Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/178 E. 2021/434 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/178 Esas
KARAR NO : 2021/434

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 27/11/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya tecavüzün tespiti durdurulması önlenmesi talepli asıl ve birleşen dava ( mahkememizin 2020/268 esas sayılı dosyası) ve yine birleşen (mahkememizin 254 esas sayılı dosyası) Marka Hükümsüzlüğü, Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması, Maddi ve Manevi tazminat talepli davaların yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanları ile özetle; Müvekkili …’nın 06/01/2003 tartihinden itibaren her nevi deri, konfeksiyon ve tekstil ürünleri alımsatım, ithalat ihracat işleri ile uğratşıtğını, 09/11/2004 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ticaret ünvanının tescil edildiğini, ticarete başladığı günden bu yana sektörde … ismi ile tanındığını, yurt içinde ve yurt dışında … ismi ile ticaretini yürüttüğünü, … ismi ile tanındığı için TPMK nezdinde adına tescilli bulunan … numaralı … ve … numaralı … markalarını oluşturduğunu, bu markaları müvekkilinin kurduğunu ve tganıttığını, iş yerinde ve ürün etiketlerinde bu markaları kullandığını, ürünlerin imalatının uzun yıllarca davalı … ait … ltd şti’ye yaptırdığını, müvekkili ile davalı arasındaki ticaetin 2004 yılından beridir sürdüğünü, müvekkilinin oluşturduğu … markası için …tarihinde … 24. Noterliğinin … yevmiye numaralı muvafakatname ile davalıya aralarında uzun yıllara dayanan bir ticari ilişki olması nedeni ile kullanım hakkı tanındığını, … markasının sadece kullanım hakkının verilmesinin bunun bir lisans sözleşmesi olduğunu gösterdiğini, ancak davalı …’nın bu kullanım hakkı sınırlarını aşarak 24/07/2018 tarihinde … markasının tescili için başvuru yaptığını ve bununla da sınırlı kalmayarak son dönemde … markasını müvekkiline ait … ibareli marka ile karıştırılacak şekilde kullanmaya başladığını, bu kullanımların SMK’nın markaya tecavüz ve TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinin, davalının kullandığını etiketlerde … kelimesini okunamayacak kadar küçük yazarak etiketin kalan kısmına müvekkiline ait markayla birebir tasarladığını, bunun müşteriler nezdinde karışıklığa yol açabileceğini, bununla da sınırlı kalmayan davalının işyerinde sadece … ibaresinin yer aldığını, 23/01/2020 tarihinde … markası için tescil başvurusunda bulunduğunu, yapmış oldukları itiraz sürecinin devam ettiğini ancak davalının işyerindeki markasal kullanımlarının sürdüğünü, davalının bunu bilerek isteyerek yaptığını, ekte sunmuş oldukları faturalar incelendiğinde davalı …’nın 2004 yılından bu yana müvekkiline kesmiş olduğu faturalarda… ibaresinin yer aldığını, … adına fatura kestiğini, markanın müvekkiline ait olduğunu bilmesine rağmen kendisine ait gibi davranmasının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin marka tanıtımı amacı ile çok çaba sarfettiğini, fuarlara ve organizasyonlara katıldığını, İstanbul tekstil ve hammaddeleri ihracatçıları birliğinin … markasının müvekkiline ait olduğunu bildiğini, markanın yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da müvekkiline ait olduğunun bilindiğini, davalıya … tarihinde … 13. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilmesine rağmen davalının cevabi ihtarda … markasının kendilerine ait olduğunu ve kendilerinin oluşturduğunu iddia ettiğini, bu bneyanın gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin 09/09/2007 tarihinde ve 08/12/2010 tarihinde kestiği faturalarda, davalıların imalatçı firma olarak yer aldığını belirtmiş davalıların markaya tecavüzünün önlenmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
TPMK’ya müzekkere yazılarak davaya konu markalara ait tescil kayıtları dosya içerisine alınmış olup incelendiğinde … nolu … nolu markanın … Sınıflarda davacı … adına 21/02/2007 tarihinden itibaren tescilli olduğu,… nolu … ibareli … Sınıfta kayıtlı markanın yine davacı adına kayıtlı olduğu, bahse konu markanın yenilemesi yapılmadığından hüküm ifade etmediğinin bildirildiğüi anlaşılmıştır.
Davalılar vekili dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının … ibaresini ticari hayatta ilk kez kullandığı ve tanınır hale getirdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin 1985 yılından bu yana tekstil giyim ürünleri işiyle uğraştığını, 2003 yılından önce şahıs şirketi olarak kurduğu … işletmesi, sonrasında şahıs firmasından limited şirkete dönüştürülerek … adını aldığını, müvekkilinin şirketleri üzerinden … esas unsurlu ve bunun kısaltmasından oluşan … markalarını özellikle kadın giyim ürünlerinde yoğun ve ciddi bir şekilde kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini, yaklaşık 30 yıldır kadın giyim sektöründe bu markaların müvekkili ile özdeşleştiğini, yurt içinde ve yurt dışında oldukça tanınan ve bilinen markalar olduğunu, müvekkilinin üretimini yaptığı … markalı giyim ve tekstil ürünlerinin hem yurt içi hem yurtdışında … ve … yer alan bayileri ve yurtdışında yer alan bayileri ile gerçekeştirdiğini, davacının ise müvekkilinin ürettiği bu giyim ürünlerinin satışını yapan … bölge bayisi olduğunu, diğer bayiler gibi sadece ürünleri satan bayi pozisyonunda olduğunu, davacının bu hususu kendisinin de kabul ettiğini, ticari faaliyetin gereği olarak … marka ürünlerin üreticisi ve sahibi olan müvekkillerinin bayileri olan …’nın işyerinin tabelasında … yazılmasını ve üretilen ürünler üzerindeki etiketlerde … ibaresinin kullanılmasına, ticaretin gereği olarak izin verdiğini, … markasını ilk olarak sektörde kullanan, bulan, üreten gerçek hak sahibi ve tescile dayanan müvekkilinin bayisi olması nedeni ile davacıya b u kullanımların bir hak sahipliği bahşetmeyeceğinin davacının müvekkiline ait ürünlerin bayi olarak satış ve pazarlamasını yapmış olması nedeni ile bu ürünlerin yurt içinde ve yurt dışında pazarlanmasında müvekkili adına hareket ettiğini, ürünlerin müvekkili tarafından üretildiğini kabul ettiğini, davacıya ait işyeri tabelasında … ibaresinin yer almasının sebebinin bayi sıfatı ile satış yapmasından kaynaklı olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan ticaret sicil kaydından da anlaşılacağı üzere davacının tricaret ünvanının … olduğunu, … ibaresinin bulunmadığını, müvekkilce üretilen ürünelr dışında bahse konu … ibaresinin müvekkilinden önceki dönemde kullandığı veya başka üreticilerden bu marka ürettirilerek satışını yaptığını iddia dahi etmediğini, sunulan fatura örneklerinden de üretici firmanın müvekkilleri olduğunun açıkca görüldüğünü, müvekkilinin yaratıcısı olduğu … markasını uzun yıllar kullandığını, ulusal ve uluslararası alanda tanınır ve bilinir hale geldiğini, internet kayıtları incelendiğinde … markası aratıldığında müvekkilinin sahibi olduğu alan adının çıktığını, müvekkilinin … markası ile birçok fuara katıldığını, davacı her ne kadar bu markanın 2004 yılında kendi adına tescil edilmiş olmasına dayanarak eskiye dayalı kullanım iddiasında bulunmuş ise de, bir an için tescilin gerçekten de davacı adına kayıtlı olduğu kabul edilse dahi 31/10/2004 yılında tescil başvurusunun yapıldığı, oysa müvekkilinin bu markayı taşıyan ürünleri üreterek davacıya ait faturaların bu başvuru tarihinden çok önceye ait olduğunun görüldüğünü, davacının markayı müvekkilinden önce kullandığına dair herhangi bir delil sunmadığını, davacının katılmış olduğu fuarlara ilişkin sözleşme ibraz etmiş ise de bahse konu fuar ödemelerinin müvekkili tarafından karşılandığını, … 40. Noterliğinin … tarih … ye3vmiye nolu beyannamesinden anlaşılacağı üzere fuarlara müvekkili şirketin verdiği yetkiye istinaden müvekkil şirketi adına katıldığını, davacının … markasını taşıyan ürünlerin satışını yapan tek bayi olmadığını, buna ilişkin faturaların dosyaya sunulduğunu, davacının kendisinin hak sahibi olması halinde markayı taşıyan ürünlerin müvekkili tarafından başka firmalara satışına göz yummayacağını, aksi kabulün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvkkilinin marka üzerinde gerçek hak sahipliği olduğunu, müvekkili …nın uzun yıllardır ürettiği giyim ürünleri ile alıcısının beğenisini kazanan ve sektörde tanınır ve bilinir hale getirdiği … markasının ticaret ünvanının çekirdek kelimesi olan … ibaresini ekleyerek TPMK nezdinde … esas unsurlu … kodlu giyim tekstil ürünleri üretim ve satışına ilişkin …. Sınıf ve mağazacılığa ilişkin … Sınıflarda … + şekil ibareli markasının tescil ettirdiğini, yine … Ve … Sınıflardaki mal ve hizmetler kapsamında …nolu … ibare ve logolu markanın tescili için TPMK nezdinde başvuruda bulunduğunu ve kurum tarafından bu başvurusunun kabul edildiğini, markalardaki esas unsurun … ibaresi olduğunu, diğer unsurların tali nitelikte olduğunu, müvekkili …’nın hak sahibi olduğu markalara ilişkin 20/01/2019 tarihli lisans sözleşmesi ile diğer davalıya kullanım hakkı verdiğini, kullanımların tescilli markaya dayalı olduğunu, davacının güven zedeleyici ve ticari etik ilkelerine uygun olmayan bir takım fiilleri nedeni ile aralarındaki ticari ilişkinin sona erdiğini, davacı adına tescilli… nolu … ibareli markanın …(ev tekstil ürünleri, kumaşlar, perdeler, yatak örtüleri) ile … (düğmeler, fermuarlar, toplu iğneler, örgü şişleri, iğne kutuları, yapma çiçekler, takma saç ve peruklar) sınıflarında tescilli olup bu sınıflardaki tescilin davacıya tekstil giyim ürünleri üzerinde bu markanın kullanım hakkını vermediğini, müvekkillerinin tescilli hak sahibi olduğu … Sınıftaki markaların davacı tarafından … ve … sınıftaki tescil hakkına dayalı olarak … ibaresi ile üretilmesinin hukuka aykırı olduğunu, … nolu … markasının ise 2016 senesinde yenilememeden dolayı hükümsüz kaldığını, davacının … Sınıfta herhangi bir tescilinin bulunmadığını, … Sınıf dışındaki marka tescillerine ilişkin olarak davacı tescil başvurularına bu sebeple karşı çıkılmadığını, ancak davacının kötü niyetli olarak markayı kendi adına tescilli olduğu iddiasında bulunduğunu, markanın gerçek hak sahibinin müvekkilleri olduğunu, tescili aşamasındaki harç ve masrafların müvekkili tarafından ödendiğini, davacı tarafından … ibareli markaya ilişkin muvafakat verildiğine yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığını, muvafakatname olduğpu iddia edilen belgenin hukuken hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, TPMK’ya sunulmadığını, tek taraflı olarak davacı tarafça düzenlenmiş SMK kapsamında geçerliliği ve bağlayıcılığı olmayan bir belge olduğunu, bahse konu belgenin 23/07/2018 tarihli olduğu gözetildiğinde müvekkilinin 2004 yılından beri üretim ve ticaretini yaptığı … ibareli markaya ilişkin davacının hak sahipliğinin yerinde olmadığının açık olduğunu, lisans sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceğini, 2016 senesinde tescil koruması sona eren markaya ilişkin 2018 yılında muvafakat verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, TPMK nezdinde yapılan başvuruda herhangi bir belgenin sunulmadığını, davacının iddialarının aksine markaya tecavüz ve haksız rekabet fiillerini gerçekleştiren tarafın davacı olduğunu, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde müvekkiline ait markayı kullandığını, bayilik ilişkisi sona ermesine rağmen müvekkilleri adına tescil edilen … nolu … markasına tecavüz teşkil ettiğini, … ve … Sınıflarda tescili bulunmamasına rağmen gerek mağazada gerekse kartvizitlerde markayı kullandığını, müvekkilleri ile ticari ilişkisi varmış algısı oluşturmaya çalıştığını, müvekkillerine ait tanınmışlıktan haksız faydalanmaya çalıştığını, bu hususların tespiti üzerine … 3. Noterliğinin … tarih —– yevmiye numaralı ihtarname ile bu fiillerin derhal durdurulmasının istendiğini ancak davacının kullanımlarının devam ettiğini bu durumun tespiti için … 1. FSHHM … diş sayılı dosyası kapsamında yapılan incelemede kullanımların tespit edildiğini, dosyaya sunulan 22/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle gidilen adreslerde … ve …ibaresini içeren kartvizit ve ürünlerin olduğu, 6769 sayılı SMK uyarınca tescilli markanın sadece tescil kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından sahibine koruma sağlayacağı, ve hali hazırda tescilli olmayan mal ve hizmetler üzerinde kullanımı olması halinde markaya tecavüzden söz edileceği, karşı tarafın … tescil nolu … to ibareli tescilinin … ve… sınıflarda olduğu, … sınıfta bir marka tescilinin olmadsığını, yine …nolu … ibareli tescilin 2016 yılında yenilenmemesi nedeni ile hükümden düştüğü, yapılan incelemeler kapsamında aleyhine tespit istenilene ait … ibareli markalara rastlanmış olduğu, bunların ya koruma süresinin sona erdiği, ya da tescilin kapsadığı mal ve hizmetler bakımından aşkın kullanım olduğu, aleyhine tespit istenen … markasının … ve … Sınıflarda tescilli olmasına rağmen tescilin kapsadığı mal ve hizmetler bakımından kullanımının bulunduğu, bu kullanımların da tespit isteyenin marka haklarını ihlal eder nitelikte olduğunun tespit edildiğini belirtmiş, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen 2. FSHHM’nin … esas sayılı dosyası yönünden:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanları ile özetle; müvekkilinin 1985 yılından bu yana tekstil giyim ürünleri işiyle uğraştığını, 2003 yılından önce şahıs şirketi olarak kurduğu … işletmesi, sonrasında şahıs firmasından limited şirkete dünüştürülerek … adını aldığını, müvekkilinin şirketleri üzerinden … esas unsurlu ve bunun kısaltmasından oluşan … markalarını özellikle kadın giyim ürünlerinde yoğun ve ciddi bir şekilde kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini, yaklaşık 30 yıldır kadın giyim sektöründe bu markaların müvekkili ile özdeşleştiğini, yurt içinde ve yurt dışında oldukça tanınan ve bilinen markalar olduğunu, müvekkilinin … markasını taşıyan ürünlerin üretimini yaparak, bayileri vasıtasıyla tüketiciye sunduğunu, davalı tarafın da 2019 yılına kadar müvekkillerinin … markasını taşıyan kadın giyim ürünlerinin …’de satışını yapması için anlaştığı bayisi konumunda olduğunu, yıllarca müvekkilinin ürettiği dava konusu markalı ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, ancak davalı yanın güven zedeleyici ve ticari etik ilkelerine uygun olmayan bir takım fiilleri nedeniyle aralarındaki ticari ilişkinin sona erdiğini ve müvekkilinin ürün satmayı durdurduğunu ve bayilik ilişkisini sona erdirdiğini, müvekkili …’nın gerçek hak sahibi olduğu … esas unsurlu markaların aynı zamanda tescilli hak sahibi olduğunu, TPMK nezdinde tescilli “…”, “…” ve … nolu “…” ibareli birçok markasının bulunduğunu, müvekkillerinin bayilik sözleşmesi sona erdirilmesi sonrasında davalı tarafından … markasının herhangi bir hakka ve izne dayalı olmaksızın haksız kullanılmasının durdurulmasına ilişkin defalarca noter kanalıyla ihtarname gönderdiklerini, buna rağmen kullanımların devam ettiğini, davalının markaya tecavüz teşkil eden ve müvekkilleri marka hakkını ihlal eden eylemlerinin tespiti amacıyla … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduklarını, alınan raporlarda davalının müvekkilleri marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespit edildiğini, davalı adına tescilli olan … nolu … ibareli markanın …sınıfta tescilli olduğunu, bu sınıflardaki tescilin davalıya müvekkilinin faaliyet gösterdiği tekstil-giyim ürünleri üzerinde bu markanın kullanım hakkını vermediğini, davalının bayi olduğu dönemde tescilli olan … nolu … ibareli markanın 2016 yılında yenilenmediğinden tescili düşmüş hükümsüz bir marka olduğunu, davalı tarafından TPMK nezdinde … nolu … ibareli ve … şekil markası için … ve …sınıflarda yapılan başvurunun reddedildiğini, aynı şekilde … nolu … ibareli ve şekil markası için … ve …sınıflarda yapılan başvurunun da reddedildiğini, davalının halihazırda faaliyet gösterdiği sektörde giyim ürünleri üzerinde ve mağaza tabelasında kullanabilme hakkı sağlayan tescilli … markasının bulunmadığını, müvekkillerinin … esas unsurlu markanın giyim ürünleri ve mağazacılık sınıflarında tescilli kullanım hakkının tek sahibi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … esas unsurlu markayı ilk defa kullanan ve piyasada bilinir hale getiren kişi olduğunu, davalı yanın … esas unsurlu markayı kullanımının hiçbir yasal hakka dayalı olmadığını, müvekkillerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, davalının müvekkillerinin tescilli marka hakkına tecavüz teşkil eder şekilde haksız ve tescilsiz olarak gerçekleştirdiği … ibareli kullanımlarının tedbiren durdurulması ve önlenmesini, müvekkilinin tpmk nezdinde tescilli … markasının esas unsuru olan … ibaresinin davalı tarafından … ve … Sınıflarda tescilsiz kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, ortadan kaldırılmasına davalının … ibaresini içeren tabela, katalog, belge, fatura, kartvizit ve sair her türlü tanıtım unsurlarına ve yine markanın kullanıldığı her türlü ürün ve mallara bulundukları mağaza, imalathane, depo, gümrük bölgesi ve sair diğer tüm yerlerde, üretilen, depolanan ve satışı yapılan ürünlere ve bunların üretiminde münhasıran kullanılan makinalara bulundukları her yerde el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, davalı yanca haksız olarak kullanıldığı iddia edilen … alan adlı web sitesi ile “…” adlı instagram hesabı başta olmak üzere tespit edilecek diğer tüm sosyal medya hesapları ve bu nitelikteki internet ortamındaki kullanımların durdurulmasına ve erişimin engellenmesine karar verilerek kararın ilanına, yargılama harç ve giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın konusunun marka tecavüzünün tespiti ve önlenmesi olduğunu, hali hazırda devam eden yine … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına kayıtlı marka hükümsüzlüğü davasının devam ettiğini, mevcut davanın … tescil numaralı “…” markasının esaslı unsuru olarak nitelendirilen “…” adlı markanın kullanımlarının engellenmesine ilişkin olduğunu, … 2. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyasında hükümsüzlük kararı alınması halinde iş bu davanın konusuz kalacağını, 2020/254 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, açılan davanın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunun bilindiğini, davacının tedbir taleplerinin müvekkilini mağdur etmek olduğunu, 2020/254 esas sayılı dosyada da tedbir taleplerinin bulunduğunu belirterek, … 2. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına kayıtlı markanın hükümsüzlüğü davasının bekletici mesele yapılmasını, ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen 2. FSHHM’nin 2020/254 esas sayılı dosyası yönünden:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanları ile özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, markaları ile deri konfeksiyon ve tekstil ürünleri alım-satım yapmak için müvekkili tarafından Türkiye’de kurulduğunu, Davalının … tescil numarası ile kayıtlı “…” markasının müvekkilinin markası ile birebir aynı olduğunu, müvekkillerinin müşteri portföyü hedef alınarak markasının da itibarının kaybına yol açtığını, tescilin kötü niyetli olduğunu, davalının, müvekkilinin çalıştığı şirketlerle ve kişilerle iletişim kurarak “…” markasının sahibi olduğunu ve müvekkilinin haksız olduğundan bahsederek müvekkilinin kurduğu güven ve itibarı yerle bir ettiğini, davalı tarafından tescile uygun bir kullanımın bulunmadığını, müvekkilinin öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğunu belirterek davalı adına kayıtlı ” … ” tescil numaralı “…” markasından doğan haklarının, müvekkiline ve müvekkilinin ticari ilişki içerisinde bulunan firmalara karşı kullanılmasının tedbiren önlenmesine, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, davalıya ait internet sitelerine erişimin engellenmesine, “…” markasının müvekkili adına devrine, “…” tescil numaralı “…” markanın hükümsüzlüğüne, marka hakkına tecavüzün tespitine, meni ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline, verilen hükmün gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; 01/01/2019 tarihi itibariyle hukuk düzenine 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanun uyarınca ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepli davaların açılmadan önce arabuluculuğa başvuru zorunluluğu getirildiğini, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın ihtiyati tedbir kararıyla korunacak herhangi maddi ve hukuki hakkının bulunmadığı, davasına dayanak yaptığı her iki tescil belgesinin de hukuken dosyaları açısından bir karşılığı olmadığı zira … ibareli markanın davaya konu müvekkilinin faaliyet alanı olan dış giyim tekstil ve mağazacılık (… ve …) sınıflarıyla bir ilgisinin olmadığ,ı tescilin …ve … Sınıflarda olduğu, bu sınıflardaki ürün ve emtialarla ilgili müvekkilin ticari üretim ve faaliyetinin bulunmadığı, bu konuda davacının bir iddiasının da söz konusu olmadığı, müvekkilin dava konusu edilen ihtilaf açısından ….ve … Sınıflar bakımından marka tescilinin mevcut olduğu bu suretle hem tescil hem de gerçek hak sahipliği konusunda hukuki korumadan yararlanacağı, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarıyla asıl olarak davacı yanın müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerde bulunduğu ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirecek hiçbir maddi ve hukuki mesnetin bulunmadığı hususunun sabit olduğu dikkate alındığında ihtiyati tedbir için gerekli koşulların oluşmadığı bu nedenle de mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının hukuka açıkça aykırı olduğu ve ivedilikle kaldırılması gerektiği izahtan vareset olduğunu belirterek, öncelikle usul ve esas yönden aslında reddi gereken işbu dava dosyasında sehven verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının müvekkilinin telafisi imkansız zararlar yaşamasının önüne geçmek adına dosya üzerinden ivedilikle kaldırılmasını ve haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
TPMK kayıtları dosya içerisine alınmış incelendiğinde;
Davacının 31.12.2004 başvuru tarihli ve … başvuru no.’lu “…” markasına ilişkin bilgiler TPMK kayıtlarından “..” markasının … adına 31.12.2004 tarihinde başvuru konusu edildiği, markanın …., …., … emtia sınıflarında 22.01.2007 tarihinde tescil edildiği, marka başvuru numarasının … olduğu,
Davacı/birleşen dosya davalının 22.12.2006 başvuru tarihli ve … başvuru no.’lu “…” markasına ilişkin bilgiler TPMK kayıtlarından “…” markasının … adına 22.12.2006 tarihinde başvuru konusu edildiği, markanın … emtia sınıfında 25.12.2007 tarihinde tescil edildiği, marka başvuru numarasının … olduğu anlaşılmaktadır. Ancak marka yenilenmediğinden ötürü tescil koruması dışında kaldığı,
Davalı/Birleşen dosya davacının … başvuru tarihli ve …başvuru no.’lu “…” markasına ilişkin bilgiler TPMK kayıtlarından “…” markasının … adına 24.07.2018 tarihinde başvuru konusu edildiği, markanın … ve … emtia sınıflarında 15.01.2019 tarihinde tescil edildiği, marka başvuru numarasının … olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu markanın tescilli olduğu … emtia sınıfının “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.”i kapsadığı, söz konusu markanın tescilli olduğu 35. hizmet sınıfının “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysi emtiasının bir araya getirilmesi (perakendecilik/toptan satış ve mağazacılık hizmetlerini)” kapsadığı görülmektedir.
Davalılar vekili tarafından marka tescil başvurularına davacı tarafından yapılan itiraz sonucunda … ibareli markaya yönelik olarak kurum tarafından yapılan incelemede davacının itirazında belirttiği … nolu … markasına dair eskiye dair kullanımın ispat edilemediğine ilişkin kurum kararının dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından diğer davalı … verilen marka lisans sözleşmesine ilişkin 20/01/2019 tarihli adi yazılı şekilde düznelenmiş … nolu marka lisans sözleşmesi dosyaya sunulmuştur.
…1. FSHHM … diş sayılı dosyası dosya içerisine alınmış, incelendiğinde, … ve … tarafından … aleyhine tespit talebinde bulunulduğu, yapılan inceleme sonucunda sunulan 22/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle gidilen adreslerde … ve … ibaresini içeren kartvizit ve ürünlerin olduğu, 6769 sayılı SMK uyarınca tescilli markanın sadece tescil kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından sahibine koruma sağlayacağı, ve hali hazırda tescilli olmayan mal ve hizmetler üzerinde kullanımı olması halinde markaya tecavüzden söz edileceği, karşı tarafın … tescil nolu … ibareli tescilinin … ve … sınıflarda olduğu, … sınıfta bir marka tescilinin olmadığını, yine …nolu … ibareli tescilin 2016 yılında yenilenmemesi nedeni ile hükümden düştüğü, yapılan incelemeler kapsamında aleyhine tespit istenilene ait … ibareli markalara rastlanmış olduğu, bunların ya koruma süresinin sona erdiği, ya da tescilin kapsadığı mal ve hizmetler bakımından aşkın kullanım olduğu, aleyhine tespit istenen … markasının … ve … Sınıflarda tescilli olmasına rağmen tescilin kapsadığı mal ve hizmetler bakımından kullanımının bulunduğu, bu kullanımların da tespit isteyenin marka haklarını ihlal eder nitelikte olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
… 1. FSHHM’nin … diş dosya içerisine alınmış incelendiğinde talep edenin … karşı tarafın … olduğu yapılan inceleme sonucunda marka vekili ve bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından sunulan bilirkişi raporunda özetle; Aleyhine tespit istenen … olmakla birlikte ve dosyada yer alan adres … olduğu ve gelinen adresin de aynı adres olduğu görülmekle birlikte, dosyaya sunulan vergi levhasından da açıkça anlaşılacağı üzere, Vergi levhasmda …’nin yer aldığı ve … adresinin vergi levhasında yer aldığı, konu hakkında hukuki değerlendirmenin sayın mahkemenize ait olduğu, tespit isteyen 6769 Sayılı SMK kapsamında ihlalin var olup olmadığının tespitini talep etmiş olduğundan; 6769 sayılı kanun kapsamında gerçekleşecek korumadan yararlanabilmek için, 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU nun 7/1 maddesinde : “Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” Hükmüne uygun tescilin varlığını aramak gerektiği, mahkeme kararı ile tevdi edilen mahalde ve web sitesinde inceleme görevi usulüne uygun şekilde yerine getirilerek, web sitesi içeriği, işyerini temsil eden vergi levhası, tabela üzerinde yer alan marka fotoğrafı, beş katlı işyerinin dört katında markasal kullanım tespit edilerek ayrı ayrı incelemeler ile fotoğraflanan mağaza tabelası, mağaza iç ve dışında yer alan marka reklamını içerir posterler, ürün görselleri, kartvizit, poşetler, askılar üzerinde yapılan inceleme ve fotoğraflar dosya kapsamına alınarak; keşifte rastlanan markasal kullanımın “…”, “…”, “…” şeklinde olduğu yazıldığı gibi okunup algılandığı tespit edildiği, aleyhine Tespit istenen mahalde yer alan … ve …ve … kullanımın … ve … Sınıfa ait mal ve hizmet kapsamında yer aldığı; söz konusu sınıfların ise tespit isteyenin … tescil belgesiyle korunan … markasınm tescilli olduğu … ve … smıfta yer alan mal ve hizmetlerle aynı ve/ veya benzer mahiyette olmadığı, bu nedenle 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında, markaya tecavüz teşkil eden eylemin bulunmadığı, aleyhine Tespit İstenenin markasal kullanımlarına ilişkin olarak, … ibareli … tescil tarihli ve … tescil numaralı belgesini dosyaya sunduğu, marka tescil belgesinde; … ve … ibaresinin küçük olarak kullanıldığı, tescilli markada esas unsurun … olduğu, bu nedenle kullanımların tescile uygun olduğu, Haksız Rekabet hükümleri açısından ise, Tespit İsteyene ait, 25.12.2007 tescil tarihli ve … tescil numaralı … ibareli markanın,….ve … sınıfta tescil ettirildiği; ancak marka yenilemesi yapılmadığından koruma süresinin dolduğu, Tespit İsteyenin, koruma süresi dolan 25.12.2007 tescil tarihli ve … tescil numaralı … markasının, gerçek hak sahibi olduğunu belirttiği, mahalde yer alan tespitte; sunulan fotoğraflarla da sabit olduğu üzere, …, …, … ibareli kullanımlara rastlandığı; bu kullanımların haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunda hukuki değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğu” görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği görüldü.
… 1. FSHHM’nin… diş dosya içerisine alınmış incelendiğinde talep edenin … karşı tarafın … olduğu yapılan inceleme sonucunda marka vekili tarafından sunulan bilirkişi raporunda özetle; aleyhine tespit istenen … olmakla birlikte, dosyaya sunulan vergi levhasından da açıkça anlaşılacağı üzere, ilgili adreste …’nin yer aldığı konu hakkında hukuki değerlendirmenin sayın mahkemenize ait olduğu, Tespit isteyen 6769 Sayılı SMK kapsamında ihlalin var olup olmadığının tespitini talep etmiş olduğundan; 6769 sayılı kanun kapsamında gerçekleşecek korumadan yararlanabilmek için, 6769 savılı SMK nun 7/1 maddesinde : “Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” Hükmüne uygun tescilin varlığını aramak gerektiği, Mahkeme kararı ile tevdi edilen mahalde inceleme görevi usulüne uygun şekilde yerine getirilmiş, işyerini temsil eden vergi levhası, işyeri sahibinin kimlik fotokopisi, tabela üzerinde yer alan marka fotoğrafı, üç katlı işyerinin her katında ayrı ayrı incelemeler ile fotoğraflanan ürün görselleri, katalog, askılar üzerinde, ürün poşetleri üzerinde yapılan inceleme ve fotoğraflar dosya kapsamına almarak; keşifte rastlanan markasal kullanımın “…”, “… “, “…” şeklinde olduğu yazıldığı gibi okunup algılandığının tespit edildiği, aleyhine Tespit istenen mahalde yer alan … ve … ve … kullanımın … ve … Smıfa ait mal ve hizmet kapsamında yer aldığı; söz konusu sınıfların ise tespit isteyenin … tescil belgesiyle korunan … markasının tescilli olduğu … ve … sınıfta yer alan mal ve hizmetlerle aynı ve/ veya benzer mahiyette olmadığı, bu nedenle 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında, markaya tecavüz teşkil eden eylemin bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görüldü.
Davacı … tarafından … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı … tarafından hazırlanan hukuki mütalaanın dosyaya sunulduğu, mütalaa incelendiğinde; “Davacı … ile davalı … arasında çok uzun bir süreden beri devam eden ticari bir ilişkinin olduğu. Tarafların sonrasında marka ve ticaret unvanı konusunda ihtilafa düştükleri ve birbirlerine çok sayıda dava ikame ettikleri, “…” ibaresi üzerinde ihtilaf yaşadıkları, Bu ihtilafın çözümünün “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliğinin kime ait olduğunun bulunması ile çözülebileceği, Dava dosyası içinde bulunan vergi açılışında 2003 tarihinde ilk olarak davacı … nın bu ibareyi unvan olarak kullandığının tespit edildiği, 2004 yılından başlayarak değişik sınıflarda tescil edildiği, ancak …’nm … Sınıftaki tescilli “…” ibareli markasını ücretini ödemediği için tescilden silindiği, akabinde davalı …’mn “…” ibaresini marka olarak tescil ettirdiği, mağazasında tabela (işletme adı) olarak kullandığı, bunun üzerine taraflar arasında ticari ilişkinin bittiği, Davalı …’mn kendi düzenlediği faturaların üzerinde sürekli davacının “…” unvanım kullandığı, dolayısıyla “…” ibaresi üzerinde hak sahipliğinin davalı tarafindan da davacıya ait olduğunun kabul edildiği, Bu faturalar gözetildiğinde davacının gerek ticaret unvanı gerek işletme adı gerekse marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğu ve haklarının korunması gerektiğini, Davacı adına tescilli “…” ibaresi ile davalının tescil ettirdiği “…” ibaresinin birebir aynı olduğu, bu nedenle gerçek hak sahibinin markasının aynen kullanımı sayılması gerektiği, Davalının yaptırdığı bu tescilin kötünıyetlı bir tescil olduğunun kabulü gerektiği, zira ticari ilişkinin Başladığı. 2004 yılından bu yana davalının kendi düzenlediği faturalarda “…” ibaresinin davacıya ait olduğunu kabul ettiği, bu sebeple kötüniyetli davalı tescilinin hükümsüz kıhnması gerektiği, davacı … ile davalı arasındaki ilişkinin dosya içindeki faturalar dikkate alındığında fason üretim olduğu sonucuna ulaşılması gerektiği, SMK.m. 10’a göre davacının bu markanın devrini talep edebileceği, devre karar verilmez ise hükümsüz kılınması gerektiği, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … dosyada verdiği tedbir kararının isabetli olduğu, ancak gerçek hak sahibi davacının korunması için kafi olmadığı, davalının mağazalarında davacıya ait işletme adı ile unvanı haksız kullandığının da açık olduğu, tedbire ilişkin kararın bu yönde genişletilmesi gerektiği, ayrıca davalının internet sitesinde kullandığı alan adının ve sosyal mecralarda … ibaresinin kullanımının da tedbîren durdurulması gerektiği, … ibaresinin davalı … tarafından işletme adı olarak da kullanıldığı, mağazalarında büyük tabelalarla aslında davacı tarafından yıllardır kullanıldığını bildiği ibareleri atığı, bu yönüyle haksız rekabete mahal verdiği, TTK.m. 6Fe göre de bu eylemlerin durdurulması için tedbire hükmedilmesi gerektiği” görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği görüldü.
Davalılar vekili dosyaya sunmuş olduğu … Üniversitesi Hukuk Fakültesi FSH Hukuku öğretim üyesi … tarafından düzenlenen 05/01/2021 tarihli mütalaada özetle; … tarafından asıl davaya ve birleşen davalara dayanak yapılan… no’lu “…” markasının koruma süresinin, markanın yenilenmesi başvurusunda bulunulmaması sebebiyle 22/12/2016 tarihinde dolduğu, …’nın “…” ibaresini, …’nın … no’lu “…” markasının başvuru tarihi olan 31/12/2004 tarihinden önce markasal olarak kullandığı, bu kullanımlar sebebiyle “…” markası üzerindeki gerçek hak sahipliğinin …’ya ait olduğu, bu nedenle …’nın, …’ya ait … no’lu “…” markasının hükümsüzlüğü isteminin yerinde olmadığı, Marka üzerinde tescilsiz kullanım yoluyla hak elde eden gerçek hak sahibi marka tesciline itiraz etmemiş veya tescilden sonra hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, kendisine karşı marka tesciline dayanılarak marka hakkına tecavüz iddiasında bulunulamayacağı, bu nedenle somut olayda …’nın, “…” markası üzerinde gerçek hak sahipliği bulunan …’yı ve …’nın verdiği lisansa dayalı olarak markayı kullanan … Ltd. Şti.’yi söz konusu markayı kullanmaktan men edemeyeceği, dolayısıyla … tarafından …’nın ve …Ltd. Şti.’nin “…” markasını kullanmasına bağlı olarak ileri sürülen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının dayanaktan yoksun olduğu, …’nın “…” markasını kadın giyim ürünlerinde ve bu giyim ürünlerinin satışı hizmetlerinde kullandığı, …’nın …no’lu “…” markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerin, …’nın fiili marka kullanımlarını kapsamadığı. … adına kayıtlı … no’lu markasının … Sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler” emtiasında ve … sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysilerin bir araya getirilmesi hizmetlerinde ” (yani koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysilerin pazarlanması hizmetlerinde) tescilli olduğu, yani “…” markasını kadın giyim ürünlerinde ve bu giyim ürünlerinin satışı hizmetlerinde kullanan …’nın bu kullanımlarının, … adına tescilli … no’lu markasının tescili kapsamında kaldığı, “…” markasını kadın giyim ürünlerinde ve bu giyim ürünlerinin satışı hizmetlerinde kullanan …’nın bu kullanımlarının … adına tescilli … no’lu markasıyla iltibasa neden olabileceği, bu kullanımların, SMK m. 29, f. 1, bent (a) ve SMK m. 7, f.2, bent (b) hükümleri uyarınca markasından doğan haklarına …’nın …no’lu tecavüz teşkil ettiği ve haksız rekabet oluşturduğu, …’nın, söz konusu hukuka aykırı kullanımlar nedeniyle hem marka sahibi …’ya hem de lisans hakkı sahibi Üçüler Konfeksiyon Tekstil Ltd. Şti.’ye sorumlu olduğu” kanaat ve sonucuna ulaşıldığının bildirildiği görüldü.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, …, …, … ve …’ndan oluşan bilirkişi heyetince tanzim edilerek dosyamıza sunulan 05/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tarafların tutulması zorunlu ticari defterlerinin, TTK hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış onaylarının, yasal süresinde yapıldığı, defterlerin sahipleri lehine takdiri delil niteliğine haiz olduğu; mahkemece dava konusu “…” markası üzerindeki öncelik hakkının 2003 yılından bu yana taraflarca ortaklaşa kullanıldığı; gerek tescilsiz marka gerekse tescilsiz unvan/işletme adı biçimindeki kullanımların 15 yılı aşkın süredir taraflarca birlikte gerçekleştirildiği ve bu gerekçelerle davacı …’nın bu marka üzerinde davalıya nazaran tek başına sahip olduğu bir öncelik hakkının bulunmadığı görüşü benimsenirse davalının …no.lu “…” markasının hükümsüz kılınmayabileceği, davacının SMK m.155 hükmü kapsamında başvuru önceliğine dayanarak tazminat talebinin mesnetsiz kaldığı sonucuna varılabileceği; öte yandan mahkemenizce şayet davacının 02.01.2003 tarihli …ile yapılan Mali Müşavirlik Sözleşmesi’nde ve 06.01.2003 tarihli vergi levhasındaki … ibaresini kullanımı ile davacının tedarikçilerinden olan …- …Ltd.Şti.(…)’nin keşide ettiği 03.01.2003 ve 21.04.2003 tarihli faturalardaki “…-…” ibaresinin kullanımlarının markasal bir işlev taşıdığı veya tescilsiz bir ticaret unvanı/işletme adı niteliğinde olduğu görüşü benimsenirse “…” ibaresi üzerindeki öncelik hakkının davacıya ait olduğu sonucuna ulaşılabileceği; dava konusu “…” markasının üstün hak sahipliğinin …’ya ait olduğu sonucunun kabulü durumunda davalı birleşen davada davacı …’nın SMK 151/2-b kapsamında talep edebileceği yoksun kalınan kazancın 80.514,32-TL. olabileceği” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davalılar vekili 05/08/2021 tarihli bilirkişi raporuna ilişkin beyanlarında özetle, davacı birleşen dosya davalısının öncelik hakkına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve sunulan belgelerin markasal kullanıma ait olmadığının tespit edildiğini, markasal nitelikteki kullanımların ve hak sahipliğinin tespit edildiğini, ancak rapor içeriğinde ve sonuç kısmında öncelik hakkının paylaşıldığı ve asıl görüşlerinden farklı ve terditli olarak bir kısım belgelerin mahkemece işlev taşıdığı görüşünün benimsenmesi halinde davacı birleşen dosya davalısının öncelik hakkının ait olabileceğine yönelik değerlendirmenin maddi ve hukuki duruma açıkça aykırı olduğunun, bir an için tarafların birbirlerine üstünlük hakkı olmadığına yönelik değerlendirme kabul edilse dahi tescil durumları ve tescilli sınıflar dikkate alındığında hükümsüzlük ve markaya tecavüz taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, davacının hükümsüzlük ve markaya tecavüz iddiasına dayanarak …nolu markaya ilişkin eksik değerlendirme yapıldığı, tescil sınıflarının farklı olduğunu, bu sebeple hükümsüzlüğün talep edilemeyeceğini, markaya tecavüzün de oluşmayacağının raporda hesaplanan kazancın bu nedenlerle dikkate alınamayacağını belirtmiş, davacının açmış olduğu davaların reddi ile taraflarca açılan birleşen davanın kabulünü talep etmiştir.
Davacı vekili rapora ilişkin beyan ve itirazlarında özetle; yapılan tespitlerden marka hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalının bu durumu bilmesine rağmen yapmış olduğu hareketlerin kötü niyet göstergesi olduğunu, markanın bu sebeple hükümsüz kılınması gerektiğini, bilişim uzmanı tarafından yapılan tespitleri kabul etmediklerini, davaya konu markanın 2003 yılından itibaren kesintisiz ve aralıksız bir şekilde kullanıldığını, yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu belirtmiş, yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili tarafından bilişim uzmanı … tarafından düzenlenen 14/12/2020 tarihli teknik raporun dosyaya sunulduğu, raporda özetle davalı … tarafından … ibareli markaya ilişkin olarak kullanılan … adresinin icann platformu tarafından 26/06/2005 tarihinde tescil edildiği, arşiv kayıtları incelendiğinde 27/06/2005 tarihi itibari ile aktif şekilde kullanıma açıldığı, davacı … tarafından … adresinin 13/03/2020 tarihinde tescil edildiği ve inceleme tarihi itibari ile herhangi bir arşiv kaydının bulunmadığının tespit olunduğu anlaşılmıştır.
İş bu dava markaya tecavüzün tespiti durdurulması önlenmesi talepli asıl ve birleşen dava ( mahkememizin 2020/268 esas sayılı dosyası) ve yine birleşen (mahkememizin 254 esas sayılı dosyası) marka hükümsüzlüğü, marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talepli davadan ibarettir.
Uygulanması gereken mevzuat;
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Hükümsüzlük iddiası yönünden;
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Hükümsüzlük Hâlleri Ve Hükümsüzlük Talebi Başlıklı 25. Maddesi; “1)5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.2)Menfaati olanlar. Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. 3)Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. 4)Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. 5)Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. 6)Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 7)6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar. ” hükümlerine amirdir.
Bu madde metninde atıf yapılan 5. ve 6. maddeler, marka tescilinde mutlak ve nispi red nedenleri başlıkları altında toplanmaktadır.
Kanunun “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri” başlıklı 5. Maddesine göre mutlak red nedeni olarak tescili yasaklanmış işaretlerin ayırt etme gücüne sahip olmamaları veya herkesin kullanımına açık olmaları sebebiyle kamu menfaati gözetilerek tescil edilmeleri mümkün değildir.
Kanunun “Marka tescilinde nispi ret nedenleri” başlıklı 6. Maddesine göre; “1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. 2)Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. 3)Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. 4)Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir. 5)Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. (7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir. (9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükümlerine amirdir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde;
Asıl Dava ve Birleşen Dava Dosyalarındaki Taraf Taleplerinin Dayandığı Olgular
2020/178 e. sayılı dosyada; davacı …’nın 06.01.2003 tarihinden beri tekstil ürünleri ticaretini yaptığı; … no.lu “…” ve … no.lu “…” markalarının sahibi olduğu; bu markalı ürünlerin üretimini davalı …’ya yaptırdığı; 23.07.2018’de “…” markasının kullanım hakkına ilişkin davalıya muvafakat verdiği; davalının 24.07.2018’de “…” markasını tescil için başvuruda bulunduğu; davalının işyerinde “…” ibaresini öne çıkararak kullandığı iddialarına dayanılarak marka hakkının ihlaline dayalı taleplerde bulunulmuştur.
Davalı … ise 1985 yılından beri tekstil ürünleri ticareti yaptığını; 2003 yılında “…- …” unvanı ile kurduğu işletmesini …Tic. Ltd. Şti.’ye dönüştürdüğünü; 30 yıldır ticari faaliyetlerinde “…” ve “…” markalarını kullandığını; davacının aslında kendisinin bayisi konumunda olduğunu ve kendi ürettiği ürünlerin davacı tarafından satışa sunulduğunu; “…” markasını ilk kez kendisinin kullandığını ve gerçek hak sahibi olduğunu; davacının bayi sıfatı ile “…” markasını kullanmasına izin verdiğini; … internet sitesinin 2005 yılından beri kendisine ait olduğunu; “…” markası ile pek çok fuara katıldığını; davacının … sınıfta tescilli …no.lu “…” markasının yenilenmeyerek tescil koruması dışında kaldığını; davacının … / … / …. sınıflarda tescilli olan … no.lu “…” markasını tescil kapsamı dışında kalan … sınıftaki ürünlerde kullandığını; davacının tescil ettirdiği markaların harç ve masraflarını kendisinin ödediğini; “…” markalı tanıtım malzemelerinin masraflarının kendisi tarafından karşılandığını ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen 2020/254 e. sayılı dava dosyada; ise davacı taraf … no.lu “…” ve … no.lu “…” markalarının sahibi olduğunu; davalının …no.lu “…” markasının kendi adına tescilli “…” asli unsurlu markalarla karıştırılma ihtimaline yol açtığını ve bu sebeple kendisine devrinin veya hükümsüz kılınmasının gerektiğini; davalıya ait … alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesi gerektiğini; davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan tescile aykırı kullanımları sebebiyle tazminat yükümlülüğünün doğduğunu iddia etmektedir.
Davalı taraf ise … no.lu ve … sınıfta tescilli olan “…” markasının tescilden yenilememe sebebiyle silindiği; … no.lu “…” markasının ise davalının … no.lu “…” markasının tescilli olduğu … ve …. sınıflarda tescilli olmadığını; bu gerekçelerle … no.lu “…” markasının hükümsüzlüğünün söz konusu olamayacağını; “…” ibaresini ilk kez kendilerinin kullandığını; davacının bayi konumunda bulunduğunu; davacının “…” asli unsurlu markasını tescilsiz bir biçimde tekstil ürünlerinde (kadın dış giyim ürünlerinde) kullandığını; davacının tescil ettirdiği markaların harç ve masraflarını kendisinin ödediğini; … alan adlı internet sitesinin 2005 yılından beri kendisine ait olduğunu; “…” markası ile fuarlara katıldığını ve bu markayı davacı dışındaki pek çok mağaza aracılığıyla da piyasaya sürdüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen 2020/254 e. sayılı dava dosyada; davacı taraf …’nın 1985 yılından beri tekstil ürünleri ticareti yaptığını; 2003 yılında “…-…” unvanı ile kurduğu işletmesini …Tic. Ltd. Şti.’ye dönüştürdüğünü; 30 yıldır ticari faaliyetlerinde “…” ve “…” markalarını kullandığını; … no.lu “…” markasının … ve …. sınıflarda tescilli olduğunu; davacı olarak bu markayı kullanma yetkisini marka lisansı yolu ile …Ltd. Şti.’ye verdiğini; davalının … sınıfta tescilli bir markasının bulunmamasına rağmen, “…” ibaresini bu sınıfta (kadın giyim ürünlerinde ve mağazacılık hizmetlerinde) kullanarak tescilli markasından kaynaklanan hakları ihlal ettiğini; bu gerekçelerle “…” ve “…” adlı instagram hesaplarına erişimin engellenmesine ve davalının marka hakkı ihlali ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin durdurulmasını talep etmiştir.
Davalı taraf … ise bu dava açısından Mahkemenizde görülmekte olan 2020/254 E. sayılı dava dosyasının (hükümsüzlük davasının) bekletici mesele yapılması gerektiğini; gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki asıl çekişmenin her iki tarafında marka tescillerinde yer alan “…” ibaresi üzerindeki gerçek hak sahibinin kim olduğu noktasında toplanmakta olup izahı yapılan mevzuat hükümleri karşısında bu belirlemenin doğrudan açılan davaları etkileyeceği izaha muhtaç değildir.
Gerçek Hak Sahipliği İddiası
Gerek mülga KHK gerekse 6769 sayılı SMK ile marka hukukumuzda tescil ilkesi kabul edilmiştir. Ancak tescil ilkesi kabul edilmesine rağmen sistemimiz getirilen istisnalar nedeniyle kullanma sistemine daha yakındır. Yargıtay da yerleşik uygulamasında gerçek hak sahipliği kuralını benimsemiş ve markayı ilk defa kullanıp ona ayırt edicilik kazandıranı gerçek hak sahibi olarak adlandırmıştır. Ancak bir kimsenin bir markayı sadece ilk defa kullanmaya başlaması ile o marka üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu kabul edilemez.
Tescil edilmemiş markaya SMK ile koruma sağlanmasının sebebi sadece tescilsiz marka sahibinin markayı ilk kez kullanmaya başlaması değildir. Aksine markanın kullanımını haklı kılacak daha temel ve önemli bir sebep bulunmalıdır. Bu da markanın belli bir yer, bölge ve piyasada bilinir hale gelmesidir.
Doktrinde marufiyet kuralı olarak isimlendirilen bu şart hem Türk Patent ve Marka Kurumu uygulamasında hem de Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş ve tescilsiz marka sahibinin kendisinden sonra yapılan tescilleri engelleyebilmesi veya hükümsüzlük davası açarak haksız yapılmış tescilleri ortadan kaldırabilmesi için tescilsiz markanın yoğun kullanımının kanıtlanması gerekmektedir.
Markayı tescil ettirmeden ilk defa kullanan ve maruf hale getiren kişinin “gerçek hak sahipliğine” dayalı olarak SMK’nın 6.maddesi hükmünden yararlanarak aynı markanın aynı tür mal ve hizmet için bir başka kişi adına tesciline itiraz edebilmesi veya hükümsüzlük davası açabilmesi için; 1.Davacıya ait markanın ayırt edicilik kazanmış olması, 2.Markanın, itiraz eden veya dava açan tarafından diğer haksız başvuru/tescil yaptığı iddia edilen kişinin başvurusundan önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması, 3.İtiraz sahibinin veya hükümsüzlük davası açanın üzerinde önceden kullanmaya dayalı hak sahibi olduğunu iddia ettiği ibare ile tescil başvurusu yapılan veya hükümsüzlüğü talep edilen markanın aynı veya benzer olması gerekmektedir.
Yargıtay 11. HD. 1998/1734 esas, 1998/5146 karar sayılı ve 06/07/1998 tarihli kararında, “İsviçre-Türk markalar hukuku, marka üzernideki hakkın iktisabı ve korunması ile ilgili olarak üç önemli ilkeye dayanır. Marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı, ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir. Buna ‘gerçek hak sahibi’ denilir ve bu tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Buna mukabil bir markayı ihdas etmeksizin seçip tescil ettiren kimsenin bu tescili kurucu etkiye sahiptir. Ancak, bu tescil sadece hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağlayabilir. Gerçek hak sahibinin dava açıp bu markayı tescil ettireceği tarihe kadar kurucu etkiye sahipliği devam eder. Çünkü, hakiki, gerçek hak sahipliği ikinci bir bağımsız ve münferit mülkiyete hak vermez. Markanın hakiki hak sahibi markasının aynısını veya tefrik edilemeyecek benzerini, her nasılsa marka olarak tescil ettiren kimsenin, sonradan tescil edilmiş markanın terkinin istenebileceği kabul edilmektedir.” şeklinde karar verilmiştir.
Maddi anlamda hak sahipliği ilkesi de temel taş olarak kabul edildiği için tescilli hak sahipliğinin aksi ortaya konularak tescille elde edilen karinenin çürütülebilmesi mümkündür.” (Fatih BİLGİLİ, Marka Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması, Ankara, 2006, s. 92)
Yine gerçek hak sahibine karşı tescile dayalı iddialarda bulunulamayacağı bulunulsa bile bunun hukuken korunmayacağı, hükümsüzlük davasının açılıp açılmamasının bu noktada etkili olmadığı yargı uygulamalarımız ile yerleşik hale gelmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde;
Bilirkişi heyet raporunda da tespit olunduğu üzere; dosya içeriğindeki belgelerden 06.01.2003 tarihinde “…” ibaresinin davacı … tarafından vergi levhasında kullanıldığı, aynı kullanım 02.01.2003 tarihli … ile yapılan Mali Müşavirlik Sözleşmesi’nde de yer aldığı, her ne kadar bu belgelerde ticaret unvanı başlığına karşılık gelecek biçimde “…” ibaresi kullanılmış olsa da İTO 27.11.2019 tarihli faaliyet belgesinde davacının 06.01.2003 tarihinde işe başladığı ve firma isminin (ticaret unvanının) “…” olduğu, ayrıca Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilandan davacı …’nın 06.01.2003 tarihinden itibaren tekstil ürünleri ithalat-ihracatı ile iştigal ettiği ve “…” ticaret unvanını 09.11.2004 tarihinde tescil ettirdiği, dosyadaki bu belgeler ışığında davacının 09.11.2004 tarihinden itibaren kendi ad ve soyadını asli unsur olarak ticaret unvanında kullandığı ve tescil ettirdiği, buna karşılık 09.11.2004 tarihi itibariyle davacı açısından “…” ibaresinin tescilli ticaret unvanı vasfı taşımadığı (davacının “…” olarak tescil edilen unvanının asli veya tali bir unsuru olmadığı), Ticaret sicili kayıtlarında da … ibaresinin davacı adına ticaret unvanı olarak tescil edilmediği anlaşılmıştır.
… no.lu “…” markasının ise 31.12.2004 tarihinden itibaren davacı tarafından … / … /… sınıflarda marka olarak tescil edildiği görülmektedir. Bu sınıflar giysi emtiasının yer aldığı 25. sınıfın dışında kalmaktadır. Yine “…” asli unsurlu diğer bir markanın (… no.lu …) da 22.12.2006 tarihinde davacı tarafından … sınıfta tescil edildiği ancak bu markanın yenilememe sebebiyle 10 yıllık koruma süresinin sonunda koruma kapsamı dışında kaldığı görülmektedir.
Davacı 23.07.2018 tarihli noter muvafakatnamesi ile … tescil no.lu … markasının davalı … tarafından kullanımına rıza gösterdiği, söz konusu muvafakatname bu markanın yenilenmeme sebebiyle hükümden düştüğü tarihten (22.12.2016’dan) sonra düzenlendiği, davalı taraf ise 24.07.2018 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğu, davalı …’nın ise 24.07.2018’den itibaren … no.lu “…” markasını … ve.. sınıflarda tescil ettirdiği ve bu ibareyi ayrıca işletme adı olarak kullandığı görülmektedir.
Davalı … ve … Şti. tarafından 22.09.2004, 17.12.2004, 13.04.2005 ve 17.07.2005 tarihlerinde kesilen faturalarda “…-…” ibaresini kullandığı; bu ibareyi 2006, 2007, 2008, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2017 ve 2018 tarihli çok sayıda faturada da kullandığı davalının söz konusu faturalarda kendisini tanıtmak maksadıyla “…-…” ve “…Şti.” ibarelerini ticaret unvanı olarak kullandığı, davalının dosyada yer alan bu faturalarda davacıyı tanıtmak maksadı ile “…-…” ibaresini kullanması, … ibaresinin davacı açısından öncelikle tescilsiz işletme adı, sonra ise tescilli bir marka vasfı gördüğünün davalı tarafından rıza gösterildiği anlaşılmıştır.
Davacı 07.03.2007, 26.11.2007, 22.09.2010, 01.11.2010, 26.10.2010, 13.12.2010 tarihlerinde …A.Ş. ve İTKİB ile yapmış olduğu fuar ve tanıtım faaliyetlerine ilişkin sözleşme ve tahsilat makbuzlarında “…- …” ibaresini kullandığı tespit olunmuştur.
30.10.2003 tarihli …, 21.04.2003 tarihli … 10.04.2003, 03.01.2003, 22.12.2003, 07.11.2003 ve 04.08.2004 tarihli … firmaları tarafından tanzim edilen faturalarda “…-…” ibaresinin tescilsiz ticaret unvanı/işletme adı olarak kullanıldığı; bu kullanımların “…” ticaret unvanının ticaret siciline kayıt tarihi olan 09.11.2004 tarihinden önce gerçekleştiği tespit olunmuştur.
Davacı tarafından 3. kişilere yönelik tanzim edilen 15.11.2003, 25.07.2003, 07.11.2003, 30.04.2004, 16.06.2005, 23.06.2004, 26.04.2004, 25.10.2004, 29.06.2005, 25.01.2006, 25.09.2006, 31.10.2006 16.01.2006, 05.12.2006, 11.12.2006, 15.12.2006, 01.12.2006 tarihli faturalarda “… – …” ibaresinin tescilsiz ticaret unvanı/işletme adı olarak kullanıldığı; aynı kullanımların 2008, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2017, 2018 tarihli faturalarda da gerçekleştiği, özellikle 2003 ve 2004 yıllarına ait faturalarda … ibaresinin kullanımının “…” ticaret unvanının ticaret siciline kayıt tarihi olan 09.11.2004 tarihinden önce gerçekleştiği, öte yandan davacının “…” markasının 22.12.2006 tarihi itibariyle koruma altına alındığı dikkate alınırsa bu tarihten sonraki kullanımların 22.12.2016 tarihine dek 25.sınıfta tescilli markasal kullanıma karşılık geldiğinin değerlendirilebileceği raporda belirtilmiştir.
Davalılardan … ve …Ltd. Şti. tarafından davacı …’ya yönelik tanzim edilen 07.09.2019, 23.09.2016, 22.08.2016, 06.05.2015, 29.12.2010, 01.10.2009, 09.09.2009, 06.12.2008, 08.11.2006, 17.03.2006, 26.08.2005, 13.08.2005, 14.12.2005, 17.12.2004, 22.09.2004 tarihli faturalarda “…” ibaresini, davacının ticaret unvanı olan “…” ibaresine ek olarak kullandığı, özellikle 22.09.2004 tarihli faturada “…- …” ibaresinin kullanımının “…” ticaret unvanının ticaret siciline kayıt tarihi olan 09.11.2004 tarihinden önce gerçekleştiği görülmektedir.
26 Nisan 2007 tarihli yetki belgesinin başlığı “Yurt Dışı Fuarlara Üretici Firma Adına Pazarlamacı Olarak Katılıma İlişkin Sözleşme”dir. Bu belgede davacı … ibaresini ticaret unvanının tescilsiz bir eki olarak kullanmakta; bu kullanım davalı … tarafından da rıza gösterildiği anlaşılmaktadır.
Davalılardan … ve … Şti. tarafından 3. kişilere yönelik 2006 yılında tanzim edilen çok sayıda faturada “…” ibaresinin kullanılmadığı, aynı durum 2018, 2017, 2019, 2007 tarihli faturalar için de geçerli olduğu, buna karşılık davalı …’un tarafı olduğu 2018, 2019 ve 2020 tarihli fuar sözleşmelerinde … markasını kullandığı, yine davacının katıldığı fuarlara ilişkin davalı tarafından düzenlenen fatura ve dekontlarda … ibaresinin değil …-… ibarelerinin yer aldığı tespit olunmuştur.
… alan adının 27.06.2005 tarihi itibariyle davalılar adına kayıtlı olduğu ve 15 Kasım 2009 tarihinde davalının … ibaresini söz konusu internet sitesinde marka vasfı ile kullandığı, 15.04.2016 tarihli … ile yapılan Sektörel Haber Kuşağı Katılımcı Anlaşması’nda davalının …-… ibaresini markasal bir nitelikte kullandığı, yine … Marka firmasının davalı …’ya yönelik düzenlediği 15.08.2007 ve 23.12.2009 tarihli faturalarda … ibaresi ticari ayırt edici bir işaret vasfıyla kullanıldığı, benzer durum davalıya yönelik kesilen …firmasının 23.12.2009 tarihli faturasında, … firmasının 05.09.2014, 10.09.2014 tarihli faturalarında da görüldüğü, … ibaresinin üçüncü kişilerce davalıyı tanıtan bir işaret/ibare olarak unvansal vasıfta kullanıldığını göstermektedir. Dolayısıyla … no.lu … markasının tescili öncesinde … ibaresinin davalı tarafından tescilsiz bir tanıtıcı işaret olarak kullanıldığı rapordaki bir diğer tespittir.
Yine davalının 03.06.2003 tarihli faturasında “…- …” ibaresini ticaret unvanı olarak kullanırken … ibaresini fatura konusu edilen bayan pantolon emtiasının rakiplerden ayırt edilmesini sağlayan tescilsiz bir marka vasfı ile kullandığı, davalı 05.06.2003 tarihinde düzenlediği faturada da “…- …” ibaresini ticaret unvanı olarak (kendisini rakip tacirlerden ayırt etmeye yarayan bir işaret olarak) kullandığı, buna karşılık … ibaresini faturaya konu edilen bayan pantolon emtiasının rakip ürünlerden ayırt edilmesini sağlayan bir marka vasfıyla kullandığı, öte yandan davalı …’nın müşterisi olduğu anlaşılan …A.Ş. tarafından tanzim edilen 10.09.2014, 05.09.2014 tarihli faturalarda, …-…tarafından tanzim edilen 22.02.2003 tarihli faturada ve…A.Ş. tarafından düzenlenen 15.10.2014 tarihli faturada davalıyı tanıtıcı bir ibare olarak (tescilsiz ticaret unvanı, işletme adı) “V… …” ifadesi kullanıldığı tespit olunmuştur.
Yapılan bu tespit ve değerlendirmeler sonucunda ; “…” ibaresinin gerek tescil öncesinde gerekse tescil sonrasında işbu davanın taraflarınca birbirlerinden haberdar bir biçimde uzun dönem kullanıldığı, davanın taraflarınca “…” ibaresinin üzerindeki öncelikli hak sahipliğinin paylaşıldığı, tarafların faaliyetlerini gerçekleştirdiği 2003, 2004 ve 2005 dönemlerinde ve sonrasında söz konusu ibareyi birlikte kullandıkları ve bu ibareyle tekstil piyasasında birlikte var oldukları dosya içeriğinde davacı …’nın davalının bilgisi dahilinde “…” markasını tescil ettirdiği, marka tesciline, marka ile fuarlara katılıma ve markanın tanıtımına ilişkin 2003 yılından itibaren pek çok masrafın yukarıda açıklandığı üzere davacı ve davalı taraflarca karşılandığı, 30.12.2004 tarihinde “…” ibaresi davacı tarafından marka olarak tescil edilirken … ibaresinin davalı taraf adına alan adı olarak davacının bilgisi dahilinde 2005 yılında kaydedildiği ve kullanıldığı, “…” ibareli broşür ve etiketlerin basım ücretinin yine taraflarca karşılandığı, bu olgular “…” markasının öncelikli hak sahipliğinin davanın taraflarınca paylaşıldığı ve tarafların bu marka ile tescil öncesinde dahi tekstil piyasasında birlikte var olduğu, “…” markasının davacı tarafından daha önce tescil ettirilmesi öncelik hakkının taraflarca paylaşıldığı gerçeğini değiştirmeyeceği tarafların her ikisinin de tescile ve davaya konu … üzerinde hak sahibi oldukları sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat, denetime elverişli bilirkişi heyet raporu bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar taraflar tescile ve davaya konu etmiş oldukları “…” ibaresine dayalı olarak markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılması istemiyle asıl ve birleşen davaları açmış iseler de esasen taraflar arasındaki çekişmenin ticari ilişkinin son bulmasından kaynaklı olduğu, tarafların birden fazla değişik üzerinden tespit ve tedbir talebinde bulunarak uzun yıllardır süren ticari ilişki sonrası birbirlerinin … ibareli markasal kullanıma dayalı ticari faaliyetleri önlemeye çalıştıkları, “…” ibareli ilk marka tescillerinin davacı … adına oluşturulduğu anlaşılmış ise de 2003 yılından itibaren tarafların davaya konu ibarenin markalaşması ve kullanımı birlikte oluşturdukları, her iki tarafında markayı bir fiil kullandıkları ve birbirlerinin kullanmalarına müsaade ettikleri şu hale göre davalı birleşen dosya davalısı … ve davalı … şirketinin bu markayı kullanmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği gibi (aksi kabulde dahi davacı … adına tescilli marka emtia sınıflarının faaliyet alanlarında kalmadığı da anlaşılmakla) bu davalıların 25 sınıftaki tescillerine dayalı olarak davacının kullanımlarının tescilsiz olduğu ve kendi marka tescilleri kapsamında -… sınıf- olduğundan bahisle tecavüz ve haksız rekabet iddiasında bulunmalarının, davaya konu markanın … sınıfta uzun yıllar … tarafından da kullanıldığı ve buna rıza gösterildiği gerçeği karşısında dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, bu noktada dava ve tescile konu “…” ibaresi üzerindeki ortak hak sahipliğinin kabul edilmesi gerektiği, hükümsüzlüğü talep olunan markanın tescil sınıfları farklı olduğunda hükümsüz kılınamayacağı bir gerçek ise de kötü niyetle tescil olgusunun bu noktada ele alınması gerektiği, hak sahipliğine yönelik değerlendirmeler dikkate alındığında davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğu, ortak hak sahipliği gözetildiğinde devir talebinin her iki taraf adına ortak tescile dönüşecek şekilde kabulünün yerinde olacağı anlaşılmakla -aksi yöndeki hukuki mütaaların subjektif nitelikte yorumlar içerdiği, hukuki yorumların mahkemeyi bağlamayacağı, sunulan raporla da çelişki olarak değerlendirilemeyeceği kanaatiyle sunulan aksi değerlendirmelere itibar olunmamış- markaya tecavüz ve haksız rekabete dayalı davaların ve tazminat taleplerinin reddine, hükümsüzlük talebi yönünden ise davaya konu … nolu “…” ibareli markanın davalı … adına olan kaydının TERKİNİ ile dosya tarafları olan (… ve …) adlarına hükmen tesciline karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.-
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Asıl dava yönünden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRADINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan, 670,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-Birleşen mahkememiz 2020/268 esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRADINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
C-Birleşen mahkememiz 2020/254 esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
-Davaya konu … nolu “…” ibareli markanın davalı … adına olan kaydının TERKİNİ ile dosya tarafları olan (… ve …) adlarına hükmen tesciline,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcının peşin yatırılan 341,55 TL’den düşülmesine, kalanı 282,25 TL’nin karar kesinleştiğinde, talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan hükümsüzlüğe ilişkin talep yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret olunan maddi tazminat talebi yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret olunan manevi tazminat talebi yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan, 116,60 TL harç gideri (peşin+başvuru+vekalet) ile 422,80 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 539,40 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸