Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/150 E. 2021/188 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/150
KARAR NO : 2021/188

DAVA : Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 08/04/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin Avusturya’da yerleşik ve bu ülkenin kanunlarına göre kurulu bulunan bir şirket olduğunu, başta enerji içecekleri olmak üzere meşrubat ve sair ürünleriyle dünya çapında bilinen ve tüketiciler nezdinde yüksek tanınmışlığa ulaşmış bir şirket olduğunu, müvekkilinin dünya çapında tanınmış “…” ibareli markalarının tescilen ve ihdasen sahibi olduğunu, … markaları altında satılan müvekkilinin ürünlerinin pazarın lideri konumunda olduğunu, müvekkilinin kullandığı …, …, … ve … Şekli gibi unsurları içeren markaların uzun yıllardır kullanılageldiğinden, gıda ve içecek sektöründe başta tüketiciler olmak üzere ilgili herkes nezdinde yoğun bir bilinirlik ve tanınmışlığa ulaştığını, müvekkilinin tanınmış ve tescilli … ibareli markalarının yanı sıra diğer tanınmış markalarının da birçok farklı ülkede tescilli olup koruma altında olduklarını, müvekkilinin düzenli olarak yaptığı araştırmalarda davalının internet sitesinde yer alan enerji içeceklerinin satış ve pazarlaması ile ilgili olarak kullanılan … Şekli ile karşılaşıldığını, bunun üzerine davalıya noter kanalıyla müvekkiline ait tanınmış ve tescilli markalara iltibas yaratan şekillerin kullanımının sonlandırılmasının talep edildiğini, davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, ancak sitedeki kullanımın değiştirilerek devam edildiğini, tüm sosyal medya sayfalarında da … figürüne sahip olan … Şekli’nin profil resimleri olarak güncellendiğini ve yeni bir internet sayfasında da müvekkilinin tanınmış ve yüzlerce ülkede tescilli … şekli markalarına tecavüz ve haksız rekabet yaratan kullanımlarına devam ettiğini, kullanımların noter kanalıyla tespit edildiğini, davalı şirketin özgün bir marka oluşturmak yerine dünyaca ünlü ve sektöründe öncü olan müvekkilinin … şekli üzerine kurulmuş tanınmış markalarını taklit ederek, markaların ününden ve itibarından haksız yarar sağlamaya çalıştığını, davalının yaratmış olduğu marka tecavüzü durumunun farkında olduğunu ve bu hususun noterlik kanalıyla kendilerine ihtar edilmesine rağmen kullanımlarına devam ettiğini, davalının markasal kullanımlarının müvekkilinin tescilli ve tanınmış markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzerlik arzettiğini, bu kullanımların müvekkilinin markaları aleyhine iltibas, tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının müvekkilinin dünyaca tanınmış marka ve ürünlerinden habersiz olduğunu veya dava konusu olan kullanılan logoları/markaları kendi başına yarattığını iddia edebilecek konumda da bulunmadığını iddia ederek, davalının dava konusu kullanımları ile müvekkilinin tescilli markalarına iltibas kuretiyle yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının müvekkili aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratan her türlü mal ve ürün, hizmet, tabela, ambalaj, internet sitesi, ilan, reklam, yayın, broşür, afiş, kartvizit vs her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıt, fatura ve her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere tüm kullanımlarının önlenmesine, el konulmasına ve hüküm kesinleştiğinde imhasına, davaya konu logoları barındıran …, …, …, …, … adlı internet sitelerinin tedbiren erişime kapatılmasına, tüm logo ve markaların kullanıldığı her türlü ürünün üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının, yurt içinde satışa sunulmasının ve her türlü hizmetin tüketicilere sunumunun, her türlü mal ve ürün, hizmet, tabela, ambalaj, ilan, reklam, yayın, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıt, online internet adresi, tüm sosyal medya hesapları, fatura ve sair her türlü ticari evrak üzerinde kullanımda dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında tüm kullanımlarının ihtiyati tedbiren önlenmesine, devamında her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin dahi bulundukları yerlerden toplatılarak muhafaza altına alınmasına ihtiyati tedbiren karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının iddia ve taleplerinin hukuka ve hakkaniyeti aykırı olduğunu, davanın yetkili mahkemede açılmadığını bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin … tescil nolu ve “…” ibareli markanın ve … tescil nolu tasarımın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin kurucusu … olup, ayrıca …’in uyruğunun Suriye olduğunu, bilindiği üzere resmi dilinin Arapça olduğunu, müvekkilinin marka logosu ve tasarımınında da Arapça ibarelerin yer aldığını, müvekkili şirkete ait internet sitelerinde ise davacının iddia ettiği şekilde boğa figürünün yer almadığını, … (Türkçe anlamı …) figürünün yer aldığını, bunun sebebinin ise … ibaresinin Arapça telaffuzunun …, …, …, … şeklinde olmasından kaynaklandığını, müvekkilinin tescil ettirmiş olduğu … marka ibaresinin zaten … olan hayvandan almış olduğunu, bu nedenle … figürlerinin kullanıldığını, müvekkilinin internet sitelerinde tescil ettirmiş olduğu marka ibaresi olan … ibaresi dışında başka bir ibarenin de kullanılmadığını, davacı yanın markaları ile müvekkilinin kullandığı logolardaki hayvan figürünün farklı olduğunu, renklendirme, kullanım şekli ve logo da farklı figürlerin de yar alması hususlarının birlikte değerlendirildiğinde davacı yanın iddia ettiği şekilde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eyleminin söz konusu dahi olmadığını, müvekkili şirketin kendi markasını oluşturduğunu ve yıllar içinde belli bir tüketici kitlesine ulaşmış olduğunu, karşı yanın marka ve logolarını kullanarak haksız yarar sağlamaya çalıştığının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin internet sitelerinde TPMK nezdinde tescilli olan markasına ilişkin paylaşımlar dışında bir paylaşım yapmadığını, ortalama zekaya sahip bir tüketicinin … markası ile … markasını karıştırma ihtimalinin dahi mevcut olmadığını, müvekkilinin yasal hakkını kullanmasının engellenmesi talebinde bulunan davacı yanın kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması talebine ilişkindir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; … sayılı ekli şekil “… ” markasının TANINMIŞ marka tescili olduğu, … sayılı ekli “…” markasının TANINMIŞ marka olduğu, … sayılı ekli şekil “ renkli … şekil” markasının 25, 28, 32, 41, 43 sınıflarda, … sayılı ekli “… “ markasının 25, 28, 32, 41, 43 sınıflarda, … sayılı ekli şekil “… ” markasının 32. sınıfta; … sayılı ekli “…“ ” markasının 32. Sınıfta, …sayılı ekli …“ ” markasının 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 27, 29, 30, 31, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 42, 44, 45 sınıflarda davacı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
“… + şekil” ibareli markanın 32 ve 35 sınıfta 15/08/2017 tarihinden itibaren davalı adına tescilli olduğu, tescil kapsamında “Enerji içecekleri (alkolsüz)” nin de bulunduğu, davalı adına “…” ibaresini içeren 04/10/2017 tarihinden itibaren tescilli … nolu tasarım tescilinin de bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilgisayar mühendisi bilirkişinin, dosyaya sunulan ve bahsi geçen … internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 25/07/2018 tarihinin kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin iletişim adresinin ve bilgilerinin açıkça belirtilmediği, … isimli … firmasından ilgili alan adının kayıt edildiği, yer sağlayıcısı ve erişim sağlayıcısının … olarak gözüktüğü, bahsi geçen … ilgili internet sitesinin içeriği kontrol edildiğinde içeriğinin İngilizceden oluştuğu ve Enerji İçeceği ürün tanıtımının yapıldığı, google çevirici kullanılarak Türkçe diline çevirisi yapıldığında ilgili site içeriğinin iletişim bilgilerinde iletişim e-posta adresi olarak “…” yazılı olduğu, genel müdür iletişim numarası olarak “…”, halkla ilişkiler yöneticisi iletişim numarası olarak “…” yazılı olduğu ve “…” şirket logosunun kullanılmış olunduğu, dosyaya sunulan ve bahsi geçen “…” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 11/04/2018 tarihinin kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin iletişim adresinin ve bilgilerinin açıkça belirtilmediği, “…, …” isimli hosting firmasından ilgili alan adının kayıt edildiği, yer sağlayıcısı ve erişim sağlayıcısı “…” olarak gözüktüğü, bahsi geçen “…” ilgili internet sitesinin içeriği kontrol edildiğinde içeriğinin İngilizceden oluştuğu ve “…” ürün tanıtımının yapıldığı, ilgili site içeriğinin iletişim bilgilerinde iletişim e-posta adresi olarak “…” yazılı olduğu, iletişim numarası olarak “…” ve “…” yazılı olduğu, şirket ünvanı olarak “…LTD. STI.” yazılı olduğu, bahsi geçen Instagram, Facebook, Twitter sosyal medya hesaplarına ait sayfaların kullanımda ve aktif olduğu ve genel profil sayfası ve paylaşımlar kontrol edildiğinde “…” sayfasıyla ilişkili olduğu, bu sebeple ilgili sosyal medya sayfaların sahibinin ve ilgili internet sitelerinin içerik yöneticilerin aynı kişi/kişiler olduğu, hususlarında tespit ve kanaatini bildirdiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi açısında dosya alanında uzman bilirkişilere tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 08/02/2021 tarihli heyet raporunda özetle;…, …, …, … uzantılı internet sitelerinin davalı şirkete ait olduğu alan adı sorgu sonucu ve site içeriklerinde geçen veriler ile sabit olduğu, söz konusu internet sitesinde ve ayrıca yukarıda anılan sosyal ağ hesaplarında; “…” marka adıyla enerji içeceği ürünlerinin olduğu, bir kısım kullanımlarında “ŞEKİL” (…) şekli ile enerji içeceği ürünlerinde kullanımı olduğu, “…” ibaresi ile ilgili bir kullanıma ise rastlanılmadığı, Türkiye’de enerji içecekleri pazarının gelişmesinde spor dallarına ve başarılı sporculara yaptığı sponsorluk yatırımları etkin markalardan birinin … olduğu, kendine özgü “…” şekilli logosunun da en az kelime unsurunu oluşturan “…” ibaresi kadar bilinirliğinin yüksek olduğu, marka bilinirliğinin yüksek olduğu, tanınmış marka konumunda bulunduğu, davalı “…” markasının Türkiye’de yaygın satış ağı olmadığı ve marka bilinirliğinin yüksek olmadığı, davacı adına tescilli …, …, …, …, …, … “ŞEKİL” (…) markaların 32. Sınıfta yer alan “… (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” ürünlerde tescilli olduğu, davalı adına tescilli adına … nolu “…” ibareli markanın 32. Sınıf kapsamında Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” ürünlerde tescilli olduğu, davalının tespit edilen kullanımlarının, davalının Tescilli … Markaları Açısından; Davalının tescilli markası ile davacının davasına mesnet aldığı tescilli markaları birlikte incelendiğinde; markaları oluşturan unsurların birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların ayniyetinden söz edilemeyeceği, davalının bir kısım fiili markaları açısından, taraf markalarında “ŞEKİL (…)” şeklinin esaslı unsur olarak yer alması nedenleriyle markalar arasında görsel ve kavramsal yakınlık oluşmuş olup; markalar arasında tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluşturduğu, diğer yandan karşılaştırılan markaların kullanıldıkları ürünler arasında ayniyet ve benzerlik bulunduğu, davalının belirtilen bir kısım fiili kullanımı davacının marka haklarını ihlal eder nitelikte olduğu, davalının yukarıda belirtilen bir kısım fiili kullanımının tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluştuğu, davalının … sayılı endüstriyel tasarım 1.1 sayılı ambalaj deseni tescilinde “…” ibaresinin geçtiği, … figürünün bulunmadığı, TTK Haksız Rekabet değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
Davacı kendisine ait markanın tanınmış marka olduğu iddiasında bulunmuştur.
Tanınmış Marka İddiası;
6769 sayılı SMK’da ve taraf olduğumuz tanınmış markalarla ilgili uluslararası anlaşmalarda tanınmış markanın tanımı ve kriterleri gösterilmemiş, bu husus Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği üzere konu mahkeme içtihatları ve öğretiye bırakılmıştır. Nitekim Özel Daire 13/03/1998 tarih ve… s. bir kararında “bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayırımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır” biçiminde bir tanımlama getirmiş ve bu tanıma nazaran da markanın promosyon sonucunda kazanılan herkesçe veya ilgili kesimce bilinme, emtia söylendiğinde o markanın akla gelmesi, ilişkin olduğu sektörde iyi bilinme ve geniş bir dağıtım ağına sahip olma gibi kıstaslara göre markanın tanınmış marka olup olmadığının tespiti cihetine gidilmektedir.
Doktrinde konuyla ilgili yapılan bir başka tanıma göre ise; “Bir ülkenin bir veya birkaç yöresinde tutunma markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurt içi ve yurt dışında ilgili çevrelerce bilinen, Paris Sözleşmesine üye devletlerden birinin yurttaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari veya sınai işletmeye sahip kişilere ait bulunan markalar” tanınmış markalardır (Bkz. Ünal Tekinalp Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, s. 411).
SMK m.6/5’te yer alan “Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi” ibaresine temel teşkil eden düzenleme Paris Konvansiyonunun 1. mükerrer 6. maddesi hükmüdür. Bu hükümde tanınmış marka kavramına yönelik olarak verilen kriter “herkesçe bilindiği mütalaa edilen” kavramıdır. Antlaşmanın Fransızca metninde markayı ifade etmek “notoirement connue(s)” ifadesi, Almanca metninde ise Türk doktrininde de sıklıkla kullanılan “notorisch bekannte” ifadesi kullanılmaktadır. Yine Konvansiyon’un 29/1-(c) hükmünde muhtelif yorumlarda itirazlar olması halinde Fransızca metin kabul edilir denmek suretiyle, Fransızca (ve takiben Almanca) metnin esas alınmasının yanlış olmadığı söylenebilir. Hukukumuzdaki düzenlemeye de temel teşkil eden anılı hükümde yer alan ifadeler ise herkesçe bilindiği gibi anlamına gelmekte olup, tanınırlık kriteri olarak ilgili/ilgisiz herkesi yeni toplumu esas almaktadır. Bu kabulün ise tanınmış markanın bilinirlik eşiğini çok yukarı koyduğu ve maddenin uygulama alanını daralttığı muhakkaktır. Bir diğer uluslararası antlaşma olan Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Antlaşması (TRIPs) ise 16. maddesinde yer alan düzenleme ile tanınmışlık düzeyi (yüksek) marka kavramını gündeme getirmiştir. Bu düzenleme sebebiyle doktrinde ve yargı makamlarında farklı özelliklerine göre ve tanınmıştık derecelerine göre, farklı koruma düzeylerine sahip tanınmış marka çeşitlerinin olduğu öngörüsü egemendir. Ancak tanınmış marka huhuken farklı alt türlere ayrılmamakta, TRİPs Paris Konvansiyonu’ndan bağımsız, ayrı bir tanınmış marka kavramı ile ondan ayrı bir düzen getirmemekte, aksine hükmü tamamlamakta, tanınmış marka kavramının uygulama alanını genişletmektedir. Paris Konvansiyonu ve TRIPs bağlamında tanınmış marka tektir. TRIPs düzenlemesiyle tanınmış markanın herkesçe bilinirlik ölçütünü tüm toplum olmaktan çıkarmıştır. Bu bağlamda markanın ticarete konu yapıldığı ilgili sektörde bilinir olması tanınmış marka olarak kabul görmesinde yeterli olacaktır. İlgili sektörün tespitinde ise markanın kapsadığı ürünlerin hitap ettiği müşteriler yanında, rakip ürün müşterileri, alıcıları, satıcıları ve sektör içindeki ilgili kişiler nezdindeki bilinirlik dikkate alınacaktır. (Bkz. Paslı, 433- 440).
Tanınmış marka kavramının ne olduğu ortaya koyulduktan sonra, bunun tespitinin nasıl yapılacağı sorusuna cevap vermek gerekecektir.
Markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde 1997 tarihli WIPO kriterlerinden faydalanılır. TP’de -bağlayıcı olmamakla birlikte- WIPO tarafndan ortaya konulan bu kriterleri ayrıntılandırmak suretiyle şu kriterleri getirmiştir. (Paslı, Uluslararıs Antlaşmalar, s.451); “1.Markanın tescilinin ve kullanımının süresi (markanın tarihçesi hakkında ayrıntılı bilgi), 2.Markanın tescilinin ve kullanımının yayıldığı coğrafi alan ve kapsam. (Yurtiçi ve yurtdışı tesciller nelerdir?) 3.Markanın üzerinde kullanıldığı mal ve/veya hizmetin piyasadaki yaygınlığı, pazar payı, yıllık satış miktarı nedir? 4.Markaya ilişkin promosyon çalışmalarının (özellikle de Türkiye’deki promosyon çalışmalarının) özellikleri nelerdir? (Promosyonun süresi, devamlılığı, yayıldığı coğrafî olan, kapsam, promosyona harcanan para, promosyonun niteliği (TV reklamı, yerel gazete ilanı, sadece çocuk sahiplerine yönelik yapılan tanıtım vs.) 5.Reklam niteliğinde olmayan ancak markanın tanıtımına faydalı olabilecek nitelikte faaliyetler var mıdır? (Gazete, dergi, TV vb. medya organlarındaki yayınlar, markalı ürünlerin fuarlarda teşhiri vb.) 6.Markanın tanınmışlığını gösteren bir mahkeme kararı var mıdır veya marka sahibinin markasını koruma yolundaki etkin çabaları nelerdir? (Tanınmışlık kararı dışında, verilmiş mahkeme kararları, hâlen devam etmekte olan marka, haksiz rekabet davaları, itiraz sayıları vb.) 7.Marka ne derece orijinaldir, markanın ayırt edicilik niteliği nedir? 8.Markanın tanınmışlığına ilişkin yapılmış kamuoyu araştırmaları varsa bunların sonuçları. 9.Markanın sahibi firmaya ilişkin özellikler (firmanın büyüklüğü, çalışan sayısı, ödenmiş sermayesi, cirosu, kârı, yurt çapında ve yurtdışında sahip olduğu dağıtım kanalları; şubeleri, bayilikleri, servis ağı, ödediği vergi, ihraç miktarları, piyasasına hâkimiyeti vs.), 10.Marka üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetle özdeşleşiyor mu? Marka kelime veya şekil olarak görüldüğü anda refleks olarak belli bir ürünü çağrıştırıyor mu? Marka üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetle ilgili olarak belli bir kaliteye veya statüye işaret ediyor mu? 11.Markayı taşıyan ürüne veya marka sahibi firmaya ilişkin olarak alınmış belgeler, ödüller (TSE, TSEK, ISO vb.kalite belgeleri, kalite ödülü, çevre ödülü, mavi bayrak vs.) var mı? 12.Markayı taşıyan ürünlerin dağıtım kanalları ( marka sahibi firmanın kendine ait dağıtım kanallarının dışında) ve söz konusu ürünlerin ithalat ve ihracat olanakları nelerdir? 13.Eğer marka bir satışa konu olmuşsa, marka üzerinde kıymet takdiri yapılmışsa markanın parasal değeri nedir? Markanın parasal değeri, marka sahibinin yıllık bilançosunda gösterilmiş midir? 14.Marka tescillerinin kapsadığı mal ve/veya hizmet portföyünün genişliği nedir? (Ömek: sedece “gazozlar” için tescilli bir marka ile, tüm elektronik eşyaları iine alan bir tescil.), 15.Marka halk nezdinde tanınan bir marka ise bu tanınmışlık düzeyini ne kadar süredir korumaktadır? 16.Markanın tanınmışlığından ötürü, bu niteliğine yönelik tecavüz fiilleri var mıdır? Marka üçüncü kişilerce taklit ediliyor mu? (Markaya benzer başvuruların yoğunluğu, markanın piyasada haksız yere üçüncü kişilerce kullanılıp kullanılmadığı vs.). Marka üçüncü kişilerce kullanılmakta ise bu kullanım, şekil ve üzerinde yayıldığı coğrafi ve ticari olan itibariyle tanınmış marka sahibine zarar veriyor mu? 17.Marka, üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetin niteliği itibariyle (Örnek: araba markası ile çiklet markası) veya potansiyel ve fiili kullanıcı kitlesinin niteliği itibariyle (doktorlara yönelik bir ürün ile çocuklara yönelik bir ürün markası) tecavüze açık mı, değil mi? 18.Yukarıda sayılanların ispatına yönelik olan veya bir markanın tanınmış olduğunun ispatına yönelik her türlü belge.”
Tanınmışlığın tespitinde, marka sahibi tarafından yaptırılan promosyon ve tanıtım malzemeleri yanında ulusal basında veya gazetelerde markanın tanınmışlığını ortaya koyan reklam ve haberler de dikkate alınır. Bunun yanında yaygın kullanım alanı, toplum nazarındaki tanınmışlıkta dikkate alınır. Bir markanın tanınmış marka olarak belirlenmesinde, markanın toplumun ilgili kesiminde sahip olduğu yüksek bilinirlik düzeyi dikkate alınması gereken kriterlerden biridir.
Somut olaya dönüldüğünde; rapordaki ” davacının dünya çapında medyanın büyük ilgisi olan özel ve heyecan verici etkinliklere sponsor olan ve sporcuları destekleyerek marka bilinirliği sağlayan bir kuruluş olduğu, ‘… ’ , ‘… ’ sloganları ile bilindiği, reklamları sayesinde çok dikkat çeken, dünya üzerinde büyük bir kullanıcı kitlesine sahip bir marka olduğu, 2019 verilerine göre enerji içecekleri arasında en yüksek pazar payına sahip olduğu, ülkemizde de çok yaygın satış ağına sahip olduğu, marketlerde ve e-ticarette yaygın satışının mevcut olduğu, ürün ve sponsorluk görsellerinde de görüldüğü gibi boğa figürünün marka adı ile birlikte ön planda olduğu” tespitleri ile tanınmış marka tesciline ilişkin TPMK kayıtları izah olunan kriterler kapsamında değerlendirildiğinde esasen izaha muhtaç bir durum olmamakla birlikte davacının … markasının ve boğa şekil markasının bugün neredeyse her tüketici bakımından bilindiği, bunun dışında, davacı markasının Türkiye dışında birçok ülkede tescilli olduğu, bu itibarıyla farklı coğrafi alanlara yayılarak geniş halk kitlelerine ulaştığı anılan diğer hususlarla birlikte dikkate alındığında tanınmış marka olduğu ve mevcut uyuşmazlık açısından tanınmış marka korumasından faydalanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
SMK m. 7/2-c’ye göre ise tanınmış marka söz konusu olduğunda, tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, aynı sınıfta olup olmadığına bakılmaksızın marka hakkına tecavüz fiili teşkil edecektir.
Yine 6769 sayılı SMK’nın “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155. Maddesine göre “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükümlerine amirdir.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Markaların baskın unsurlarının değerlendirmesinde ise logo etkisi, baskın hece veya kelime etkisi, yazılış biçimi etkisi, kelime anlamı etkisi gibi unsurların baskınlığına bakılır.
Tescilli bir markanın aynı veya benzeri olan bir işaretin, tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırmalarına (iltibasa) yol açacak şekilde kullanılması marka hakkına tecavüz oluşturacaktır. Bu tecavüz türüne, iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz denilmektedir. Bu suretle oluştuğu iddia edilen marka hakkına tecavüz değerlendirmesinde, ilk olarak markaların tescilli olduğu mal veya hizmet sınıfları arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı, sonrasında markalar arasında işaretsel olarak ayniyet/benzerlik bulunup bulunmadığı ve böyle bir ayniyet benzerlik olduğu kanaatine varıldığı takdirde, bunun markalar arasında karıştırılma ihtimaline sebebiyet verip vermeyeceği incelenmelidir.
Somut olaya dönüldüğünde;
Rapordaki tespitlerde; “Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” 32. Sınıf kapsamında düzenlendiği, dava konusu internet sitelerinde yer alan faaliyetler 32. Sınıf içeriğinde düzenlenen “Enerji içecekleri (alkolsüz)” sınıf kapsamında olduğu, davalının “…” markası “enerji içecekleri” ürünlerinde kullandığı, bir kısım kullanımların davalının 32. Sınıfta tescilli markaları kapsamında ve uyumlu olduğu, bir kısım kullanımlarının ise 32. Sınıfta tescilli markalarıyla uyumlu olmadığı, davacı adına 32. Sınıfta tescilli “şekil” tanınmış markasıyla benzerlik taşıdığı, taraf markaları karşılaştırıldığında, her iki taraf markasında da “…” figürü yer aldığı, taraf markalarında yer alan “…” figürü “başı yere doğru dönük / süsme şeklinde olup davacı markasında arka fonda …, davalı kullanımında arka fonda … şekli” yer aldığı, … şeklinin, markanın kullanıldığı ürünler açısından tanımlayıcı, anımsatıcı nitelikte olmadığı dikkate alındığında davalının benzer şekillerden seçiminin tesadüfi olamayacağı, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin, markalarda esas unsur olan ve zaten oldukça vurgulu, özgün “…” şekliyle olan benzerliği ortadan kaldıracak, yani esas unsurları itibariyle karşılaştırılan markaları ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte olmadığı, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklarını, davacının “ŞEKİL (…)” markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının fiili kullanımında yer alan “ŞEKİL (…)” markalarıyla karşılaştığında bu markaları “görsel ve işitsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” ihtimal dahilinde olduğunu, taraf markalarında “ŞEKİL (…)” şeklinin esaslı unsur olarak yer alması nedenleriyle markalar arasında görsel ve kavramsal yakınlık oluşmuş olup; markalar arasında tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluştuğu, karşılaştırılan markaların kullanıldıkları ürünler arasında ayniyet ve benzerlik bulunduğu, benzer olduğu tespit edilen ve aynı/aynı tür emtialar kapsayan davacının markaları ile davalının fiili marka kullanımlarının, aynı ve benzer tür emtialarda kullanılması halinde halkın söz konusu mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünebilecekleri tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği tespit olunmuştur.
Sonuç olarak; davalıya ait olduğu tespit olunan internet siteleri ve sosyal medya sayfalarındaki kullanımlar ve davalı tarafça sunulan ürünlere ilişkin rapordaki tespitler izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde davalının tescil harici davacıya ait tanınmış … şekil markasını içeren – tanınmış markaya yaklaşmak suretiyle yapmış olduğu- kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği sonucuna ulaşılmış davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiş, yine davalı kullanımlarının tescil harici olduğu dikkate alınarak marka tesciline dayalı savunmalarına ve basiretli tacir ilkesi gereği davacıya ait tanınmış markayı bilmediğini iddia edemeyeceği dikkate alındığında Baisun ibaresinin anlamına ilişkin savunmalarına itibar olunmamıştır.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; rapordaki tespitler dikkate alındığında davalının davacıya ait tanınmış markaları iltibasa sebebiyet şekilde kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat ve açıklamalar kapsamında değerlendirildiğinde; davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik sübut bulan davasının kabulü yönünde şağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile; davalının ” ¸ ” ve ” ¸ ” logolu kullanımlarının davacı tarafın tescilli ”¸ ” , ” ¸ ” ve ” ¸ ” markalarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Davaya konu ” ¸ ” ve ” ¸ ” logolarını barındıran …, …, …, …, … internet sitelerinden bahse konu kullanımların kaldırılmasına aksi takdirde erişime engellenmesine,
3-Davacıya ait markalar ve davacı ürünleri karıştırılacak derecede benzer olan ” ¸ ” ve ” ¸ ” logolarının kullanıldığı her türlü ürünün üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının, yurt içinde satışa sunulmasının ve her türlü hizmetin tüketicilere sunumunun, hizmet, tabela, ambalaj, ilan, reklam, yayın, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıt, online internet adresi, tüm sosyal medya hesapları, fatura ve sair her türlü ticari evrak üzerinde kullanım da dahil olmak üzere tüm kullanımlarının ÖNLENMESİNE, bu ibareleri barındıran materyallerin davalı uhdesinde olmak kaydıyla toplatılarak yeddi emine tevdine, karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına, infazda 08/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun dikkate alınmasına, hüküm eki sayılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 4.500,00 TL bilirkişi ücreti, 110,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.610,75 TL ve 108,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 4.719,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/04/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır