Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/36 E. 2021/436 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/36 Esas
KARAR NO : 2021/436

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2015
KARAR TARİHİ : 24/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının imtiyaz hakkı sahibi olduğu … Gazetesinin 27.03.2013 tarihli nüshasının 1. ve 20. sayfalarında yer alan “…” ve “…” başlıklı haberlerin yayınlandığını, haberin davacı şirket çalışanlarının özel haberi olduğunu, iki haberin davalının içerik sağlayıcısı olduğu … linkinde davacı şirketten izin almadan, kaynak göstermeden ve aynen yayınlandığını, yayınlamaya da devam ettiğini, davalının haberleri durdurması ihtimaline karşın … 1.FSHHM’de … D.İş sayılı tespit başvurusunda bulunulduğunu, haberlerin aynen yayınlandığı hususunun bilirkişice tespit edildiğini, davalının imtiyaz sahibi olduğu gazetenin 29.03.2013 tarihli nüshasının 1. ve 20. Sayfalarında “…” ve “…” başlıklı haberlerini yayınlandığını, davalının internet sitesinde … linkinde izin almadan, kaynak göstermeden aynen yayınlandığını, yayınlamaya da devam ettiğini, bu haber yazılarının özel haber olduğunu, özel haberlerin izin alınmaksızın, kaynak göstermeksizin ve aynen yayınlayan davalıya karşı davanın açılmasının zaruri olduğunu, davacının imtiyaz sahibi olduğu gazetede yayınlanan ve bahsedilen iki haberin atıfta bulunulan yazıdaki gibi eser olduklarını ve sahibinin hususiyetini taşıdıkları için teknik anlamda eser olduğunu, 5846 Sayılı Kanunun “…” başlıklı 36.maddesine atıfta bulunulduğunu, buna bakılarak da haberin başka kaynaktan alınması durumunda kaynağın belirtilmesi gerektiğini, davalının ise davacının haberlerini yayınlarken izin almadığını, kaynak vermediğini ve hukuka aykırı yayınlandığını, 5846 sayılı kanunun 66.madde ve devamında Hukuk ve Ceza davaları bölümünde aykırılık halinde söz konusu olacak durumların düzenlendiğini, 5846 sayılı kanunun 67.maddesinin 2 ve 3.fıkralarınla atıfta bulunarak davacının imtiyaz sahibi olduğu gazetede yayınlanan haberlerin, belirtildiği gibi eser sahibi olan davacı adı konulmadan yayınlandığını, bu madde mucibinde vaki olan tecavüzün ref’inin ve dava sonucunun davalı tarafça masrafı verilerek 3 gazetede ilanını, 5846 sayılı kanunun tazminat davası başlıklı 70/1 uyarınca davalının söz konusu haberlerin izinsiz yayınlanması sebebiyle davacıyı manevi zarara uğrattığını ve maddi kaybının bulunduğundan bahisle davalıya ait t24.com.tr internet adresinden davacı şirket haklarına yapılan tecavüzün ref’i, verilecek hükmün üç gazetede ilanına, 5846 sayılı Kanunun 68. Maddesi uyarınca 3.000,00 TL, 70.maddesi uyarınca 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; dava konusu haberlerin davalı internet sitesinde yayınlanmasının gazetecilik mesleğinin gereği olarak kaynağını Anayasa’dan alan haber verme hakkınının kullanılmasından ibaret olduğunu, söz konusu haberlerin yazılı basında ve internet ortamında yayın yapan diğer haber sitelerinde de yayınlandığını, FSEK md. 36’da ve Bcm Kon. m. 2/8 ve 10’da basın ve medya kuruluşlarınca yayınlanan olaylarla ilgili ve haber niteliğindeki yayınların serbestçe alıntı konusu yapılabileceğinin düzenlendiğini, FSEK m. 37 uyarınca “haber mahiyetinde olmak” ve “bilgilendirme kapsamını aşmamak kaydıyla” günlük hadiselere bağlı olarak haberlerin alıntılanması ve yayınlanmasının mümkün olduğunu, işbu davanın FSEK 36 ve 37. maddelerine ilişkin olduğunu, Eski Basın Kanununun 15. maddesinde yer alan hükme göre yani serbestçe yararlanma bakımından salt 24 saatin geçmiş olmasının yeterli görülmesi ve 36. maddede bunun benimsenmiş olmasının bu görüşü doğruladığını, yeni 5187 sayılı Basın Kanunumun 24. maddesinde eski yasadaki düzenlemenin yer almadığını, dolayısıyla kanun koyucunun yeni kanun ile Anayasa da yer alan haber alma ve verme hakkı bakımından yer alan düzenleme ile yetindiğini ve bu amaca dayalı serbest yararlanma ilkesinin benimsenmiş olduğunu, günlük havadis ve haberlerin nitelikleri itibari ile çoğunlukla eser niteliğine sahip olmadığını, dava konusu haberlerde muhabirlerin yalnızca olan olayları aktardıklarını, bu bağlamda özellikle Almanya’daki dava haberinin özel bir haber olarak algılanmaması gerektiğini ve tüm basın yayın organlarında yer alan haberin sahibinin hususiyetini taşıyan ve özel çaba gerektiren bir haber olmadığını, … yazısının ise yabancı dergide yer alan makalenin haberleştirilmesinden ibaret olduğunu ve … sitesinin bu bağlamda haber kaynağının “…” dergisi olduğunu davacının tüzel kişi olması sebebiyle manevi tazminat talebinde bulunamayacağını, dava konusu haberlerde alıntı yapılmasını yasaklayan bir düzenleme veya uyarı bulunmadığını, davacının tanık dinletme taleplerini ve dava dosyasında bulunan ilgili delil tespit raporlarını kabul etmediklerini, davacının FSEK m. 68 ve 70 uyarınca tazminat taleplerinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu beyanla dava konusu manevi tazminat talebi bakımından davacının dava ehliyetine sahip olmaması sebebiyle davanın husumet yönünden reddine, uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden ve bu bağlamda mahkemenin görevsizliğinden bahisle davanın görev yönünden reddine ve esasa yönelik haksız, hukuka ve kanuna aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava 5846 sayılı yasa kapsamında açılmış davadır, dosyada tarafların tüm delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
… 4. FSHHM’nin 15/07/2014 tarih … esas …karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup iş bu kararın temyiz olunması üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/15492 esas sayılı bozma ilamında “Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, dava konusu haber yazılarının hazırlık süreci ve sunum tarzı bakımından belirli bir üslubu olduğu ve FSEK 1/B anlamında hususiyet arzeden, aynı Kanun’un 2. maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri olduğu mütalaa edilmiş ise de, uyuşmazlık konusu yazıların davacı yayın kuruluşunun haber servisi tarafından hazırlanan günlük olaylara yönelik haber yorumları niteliğinde oldukları tartışmasızdır. Haber niteliğinde hazırlanan yazıların gazete okuyucusunun ilgisini çekecek tarzda ve habercilik mesleğine özgü haber diliyle yazılacağı, bu haliyle de genel anlamda yazılan açıklama ve ifadelerden farklı bir haber üslubuna sahip olacağı tabiidir. Esasen, habercilik mesleğinin genel prensipleri gereği bir olay hakkında edinilen bilgilerin ve düşüncelerin kamunun anlayabileceği biçimde doğru, kısa ve kolayca anlaşılabilir kılmak suretiyle haber diline dönüştürülmesi başlı başına 5846 sayılı FSEK 1/B maddesi anlamında hususiyet unsuru içeren ilim ve edebiyat eseri olarak kabulü sonucunu doğurmaz. Bu bakımdan, bilirkişilerden dava konusu haber yazılarının genel olarak habercilik mesleğinin gerektirdiği üslup ve sunum, bir başka deyişle gazetecilik gereği haber anlatımı, haber yazım kuralları ve haber dili dışında ayrıca 5846 sayılı FSEK 1/B maddesi anlamında haberi hazırlayan kişilerin de hususiyetini taşıyan, dolayısıyla FSEK 2. maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri vasfı bulunan yazılar olup olmadığı hususunda değerlendirme içeren görüş alınıp sonucuna göre uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesinin yapılması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazıların eser olduğundan bahisle hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile verilen karar bozulmuştur.
Bozma sonrası dava dosyası 2015/84 esas sırasına kaydolunmuş olup, İstanbul 4.FSHHM’den mahkemenin kapanması sonucu dosya mahkememize devrolunmuş ve mahkememizin 2017/218 esas sırasını almıştır.
Bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 26/10/2017 tarih ve 2017/218 Esas 2017/281 sayılı karar ile; hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporları kapsamında ve Yargıtay’ın bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme sonucu söz konusu haber niteliğinde hazırlanan yazının genel anlamda yazılan açıklama ve ifadelerden farklı bir haber uslübuna sahip olacağı ve haber diline dönüştürülmesinin hususiyet unsuru içeren ilim ve edebiyat eseri olarak kabulü sonucunu doğurmayacağı ve yapılan incelemede söz konusu haber yazılarının ilim ve edebiyat eseri vasfında bulunmadığı ancak kullanımın haksız rekabet oluşturduğu bu nedenle haksız rekabetin menine ve refine , ortadan kaldırılmasına, oluşan haksız rekabet nedeniyle alınan bilirkişi raporlarında kullanıma uygun bedel olduğuna kanaat getirilen 18.04.2014 tarihli bilirkişi raporundaki değerin uygun olduğu ve 2.500TL maddi tazminatın ve takdiren belirlenen 1.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat talebinin reddine ve davacının hukuki yararı bulunduğundan verilen hükmün ilanına karar verilmiş olup, iş bu kararın temyiz olunması üzerine bu defa Yargıtay 11.HD’nin 07/10/2019 tarihli ve 2018/5067 Esas 2019/6232 Karar sayılı ilamıyla ” dava, davacının imtiyaz hakkı sahibi olduğu gazetelerde yayınlanan ve eser niteliğinde olduğu iddia olunan haber içeriklerinin davalı tarafça izinsiz kullanımı nedeniyle eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı sonrasında yapılan değerlendirmeler sonucunda farklı görüşler içeren bilirkişi raporlarından, dava konusu haber içeriklerinin, 5846 sayılı FSEK 1/B ve 2. maddeleri anlamında haberi hazırlayan kişilerin hususiyetini taşıyıp ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olmayan yazılar olduğuna dair görüş bildiren 09.12.2015 havale tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ise de; bozma ilamı sonrasında dosya arasına alınan 10.03.2016 havale tarihli diğer bilirkişi raporunda, dava konusu haberlerin 5846 sayılı FSEK anlamında eser niteliğinde oldukları mütalaa edilmiş olup anılan bilirkişi raporları arasında oluşan çelişki giderilmeksizin karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, dava konusu haber içeriklerinin niteliği hususunda farklı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizin iş bu esasına kaydolunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılamada 08/10/2020 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilerek dosyanın Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda üç kişilik akademisyen FSEK uzmanı, bir basın yayın gazetecilik sektör bilirkişisine tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle iddia ve savunmalar aşamalarda sunulan bilirkişi raporları dikkate alındığında, davaya konu haberlerin bozma ilamında belirtildiği üzere eser niteliğinin bulunup bulunmadığı hususu irdelenerek, daha önce sunulan raporlardaki farklı değerlendirmeler de göz önünde bulundurularak ve hangi gerekçe ile farklı bir kanaate ulaşıldığı açıkça belirtilmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzimi yönünden heyete tevdi olunmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 17/02/2021 tarihli heyet raporunda özetle; davacı tarafından dosyaya sunulan haber içerikleri incelendiğinde dört haber içeriğinin de basit günlük olayları anlatan hususiyet taşımayan alelade haber içeriği oldukları, bu haberlerin FSEK anlamında sahibinin hususiyetini taşımadığı, haberi yapanın habere kattığı herhangi bir hususiyetin olmadığı, güncel olaylara ilişkin gelişmelerin aktarıldığı, habere katılan yorumların oldukça az olup bu yorumların da söz konusu haberin hususiyet taşıyan bir içeriğe kavuşturamadığı, bu nedenle davaya konu dört haberin de FSEK anlamında “eser” vasfına haiz olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri raporlardaki çelişkinin giderildiği anlaşılmıştır. ( FSEK 84 e yönelik değerlendirmelerin dava konusu olaya doğrudan uygulanamayacağı, haber içerikleri incelendiğinde kanundaki bir işaret resim ve sesin nakline yarayan bir alet üzerinde tespitin söz konusu olmadığı, özel bir söyleşiden ziyade haber aktarımından ibaret olduğu dikkate alındığında bahse konu değerlendirmeler somut uyuşmalığa uygulanmayacağı anlaşılmakla bu değerlendirmeler dikkate alınmamıştır.)
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporları kapsamında ve Yargıtay’ın bozma ilamları doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda mahkememizce davalı eyleminin haksız rekabet olduğunun tespiti ve değerlendirmesi üzerinden verilen 26/10/2017 tarih hükümdeki tespit ve değerlendirmelerin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacıya ait haber içeriklerinin eser niteliğine yönelik çelişkinin son alınan heyet raporu ile ortadan kalkmış olduğu, gerek raporlardaki tespit ve değerlendirmeler gerekse bozma ilamındaki değerlendirmeler dikkate alındığında dava konusu haber niteliğinde hazırlanan yazının genel anlamda yazılan açıklama ve ifadelerden farklı bir haber uslübuna sahip olmasının ve haber diline dönüştürülmesinin hususiyet unsuru içeren ilim ve edebiyat eseri olarak kabulü sonucunu doğurmayacağı ve yapılan incelemede söz konusu haber yazılarının ilim ve edebiyat eseri vasfında bulunmadığı, bu noktada davalı kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğunun kabulünün gerektiği sonucuna ulaşılmış olup haksız rekabetin menine ve refine, ortadan kaldırılmasına, oluşan haksız rekabet nedeniyle bu kapsamda alınan bilirkişi raporlarındaki kullanıma uygun bedel olduğuna kanaat getirilen 18.04.2014 tarihli bilirkişi raporundaki 2.500 TL maddi tazminatın ve takdiren belirlenen 1.000,00 TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve haksız kullanıma uygun olduğuna kanaat getirilmekle belirlenen miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulü ile bu miktarların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat talebinin reddine ve davacının hukuki yararı bulunduğundan verilen hükmün ilanına karar verilmesi gerekmiştir. (kısa kararda kanun yolu olarak sehven istinaf yolu belirtilmiş ise de hak kaybına sebebiyet verecek nitelikte olmayan bu hata resen düzeltilmiştir.)
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı … AŞ tarafından Davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile … adlı internet adresinde 27/03/2013 ve 29/03/2013 tarihlerinde Almanya da neo nazi duruşmasında Türk basınına ambargo ve … Türkiyenin dış polititasını yazdı başlıklı haberlerin izin alınmaksızın davalı tarafından kullanımının haksız rekabetin menine ve refine, ortadan kaldırılmasına,
2-Oluşan haksız rekabet nedeniyle 2.500,00 TL maddi tazminatın ve takdiren belirlenen 1.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat talebinin reddine,
3-Masrafı davalıdan alınmak üzere kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan traji en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 239,08 TL karar harcından peşin yatırılan 102,50 TL ve 76,85 TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 59,73 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesine yönelik talepler yönünden hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3 uyarınca reddolunan maddi tazminata ilişkin davalı vekili yararına hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2 uyarınca reddolunan manevi tazminata ilişkin davalı vekili yararına hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve posta gideri olmak üzere toplam 8.801,40 TL’nin -red ve kabule göre takdiren hesaplanan- 2.919,89 TL ve peşin harç 102,50 TL, ıslah harcı 76,85 TL olmak üzere toplam 3.099,24 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına ,
8-Davalı tarafından yapılan 60,30 TL’nin red ve kabule göre takdiren hesaplanan 40,29 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.24/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸