Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/127 E. 2020/178 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/127
KARAR NO : 2020/178

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasMahkememizin 2020/101 esas sayılı dosyasında davacı vekilinin HMK kapsamında belirsiz alacak niteliğinde olan ve 1.000,00 TL tazminata yönelik taleplerinin tefrik edilerek mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydının yapıldığı, davanın 25.02,2020 tarihinde açıldığı, 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmakla dosya ele alındı, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, “…” hizmet markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, bu markanın müvekkili şirketin ortaklarının murisleri tarafından tescil tarihinden itibaren maruf ve meşhur hale getirilerek “… ” adı altında şehirlerarası otobüs işletmeciliğinde hizmet markası olarak kullanıldığını, taraflar arasında 28 Ağustos 2013 tarihli Marka Lisans Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 28.08.2016 tarihinde sona ermiş olmasına rağmen davalının tescilli markayı kullanmaya devam etmesi üzerine Noter aracılığı ile ihtar gönderildiğini, ihtara rağmen davalının müvekkiline ait markayı şehir içi ve şehirlerarası yolcu naklinde (otobüslerde) kullanmaya devam ettiğini, … 2.FSHHM’nin … esas sayılı dosyası ile tescilli marka hakkında haksız el atmanın tespiti, önlenmesi ve tazminat davası açıldığını, bu davaya verdiği cevap dilekçesi ile davalı tarafın henüz lisans sözleşmesi devam ederken kötü niyetli olarak “… … ” markasını tescil ettirdiğini öğrendiklerini, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda ” … ” şeklindeki kullanımın haksız ve kötü niyetli bir kullanım olduğunun, bu kullanımın müvekkili şirketin “…” markasına tecavüz teşkil ettiğinin tespit edildiğinden bahisle, iş bu davanın HMK 166. madde uyarınca tarafları ve delilleri müşterek olan aralarında yakın bağlantı bulunan … 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas Sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalı taraf ile müvekkili arasında akdedilmiş lisans sözleşmesi devam ederken kötü niyetle tescili gerçekleştirilen ve 16.03.2018 tarihli cevap dilekçesi ile haberdar olunan “… … Seyahat” markasının hükümsüzlüğüne, bu marka nedeniyle önceki tarihli müvekkili şirket markası aleyhine yaratılan tecavüz ile haksız rekabet durumunun tespiti ile haksız tecavüzün önlenmesine, gerçek miktarı yargılama sırasında yapılacak bilirkişi raporu ile belirlenince noksan harcı yatırılmak suretiyle belirsiz alacak (tazminat) olarak şimdilik 1.000,00 TL tazminatın haksız tecavüzün başladığı tarihten itibaren işletilerek en yüksek ticari (avans) faizi ite birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davacı vekilinin HMK kapsamında belirsiz alacak niteliğinde olan 1.000,00 TL tazminata yönelik taleplerinin 2020/101 esas sayılı dosyadan tefriki ile Mahkememizin iş bu esasına kaydedildildiği anlaşılmıştır.
18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun “MADDE 20-13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“3.Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
MADDE 21- 6102 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- (1)Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.”
MADDE 26- (1)Bu Kanunun; a) 10, 20 ve 21 inci maddeleri 1/1/2019 tarihinde…yürürlüğe girer” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesine göre “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;…. d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükümlerine amirdir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğu, aynı yasanın 23. maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 25.02.2020 tarihinde açıldığı, ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmadığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği görülmekle, davacı tarafından açılan davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın tensiben usulden reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının “davadan önce zorunlu arabulucuğa gidilmemiş olması nedeniyle” dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40 TL başvurma harcı ile 54,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren esas kararla birlikte 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 09/03/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır