Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/408 E. 2022/136 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/408 Esas
KARAR NO : 2022/136

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2020
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; 1991 yılında 5 ortaklı olarak … merkezli kurulan davacı şirketin, …’da bulunan fabrika ve idari merkezden ayrı olarak, 2003 yılından itibaren …’de de hizmet verdiğini, kurulduğu andan itibaren … markası ile erkek giyimi üzerine üretim yapan davacı şirketin işbu markasını ilk olarak 2004 yılında tescil ettiğini, geçmişe dayalı marka kullanımına ilişkin belgelerin ayrıca sunulacağını, 2003 yılından itibaren …’de … markası ile 28 ülkeye ihracat yaptığını, günde 2000 adet üretim ile geniş bir ticaret ağına sahip olduğunu ve bilinirliğini her geçen gün arttırdığını, davalı tarafından başvurusu yapılan … ibareli markanın tescil kazanmasının davacının tescilden doğan haklarına zarar verdiğini, iltibas ve iktibas tehlikesi doğmasına sebebiyet verdiğini, davacının hem … sınıfta hem … sınıfta 3 adet markası için önceki tarihli tescillerinin mevcut olduğunu, aktif şekilde marka kullanımına devam ettiğini, davalının ise ayniyet derecesinde benzer marka ibaresi ile aynı sınıfta ve aynı sektörde, hatta … semtinde ve aynı şekilde erkek giyim üzerine hizmet vermekte olduğunu, davacıya ait markanın bilinirliğinden faydalandığını ve her iki marka arasındaki iltibas ve iktibas tehlikesi oluşturduğunu, davalı tarafa ait olan ve davaya konu … ibareli şekil markası incelendiğinde markaların benzer olduğunu, özellikle davacıya ait … ile … tescil numaralı şekil markalarındaki logoların neredeyse birebir aynı şekilde kompoze edildiğini, taraf markalarının 25. ve 35. sınıf yönünden aynı sınıfta hizmet verdiğinden bu hususun iltibas ve karıştırma tehlikesini arttırdığını, davacı markasında yer alan … ibaresinin davalıya ait markanın esaslı ve baskın unsuru olan … ibaresi ile hem görsel hem fonetik açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalıya ait markanın şekli açısından davacının markasının bir serisi algısı oluşturduğunu, davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen … ibareli markanın davacı markasının malları ile aynı pazarda satışının gerçekleştiğini, piyasada karışıklığa, idari ve ekonomik birliktelik algısına, aynı markanın farklı mallarına yönelik birliktelik algısına sebebiyet verdiğini, davalıya ait sonraki tarihli dava dışı … başvuru numaralı ve … ile …. sınıfta tescil başvurusu olan … ibareli marka başvurusuna da davacı tarafından TPMK nezdinde itiraz edildiğini, davalının … tescilli markasının yanında 3 sene sonra bu kez … ibareli marka tescil başvurusunda bulunmasının davacının tescilli … markalarına yanaşma maksadını ortaya koyduğunu, bu eylemler davalının sahibi olduğu tescilli markalarını tescile uygun ve istikrarlı bir şekilde kullanmadığının ve kötü niyetli olduğunun da göstergesi olduğunu, davalının müvekkiline ait markanın şan ve güvenirliğine yönelik müşteri çevresinin algısından faydalanma çabasında ve kötü niyetli olduğunu, davalı tarafça … markası ile sonraki … ibareli benzer marka başvurularının tüketici nezdinde seri marka algısı oluşmasında pekiştirici etki yarattığını, SMK m.155 uyarınca bir marka itiraz süresinde hiçbir sorun ile karşılaşmamış ve sahibi tarafından iyi niyetle tescil edilmiş olsa da, markanın kullanımının daha eski tarihli bir markaya tecavüz yarattığı iddiası söz konusu olabilecek, markanın hükümsüzlüğü ya da iptali dahi söz konusu olmadan, kullanımların ihtiyati tedbir talebine ve tecavüz davalarına konu olabileceğini, davalının kullanımların tecavüz teşkil ettiği ifade edilerek; Hükümsüzlük talebi açısından dava konusu markanın 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti talebi açısından davalı tarafça gerçekleştirilen kullanımların durdurulmasına ve önlenmesine yönelik tedbir kararı verilmesine, davalıya ait … ve … sınıflarda … tescil numaralı … ibareli markanın tümden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve davacıya ait tescilli markalara yönelik fiilin tecavüz olup olmadığının tespitine, muhtemel tecavüzün önlenmesine, tecavüz fiillerinin durdurulmasına, tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasına, masrafları davalıya ait olmak üzere ele geçirilen tabela ve sair ürünlerin imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacının kötüniyet iddiasını kanıtlamasının gerektiğini, davacının kötü niyet iddiasının gerçeği yansıtmadığını, koşulları oluşmayan kötü niyet iddiasının da reddinin gerektiğini, taraf markalarının benzer sınıflarda olsa da ayırt edici olduklarını, dava konusu edilen sınıflara ait tüm emtialarda davacı tarafından kullanılmadığını, bu suretle … ve … sınıflara ait tümden hükümsüzlük talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, markalar arasında kavramsal, görsel ve işitsel benzerlik olmadığını, davacının mal ve hizmetleri ile davalının mal ve hizmetlerinin hitap ettikleri tüketici grubunun birbirinden farklı olduğunu, dolayısıyla markalar arasında sınıfsal benzerliğin olmadığını, davacı markası ile davalı markasının kavramsal, görsel, işitsel ve bütünsel olarak da birbirinden farklı olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tedbir talepli tecavüz, haksız rekabet ve hükümsüzlük taleplerinin tümden reddinin gerektiğini ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafça ileri sürülen TPMK nezdinde sayısız benzer markanın mevcut olacağı yönündeki savunmanın kabul edilemeyeceğini, davalıya ait işbu davanın konusu olan 13/12/2017 tarihli … tescil numaralı … ve … sınıfta tescilli … markasının hem telaffuz hem logoda kullandığını, kanat şekli nedeniyle hem de nice sınıfları olarak karıştırılmaya, tüketicinin yanılmasına ve dolayısıyla iktibas ve iltibasa neden olmaya neden olacak boyutta benzer olduğunu, davalının dava konusu … tescil sayılı müvekkilin tescilli markalarına benzer olarak kanat şekli ile tescile sahipken bu kez 04/09/2020 tarihinde … numara ile yeni bir başvuru yaparak … ibaresinin tescilini almak istediğini, işbu başvurunun henüz sonuçlanmamış olduğunu, işbu marka başvurularının tüketici nezdinde seri marka algısı oluşmasında pekiştirici etki yarattığını ifade ederek davanın davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili 22/06/2021 tarihli dilekçesi ile; Cevap dilekçesinin tekrar edildiğini, dosyanın bilirkişiye gönderilmesini arz ve talep ettiklerini ifade etmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Dosya incelenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup; Bilirkişi heyetince 01/09/2022 tarihinde kök rapor tanzim edilmiştir.
Alınan 01/09/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davacının … numaralı … ibareli markasının 03.08.2004 tarihinde davacı … tarafından başvuru konusu edildiğini ve tescil edildiğini, davacının … başvuru numaralı … ibareli markasının 04.11.2011 tarihinde başvuru konusu edildiğini ve tescil edildiğini, davacının … numaralı … markasının 08.07.2014 tarihinde başvuru konusu edildiğini ve … nice sınıflarında 06.05.2015 tarihinde tescil edildiğini, davalının … numaralı … markasının 03.08.2017 tarihinde davalı … tarafından başvuru konusu edildiğini, … nice sınıflarında 13.12.2017 tarihinde tescil edildiğini, davalının … numaralı … markasının 04.09.2020 tarihinde davalı … tarafından … sınıflarında başvuru konusu edildiğini ancak tescil işleminin işbu raporun tanzimi tarihinde gerçekleşmediğini, davacının … tescil numaralı “…” kelimesinden ibaret olan … markası; ”…+Şekil” ibaresinden oluşan … tescil numaralı … markası; ”…+Şekil” ibaresinden oluşan … tescil numaralı … markası karşısında davalının ”…+şekil” ibaresinden oluşan … tescil numaralı ”…” markasının fonetik açıdan (telaffuz açısından) tek farklı olan unsurunun “…” ve “…” sesleri olduğunu, taraf markalarının işitsel olarak yüksek derecede benzerlik taşıdığını, taraf markalarının her ikisinde de yer alan şeklin kanat formunda olduğunu, söz konusu kelime unsurlarının benzer punto, benzer yazı stili, siyah/beyaz renkli harflerle ve benzer boyutlarda yazıldığını, söz konusu farkın markalar arasında görsel anlamda benzerliğin bulunduğu olgusunu ortadan kaldırabilecek düzeyde bulunmadığını, taraf markalarında görsel olarak şekil unsurlarının değil kelime unsurlarının ön plana çıktığını, bütünsel değerlendirmede taraf markaları arasında görsel anlamda benzerlik oluştuğunu, markaların kavramsal açıdan da yakınlaştırdığını, taraf markalarındaki fonetik, görsel ve anlamsal unsurlarda meydana gelen yüksek ölçüdeki örtüşmenin SMK m.6/1 kapsamında aranan ilk şartı karşıladığını ve SMK m.6/1 uyarınca yüksek derecede benzerlik bulunduğunu, davacının davalıya kıyasen öncelik hakkına sahip olduğunu, 03.08.2004 başvuru tarihli … numaralı “…” kelime markasının … sınıflarda tescilli olduğunu, 04.11.2011 başvuru tarihli …numaralı “…+Şekil” kombinasyon markasının ise sadece … sınıfta tescilli olduğunu, 08.07.2014 başvuru tarihli … numaralı ”…+Şekil” kombinasyon markasının ise …. sınıflarda tescilli olduğunu, davalının davacıya kıyasen sonradan tescil edilen 03.08.2017 başvuru tarihli, … numaralı ”…+Şekil” kombinasyon markasının … sınıflarda tescilli olduğunu, davalı tarafın 2020/103082 başvuru numaralı 04.09.2020 başvuru tarihli “…+Şekil” markasına yönelik… sınıflarda tescil başvurusunda bulunduğunu, ancak tescil işleminin işbu raporun tanzimi tarihinde gerçekleşmediğini, somut olayda ilgili çevrede söz konusu tekstil emtiası ve perakendecilik hizmetlerinin işletmesel kaynağının karıştırılmasının mümkün olabileceğini, gerçekte birbirine rakip olan taraf işletmeleri arasında ekonomik bir bağlantı olduğu yönünde yanlış bir algının oluşabileceğini, markaların tescilli oldukları tekstil (giysi, kıyafet) emtiası ve bu emtianın perakende satışı hizmetlerinin hitap ettiği alıcı grubunun kimliğinin, toplumsal düzeyinin ye bilgi seviyesinin benzer olduğunu, markayı taşıyan emtia ve hizmetlerin birbiri ile rekabet içinde olduğunu, marka olarak tercih edilen işaretler arasındaki kuvvetli benzerliğin markaların kullanılacağı emtia ve hizmet sınıfı olan (… sınıflar) arasındaki benzerlik ile pekiştiğini, taraf markaları, emtia ve hizmetleri arasında SMK m.6/1 uyarınca karıştırılma ihtimalinin ortaya çıktığını, davalının … numaralı ”…+Şekil” markasının davacının öncelik hakkına sahip olduğu markalar ile örtüştüğünü, … sınıftaki emtianın tamamında hükümsüz kılınabileceğini, … sınıfta ise kısmen hükümsüz kılınabileceğini, dava konusu markaların hedef tüketicileri nezdinde taraf emtiasının/hizmetlerinin ilişkilendirilmesi de dahil karıştırılması tehlikesi yarattığını, davalının “…+Şekil” markasına yönelik kullanımlarının SMK m.7 uyarınca davacının marka hakkına tecavüz teşkil edebileceğini, davacı “…” ve “…+Şekil” markaları üzerinde SMK m.6/1 uyarınca öncelik hakkına sahip konumda olduğunu, davalının sonradan aynı sınıflarda (…. sınıflarda) tescil ettirdiği … numaralı “…+Şekil” markasını, davacının SMK m.7’den kaynaklanan marka hakkı ihlali iddiaları karşısında SMK m.155 uyarınca bir savunma gerekçesi olarak ileri sürmesinin mümkün görülemeyeceğini, huzurdaki uyuşmazlığın haksız rekabet eylemine dayandırıldığını, davacının ürünlerinde kullandığı ayırt edici işarete benzer nitelikteki bir işaretin (“…+Şekil” markasının), benzer ürünlerde (tekstil ürünleri ve bunlara ilişkin perakendecilik hizmetlerinde) davalı tarafından kullanılmasının tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açabileceğini ve haksız rekabet mahiyeti taşıyabileceğini, davalının … numaralı “…+Şekil” markasının SMK m.6/1 uyarınca … sınıfta tamamen, … sınıfta ise kısmen hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulabileceğini, davalının kötü niyetli başvuruda bulunduğunu açıklığa kavuşturabilecek; Davalının söz konusu markasının SMK m.6/l’in yanında SMK m.6/9 uyarınca da hükümsüz kılınabileceği sonucuna götürebilecek somut delillere dosya içeriğinde rastlanılmadığını, davalı tarafın … başvuru numaralı, 04.09.2020 başvuru tarihli “…+Şekil” markasına yönelik …sınıflarda tescil başvurusunda bulunduğunu ancak tescil işleminin işbu raporun tanzimi tarihinde gerçekleşmediğini, davacının bu markaya yönelik TPMK nezdinde itiraz prosedürünü işletme hakkının mevcut olduğundan ve marka henüz tescil edilmediğinden işbu raporda davalının söz konusu başvurusunun SMK m.6/9 kapsamında incelenemediği beyan ederek; SMK m.6/1 uyarınca davalının … numaralı “…+Şekil” markasının davacının öncelik hakkına sahip olduğu markalar ile örtüştüğünü, … sınıftaki emtianın tamamında (Bu sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dtş giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiasının tümünde) hükümsüz kılınabileceğini, … sınıfta ise “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; aha ve satıcılar için Online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” ile “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar….Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Danteller ve nakışlar (aplikeler), gûpüıier, fistolar, dar dokumalar, şeritler ve kurdeleler, ekstraforlar, fitiller, giysiler İçin kumaştan yapılmış hazır harfler ve rakamlar, armalar, rütbe işaretleri, vatkalar. Giysiler için düğmeler, kopçalar, halkalar, fermuarlar, ayakkabı ve kemer takaları, perçinler, yapışkan bantlar, bağlar, mallarının bir araya getirilmesi” hizmetlerinde kısmen hükümsüz kılınabileceğini, SMK m.7, SMK m. 155 ve TTK m.55/l/a-4 uyarınca davalının … numaralı “…+Şekil” markasına yönelik kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği yönünde sonuç ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
İş bu dava marka hükümsüzlük ve markaya tecavüzün tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılması taleplerine ilişkindir.
Marka hükümsüzlük iddiası yönünden;
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 5. Madde “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri ” ne ilişkindir. Madde 5/1-ç de ” Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” mutlak red nedeni olarak düzenlenmiştir. 6. Madde ise “Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” ne ilişkin olup, madde 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” yine 6/5 ‘e göre ” Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” yine 6/9’a göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. hükmüne amirdir.
Karıştırılma ihtimali yönünden;
SMK’daki deyimiyle “halk tarafından ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali” incelenirken gerek Yargıtay içtihatlarında gerek öğretide kabul edildiği üzere markaların bir bütün olarak bıraktıkları intiba dikkate alınmalı ve inceleme buna göre yapılmalıdır. Zira benzerlik göreceli bir kavram olduğundan bu olgunun objektif bir esasa bağlanması gereklidir.Objektif esas ise markanın bütünü dikkate alındığında ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde bir benzerliğin olmasıdır.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu içtihadında belirtildiği üzere, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde asıl olanın ortalama tüketicinin algılaması olduğu, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, markada yer alan yardımcı unsurların ve ayrım gücü az olan ifadelerin her zaman hatırda tutulamayacağının, tüketicinin daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın al almak yahut hizmetten yararlanmak isteyeceği, bu şekilde genel olarak ürünün önemine göre tanıdığı, beğendiği, bilinirliği ve güvenirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek zaman kısıtlılığının yarattığı olumsuzluklardan kurtulmaya çalışacağı, markanın sağladığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşüneceği dikkate alınmalıdır.
Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka bir mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil alıcıların mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan ve yahut hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali bulunmaktadır. İki işaret arasındaki benzerlik, telaffuzdan, biçim ve anlam benzerliğinden, genel görünümden ve çağrışımdan doğabilir.
Markanın işlevlerinden biri de, söz konusu malların kaynağını/menşeini garanti etme işlevidir. Markalar bilindiği gibi tek ibareden oluşmuyor ise “esas unsur” ve “yardımcı unsur”lardan oluşabilir. Bu durumda inceleme markanın bütünü dikkate alınarak ayrıca markalarda yer alan esas unsurlar karşılaştırılması suretiyle gerçekleştirilecektir.
Mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olup olmadığı yönünden; karıştırılma tehlikesinin değerlendirilmesinde malların ve hizmetlerin benzerlik derecesi ile markaların benzerlik derecesi arasında karşılıklı bir bağlantı mevcuttur. Buna göre örneğin markaların kullanıldığı mal ve hizmetler arasında düşük benzerlik derecesi, markalar arasındaki benzerlik derecesinin yüksek olmasıyla dengelenebilir. (Sevilay Uzunallı, Markanın Korunmasının Kapsamı ve Tazminat Talebi, Ankara 2012, s.83 vd.). Mal ve hizmetlerin aynılığı veya benzerliği değerlendirilirken yalnızca tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış mal ve hizmetler dikkate alınmalıdır; listede yer almayan, ancak fiilen kullanıldığı veya kullanılma niyeti olduğu belirtilen mal ve hizmetler değerlendirmede dikkate alınmayacaktır (Uzunallı, s.90).
Mal ve hizmetlerin aynılığı ile kast edilen durum açıktır. Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Nice sınıflandırması ve Türk Patent tebliğine göre farklı sınıflarda yer almalarına rağmen halk nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin ‘benzer’ olarak değerlendirilmesi de mümkündür ve aynı husus öğreti de kabul edilmektedir (Yasaman Hamdi, Marka Hukuku, Cilt II sh.779). Nitekim Yargıtay’da kararlarında bu yönde değerlendirme yaparken, mal ve hizmetlerin nice sınıflandırması ve TPE tebliğine göre mutlaka aynı sınıfta kullanılmasını değil, benzer mal ve hizmetler yönünden kullanılmasını esas almaktadır (Yargıtay kararları için bkz; Uzunallı, s.41 vd; Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul 2012, s. 253 vd.).
Kötü niyetli tescil iddiasının değerlendirmesi:
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuş, nihayet SMK 6/9 maddesinde kötü niyetli tescil bir tescil engeli olarak yasal mevzuattaki yerini almıştır. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. Sayılı kararı ile tescilde kötü niyetliliği markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de sonradan vermiş olduğu kararlarda bu hususu dikkate almıştır.
Bir markanın kötüniyetle tescil ettirildiğinden söz edebilmek için, o markanın tescil ettirilmesinin altında başkasına ait olduğunu bildiği bir markayı haksız olarak sahiplenme, başkasına ait markanın tanınmışlığından ve itibarından haksız olarak yararlanma, başkasının markasının piyasaya girmesini engelleme, tescil ettirilen markayı gelecekte gerçek hak sahibine markadan doğan hakları kullanmakla tehdit ederek satma amacı gibi dürüstlük kuralı (MK m d. 2) ile bağdaşmayan kanıtlanabilir niyetlerin yatması gerekir.
Yine bu konuda Yargıtay HGK 2013/1831 E., 2015/1198 K sayılı 15.04.2015 tarihli emsal kararlarında, “…556 sayılı KHK’nın 35/l.maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nın amacına uygundur. Çünkü, KHK’nîn 35/1. Ve 42/l-(a) maddelerindeki düzenlemelerde, esasen MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kütü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nın 42.maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2.maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nın ruhuna da uygundur. … marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli tescil olarak kabul edilmektedir.
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağına da şüphe yoktur (TMK. m. 2).
Markaya Tecavüz ve haksız rekabet iddiaları yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7. maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149. maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2-b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Yine 6769 sayılı SMK’nın “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155. Maddesine göre “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükümlerine amirdir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; Raporda da değerlendirildiği üzere davalının … numaralı … markasının 03.08.2017 tarihinde davalı … tarafından başvuru konusu edildiğini, …nice sınıflarında 13.12.2017 tarihinde tescil edildiği, davalının… numaralı … markasının … nice sınıflarında başvuru konusu edildiğini ancak tescil işleminin dava tarihinde gerçekleşmediği, davacının … tescil numaralı “…” kelimesinden ibaret olan … markası; ”…+Şekil” ibaresinden oluşan … tescil numaralı … markası; ”…+Şekil” ibaresinden oluşan … tescil numaralı … markası karşısında davalının ”…+şekil” ibaresinden oluşan … tescil numaralı ”…” markasının fonetik açıdan (telaffuz açısından) tek farklı olan unsurunun “…” ve “…” sesleri olduğunu, taraf markalarının işitsel olarak yüksek derecede benzerlik taşıdığını, taraf markalarının her ikisinde de yer alan şeklin kanat formunda olduğu, söz konusu kelime unsurlarının benzer punto, benzer yazı stili, siyah/beyaz renkli harflerle ve benzer boyutlarda yazıldığı, söz konusu farkın markalar arasında görsel anlamda benzerliğin bulunduğu olgusunu ortadan kaldırabilecek düzeyde bulunmadığı, taraf markalarında görsel olarak şekil unsurlarının değil kelime unsurlarının ön plana çıktığı, bütünsel değerlendirmede taraf markaları arasında görsel anlamda benzerlik oluştuğu, markaların kavramsal açıdan da yakınlaştırdığı, taraf markalarındaki fonetik, görsel ve anlamsal unsurlarda meydana gelen yüksek ölçüdeki örtüşmenin SMK m.6/1 kapsamında aranan ilk şartı karşıladığı ve SMK m.6/1 uyarınca yüksek derecede benzerlik bulunduğu, somut olayda ilgili çevrede söz konusu tekstil emtiası ve perakendecilik hizmetlerinin işletmesel kaynağının karıştırılmasının mümkün olabileceği, gerçekte birbirine rakip olan taraf işletmeleri arasında ekonomik bir bağlantı olduğu yönünde yanlış bir algının oluşabileceği, markaların tescilli oldukları tekstil (giysi, kıyafet) emtiası ve bu emtianın perakende satışı hizmetlerinin hitap ettiği alıcı grubunun kimliğinin, toplumsal düzeyinin ye bilgi seviyesinin benzer olduğunu, markayı taşıyan emtia ve hizmetlerin birbiri ile rekabet içinde olduğu, marka olarak tercih edilen işaretler arasındaki kuvvetli benzerliğin markaların kullanılacağı emtia ve hizmet sınıfı olan …sınıflar) arasındaki benzerlik ile pekiştiğini, taraf markaları, emtia ve hizmetleri arasında SMK m.6/1 uyarınca karıştırılma ihtimalinin ortaya çıktığı, davalının … numaralı ”…+Şekil” markasının davacının öncelik hakkına sahip olduğu markalar ile örtüştüğü, … sınıftaki emtianın tamamında hükümsüz kılınması gerektiği, …. sınıfta ise dava konusu markaların hedef tüketicileri nezdinde taraf emtiasının/hizmetlerinin ilişkilendirilmesi de dahil karıştırılması tehlikesi yarattığı mal ve hizmetler yönünden kısmen hükümsüz kılınması gerektiği, davalının “…+Şekil” markasına yönelik kullanımlarının SMK m.7 ve TTK 54 vd maddeleri uyarınca davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, marka hakkı ihlali iddiaları karşısında SMK m.155 uyarınca bir savunma gerekçesi olarak ileri sürmesinin mümkün olmadığı davalının kötü niyetli başvuruda bulunduğuna ilişkin kötü niyetin kabulünü gerektirir somut bir olgunun bulunmadığı anlaşılmakla hükümsüzlük davasının kısmen kabulüne, markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik davanın ise SMK 155 maddesi gözetilerek tümden kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının hükümsüzlüğe yönelik açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalı adına tescilli … nolu ”… + şekil” ibareli markanın tescilli olduğu, … sınıftaki emtianın (koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç – dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler, ayak giysileri: Ayakkabılar, terlikler, sandaletler, baş giysileri: Şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.) tamamı yönünden, tescilli olduğu 35. Sınıfta yer alan ”Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuar organizasyon hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri, alıcılar ve satıcılar için online pazarlama yeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri ile dokunmuş – dokunmamış kumaşlar… Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış ”iç – dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler, ayak giysileri: Ayakkabılar, terlikler, sandaletler, baş giysileri: Şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler, danteller ve nakışlar (aplikeler), güpürler, fistolar, dar dokumalar, şeritler ve kurdeleler, ekstraforlar, fitiller, giysiler için yapılmış hazır harfler ve rakamlar, armalar, rütbe işaretleri, vatkalar, giysiler için düğmeler, kopçalar, halkalar, fermuarlar, ayakkabı ve kemer tokaları, perçinler, yapışkan bantlar, bağlar, malların bir araya getirilmesi” mal ve hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik açmış olduğu davanın KABULÜ ile, davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, bu ibareyi içeren ve hükümsüzlüğüne karar verilen mal ve emtia sınıfları yönünden davalının her türlü markasal kullanımlarının önlenmesine, bu markayı taşıyan malların üretim ve satışının durdurulmasına, davalı uhdesinde olmak kaydı ile markasal ibarelerin sökülmesine, aksi takdirde ilgili ürünlere el konularak YEDDİEMİNE TEVDİNE, karar kesinleştiğinde masrafları davalıya ait olmak üzere imhasına,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafları davalıya ait olmak üzere tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir defaya mahsus olmak üzere ilanına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan:1.837,00 TL bilirkişi + posta giderinden kabul oranına göre takdiren belirlenen 1500,00 TL ve 116,60 TL harç (vekalet+peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1616,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen markaya, tecavüze yönelik talepler yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen hükümsüzlük talebi yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen hükümsüzlük talebi yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸