Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/129 E. 2021/335 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/129
KARAR NO : 2021/335

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunanMarka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin finans ve teknoloji alanında hizmet göstermek üzere, 13 kamu ve özel Türk bankasının ortaklığı ile 1990 yılında kurulduğunu, müvekkilinin 2016 yılından bu yana kullanımda olan … ibareli pek çok markasının TPMK nezdinde tescilli olduğunu, davalının 2018 yılında faaliyetine başladığını, … markası ile karıştırılma ihtimali yaratacak olan … ibaresini ticari unvanından kullandığını, ayrıca davalının kendi internet adresinde de aynı ibareyi kullandığını, hem kendi internet adresinde ve Google Play sayfasında hem de Facebook, Twitter ve … mecralarında … markasını ek ayırt edici unsur içermeden kullandığını, davalının … markasının kullanımına ilişkin müvekkilinden izin almadığını, davalının … ibaresine ilişkin kullanımlarının, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalının internet adresinin erişime engellenmesine, sosyal medya hesaplarına ve Google Play plotformu üzerindeki … uygulamasına erişimin engellenmesine, davalının iş yerindeki … ibaresini içeren kullanımlarının durdurulmasına, bu ibareyi taşıyan tanıtım materyallerine, ticari evraklara el konulmasına, kaldırılmasına ve toplatılmasına karar verilmesi suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalı kullanımlarının SMK hükümleri uyarınca haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, davalının ticaret unvanından … ibaresinin çıkartılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafça herhangi bir cevap ve delil sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize 14/01/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının kendi internet adresinde, sosyal medya hesaplarında ve Google Play platformu üzerinde … ibareli kullanımlarının bulunduğunu, davalı kullanımlarının, davacının markaları ile iltibasa sebebiyet verebileceği, markaların benzer olduğu, davacı markaları ile davalı kullanımlarının aynı mal ve hizmetler sınıfında olduğunu, davalı yanın izin almaksızın gerçekleştirdiği kullanımlarının marka hakkına tecavüze yol açtığı ve haksız rekabet teşkil eder nitelikte olduğu görüş ve kanaatleri bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacı adına TPMK nezdinde tescilli “…” markası ile karıştırılma ihtimali yaratacak “…” ibaresinin davalı tarafından kullanılmasının 6769 sayılı SMK hükümlerine göre marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespiti, tespiti halinde bunun önlenmesi ve durdurulması istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde davacı adına birden fazla … ibareli seri markaların olduğu, davacı markasının … tescil numarası ile tanınmış marka olduğu, davalı adına TPMK kayıtlarında yapılan incelemede herhangi bir marka tescilinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Marka hakkına tecavüz 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. ve 30 maddelerinde düzenlenmiştir. Mezkur Kanunun 29. maddesinde, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak sureliyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak başka bir şeklide ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş haklan izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller olarak sayılmıştır,
6769 sayılı Yasanın 7. maddesinde ise marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları düzenlenmiştir. Buna göre marka hakkı sahibi, izinsiz olarak yapılması halinde 2. fıkra kapsamında “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması tescilli marka ile aynı veya benzer alan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer alan ve Türkiye de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikieki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” fiillerinin önlenmesini talep etme hakkı düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere burada hem markalar arası aynılık/benzerlik hem de mal ve hizmet sınıflan arasında aynılık/benzerlik karşılaştırmasının yapılması ve iltibasın yani karıştırılmanın söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. İltibas değerlendirmesinin önce işaretlerin, sonra mal ve hizmetlerin benzerliği şeklinde bir sıralama yerine, her ikisinin bir arada ve birbirine nitelik olarak etkisi de gözetilerek birlikte yapılması gerekir.
Markalar arası karşılaştırma Bilindiği üzere Karıştırılma (iltibas) terimi, ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya kanşınu ifade etmekte olup, satın alman iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir. (FRANKO, İltibas,116) İltibas doğrudan iltibas ve dolaylı iltibas olarak ikiye ayrılabilir, buna göre, kanşiklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, söz konusu markanın kullanıldığı mal veya hizmetin, iltibasa maruz bırakılan mal ve hizmetle özdeşleştirilmesine yol açıyorsa doğrudan iltibas söz konusu iken, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir marka, bu markanın hitap ettiği çevrede, işaretler arasındaki farklılığı anlasalar bile benzerliğe dayalı olarak mal veya hizmetler arasında yanlış bağlantılar kurmasına yol açıyorsa dolaylı iltibas söz konusu olur. İltibas ihtimalinin tespitinde, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markanın sahip olduğu ayınm gücü, telaffuz, biçim ya da anlam itibariyle bıraktığı etki, markaların kullanılacağı mal/hizmet türlerinin birbirine yakın olup olmadığı’, markaların benzer ahcı çevrelerine hitap edip etmedikleri hususları dikkate alınmalıdır.
Dolayısıyla somut olayda üzerinde durulması gereken konular; markaların benzerliği ve kullanım alanlarındaki benzerlik, bu benzerliğin ortalama tüketici algısında karışıklığa yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Yargıtay ve doktrince kabul edilen görüşe göre; benzerliğin tespitinde markaların genel görünümleri dikkate alınarak, markalar arasında bütünsel benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Buna göre, markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken herkesin kullanımına açık olan tenimi tanımlayıcı/ tasvir edici ibareler kapsam dışı bırakılmakta ve benzerlik değerlendirilmesi markanın esas/baskın unsuru baz alınmak suretiyle yapılmaktadır. Bununla birlikte, bir markanın farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütün itibariyle bıraktığı etki, diğer bir markayı çağrıştırabilmektedir. Bunun yanında markalar arasındaki benzerlik görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak bu tür benzerlik hallerinin hepsinin birden aynı somut olayda bulunması şart olmayıp, somut olaydaki özelliklere göre bunlardan birinin var olması karıştırma ihtimalinin mevcut olduğunun kabulü için yeterlidir.
Bu bilgiler ışığında somut olay bakımından yapılan değerlendirmede, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacı yanın tescilli … markası ile davalı yanın internet ortamında “…” ibareli kullanımlarının karşılaştırılmasında davalı kullanımlarının şekil unsuru ilave edilmiş ise de baskın unsurun … ibaresi olduğu ve davacının … şemsiye unsurlu tescilli markalarının varlığı karşısında davalı kullanımlarının iltibasa sebebiyet verecek kullanımlar olduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıca davalının davacı ile aynı sektörde tüketiciye sunduğu kullanımları arasında bağlantı kurulabileceği, davalı yanca sunulan kripto para işlemlerinin davacı işletmesi ve hizmetleri ile tüketici nezdinde ilintilendirilebileceği, bu nedenle de davalı kullanımlarının görsel ve işitsel olarak davacı markaları ile benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Mal ve hizmet sınıfları yönünden karşılaştırma Marka hakkına tecavüz’e ilişkin yapılan bir başka değerlendirme de Mal ve Hizmetler yönünden taraf markalarının karşılaştırılmasıdır. Yargıtay içtihatlarına göre, birden ziyade kişiler adına tescilli ya da tescil başvurusu yapılan markaların kullanılacağı mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tespitinde öncelikle TÜRKPATENT tarafından yayınlanan sınıflandırmaya ilişkin tebliğler uygulanacaktır Bu durum marka tescil ve sınıflandırmada belirlilik ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında da birlik ve istikrarın koşuludur. Ancak sınıflandırma ürünlerin benzerliğinin tespiti noktasında bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır, ürün benzerliği değerlendirmesinde halk nezdinde katıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Nitekim Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 11/4 hükmüne göre, “ mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez”. 
Yargıtay’ın kararlarında sınıfsal benzerlik araştırmasında, piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme veya rekabet etme olanaklarının bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanan yöntemleri, amaçlan, hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı kriterlerin ölçü alınmaktadır.
Bu hususlar dikkate alınarak, her iki tarafın marka kullanım alanlarına bakıldığında; davalı yanın “…” ibaresini kullanarak sunduğu hizmetler ile davacı markalarının tescilli olduğu 36. Hizmet Sınıfı olan “Finansal ve parasal hizmetler” bakımından aynı alanda faaliyet gösterdikleri anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, markaların kullanım amaçlarının, kullanıcılarının, ticari pazara ulaşmalarında kullanılan satış noktalarının ve hitap ettiği kullanıcı grubunun aynı olması nedeni ile markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler bakımından aynı alanda faaliyet gösterdikleri kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, 6769 Sayılı SMK’nın 7/1-b maddesinde sayılan hallerin somut olay bakımından gerçekleşmiş olduğu anlaşılmakla, SMK 29. Madde uyarınca davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz oluşturduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının tanınmışlık iddiaları bakımından yapılan değerlendirmede, yukarıda da ifade edildiği gibi TPMK kayıtlarında davacı markasının … tescil numarası ile tanınmış marka olduğu izahtan vareste olup diğer husular bakımından tecavüz unsurları oluştuğundan SMK 6/4 kapsamında ayrı bir incelemeye gerek görülmemiştir.
Davacı son olarak davalı adına tescilli ticaret ünvanının terkini talebinde bulunmuştur.
6769 Sayılı SMK 7/3-(e) hükmü uyarınca “işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması” marka hakkına tecavüz eder bir kullanımdır. İşaret olarak belirtilen İbare, davacının tecavüz davasına konu markası, ticaret unvanından kasıt ise davalının ticaret unvanıdır. Dolayısıyla eğer davalının ticaret unvanı davacının markasını içeriyor ise, marka tecavüzü oluştuğu sonucuna ulaşılabilecektir. Ancak söz konusu düzenlemenin marka sahibine markasını ticaret unvanı veya işletme adı olarak kullanılmasını koşulsuz olarak yasaklama yetkisi verdiği söylenemez. Bu kullanımın yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir. SMK’nın mehazı olan AB Yönergesi’nin ilgili madde gerekçesinde de yasaklama yetkisi, markanın fonksiyonlarına zarar verilmesi halinde benimsenmiştir. [(Cahit SULUK, Temel NAL) Rauf KARASU, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2017, s. 213-214].
Bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirme sonucunda, davalı şirketin ticaret ünvanını 12.12.2018 tarihinde tescil ettirdiği, davacı adına tescilli … ibareli markanın ise 2015 yılında TPMK nezdinde tescil edildiği, davalının ticaret ünvanı kaydının davacının marka tescilinden sonra olduğu görülmüştür. Her ne kadar marka tescili ile ticaret ünvanı tescili farklı hukuki sonuçlar barındırsa da markanın da tescil edildiği tarihten itibaren aleniyet kazanacağı, davalının bu durumu bilemediği ve/veya bilemeyecek durumda olduğunun düşünülmesinin TTK md. 18 uyarınca basiretli tacir ilkesi gereği hayatın olağan akışına aykırılık oluşturacağı, davacı adına tescilli tanınmış marka ile davalı kullanımlarının tecavüz’e ilişkin yukarıda yapılan ayrıntılı değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere 36. Hizmet Sınıfı olan finansal ve parasal hizmetler sınıfında yani aynı faaliyet alanlarını kapsadığı, davalı kullanımlarının tescilli, tanınmış markaya zarar vereceğinin kaçınılmaz olduğu gözetilerek davalıya ait ticaret ünvanının terkini koşullarının somut olay bakımından gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, TPMK kayıtları, sunulan deliller, denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 6769 Sayılı SMK’nın 7/1-b maddesinde sayılan hallerin somut olay bakımından gerçekleşmiş olduğu anlaşılmakla, SMK 29. Madde uyarınca davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz oluşturduğu, aynı zamanda davalıya ait ticaret ünvanının terkini koşullarının da oluştuğu kanaatine varılarak davanın kabulü cihetine gidilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kabulü ile, davalı kullanımlarının davacıya ait … ibareli marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine, durdurulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda tecavüz ve haksız rekabete sebebiyet veren www…..com ve www…..com.tr internet sitelerine erişimin engellenmesine, tüm sosyal medya kanalları üzerinde … ibareli uygulamaların ve kullanımların kapatılmasına, her türlü tanıtım vasıtası broşür ve iş evraklarında … ibareli markanın kullanımının engellenmesine, davalıya ait işyerinde bu ibare ile kullanılan tabelaların kaldırılmasına,
2-Davalının ticaret unvanından … ibaresinin çıkarılmasına, kararın kesinleşmesini müteakip bu hususta ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
3-Hüküm özetinin Türkiye de trajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 217,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.467,00 TL ve 108,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.575,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸