Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/388 E. 2021/255 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/388 Esas – 2021/255

ESAS NO : 2020/388 Esas
KARAR NO : 2021/255

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2020
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2015 yılından bu yana kahve ve kahve esaslı içecekler sektöründe ticari faaliyetlerini yürüttüğünü, müvekkilinin ilk olarak …’nın en turistik bölgesi “…”te kahve satışına özgülediği bir işletme kurmuş olduğunu ve başlangıçta ürünlerini kendi markası olan “…” isimli markası altında tüketiciye sunulduğunu, gerek işletmesinin mevkii gerek ürünlerinin kalitesi gerekse markasının ayırt ediciliği ve akılda kalıcığı sayesinde kısa bir zamanda tanınmaya başladığını, bu tanınmışlık üzerine müvekkil kendi markasını tescil ettirmek için 27/09/2016 tarihinde marka tescili için başvuruda bulunduğunu, marka başvurusu bir başka kötü niyetlinin öncesinde yaptığı başvuru sebebi ile ret edildiğini, marka 03/02/2020 tarihine kadar dava dışı …’ün uhdesinde kaldığını ve daha sonrasında “…”ne devredildiğini, davalı şirket ilk olarak 11/03/2015 tarihinde “… Ticaret Limited Şirketi” şeklinde … tarafından kurulduğunu, kuruluşunun akabinde şirket 20/11/2019 tarihinde tür değiştirerek anonim şirket olduğunu ve yine aynı tarihte unvan değişikliğine giderek unvanı “…” olarak değiştirildiğini, tür değişikliğinden kısa bir süre sonra 29/01/2020 tarihinde … şirketin tüm paylarını kardeşi …’e devrettiğini, Davalı … başvuru ve … tescil numaralı “…” isimli markasını tescil ettirmek için 19/04/2016 tarihinde başvuruda bulunduğunu, 21/09/2016 tarihinde tescil ettirdiğini, 14/02/2020 tarihinde davalı şirkete devrettiğini, davalı şirketin ve daha öncesinde …’ün “…” markasını kullanmasının “…” markasını da kullanması anlamına gelmeyeceğini, somut olayda önceki markanın esaslı unsurlarını markanın ayırt ediciliğini korunmadan revize ederek başka bir marka yaratıp tescil ettiğini, davalı …’ ün davacı hakkında açtığı haksız davalarda müvekkil “…” markasının kullanmadığından bahisle markanın iptali davası açacağını ve bu konuda dava açma hakkını saklı tuttuğunu belirttiğini, davalı şirket ise kendilerine karşı açılacak markanın iptali davalarını sürüncemede bırakmak adına, ilk olarak anılan iki marka logosunu birleştirerek “…” … başvuru numaralı markası için 03/02/2020 başvuruda bulunduğunu, akabinde “…” markasını yarattığını, 06/04/2020 tarihinde … başvuru numaralı “…” isimli markayı, … başvuru numaralı ve “…” markası için başvuruda bulunduğunu, 11/10/2020 tarihinde de “…” markasını ve aynı tarihlerde … sayılı “…” markasını, … başvuru numaralı “…” markasını, … başvuru numaralı “…” markasını, … başvuru numaralı “…” markasını, … başvuru numaralı “…” markasını, … başvuru namaralı “…” markasını ve son olarak … başvuru numaralı “…” marka başvurularının olduğunu, bu marka başvurularının tüketici nezdinde dava konusu olan “…” markasından farklı markalar algılanacağı kesinlik belirttiğini, “…” markasını Türkiye’de 5yıl içinde ciddi biçimde kullanılmadığının tespit edilmesini ve markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ağırlıklı olarak gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, hali hazırda Türkiye’nin her bölgesinde ve Dünya’da gerek satış noktaları ile gerekse online satış kapsamında da faaliyet gösterdiğini, öncelikle 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 156/5.maddesi uyarınca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalının yerleşim yeri olan … Nöbetçi Asliye Hukuk ( Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinde açılması gerektiğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönden ise müvekkilinin dava konusu markayı 13/01/2020 tarihli sözleşme uyarınca devraldığını ve tescil işlemlerinin 03/02/2020 tarihinde tamamlandığını, davanın temelini oluşturan kanun maddesinde ” Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. ” hükmüne amir olduğunu ve devralınan markanın müvekkili adına tescil tarihinin 03/02/2020 tarihi olduğundan kanun tarafından öngörülen 5 yıllık sürenin henüz dolmadığını, müvekkilinin markayı aktif ve sürekli bir şekilde kullandığını, bu hususun … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, dosyadan alınan 14/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun 7. Sayfasında ürün ve ambalaj örneklerinin kopyalandığını, söz konusu fotoğrafların tarafların ürünlerini satışa arz ederken kullandığı ambalajları içerdiğini, davanın davacı tarafından kötü niyetli olarak açıldığını, dava konusu markanın satış konusu edilmiş olmasının bile tek başına aktif kullanımın ispatı olduğunu, taraflar arasında derdest ceza yargılamalarının mevcut olduğunu, huzurdaki davanın müvekkili şirketin itibarını zedeleme ve ceza davalarını uzatma amaçlı olarak açıldığını, açıklanan nedenlerle, haksız ve hukuki dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İşbu dava SMK hükümleri uyarınca açılmış markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir.
6769 sayılı SMK’nın 156. Maddesi uyarınca bu kanunda öngörülen davalarda görevli ve yetkili mahkemenin tespitine ilişkindir. SMK 156/5 maddesi “üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibine aleyhine açılacak olan davalarda yetkili mahkeme davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir” hükmüne amirdir.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 19/2 maddesinde “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalının adresinin … olduğu, davanın marka hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu dikkate alındığında SMK 156/5 gereği yetkili mahkemenin davalı ikametgahı mahkemesi olduğu, davalı tarafça usulünce süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu, yetkili mahkemenin … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi ( Fikrî ve Sinaî Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu anlaşılmakla, davalının yetkiye yönelik itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın talep halinde görevli ve yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesine ( FSHHM Sıfatyla) gönderilmesine,
3-HMK 20.Maddesi gereğince yetkisizlik kararının kesinleşmesini mütaekip iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili Mardin Asliye Hukuk Mahkemesine ( FSHHM Sıfatyla) gönderilmesine, aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.