Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/330 E. 2022/20 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/330 Esas
KARAR NO : 2022/20

DAVA : Marka (Marka İptalden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İptalden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkemize sunmuş olduüğu dava dilekçesi aşamalardaki beyanlarında özetle: davalı şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli; … başvuru no ile 37. sınıfta tescilli “…” isimli markanın, tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından işbu dava tarihinden itibaren geriye doğru beş yıllık süre içerisinde Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmadığından iptali gerektiğini, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun İptal hâlleri ve iptal talebi başlığında 26. Maddesinin 9. Madde atfı gereği “(1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” hükmüne havi olup kanun koyucunun marka sicilini ciddi olarak kullanılmayan markalardan arındırma amacını güttüğü anlaşıldığını, markanın ciddi biçimde kullanılması için malın ve/veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukta piyasada ve piyasaya hitap eden yerlerde ve pazar yaratıcı biçimde kullanılması gerektiğini, davalı şirketin anılan markayı dava tarihinden önceki beş sene içerisinde ülkemizde kesintisiz, yoğun ve ciddi birşekilde kullanmadığını, markaların ancak kullanıldığı ve izah edilen fonksiyonlara hizmet ettiği takdirde korunmaya mazhar olacağını, bu itibarla markaların öncelikle kullanmama sebebi ile iptali gerektiği ortada olduğunu, davalı şirketin resmi internet sitesinde de yayınlanmış olan aktif olarak faaliyet gösterdiği alanlar inşaat, enerji, turizm, nakliyat, sağlık, gıda, dış ticaret, çevre teknolojileri olduğunu, enerji grubunda yenilenebilir enerji ve konvansiyonel enerji olarak 2 dalda elektrik üretimi hizmeti sunduğunu, çevre grubunda tehlikesiz atık dönüşüm sistemleri, tıbbi atık sterilizasyonu, su geri kazanım tesisleri ve atık su arıtımı, kompost ve gübre tesisleri bakımından hizmet sunduğunu, İnşaat grubunda konut yapıları inşaatı, ticari ve kültürel yapıların inşaatı, plaza ve iş merkezleri inşaatı, alışveriş merkezleri inşaatı, otel inşaatı hizmetlerini sunduğunu, nakliye grubunda uluslararası kara taşımaclığı, gübreleme ve depolama hizmeti sunduğunu, sağlık grubunda sağlık tesisleri inşaatı ve işletmeciliği hizmetini sunduğunu, 37. sınıftaki hizmet grupları ‘Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri’ni içermekte olduğunu, davalı … Şirket’in bu bahsi geçen hizmetleri sunmadığının görüldüğünü, Türk Ticaret Kanunu’nun 64. maddesi ‘Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.’.. hükmüne havi olup davalı şirketin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerden de 37. sınıf kapsamında hizmet sunmadığı anlaşılacağını, Yargıtay 11. HD 11.10.2018 tarih ve 2018/6259 sayılı kararında da belirtildiği üzere davalının markayı kullandığını ispatla yükümlü olduğu, markanın kullanılıp kullanılmadığının tespiti amacıyla dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönemi kapsayan ticari defterler, faturalar ve ürünler üzerinde yapılan inceleme neticesinde, anlaşılacağını, müvekkil şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli; …başvurulu no ile 11, 35 ve 37. sınıfta tescilli ..’ ibareli markanın 03.07.2020 tarihinde tescil edildiğini, müvekkil şirketin, ev ve ofis klima, ticari tip klima, vrf merkez sistemleri, el kurutma sistemleri mal ve hizmetlerini sunulduğunu, Marka sınıflarından 11, 35 ve 37. Sınıflar; 11. sınıf -İklimlendirme ve havalandırma cihazları. 35. sınıf -Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İklimlendirme ve havalandırma cihazları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 37. sınıf -Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetlerini kapsamakta olduğunu, müvekkili şirketin mal ve hizmet yönüyle bu sınıflara yönelik hizmeti sunduğundan markayı da ciddi biçimde kullandığını, müvekkil şirket tanınmış kurumsal bir şirket olduğunu, Ev, hastane, düğün salonları, okul vb yerlere ısıtma-soğutma, havalandırma, el kurutma cihazları takarak faaliyetlerini aktif olarak sürdürdüğünü, müvekkil şirketin de uğraş alanı klima ve vrf merkez sistemleri olup ısıtma, havalandırma ile ilgili olduğundan bu … ibaresinden esinlendiğini, faaliyet alanları da bu yönde olduğunu, davalı şirketin tescil tarihi olan 15.07.2015’den beri 37. sınıfa ait hizmeti sunmaması bilhassa ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamir hizmetleri sunmaması ve buna rağmen markanın tescili müvekkil şirketi zarara uğrattığını, davalı şirketin, … markasını tescil ettirdiği sınıfa dair hizmeti olmadığının izahtan vareste olduğunu, müvekkil şirketin marka tescili Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetlerine dayandığından, davalı şirketin dava konusu markayı kullanmaması sebebiyle iptali, eğer bu durum sayın mahkemece mümkün görülmezse en azından ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri yönünden iptali gerektiğini, davalı şirketin bu alanlarda faaliyet göstermeden 37. sınıf kapsamında markasını tescil ettirmiş olması müşterileri yanıltmakta ve müvekkil şirketi zarara uğrattığını, … ibaresi ve 37. sınıfta özellikle ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri adı altında tescil edilmiş olması, ortalama tüketicide faaliyet gösterdiği izlenimini uyandıracağını, davalı şirketin dava konusu markayı tescili halkı yanıltacak ve yanlış anlaşılmaya neden olacak durumda olduğunu belirtmiş davanın kabulü ile davaya konu markanın hak sahibi tarafından kullanılmadığının tespiti ve kullanılmama sebebiyle iptal edilmesini, bu mümkün olmazsa 37. sınıftaki Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri yönünden iptalini, sicilden terkinini, aksi halde davalı adına tescilli markanın 37. sınıftaki ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri sınıfları yönünden iptaline karar verilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usule uygun tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış. Gönderilen ihtaratlı tebliğe rağmen herhangi bir delil bildirmemiştir.
TPMK kayıtları dosya içerisinden alınmış davaya konu … tescil numaralı ”…” ibareli markanın 37. sınıfta davalı adına 08/04/2013 tarihinde sicile kaydedildiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış kullanmamaya dayalı marka iptali talebine ilişkindir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir 2-Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fikra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a)Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b)Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.3- Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucunun Markalar Sicilini kullanılmayan markalardan arındırma amacını güttüğü anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde SMK m.26/I-a) hükmü de SMK m.9/I’de belirtilen hallerin bir iptal sebebi olduğunu ortaya koymaktadır.
Marka üzerindeki hakkın kazanılması için sicile tescil edilmesi yeterli olsa da kanun koyucu tescil edilmiş marka ile marka hakkı sahibine sağlanan korumanın devam edebilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Bunun arkasında; tescil edilen bir markanın haksız yere sahibinin tekelinde kalmasının engellenmesi, marka sicilinin kullanılmayan markalarla dolu bir ‘çöplük’ haline gelmesini önlemek veya kullanılmayan bir markadan onu kullanmak ve bir değer yaratmak isteyen bir başka kişinin yararlanmasının önünü açmak gibi pek çok ekonomik ve toplumsal nedenler yatmaktadır. Zira marka hakkı sahibine inhisari bir yetki veren ve herkese karşı ileri sürülebilir nitelikte olduğundan kanun koyucu, bu geniş hakkın yanı sıra marka sahibine hakkaniyet ölçüsünde birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Markanın usulünce kullanılması zorunluluğu da bunlardan bir tanesidir.
SMK madde 9’da marka kullanılmama sebebiyle iptali edilebilmesi için haklı bir sebep olmaksızın tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından tescil tarihinden itibaren 5 yıl boyunca Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmamış veya kullanımına beş yıl ara verilmiş olması gerektiği düzenlenmiştir. Ciddi biçimde kullanımdan bahsedebilmek için en öncelikli kriter markanın kullanım yoğunluğu ve markadan elde edilen ekonomik yarardır. Markanın sadece birkaç defa ambalajlara basılması veya az sayıda bastırılan broşürlerde kullanılması gibi kullanım süresi ve etkisi sınırlı, hatta göstermelik denebilecek kullanımlar SMK md.9 anlamında ciddi kullanım teşkil etmez. Markanın ciddi kullanımı belirlenirken markanın kullanım şekli, kapsamı, süresi gibi objektif kriterlerden hareket edilmelidir. Marka sahibi markasını aynı mal veya hizmeti üreten teşebbüslerin oluşturduğu piyasada farklı bir yer edinmek veya yeni bir mal veya hizmet piyasası oluşturmak biçimde kullanmışsa ciddi bir kullanımdan söz edilebilir.
Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ciddi kullanımlar SMK m.9 anlamında marka hakkının muhafazasını sağlayacaktır. Aksi halde markanın dava konusu emtia bakımından iptali talep edilebilecektir. Bu çerçevede davalı tarafın geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi olarak kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
Dosya içeriği dikkate alındığında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 ile getirilen marka iptaline ilişkin düzenleme ile, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinin AYM’nin iptal kararı ile oluşan boşluğun ne şekilde doldurulması gerektiği üzerinde durulması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 kullanmamaya dayalı marka iptaline ilişkin olup anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172), sonuç olarak 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmamaya dayalı iptal şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/06/2019 T. 2019/1765 E. 2019/4421 K sayılı kararı)
Kullanılmama nedeniyle bir markanın iptal edilebilmesi için kullanılmamanın haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu noktada ispat yükü davalı taraftadır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Davalının kullanımlarına ilişkin ticari defterlerin yapılan ihtarata rağmen sunulmadığı dikkate alındığında ciddi kullanımı ispat yükü altındaki davalının bunu ispata yarar delil sunmadığı, bu noktada yaptırılacak olan bilirkişi incelemesinin terditli talep bulunduğu dikkate alındığında davacının ikrar ettiği mal ve hizmetler yönünden inceleme yapılmasının usul ekonomisine uygun düşmeyeceği, terditli talebin değerlendirilmesi yönünden esasa etkili olmayacağına kanaat getirilmiş, usul ekonomisi gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın dosya kapsamı ve mevzuat hükümleri kapsamında gerekli değerlendirme mahkememizce yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın kullanmamaya dayalı marka iptal talebine ilişkin terditli olarak açıldığı, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere davalıya ait tescilli markadaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden faaliyeti bulunmakla birlikte kendi faaliyet alanında olduğu bildirilen ve terditli olarak talep edilen 37. Sınıfta yer alan “ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi ) bakımı ve tamiri hizmetleri” mal ve hizmetleri yönünden yönünden ispat yükünün üzerinde olan davalının bu mal hizmetler yönünden davaya konu markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre ile ciddi bir biçimde kullanıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, ciddi kullanımının bulunduğunun ispatlanamadığı, tümden iptal yönünden dava dilekçesindeki ikrarlar dikkate alındığında inceleme yapılmasının usul ekonomisine uygun düşmeyeceği anlaşılmakla terditli talep yönünden davacının sübut bulan kısmen iptale yönelik davasının kabulü ile davaya konu markanın kısmen iptali yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE,
Tpmk nezdinde davalı adına … no ile tescilli “…” ibareli markanın 37. Sınıfta yer alan “ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi ) bakımı ve tamiri hizmetleri” mal ve hizmetleri yönünden kısmen iptaline, bu mal ve hizmetler yönünden sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 65,50 TL posta gideri, 116,60 TL harç (peşin+başvuru+vekalet) olmak üzere toplam 182,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip
¸

Hakim
¸