Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/426 E. 2023/74 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/426
KARAR NO : 2023/74

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2020
KARAR TARİHİ : 07/11/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin 2006 tarihinde açmış olduğu iş yerinde restoran ve kafe işletmeciliği yapmakta olduğunu, müvekkilinin işletmeciliğinde ana markası “…” olduğu, marka … tescil no ile 05/08/2010 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 17/11/2011 tarihinde …’üncü sınıfa dahil hizmetlere ilişkin olarak müvekkili adına tescil edildiğini, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de tanınır olduğunu, davalının 2006-2010 tarihleri arasında müvekkilinin yanında işçi olarak çalıştığını, daha sonra ayrılan ayrılan davalının 2018 yılı Haziran ayında tesadüfen öğrendikleri üzere markayı izinsiz olarak kullanmış olduğu vedavalı 2014 yılında markayı kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, hükümsüzlüğü talep olunan … tescil nolu “…” ve…tescil numaralı “… “ markalarını ayrı hizmetler üzerinde, hukuka aykırı bir şekilde tescil ettiren davalı tarafın, markanın gertçek hak sahibinin müvekkili olduğunu bilmekte ve kötü niyetli olarak hareket etmekte olduğunu, müvekkiline ait markayı kötü niyetli olarak kullanmakta ve markanın itibarına zarar verdiğini, müvekkili açısından itibar kaybına sebep olduğu gibi davalı açısından da haksız kazarıç kaynağı oluşturduğunu, dava konusu markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde …tescil nolu ve… tescil nolu markaların kullanımına tedbir konulmasını, davalı adına tescilli bulunan … tescil nolu …” ve … tescil mumaralı “…” markaların hükümsüzlüğüne, mahkeme masraları ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap Dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesi, … ve … tescil numaralı markaların müvekkiline ait olduğunu, markaların tescil edileli 8 yıl olduğu; davacının işbu davayı açmakta dürüst olmadığını, dava dilekçesinde davanın dayanağı olarak …no.lu “…” markasının gösterildiğini, markanın ayırt edici olmadığını, Türk kelimesinin İngilizcesi olan … ibaresinin davacının tekelinde olamayacağını, taraf markaları arasında iltibas olmadığını, davacının markaları isim markası iken davalının markalarının şekil markası olduğunu, müvekilinin markası … ibareleri içerirken, davacının markasının … ibaresini içerdiğini, davacının davasında haksız olduğunu ve iş bu davasında da iyiniyetli olmadığını gösteren bir diğer hususun ise tarafların eskiden ortak olmaları olduğunu, tarafların eskiden aynı adreste birlikte işletme işlettikleri; sonrasında tarafların ayrıldığı ve davacının ayrı bir yerde devam ettiğini, davalının işçi konumunda olmadığını, kendisine hiçbir suretle maaş ödemesi yapılmadığını, davacının eskiden aynı işletmeyi işlettiği davalıya dava açmasının kötüniyetli olduğu ifade ederek davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevaba Cevap Dilekçesi: Davacı vekili davalı tarafın cevap dilekçesinde belirttiği tüm hususlara itiraz etmekle, davalının verdiği cevap dilekçesinin davanın kabulü anlamındaki ifadelerle dolu olduğunu, davacının sessiz kalmadığını, davacının Haziran 2018’de davalının dava konusu markaları kullanmakta olduğunu ve kendi adına tescil ettirdiğini öğrendiği, davalı ile bu hatadan dönmesi için defalarca konuştuğu; davalıların her seferinde durumu düzelteceklerini söylemelerine rağmen maalesef olayı sürüncemede bıraktıkları ve nihayetinde huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, davalının daha önce davacı ile ortak olduğu iddiasının gerçek olmadığı; davalının davacının yanında çalışan işçi olduğu; dosyaya sunulu SGK kayıtlarının bu hususu doğrulayacağını, davalının iddialarının aksine davacının, uzun yıllardır Türkiye’de “…” markasını ayırt edici bir hale getirdiğini, davacının markayı ihdas ve istimal eden ve maruf hale getiren olarak markanın gerçek hak sahibi olduğunu, davalı iddiasının aksine tamamen davacının markasının şekli, yazı ve içeriği ile aynısını kullandığı; davalının kelimeler üzerinde birtakım açıklamalar yaparak markaların birbirinden çok farklı olduğunu iddia ettiğini, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İkinci Cevap Dilekçesi: davacının sessiz kaldığı sabit olduğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davalının markaları tescil edileli 8 yıl olduğundan, davacının bugün bu talepte bulunmasının hukuki bir dayanağının olmadığı; Yargıtay’ın da yerleşmiş içtihatlarında tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre boyunca bir markaya karşı işlem yapılmaması halinde, marka sahibinin sessiz kaldığı ve bu nedenle de karşı tarafa karşı bir yaptırım uygulamayacağına karar verdiğini, davacı markasının ayırt edici olmadığını, davalının markalarının davacının markasına benzemediğini, tarafların eskiden ortak olduğu hususunda tanıkların olduğu ifade edilerek davanın reddi talep edilmiştir.
Deliller: Türk Patent ve Marka Kurumu: Davalının markalarına ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmış. …sayılı tescil numaralı … isimli markanın 26/09/2013 tarihinden itibaren 10 süre ile …sayılı tescil numaralı … isimli markanın 03/12/2018 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı … adına tescil ettirdiği anlaşılmıştır.
19/09/2022 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Bilirkişi Raporları: 19/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının başvuru ve tescil önceliğine sahip olduğu ve gerçek hak sahibi konumunda olduğu anlaşılan … no.lu “…” … ibareli markası karşında davalının … no.lu “… ” ve … no.lu “…” …” markalarının …. Sınıftaki tüm ürünlerde/alt sınıflarda SMK m.6/1 ve SMK m.6/9 uyarınca hükümsüz kılınabileceğini, davalının kötüniyetli tescilleri sebebiyle davacı açısından “susma yolu ile hak kaybı” kurumunun somut olayda uygulama alanı bulamayacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava ve Uyuşmazlık: Davacının markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir. Davacı taraf davanın kabulünü talep etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.
Gerekçe:Türk Patent ve Marka Kurumundan alınan cevabi… sayılı tescil numaralı … isimli markanın 26/09/2013 tarihinden itibaren 10 süre ile … sayılı tescil numaralı … isimli markanın 03/12/2018 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı … adına tescil edildiği bilgisi verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda davacının başvuru ve tescil önceliğine sahip olduğu ve gerçek hak sahibi konumunda olduğu anlaşılan … no.lu “… ibareli markası karşında davalının … no.lu “…” ve … no.lu “…” …” markalarının … Sınıftaki tüm ürünlerde/alt sınıflarda SMK m.6/1 ve SMK m.6/9 uyarınca hükümsüz kılınabileceğini, davalının kötüniyetli tescilleri sebebiyle davacı açısından “susma yolu ile hak kaybı” kurumunun somut olayda uygulama alanı bulamayacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; TPMK nezdinde … tescil numarası ile “…” ibareli markanın tescil edildiği, bu markanın tescilininden sonra …tescil numaralı “…” ibareli marka ile … tescil numaralı “…” ibareli markaların tescil edildiği, dosyada dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporu irdelendiğinde; davalının davacı yanında çalışırken işlerinin ayrıldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının tescil sırasında iyi niyetli olmadığı, ayrıca kötü niyetin varlığı kabul edilmese bile taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bilirkişi raporunda gerekçeli olarak bulunduğunun belirtildiği ve raporun dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kabulü ile; davalı adına tescilli bulunan… tescil numaralı marka ile …tescil numaralı tescil numaralı markanın …. Sınıftaki tüm ürünler ve alt sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne,
2-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 54,40-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 215,45-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (Madde-13 İkinci Kısım İkinci Bölüm) göre hesaplanan 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 54,40-TL Peşin/nisbi Harcı, 3.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 188,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 3.297,30-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.07/11/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸