Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/73 E. 2021/218 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/73
KARAR NO : 2021/218

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/03/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 1890 yılına dayanan geçmişi ile Türkiye ve dünyanın önde gelen pırlanta markalarından biri olan “…”in , Türkiye’de pırlanta denildiğinde akla ilk gelen markaların başında geldiğini, Müvekkili şirket, … Ltd. Şti. ve grup şirketi olan … A.Ş. uzun yıllar boyunca sürdürmüş olduğu ticari faaliyetleri ile yapılan başarılı reklam kampanyaları sayesinde pazarda önemli ölçüde bir tüketici portföyüne sahip olduğunu, müvekkili şirket tarafından, tescilli “…” markası ile üretilen ve grup şirketi … A.Ş. uzmanlığı ile satışa arz edilen ürünlerin; gerek kalitesi ve güvenilirliği, gerekse özgün tasarımları ve tüketici memnuniyeti sonucunda kazandığı pazar paydan haksız menfaat sağlamak amacıyla “…” markasının taklitlerinin piyasaya sürüldüğünü, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, müvekkil şirket, …Tic. Ltd. Şti. adına tescilli bulunanı “…” markasının, marka tescilinden doğan hakları kapsamında, ülke içinde her türlü fikri ve sınai haklarına (marka, patent, endüstriyel tasarım vb.) sahip olup, bahsedilen markaları taşıyan ürünleri Türkiye’de Üretme ve satışa sunma hakkının münhasıran müvekkili şirket ve… A.Ş.’ye ait olduğunu, aynı zamanda “…” ibareli ve aynı şekilde müvekkil adına tescilli toplam 10 adet “…” markası bulunduğunu, “…” markasının yalnızca hedef kitlesi tarafından değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimleri tarafından yüksek düzeyde tanınmışlığa erişmiş, herhangi bir hatırlatmaya gerek kalmaksızın zihinlerde refleksif olarak belirli bir ürün veya işletme ile çağrışım yapan tescilli bir tanınmış marka olduğunu, bunun yanında ibaresi ve marka olarak tescilli edildiği şekil ifade edilen bu büyük ticari organizasyonu ayırt eden tek ibare olduğunu, tüm bu mağaza ve satış ofislerinde reklam kampanyalarında ve ürünlerde kullanılan … ibaresinin ve tescilli şeklin de müvekkili şirketin ürünleriyle özdeşleştiğini, davalının taklit niteliğindeki ibareyi, satışa sunduğu ürünlerde, müvekkili şirkete ait marka ile iltibas yaratacak şekilde haksız ve izinsiz olarak kullanmak suretiyle, marka hakkına tecavüz fiillerini gerçekleştirdiğini, müvekkiline ait “…” markasının piyasadaki tanınırlığından haksız menfaat elde etmek amacıyla markanın ayırt edici işaretlerini ihtiva eden ibareyi haksız ve izinsiz olarak satışa sunduğu ürünlerde kullanmak suretiyle SMK’nın 29.maddesinde sayılan marka hakkına tecavüz fiilini gerçekleştirdiğini, dava konusu ürünlerin piyasaya sürülmesinin toplumda tanınmış … markasının kalitesine olan güven ve itibarına zarar verdiğini, bu durumun marka hakkı sahibine telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğinin açık olduğunu, davalının , müvekkili şirket adına tescilli tanınmış … ve … şekil markasının itibarından haksız menfaat elde etmek amacıyla “…”ibaresini, satışa sunduğu ürünlerde müvekkili şirkete ait marka ile aynı işaret, renk ve kompozisyon ile iltibas yaratacak ve markanın itibarına zarar verecek şekilde, izinsiz kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz ettiğinden bahisle öncelikle davalının fiilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, devamında tecavüzün önlenmesine, marka hakkına tecavüzün önlenmesi adına dava konusu ürünler ve bu ürünlerin satışa sunulduğu internet sitesi hakkında teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilerek, dava konusu ürünlerin piyasadan toplatılmasına ve dava sonuna kadar satışının durdurulmasına ve bu ürünlerin satışının yapıldığı “…” internet sitesine erişimin engellenmesine, tescilli “…” ve “…” markası, logo, ambalaj ve dizaynına tecavüz sureti ile imal edilen ürünlerin, ambalajların, etiketlerin bununla ilgili tanıma vasıtalarının ve imalinde kullanılan kalıp, klişe, makine, alet ve edevatın imha yolu ile tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle ;davacı tarafından davalının ”…” olarak gösterildiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanının … San.Ltd.Şti. Olup dava dilekçesinin kendilerine sehven tebliğ edildiğini, müvekkilinin davanın tarafı olmadığını, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, devamla müvekkilinin ”…” ibaresini taşıyan ürünlerin satışa sunulmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz edildiği iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davacının iddiasının aksine ”…” ibaresinin müvekkili tarafından hiçbir zaman satışa sunulmak suretiyle kullanılmadığını, davacının her zaman oluşturulabilecek herhangi bir tespit içermeyen görüntülerini delil olarak kabul etmediklerini, müvekkiline ait internet sitesi üzerinden ”…’ ibaresi taşıyan ürünler hiçbir şekilde satışa sunulmadığını, müvekkili şirketin temelinin 1990’da … de ”…” olarak başladığını, 2001 yılından sonra ”…” adı ile mağazalar zincirini çoğaltarak müşterilerine daha çağdaş mekanlarda gelişen teknoloji ile birlikte dünya markaları olan optik çerçeve-güneş gözlüğü optik ve lenslerde kaliteli servis hizmeti vermeye devam eden Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen optik firmalarından biri olduğunu, piyasada tanınmış ve saygın bir firma olduğunu, 12.05.2015 tarihinde … başvuru no ile “…” ibaresi için başvuruda bulunulduğunu, söz konusu ibarenin tescil edildiğini, 09.12.2016 tarihinde ise …başvuru no ile “…” ibaresi için tescil başvurusunda bulunulduğunu, söz konusu ibarenin … tarihinde tescil edildiğini, müvekkili şirket mağazasının, perakende gözlük satışı yapan mağaza olup, birçok markaların satışının da yapıldığını, ancak bu markalar arasında ”…” markalı gözlük modellerinin satışının yapılmadığını, müvekkili şirketin ”…” domain uzantılı internet sitesinin markalar sekmesindeki markalar listesinde ”…” ibaresinin yer aldığını, kendisine ait internet sitesi üzerinden davacının ”…” , “…” markası ile iltibas yaratacak şekilde ”…”, “…” ibaresini taşıyan ürünleri satışa sunmadığını, davacının iddialarının kötü niyetli olduğunu, davacı tarafa ait tescilli marka ile müvekkilinin ürünlerinde kullanılmak sureti ile satışa sunulduğu iddia edildiği ibare arasında iltibas bulunmasının mümkün olmadığını, iki kullanım arasında yalnızca başlangıçtaki “…” ibaresi ortaksa da özellikle davacının markasınındaki … ibaresinin farklı yazım karakterine sahip olduğunu, ”…” ibaresindeki “…” kelimesinin ise bütün içerisinde vurgulu olmadığı gibi söz konusu marka ile iltibas yaratacak nitelikte de olmadığını, davacıya ait olan ”…” İbareli markanın 9. sınıf içerisindeki ürünlerde kullanılmadığını, bu sebeple davacının markası ile müvekkilinin kullandığı iddia edilen mal veya hizmet grupları farklı olduğundan bu yönü ile de iltibas şartı gerçekleşmediğini, müvekkilinin 2001 yılından beri sektörde ”…” adı ile aktif olarak çalıştığını 2005 yılından itibaren … Ltd. Şti olarak tescil edildiği ve internet sitesini de 2008 tarihinden itibaren aktif olarak kullandığı nazara alındığında davacının 5 yıldan daha fazla süredir buna sessiz kalmış olma ihtimalinin de bulunduğunu, müvekkili şirketin yaklaşık 18 yıllık bir geçmişi olduğunu, kullanımın tespiti halinde ve ilgili sürenin 5 yıldan geriye dönük bulunması durumunda herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek adına davacının uzun süre sessiz kalarak artık bu yönde hak ileri sürmesinin mümkün olmadığını ve yapılan bu başvuruların MK madde 2 dürüstlük kuralına aykırı olacağından reddi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan 25.02.2020 tarihli ve 08.03.2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle”… davalının internet sitesinden “…” markası adı altında sattığı ürünlerin, davacı marka hakkını ihlal ettiği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 09,14 ve 35.sınıflarda, … tescil numaralı “… pırlanta” ibareli markanın 14 ve 35.sınıflarda, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 14 ve 35.sınıflarda, … tescil numaralı “… ” ibareli markanın 14.sınıfta … tescil numaralı “…” ibareli markanın 35.sınıfta, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 35.sınıfta, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 14 ve 35.sınıflarda, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 01,02,05,07,08,09,12,13,15,16,17,19,21,28,31,33,34,36,38,39,42,44,45. Sınıflarda… tescil numaralı “…” ibareli markanın 14,21,34,35.sınıflarda davacı … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 6769 Sayılı Yasa kapsamında açılan marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi talepli davadır.
Davacı, davalı kullanımlarının kendisi adına tescilli tanınmış … ibareli marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini bu nedenle tecvaüzün tespiti ile bu eylemlerin sonlandırılmasını talep ve dava ettiği görülmüştür.
Marka hakkına tecavüz 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. ve 30 maddelerinde düzenlenmiştir. Mezkur Kanunun 29. maddesinde, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak sureliyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak başka bir şeklide ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş haklan izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller olarak sayılmıştır,
6769 sayılı Yasanın 7. maddesinde ise marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları düzenlenmiştir. Buna göre marka hakkı sahibi, izinsiz olarak yapılması halinde 2. fıkra kapsamında “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması tescilli marka ile aynı veya benzer alan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer alan ve Türkiye de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikieki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” fiillerinin önlenmesini talep etme hakkı düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere burada hem markalar arası aynılık/benzerlik hem de mal ve hizmet sınıflan arasında aynılık/benzerlik karşılaştırmasının yapılması ve iltibasın yani karıştırılmanın söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. İltibas değerlendirmesinin önce işaretlerin, sonra mal ve hizmetlerin benzerliği şeklinde bir sıralama yerine, her ikisinin bir arada ve birbirine nitelik olarak etkisi de gözetilerek birlikte yapılması gerekir.
Markalar arası karşılaştırma
Bilindiği üzere Karıştırılma (iltibas) terimi, ticari alandaki faaliyetlerde, şeyler arasında bir benzerliği veya kanşınu ifade etmekte olup, satın alman iki mal arasında veya kullanılan iki unvan arasında veya iş mahsullerinde birbirinden ayrılmayacak derecede benzerliğe istinat ettirilmesidir. (FRANKO, İltibas,116) İltibas doğrudan iltibas ve dolaylı iltibas olarak ikiye ayrılabilir, buna göre, kanşiklığı yaratan aynı veya benzeri bir işaret, bu işaretin hitap ettiği çevrede, söz konusu markanın kullanıldığı mal veya hizmetin, iltibasa maruz bırakılan mal ve hizmetle özdeşleştirilmesine yol açıyorsa doğrudan iltibas söz konusu iken, karışıklığı yaratan aynı veya benzeri bir marka, bu markanın hitap ettiği çevrede, işaretler arasındaki farklılığı anlasalar bile benzerliğe dayalı olarak mal veya hizmetler arasında yanlış bağlantılar kurmasına yol açıyorsa dolaylı iltibas söz konusu olur. İltibas ihtimalinin tespitinde, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markanın sahip olduğu ayınm gücü, telaffuz, biçim ya da anlam itibariyle bıraktığı etki, markaların kullanılacağı mal/hizmet türlerinin birbirine yakın olup olmadığı’, markaların benzer ahcı çevrelerine hitap edip etmedikleri hususları dikkate alınmalıdır.
Dolayısıyla somut olayda üzerinde durulması gereken konular; markaların benzerliği ve kullanım alanlarındaki benzerlik, bu benzerliğin ortalama tüketici algısında karışıklığa yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Yargıtay ve doktrince kabul edilen görüşe göre; benzerliğin tespitinde markaların genel görünümleri dikkate alınarak, markalar arasında bütünsel benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Buna göre, markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken herkesin kullanımına açık olan tenimi tanımlayıcı/ tasvir edici ibareler kapsam dışı bırakılmakta ve benzerlik değerlendirilmesi markanın esas/baskın unsuru baz alınmak suretiyle yapılmaktadır. Bununla birlikte, bir markanın farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütün itibariyle bıraktığı etki, diğer bir markayı çağrıştırabilmektedir. Bunun yanında markalar arasındaki benzerlik görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak bu tür benzerlik hallerinin hepsinin birden aynı somut olayda bulunması şart olmayıp, somut olaydaki özelliklere göre bunlardan birinin var olması karıştırma ihtimalinin mevcut olduğunun kabulü için yeterlidir.
Bu bilgiler ışığında somut olay bakımından markaların bütün olarak bıraktıkları izlenime göre yapılan değerlendirmede, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacıya ait markanın esas ve baskın unsurunun “…” ibaresi olması karşısında davalı yanın “…” ibareli marka kullanımlarının davacıya ait “…” marka şekline benzer olduğu, bu benzerliğin tüketici algısında karışıklığa mahal verecek derecede olduğu bu suretle markalar arasında iltibas tehlikesinin oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Mal ve hizmet sınıfları yönünden karşılaştırma
Yargıtay içtihatlarına göre, birden ziyade kişiler adına tescilli ya da tescil başvurusu yapılan markaların kullanılacağı mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tespitinde öncelikle TÜRKPATENT tarafından yayınlanan sınıflandırmaya ilişkin tebliğler uygulanacaktır Bu durum marka tescil ve sınıflandırmada belirlilik ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında da birlik ve istikrarın koşuludur. Ancak sınıflandırma ürünlerin benzerliğinin tespiti noktasında bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır, ürün benzerliği değerlendirmesinde halk nezdinde katıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Nitekim Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 11/4 hükmüne göre, “ mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıklarına karine teşkil etmez”. 
Yargıtay’ın kararlarında sınıfsal benzerlik araştırmasında, piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme veya rekabet etme olanaklarının bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanan yöntemleri, amaçlan, hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı kriterlerin ölçü alınmaktadır.
Bu hususlar dikkate alınarak, her iki tarafın marka kullanım alanlarına bakıldığında; davacı tarafın Zen esas unsurlu markasını “Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar” da 14. sınıf dahilinde, davalı marka kullanımının ” Gözlükler, güneş gözlükleri” nde 09 nice sınıfında olduğu anlaşılmıştır Davaya dayanak, benzer gösterilen davacı markasının tescilli mal/hizmet sınıflarına bakıldığında ise, …numarasıyla 09, 14, 35, sınıfta tescillendiği, mal ve hizmet içeriğinin ” Kuyumculuk eşyaları ( taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları,(kronometreler, metronomlar ve parçalan, saat kordonları dahil). Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri (Muhasebecilik hizmetleri dahil). İthalat ihracat acente hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin milan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).’’ olduğu görülmüştür Anlaşılacağı üzere, davacının markasının tescili kapsamında, davalı marka kullanımındaki mallar yani “güneş gözlükleri” bulunmamaktadır. Buna rağmen, davacı markası esas unsuru … tanınmış bir markadır ve tescile dayanak gösterilen … markası davacının seri markalarındandır. Bu nedenle davacının, aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin hakh bir sebep olmaksızın kullanılması (SMK Madde 7/ç) halinde bu fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır. Dolayısıyla her iki taraf marka kullanımı bu madde kapsamında değerlendirilerek davacının tanınmış markasından, davalının benzer marka kullanımıyla haksız yarar sağlayacağı veya tanınmış marka itibarına zarar vereceği düşünülerek farklı mal ve hizmetlerde kullanmamış olmasının somut olay bakımında önem taşımadığı kanaatine varılmıştır. Teknik bilirkişi incelemesinde dava konusu “…” ibaresinin, Google arama motorunda “…” ibaresi ile yapılan sorgulama sonucunda, … uzantılı internet sitesinde “…” ibaresinin markalar sınıfında yer aldığı, ancak, tespit tarihi itibariyle yapılan incelemelerde bu ibarenin geçtiği URL adresinin yayından kaldırılmış olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle yayından kaldırılmadan önce davalının internet sitesinden “…” markası adı altında sattığı ürünlerin, davacı marka hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça … ibaresinin inanç belirten bir ibare olduğu bu nedenle ayırt ediciliğinin bulunmadığı şeklinde itirazda bulunulmuş ise de, bilirkişilerce yapılan ek değerlendirmede işbu ibarenin davacı tarafça tanınmış marka haline getirilip ayırt edicilik kazandırıldığı şeklindeki tespit ve değerlendirme dikkate alındığında davalının zayıf marka iddiasının somut olay bakımından gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, TPMK kayıtları, hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davacı markasının tanınmışlığı dikkate alındığında …ibaresi ile … ibareli markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karıştırmaya sebebiyet verecek şekilde iltibas oluştuğu, davalının internet sitesinden “…” markası adı altında sattığı ürünlerin, davacı marka hakkını ihlal ettiği kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının davacıya ait … ve …şekil ibareli marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, bu tecavüzün önlenmesine, bu suretle davalıya ait iş yerlerindeki tecavüz teşkil eden logo, ambalaj, etiket ve tüm tanıtım vasıtalarına el konularak yeddi eminde muhafazasına, kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına, üretim kalıplarına el konulması ve imal durumuna ilişkin dosyada tespit yapılamadığından bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-… internet adresine erişimin engellenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59.30 TL karar harcından peşin yatırılan 44.40 TL’nin mahsubu ile kalan 14.90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 251,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.251,70 TL ve 88,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.450,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.