Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/111 E. 2021/120 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/111
KARAR NO : 2021/120

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/02/2011
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin tarihli dava dilekçesinde özetle; ile mali hakları müvekkillerine ait olan “…” adlı müzik eserinin, … Ltd. Şti.’nin yapımcısı, … (…) nin icracı sanatçı olduğu 2010 yapımı “…” adlı albümde “…” adlı eserin müziğinin Söz-Müzik: … olarak belirtilmesine rağmen, müzik eserinin müziğinin “…” adlı müzik eserinin müziği ile aynı olduğu ve izinsiz olarak kullanıldığını, … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde Suç duyurusunda bulunularak, savcılık soruşturması neticesinde davalılar hakkında …. 2.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinde …E. esas numaralı kamu davası açıldığını, dava konusu müzik eserinin izin veya muvafakatname verilmeden izinsiz kullanıldığı iddia ederek, ihlalden dolayı 10.000.- TL. FSEK’in 68’inci madde hükmü uyarınca, 3 katı tazminat ile birlikte ve 10.000.- TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, alınan bilirkişi raporu sonrası davasını ıslah ederek t10.500,00 TL maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …’nin 13.12.2011 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediği, Davacı tarafından davaya konu edilen “…” adlı müzik eserinin ağır tempolu “slow” bir parça olduğu, “…” adlı müzik eserinin ise hareketli bir parça ve anonim olduğu, Herhangi bir iltibas ve tecavüzün söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın reddedilmesini talep etmiş, 13.02.2012 tarihli yazılı beyanında; Doğduğu ve yaşadığı … da yıllarca bilinç altına yerleşmiş melodilerden esinlenerek dava konusu müzik eserini oluşturmuş olabileceğini Dava konusu müzik eserini kendi yöresinin anonim folklor müzik eserlerinden esinlenerek yaptığını, müzik eserinin müziğinin uyarlama olduğunu, Dava konusu olan müzik eserinin bulunduğu albümden sadece 2.000 adet CD basıldığı, 50 adet album satışının bulunduğunu geri kalan kısmının depoda barındırıldığı, CD örneği ile davacı …’in eseri ile birlikte …’in eserine de yer verildiğini,eserin …’a ait olduğu, davacı şahsın ise …’li olduğuna eserin … veya …’e ait olmadığını belirterek davanın reddini, eserin anonim müzik eseri olarak kayıtlara geçirilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; 2011/23 esas-2013/188 karar sayılı 24.09.2013 tarihli karar ile “…Davacı … tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile FSEK 68. Maddesi uyarınca hesap edilen 10.500,00TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve FSEK 70-1 maddesi uyarınca takdiren 5000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine…” karar verildiği verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1481 Esas- 2014/8499 karar sayılı 05.05.2014 tarihli ilamı ile “…Bir fikri ürünün eser niteliğini haiz olup olmadığı mahkemece re’sen dikkate alınacağı gibi, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi eser sahipliğinin tartışmalı olması halinde mahkemece eser sahipliği sıfatının da sunulan delillerle birlikte re’sen göz önüne alınması gerekir. Eser sahipliği sıfatı aynı zamanda aktif ve pasif dava ehliyetinin tespitinde nazara alınacağından, mahkemece bilirkişi raporunda belirtilen açıklama itibariyle anonim eser olduğu belirtilen musiki eser nedeniyle davacının eser sahipliği sıfatını haiz olup olmadığının ve dolayısıyla 5846 sayılı FSEK’in 8’inci maddesi kapsamında işbu davayı açma hakkı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle bozulduğu, bozma kapsamında yapılan yargılama sonunda Mahkememizin 2015/147 esas-2015/218 karar sayılı 17.09.2015 tarihli kararı ile “…Davalı … hakkında açılan davanın mahkememizin 24/09/2013 tarihli 2011/23 esas, 2013/188 sayılı kararı ile kesinleşmesi nedeniyle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, Davacı tarafından davalı … aleyhine açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine…” dair karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/6292 esas-2018/387 karar sayılı 07.01.2018 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2018/1856 esas-2019/6815 karar sayılı 05.11.2019 tarihli kararı ile”…Sözlü ve sözsüz musiki eserler, 5846 sayılı FSEK’ın 3. maddesinde koruma altına alınmış bağımsız bir eser türüdür. Sözlü musiki eserlerde, güfte ve beste aynı eserde birleşse bile, sahipleri ayrı ayrı korunur. Bir bestede koruma konusu olan müziğin biçimi (yapı ve ritim) değil, ona hususiyet katan melodisidir (Ü.Tekinalp, FMH, s.123). Diğer eserlerde olduğu gibi, musiki eserlerinde de korumanın ön şartı sahibinin hususiyetini yansıtmasıdır. Bu bağlamda anonim musiki eserleri belirli bir sanatçının hususiyetini yansıtmadığı için, eser musiki eser niteliğinde olsa bile hukuken korunmaz. Bununla birlikte bir anonim eserin işlenmesi suretiyle ondan hususiyet içeren yeni bir eser elde edilmesi mümkündür. Bir musiki eserinin biçim yönünden halk müziği, sanat müziği veya pop müziği niteliğinde olması veya o ritimleri taşıması korumanın kapsamının belirlenmesinde rol oynamaz.
FSEK m. 11 uyarınca, yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır.
Somut olayda, daha önce yayın ve yayım konusu yapılmış musiki eserlerden, davacının dava konusu eserin bestesi üzerinde karineten hak sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bilirkişi raporuna istinaden, dava konusu eserin halk şarkısı yapısında anonim bir eser olduğu ve sahibinin hususiyetini yansıtmaması nedeniyle koruma altında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, daha önceki hiçbir örnek gösterilmeden ve karşılaştırma yapılmadan, davacı tarafından ortaya konulan eserin, bir an için önceki anonim halk müziği yapısına benzese bile FSEK 6.maddesi anlamında işleme suretiyle bir eser niteliğinde olup olmadığı incelenmeden soyut gerekçelerle, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bu nedenle davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülmekle Dairemizin onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın bozulması gerekmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi uyarınca, hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.
Doktrinde genel olarak, kanun koyucunun,74. maddede sayılanlar dışında kalan hususlara ilişkin ceza mahkemelerinin tespitlerin hukuk yargılamasında etki etmesini istediği ifade edilmektedir (OĞUZMAN, M. Kemal, M. Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt II, İstanbul 2013, s. 81; KILIÇOĞLU, Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 19. Bası, Ankara 2015, s. 483-484). Dairemiz kararlarında da ceza hakiminin tespit ettiği maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmiştir (Yargıtay 11. HD 11.1.2016 t. 2015/6013 E., 2016/71/K.).
Somut olayda, davacının şikayeti üzerine, aynı eylem nedeniyle bu dosya davalısının 5846 sayılı FSEK’nın 71/1 maddesi uyarınca eserden doğan mali ve manevi haklara tecavüz suçu nedeniyle hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da karar verilmediği, kararın 26.09.2012 tarihinde kesinleştiği ceza mahkemesinin, davalının eylemine yönelik maddi vakıayı “davalının izinsiz olarak davacının hak sahibi olduğu müzik eserini sahiplendiği ve eserin anonim nitelikte olmadığı” şeklinde belirlediğine göre, TBK’nın 74.maddesi uyarınca, hukuk hakiminin ceza hakimi tarafından belirlenen maddi vakıayla bağlı olduğu halde, Mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenden dolayı da davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülmekle Dairemizin onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17.01.2018 tarih, 2016/6292 Esas ve 2018/387 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın davacı yararına bozulmasına…” karar verildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılamada … 2.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası celp olunmuş, incelenmesinde katılanın … olduğu, sanıkların… ve … olduğu, 5846 Sayılı Yasanın 5728 Sayılı Yasa ile değişik 71/1 maddesine aykırılık suçundan sanıklar aleyhine kamu davası açıldığı, ve yapılan yargılama sonucunda …’nin katılan …’in mali haklarına sahip olduğu “…” adlı müzik eserini “…” adı ile izin almaksızın ve mali hak bedelini ödemeksizin “…” adlı albümde kullanarak umuma iletmek suçunu işlediği anlaşıldığından sanığın eylemine uyan 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasının 5728 Sayılı Yasanın 138.maddesi ile değişik 71/1 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, failin güttüğü amaç ve meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak, takdiren 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2018/1856 Esas-2019/6815 Karar sayılı karar düzeltme ilamı nazara alınarak yapılan yargılama sonucunda; … 2.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasında aynı eylem nedeniyle işbu dosya davalısının 5846 sayılı FSEK’nın 71/1 maddesi uyarınca eserden doğan mali ve manevi haklara tecavüz suçu nedeniyle hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da karar verilmediği, kararın 26.09.2012 tarihinde kesinleştiği ceza mahkemesinin, davalının eylemine yönelik maddi vakıayı “davalının izinsiz olarak davacının hak sahibi olduğu müzik eserini sahiplendiği ve eserin anonim nitelikte olmadığı” şeklinde belirlediğine göre, TBK’nın 74.maddesi uyarınca, hukuk hakiminin ceza hakimi tarafından belirlenen maddi vakıayla bağlı olduğunun kabulü gerekeceğinden, davacının eser sahibi olduğunun tespiti ile, FSEK m.68 uyarınca hesap edilen 10.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, FSEK m.70/1 uyarınca takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Fsek m.68 uyarınca hesap edilen 10.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Fsek m.70/1 uyarınca takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 1.058,81 TL karar harcından peşin yatırılan 325,60. TL’nin mahsubu ile kalan 733,21TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan:1.800,00 TL bilirkişi ücreti,360,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.160,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 1.633,17 TL ve 344,00 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 1.977,17 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz Yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.