Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/332 E. 2021/304 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/332 Esas
KARAR NO : 2021/304

DAVA : Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/10/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili firmanın Türk Patent Enstitüsü Marka Tescil Belgesi ile tescilli “…” ünvanı ile 2014 tarihinden itibaren eğitim verdiğini, Söz konusu “”…” markası 11.10.2017 tarihinden itibaren müvekkil adına tescilli olduğunu, “… “ markasının, müvekkili şirketin uzun uğraşları, eğitim camiasında sağladıkları güven neticesinde … hale gelmiş ve … olarak kabul edildiğini, davalı tarafın, tescilli marka ile iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresini kullanması, piyasada müvekkil adına tescilli markanın kapsadığı hizmet kolunda üçüncü kişileri yanıltıcı nitelik taşıdığını, konu ile ilgili olarak davalı tarafa … 38. Noterliğinin … tarih ve … yev-li ihtarnamesi keşide ve tebliğ edilmiş olduğunu, Ticaret Unvanını kullanmak hakkı yalnızca bu unvan sahibine ait olduğunu, Markalar Kanunu Madde 29 da “marka hakkına tecavüz” açıkça düzenlendiğini, açıklanan nedenler doğrultusunda müvekkil adına 11.10.2017 tarihinden itibaren tescilli bulunan … markasına yönelik olarak markaya tecavüzün tespit ve men’ine, ilan, reklam ve basılı evrakların imhası ile, hükmün ilanına karar verilmesini talep zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenler ve mahkemece re’sen dikkate alınacak sair nedenler doğrultusunda; markalar Kanunu Hükümleri gereği markaya tecavüzün tespitine ve men’ine, ilan, reklam ve basılı evrakların imhasına, hükmün ilanına, davalı hakkında dava harç ve masrafları ile avukatlık ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “01.07.2010 tarihinde … … … olarak … adresinde dershanesini açtığını, dershanesinin ticaret ünvanı olan … … … ünvanı 27.10.2010 tarihli 7678 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil edildiğini, ayrıca … Valiliği İl Eğitim Müdürlüğü’nün … tarihli yazısıyla … … adıyla kurum açma izninin tarafına verildiğini, 2016 yılında Milli Eğitim Bakanlığı dershanenin adının FETÖ terör örgütünün dershanesiyle çağrışım yaptığını belirterek benden … olan adımın değiştirilmesini talep etttiğini, kendisinin de dershanesinin adını 2016 yılından itibaren Özel … Uzman Bakışı Özel Öğretim Kursu olarak değiştirdiğini, 2016 yılından itibaren kestiği tüm faturalarda Uzman Bakışı Özel Öğretim Kursu … ünvanını kullandığını, adi şirketlerin ticaret ünvanını tescil ettirme zorunluluğu bulunmadığından işbu ünvanın tescil edilemediğini, ancak sadece internet sitesinde sehven duran ve yeni ticaret ünvanımla birlikte yer alan … adı davacının… tarihinde … 30.Noterliği’nden keşide ettiği … yevmiye noju ihtarından sonra kaldırıldığını, anlaşılacağı üzere ne faturalarında, ne tabelada ne de internet sitesinde … adının yer almadığına, yukarıda açıkladığı nedenlerle dava tarihinden önce sadece internet sitemde sehven var olan ve ihtarnameden sonra ancak dava tarihinden önce kaldırdığı … adıyla ilgili tarafına açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu” beyan etmiş … ünvanını kullanmadığından davanın konusuz kalmasına, davacının tüm taleplerinin reddine, avukatlık vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekili cevaba dilekçesinde özetle; davalının dava tarihinde kendisinin de ikrar ettiği üzere davacıya ait markayı kullandığını ikrar ettiğini, davanın bu sebeple açıldığını, davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği, HMK 331 gereği davanın konusuz kaldığı dikkate alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmasını talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiştir.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, davacı adına … tescil nolu “…” ibareli markanın 41.sınıf emtialar yönünden 31/05/2018 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça Ticaret Sicil gazetesi, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Faaliyet izin belgeleri ve faaliyetine ilişkin bilgi ve belgelerin sunulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1)Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Sunulan deliller tarafların tecavüzün son bulduğuna ilişkin kabul ve ikrarları dikkate alındığında inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, usul ekonomisine uygun düşmeyeceği anlaşılmakla inceleme yapılmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması talebine ilişkindir.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde bulundurulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımının tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara, 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde tüketiciler tarafından karışıklığa sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
HMK Madde 331- (1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Hükümlerine amirdir. Taraflarının haklılık durumları izahı yapılan mevzuat kapsamında ele alınması gerekmektedir.
İzahı yapılan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri uyarınca, markanın sahibine sağladığı haklar tescil ile oluşur ve üçüncü kişilere karşı tescilin yayım tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Önce tescil ettiren kişi, o işaret üzerinde marka ile ilgili mal ve hizmetler için inhisar ve daha sonra başkasının marka olarak tescil ettirmesini men etme hakkını kazanır, öncelik ilkesi şöyle ifade edilebilir: daha önce tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret yada ondan ayırt edilemeyecek kadar onunla ayniyet içinde bulunan bir işaret, aynı mal veya hizmetler yahut aynı türdeki mal ve hizmetler için bir kere daha başkası tarafından marka olarak tescil edilemez; önce yapılan tescil sonrakileri önler.
Önceye dayalı hak sahibi olan kişi, markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, tescilli marka hakkı sahibi, bu işareti önceden beri marka veya sair bir tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi, bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men edemez.
Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken kullandığı isimdir. Bu yönüyle ticaret unvanı taciri tanıtmaya ve onu diğer tacirlerden ayırt etmeye yarar (Arkan, Ticari İşletme Hukuku, s.241). Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve işletmeyle ilgili senet ve diğer evrakı imzalarken kullandığı addır. Bu bakımdan ticaret unvanı ticari işletmelerin sahibini belirler ve ticari işletmeleri diğer ticari işletmelerden ayırır. Buna karşılık marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayıran işarettir. Bu ibareler niteliklerine uygun kullanıldığı müddetçe birbirlerine karşı haksız rekabet veya tecavüz teşkil etmezler.
Sonraki tarihli bir ticaret unvanının, öncelik hakkına sahip bir markaya tecavüz oluşturmasının koşulu, unvanın markasal olarak kullanılması, yani kullanımının markasal işlevler de görmesidir. Şayet unvanın kullanımı tamamen unvansal nitelikte ve hiçbir markasal etki doğurmuyorsa, markaya karşı bir iltibas tehlikesinin varlığından söz edilemeyecektir.
Kullanılan ticaret unvanı, yasal mevzuata uygun olarak kullanılmakta ve markasal bir etki doğmamakta ise, başkasının marka hakkını ihlal etmeyeceği gibi haksız rekabet de oluşturmayacaktır.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat ve yargı uygulamalarımız kapsamında değerlendirildirildiğinde; her ne kadar davacı davalının adına tescilli “…” ibaresini internet ortamında kullandığından bahisle iş bu davayı açmış ise de bahse konu kullanımın sonlandırıldığı, davanın konusuz kaldığı, esasen davalı tarafından sunulan deliller dikkate alındığında davaya konu markayı davalının tescilsiz bir şekilde davacının tescil tarihinden önce ticaret unvanında ve işletme adında markasal olarak kullandığı, 2016 yılından bu yana bu kullanımlarını sonlandırdığı, bu hususu dosyaya sunduğu deliller ile ispat ettiği, ancak tarafların kabulünde olduğu üzere internet sitesindeki bahse konu ibarenin çekilen ihtar sonrası kaldırıldığı, sonuç olarak davalının davaya sebep internet üzerindeki kulllanımını sonlandırmış olduğu dikkate alındığında dava konusuz kalmış ise de esasen davalının bahse konu ibare üzerindeki davacıya ait marka tescili öncesi kullanımları dikkate alındığında davacının sonradan yaptırmış olduğu marka tesciline dayalı olarak davalının markasal kullanımlarını önleyemeyeceği, davalı kullanımlarının mevzuat kapsamında haksız kullanım ve markaya tecavüz olarak kabul edilemeyeceği dikkate alındığında HMK 331 dikkate alındığında yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla yargılama gideri ve vekalet ücreti davacı üzerinde bırakılmak suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nişn mahsubu ile bakiyesi 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAD KAYDINA,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara İADESİNE,
5-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸