Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/146 E. 2020/206 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/146
KARAR NO : 2020/206

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/04/2020
KARAR TARİHİ : 12/06/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin uzun yıllardır kitap, dergi, gazete basım ve yayım hizmetleri başta olmak üzere eğitim-öğretim-kültür hizmetleri, kağıt, karton, matbaa, plastik, kırtasiye ürünleri ve adi/değerli metallerin işlenmesi, gıda işleme ve üretim hizmetleri alanında iştigal ettiğini, bu alanlarda aktif olarak faaliyet gösteren muhtelif markalara sahip olduğunu, müvekkili hakkında açılan davalar nedeniyle baskı ve üretim malzemelerine el konulduğunu, ancak müvekkilinin markalarını canlı tutup aktif olarak kullanmaya devam ettiğini, müvekkilinin hem aynı markaları yenilenmek suretiyle hem de yeni markalarının tescil ettirilmesi suretiyle kendi işleri kapsamında bir güncelleme ve yenileme sürecini başlattığını, bu kapsamda müvekkilinin eskiden beri kullandığı … tescil nolu “…” ibareli markasını yenilemek istediğinde ve … başvuru nolu “…” ibareli markasını tescil ettirmek istediğinde davalı yanın, “…” kelimesini kendilerinin tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu markayı tescil ettiremeyeceği gibi kullandığı markaları da yenileyemeyeği yönünde itirazda bulunduğunu, davalı yanın … başvuru nolu “…” ibareli markasının 41.sınıfta 14/03/2019 tarihinde tescil edildiğini, davalının markasının müvekkilinin tescilli markalarından çok sonra hukuka aykırı bir şekilde tescil edildiğini, 16, 40 ve 41.sınıflarda müvekkilinin markalarıyla bütünleşmiş ve birleşmiş olan “…” ibaresinin tüm markasal haklarının müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin yıllardır faaliyet gösterdiği bu alanda sektörde belli bir tanınırlığa ulaştığını, pek çok yazar ve eser sahibinin kitaplarını, araştırmalarını vs.müvekkilinin sahip olduğu yayınevi aracılığıyla bastırmak ve okuyucuya dağıtmak ve ulaştırmak istediğini, davalının müvekkilinin şöhretinden faydalanmak istediğini, markasının tanınırlığından müvekkilinin bilgisi, onayı ve razısa dışında kötüniyetli olarak faydalanmak istediğini, bu durumun müvekkilinin markası üzerinden haksız bir yarar elde etmeyi, müvekkilinin markasının itibarına zarar vermeyi, kalite-samimiyet-profesyonellik-titizlik gibi güzel vasıfları uhdesinde toplayan müvekkilinin markasının bu tür ayırt edici karakterini zedelemeyi amaçladığını iddia ederek, marka tecavüzünün önlenmesine, durdurulmasına, davalıya ait … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, favzlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun “MADDE 20-13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“3.Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
MADDE 21- 6102 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- (1)Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.”
MADDE 26- (1)Bu Kanunun; a) 10, 20 ve 21 inci maddeleri 1/1/2019 tarihinde…yürürlüğe girer” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesine göre “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;…. d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükümlerine amirdir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğu, aynı yasanın 23. maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 01/04/2020 tarihinde açıldığı, ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmadığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği görülmekle, davacı tarafından açılan davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın tensiben usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçeleri ayrıntılı kararda açıklanacağı üzere;
1-Davacının davasının “davadan önce zorunlu arabulucuğa gidilmemiş olması nedeniyle” dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca 54,40 TL karar harcı peşin yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 12/06/2020

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır