Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/251 E. 2021/121 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/251
KARAR NO : 2021/121

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2010
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yurtdışı eğitim danışmanlığı alanında faaliyet gösterdiğini, 1991 yılında vergi dairesine yaptığı bildirimle “…” ibaresini ticari unvan olarak kullanmaya başladığını, bu unvanı 1996 yılında ticaret siciline kaydettirdiğini, davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalının da unvanında yer alan “…” ibaresini ticari sicile kaydettirdiğini, 2006 yılında da TPE nezdinde … no ile “… ” markasını tescil ettirdiğini, müvekkilinin 12/04/2010 tarihinde “… ” markası için TPE’ye başvuruda bulunduğunu ve davalının bu başvuruya itiraz ettiğini, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, davalı markasıyla benzer olduğunu, markanın müvekkili tarafından 19 yıldır kullanıldığını, davalının asıl amacının müvekkilinin tanınmışlığından, prestijinden, emeğinden ve müşteri çevresinden yararlanmak olduğunu, davalı markasının “… ” olmasına karşın müvekkilinin markası olan “… “i tanıtımlarında kullandıklarını, davalının … şubesinde müvekkiline ait unvanı kullanarak iltibasa yol açtığını, ilgili konsoloslukların öğrenci pasaportlarını gönderirken müvekkili ile davalıyı karıştırdıklarını ve postada karışıklık doğduğunu iddia etmiş, davalı adına yapılmış olan kötüniyetli marka tescilinin hükümsüzlüğünü, 2.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, tecavüzün tespitini, haksız rekabetin tespiti ve men’ini talep ve dava ettiği, 05.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 33.114,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1996 yılında faaliyetlerine başladığını, 18.03.1997 yılında İTO’ya kayıt yaptırdığını, faaliyet alanının yurtiçi ve yurt dışı eğitim hizmetleri sağlamak olduğunu, ilk önce …’nda faaliyete başladığını daha sonra …, …, …, …, …, …, … ve …’da şube açtığını, çeşitli eğitim kuruluşlarının üyesi olduğunu, 09/06/2006 tarihinde TPE nezdinde marka başvurusunda bulunduğunu ve “… ” markasını … sayı ile 41. sınıfta tescil ettirdiğini müvekkilinin “… ” ibaresini markasal olarak kullandığını, ticari sicile tescilli unvanın marka hakkına tecavüz edemeyeceğini, markanın ticari unvanda olduğu şekliyle kullanıldığı ve dışına çıkılmadığını, 1996 yılından beri kullanılan markadan davacının haberinin olduğunu, katıldıkları fuarlar ve anlaşmalı dil okulları sebebiyle davacının davalı markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, uzun süre sessiz kalındığını, bu davanın kötüniyetli olarak açıldığını, müvekkilinin kendi markasına ayırt edicilik kazandırdığını savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11. HD’nin 02/02/2015 tarihli 2014/15645 esas, 2015/1053 karar sayılı ilamında “…Dava konusu hükümsüzlüğü istenen … sayılı ve sicile 09/06/2006 tarihinde tescil edilen davacıya ait ”… ” markasındaki ”…” ibaresi, markanın asli unsuru niteliğinde bulunmaktadır. Her iki markada da asli unsur olarak yer alan söz konusu ibarenin dava konusu markanın tescilli olduğu eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesine yol açacağının kabulü gerekir. Bu durumda, hükümsüzlük davasının 5 yıllık hak düşürücü sürede açıldığı gözetilerek anılan ibare üzerinde markasal kullanım bakımından öncelik hakkının taraflardan hangisine ait olduğu belirlenmek suretiyle uyuşmazlığın 556 sayılı KHK’nın 8/3 ve 42/1-b maddesi çerçevesinde tartışılması isabetli olmadığı gibi, davalının markasının tescil edildiği halinden farklı olacak bir şekilde ”…” ibaresinin kullanımına yönelik haksız rekabetin önlenmesine ilişkin talebi bakımından da inceleme ve değerlendirme yapılmaması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında,
Mahkememizin 2015/111 esas-2016/118 karar sayılı 14.07.2016 tarihli kararı ile”… Davacı … Tic. Ltd. Şti tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalının TPE nezdinde tescilli … tescil nolu … sınıftaki markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden tekinine, Davalının markasının tescilli olduğu şekilde farklı olarak kullanımı nedeniyle davacı marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine ve menine, Davacı yanın ticaret unvanına yönelik talebinin reddine, Davalının eğitim ve öğretim alanında basın internet ve diğer kanallarda … ibaresini kullanmak suretiyle yapılan reklamlarının durdurulmasına, 2.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizini geçmeyecek şekilde yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Takdiren belirlenen 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, Masrafı davalıdan alınmak suretiyle kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına…” dair karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin tarih ve 2018/4495 esas-2020/2118 karar sayılı 27.02.2020 tarihli Yargıtay İlamı ile “… HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Mahkeme kararının gerekçesinde, davalının … tescil no.lu “… ” markasının tescil edildiği 41. sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri; Yurtdışı eğitim danışmanlığı hizmetleri, yurtdışı eğitim kurumlarına yabancı dil eğitimi ve veya akademik eğitim, mesleki staj eğitimi maksattı gönderme hizmetleri, Au Pair öğrenci yerleştirme hizmetleri” bakımından kısmen hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında dava konusu markanın hükümsüz kılınmasına denilerek, gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak ve kararın infazında tereddüte sebebiyet verecek şekilde karar verilmiştir.
Bu durum karşısında, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki içeren karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle resen bozulması…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 556 sayılı KHK hükümleri gereğince açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti ile davalının markasının hükümsüzlüğü ve maddi manevi tazminat talepli TTK hükümleri gereği haksız rekabetin tespiti ve ticaret ünvanına tecavüzün meni talepli davadır.
Davada, davalı adına tescil edilmiş olan … tescil no.lu “… ” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilmektedir.
Davacı, “… Ticaret Ltd. Şti” unvanını … no ile 01.11.1996 tarihinde ticari sicile tescil ettirmiştir. Davalı ise “… Ltd. Şti.” unvanını 18.03.1997 tarihinde ticari sicile tescil ettirmiş bulunmaktadır. Davalı, hükümsüzlüğü talep olunan 09/06/2006 başvuru, 07/06/2007 tescil tarihli ve… no ile “… ” ibareli 41. sınıf “Eğitim ve öğretim hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri: Yurtdışı eğitim danışmanlığı hizmetleri, yurtdışı eğitim kurumlarına yabancı dil eğitimi ve veya akademik eğitim” hizmetlerini ve ihtilaf dışı başkaca hizmetleri içeren markanın sahibidir.
Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “… ” ibareleri için TPE nezdinde tescili olmamasına karşın, bu ibareleri unvanını ticari sicile kaydettirdiği tarihten beri markasal şekilde kullandığını iddia etmektedir. Hükümsüzlüğü istenen davalı markası ise “… ” ibaresinden ibarettir.
Mahkememizce Yargıtay 11. HD’nin 02/02/2015 tarihli 2014/15645 esas, 2015/1053 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı öncelik hakkının kime ait olduğu, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin bulunup bulunmadığı ve talep edilen tazminatın miktarı hususlarının tespiti için dosya resen seçilen bilirkişilere tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Netice itibariyle, davanın taraflarının faaliyet gösterdiği yurtdışı eğitim danışmanlığı, work & travel programları düzenleme hizmet alanında … ibaresinin markasal kullanımı hakkında davacının gerçek hak sahibi olduğu;
MarKHK m.8/3 ve 42/1 /b’ye dayalı olarak, davalının … tescil no.lu “… ” markasının tescil edildiği 41. sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri: Yurtdışı eğitim danışmanlığı hizmetleri, yurtdışı eğitim kurumlarına yabancı dil eğitimi ve veya akademik eğitim He mesleki staj eğitimi maksattı gönderme hizmetleri, Au Pair öğrenci yerleştirme hizmetleri” bakımından kısmen hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olduğu tespit edilmektedir.
Ancak bozma ilamı gerekçesinde de belirtildiği gibi, mahkememizce her ne kadar, davalının … tescil no.lu “… ” markasının tescil edildiği 41. sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri: Yurtdışı eğitim danışmanlığı hizmetleri, yurtdışı eğitim kurumlarına yabancı dil eğitimi ve veya akademik eğitim He mesleki staj eğitimi maksattı gönderme hizmetleri, … öğrenci yerleştirme hizmetleri” bakımından kısmen hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu tespit edilip gerekçede bu husular yönünden karar ele alınmışsa da, kısa kararda sehven tam hükümsüzlük kararı verilerek çelişki meydana gelmiştir.
Tüm dosya kapsamı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin tarih ve 2018/4495 esas-2020/2118 karar sayılı 27.02.2020 tarihli Yargıtay İlamı nazara alınarak; önceki karar ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderilmesi mahiyetinde, önceki gerekçede belirtilen nedenler doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile, davalı adına TPMK nezdinde tescilli …numaralı ile “… + şekil” ibareli markanın 41.sınıf kapsamında bulunan “eğitim ve öğretim hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri; Yurt dışı eğitim danışmanlığı hizmetleri, Yurt dışı eğitim kurumlarına yabancı dil eğitimi ve/veya akademik eğitim, mesleki staj eğitimi maksatlı gönderme hizmetleri, …öğrenci yerleştirme hizmetleri,” bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalının markasının tescilli olduğu şekilde farklı olarak kullanımı nedeniyle davacı marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine ve men’ine, davacı yanın ticaret unvanına yönelik talebinin reddine, davalının Eğitim ve Öğretim alanından basın, internet ve diğer kanallarda … ibaresini kullanmak suretiyle yapılan reklamlarının durdurulmasına, 2.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizini geçmeyecek şekilde yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, takdiren belirlenen 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı adına TPMK nezdinde tescilli … numaralı ile “…+ şekil” ibareli markanın 41.sınıf kapsamında bulunan “eğitim ve öğretim hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri; Yurt dışı eğitim danışmanlığı hizmetleri, Yurt dışı eğitim kurumlarına yabancı dil eğitimi ve/veya akademik eğitim, mesleki staj eğitimi maksatlı gönderme hizmetleri, … öğrenci yerleştirme hizmetleri,” bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalının markasının tescilli olduğu şekilde farklı olarak kullanımı nedeniyle davacı marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine ve men’ine,
3-Davacı yanın ticaret unvanına yönelik talebinin reddine,
4-Davalının Eğitim ve Öğretim alanından basın, internet ve diğer kanallarda … ibaresini kullanmak suretiyle yapılan reklamlarının durdurulmasına,
5-2.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizini geçmeyecek şekilde yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Takdiren belirlenen 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
7-Kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 819,72 TL karar harcından peşin yatırılan 549,15 TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 270,57 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
12-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
13-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
14-Davacı tarafından yapılan: 3.400,00 TL bilirkişi ücreti, 444,85 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.844,85 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesap edilen 868,66TL ve 566,30 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 1.434,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
15-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.