Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/43 E. 2020/68 K. 03.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/43
KARAR NO : 2020/68

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2020

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinin mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydının yapıldığı, davanın 27/01/2020 tarihinde açıldığı, 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmakla dosya ele alındı, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, Müvekkili şirketi telekomünikasyon ve bilişim alanında yaklaşık 48 yıldan beri faaliyet gösteren , pek çok yabancı markanın Türkiye resmi distribütörlüğünü yapan, bünyesinde Ar-Ge Merkezi bulunan, sektörün öncü ve tanınan firmalardan biri olduğunu, müvekkili şirketin … Ticaret Odasına tescilli unvanının ” … Tic. A.Ş. ” olduğunu, müvekkili şirketin müşteri hizmetlerinin son dönemde bireysel müşterilerinden ve kurumsal müşterilerinden gelen “Firmanızın telefonları cevap vermiyor, firmanızın telefonları na çıkan kişiler tarafından adeta azarlanıyoruz aradığınız firma biz değiliz, o başka bir …” şeklindeki beyan ve şikayetler üzerine, konuyu internet üzerinden araştırdıkların ve şikayete konu davalıya ait ” … adresinde kurulu … nikasyon Hizmetleri ” firmasına ve bu firmaya ait ” … ” alan adı web sayfasınının tespit edildiğini ve firmanın davalı …’a ait olduğunu, müşterilerin internet arama motorlarında firmalarını ” … ” olarak arattığını düşünürek, başta Google olmak üzere, diğer arama motorlarından ” … ” kelimesini arattığında, ilk sırada davalıya ait ” şirketlerinin sonuçlarının çıktığını, davalıya ait “… ” web sayfasına girildiğinde , sol tarafta “…” logosunun altında ” Bilgisayar ve Güvenlik ” kelimeleri yer aldığını, davalı ünvanının müvekkili şirketinin ünvanının kelimeleri ile neredeyse aynı olduğunu, müvekkilinin, ticaret siciline kayıtlı bir tacir olduğunu, ticaret unvanı ve ” … ” markasının tescilli olduğunu, öncelikle davalıya “… 30.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek ” müvekkili adına tescilli … markası ve ticari unvanıyla iltibas halinde olan davalıya ait … firma adının ve … şeklindeki alan adının ( domain name ) tescilli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, bu nedenle tescilsiz “… ” ve ” … ” şeklindeki firma adlarının ve “… ” alan adının kaldırılmasını, web sayfasının kapatılmasını, işletme adından çıkarılmasını talep ettiklerini, Davalının ise vekili vasıtasıyla gönderdiği cevabi ihtarnamesi ile davalının ” bilgisayar, güvenlik ve kamera sistemleri satış, bakım ve onarım, veri güvenliği hizmetleri veren bir firma olduğu, farklı bir alanda faaliyet gösterdiği sebeple davalının haksız kazanç sağlamadığı, davacının markasının davalının faaliyet alanında tanınmaması nedeniyle haksız kazanç elde etmelerinin söz konusu olamayacağının”bildirildiğini, belirterek Davalıya ait “…” alan adı, yönlendirici kod ve anahtar sözcüklerin , müvekkili şirkete ait T.P.E. nezdinde … ve … başvuru no ile tescilli “… ” markası aleyhine ve markadan doğan diğer haklara tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, markaya olan haksız tecavüzün ivedilikle önlenmesi amacıyla, davalıya ait “…” alan adlı (domain name) web sayfasının kullanımının yargılama sonuna kadar engellenmesine ve davalının haksız eylemlerinden dolayı davalı aleyhine 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine, hükmedilecek tazminata Noter ihtarnamesinin davalıya tebliği tarihinden itibaren TCMB reeskont avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun “MADDE 20-13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“3.Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
MADDE 21- 6102 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- (1)Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.”
MADDE 26- (1)Bu Kanunun; a) 10, 20 ve 21 inci maddeleri 1/1/2019 tarihinde…yürürlüğe girer” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesine göre “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;…. d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükümlerine amirdir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğu, aynı yasanın 23. maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 27/01/2020 tarihinde açıldığı, ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmadığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği görülmekle, davacı tarafından açılan davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın tensiben usulden reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının “davadan önce zorunlu arabulucuğa gidilmemiş olması nedeniyle” dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren esas kararla birlikte 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 03/02/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸