Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/56 E. 2022/42 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/56 Esas
KARAR NO : 2022/42

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili … Ltd. Şti.’nin ‘… ‘adlı dizinin işleme, çoğaltma, yayma, temsil, umuma iletim gibi tüm yurtdışı haklarını süre, sayı, mecra ve muhteva itibariyle gayrimahdut olarak münhasıran hak sahiplerinden sözleşmelerle yazılı olarak devralan ve bu devirle birlikte sözü edilen mali haklara dair en geniş şekilde doğmuş, doğacak, muaccel, müeccel alacak haklarını ve ferileriyle birlikte tüm gelirlerini talep hakkını haiz şirket olduğunu, davalılardan …’nin dizinin yapımcısından Türkiye yayın haklarının lisansını alarak “…” adlı diziyi 940 bölüm yayınlamış bulunan şirket olduğunu, davalılardan …’ın ise “…” adlı diziyi Türkiye dışında tespit edebildiği kadarıyla en az 40 ülkeye pazarlayan şirket olduğunu, hak sahibince söz konusu eserin mali haklarının yurtdışında kullanılmasına ilişkin davalılara verilmiş herhangi bir izin veya icazet bulunmadığını, buna rağmen izinsiz bir şekilde davalıların “…” adlı dizinin yurtdışı satış ve dağıtımını yaptıkları ve gelirlerini tahsil ettiklerinin tespit edildiğini, bunun üzerine dava konusu diziyi Türkiye’de yayıncısı olduğu … logolu televizyon kanalında yayınlamaktan başka dizi üzerinde mali hiçbir hakkı bulunmayan …’ye ve satış ve pazarlama şirketi olan …’a birlikte yapmış oldukları yurtdışı satış ve pazarlama faaliyetlerini derhal durdurmaları, diziyi yurtdışı satış kataloglarından çıkarmaları, dizinin yurtdışında hangi ticari şartlarla lisanslandığının yurtdışı lisanslarının hangi bölgeyi veya bölgeleri kapsadığını, lisanslanan tarafa alt lisanslama hakkı verilip verilmediğinin, lisansın hangi hakları içerdiğini, lisans bedelleri ve tahsilat tarihlerinin, lisanslı aracıların, şirketlerin ve yayıncıların iletişim bilgilerinin, teşvik eden belgelerle birlikte müvekkiline gönderilmesini, tahsil edilen tüm yurtdışı gelirlerinin müvekkiline ödenmesini ihtaren bildirilmesine rağmen …’den herhangi bir cevap alınamadığını, diğer davalı pazarlama şirketi …’ın ise ”…” dizisi için yıllardır yaptığı pazarlama faaliyetlerini yokmuş gibi göstererek ”…” dizisinin distribütörü olmadığını, herhangi bir lisanslama yapmadığını, herhangi bir sözleşmeye taraf olmadığını, herhangi bir tasarrufu olmadığını, müvekkilinin dava konusu “…” adlı dizinin mali haklarını dava dışı yapımcı şirketlerden yurtdışında süre, sayı, mecra ve muhteva itibariyle gayrimahdut olarak münhasıran üçüncü kişilere devir yetkisini de kapsar şekilde ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan ve yukarıda sözü edilen mali haklara dair her türlü alacak hakkını da, en geniş şekilde ve harhangi bir sınırlamaya bağlı kalmadan devir ve temlikini almış olduğunu, eser üzerindeki mali haklara dair sözleşmelerin; yer, süre, içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız olarak akdedilebildiğini, ya da hiçbir sınır koymaksızın muhatabın hak sahibi kılınabileceğini, fakat her hâlde, devredilen hakların kapsam itibariyle FSEK m. 52 hükmüne göre belirli ve açıkça yazılmasının şart olduğunu, yapımcılar ile … arasındaki sözleşmede açıkça görüleceği gibi …’ye ”…” isimli dizi üzerindeki mali hakları yurt dışına da pazarlama hakkı tanınmadığını, tasarruf yetkisine sahip olmadıkları hâlde müvekkiline ait olan mali hakları kullanan davalıların, haksız kazanç elde ettiklerini, oysa müvekkili ile davalılar arasında mali hakları yurt dışına da pazarlama konusunda devir veya lisans anlaşması yapılmamış olduğunu, müvekkillerin eser sahibi olduğu ”…” adlı dizinin davalı tarafından izinsiz kullanılması sebebiyle FSEK md. 68/1 uyarınca rayiç bedelin 3 katı tutarından, FSEK md. 70/3 uyarınca davalı tarafın temin ettiği kârdan hangi tutar daha yüksek ise bu tutar için şimdilik 100.000,00 TL’nin, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 06.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, mağduriyeti devam eden müvekkilinin mevcut zararının artmasını engellemek amacıyla HMK m. 389 vd. hükümleri ile FSEK m. 77 kapsamında, ”…” isimli dizinin yurt dışına pazarlanmasının ve yurt dışı gösterimlerin, yayınlanmasının bütün mecralarda durdurulmasını temin amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin mağduriyeti açık olduğu için teminatsız olarak ihtiyati tedbire karar verilmesini, kesinleşmiş kararın FSEK 78 uyarınca ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Şirketi (…) vekilinin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkil Şirketin, … A.Ş. 18.07.2014 tarihinde yapmış olduğu sözleşme ile davaya konu dizi filmin tüm haklarını devraldığını, bu nedenle davacı tarafın iddia ettiği davaya konu dizinin yurtdışı haklarının kendisinde olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2 maddesinde yapımcı firmanın tüm haklarını devrettiği ve bunlar dışında herhangi bir hak talebinde bulunmayacağı hususu çok açık ifadeler ile sözleşme metninde bulunmakta oduğunu, bunlara ilişkin olarak yeni bir hak talebinde bulunulmayacağı ise hiçbir ihtilafa mahal bırakmayacak şekilde yazılmış olduğunu, davacı şirket temsilcisi …’in kötü niyetli olarak hareket etmekte olduğunu, 18.07.2014 tarihinde … A.Ş. ile … A.Ş. arasında “…” isimli günlük televizyon dizisi ile ilgili sözleşme imzalanmış olduğunu, ödemelerin bu firmaya yapılmış olduğunu, 22.08.2017 tarihinde …Ticaret A.Ş’nin talebiyle ödemelerin …Ltd. Şti. firmasına yapılmaya başlanmış olduğunu, birkaç hafta sonra…A.Ş şirketini, …Ltd. Şti olarak değiştirdiklerini ve ödemeleri bu şirketin hesabına yapılmasını istemiş olduklarını, bu ödemelerin karşı tarafın talebiyle yapıldığı sırada … Ltd. Şti’nin 04.12.2019 tarihinde kendilerine “…” adlı dizinin yurtdışı haklarının kendilerinde olduğunu belirtir bir ihtarname çektiklerini, bu firmaların tümünde yetkili olarak …’in yer aldığını, davacı şirket temsilcisi …’in muvazaalı işlemler yaparak hileli bir şekilde tazminat talep etmekte olduğunu, bu konu ile ilgili dava haklarını saklı tuttuklarını, davacı şirket yetkilisi …’in, müvekkili şirketin davaya konu dizi film ile ilgili tüm satışlarından haberdar olduğunu, ancak müvekkili şirketin bu satışlarından kar ettiğini görünce yapılmış olan sözleşme ile almış olduğu ücret dışında ücret alacağını hesap ederek muvazaatı işlemlerle müvekkil şirketi zor durumda bıraktığını, ancak sözleşme de açıkça tüm hakların müvekkiline devir edildiğini, dava dilekçesinin ekinde yer alan 25.09.2019 tarihinde imzalandığı belirtilen ve davaya dayanak olan sözleşmelerde ise … – Ticaret Anonim Şirketi’nin ve … Şirketinin …Şirketine hakları devir ettiği sözleşmelerin sunulduğunu, bu şirketlerin tamamının yetkilisi ve sözleşmelerde imzası bulunan kişinin ise … isimli şahıs olduğunu, sözleşmelere göre davacı şirketin bu sözleşmeleri tek bir kuruş dahi vermeden devir almış olduğunu, bunun dahi tek başına bu sözleşmelerin muvazaalı ve sadece kendilerine dava açmak için yapıldığını göstermekte olduğunu, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … Şirketi’nin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili Şirketin 20.07.2018 tarihinde kurulmuş olan bilgi, iletişim ve medya konularıyla iştigal eden bir anonim şirket olduğunu, Müvekkili Şirketin ”…’ dizisinin dağıtımını, satımını, pazarlamasını ve diğer iddia edilen faaliyetlerin hiçbirini yapmadığını, Müvekkili Şirketin ”…” dizisi ile ilgili olarak hiçbir sözleşmeye taraf olmadığını ve ”…” dizisi ile ilgili faaliyetterden hiçbir gelir elde etmediğini, dolayısıyla Müvekkili Şirket’in huzurdaki davada davalı sıfatının bulunmamakta olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça belirttiği üzere … isimli, müvekkili Şirket’ten başka bir tüzel kişiliğe haiz olan … isimli şirketin web adresine erişildiğini, ”…” isimli dizinin tanıtımına ilişkin bilgileri bulduğunu, müvekkili Şirketin ”…” dizisi ile ilgili hiçbir tasarruf yetkisinin de huzurdaki davayı, davalı sıfatı olmayan ve farklı bir tüzel kişi bulunmaması ve iddia edilen mali hakları kullanan taraf olmaması sebebiyle, müvekkili şirket’in huzurdaki davada dava takip yetkisinin de bulunmadığını, müvekkili şirketin 2 yıldır faaliyet gösteren bir şirket iken “…” Dizisinin 5 Yıldır Yayınlanmakta olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafın iddialarının hukuka aykırı, temelsiz ve gerçek olmaktan uzak olduğunu, davacı tarafın işbu davayı iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde açtığının ortada olduğunu, müvekkil şirket’in dava dışı …adına herhangi bir beyanda bulunulmamakta olduğunu, … merkezi İsveç’te yer alan ve dizi film eserlerinin tüm dünyada dağıtımını ve pazarlamasını yapan, uluslararası tanınırlığa sahip bir şirket olduğunu, diğer davalı …isimli TV kanalının sahibi …A.Ş.’nin ”…” isimli dizinin tüm haklarına sahip bir şirket olduğunu, …A.Ş’nin … isimli dizinin yapımcısı olduğunu, …’in, …Ticaret A.Ş.’nin Yönetimi Kurulu Başkanı olarak görev yapmış olduğunu, şirketin 29.11.2019 tarihinde tasfiye sürecine girdiğini, davacı …Ltd. Şti.’nin, 24.09.2019 tarihinde diğer davalı … A.Ş’nin 18.07.2014 tarihinde Yapımcı …A.Ş. ile Televizyon Dizisi Yapımı ve Mali Hakların Devri Sözleşmesi’nin imzalanmış olduğunu, sözleşmemin 4.4. maddesi uyarınca … Yapımın, ”…” dizisi ile ilgili olarak, sözleşme ile meydana getirilen esere bağlı tüm haklarını ve eseri meydana getiren sanatçıların haklarını diğer davalı … A.Ş.’ye devretmiş olduğunu, …’nin, ”…” dizisinin yurtdışı dağıtım ve sair haklarını hukuka uygun bir şekilde devralmış olduğunu, …’nin, 08.09.2014 tarihinde diğer davalı …A.Ş. ile bir Dağıtım Sözleşmesi imzalamış olduğunu, Dağıtım Sözleşmesi uyarınca diğer davalı … A.Ş.’nin ”…” dizisi ile ilgili tüm haklara sahip olduğunu beyan ederek, dizinin dağıtımı, lisanslanması, pazarlaması dahil diziden yurtdışından yararlanma hakkını …’ye devretmiş olduğunu, davacı şirketin tüm bu süreç boyunca haklarını … ve diğer davalı … A.Ş.’ye ait olduğunun bilincinde olup kötüniyetli olduğunu, davacı şirketin tek ortağı olan …’in daha önce … A.Ş.’nin de yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütmüş olduğunu, Yapımcı… A.Ş. ve daha da önemlisi bu şirketin yönetim kurulu başkanı …’in, … tarafından gerçekleştirilen yurtdışı dağıtım faaliyetlerine destek olduğunu, bu faaliyetlerde aşağıda yer alan yazışmalardan görüleceği gibi bizzat çalışmış ve bu faaliyetten doğan gelirlerden pay almış olduğunu, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin “…” isimli dizi üzerindeki yurt dışı haklarını iktisap ettirdiğini, müvekkilinin eser üzerinde tasarrufa yetkili yapımcılardan mali hakları en geniş biçimde devralmak suretiyle hak sahibi sıfatını kazandığını, … ile sözleşme yapan ve daha sonra hakları devralarak işbu davayı açan şirketin yetkilisinin … olduğunu, … televizyonu ile “….” isimli dizinin yurt dışı haklarının tek bir kişide toplandığını ve bu amaçla yurt dışı haklarının müvekkiline devrine yönelik işlem yapılmadığını, davalı …’nin tasarrufa yetkili olmadığı halde diziyi yurt dışına pazarladığını, davalı kanala eser üzerindeki mali haklardan sınırlı biçimde yararlanma yetkisinin tanındığını, yurt dışında dizinin pazarlanması hakkında kanala hiçbir yetki verilmediğini, davalı … tarafından müvekkiline yapılan ödemenin “…” isimli dizinin Türkiye’de yayınlanmasına ilişkin olduğunu, davalı tarafın … televizyonuna mali hakları bir başkasına devretme veya ruhsat verme hususunda yetki verilmediğini,… televizyonuna mali hakları başkalarına devretmesi veya ruhsat vermesi için yetki verilmediğini, davalılardan …’nin yönetim kurulu başkanı … ile yapımcı ve müvekkilinin yetkilisi … arasında yapılan yazışmalarda yapımcının kanaldan, yurtdışı gelirlerinden pay istediği ve …’ın da pay ödemeyi kabul ettiğini, yurt dışı gelirlerinden pay ödemenin kabul edilmesi davalı …’nin ileri sürülenin aksine yurt dışı gelirleri ve yurt dışına pazarlama konusunda yetkili olmadıklarının ikrarı niteliğinde olduğunu, davalı … Şirketi (‘…’)’nin beyanda bulunamayışın sebebinin davalının beyanının aksine sözleşmede yapım üzerindeki hakların sadece … logolu televizyon kanalında yayınlanmak üzere devredildiğinden kaynaklandığını, …Televizyonunun devre veya ruhsat vermeye yetkisinin olmadığını, dizinin bölümlerini birçok ülkeye pazarladığını, … Televizyonunun, “…” isimli dizinin yurt dışına pazarlanmasına yönelik akdettiği sözleşmelerin tamamında yetkisiz olduğunu, diğer davalı …’ın dizi üzerindeki malî haklara sahip olması ya da ruhsat sahibi olmasının mümkün olmadığını, davalılardan …’ın kendilerini davalı sıfatının ve müvekkilinin dava takip yetkisinin bulunmadığını iddia etse de davalı tarafın Türk bir tüzel kişilik olduğunu, davalı …’ın ”…” adlı dizinin satışında ‘‘…’’ın yazışmalarında aktif rol oynadığını, davalının kendi beyanı ile ortaya çıktığını, dizinin yurt dışına pazarlanmasında davalı …’ın sözleşmeler akdettiğini, bizzat çalıştığı davalı tarafından ikrar edildiğini, davalının bahsettiği ”…” unvanlı İsveçli şirketin Türkiye’deki temsilcisi sıfatıyla hareket ettiğini, İsveçli şirketin Türkiye’deki şirketin %100 hissedarı olduğunu, ”…”ın … Türkiye’nin başında olduğunu, Güney Amerika’da fenomen hale gelen dizinin başarısının … dağıtım faaliyetlerinin başındaki … tarafından; ”üretim maliyeti çok düşük olmasına rağmen yayınlandığı her yerde başarı yakalamış bir yapım, iyi hikaye anlatmanın uluslararası gücü, yayıncılara yükselen reyting garantisi vermektedir” olarak belirtildiğini, bu açıklamanın davalı … tarafından ne kadar karlı bir iş modeli olduğunu, davalıların dünya çapındaki faaliyetlerini izinsiz olarak yürüttüğünü, tüm basın açıklamalarının aslında birer acenta faaliyetinden ibaret olduğunu, …’nin hukuka uygun şekilde devralmadığı haklarını …’a devretmesinin mümkün olmadığını, davalının delilleri arasında sunduğu Dağıtım Sözleşmesi’nde diğer davalı …’nin tüm hakları …’a devrettiğini beyan etmesinin hukuk nezdinde bir hükmünün olmadığını, davalıya sunulan hizmetin davalıların diziyi pazarladıkları ülkelerin televizyon kanallarının yetkilerinin, çalışanlarının dizinin setlerine alınarak çekim yapmaları, dizinin başrol oyuncuları ile röportaj düzenlemeleri, söz konusu ülkelerin magazin basınına malzeme vermeleri gibi amaçlara hizmet ettiğini, yapımcıya ödenmesi gereken telif ücretine ilişkin olmadığını, dizinin yapımcılarının ”…” söz konusu yurtdışı satışlarından telif bedeli elde etmediğini, davalı tarafların da buna ilişkin bir ödeme belgesi sunamadığını, haksız kullanımlarından yıllarca gelir elde ettiklerini, dizinin yapımcı şirketinin diziden çok düşük gelir elde ederken davalıların onlarca milyon dolar gelir elde ettiğini, davalıların dizinin ilk 560 bölümünün yurtdışı satışlarında elde ettiği gelirin davalı …’nun ikrar ettiği üzere toplam 7.534.702,60 USD olduğunu, müvekkilinin hak sahibi olduğu dizi sebebiyle 7.534.702,60 USD gelir elde ettiklerini, ortada ciddi bir oransızlık ve haksızlığın olduğunu, davanın kabulünü, …’nin ticari defterleri üzerinde “…” isimli dizi dolayısıyla ne kadar gelir elde edildiğinin tespit edilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı … Şirketi’nin ikinci cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirket …’nin ayrı tüzel kişiliğe sahip bir şirket olduğunu ve …’nin acentesi olmadığını, Müvekkil Şirketin davalı sıfatı olmadığını ve dava takip yetkisi bulunmadığını, müvekkilinin hiçbir zaman bir aracılık faaliyetinde bulunmadığını, söz konusu şirket adına herhangi bir işlem yapılmadığını, müvekkil şirketin 2018 yılında kurulduğunu, “…” dizisine ilişkin sözleşmelerin ise 2014 yılında akdedildiğini, 2014 tarihli bir hukuki işlemenin bu işlemden tam 4 yıl sonra kurulmuş olan bir şirketin aracılık etmesinin mümkün olamayacağını, müvekkil şirketin ”…” dizisi ile ilgili herhangi bir sözleşmeye taraf olmadığını, ”…” dizisi ile ilgili faaliyetlerden gelir elde etmediğini, diziye ilişkin sözleşmelerin imzalanmasında acente gibi hareket etmediğini, …’ın Müvekkil…’nin başında olmadığını ve imza yetkisinin bulunmadığını, …’nin yalnızca çalışanı olduğunu,…’ın o dönemdeki çalışma faaliyetlerinin müvekkiline herhangi bir sorumluluk, borç yüklemediğini, …’nin imzaladığı her sözleşmede kendi yetkili temsilcilerini bulundurduğunu ve tüm sözleşmeleri kendi ad ve hesabına imzaladığını, herhangi bir aracı olmaksızın şirketin bizzat akdettiği bir sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkta başka bir tüzel kişiliğe karşı dava açılabilmesinin mümkün olamayacağını, davacı tarafın daha düşük harç ödemek için belirleyebildiği asgari miktardan çok daha düşük bir miktar üzerinden belirsiz alacak davası açtığını, belirsiz alacak davası açarken davacının talep ettiği asgari tutarın, belirleyebildiği miktardan az olmaması gerektiğini, ”…” ile ”…” arasındaki devir sözleşmesinin usulüne uygun olarak akdedilmiş geçerli bir sözleşme olduğunu ve bu sözleşmenin yurtdışı dağıtım hakkını da kapsadığını, sözleşmede ki tüm hakların FSEK Md. 52’ye uygun bir şekilde ayrı ayrı belirtildiğini, hakların ayrı ayrı gösterilmek suretiyle karşı tarafa devredilmesinin yeterli olacağını, sözleşme de yazılı bir şekilde yapılmış ve devre tabi tüm hakların ayrı ayrı gösterilerek …’ye devredildiğini, sözleşmede yurtdışı veya yurtiçi olarak özel bir ayrım yapılmamış olmasının yurtdışı dağıtım hakkının devredilmediğini göstermeyeceğini, sözleşmede ilgili hakların yer bakımından bir sınırlamaya tabi tutulmadığını, bu sınırlamaya tabi tutulmaması dağıtım hakkı verilirken yurtiçi ve yurtdışı ayrımının da yapılmadığını gösterdiğini, eserin henüz meydana gelmeden devir taahhüdü yapılmasının olağan olacağını, taahhüdün geçerli olduğunu ve devrin bu taahhüde uygun olarak yapıldığını, yapımcının taahhüdüne bağlı kalmak zorunda olduğunu, taahhüt verildikten sonra yapımcı şirketlerin …’nin hiçbir dağıtım faaliyetine ses çıkarmadığını, tam tersi davacı tarafça dosyaya ibraz edilen WhatsApp konuşmalarında davacı şirketin yönetim kurulu başkanı, diğer davalı şirketin yönetim kurulu başkanına “Yurtdışı haklarından yönetime onaylattım bir ödeme yapıcam dediniz” ifadesiyle, yurtdışı haklarının …’de olduğunu açıkça kabul ettiğini ve bu haklara ilişkin …’nin inisiyatifi ile yapılmasını beklediği bir ödemenin akıbetini sorduğunu, davacı tarafın bu şekilde taahhüdün geçersizliğini ileri sürmesinin tamamen hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacı tarafın … ile imzalanan sözleşmede hakların üçüncü kişilere devrine muvafakat ettiğini, … ile … arasında yapılan sözleşmede daha önce muvafakat verildiğini, …’nin sahip olduğu hakların başkasına kullandırtabilir veya devredebilir olduğunu, …’ye söz konusu sözleşmede devir için yazılı muvafakat verildiğinden dava dışı …’nin dağıtım hakkını …’den usulüne uygun olarak devraldığını, davacının iddiasının daha önce verilmiş olan muvafakati inkâr eder nitelikte ve haksız yere tazminat elde etmeye yönelik olduğunu, davacı tarafın …’nin yurtdışında haksız dağıtım yaptığına ilişkin iddialarının MK md. 2’ye aykırı olduğunu, …’in yaklaşık 6 senedir “…” dizisinin yurtdışında dağıtımına destek verdiğini, yönetiminde yer aldığı şirketlerin de bu hizmetler karşılığında ödeme aldığını, …’nin …’in gerçek hak sahibi olup olmadığını kontrol etmekle yükümlü olmadığını, …’ye bir kontrol yükümlülüğü yüklenemeyeceği gibi ne yapım şirketleri ne de …’nin yurtdışı dağıtımından dolayı mağduriyet yaşamadığını, aksine yüksek gelirler elde ettiğini, davacı tarafın elde edilen kazançlar arasındaki orantısızlığa ilişkin iddialarının dava konusu dışı olduğunu, …’nin elde etmiş olduğu kazancın geçerli sözleşmeye dayanan hukuka uygun bir kazanç olduğunu, tarafların elde ettikleri kazançlar akdedilmiş sözleşmelere dayanmakta olup yapılan şüpheli hesaplamaların davanın konusunu saptırmaya yönelik olduğunu, “…” dizisinin yurtdışında ulaştığı başarının en önemli sebebinin dağıtımının … tarafından yapılmış olduğunu belirtmiş olmakla davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmaktadır.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden dosya alanında uzman Fsek Uzmanı, bir Akademisyen Borçlar Hukukçusu, bir Şirketler Hukuku Alanında Uzman Akademisyen bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş; bilirkişi heyeti tarafından sunulan 21/05/2021 tarihli raporda özetle; FSEK’in 48. maddesi uyarınca, mali hakların devrine ilişkin anılan yasanın 52. maddesine göre düzenlenmiş yazılı bir sözleşmenin mevcut olmasa da aralarında sözlü sözleşme olduğu konusunda uyuşmazlığın olmadığını, dava konusu eserlerin davalı tarafca kullanılmasında davacının muvafakatinin olduğunu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından mali hakların devir kapsamını saptamanın mümkün olmayacağını, davacının mali haklarının davalı tarafça kullanılmasından dolayı oluşan zararın hesaplanma tarzının anlaşılamadığını, davalı tarafın arada bir sözleşme varmış gibi yaptığı ödemelerin tazmini hesabında dikkate alınmadığını, tazminat davasının tümüne karar verilmesinin doğru görülmediğini, davalı ile dava dışı yapımcı arasında imzalanan sözleşmede, sözleşme ile esere bağlı tüm hakların eser hakkında ve üzerinde borçlandırıcı işlem yapmayı olanaklı kılan sair tüm hakların davalı … Şirketi’ne devretmiş olduğunu, davalı … Şirketi’nin davaya konu ”…” dizisinin sadece yurt içi mali haklarını değil yurt dışı mali haklarını devraldığını bu sebeple de davalının davaya konu ”…” isimli dizinin yurt dışı mali hak sahibi olması nedeniyle davacının iddia ettiği şekliyle dizinin yurt dışı mali haklarının sahibi olmadığı değerlendirmesinde bulunulabileceğini, daha önce imzalanan bir sözleşme ile tüm mali hakları devredilen bir eserin daha sonra imzalanan başka bir sözleşme ile başka bir şirkete devrinin sonuç doğurmayacağını, esere ilişkin mali hakların yapımcının malvarlığından çıkıp devralanın malvarlığına geçmiş olduğundan yapımcının sahibi olmadığı bir hakkı başka birisine tekrar devretmesinin hüküm doğurmayacağını, davalı …’nin dava dışı … isimli şirketle sözleşmenin hükmü çerçevesinde dizinin yurt dışı satış ve pazarlamasına ilişkin sözleşme imzalamış olmasının sözleşmeye uygun olduğunu, davacı şirket ile dizinin yapımcısı olan dava dışı … şirketi arasındaki bağlantı ile davacı şirketin 187.2014 tarihli sözleşmede davalıya yapılan mali hak devrinin yurt dışı mali hakları da kapsar şekilde olduğunu, …’nin davalı … A.Ş. ile Dağıtım Sözleşmesi yaparak ”…” dizisinin yurtdışında dağıtımı, lisanslanması dahil esenden yurtdışında yararlanma konusundaki tüm hakları devraldığını, dizinin mali haklarını davalı …’ne devreden … Tic. A.Ş’nin … başkanı … olup …’nin 29.11.2010 tarihinde tasfiye sürecine girdiğini, bu tarihten 1 gün önce ise davacı şirketin kurulmuş olup davacı şirketin tek ortağının da … olduğunu, davalı … tarafından ibraz edilen mail yazışmalarından da …’in … tarafından gerçekleştirilen yurt dışı dağıtım faaliyetlerine destek olduğu tespitlerinde bulunulmuş,
21/05/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunun Sonuç Kısmında; ”Davalı … şirketinin davaya konu … dizinin sadece yurt içi mali haklarını değil yurt dışı mali haklarını devraldığı bu sebeple de davalının davaya konu … isimli dizinin yurtdışı mali hak sahibi olması nedeniyle davacının iddia ettiği şekliyle dizinin yurt dışı mali haklarının sahibi olmadığı, şeklinde bir sonuca varılabileceği, davalı … şirketi ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmede her ne kadar açıkça yurt dışı haklan kelimesi geçmiyor olsa da, ilmi ve kazai içtihatlarda kendine yer butun güven teorisi gerekse sözleşme hükümlerinin yorumlanmasında tarafların sözleşme sonrası davranışları gibi unsurların da: somut olaya eşlik eden olguların da dikkate alınması gerekliliği gibi hususlar dikkate alındığında, davalı … şirketinin sozkonusu dizinin malî haklanın sadece yurt İçi değil de yurt dışı haklarını da devralmış olduğu şeklinde bir sonuca varılabileceği, Ne var ki meselenin nihai yorum ve takdirinin sayın Mahkemede olduğu, bu doğrultuda nihai takdiri sayın Mahkemeye ait olmakla birlikte, yukarıda yer verilen yaklaşım kabul edilmeyip, mali hakların devrini konu olan bir sözleşmede, yurt dışı haklarının da devri isteniyorsa bu hususun mutlaka ve açıkça yurtdışı kelime veya bu anlama gelen bir eşdeğer bir ibare geçirilmek suretiyle düzenlenmesi gerektiği konusunda daraltıcı bir yorum benimsenecek olur ve diğer hususlar esas alınmayacak olursa, davalı … şirketinin davaya konu …. isimli dizinin yurt dşı mali haklarının sahibi olmadığı şeklinde de bir değerlendirmede bulunulabileceği, dosyada mübrez sözleşmeler ile taraf beyanları dikkate alındığında davacı şirket ile dizinin yapımcısı olan dava dışı green yapım şirketi arasındaki bağlantı ile davacı şirketin 18.7.2014 tarihli sözleşmede davalıya yapılan mali hak devrinin yurt dışı mali hakları da kapsar şekilde olduğunu teyit eder şekilde hareket etmesi ve dosyada mübrez ticaret sicil kayıtlarına göre, Dizinin mali haklarını davalı … şirketine devreden …Tic, AŞ’nin … başkam … olup … şirketi 29.11.2019 tarihinde tasfiye sürecine girmesi, Bu tarihten 1 gün önce ise davacı şirketin kurulmuş olup davacı şirketin tek ortağının da … olması, dosyada mübrez davalı … tarafından ibraz edilen mail yazışmalarından da …’in … tarafından gerçekleştirilen yurt dışı dağıtım faaliyetlerine destek olduğu dikkate alındığında davacı şirketin kötüniyetli olup olmadığının Takdiri sayın Mahkemeye ait olacağı…” anlaşılmıştır.
İş bu dava eser mali hak sahipliğine tecavüze FSEK 68 ve 70 e dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı şirket, davalı … şirketi ile dava dışı …Tic.AŞ arasındaki 18.07.2014 tarihli sözleşmenin davalı … şirketine Yurt dışı haklarının devrini vermediğini, bu nedenle de davalı … şirketi ile sözleşme imzalayan … Tic.AŞ ile müvekkili şirket arasında 25.09.2019 tarihli sözleşme ile … dizisinin 1-561 inci bölümlerinin yurtdışı mali haklarının, dava dışı …Ltd Şti ile müvekkili arasında imzalanan aynı tarihli başka bir sözleşmeyle de … dizisinin … inci bölümlerinin yurtdışı mali haklarının devralındığını, davalıların davaya konu dizinin yurt dışı haklarını devralmamaları nedeniyle dizinin yurtdışı satış ve pazarlamaları nedeniyle FSEK 68 ve 70/3 kapsamında tazminat talep etmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davaya konu “…” isimli dizinin yurt dışı mali haklarının davalı .. şirketine 18.07.2014 tarihli sözleşme ile devredilip devredilmediği, bu sözleşmenin sadece yurt içi mali haklarının devrine ilişkin bir sözleşme mi yoksa hem yurt içi hem de yurt dışı yayın haklarının devrini kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır.
5846 sayılı FSEK in ” ŞEKİL” başlıklı Madde 52 -” Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” hükümüne amirdir.
Yasanın açık hükmünden de anlaşıldığı üzere mali hak sahipliğinin devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olması gerektiği ve devredilen hakların açıkça gösterilmesi şarttır.
Davalı … ile dizinin yapımcısı olan dava dışı … Tic.AŞ arasında imzalanan 18.07.2014 tarihli sözleşmenin 4.4. üncü maddesi; ” YAPIMCI (…) bu sözleşme ile vücuda getirilen esere bağlı tüm haklarım ve eseri meydana getiren sanatçıların haklarını yine bu Sözleşmenin tarafı olan ŞİRKET’e (…A.Ş.) devretmiştir Bu cümleden olarak; a)Emredicilik kriteri İzin verdiği ölçüde FSEK’in 14, 15, 16 ve 17. maddeleri uyarınca sahip olunan haklar ile,
b)FSEK’in 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 maddelerinde yazıtı mali hakların tümü ve ayrıca esere bağlı olarak eser hakkında ve üzerinde borçlandırıcı ve tasarruf işlem yapmayı olanaklı kılan sair tüm haklar,
c)FSEK’in 80.maddesi gereğince YAPIMCI’nın. diğer birlikte eser sahiplerinden ve/veya icracı sanatçıdan devraldığı mali haklan kullanma yetkisi, YAPIMCI tarafından sözleşmede belirtilen ücret karşılığında ŞİRKETe bila kaydı şart, hukuki ve maddi yapılardan arındırılmış olarak devredilmiştir. İşbu sözleşme ile TV dizisinin kopya ve bölümlerinin tamamını veya bir kısmını YAPIMCI kullanmayacağı gibi üçüncü kişilere de kullandırmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.
d)Bu devir ŞİRKET dışında YAPIMCI ve FSEK madde uyannca komşu hak sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin (oyuncu, dublaja, icracı, sunucu vb.) tüm haklarım da kapsar. YAPIMCI ayrı bir sözleşme ile devir aldığı işbu sözleşme (komşu haklan Bağlantılı hakları) ŞİRKETe devir hükmünü tekeffül etmiş bulunmaktadır. Komşu hak sahiplerini ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin bu sözleşmenin konusunu oluşturan TV dizisi ite ilgili olarak ŞlRKETe karşı bir talep veya davaları gündeme gelirse aleyhe hüküm tesis edilirse YAPIMCI hükmün gereğini ilk talepte kayıtsız şartsız ilgili hak sahiplerine asıl ve ferileri ile birilikte ödemek durumundadır. ŞİRKET bundan mütevellit zararlarım talep hakkı ise mahfuzdur.” hükümlerini içermektedir.
Davalı … şirketi ile dava dışı …Tic.AŞ arasındaki 18.07.2014 tarihli sözleşme ile dava konusu diziye ilişkin mali hak devrinin yapıldığı, bu sözleşme sonrası dava dışı …Tic.AŞ ile davacı arasında 1-561 bölümler için 25/09/2019 tarihli, yine 561-940 bölümler için 25/09/2019 tarihli sözleşmelerin imzalandığı bu sözleşmelerin 2 maddesinde dava konusu dizinin / eserin üzerindeki hakların YURT DIŞINDA süre sayı mecra ve muhteviyat itibariyle gayrımahdut olarak münhasıran 3. Kişilere devir yetkisini de kapsar şekilde devralana devir ve temlik edilmesi ile FSEKden doğan ve mali hakların her türlü doğmuş doğacak muaccel müeccel alacak hakkı da en geniş ve herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmadan Yapımcı tarafından devralana TBK m 183 hükümleri kapsamında devredilmesi olarak belirlendiği, devredilen hakları devralanın takip tahsil uyuşmazlıkların çözümü hususunda yetkilendirildiği, bu konuda vekil değil hak sahibi kılındığı madde içeriğinden anlaşılmaktadır.
Her ne kadar 2019 tarihli sözleşmeler ile yurt dışı mali hakların devredildiği anlaşılmakta ise de daha önce imzalanan bir sözleşme ile tüm mali haklan devredilen bir eserin daha sonra imzalanan başka bir sözleşme ile başka bir şirkete devri sonuç doğurmayacağı izahtan varestedir. Zira ilk devirle esere ilişkin mali haklar yapımcının malvarlığından çıkıp devralanın malvarlığına geçmiş olduğundan, yapımcının sahibi olmadığı bir hakkı başka birisine tekrar devretmesinin hüküm doğurmayacağının kabulü gerek ve zorunludur.
Diğer taraftan raporda da tespit olunduğu üzere; davalı ile dava dışı yapımcı arasında imzalanan 18.07.2014 tarihli Sözleşmenin 4.10. maddesine göre de; “Programın format, isim hakkı, telif ve diğer hakları, ŞlRKETe aittir. ŞİRKET, yasa gereği ve bu sözleşme kapsamında haklar üzerinde, bir şarta bağlı almaksızın tasarruf edebilecektir. ŞİRKET bu çerçevede sahip olduğu hakların kullanım hakkını bir başkasına verebileceği gibi, süreyle veya süresiz olarak da bir başkasına da devredebilir”. Hükmünü ihtiva ettiği, dosyadaki mübrez bilgi ve belgelerden davalı … şirketinin dava dışı … isimli şirketle sözleşmenin bu hükmü çerçevesinde dizinin yurt dışı satış ve pazarlamasına ilişkin sözleşme imzalamış olmasının mali hak sahipliği sağlayan sözleşmeye uygun olduğu, yine dosyada mübrez sözleşmeler dikkate alındığında dava dışı … Yapımcı …Ticaret A.Ş. ile bir hizmet sözleşmesi imzaladığı, sözleşme’ye göre Yapımcı … Ticaret A.Ş., …’nin dağıtım faaliyetlerine destek sunacak ve karşılığında %20 komisyon almasının öngörüldüğü, yurtdışı hakları devretmediği iddiasının bu noktada kötü niyet olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Zira dava dışı yapımcının yurtdışı pazarlama faaliyetlerinden haberdar olduğu gibi danışmalık rolü de üstlenmiş, dosyada mübrez ticaret sicil kayıtlarına göre, Dizinin mali haklarını davalı … şirketine devreden … AŞ’nin … başkanı … olup, … şirketi 29.11.2010 tarihinde tasfiye sürecine girmiş, bu tarihten 1 gün önce ise davacı şirket kurulmuş olup davacı şirketin tek ortağı yine …olduğu, sonuç olarak davacı şirket bu şirketin ortağı ve yetkilisi tarafından kurulduğu dikkate alındığında aksi kabulün mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Dosyada mübrez davalı …tarafından ibraz edilen mail yazışmalarından da …’in … tarafından gerçekleştirilen yurt dışı dağıtım faaliyetlerine destek olduğu açıkça görülmektedir.
Tüm dosya kapsamı, izahı yapılan mevzuat, sunulan bilirkişi raporu ve taraflar arasındaki sözleşmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava konusu dizinin yapımcısı olan ve mali hak sahibi olan dava dışı … Tic. AŞ nin dava konusu diziye ilişkin mali hakları 2014 tarihli sözleşmeyle davalı … Şirketi (…) ye devretmiş olmasına rağmen sonradan davacı ile yaptığı sözleşmeyle yurt dışı kullanımına ilişkin mali hakları doğmuş ve doğacak hakları kapsar şekilde davacıya devrettiği, esasen ilk sözleşmede yurt dışı kullanımlara ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de bu konuda hak devrinin yapılmadığına ilişkin kısıtlayıcı bir hüküm de barındırmadığı, şirket yetkilisinin bu davalı ile dizinin yurt dışı pazarlanmasında danışmanlık görevini üstlendiği dikkate alındığında mali hak devrine ilişkin sözleşmenin yurtdışı haklarını da kapsadığının kabulünün gerektiği, bu noktada davacı şirketin dava dışı ….AŞ nin tek ortak ve yetkilisi tarafından kurulduğu, bu şirketin tasfiyesinden 1 gün önce devirlerin yapıldığı dikkate alındığında davacı şirketin aslında dava dışı …Tic.AŞ nin bir nevi devamı niteliğinde olduğu aynı zamanda dizinin yurt dışı pazarlanması süreçlerinden haberdar olan ve sürece katılan şirket ve yetkilisi tarafından kurulduğu dikkate alındığında sonradan yapılan ve geçersiz olduğunun kabulü gereken mali hak devri sözleşmeleriyle mali hakların kendisinde olduğu iddiasına dayalı dava açan davacının hak talebinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği gibi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hukuken korunmayacağı anlaşılmakla geçersiz hak devir sözleşmesine dayalı olarak kötü niyetle açılan davanın davalı … Anonim Şirketi (…) yönünden esastan reddine karar vermek gerekmiş, yine diğer davalı …Şirketi’nin dava dışı …’nin acentesi olmadığı ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, dava konusu filmin yurtdışı pazarlanmasına ilişkin olarak aracılık faaliyetinde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı, söz konusu şirket adına herhangi bir işlem yapıldığının ispatlanmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcının peşin yatırılan 1.707,75 TL den mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 1.627,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
2- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … Şirketi’ne verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … Anonim Şirketi’ne verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022

Katip
¸

Hakim
¸