Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/433 E. 2021/386 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/433
KARAR NO : 2021/386

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle, müvekkilinin … Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümü mezunu olup, hâlihazırda … Lisesinde İngilizce Öğretmenliği mesleğini icra ettiğini, 25.06.2017 tarihinde ana akım medya organlarının da dahil olduğu birçok ulusal ve yerel ölçekte yayın yapan medya kuruluşlarında servis edilen bir haberde; lise son sınıf öğrencisi olan … isimli bir öğrencinin LYS’den çok yüksek puan almasına rağmen, tercih etmediği bir üniversiteye yerleştiği, internet IP adreslerine ilişkin yapılan tespit sonucunda tercihlerinin arkadaşı olan … tarafından ÖSYM web sayfasından değiştirildiği yönünde haberlerin yer aldığını, … tarihinde aynı haberler ekseriyetle aynı yayın organlarında yeniden gündeme gelmiş ve bu sefer de arkadaşının şifresini izinsiz kullanarak tercihlerini değiştiren söz konusu … isimli şahsın 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığının ifade olunduğunu, müvekkili …’in, söz konusu haberlere konu olan olayla hiçbir ilişkisi olmadığı gibi bahsi geçen… isimli şahısla da isim benzerliği dışında hiçbir bağlantısı bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin, haber tarihinde 25 yaşında bir öğretmen olup, haberlerde bahsi geçen kimselerin ise lise son sınıf öğrencisi olduğunun ifade edildiğini, hâl böyle iken müvekkilin fotoğrafı davalı şirketin de aralarında bulunduğu birtakım kişi ve kurumlarca haberlerde tekrar tekrar kullanıldığını, müvekkilinin fotoğrafı olayla hiçbir alakası yokken milyonlarca kişiye yazılı ve görsel medya yoluyla “hırsız” gibi sıfatlar kullanılmak suretiyle bir suçlunun fotoğrafı olarak arz edildiğini, davalı şirketin, içerik sağlayıcısı olduğu … adresli web sayfasında internet yoluyla haber yayıncılığı yaptığını , müvekkilinin bu olay nedeni ile son derece elem duyduğunu, çevresindeki herkese açıklama yapmak zorunda kaldığını, açıklasa dahi alay konusu haline geldiğini, , öğretmenlik itibarının zedelendiğini, öğrencilerinin ve velilerinin öğrenmesi ile saygınlığına zarar geldiğindi beyanla, Fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla; arz ve izah edilen sebepler ve mahkememizce resen gözetilecek nedenler muvacehesinde internet üzerinden yayınlanan haberler yoluyla müvekkilin kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle 10.000 Türk Lirası tutarında manevi tazminatın haksız fiilin ilk başladığı tarih olan 25.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı yandan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle : Müvekkil şirketin adresi …olup; işbu davanın 6100 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi mucibince … Adliyesi’nin yetki alanına girdiğini, dava konusu olayda uygulama alanı bulan bir özel yetki kuralı bulunmadığını, davacı yan her ne kadar dava konusu olayda haksız fiil söz konusu olduğu iddiasında bulunmuşsa da haksız fiilden bahsedilemeyeceğini, huzurdaki davanın … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde ikame edilmesi gerektiğini bu nedenle usul bakımından davanın reddinin gerektiğini, dava konusunun miktar ve değerine bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğunu, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini, kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasıyla manevi tazminat talebine konu davada görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu bu yönden de davanın görev bakımından reddinin gerektiğini, dava konusu ilgili haber/yazının yayınlanma tarihi olan 25.12.2017 tarihinde kişinin internette yayınlanan bir haber olmasından ötürü, zararı ve zararı gerçekleştiren kişiyi öğrendiğine şüphe bulunmadığını, arabuluculuk başvuru tarihi olan 21.08.2020 olması hasebiyle arada geçen zamanın 2 yıl 7 ay 27 gün olduğunu, arabuluculuk müessesesinin zamanaşımı kesmediğini, durdurduğunu, bu nedenle arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarih olan 18.09.2020 günü sürenin kaldığı yerden devam ettiğini, davanın açıldığı tarih ise 28.12.2020 olduğunu, bu şartlarda arada geçen 3 ay 10 günlük süreyide zamanaşımı süresine dahil edilmesi gerektiğinden toplam geçen zaman 2 yıl 11 ay 7 gün olduğunu, Borçlar Kanunu 72. Maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ve hakkın bittiğini bu yönden de davanın reddini gerektiğini, esasa yönelik olarak da; davacının davaya konu fotoğrafın müvekkili şirketlerin imtiyaz hakkı sahibi bulunduğu “…” adlı internet sitesinde yayınlanarak kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürdüğünü ve bundan doğan zararın giderilmesini talep ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kişilik haklarının ihlal edilip edilmediği hususunun tespit edilebilmesi için öncelikle söz konusu hakların kime ait olduğunun belirlenmesi gerektiğini, davacının davaya konu fotoğrafın kendisine ait olduğunu ispatlayacak bir delil sunmadığını, ; davaya konu edilen haber/yazı, tamamen … kaynaklı bir haber olduğunu, dava konusu haber metninin altında “…” ibaresine yer verilmek suretiyle haberin kaynağının açıkça belirtildiğini, habere müvekkili şirket tarafından herhangi bir yorum ve ekleme katılmadan … adresli internet sitesinde servis edildiği şekliyle alınarak kamuoyunun bilgisine sunulduğunu, bu nedenle de müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, ayrıca bahse konu metnin bir çok mecrada yayınlanmak suretiyle aleniyet kazandığını, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, basının, günlük olayları gerçeğe yakın biçimde, yalnız ve günlük haber alma ihtiyacının izin verdiği oranda ciddiyetle kontrol ederek kamuoyunu aydınlatma yükümü altında olduğunu, müvekkili şirketin imtiyaz hakkı sahibi olduğu … adresli internet sitesinde 25.06.2017 tarihinde “…” ve 25.12.2017 tarihinde ”…” başlıklı iki haber metninin ve fotoğrafın haber niteliğinde olduğu ve sorumlu gazetecilik anlayışı içerisinde kaleme alındığını, müvekkili şirketin, halkın haber alma hakkından ve yasalardan kaynaklanan haber verme görevini yerine getirirken hiçbir şekilde davacıyı hedef almadığını, herhangi bir karalama ve kişilik haklarını zarara uğratma kastı ile hareket etmediğini, dava konusu yapılan haberde /yazıda kamu görevi olan haber verme hakkının doğal uzantısı ve “hukuka uygunluk kriterleri içerisinde”, “toplumsal ilgiyi haiz“, “gerçek” ve “güncel”, olaylara ilişkin olarak olayın vukuu buluş anında “gerekli ve yeterli inceleme yapılarak” “görünen gerçekliği” ile kaleme alındığını ve kamuoyuna duyurulduğunu, davanın haksız kazanç elde etme amacı ile açıldığını beyanla , davanın yetki ve iş bölümü itirazlarımız doğrultusunda evveliyetle usul bakımından reddine, ayrıca zarara uğradığını iddia eden davalının Bk 72.m hükümleri gereğince, oluştuğu iddia edilen zararın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davanın reddine, esas yönünden de haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Davacı dilekçesinde açıkça eser niteliğinde olmayan kamunun yakından tanımadığı bir öğretmenin fotoğrafının haberlerde kullanılması nedeniyle davacının duyduğu elem ve izdıraba dayalı olarak dava açmış olduğundan huzurdaki davada ancak ve ancak kişilik haklarının ihlali kapsamında manevi tazminat değerlendirilecektir.
Görev hususu HMK 114 1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olduğundan mahkemece davanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulması gereken hususlardandır.
Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 sayılı Yasa’nın 76.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, SMK ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir. (Bu yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2014/3102-5641 sayılı 11/04/2014 tarihli kararı “5846 sayılı FSEK’in 1.ve 1/A maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.”)
Bu davada 6769 sayılı SMK ve 5846 sayılı FSEK’dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından fikrî sınai haklar hukuk mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemeyecektir. (Yargıtay 11.HD’nin 2016/852 E., 2017/3865 K. ve 19.06.2017 tarihli , Yargıtay 11.HD.’nin 2012/9232 E. -12240 K. ve 11.07.2012 tarihli, Yargıtay 11.HD’nin 2016/3378 E., 2017/2139 K. ve 13/04/2017 tarihli, İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/1173 E. – 3520 K. ve 22.11.2017 tarihli , İstanbul BAM 37.HD’in 2017/1569 E. -1640 K. ve 21.9.2017 tarihli , İstanbul BAM 37.HD’nin 2017/1859 E. -1964 K. ve 26.10.2017 tarihli, İstanbul BAM 4. H.D’nin 2021/1480 E. – 1379 K. ve 30/06/2021 tarihli ilamları )
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. 5846 sayılı Yasa’nın 76. maddesinde bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden kaynaklı uyuşmazlıklara ihtisas mahkemesi niteliğindeki fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerince bakılacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki davada 5846 Sayılı Yasadan kaynaklanan bir hakkın varlığı, yokluğu veya tecavüze ilişkin bir uyuşmazlık olmayıp, davacının kişisel hesabındaki fotoğrafın izinsiz yayını nedeniyle kişilik hakları kapsamında manevi tazminat talebinde bulunulduğu, davacının kişisel hesabındaki fotoğrafının eser niteliğinde olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkemenin FSHHM olmayıp genel mahkemeler olduğu bilinmekle Mahkememizin görevsizliğine, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın görev yönünden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın talep halinde görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesini mütaekip iki haftalık süre içerisinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine dair talepte bulunulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.