Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/113 E. 2021/325 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
STANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/113
KARAR NO : 2021/325

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/02/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; dünyaca tanınmış ve herkesçe bilinen … markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde müvekkili adına tescil edildiğini, tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin kombiden dizel enjektörlere, güneş panellerinden elektrikli el aletlerine uzanan geniş bir ürün yelpazesinde ürünlerinin mevcut olduğunu, öncelikle müvekkilinin …’nin merkezinin Federal Almanya Cumhuriyeti’nde mukim bir şirket olduğunu, Türkiye’de herhangi bir ikamet adresinin bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından öğrenildiği üzere 1 numaralı davalı … tarafından http:/… isimli alan adının tescil edildiğini, müvekkili şirket tarafından bu ihlalin giderilmesi ve alan adının kullanılmamasına yönelik ihtar gönderilmiş olmasına rağmen işbu ihlalin devam ettiğini, söz konusu alan adında içeriğinde “…” markası kullanıldığı gibi … servisi vb. ifadelerle tüketiciler nezdinde yanıltıcı ibareler kullanıldığını, 2 nolu davalı … … ise … isimli alan adı satışı yapılan kendisine ait web sitesi vasıtasıyla içerisinde … markasının yer aldığı … vb. alan adlarının pazarlanması faaliyetlerini yürüttüğünü, müvekkili şirket tarafından bu faaliyetlerine son verilmesine yönelik ihtarname gönderildiğini ancak davalı faaliyetlerinin devam ettiğini, müvekkili şirkete ait marka ve logoları taşıyan ve-veya halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan hiçbir marka ve logolu ürünler yahut web sitesi içeriği ve alan adı üzerinde kullanılmaması, taklit olarak üretilmiş ürünlerin satış, satışa arz ve depolama gibi eylemlerde bulunulmaması gerektiğini, bu hususun davalılar noter vasıtası ile ihtar edildiğini ancak davalılar müvekkili şirkete ait markanın izinsiz ve haksız bir şekilde kullanmaya ve pazarlamaya devam ettiklerini beyanla, maddi-manevi tazminata ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Maddesi uyarınca müvekkilleri adına tescilli … marka ve logoların davalılar tarafın kullanım hakkı bulunmamasına rağmen web sitesi içeriği ve alan adı üzerinde kullanılması sebebiyle, … alan adına tedbiren erişimin engellenmesine yönelik tedbir kararı verilmesini, fiilin tecavüz olup olmadığının tespitine, tecavüz filinin önlenmesine ve giderilmesine, … isimli alan adından müvekkilinin markasının çıkarılmasına, söz konusu siteye erişimin tamamen durdurulmasına, iki numaralı davalının … markasını alan adlarında kullanılacak şekilde pazarlamasının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle: davacı vekilince müvekkiline gönderilen ihtarnamede, https://…/, http://…/ ve https://…/ alan adlarının … marka ve logolarını ihtiva ettiği belirtilerek kullanımın sonlandırılmasının talep edildiğini, müvekkilinin ihtarın kendisine tebliğinden sonra davacı vekillerine ulaşarak https://…/ alan adını elektrikli ürünlerin tamiri konusunda çalıştığı için aldığını, kullanımının marka ihlaline konu olduğunu bilmediğini ve ihtar ile öğrendiğini belirterek hemen kullanımı sona erdirdiğini ve söz konusu sitenin erişiminin engellendiğini,
ayrıca https://…/ alan adının müvekkilinin soy isiminin ve isminin bir kısmının birleşimi ile elde edilmiş olduğunu, (…) alan adının davacının markalarını ihtiva etmediğini, ancak ihtarnamede markanın logo kullanımına ilişkin ihtarın yapılması sebebiyle müvekkilinin işbu sitede markaya ait tüm ibareleri ve logoların kullanımını sona erdirerek ihtarda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, İş bu davanın konusu olan http://…/ alan adının ihtarda gerçeğe aykırı olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de müvekkilinin işbu alan adını hiç kullanmadığını, bu alan adında herhangi bir içerik sağlamadığını, ancak yine de kapalı olan siteye ilişkin var ise gerekli yükümlülüklerini yerine getireceğini bildirdiğini, davaya konu http://…/ alan adının müvekkil tarafından kullanılmadığını ve gün itibariyle tescil tarihinin şikayetten çok önce sona ermesi sebebiyle ihalilin olmadığını, müvekkilinin ihtarın kendisine tebliği neticesinde ihtarnameye ilişkin bildirilen talepleri yerine getirdiğini, kendisinin davaya konu işbu alan adını kullanmadığını, herhangi bir içerik paylaşımı yapmadığını, diğer iki alan adında olduğu gibi hak ihlalinin varlığını öğrendiği anda tüm ibareleri sona erdireceğini iyi niyetle bildirdiğini, müvekkilinin marka tecavüzüne ilişkin herhangi bir eylemi bulunmadığını, davacı tarafından iddia edilen etkilerin sona erdiğini, davaya konu alan adının, diğer davalı … şirketi tarafından müvekkiline sağlandığını, bu alan adının marka haklarını ihlal ettiğine ilişkin müvekkiline yer sağlayıcı tarafından öncesinde bilgilendirme yapılmadığını, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Madde 4 maddesi 1. Fıkrası uyarınca müvekkilinin sorumluluğunun sadece ve sadece internet ortamında kullanıma sunduğu içerik paylaşımlarına ilişkin olduğunu, ancak davacının dilekçesinde belirttiği gibi söz konusu alan adında herhangi bir paylaşım yapılmadığını, davacı şirketin markaları yahut logolarının dava konusu alan adında kullandığını, dolayısıyla alan adının kullanımına ilişkin herhangi bir eylemi yahut ticari kazancının bulunmadığını, davacının iyi niyet ve dürüstlük kuralını ihlal ederek iş bu davayı müvekkiline yönelttiğini, markanın üçüncü kişilerce dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kullanımının kanun tarafından hüküm altına alındığını, müvekkilinin eyleminin bu kanun çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle, müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekilinin davaya herhangi bir cevap vermediği, 26.10.2021 tarihli duruşmada müvekkiline husumet yöneltilmesinin imkanının olmadığını, müvekkili yönünden davanın reddini talep ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti oluşturularak raporları alınmıştır.
Dosyaya sunulan 26.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle”…İnceleme tarihinde dava konusu “…” alan adının kayıtlı olmadığı ve siteye erişimin sağlanamadığı, Whois protokolü gereğince sadece sorgu anında kayıtlı olan alan adı bilgisine erişilebileceği, bu nedenle 28.02.2020 dava tarihindeki alan adı bilgisinin tespit edilemediği, dava dilekçesi ekinde yer alan e-tespit tutanağındaki Whois.com sorgu sonucuna göre, … alan adının ilk 09.05.2019 tarihinde kayıt edildiği, 09.05.2020 tarihine kadar kayıtlı olduğu ve kayıt işlemini (Registrar) …A.Ş. şirketi adına reseller (aracı) olarak Çizgi
… A.Ş’nin yaptığı, kayıt talebini yapanın isminin … olarak girildiği, … A.Ş.’nin https://… web sitesi üzerinden hem alan adı tahsisi hizmeti hem de hosting (barındırma) hizmeti veren bir şirket olduğu, “…” alan adını diğer davalıya tahsis ettiği/sattığı ancak barındırma (yer sağlama) hizmeti sattığı konusunda dosya kapsamında delil bulunmadığı, davalının verdiği alan adı kayıt hizmetinin 5651 sayılı yasadaki Yer Sağlayıcı, Erişim Sağlayıcı, İçerik Sağlayıcı, Toplu Kullanım Sağlayıcı ve Sosyal Ağ Sağlayıcı tanımlarına uymadığı, e-tespit tutanağında tarayıcıda … adresinde görülen sayfanın adı tahsis eden ve/veya barındırma (hosting) hizmeti veren şirketlerin genelde ücretsiz bir hizmet olarak sundukları “Park” sayfası olduğu ve verilen hizmetin “Park etme hizmeti” olduğu, davacıya ait tanınmış … markasının, (1) nolu davalı tarafından “…” alan adında kullanılması eyleminin davacı … ve … sayı ile tescili … markasına tecavüz oluşturduğu, SMK 7/5. maddede düzenlenen “Dürüst Kullanım” şartlarının somut olayda gerçekleşmediği, davacıya ait tanınmış … markasının (2) nolu davalı tarafından “…” alan adı olarak (1) nolu davalıya tahsis edilmesi ve …A.Ş. (…) sistemlerinde park
hizmeti verilmesi eyleminin dosya kapsamında bulunan deliller kapsamında davacı … markalarına tecavüz oluşturmadığı, ancak (2) nolu davalının davacı tarafından gönderilen ihtarname ile ihlal bildirimi
yapıldıktan sonra gerekli tedbirleri almaması nedeniyle basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü kapsamında sorumlu olabileceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava, 6769 Sayılı Kanun hükümleri kapsamında açılmış, davalıların kullanımlarının davacı adına TPMK nezdinde tescilli “…” ibareli marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve giderilmesi, … isimli alan adına erişimin engellenmesi ve pazarlamanın önlenmesi taleplerine ilişkin davadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. Maddede düzenlenmektedir. 7. maddede “marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlığı altında marka sahibinin yasaklayabileceği fiiller sıralanmakta, 29. maddede ise“marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” düzenlenmektedir. Marka hakkına tecavüz sayılan fiiler incelenirken, 7. Madde ile 29. Maddenir birlikte dikkate alırıması gereklidir. Tecavüz, bir haksız fiildir. Tecavüzün varlığı için SMK’da belirtilen eylemin gerçekleşmiş olması ve somut olayda hukuka tygunluk sebeplerinden birinin mevcut bulunmaması gereklidir. Tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın kullanılması veya o markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen pazarlanması, stoklanması, satış için teklif edilmesi, ihracı, ithali ya da tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığının bildirilmesinden kaçınılması, tecavüz olarak tanımlanmıştır ( Tekinalp, Ü.: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2612, s. 491 ).
SMK’nın 29. maddesi ise, hangi fiillerin marka hakkına tecavüz sayılacağını açıklamıştır. Buna göre, Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller Madde29- (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bı; hakları üçüncükişilere devretmek.
Anılan madde metninde atıf yapılan SMK’nın 7. maddesi ise;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka karuması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka foscilinden doğan haklar münhasıran marka sehibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giran mal veya hizmetlerde kullarılması.
b) Tescilli marka ve aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhi karıştırılma ihtimal bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ila aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde bdecek veye itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin hakir bir sebep olmaksızın kullanılması, şeklinde düzenleme içermektedir.
Somut olaya dönüldüğünde, bilirkişi heyetinde bulunan teknik bilirkişi vasıtası ile tespit edildiği üzere, davalı …’nin 09.05.2019 tarihinde “…” alan adını, adına kayıt ettirdiği, alan adında davacıya ait … markasının yer aldığı, alan adında bulunan “matkap” ve “servis” sözcüklerinin markalı ürünün cinsini ve bu ürün için servis hizmeti verildiği izlenimini oluşturan ekler olduğu, site arşiv kayıtlarının incelenmesinde sitenin davalı tarafından aktif/fonksiyonel bir kullanımına rastlanılmadığı, ancak alan adında yer alan kelimelerin “… markalı matkap ürününe ilişkin teknik servis hizmeti” verildiğine dair izlenim yarattığı, bu hizmetin 37. Sınıfta “elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri” kapsamında bulunduğu, davacıya ait … ve … sayılı … markalarının 07. Sınıfta “…” emtiasında tescili olduğu, 07. Sınıfta yer alan “…” ile 37. Sınıfta yer alan “Elektrikli aletlerin bakım ve tamir hizmetleri” nin birbirini tamamlayan, benzer, ilintili mal ve hizmetler olduğu, ayrıca davacı adına … sayı ile tescilli … markasının Türk Patent ve Marka Kurumu’nun tanınmış marka listesinde yer aldığı, davacının tanınmış markasının farklı mal ve hizmetlerde de kullanılmasını yasaklama hakkı bulunduğu, davacı markasının davalı tarafından alan adında kullanılması durumunda, bu siteyi arama motoru yoluyla bulan ya da herhangi bir şekilde ziyaret eden kimselerce site ile davacı şirket arasında bağlantı kurulacağı, ortalama dikkat ve algı düzeyine sahip bir internet kullanıcısının davalıya ait “…” alan adlı internet sitesinin davacı ile ekonomik bir bağlantı içerisinde olduğunu düşüneceği, davacı markasının tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalı alan adının elde edeceği erişim sayısı nedeniyle haksız bir yararın sağlanacağı, tüketicilerin “…” alan adı nedeniyle … markasının davacı tarafından yetkilendirilmiş servislerin sitelerine erişemeyeceği ve bu durumun davacı markasının itibarının zarar görmesine neden olabileceği, tüm bu nedenlerle SMK md. 29 ve 7/2-c bendleri uyarınca marka hakkına tecavüz koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Davalı, elektrikli aletler için tamir ve yedek parça işleri yürüttüğü, söz konusu tamir ve yedek parçaların elektrikli aletler için uygun olduğunu belirtmek amacıyla alan adının tescil edildiğini, internet sitesinde … markaları ürünleri ürettiği ya da yetkili servisi olduğuna dair bir ibare olmadığı, böyle bir izlenim yaratacak bir hususun bulunmadığını belirterek “Dürüst Kullanım” savunmasında bulunmaktadır.
SMK md. 7/5 göre Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
Davalının, davacının yasal bayisi veya yetkili servisi olmaması, elektrikli aletler için tamir ve yedek parçaların uygun olduğunu belirtmek için davacı markasını kullanmasının zaruri olmaması yani bu bilgiyi tüketiciye iletmenin tek yolunun davacı markasının kullanımı olmaması, alan adının dürüst kullanım savunmasını kanıtlar bir site içeriği ile desteklenmemesi ve davacı markasını birebir içermesi nedeniyle SMK 7/5. madde şartlarının somut olay bakımından oluşmadığı anlaşılmakla, davalının itirazları yerinde görülmemiştir.
Diğer davalı … A.Ş bakımından yapılan incelemede;
İnternet üzerinde gerçekleşen marka hakkını ihlal edici nitelikte bir kullanım söz konusu olduğunda, hakkı ihlal edilen kişinin sorumluluğuna başvurabileceği iki süje bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ihlali bizzat gerçekleştiren kişi veya kişiler, diğeri de bu ihlalin internet ortamında var olmasına olanak sağlayan internet hizmet sağlayıcılarıdır.
İnternet ortamında gerçekleşen hak ihlallerinden dolayı sorumluluğun ne şekilde belirleneceğinin ortaya konabilmesi için, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un, SMK hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira 5651 sayılı kanun, internet alanında yer alan aktörleri tanımlamakta ve bunların “sorumluluklarını” veya “yükümlülüklerini” belirlemektedir.
Somut olayda, davalılardan … A.Ş.’nin, diğer davalı … Besni’ye sağlamış olduğu hizmetin 5651 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilirkişi Heyetinde bulunan bilgisayar mühendisi tarafından yapılan tespitte, “… A.Ş.’nin https://… web sitesi üzerinden hem alan adı tahsisi hizmeti hem de hosting (barındırma) hizmeti veren bir şirket olduğu, … alan adını diğer davalıya tahsis ettiği/sattığının tespit edildiği ancak barındırma (yer sağlama) hizmeti sattığı konusunda dosya kapsamında delil bulunmadığı, davalının verdiği alan adı kayıt hizmetinin 5651 sayılı yasadaki Erişim Sağlayıcı, İçerik Sağlayıcı, Toplu Kullanım Sağlayıcı ve Sosyal Ağ Sağlayıcı tanımlarına da uymadığı” dair tespitte bulunulmuştur. Böylece davalı … A.Ş.’nin diğer davalı …’ye yasada tanımı yapılan yer sağlama hizmetini sağladığı tespit edilememiştir.
Davalı … A.Ş. … web sitesi üzerinden hem alan adı tahsisi, hem de hosting (barındırma) hizmeti veren bir şirkettir. Dosya kapsamından “…” alan adını diğer davalıya sattığı ve park etme hizmeti verdiği tespit edilmiş ancak barındırma (yer sağlama) hizmeti verdiği tespit edilememiştir. Dolayısıyla somut olayda … A.Ş.’nin yer sağlayıcı vasfı bulunmadığı, 5651 sayılı yasanın yer sağlayıcılara özgü sorumluluk rejiminin uygulanamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Park hizmeti açısından davalı eylemleri değerlendirildiğinde; alan adlarının park edildiği siteler, bir alan adının yönlendirildiği ve içeriğinde hedefe yönelik ticari reklam ve bağlantıların görüntülendiği siteler olduğu, parking site operatörü tarafından arama motoru nezdinde söz konusu alan adı ile aynı veya benzer anahtar kelimeler seçildiği ve bu sayede bir internet kullanıcısının bu alan adı ile arama motorunda arama yapması halinde reklam bağlantılarının görüntülendiği, bazı durumlarda internet kullanıcılarının parking sitesinde yer alan reklam bağlantılarından birine tıkladığında alan adı sahibinin kazanç sağladığı, bunun tıklama başına ödeme sistemi olarak adlandırıldığı, bu tür bir kazanç sağlama sisteminin tanınmış markaların aynısının veya benzerinin alan adı olarak tahsis eden kötü niyetli kişilerce sıklıkla kullanılan bir yöntem olduğu, alan adı sahipleri ve parking site operatörlerinin bu geliri paylaştığı, somut olayda dosya kapsamında davalılar arasında bu şekilde bir paylaşım olduğu ve bu yoldan ticari kazanç elde edildiği yönünde bir delil bulunmadığı, “…” alan adının park edildiği … sistemlerinde yukarıda açıklanan şekilde bir reklam bağlantısı yer almadığı, dolayısıyla davalı … A.Ş’nin sunmuş olduğu park hizmetinin marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle, tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalılardan … tarafından gerçekleştirilen kullanımların, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüzün önlenmesine, giderilmesine, bu doğrultuda … isimli alan adından davacıya ait “…” ibareli markanın çıkarılmasına, siteye erişimin engellenmesine, diğer davalı … A.Ş yönünden açılan davanın yukarıda açıklanan gerekçeler mucibince reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, davalılardan … tarafından gerçekleştirilen kullanımların, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile, bu tecavüzün önlenmesine, giderilmesine, bu doğrultuda … isimli alan adından davacıya ait “…” ibareli markanın çıkarılmasına, siteye erişimin engellenmesine,
2-Diğer davalı … A.Ş yönünden açılan davanın reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59.30 TL karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 4.90 TL bakiye karar harcının davalı …’den tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı … Telekomünikasyon A.Ş vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … ‘a verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 192,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.192,00 TL ve 108,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.300,80 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.