Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/40 E. 2022/162 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/40 Esas
KARAR NO : 2022/162

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacının ve ürünlerinin tüm dünyada tanındığı; … markalarının üzerinde yer aldığı ayakkabının yüksek kalitesini garanti fonksiyonunu haiz olduğunu, …’ın dünya çapında pek çok marka tescilinin olduğu; “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde pek çok tescille korunduğu; Davacıya ait markaları taşıyan ürünlerin geniş kitleler nezdinde sahip oldukları yüksek imaj ve kaliteyi garanti fonksiyonu sayesinde tüketici hafızasında oluşturdukları sağlam yer nedeniyle daha yüksek fiyata daha kolay alıcı bulduğunu, dolayısıyla kötüniyetli üçüncü kişiler için istismar veya haksız yararlanma bakımından cazip ürünler olduğu ve daha
fazla tecavüz ve iltibas tehdidi altında olduğunu,Davalılarca davacıya ait “…” markasının iltibas yaratacak şekilde benzerinin üzerinde izinsiz kullanıldığı, ihlal yaratan ürünün pazarlama ve satışının yapıldığının tespit edilerek
numune alımının gerçekleştirildiğini, Davacının talebiyle … 2. FSHHM’nin … D.İş numaralı dosyasında delil tespitinin gerçekleştirildiği; delil tespiti neticesinde davacının “…” markası aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin gerçekleştiğinin tespit edildiğini, Ertesinde verilen ihtiyati tedbir kararı ile de ihlal yaratan ürünlerin toplanmasına, ihlal yaratan ürünlerin yer aldığı URL adreslerine erişimin tedbiren engellenmesine karar Verildiğin, davalılardan … ve …’ın diğer davalı …Ltd. Şti.’nin yetkili ortakları olduğu; kusurlu fiillerden dolayı tüzel kişiyle birlikte organın da şahsen sorumlu olduğunu, İhtiyati tedbir kararının esas dava açılmadan evvel verildiğini, ihtiyati tedbirin devamı ile markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve meni, imha ve ilan istemlerine ilişkin işbu davanın ikame edildiği belirtmiş, … 2. FSHHM’nin … D.İş numaralı dosyasında verilen 06.01.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının nihai kararın kesinleşmesine kadar devamına, dava konusu ürün üzerindeki işaretin davacıya ait tanınmış “…” markaları aleyhine iltibas teşkil ettiğinin, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, Davalılara ait dava konusu ürünlerin ilan, reklam, katalog ve diğer basılı kağıtlarda, internet ortamında instagram ve facebook hesapları ile sair alan adları ve dijital platformlarda vd. şekillerde kullanılmasının; her türlü üretiminin, satış ve pazarlamasının ve bu yollarla markaya tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, yasaklanmasına, davalıların dava konusu ürün üzerinde yer alan işaret ile benzer işaretleri kullanmasının önlenmesine ve yasaklanmasına, dava konusu ürünlerin, etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam vd. tanıtma araç ve gereçleri ile bunların imalinde kullanılan tüm malzemelerin 6769 sayılı Kanun m.149 ve TTK m.56 uyarınca el konularak tüm masrafları davalılardan alınmak suretiyle imhasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davalı şirket yetkilisi …’a ait “…” markasının 27.12.2011 tarihinden itibaren on yıl müddetle 14.01.2013 tarihinde Türk Patent nezdinde tescil edildiğini, İltibasın varlığından söz edilebilmesi için önceki marka ile ayniyet veya benzerliğin söz konusu olmasının gerektiğini, ayniyet ya da benzerlik olup olmadığı yönündeki değerlendirme için ise ortalama tüketici gözünde oluşan izlenimin dikkate alınmasının gerektiği; ortalama tüketicinin … firmasına ait bir markalı ürün almak için nereye gitmesinin gerektiğinin bilincinde olduğunu, davacı … Ltd. Şti.’nin ortaya koyduğu uyuşmazlığa konu marka incelendiğinde, davacı yanın “…” markası ile 556 Sayılı KHKnın 8/1-(6) maddesi uyarınca iltibas yaratacak nitelikte bir benzerlik oluşturmadığını, İltibas değerlendirilmesi yapılırken, iki markanın aynı şekilleri içerdiği veya birinin diğerini kapsadığı her ihtimalde benzerlikten söz edilemeyeceğini, ilgili sektördeki rekabetin yoğunluğu, talebin yapısı, ortalama tüketici veya alıcıların bilgi ve dikkat düzeyleri, ürünlerin fiyat düzeyleri, tüketicinin malı almak veya almamak kararını verirken ayırdığı zaman dikkate alınarak iltibasın araştırıldığını, hiçbir şekilde müvekkil şirket ile davacı şirket ürünleri arasında iltibas ve/veya benzerlik kullanıldığı anlamına gelmemekle beraber, “…” ibaresinin özgün bir içeriği olmayan basit bir şekilden oluşması nedeniyle zayıf bir marka olduğunu tescilli bir markanın kullanımının, yine başka bir tescilli markaya tecavüz oluşturup oluşturmadığı iddiasıdeğerlendirilirken, özellikle tescilli markanın baskın unsurlarının taklit edilip edilmediğine dikkat edilmesinin gerektiğini Yerleşik Yargıtay uygulamaları doğrultusunda zayıf ayırt ediciliğe sahip olan bir ibarenin tüketiciler tarafından her koşulda tanınmış marka ile ilişkilendirilmesinin mümkün görülmediğini davacının ürünlerinin gerek tasarımı, gerekse marka üzerindeki özgün çizgileri ve şekilleri incelendiğinde, tüm unsurların ürünler arasındaki farkı ortaya koyduğunun rahatlıkla Görüleceğini, davacı firma ürünlerinin “…” markası ile piyasaya sürülmüş olsa da mutlaka ürünün muhtelif yerlerine “…” yazılı amblem ile piyasaya sürüldüğünü, davacı firmanın ürettiği ayakkabılarda ise davacı firmanınki ile aynı/benzer yazılı amblem kullanılmadığını, ortalama bir tüketicinin … marka ayakkabı almak istediği zaman ürün üzerinde hangi amblemlerin yer alması gerektiğini bileceği ve davalı firmanın üretmiş olduğu ayakkabıların … marka olmadığını anlayabileceğini, dolayısıyla markalar arasında bir iltibas halinin söz konusu olmadığını, davalı firmanın benzer bir “iltibas iddiası” nedeniyle “Puma SE” tarafından da dava edildiğini T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/2871 E., 2017/1592 K., 16.3.2017 tarihli emsal kararı ile davalının haklılığına kanaat getirildiğini davalının üretmiş olduğu spor ayakkabılar üzerinde kullandığı işaretin, davacı …’nin “…” markasından yeteri kadar farklı ve özgün olduğunu, tarafları işbu dosya ile aynı olan, davacı tarafından davalılara karşı … 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … E. ve … K. Sayılı dosya ile ikame edilen “Hükümsüzlük” davasının da reddedildiğini, davacı tarafın markası ve markaya ait ürünlerde kullanılan … modeli ile davalılara ait marka/markalarda kullanılan ürünlerdeki görseller arasında herhangi bir benzerlik olmadığı ve dolayısıyla tüketici nezdinde iltibasoluşturmayacağı gerekçesiyle davanın reddedildiği ifade edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalılara ait dava konusu ürün üzerindeki işaret, tüketiciler tarafından …’a ait olan “…” li marka olarak algılanmasına, özellikle giysi altında … olarak görülmesine ve bu suretle davacının “…” markaları ile iltibasa, tüketiciler nezdinde yanılma vekarışıklığa sebebiyet vereceğini, böylelikle davalılar lehine davacı aleyhine haksız bir menfaat oluşacağını, davacı ile davaya mesnet markalarının zarara uğrayacağını, davalılara ait ürün görselleri ile de sabit olduğu üzere, dava konusu işaretin spor ayakkabılarında doğrudan davacının “…” markasına referans yapacak şekilde ayakkabıların yan yüzeylerinde ve bağcık ile taban arasına yerleştirildiğini, bu şekliyle davaya konu markanın davacıya ait “…” markası olarak görüleceğini, davacının davaya mesnet “…” markasının yüksek tanınmışlığı ve ayırt ediciliğinin gerek ilk derece gerek Yüksek Mahkeme kararları ile üzerinde ittifak edilen bir husus olduğunu, dünya çapında tanınan “…” markasının …, …, …, … vd. no.ları ile TÜRKPATENT nezdinde tescilli olduğunu, davacı adına tescilli “…” markasının, tüketici ve tüm toplum kesimleri nezdinde %100’lük tanınma gücüne ulaştığını, ortalama bir tüketicinin “…” markasını davacı ile özdeşleştirdiğini, … ibaresinin dünya çapında …’a ait, ayırt ediciliği yüksek bir “artı değer” olduğundan tereddütsüz ittifak edilen güçlü ve değerli bir simge, kaliteyi garanti eden yüksek prestijli bir imaj olduğunu, davalılar vekilinin davacı şirketin “…” markasının zayıf bir marka niteliğinde olduğu iddialarına itibar edilmemesi gerektiğini, davaya konu işaretin üzerindeki kullanıldığı spor ayakkabısı ürününün davacının asli faaliyet alanına giren, davacı ve markalarının yüksek tanınmışlığa sahip olduğu ürünler olduğunu, dava konusu işaretin davacının davaya mesnet “…” markasının iltibas yaratacak derecede benzeri olmasının yanı sıra, dava konusu işaretin üzerinde kullanıldığı ürünün davacının ve markalarının yüksek bilinirliğe sahip olduğu spor ayakkabı ürünü olmasının da iltibası kaçınılmaz hale getirdiğini, dava konusu işaretin üzerinde kullanıldığı davalılara ait ayakkabıda, dava konusu markanın özellikle …’ın bilinen kullanım şekliyle aynı şekilde konumlanmış olmasının ayakkabının genel görsel intibaında şeritlerin asli, birincil konum ve niteliği, ayakkabı üzerinde başkaca ayırt edici, asli bir unsurun bulunmaması olguları da gözetildiğinde “…” markasına yönelik iltibas tehlikesinin açık olduğunu, dava konusu ürünün satışını gösterir fişte de Sayın Mahkeme nezdindeki … D.İş sayılı tespit dosyasında da sayın bilişim uzmanı bilirkişi tarafından internet siteleri ve pinterest üzerinde yapılan tespitlerde görüldüğü üzere, dava konusu ürünün kodunun … olduğu; dava konusu ürünün … markası altında satışa sunulduğunu, … markasının davalı tarafa ait olduğunu, davalıların davacıya ait dünyaca çok meşhur ve maruf “…” markasının ününden ve itibarından kötü niyetli olarak yararlanmaya çalıştığını, davalıların davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan tacirler olduğunu, aynı sektörde faaliyette bulunan davalıların ise sektöründe dünyaca tanınmış davacı şirket ile dünya çapında pek çok tescille korunan markalarından ve tanınmış modellerinden haberdar olmaksızın, anılan markayı seçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalıların kötü niyetini gösteren bir diğer hususun Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki marka tescil başvuruları olduğunu, davacının tanınmış markaları nedeniyle başvuru sahibi davalıların …no.lu, …no.lu ve… no.lu marka tescil başvurularının davacının itirazları üzerine reddedildiğini, davalıların davacının markalarından haberdar şekilde yeni başvurularda bulunmaya devam ettikleri; müvekkil markaları aleyhine kötüniyetli girişimlerini ısrarla sürdürdükleri; davalıların amacının davacının markalarına en yakın markayı elde etmek ve böylelikle
mevcut haksız kullanımlarına yasal zemin oluşturmak olduğunu, davacının markaları aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle davalılar aleyhine … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
nezdinde ikame edilen … E. sayılı dava kapsamı ile davalıların kötüniyetli olduğunun sabit olduğunu, davalılarca dava konusu işaretin neden tercih edildiğinin açıklanmadığını oysa dava konusu işaret tercihinin dayandığı nedeni açıklama / dava konusu işaretin seçiminde iyi niyetin var olduğunu ispat mükellefiyetinin davalılarda olduğu açıklanan nedenlerle davanın kabulünü yargılama gideri vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket yetkilisi …’a ait “…” markası, 27.12.2011 tarihinden itibaren on yıl müddetle olmak üzere 14.01.2013 tarihinde sicile tescil edildiği; yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında, tescilli marka ve endüstriyel tasarım sahibinin bu tesciller hükümsüz kılınmadıkça marka ve tasarımını hukuka uygun olarak, dilediği şekilde kullanabileceğinin açıkça belirtildiğini, Yargıtay’ın markalar arasındaki iltibas değerlendirmesine ilişkin kriterinin iki işaret arasında şekil, ses, anlam, genel görünüm, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, çağrışım, bir seri içinde bulunma izlenimi, malın veya hizmetlerin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zamanın bu kapsamda değerlendirildiğini, davacının spor ayakkabılar için herkes tarafından kullanılabilen ve kullanıldığı görülen üç çizgileri marka olarak tescil ettirdiğini, işaretlerin piyasada yaygın olarak bulunan …, …, … gibi pek çok tanınmış markanın ayakkabılarında da kullanıldığını, üç çizgiler şeklindeki işaretin zayıf bir marka olduğunun açıkça anlaşıldığını, Spor ayakkabılarında alıcının tercihini yönlendiren hususun ayakkabının üzerinde yer alan şeritler değil, ayakkabıyı üreten firmayı anlayabilmesine imkan veren işaret olduğu düşünüldüğünde, somut olayda … ile … marka ve logolarının spor ayakkabılarının değişik yerlerine kolaylıkla seçilebilir, görülebilir bir şekilde konulmuş olduğunu, bunun vasat dikkat, zeka ve bilgi seviyesindeki bir alıcının ürünleri karıştırmasını önleyen ayırt edici bir tedbir olduğunu, davalıların benzerlik taşımayan yan çizgileri ürünlerinde kullanımının davacı …’ın marka hakkını ihlal etmediği ve fiilin tecavüz niteliğinde sayılamayacağını, Yerleşik Yargıtay uygulamaları doğrultusunda da zayıf ayırt ediciliğe sahip olan bir ibarenin tüketiciler tarafından her koşulda tanınmış marka ile ilişkilendirilmesinin mümkün Görülmediğini, dava konusu ürünün davalı firmaya ait olduğu hususunun ispatlanamadığını, … 2.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi… D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da bu hususa dikkat çekildiğini, davacı tarafından davalılara karşı “… 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … E. ve … K. Sayılı dosya ile ikame edilen “Hükümsüzlük” davasında davacının (…), “üç çizgi” şeklini haiz tescilli markalarının varlığı karşısında davalının markasının görsel benzerlik taşımadığı” gerekçesiyle reddedildiği; … 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … D.İş sayılı tespit dosyasında davacı tarafından belirtilen adreslerde dava konusu ürüne rastlanılmadığı; 01.08.2019 tarihli Bilirkişi Raporunda da bu hususun yer aldığını, davalı firmaya ait olan ve bu davanın konusunu oluşturmayan başkaca ayakkabıların tespit işlemi sırasında bulunmasını davacı tarafın kötü niyetli olarak, sanki uyuşmazlık konusu ürünün bulunduğu şeklinde lanse etmeye çalıştığını, söz konusu raporda “mahalde yapılan incelemeler sırasında elde edilememesine rağmen” davacı tarafından dosyaya sunulan numuneler üzerinde yapılan iltibas değerlendirmesini kabul etmediklerini, bu değerlendirmeyi yapacak yetkili makamın Türk mahkemeleri olduğu; aksi halde bilirkişinin hakimin yerine konulması sonucunun doğacağı açıklanan nedenlerle davanın reddini yargılama gideri vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu davacıya ait …, …, …, …, …, …, … tescil nolu ibareli marka tescil dosyasının tasdikli suretleri ile davalıya ait … nolu şekil ibareli marka tescil belgesinin emtia listesi ile birlikte onaylı örneği TPMK’dan celp edilmiş ve ayrıca Mahkememiz 2019/154 D.İş sayılı dosyası Mahkememiz işbu dosyası içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 2019/154 D.İş sayılı dosyasında alınan Bilirkişi Raporunda özetle; Tespit talep edilen adreslerde gerçekleştirilen incelemelerde tespit ve tedbir talep eden tarafından dosya kapsamına sunulu ürüne rastlanılamadığı; Türk Patent nezdinde tescilli markaların üzerinde yer aldığı ürünlerin bulunmadığının görüldüğü; tespit ve tedbir talep eden tarafından dosyaya 3 numaralı ekte sunulan ürünün ise aleyhine tespit talep edilen firmaya aidiyetinin ispatlanamadığı; faturanın dosya tarafı olmayan … Tic. Ltd. Şti. adına olduğunun görüldüğü; Dosyaya sunulu ürün numunesi ve yukarıda yer alan web sitelerindeki görseller üzerinden yapılan değerlendirme sonucunda ürün üzerinde yer alan logonun tespit ve tedbir talep eden adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli olan ve belirli bir tanınırlığa ulaşan … ve … şekil markaları ile 6769 sayılı SMK m.7/2 uyarınca tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olduğu kanaatine varıldığı; … , … alan adlarının kime ait olduğunun belirlenemediği görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Mahkememiz 2019/154 D.İş sayılı dosyasında 11/09/2019 tarihli Ara Kararı ile “…Bilirkişi raporu dikkate alınarak tespite konu ürünün satışının gerçekleştiği tespit olunan(… adlı internet siteleri) sitelerin karşı taraf olarak gösterilen …’ne ait olmadığı, inceleme yapılan işyeri ve diğer internet sitelerinde bahse konu ürün satışının tespit olunamadığı anlaşılmakla talep eden vekilinin tedbir talebinin REDDİNE…” karar verilmiş ise de talep eden vekilince istinaf edilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 11/11/2019 tarih 2019/2441 Esas ve 2019/2448 Karar sayılı kararı ile “…Tedbir talep eden vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile, … 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/09/2019 tarihli … D.İş sayılı ara kararının KALDIRILMASINA…” karar verilmiş olup Mahkememiz 06/01/2020 tarihli Ara Kararı ile “…6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 25.000,00 TL (yirmibeşbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla kısmen KABULÜ İLE, Talep edene ait … ve … tescil nolu şekil markaları ile iltibas yaratacak nitelikte olan (DELİL OLARAK DOSYAYA SUNULAN ÜRÜNLE SINIRLI OLMAK ÜZERE) ve karşı tarafça “…” ile satışa sunulan her türlü ürünün satışının (tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimi ve satışını engellemeyecek şekilde) tedbiren DURDURULMASINA, ÖNLENMESİNE, karşı tarafa ait ya da karşı tarafça tedarik edildiği tespit edilen ürünlerin TOPLATILMASINA, EL KONULMASINA, el konulan ürünlerin bu aşamada masrafı talep edene ait olmak üzere yeddi emine TEVDİİNE, 01/08/2019 TARİHLİ BİLİRKİŞİ HEYET RAPORUNUN İNFAZDA DİKKATE ALINMASINA,… ve … adlı internet sitelerinde yer alan ihlale konu ayakkabı görsellerin siteden kaldırılarak, satış ve tanıtımının önlenmesine, bu hususta site sahiplerine kararın tebliğinden itibaren 1 aylık kesin süre verilmesine aksi takdirde sitelere erişimin engellenmesine,fazlaya ilişkin tedbir talebinin reddine, …” karar verilmiştir.
Mahkememiz 17/12/2020 tarihli duruşmasında “… 3. FSHHM’nin … esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine…” karar verilmiş ve bekletici mesele yapılmış olup, … 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 14/03/2019 tarih …Esas ve … sayılı kararı ile davanın REDDİNE karar verilmiş ise de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin E. 2019/1083, K.2021/283 sayılı kararında özetle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/03/2019 gün ve …E., … K. sayılı kararının KALDIRILMASINA; Türk Patent ve Marka Kurumunun … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, Davalı Şirket adına tescil edilen dava konusu … no.lu “Şekil” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Dosyaya sunulan deliller ve belgeler kapsamında Mahkememiz 18/11/2021 tarihli duruşmasında “…Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir marka vekili, bir ayakkabı sektörü uzmanı, bir endüstriyel tasarım uzmanı, bir bilişim uzmanı bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davacıya ait şekil markasının ve davacının tanınmışlık iddiaları dikkate alınarak davalı kullanımlarının (adına tescilli marka ve SMK m.155 göz önünde bulundurularak) markaya tecavüz teşkil edip etmediği, hususlarında tespit raporundaki deliller ve taraflarca dosyaya sunulan deliller kapsamında değerlendirme yapılarak bilirkişi raporu alınmasına…” karar verilmiş ve alınan Bilirkişi raporunda özetle; Davacının … asli unsurunu içeren markalarının (özellikle …tescil no.lu/… tescil no.lu/… tescil no.lu markalarının) SMK m.6/5 ve m.7/2-c uyarınca tanınmış marka statüsünde olduğu; dosyada yer alan Ankara BAM 20.HD’nin 2019/1083 E. ve 2021/283 K., 25.03.2021 T. sayılı kararında, davalıya ait … no.lu şekil markasının hükümsüzlüğüne karar verildiği; ancak bu karar verilmemiş olsaydı dahi davalının fiili kullanımlarının, davalı adına tescil edilen 2016/107333 tescil no.lu markanın kapsamı dışına çıkılarak gerçekleştirildiği; davalının …D.İş sayılı raporda tespit edilen “…” kodlu ayakkabı modeline yönelik fiili kullanımlarının hem tescilli markasının (davalının … tescil no.lu markasının) ayırt edici karakterini değiştiren bir kullanım mahiyeti taşıdığı, davalının…tescil no.lu markasına yönelik bu kullanım tarzının, davacının üstün hakka sahip olduğu … asli unsurunu içeren tanınmış markalarından doğan haklarının ihlali anlamına geldiği; SMK m.155 gereğince öncelik hakkına sahip olan davacıya karşı, davalının… tescil no.lu markasını bir savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği görüş ve kanaatini belirtmiştir.
İş bu dava markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7. maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149. maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2-b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Yine 6769 sayılı SMK’nın “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155. Maddesine göre “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükümlerine amirdir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini … d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat sunulan rapor içerikleri bir arada değerlendirildiğinde; Davacının … asli unsurunu içeren markalarının (özellikle … tescil no.lu/… tescil no.lu/… tescil no.lu markalarının) SMK m.6/5 ve m.7/2-c
uyarınca tanınmış marka statüsünde olduğu; dosyada yer alan Ankara BAM 20.HD’nin 2019/1083 E. ve 2021/283 K., 25.03.2021 T. sayılı kararında, davalıya ait … no.lu şekil markasının hükümsüzlüğüne karar verildiği, ancak bu karar verilmemiş olsaydı dahi davalının fiili kullanımlarının, davalı adına tescil edilen … tescil no.lu markanın kapsamı dışına çıkılarak gerçekleştirildiği ve davalının … D.İş sayılı raporda tespit edilen “…” kodlu ayakkabı modeline yönelik fiili kullanımlarının hem tescilli markasının (davalının … tescil no.lu markasının) ayırt edici karakterini değiştiren bir kullanım mahiyeti taşıdığı, davalının … tescil no.lu markasına yönelik bu kullanım tarzının, davacının üstün hakka sahip olduğu … asli unsurunu içeren tanınmış markalarından doğan haklarının ihlali anlamına geldiği, SMK m.155 gereğince öncelik hakkına sahip olan davacıya karşı, davalının … tescil no.lu markasını bir savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği anlaşılmakla bu kullanımların izahı yapılan SMK hükümleri kapsamında markaya tecavüz ve TTK 55/1-a/4 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış davacının sübut bulan davasının kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, Davalıların dava konusu ürünler üzerinde kullandığı işaretin/şeklin davacıya ait tanınmış ve tescilli markalara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına,
2-İşaret ve şekli taşıyan iltibasa sebebiyet veren ürünlerin üretim ve satışının ithal ve ihracının durdurulmasına, bu ürünlere ait her türlü etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam, tanıtma araç ve gereçleri, internet ortamı ve sosyal medya dahil kullanımlarının önlenmesine, bunlara ve bunların imalinde kullanılan tüm malzemelere el konularak YEDDİEMİNE TEVDİNE, karar kesinleştiğinde masrafları davalıya ait olmak üzere İMHASINA,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1 defaya mahsus olmak üzere masrafları davalıya ait olmak üzere İLANINA,
4-08/05/2022 tarihli heyet raporunun infazda dikkate alınmasına, hüküm eki sayılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 26,30 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan: 116,60 harç masrafı ile 4.736,00 TL posta bilirkişi gideri olmak üzere toplam 4.852,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸