Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/335 E. 2021/295 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/405
KARAR NO : 2021/249

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2015
KARAR TARİHİ : 15/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle, davaya konu taşınmaz üzerindeki yapıya ilişkin ruhsata ait mimari projenin müellifinin ve mimari eser niteliğine haiz yapının eser sahibinin … olduğu, söz konu projenin aynı zamanda “Mimarlık Eseri” niteliğinde olduğu, bahse konu yapıya ilişkin kayıtlar incelendiğinde, merhum … imzalı ruhsat projesi ile Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları İstanbul Bölge Kurulunun 27/11/1987 gün ve 4339 sayılı karar eki tadilat projesinden sonra, FSEK uyarınca eser sahibi bulunan müvekkillerin onayı ve bilgisi dışında, davalı taşınmaz maliki tarafından hazırlatılmış restitüsyon ve tadilat projesinin tespit edildiğini, ayrıca anılan tarihten sonra yapıya izinsiz müdahalelerde bulunulduğu, bu suretle müvekkillerin mali ve manevi haklarının davalı tarafça ihlal edildiğini belirterek, FSEK 68.madde fıkra 1 uyarınca belirlenecek rayiç bedelin üç katına hükmedilmesi ve yine davalı yanın eylemlerinin FSEK 16.maddesinde düzenlenen eserin bütünlüğünü koruma hakkının ihlal edilmesi ve yine FSEK 15.maddesinde düzenlenen adın belirtilmesi yetkilerinin ihlal edilmesinden bahisle 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın 18/09/2013 tarihinden itibaren işletilecek merkez bankasınca kısa vadeli krediler için öngörülen avans faizi ile birlikte davalıdan tahlisini talep ve dava ettiği, dosyaya sunduğu ıslah dilekçesi ile; FSEK 70/3 fıkrası uyarınca davalının elde etmiş olduğu kârında tespitini talep ederek söz konusu değişiklikler ile taşınmazın değer artışının da tespit edilmesini ve bu miktarın da 18/09/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davacılara verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın … imzası taşıyan mimari projesinin 31.05.1985 tarih ve 1092 sayılı karar ile 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca onaylandığını, projenin hayata geçirilmesi esnasında 19.11.1986 tarih ve 2864 sayılı ve 27.11.1987 tarih ve 4339 sayılı kararlar ile … imzalı değişikliklerin onaylandığını, 1987-1988 yıllarında … ve yardımcılarının zaman zaman inşaatı ziyaretlerinde iç bölmeye ilişkin bazı değişiklikler için de sağlığında ayrıca onay alındığını, 1991 yılında yapı tamamlanmak üzere iken, yapının son durumunu gösteren değişiklikler için de kurul onayı alınacağı safhada …’in vefat ettiği ve dolayısı ile mirasçılarına başvurulmak istendiği, …’in mirasçılarına başvurmak için yapılan iyiniyetli çabaların sonuçsuz kaldığını, …’in mirasçı bırakmadan vefat ettiğini, bunun üzerine başından beri bütün projelerde ve ruhsatta imzası bulunan inşaat yüksek mühendisi… tarafından hazırlanıp imzalanmış yapının son durumunu gösteren değişikliklerin 13/09/1991 tarih ve 3653 sayılı kurul kararı ile onaylandığını, aradan geçen zamanda projede hiçbir değişikliğin yapılmadığı ancak projede değişiklik yapmak istenildiğinde …’in mirasçılarına ulaşılamadığını, yapılan zorunlu tadilatların kesinlikle eserin bütünlüğünü hiçbir şekilde bozmadığını, …’in şeref ve itibarına hiçbir biçimde halel getirmediğini belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 2015/21 esas-2017/60 karar sayılı 16.03.2017 tarihli kararı ile “…Davacılar tarafından davalı … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat talepli davanın reddine…” dair karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 2017/3398 esas-2019/2710 karar sayılı 10.12.2019 tarihli kararı ile”..Davanın, 5846 sayılı FSEK kapsamında davacıların murislerine ait mimari projenin ve projeye göre inşa edilmiş güzel sanat eseri niteliğinde olduğu iddia edilen yapının izinsiz değiştirilerek kullanılmasına dayalı 68. maddesi uyarınca üç kat tazminat ve 70/1 fıkrası uyarınca manevi tazminat talepli olduğu, ilk derece mahkemesince davacıların davasının zamanaşımı süresinin dolması ve sessiz kalma suretiyle hak kaybı nedeniyle reddine karar verildiği davacılar vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyası, … 11. Noterliğince düzenlenen … tarihli miras taksim mukavelesi, veraset ilamını ve FSEK 19. Madde ile FSEK 63. Madde hükümlerini birlikte değerlendirerek, dava şartlarından olan husumet ehliyetini öncelikli olarak değerlendirmesi, davacıların davacı sıfatının bulunduğu saptandıktan sonra davanın esasına girmesi gerekirken; cevap dilekçesinde süresinde yapılmış zamanaşımı itirazının bulunmaması, ön inceleme duruşmasında yapılan zamanaşımı itirazına, davacı vekilinin açık muvaffakatı bulunmamasına ve ıslah suretiyle de ileri sürülmemesine rağmen (HMK 141/1 maddesi) süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazını değerlendirerek ve davalı tarafça davacıların proje değişikliklerini, büyük bir kısmı binanın içerisinde olmasına rağmen yapıldığı tarihte öğrendikleri varsayımından hareketle, dava açma hakkının kötüye kullanıldığı konusunda somut deliller bulunmamasına rağmen davacıların sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş…”gerekçesi ile , Mahkememizce verilen 2015/21 esas-2017/60 karar sayılı 16.03.2017 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesi üzerine yargılamaya devam olunmuştur.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlığın, 5846 sayılı FSEK kapsamında davacıların, murislerine ait mimari projenin ve projeye göre inşa edilmiş güzel sanat eseri niteliğinde olduğu iddia edilen yapının izinsiz değiştirilerek kullanılmasına dayalı 68. Madde uyarınca üç kat tazminat ve 70/1 maddesi uyarınca manevi tazminat istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Davacıların murisine ait … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …esas, … karar 28/07/2011 tarihli veraset ilamının incelenmesinde, davacıların murisinin 09/09/1988 tarihinde dul ve çocuksuz olarak vefat ettiği, davacıların …’in yeğenleri ve ikinci dereceden mirasçı oldukları anlaşılmıştır.
Eser sahibinin ölümü üzerine, eserden kaynaklanan manevi hakları kimlerin kullanabileceğinin FSEK 19. Maddede düzenlendiği, kanun maddesinde ;”Eser sahibinin 14. ve 15. Maddelerin birinci fıkralarıyla kendisine tanınan selahiyetlerin kullanılış tarzlarını tespit etmemişse yahut bu hususu herhangi bir kimseye bırakmamışsa bu selahiyetlerin ölümünden sonra kullanılması, vasiyeti tenfiz memuru, bu tayin edilmemişse sırasıyla eser sahibinin sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana-babasına ve kardeşlerine aittir.
Eser sahibinin ölümünden sonra yukarıdaki fıkrada sayılan kimseler eser sahibine 14,15 ve 16. Maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları eser sahibinin ölümünden sonra yetmiş yıl kendi namına kullanabilir.
Eser sahibi veya birinci ve ikinci fıkralara göre salahiyetli olanlar, salahiyetlerini kullanmazlarsa; eser sahibinden veya halefinden mali bir hak iktisap eden kimse meşru bir menfaati bulunduğunu ispat şartıyla, eser sahibine 14, 15 ve 16. Maddelerin üçüncü fıkralarındaki hakları kendi namına kullanabilir. ” hükmünün düzenlendiği, ilk derece mahkemesinin FSEK 19. Madde düzenlemesine gerekçesinde yer verdiği ancak davacıların yasal düzenleme karşısında hak sahibi olup olmadığının değerlendirilmediği görülmüştür.
FSEK 63. Madde de ” Bu kanunun tanıdığı mali haklar miras yoluyla intikal eder.Mali haklar üzerinde ölüme bağlı tasarruflar yapılması caizdir.” hükmü düzenlenmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 2017/3398 esas-2019/2710 karar sayılı 10.12.2019 tarihli kaldırma kararında; murisin vasiyetname ile davaya konu mimari proje üzerindeki mali haklarını dava dışı üniversiteye bırakıp bırakmadığının ve 6100 Sayılı HMK 114. Madde de davacıların taraf sıfatının bulunmasının dava şartı olarak düzenlenmesine rağmen, maddi ve manevi tazminat davası yönünden davacıların dava açma hakkının ve husumet sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği, bu bağlamda … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, … 11. Noterliğince düzenlenen… tarihli miras taksim mukavelesi, veraset ilamını ve FSEK 19. Madde ile FSEK 63. Madde hükümlerini birlikte değerlendirerek, dava şartlarından olan husumet ehliyetini öncelikli olarak değerlendirmesi, davacıların davacı sıfatının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekçesi ile önceki karar kaldırılmıştır.
Kaldırma ilamında belirtilen eksik hususların giderilmesi bakımından … 11. Noterliğine ve … 11. Asliye Hukuk Mahkemesine ( Eski … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi) müzekkere yazılarak … Tarih, … yevmiye numaralı miras taksim sözleşmesi ve dava dosyası istenilmiş, bozma sonrası yeni esas numarası 1990/951 sayılı dosya, işbu dosyamız arasına alınmıştır.
Vasiyetnamenin İptali istemine dayalı olarak açılan … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli, …E. …K. Sayılı dosyasının incelenmesinde, “…vasiyetnamenin tanzim mahalli olmadığı gerekçesiyle vasiyetname iptaline ilişkin davanın kabulü’’ şeklinde karar verildiği, daha sonra yerel mahkeme kararının, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin10.05. 1990 tarihli 12841-4657 sayılı karar ile, ‘’Olayımıza gelince; miras bırakan antetli basılı ( üzerinde ikametgah adresi bulunan) kağıdına el yazısı ile vasiyetini yazıp tarih koyarak el yazısı ile imzaladıktan sonra yine üzerinde açık adresin bulunan özel zarfın içinde kapalı olarak Üniversite rektörüne son arzularını belirten vasiyetname olduğunu açıklayarak teslim etmiştir. Vasiyetnamenin vasiyetçinin antetli kağıdında gösterdiği ikametgahında düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Bu konuda taraflar arasında çekişme de bulunmamalıdır. Bütün bunlara rağmen olaya kastı yorumla yaklaşılarak faydasız ve şekilci bir anlayışla vasiyetin geçersiz olduğunun kabulünde isabet bulunmamaktadır.’’şeklindeki gerekçeyle bozulduğu, karar düzeltme talebinin de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ nin 04.12.1990 tarihli 8838-12263 sayılı kararı ile reddedildiği, İşbu bozma kararı sonrasında ve tarafların –mirasçıların kendi aralarında akdettiği miras taksim sözleşmesi çerçevesinde- sulh olması üzerine … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. , …K. Sayılı kararı ile ‘’… 11.1.1988 tarihli elyazısı ile yazılmış vasiyetnamenin … sulhen ve tasdikine ve tesciline’’şeklinde karar verildiği, anılan karar üzerinde yer alan şerhten de, vasiyetnamenin geçerli olacak şekilde tasdik ve tescil edildiği hususunun 25.04.1994 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Yargılama safhası sonucunda mirasbırakan tarafından tanzim edilen el yazılı vasiyetnamenin geçerli olduğuna dair tespit karşısında davanın dayanağını oluşturan dava konusu proje üzerindeki her türlü mali ve manevi hakların … Üniversitesine bırakılmış olduğu, kaldırma ilamında da işaret edildiği üzere FSEK 19. Madde ile FSEK 63. Madde hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinde, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gereklidir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 2017/3398 esas-2019/2710 karar sayılı 10.12.2019 tarihli kaldırma kararı, toplanan deliller, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …E. , … K. Sayılı dosyası, … 11. Noterliği’nin … Tarih, … yevmiye numaralı miras taksim sözleşmesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde mirasbırakan tarafından hazırlanan el yazılı vasiyetnamenin geçerli olduğu ve hukuki sonuç doğuracağı bu nedenle davacıların FSEK 19. Madde ile FSEK 63. Madde hükümleri ile birlikte aktif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla, davanın 6100 sy. HMK 114/1-d ve 115/1, 2 md.’leri gereği usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcının peşin yatırılan 428,55 TL’den (peşin+ıslah) mahsubu ile kalan 369,25 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına maddi tazminat talebine ilişkin 5,900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına manevi tazminat talebine ilişkin 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.