Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/101 E. 2020/484 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/101
KARAR NO : 2020/484

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; “…” hizmet markasının müvekkili şirket adına 03.12.2012 tarihinde tescil edildiğini, markanın müvekkili şirketin ortaklarının murisleri tarafından tescil tarihinden çok önceki tarihlerden beri maruf ve meşhur hale getirilip “…” adı altında şehirler arası otobüs işletmeciliğinde hizmet markası olarak kullanıldığını, taraflar arasında 28 Ağustos 2013 tarihinde Marka Lisans Sözleşmesi imzalandığını, 28.08.2016 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini ancak davalının tescilli markalarını kullanmaya devam etmesi üzerine noter aracılığı haksız kullanıma son vermeleri hususunda ihtarname tebliğ edildiğini, ancak tescilli markalarının şehir içi ve şehirlerarası yolcu naklinde (otobüslerde) kullanılmaya devam edildiğini, bu nedenle Mahkememizin … esas sayılı dosyası ile tescilli marka hakkında haksız el atmanın tespiti, önlenmesi ve tazminat davası açıldığını, davalının bu dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde “”… ” markasını 39.emtia bakımından TPE nezdinde 20.05.2014 tarihinden itibaren on yıl müddetle tescil ettirdiğini, aynı marka kapsamında 35.emtianın 15.05.2015 tarihinden itibaren on yıl müddetle 22.04.2016 tarihinde tescil ettirdiğini bildirdiğini, müvekkilinin markadan haberdar olmadığı için itirazda bulunmadığını, davalının henüz lisans sözleşmesi devam ederken kötü niyetle “… ” markasını tescil ettirdiğinin öğrenildiğini, davalının “…” şeklindeki kullanımının haksız ve kötü niyetli bir kullanım olduğunu, davalının “… ” markasından dava açıldıktan sonra haberdar oldukları için markanın hükümsüzlüğü ve bu marka nedeniyle önceki tarihli müvekkili şirket markası aleyhine yaratılan tecavüz ile haksız rekabet durumunun tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talebiyle iş bu davayı açtıklarını beyanla , öncelikli davalının müvekkili adına tescilli “…” markasını firma firma unvanı olarak, firma kayıt ve matbu belgelerde kullanmasının ve otobüslerde kullanmasının ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın Mahkememizin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davalı tarafından tescil edilen “… ” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini, bu marka nedeni ile önceki tarihli müvekkili şirket markası aleyhine yaratılan tecavüz ile haksız rekabet durumunun tespiti ile haksız tecavüzün önlenmesini belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00 TL tazminatın haksız tecavüzün başladığı tarihten itibaren işletilerek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin “… ” ticari unvanı altında 04.06.2013 tarihinden bu yana karayolu ile şehirler arası yolcu taşımacılığı ve bu konuda acentalık işleri ile otobüs işletmeciliği yolcu komisyonculuğu yaptığını, bu tarihten önce bu ticari faaliyet kapsamında 30 yıldan buyana “…” hizmet markasının babası … tarafındın maruf ve meşhur hale getirildiğini, “…” hizmet markasının davacının murisleri tarafından maruf ve meşhur hale getirilmediğini, …’ın seyahat sektöründe … ibaresini aralıksız kullanımının, davacı tarafın … markasının tescilinden çok daha eski tarihlere dayandığını keza … markasını kendi faaliyetleri ile tanıttığını, dolayısıyla müvekkilinin davacı markasının imajından yararlanma ihtimalinin olmadığını, abasının vefatı akabinde babasından kalan bu ticari faaliyeti sürdüren müvekkilinin, henüz “… ” markasını kendi üzerine tescil ettirme sürecinde iken babasının vefatı nedeniyle Ulaştırma Bakanlığınca yenisi istenilen D1 ( Şehirler arası otobüs ile düzenli yolcu taşımacılığı) Yetki Belgesini çıkarttırabilmek için Marka Lisans Sözleşmesi’ne “… ” olarak taraf olduğunu, davacının bu sözleşmede “… ” unvanını taraf olarak kabul ettiğinden, kullanılmasını da kabul ettiğini,
Müvekkilinin “… ” işareti için Türk Patent Enstitüsü’ne marka tescil başvurusunda bulunduğunu, “… ” markasının 39. Emtia bakımından Türk Patent Enstitüsü tarafından 28.05.2015 tarihinde, 20.05.2014 tarihinden itibaren on yıl müddetle tescil edildiğini, aynı marka kapsamında 35 Emtia, 15.05.2015 tarihinden itibaren on yıl müddetle 22.04.2016 tarihinde tescil edildiğini, Müvekkili ile davacı yanın ticari faaliyet alanları ile müşteri kitlelerinin farklı olduğunu, müvekkilinin haksız yarar sağladığı iddialarının dayanıksız olduğunu, ayrıca “…” ibaresi üzerinde davacının “…” hakkının bulunmadığını, müvekkiline ait kullanım, tüketicilerce ilk bakışta fark edilmesi kolay, sıradan kullanıcılar bakımından görsel anlamda ayırt edicilik sağlayan “…” ve “…” ibarelerinin de kullanımı ile ayrıca “…” ibaresinin de aynı puntoda öne çıkarılmadan kullanılması davacının markasından yeterince uzaklaşmayı sağladığını, müvekkilinin kullanımının “…” ve “…” ayırt edici unsurları içinde barındırdığını, dolayısıyla davacı yanın markasıyla ilişki kurulması ihtimali dahil, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, 28.05.2015 tescil tarihi dikkate alındığında davacının iş bu davayı kanunun belirttiği açma süresinde açmadığını, süresinde açılmayan davanın reddinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin iş bu dava dosyası ile yine mahkememizin 2018/57 esas sayılı dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat mevcut olduğu, dava konularının ve taraflarının aynı olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.nun 166. maddesi uyarınca “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2)Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3)Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.” denilmektedir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkememizin iş bu dosyası ile Mahkememizin 2018/57 esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, davaların birlikte görülmesinde hukuki yarar ve zorunluluk bulunduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin de talebi doğrultusunda mahkememizin iş bu dosyasının Mahkememizin 2018/57 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin işbu dava dosyası ile yine mahkememizin 2018/57 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla, Davaların BİRLEŞTİRİLMESİNE, yargılamaya birleşen dosya üzerinden devam olunmasına, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin taleplerin birleşen dosya üzerinden değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, esas hükümle birlikte yasa yolu açık olmak üzere,açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2020

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.