Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/291 E. 2021/152 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/291
KARAR NO : 2021/152

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, …’nın dördüncü büyük tütün şirketi sıfatına haiz olduğunu, dünyanın en önemli tütün ürünleri aktörlerinden biri olan … tarafından satın alınmasıyla birlikte, satış değeri açısından …’nın tütün pazarında lider konumuna geldiğini, müvekkili şirketin tütün sektöründe lider firmalardan biri olarak …, …, …, … gibi markaların üreticisi ve tescilli tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, markalarının aynı zamanda ülkesel tescillerin ötesinde, WIPO ve EUIPO gibi uluslararası kurumlar nezdinde tescilli olduğunu, davalı, “…” ibareli marka başvurusunu TÜRKPATENT nezdinde 28.10.2003 tarihinde gerçekleştirdiğini, bu markanın 2005 yılından beri 34. sınıfta tescilli olduğunu, ancak davalının bu markasını hiçbir zaman kullanmadığını, söz konusu markanın tescil amacının ortadan kalktığını, kullanma niyetinin haricinde daha çok ihtiyat markası olarak elinde bulundurduğunu, bu markanın mevcudiyetinin müvekkiline zarar verdiğinden bahisle, davalı sıfatının değişikliğe uğramaması bakımından “…” markasının 3. kişilere devrinin ve devrin sicile kaydedilmesinin engellenmesine yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, SMK’ nın 9. ve 26. Maddesinde yer alan hükümler gereği, davalı … LIMlTED’in 28.10.2003 başvuru tarih ve…tescil numaralı “…” ibareli markasının iptaline ve söz konusu markanın türkpatent sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava ettiği, 15.03.2021 tarihli dilekçesi ile de davayı geri aldıklarını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya konu markanın sahibinin …, merkez ofisi …’de bulunan uluslararası bir kuruluş olan …’a bağlı bir grup şirketi olduğunu, … , … borsasında işlem gören en yüksek piyasa değerine sahip 100 şirket arasında yer alan dünyanın en önde gelen tütün ve tütün mamulleri üreticilerinden birisi olduğunu, …’nun ana faaliyeti ve üretim alanının sigara çeşitleri, ince kıyım ve çiğneme tütün ürünleri, sigara sarma kâğıtları, filtre tüpleri ve puro gibi tütün ürünleri portföyü üzerine kurulu olduğunu, ürünlerinin dünya çapında 160 ülkede satıldığını, çok sayıda markanın yanı sıra, dava konusu … markasının da sahibi olduğunu, … markasının dünya çapında 1969 yılından bu yana tescilli olduğunu, … Markasının Ülkemizde geçerli ve ciddi kullanımının mevcut olduğunu, müvekkilinin dava konusu markayı 6769 Sayılı Kanun’un 9. Maddesi hükümlerine uygun olarak ciddi şekilde kullandığını, müvekkilinin … markalı sigaralarını yıllardır ülkemizdeki fabrikalarında ürettiğini ve buradan diğer ülkelere ihraç ettiğini, markasının aynı zamanda ülkemizde havaalanları ve sınır kapılarında yer alan “…” olarak isimlendirilen gümrüksüz mallar için satış mağazalarında da satışa sunulduğunu, davacının işbu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, dava şartı eksikliğinden davanın reddinin gerektiğini, … markasının dünya çapında müvekkili ile ilişkilendirilmiş bir marka olduğunu, davacının bu markayı kullanması halinde müvekkilinin bilinirliğinden faydalanma ihtimalinin doğacağını, bu durumun hukukumuza aykırı olduğundan bahisle, davaya konu marka hakkında verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, bunun mümkün görülmemesi halinde uygun miktarda tedbire hükmedilmesine, davaya konu markanın 6769 sayılı Kanun’un 9. maddesi anlamında 34. sınıftaki ürünler üzerinde kullanılmakta olması ve Davacı tarafın huzurdaki davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmaması da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, 16.03.2021 tarihli dilekçesi ile de davanın geri alınmasına muvafakat ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 123.maddesi “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davacının açmış olduğu davayı HMK 123 kapsamında geri aldığı, davalının da buna muvafakat ettiği anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığı yönünde karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının açmış olduğu davasını geri aldığı, karşı tarafın muvafakat ettiği anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59.30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair tarafların yokluğunda, HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.