …” markasını taşıyan birden fazla seri markaya sahip olduğu, davaya konu … Ve …. Sınıfta tescilli … markasının da bunlardan biri olduğu, davalının bu markayı tescilinde kötü niyetle hareket ettiğinin kabulünü gerektiren bir husus bulunmadığı gibi izahı yapılan mevzuat ve yerleşik yargı kararlarımızda belirtilen ” tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru” kriterlerin varlığının kabulünü gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla davacının kötü niyetli tescile dayalı hükümsüzlük talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, izahı yapılan mevzuat gerekçelerle davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 337,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen marka iptal talebi yönünden hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen marka hükümsüzlük talebi yönünden hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸