Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/306 E. 2023/78 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/306
KARAR NO : 2023/78

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ: 25/12/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka hükümsüzlüğünden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesi : Davacı vekilinin Mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının …’un … semtinde gelinlik üretip sattığı; … no.lu … markasının tescilli olduğu; … alan adının sahibi olduğu; yabancı müşterileri için 25.11.2015 tarihinde … .COm uzantılı internet sitesini satın aldığı ve aktif olarak kullandığı; 06.12.2015 yılında “…” markasının ve logosunun yer aldığı Youtube kanalını açtığı; 31.07.2013 tarihinde aynı Marka ve logo ile Instagram hesabı açtığı; Davalılar tarafından “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” “…” şeklinde marka tescili başvurularında bulunulduğu; davalıların markayı “…” ve “…” şeklinde kullandığı; isim ve logoların asli unsur olan “…” ibaresini içerecek şekilde davacı markasının sulandırılmasına yol açacak tarzda ve iltibas yaratır düzeyde benzer olduğu; tespit dosyasına fotoğrafı eklenen ürünlere ait etiketlerde marka isim ve logosunun davalılardan …’in başvurusunu yaptığı ve itiraz üzerine reddedilen … no.lu “…” ibareli markanın isim ve logosunu içerdiği; söz konusu tescil edilmeyen markanın ve tescilli … no.lu “…” markasının ürün etiketlerinde kullanıldığının bilirkişi raporunda tespit edildiği; yine etiketlerde kullanılan “… ibareli markanın da tescilli olmadığı; davalıların davacı markasında yer alan “…” ibaresini davalı ile aynı sektörde, aynı coğrafi bölgede, aynı müşteri kitlesini hedef alacak biçimde gelinlik markası olarak kullandıkları; davalılara ait … uzantılı adreste ve … uzantılı profilde “…” ibare ve logolarını kullandıkları; davalıların…alan adına … 2, FSHHM’nin … D. İş dosyası ile erişim engeli tedbiri konduğu; bunun üzerine davalıların… alan adlı sitede faaliyetlerini sürdürdükleri; davalıların tescilli – markalarının – “…” markasındaki “… ibarelerini/harflerini esas unsur olarak kullanarak davacı markasına iltibas yarattıkları; …D. İş dosyasında davacı markasıyla benzerlik teşkil eden kullanımlar tespit edilmesine rağmen – davalının — 11.08.2020 – tarihli … no.lu “…”, 16.09.2020 tarihli …no.lu “…” ve … no ile “…”ibareli üç markayı daha tescil ettirmek için kötüniyetle başvuruda bulunduğu; davalının fiillerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiği ifade edilerek; … D. İş sayılı dosyada verilen ihtiyati tedbir kararının devamına; …, …, …sitelerinin erişime engellenmesine, söz konusu sitelerdeki marka kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, durdurulmasına, men’ine, ref’ine; davacı markası ile iltibas yaratan, kötüniyetli tescillerin hükümsüzlüğüne; … no.lu “…”, ..no.lu “…”, …no.lu “…” markaların tümünün hükümsüzlüğüne ve devrinin tedbiren engellenmesine; “…” …“…” kelimesini andıracak düzeyde meydana gelmiş harfler bütününü içerir ürün, tanıtım malzemesi vs. emtiaya el konularak imha edilmesine; davacıya ait markayla iltibas oluşturan markalar ile davacı ürünlerinden daha kalitesiz ve daha ucuza fiyatla ürün satan davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespitine, ortadan kaldırılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesi : Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacılar … ve …Şti. tarafından, davalı müvekkilleri … ve …Ltd.Şti. aleyhine açılan davayı, dava dilekçesi içeriğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki her türlü talep, beyan, itham ve iddialarının hiçbirini kabul etmediklerini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, HMK 114.maddesi gereğince, dava şartı bulunmadığını, … 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… D.iş sayılı dosyasındaki davacı talep, beyan ve iddialara ve yapılan aleyhe işlemlere de tümüyle itiraz ettiklerini, davacının markasına, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinde sözkonusu olmadığını, davacının markasının ayrı, davalının markası ayrı olduğunu, “…” kelimesinin davacıların tekelinde, inhisarında olan veya olabilecek mahiyette özel bir kelime veya marka olmadığını, “…” kelimesinin ANONİM bir kelime olduğunu, davacıların haksız işlemlerinden dolayı davalı müvekkiller çok ciddi zarar ziyana maruz kaldıkları için, bütün bunların tazmini için karşı taraf aleyhine her türlü tazminat talep ve dava haklarımızı saklı tutarak, her iki davacının, her iki davalı müvekkili aleyhine açtığı davanın ve bütün taleplerinin reddine karar verilmesini, her türlü karşı dava, maddi ve manevi tazminat talep ve dava haklarımızın saklı tutulmasına karar verilmesini, haksız ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, talep etmiştir.
Davalılar vekilinin asıl dava cevap ve karşı davadaki dava dilekçesinde özetle: İhtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını; tedbirin orantılı olmadığı; ters teminat ilkesine göre karar verilmesi mümkünken yazılı şekilde verilen kararın yargı pratiklerine aykırı olduğunu, davacı …’nin davada taraf sıfatı olmadığından bu davalı yönünden aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davalı tescillerinin 22/02/2017 tarihinde olmasına rağmen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra marka hakkında tecavüz iddiasında bulunulduğu, davacının davalının mağaza açılışına çiçek göndermesi olgusu karşısında davalı firmadan ve markadan haberdar olmamasının beklenemeyeceğini, davalıların kullanımlarının marka hakkı kapsamında olduğunu, davacıya ait “…” ibaresinden müstakil bir markanın olmadığı; davacının … markasının esas unsurunun … olarak kabul edilemeyeceğini, … ibaresinin daha önce defalarca tescil edilmiş, ayırt ediciliği düşük, herkesin kullanımına açık birakılması gereken sözcüklerden olduğu; davacının markasının zayıf marka olduğunu, TPMK” nezdinde … ibaresi geçen … tescilli markanın bulunduğunu, markaların tescilli oldukları gelinlik emtiası pahalı olduğundan, tüketicilerin önceden ciddi araştırma yaparak ve zaman harcanarak söz konusu emtiayı satın aldıklarını, dolayısıyla ortalama tüketicinin dikkat seviyesinin yüksek olduğunu, davacı …’nın aktif olarak kullanmadığı markaya dayanarak dava ikame etmesinin kötüniyetinin göstergesi olduğunu beyan etmişlerdir.
Davacı/karşı davalının cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle: Davacı/karşı davalı tarafından her ne kadar marka kendi adına tescil edilmişse de markanın ve markanın tescilli olduğu emtianın satışı şirket üzerinden yürütüldüğünden haksız rekabetten kaynaklanan zararın şirket üzerine doğduğu; dolayısıyla şirketin bu zararın tespiti ve engellenmesini talep hakkının mevcut olduğunu, zamanaşımına uğramadığını, temadinin sürdüğünü, davada tazminat talebinin olmadığını, davalı/karşı davacı kullanımının haksız rekabet teşkil ettiği hususunun … D. İş dosyasında tespit edildiği; davalıların iş yerinde sattıkları gelinliklerdeki etiketlerde… no.lu “…” ibareli markayı tescile aykırı şekilde “…” şeklinde kullandıklarını, … no.lu … markasının – kullanıldığına dair- bir. Tespitin yapılamadığı; davalı kullanımlarının “…” şeklinde olduğunu, davalı/karşı davacıların … no.lu markayı da tescile uygun olarak kullanmadığını, tescilli markada … ve … birleşik yazıldığı halde ayrık şekilde kullanıldığın, tescilli markada … ibaresi yer alırken fiili kullanımlarda doğrudan … ibaresine vurgu yapıldığını, marka logosunda büyük harflerle … vurgulandığı halde fiili kullanımda … ibaresinin öne çıkarıldığını, davalı/karşı davacıların tescilsiz biçimde “…” ibaresini de kullandığını, davalıların noterce tespit edilmiş bazı kullanımlarında “…” ibaresine tek başına yer verildiğini, davacı/karşı davalının markasının zayıf marka olmadığı; davalının “…” unsurunu içeren marka başvurularının TPMK nezdinde reddedildiğini, davalı/karşı davacıların markalarında ve fiili kullanımlarında yer alan “…” kelimesinin “…” anlamına geldiği ve sektörde harcıalem olduğunu, TPMK nezdinde … Sınıfta tescilli “…” ibareli 96 kaydın bulunduğu; harcıalem olanın “…” değil “…” ibaresi oldu; lova esas unsuruna eklenen sposa ibaresinin dikkate alınmayacağını, davalıların tüketici kitlesine yönelik açıklamalarının gelinlik emtiası için geçerli olabileceğini, abiyeler bakımından tüketicinin aynı özeni göstermeyeceğini, tescilli markanın kullanılmaması dolayısıyla iptalini öngören SMK m. 26’nın yürürlüğe girdikten 7 yıl sonra, 22.12.2023 tarihinde önem kazanacağı ifade edildiği, davalı/karşı davacının karşı davada ifade ettiği hususların asıl davada incelenecek hususlardan olduğu; dolayısıyla karşı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği ifade edilerek; karşı davanın reddi, asıl davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı/karşı davacılar vekilinin asıl davada ikinci cevap, karşı davada cevaba cevaplarını içeren dilekçesinde özetle: Marka sahibinin yalnızca davacılardan … olduğunu, davacı şirketin dava ehliyetinin bulunmadığından davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı/karşı davalının … ibaresinden ibaret bir markasının olmadığını, davacı/karşı davalının davalılara ait markada yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu iddialarının “…” ve “…” ibarelerinin de ayırt ediciliklerinin oldukça düşük olması karşısında markaların bütün olarak incelenmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyduğunu, davacı/karşı davalının markaların seri marka olarak algılanacağı ve davalının, kendisinden daha düşük fiyatlarla ürün satan mağazası olarak anlaşılabileceği iddiasının mesnetsiz olduğunu, davaya mesnet markanın SMK kapsamında usülüne uygün bir kullanım gerçekleştirilmediğinden SMK m. 25/7 ve 29/2 maddelerinde yer alan kullanmama defini ileri sürdüklerini, karşı davadaki davacı/karşı davalının nova ibaresi üzerinde hak iddia edemeyeceğine yönelik tespitin asıl davadan farklı olduğu; dolayısıyla karşı davayı açmakta hukuki yararın mevcut olduğu ifade edilmiştir.
Davacı/Karşı davalılar vekilinin asıl davada ikinci cevap dilekçesinde özetle: … D. İş dosyasında da tespit edildiği üzere davalının Nova ibaresi yer alan işletme adını yazarken tercih ettiği renk ve yazı stilinin davacı şirketin işletme adı olan “…” işletme adına iltibas yoluyla haksız rekabet oluşturduğunu, benzerlik değerlendirmesinin baskın unsur olan “nova” ibaresi üzerinden yapılmasının gerektiğini, gelinlik alan tüketicilerin özel bir bilgi sahibi olduğunun iddia edilemeyeceğini, davacı/karşı davalı …’nın söz konusu markayı kendisine ait ticari iletmesi bulunduğu, söz konusu şirketin tek pay sahibi olduğu ve şirketin aktif olduğu, TTK nezdinde ticari işletmelerin tüzel kişiliği haiz olmadığı, şirket faaliyetleri çerçevesinde markanın kullanılmasının davacı/karşı davalı … tarafından kullanımı mahiyeti taşıdığını, hem şirketin hem de ticari işletmenin faaliyetlerini sürdürdüğünü, davacı … tarafından 2017 yılında devralınmış olması sebebiyle ve bu tarihe dek markanın münhasıran ticari işletme tarafından kullanılması dolayısıyla 5 yıllık kullanmama şartının sağlanmadığını, karşı dava açısından hukuki yararın bulunmadığı ifade edilmiştir.
… 1, FSHHM’NİN …E. SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI:
Davacılar vekilinin 05.01.2021 tarihinde sunduğu birleştirme, maddi ve manevi Tazminat talepli dilekçesi: Davcının … ilçesinde 3 adet butiği olduğu ve gelinlik üretip sattığı;nı, davacının … no.lu … markasının ulusal ve uluslararası sektörde ayırt edici ve tanınmış olduğunu, davacının 19.06.2013 – yılında … alan adını; 25.11.2015 tarihinde ise … alan adını satın aldığını, davalıların davacının sektörde tanınır hale gelmesinden 4 yıl sonra davacının müşteri çevresinden haksız menfaat elde etmeye yönelik girişimlerde bulunduğunu, davacının …’nda bulunan 3 adet işyerinin tam ortasına (bir tanesinin 5 dükkân yanına) … İbaresini taşıyan tabela ile işyeri açtığı ve davacı ile aynı alanda (gelinlik ve abiye
sektöründe) faaliyet sürdürdüğünü, davalının işyerinin davacıya ait olduğu şeklinde bir algının yaratıldığını, davalıların … alan adlı internet sitesini 27.07.2017 tarihinde açtıklarını, davalıların tüm bu mecralarda “…” ibaresine yönelik olarak gerçekleştirdikleri kullanımların davacının marka hakkına tecavüz teşkil eder mahiyette olduğunu, …D.İş dosyasında yapılan haksız markasal kullanımların tespitinden sonra davalıların gerçekleştirdikleri tescil – başvurularının davalı ” kullanımlarının davacının itibarını zedelediğini beyan ederek tarafların aynı olması, birbirlerini etkileyecek nitelikte bağlantı içeren talepler nedeni ile açılan davanın birleştirilmesini, …, …, …, …, …,…,… linklerindeki haksız kullanımların kaldırılarak erişime engellenmesine, …E. sayılı dosyadaki ihtiyati tedbir kararına rağmen sürdürülen haksız kullanımların ihtiyati tedbire açıkça muhalefet teşkil etmesi dolayısıyla HMK m. 398 uyarınca disiplin hapsi verilmesine; marka hakkına tecavüzce haksız rekabetten kaynaklı olarak fiili zarar, maddi kayıp ve yoksun kalınan kazanca ilişkin olarak daha sonra belirli hale getirmek üzere şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; markanın itibarının zedelenmesinden kaynaklı olarak şimdilik 10.000,00 TL itibar kaybı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı …’nın marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler nedeniyle uğramış olduğu
manevi zarardan kaynaklı olarak 10.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekilinin dilekçesinde özetle; . … markasının sahibinin yalnızca … olduğunu, markanın davacı şirkete devredilmesi yahut bir lisans anlaşması yapılması gibi bir durumun söz konusu Olmadığını, davacı şirketin davacı gerçek kişiden ayrı bir hukuki kişiliğinin olduğunu, davacı şirketin dava açma ehliyeti bulunmadığından husumet yokluğu Nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, Mahkeme aksi görüşte ise davaların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet talepleri yönünden ayrılarak davacı şirketin haksız rekabet talepleri yönünden görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olacağını, davacıya ait … ibaresinden müstakil tescilli bir marka olmadığını, bu ibare üzerinde hak iddia edilemeyeceğini, ifadenin defaten tescil edilmiş, ayırt ediciliği düşük, herkesin kullanımına açık olması gereken bir kelime olduğu ve markanın zayıf marka olduğunu, taraf markaları arasında iltibas yaratacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını, davacı …’nın aktif olarak kullanmadığı markaya dayanarak dava ikame etmesinin kötü niyetini kanıtladığını, davacı şirketin davada taraf sıfatının Olmamasının yanı sıra, marka sahibi …’nın 18.04.2013 tarihinde kurduğu … unvanlı şahıs şirketinin 26.10.2016Tarihinden bu yana yaklaşık 4 yıldan fazla süredir herhangi bir faaliyet göstermediğini, diğer davacı … Şti.’nin ise diğer davacı Tarafından kurulmadığını, 04.12.2017 tarihinde eski unvanı … Ltd olan bir şirketin paylarının devralınması ve şirket unvanının değiştirilmesi suretiyle vücut bulmuş bir tüzel kişilik Olduğunu, davacının bu tarihten sonra gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerin ise yalnızca davacı … ŞTİ tüzel kişiliği üzerinden gerçekleştirildiğini, dolayısıyla marka sahibinin markaya yönelik bir kullanımının olmadığını, kullanımların diğer davacı olan şirket üzerinden gerçekleştiğini, bu kullanımın Kanun’un izin verdiği, çerçevede bir kullanım olmadığını, dosyaya kullanıma izin verildiğine yönelik bir belge de sunulamadığını, söz konusu kullanımın hukuka uygun bir kullanım olmadığını, bu bağlamda davalıların kullanmama defini ileri sürdüklerini, tazminat taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacının, davalının davacıyla aynı muhitte mağaza açmasının kötü niyetli ve marka hakkına tecavüz kastıyla yapıldığına yönelik iddialarının mesnetsiz olduğunu, SMK m. 150/2 kapsamında uğradığı bir itibar kaybının olmadığı ifade edilerek, davacı şirket bakımından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine; diğer davacı … tarafından açılan davanın esastan reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığın sadece marka hakkından kaynaklanmadığını, haksız rekabetin de söz konusu Olduğunu, dolayısıyla zarar gören davacı şirketin davayı açmakta hukuki yararının ve taraf sıfatının bulunduğunu, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut odluğundan görevli mahkemenin her iki davacı bakımından da FSHHM olduğunu, Nova ibaresinin esaslı unsur olduğunu, zayıf marka olmadığını, asıl esaslı unsur olmayan ibarenin “…” ibaresi olduğunu, davacı …’nın markayı aktif olarak kullandığını, dahası davacı gerçek kişinin şirketteki konumu dolayısıyla şirket şirket eliyle kullanımın da davacı gerçek kişi tarafından kullanım teşkil edeceğini, kullanmama def’i iddialarının reddinin gerektiği beyan edilmiştir.
Davalılar vekili ikinci cevap dilekçesinde; Davacılar tarafından markanın aktif olarak kullanıldığı iddia edilse de bu kullanımların güncel tarihli olmamaları dolayısıyla kullanmama defi gereği davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı vekilinin marka tescilinin bütüncül koruma sağlamadığını, tescil edilen sözcüklere de ayrı ayrı koruma sağladığı iddialarının marka hukluku kuralları ile bağdaşmadığı beyan edilmiştir.
İhtiyati Tedbir Kararı:
… 2. FSHHM’nin … Esas sayılı dosyasında verilen 18.09.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararında:
“Tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle 6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin teminatsız kabulü ile; dava konusu davalılar adına kayıtlı … no.lu “…” ibareli, … no.lu “…” ibareli ve … no.lu “…” ibareli markaların dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devir ve temlikinin ihtiyati tedbiren önlenmesine” karar verilmiştir.
İstanbul BAM 44. HD’nin 2020/2561 E. 2021/43 K. sayılı kararında:
BAM tarafından “ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğunu, bu kapsamda bilirkişi raporu dosyası içeriği, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları ile davalıya ait işyeri kayıtlarına ilişkin bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Deliller :
TPMK kayıtları:
… tescil numaralı (…) TPMK kayıtları istenmiş, buna ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmıştır. … isimli patent sahibinin 25/03/2013 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile patent aldığı anlaşılmıştır.
… tescil numaralı (…) TPMK kayıtları istenmiş, buna ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmıştır. … isimli patent sahibinin 30/12/2017 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile patent aldığı anlaşılmıştır.
… tescil numaralı (…) TPMK kayıtları istenmiş, buna ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmıştır. … isimli patent sahibinin 11/01/2018 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile patent aldığı anlaşılmıştır.
… tescil numaralı (…) TPMK kayıtları istenmiş, buna ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmıştır. … isimli patent sahibinin 25/11/2019 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile patent aldığı anlaşılmıştır.
… tescil numaralı (…) TPMK kayıtları istenmiş, buna ilişkin kayıtlar dosya arasına alınmıştır. …Ltd. Şti. isimli patent sahibinin 22/11/2019 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile patent aldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu : Bilirkişiler …, …, …, …, …’nun müşterek sundukları raporlarında özetle
… ayılı Asıl Dava Açısından:
Taraf markalarının bütünü arasında görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel yönden benzerlik bulunmadığı; markaların bir bütün olarak uyandırdığı genel izlenimdeki açık farklılıkların baskın unsur olarak kabul edilmesi mümkün görülmeyen “…” ibaresindeki ayniyetin yarattığı kısmi etkiyi bertaraf ettiği; hitap ettiği alıcı grubunun kimliğinin, toplumsal/ekonomik düzeyinin ve bilgi seviyesinin yüksek olduğu; bu sebeple… sınıflarda meydana gelen mal/hizmet örtüşmesine rağmen, davalıların tescilli markaları aleyhine SMK m.6/1’deki hükümsüzlük yaptırımının uygulanamayacağı düşünüldüğü,
Davacının “… ” markasının tescilli olması sebebiyle SMK’nın öngördüğü korumadan istifade edebileceği; Ancak taraf markaları arasındaki ortak unsurun sadece “…” ibaresinden ibaret kaldığı; bu ibarenin ise markalardaki asli unsuru oluşturmadığı; salt bu ibarenin ilgili çevre nezdinde zayıf bir ayırt ediciliğe sahip olduğu; davalıların markalarına yaptığı çeşitli eklemelerin farklılaşmayı sağlamada yeterli olduğu;
“…” ibaresinin davacının markasındaki bir tali unsur olarak kabul edilmesi gerektiği ve davacı markasının ayırt ediciliğe “…” ibaresi ve “…” logosu ile birlikte ve bunların markanın bütününe eşit ölçüde gerçekleştirdikleri katkı ile ulaştığı;
“…” ibaresinin gelinlik/gece kıyafeti/abiye emtiasında SMK m.5/1/c ve d hükümleri uyarınca tanımlayıcı/jenerik veya ortaklaşa kullanılan bir ibare olmadığı; ancak düşük ayırt ediciliğe sahip olduğu;
Buna karşılık, “…” anlamına gelen “…” ibaresinin de ilgili çevre algısında doğrudan ve tereddütsüz bir biçimde tanımlayıcı anlam yaratmayacağı ve SMK m.5/1/c açısından tanımlayıcı vasıfta bir etki doğurmayacağı;
Davacının seri oluşturmaya yetebilecek sayıda marka kullanmadığından, tüketiciden seri içerisinde “…” ibaresini ortak bir unsur olarak keşfetmesinin ve/veya aynı ortak bir tali unsur içeren davalı seri markalarını bununla ilişkilendirmesinin beklenemeyeceği; ayrıca davacı markasındaki ayırt ediciliğin zayıf unsur olan “…” ibaresine sirayet ettiğini gösteren herhangi bir davacı deliline rastlanamadığı;
Davalıların tescilleri dikkate alındığında davalıların kullanımlarının tescil kapsamında kaldığı ve SMK m.9/2’ye uygun olduğu; bir kısım tescil harici kullanımın ise davacının markası ile karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde olmadığı; bu kullanımların davacı markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği;
Özellikle 26.12.2016 tarihli ve 27.12.2016 tarihli faturalar gereği, “…” ibaresinin davacılardan … tarafından markasal vasıfta kullanıldığını gösterdiği; bu gerekçe ile davalıların SMK m. 19/2’ye dayalı kullanmama def’ini dava tarihi olan 18.09.2020 tarihi itibariyle ileri süremeyecekleri;
Davalıların zayıf ve tali unsur olarak “…” ibaresini içeren marka başvurularında bulunmasının -salt “…” ibaresini içermeleri sebebiyle- SMK m.6/9 kapsamında kötüniyet göstergesi olarak kabul edilemeyeceği;
Karşı Dava Açısından:
Salt markasındaki bir tali unsur olan “…” kelimesine dayanarak davacıların, davalılara karşı SMK m.6, m.7 ve m.29 ile TTK m. 54 vd. hükümleri uyarınca marka hakkı ihlaline ve haksız rekabete dayalı taleplerde bulunamayacağı;
Birleşen 2021/2 E. Sayılı Dosya Açısından:
Davacılar markası ile davalıların markaları arasında SMK m.6 ve m.7 uyarınca karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmadığı; Bu sebeple davacıların davalılara karşı SMK m.6, m.7, m.29 ile TTK m. 54 vd. hükümleri uyarınca marka hakkı ihlaline ve haksız rekabete dayalı taleplerde bulunamayacağı sonuç ve kamaatlerine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Dava ve uyuşmazlık: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılması, hükümsüzlüğe ilişkin olduğu, karşı davada … ibaresi yönünden tespit davasına ilişkin olduğu, birleşen davada markaya tecavüz ve haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğuna, davalı-karşı davacının husumete yönelik itirazlarının esas ile birlikte ele alınmasına ilişkindir.
Yasal hükümler ve mevzuat:
6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
5. Madde: mutlak red nedeni olarak tescili yasaklanmış işaretlerin ayırt etme gücüne sahip olmamaları veya herkesin kullanımına açık olmaları sebebiyle kamu menfaati gözetilerek tescil edilmeleri mümkün değildir.
6. Madde: 1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. 2)Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. 3)Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. 4)Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir. 5)Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. (7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir. (9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
25. Madde: “1)5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.2)Menfaati olanlar. Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. 3)Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. 4)Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. 5)Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. 6)Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 7)6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar. ” hükümlerine amirdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54-55-56 maddelerinde haksız rekabete ilişkin hükümler getirilmiş olup, kısaca haksız rekabet niteliğindeki bir eylem sonucu, haksız rekabet eylemine maruz kalanın madde metninde yer alan hakları talep edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bilirkişi Raporlarının değerlendirilmesi: Dosya kapsamında alınan kök ve ek raporlar incelendiğinde TPMK nezdinde … tescil numaralı “…” ibareli marka ile …tescil numaralı “…” ibareli marka ve … tescil numaları “…” ibareli markanın davalı adına tescilli olduğu, … tescil numaralı “…” ibareli markanın davacı adına tescilli bulunduğu, karıştırılma ihtimali fonetik görsel ve kavramsal açıdan yapılan incelemede davalının markaları ile davacının markası arasında benzerlik bulunmadığı, bu nedenle hükümsüzlük şartlarının bulunmadığı, davalıların markalarının davalı tarafça kullanıma geldiği davalıların marka tescillerinin kötü niyetli olmadığı kanaati bildirilmiştir. Alınan kök ve ek bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla hükmü esas alınmasına karar verilmiştir.
Gerekçe: Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak ele alındığında TPMK nezdinde … tescil numaralı “…” ibareli marka ile … tescil numaralı “…” ibareli marka ve …tescil numaları “…” ibareli markanın davalı adına tescilli olduğu, … tescil numaralı “…” ibareli markanın davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Esas dava davalı adına tescilli bulunan markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkininin gerekip gerekmediğini ilişkin olup bu bağlamda yapılan incelemede davacı adına tescilli marka ile davalı adına tescilli markaların şekil, görsel, fonetik ve kullanım alanları açısından benzer nitelikte olmadığı dosya arasında alınan bilirkişi raporunda da bu hususun ayrıntılı bir şekilde irdelendiği, dosya kapsamına uygun yeterli ve el verişli bilirkişi raporları dikkate alınarak davacı ile davalının markaları arasında benzerlik olmadığı, davalının markaları kullandığı bu nedenle kullanılmama iddiasının da yerinde olmadığı anlaşılmakla esas dava bakımından açılan hükümsüzlük davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Karşı dava yönünden davalı karşı davacının talebi davacanın “…” ibaresi yönünden hak sahibi olmadığının tespitine ilişkin olduğu, bu dava hakkında yapılan incelemede davacının bu ibare yönünden herahngi bir hak sahipliği iddia etmediği davacının markasının “… ” şeklinde olduğu anlaşılmakla karşı dava yönünden de karşı davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen dosya bakımından yapılan incelemede ise davacının talebi davacı adına tescilli markaya tecavüzün tespiti önlenmesi, durdurulması maddi, itibar ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, yukarda yapılan açıklamalar doğrultusuna davalının adına tescilli bulunan markları kullnamasının tecavüz niteliğinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda esas, karşı dava ve birleşen dosya da dava konusu edilen taleplerin tümü bakımından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre:
1-Esas dosya yönünden esas dava ile karşı davanın ayrı ayrı REDDİNE,
2-Birleşen dosya yönünden açılan davanın tüm talepler yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
3-Mahkememizin …D.iş sayılı dosyasında verilen tedbir kararı ile eldeki dosyada verilen tedbirin devamına ilişkin kararın hükmün kesinleşmesi beklenilmeksizin kaldırılmasına,
4-Harçlar kanunu gereğince;
a) … Esas sayılı asıl dava yönünden dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 54,40-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 215,45-TL harcın davacılar … ve … Ltd. Şti.’nden müştereken müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
b) 2020/306 Esas sayılı karşı dava yönünden dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 54,40-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 215,45-TL harcın davacılar… ve …Ltd. Şti’nden müştereken müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
c) …Değişik iş sayılı tespit dosyası yönünden, alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan önceden ödenen toplam 89,60-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 180,25-TL harcın talep eden …’dan alınarak hazineye irad kaydına,
d) Birleşen … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı asıl dava yönünden alınması gereken toplam 269,85-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 59,30-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 210,55-TL harcın davacılar … ve … Ltd. Şti.’nden müştereken müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
5-Yapılan giderlerin tarafların üzerinde bırakılmasına,
6- …Esas sayılı asıl dava yönünden;
a) Marka tescilinin hükümsüzlüğü yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve …Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve …Ltd. Şti.’ne verilmesine,
b) Marka tecavüzü yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve …Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve …Ltd. Şti.’ne verilmesine,
c) Haksız rekabet yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve …Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve … Ltd. Şti.’ne verilmesine,
… Esas sayılı karşı dava yönünden; davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve … Dış Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine,
C-Birleşen … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava yönünden;
a) Marka hakkına tecavüz yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve … Şti.’ne verilmesine,
b) Haksız rekabet yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 25.500,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve . Şti.’ne verilmesine,
c)Maddi tazminat yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve …San. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
d)Manevi tazminat yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 10.000,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve … Ltd. Şti.’ne verilmesine,
e)İtibar tazminat yönünden, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, A.A.Ü.T göre hesaplanan 10.000,00-TL vekalet ücretinin davacılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken müteselsilen alınarak davalılar … ve …Ltd. Şti.’ne verilmesine,
7-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra iadesine,
8-Davalılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸