Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/373 E. 2021/392 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/373
KARAR NO : 2021/392

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2015
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin dünyaca tanınmış sigara markası olan “…” … marka nolu ile Türk Patent Enstitüsü nezdinde her şekil altına işlenmiş tütün … kodu ile kayıtlı olduğunu, … Gümrük Müdürlüğü tarafından … adlı geminin acentası davalı şirket adına onaylı … sayılı … tarihli özet beyanında kayıtlı … marka nolu konteynerlerde bulunan “…” markaları ürünlerin sahte olduğu şüphesi ile gümrük işlerinin durdurulmasına karar verildiğini, durdurma işlemi sonrası ürünlerden örnek alınarak incelemeye gönderildiğini, alınan raporda ürünlerin sahte olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle … Gümrük Müdürlüğü tarafından … adlı geminin acentası davalı şirket adına onaylı … sayılı … tarihli özet beyanında kayıtlı …. marka nolu konteynerlerde bulunan “…” markaları ürünlerin dava kesinleşeye kadar 3.kişilere devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir verilmesine, maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket marka hakkına yapılan tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine, durdurma kararı verilen ürünlerin sahteliğinin tespitine, marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlere el konulmasına, dava sonunda masrafı davalı taraftan alınarak imhasına, karar kesinleştiğinde kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen konteynerler’ in …’ ya ait … tarih ve … nolu konşimento kapsamında …’ dan … Limanı’ na taşındığını, müvekkili şirket tarafından sadece mezkur konşimentodaki bilgilere özet beyan olarak gümrük idaresine sunulduğundan müvekkili şirketin konteyner muhteviyatını taklit olduğunu iddia ettiği sigaralardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 2015/8 esas-2017/37 karar sayılı 09.03.2017 tarihli karar ile “…Davacının davasının kabulü ile; davacının markasına tecavüzün tespitine, tecavüzün durdurulmasına, sonuçlarının giderilmesine, dava konusu ürünlerin sahteliğinin tespitine, ilgili ürünlere el konulmasına ve imhasına, Karar özetinin kesinleşme tarihinden itibaren Türkiye’ de yayın yapan trajı yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, İhtiyati tedbir kararı uyarınca el konulmuş ürünlerin, hizmetlerin afiş tebalı, vs. tanıtım malzemelerinin, karar kesinleştiğinde imhasına…” dair karar verildiği, verilen kararın istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 2017/5721 esas-2020/1752 karar sayılı 20.10.2020 tarihli kararı ile”…Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 sayılı KHK m.61/1-c maddesinde; “Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak” marka hakkına tecavüz sayılmıştır.
Madde metninden anlaşıldığı üzere, tecavüzün gerçekleşmesi için, taklit olduğu iddia edilen ürünleri taşıyarak gümrük işlemine konu eden kişinin, ihracata konu malların “taklit” markalı mallar olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması aranmıştır. Yargılama sırasında davalı vekilinin müvekkilinin konişmento muhteviyatı ürünleri kontrol etme yükümlülüğü ve yetkisinin bulunmadığını savunduğu anlaşılıyorsa da mahkemenin bu hususta inceleme yapmadığı gibi gerekçeli kararında davalının savunmasına neden itibar edilmediği de açıklanmamıştır.
Davalının ihracata konu olan ürünlerin taklit olduğunu bildiği yada bilmesi gerektiği tespit edilirken, somut olayın özelliklerinin dikkate alınarak, taşıma sözleşmesi hükümleri ile, taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin TTK hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiği gibi , TTK 18/2 maddesi gereğince basiretli bir tacirden beklenen dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediğinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Mahkemece dosya kapsamında alınan raporun ihtilafın çözümünde uzmanlığı bulunmayan Makina Mühendisi bilirkişiden alındığı, mahkeme kararının gerekçesinde, davalının sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği, göz önüne alınarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın uluslararası taşımacılık konusunda uzman bir bilirkişi, gümrük işlemleri konusunda bilirkişi ile marka konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor alınarak, davalının sorumlu olup olmadığı belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir…” gerekçesi ile Mahkememizin 09/03/2017 tarihli 2015/8 Esas – 2017/37 Karar sayılı kararının kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yargılamaya devam olunmuş, İstanbul BAM 16. HD’nin 20/10/2020 tarih, 2017/5721 Esas, 2020/1752 Karar sayılı Kaldırma İlamında belirtilen, davalının Konişmento muhteviyatı ürünleri kontrol etme yükümlülüğü ve yetkisinin bulunup bulunmadığı, taklit olduğu iddia edilen ürünlerin, taklit olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olup olmadığı, somut olayın özelliklerine göre TTK hükümlerine göre basiretli bir tacir tarafından gösterilmesi gereken dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği hususlarında alınan 19.10.2021 kayıt tarihli bilirkişi raporunda özetle”… davalının davaya konu ürünlerin taşıyıcı şirketi olan … Şirketinin acentası olduğu, acenta olarak eşyaların Türkiye Gümrük Bölgesine gelmeden özet beyanı gümrük idaresine sunmakla sorumlu olduğu, özet
beyanı sunarken mezkur konşimentoda ve gemi, manifestosunda bulunan bilgileri esas alarak verdiği, acente olarak konteynerde bulunan eşyaları yükleme limanında, yükleme esnasında görmesinin mümkün olmadığı gibi konşimento muhteviyatı eşyaların sahte ürünler olup olmadığının da tespit edilmesi gibi bir sorumluluğu bulunmadığı gibi mühürlü ve gümrük denetimi ve gözetimi altında bulunan konteynerin açılarak muhtevası eşyaları kontrol etmesinin mevzuat gereği de mümkün olmadığı, dava konusu sahte olduğu tespit edilen sigara cinsi eşyaların konteynere yüklenmesi esnasında nezaret etmediği, etse bile eşyaların sahte olup olmadığını anlamasının mümkün olmadığı bu çerçevede davalının Mülga 556 sayılı KHK 61/1-c anlamında markanın taklit edildiğini bilemeyeceği veya bilebilecek durumda olamayacağı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, … tarih ve … sayılı gümrük işlemlerini durdurma kararına ve işbu davaya konu … markalı sigaralar nedeni ile marka hakkına tecavüzün söz konusu olup olmadığı, buna dayalı olarak tespit, durdurma, el koyma talepleri ile birlikte hükmün ilanı istemine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2017/5721 Esas, 2020/1752 Karar sayılı kaldırma ilamında belirtildiği gibi, davalının ihracata konu olan ürünlerin taklit olduğunu bildiği yada bilmesi gerektiğinin tespit edilebilmesi, taşıma sözleşmesi hükümleri ile, taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin TTK hükümlerinin değerlendirilmesi, TTK 18/2 maddesi gereğince basiretli bir tacirden beklenen dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediğinin de dikkate alınması gerekeceği, kaldırma kararı öncesinde bilirkişi heyetinde bulunan makine mühendisinin bu somut olguları çözebilecek uzmanlığa sahip olmaması, davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin itirazların, içerisinde uluslararası taşımacılık, gümrük işlemleri ve marka konusunda uzman bilirkişilerce yeniden tartışılıp değerlendirilmesi bu bağlamda yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekeceğine ilişkin kaldırma ilamı doğrultusunda mahkememizce 23/02/2021 tarihli duruşmada konusunda uzman bilirkişilerden; davalının konişmento muhteviyatı ürünleri kontrol etme yükümlülüğü ve yetkisinin bulunup bulunmadığı, davalının taklit olduğu iddia edilen ürünlerin taklit olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olup olmadığının TTK hükümleri uyarınca basiretli bir tacir tarafından gösterilmesi gereken dikkat ve özen çerçevesinde gösterilip gösterilmediğine ilişkin rapor hazırlanılması istenilmiş olup, bilirkişilerce 19/10/2021 tarihli hazırlanan rapor dosyaya sunulmuş, raporun kaldırma ilamında belirtilen eksik hususları gidermiş olduğu görülmekle, denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığa uygulanacak Mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK m.61/1-c maddesine göre; “Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak” marka hakkına tecavüz sayılmıştır. Bu hükmün şartları şunlardır;
a.Bir markanın aynısı veya ayırt edilmeyecek benzeri taklit edilmeli,
b. Başkaları tarafından taklit edilen markanın taklit olduğu bilinmeli veya bilinmesi gerekli olmalı,
c. Başkaları tarafından taklit edilen markanın taklit olduğu bilindiği veya bilinmesi gerektiği halde markayı taşıyan ürünler; satılmalı, dağıtılmalı, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarılmalı, bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmalı veya ticari amaçla elde bulundurulmalıdır.
Davaya konu olayda taklit malların taşıyıcısı … Şirketi olup davalı tarafından konşimentodaki bilgilerin özet beyan olarak gümrük idaresine sunulduğu görülmüştür Davalının iddiası bu halde konteyner muhteviyatının taklit sigara olduğunu bilecek durumda olmadıkları şeklindedir. Davacı yan 16.6.2015 tarihli dilekçesinde davalıyı … isimli geminin acentesi ve taşıyıcısı olması sebebiyle davalı olarak gösterdiğini belirtmiştir.
Davaya konu olayda davalının acente olarak sorumluluğunun bulunup bulunmadığı basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü de dikkate alınarak tespit edilmelidir. Basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğunun doğal sonucu, ticari yararın zarara uğratılmaması veya böyle bir tehlikeye maruz kalmayı önleyici davranışları gerektirir.
TTK m.18/2’de genel bir prensip olarak düzenlenen “basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü”, tacire ticaret alanına dahil mallarda taklit marka kullanılıp kullanılmadığını araştırma konusunda ağır bir yükümlülük yüklemiştir. ( Arkan, Marka, C II,sf.218 ) Bu çerçevede “bilmek veya bilebilecek durumda bulunmak, markanın taklit olduğu konusunda herhangi bir şekilde bilgi sahibi olmayı, bu bilgiyi elde edebilecek durumda bulunmayı, taklit edildiğini görmeyi, tahmin etmeyi, tahmin edebilecek durumda bulunmayı ifade eder; yoksa taklit edenle anlaşma içinde bulunmaya gerek yoktur. (Tekinalp, Fikri Mülkiyet, sf. 494 vd. )
Bu çerçevede bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davalının davaya konu ürünlerin taşıyıcı şirketi olan …Şirketinin acentası olduğu, acenta olarak eşyaların Türkiye Gümrük Bölgesine gelmeden özet beyanı gümrük idaresine sunmakla sorumlu olduğu, özet beyanı sunarken mezkur konşimentoda ve gemi, manifestosunda bulunan bilgileri esas alarak verdiği, acente olarak konteynerde bulunan eşyaları yükleme limanında, yükleme esnasında görmesinin mümkün olmadığı gibi konşimento muhteviyatı eşyaların sahte ürünler olup olmadığının da tespit edilmesi gibi bir sorumluluğu bulunmadığı gibi mühürlü ve gümrük denetimi ve gözetimi altında bulunan konteynerin açılarak muhtevası eşyaları kontrol etmesinin mevzuat gereği de mümkün olmadığı, dava konusu sahte olduğu tespit edilen sigara cinsi eşyaların konteynere yüklenmesi esnasında nezaret etmediği, etse bile eşyaların sahte olup olmadığını anlamasının mümkün olmadığı bu çerçevede davalının Mülga 556 sayılı KHK 61/1-c anlamında markanın taklit edildiğini bilemeyeceği veya bilebilecek durumda olamayacağı sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, İstanbul BAM 16. HD’nin 20/10/2020 tarih, 2017/5721 Esas, 2020/1752 Karar sayılı kaldırma ilamı, hükme esas alınan 19/10/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL’nin mahsubu ile kalan 31,60 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 2.550,00 TL bilirkişi ücreti ile 37,00 TL posta giderleri olmak üzere toplam 2.587,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.