Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/69 E. 2020/172 K. 04.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/69 Esas
KARAR NO : 2020/172

DAVA : Markaya Tecavüz, Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 09/10/2015
KARAR TARİHİ : 04/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz, Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 09.10.2015 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili firmanın 31.12.2004 tarihinde kurulmuş bir firma olup yaklaşık 11 senedir her türlü kumaş, stor ve jaluzi perde üretimi alım ve satımı işiyle uğraştığını, internet üzerinden faaliyette bulunmak üzere … isimli internet sitesini de alarak tescil ettirmek istemiş ise de söz konusu storperde kelimesinin sektöre özel bir isim olduğunu, sektör firmalarının bu kelimeyi tescil ettirmelerinin mümkün olmadığı belirtilerek bu alan adı ile müvekkil firmaya verilmediğini, davalıların kullandıkları … isimli internet sitesini ise, davalılar TPE’ye kitap satışı ve basımı üzerine faaliyet göstereceğini beyan ederek bu ismi tescil ettirdiklerini ve sonrasında buradan aldığı tescil belgesi ile ODTÜ’ye başvurduklarını ve internet sitesi üzerinden kitap satışı yapacaklarını belirtmelerine karşın beyanlarının aksine perde satışı yapmaya başladıklarını, bu şekilde pazarda haksız rekabet sonucu üstünlük kurduklarını, davalıların gerçekleştirmiş olduğu fiilin haksızlığının tespitini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesini, … isimli internet sitesinin kullanımının engellenmesini, iptalini, 500 TL maddi ve 500 TL manevi tazminat talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Bir markanın tescil usulü ile alan adının tescili usullerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, marka ve alan adının tescil esaslarının ve şartlarının birbirlerinden ayrı olduğunu, markanın belirli bir mal veya hizmet gurubu için tescil edilmesi ve tescil edilen mal veya hizmetler için kullanımı zorunluluğu öngörülmüş iken, alan adı tescilinde böyle bir kısıtlamanın olmadığını, alan adının belirli bir emtia veya hizmet için tescil edilmesinin söz konusu olmadığını, markadan farklı olarak tescil edilen alan adının herhangi bir emtia/hizmet gurubu için kısıtlamaya tabi tutulmaksızın ticaret alanında kullanılabildiğini, ilk gelen ilk alır kuralının geçerli olduğunu, alan adı tescil edilmeden önce alan adına konu olan ismin marka olarak da tescil edilmesi gibi bir zaruretin bulunmadığını, kaldı ki davacı tarafın “…” alan adını “…” uzantılı olarak tescil ettirdiğini ve 11 yıldır bu alan adını ticarette kullandığını, davacının iddia ettiği “storperde” alan adının ticaret alanında kullanımının pazarda üstünlük sağladığı iddialarının, davacı için de geçerli olması gerektiğini, yoksa davacının bu alanda muaf olmasının çifte standart durumu yaratacağını ve bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
YAPILAN YARGILAMA VE İSTİNAF AŞAMASI VE GEREKÇE
Dosyada alınan 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişiler İTÜ Tekstil.Tekn. Ve Tas.Fakültesi Öğretim üyesi Y. Doç.Dr…., Marka patent vekili … ve Mali Müşavir … alınan raporda özetle; davalı tarafından kullanılmakta olan … alan adının davacının herhangi bir marka hakkına tecavüz etmediğini, bu çerçevede 556 sayılı KHK 66/b kapsamında herhangi bir tazminatın söz konusu olamayacağını, mezkur alan adının davacıya ait … alan adı nedeniyle haksız rekabet teşkil edip etmediği hususunda ise, davalının alan adı tahsisinde kullandığı “….” markasını tescil edildiği sınıflar dışında kullanıyor olmasının ayrı bir dava konusu olabileceği ancak “…” tanımlamasının genel bir tanımlama olması ve hiç kimsenin bu tanımlama üzerinde tekel hakkında sahip olamayacağı gözetildiğinde davalının fiilinin haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceğini, alan adının iptali için gerekli kötü niyetin ispatı konusunda dosya kapsamında her hangi bir delil bulunmadığını tespit etmişlerdir.
… 2.FSHHM’nin 29.11.2016 tarihli … E., … K.sayılı kararıyla; her hangi bir marka hakkı tecavüzünden söz edilmeyeceğini, davalı tarafın tescilli “storperde” markasının tescil edildiği sınıf içeriğinde perde ile ilgili her hangi bir emtianın yer almıyor olmasına rağmen … alan adlı internet sitesinde perde satışı yapılıyor olmasının başka bir uyuşmazlık konusu olduğunu, davalı tarafın … marka numaralı “…” markasını tescil edildiği sınıf dışında kullanmaktaysa da sadece bu nedenle davacı tarafın marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini, davacı tarafın …” alan adını her hangi bir marka tescil belgesine ihtiyaç olmadan aldığını, 2006 ve 2007 yıllarında … alan adı için yaptıkları başvuruları eksik belge nedeniyle alamadığını, alan adını alabilmek için kullanılan markanın farklı sınıflarda olmasının alan adının iptali için tek başına yeterli olmadığını, uluslar arası alan adı uyuşmazlık çözümlerinde bu gibi durumlarda “kötüniyet” kıstası uygulandığını,davalı tarafın kötüniyetli olduğuna dair delil saptanamadığı, “…” tanımlamasının aynı “…”, “…”, “…”, “…” ve benzeri perde çeşitlerinden biri olup ne davacı ne de davalı taraf açısından ayırt ediciliği olmayan bir tanımlama olduğunu, 556 sayılı KHK uyarınca, bu tür markaların mutlak olarak reddedileceğini, stor perde ibaresinin marka olarak ne davacı ne davalı tarafından tekel hakkı yaratılacak şekilde kullanılamayacağı, alan adı kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstanbul BAM 16. HD’si istinaf üzerine yaptığı incelemede 2017/1944 esas 2019/428 karar sayılı kararı ile ” Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde; … alan adını yıllar önce elde ettiğini ve kullandığını, kumaş, stor ve jaluzi perde işiyle iştigal ettiğini beyan ettiği,… başvuru numaralı “…” markasının 41.sınıfta davalı … adına tescil edildiği anlaşılmakla, davalının internet sitesinin içeriğinin, arşiv kayıtları ile birlikte incelenerek, davacı ve davalı tarafın internet sitesi alan adı tescil tarihleri , iştigal konuları dikkate alınarak, davalının site içeriğindeki kullanımlarının, davalı markasının tescil kapsamında kullanılıp kullanılmadığının, kullanımın ve alan adının davacı yönünden haksız rekabet yaratıp yaratmadığının tespiti gerekirken, ilk derece mahkemesinin yeterli inceleme içermeyen bilirkişi raporuna dayanarak ve sonuca etkili olmayan gerekçelerle karar verdiği kanaatiyle ,davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, bilişim uzmanı bilirkişi ile marka vekili bilirkişiden usulüne uygun rapor alındıktan sonra karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine” gerekçesiyle mahkememz kararını kaldırmıştır.
Mahkememize yeni bir esas alarak gelen dava dosyasında kaldırma kararındaki eksiklikler giderilerek bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi raporuna göre 07.01.2004 tarihinde davacı tarafından … alan adının alındığı ve kullanıldığı, davalının ise … alan adı ile stor perde satışı yaptığının arşiv kaydından anlaşıldığı tespit edilmiştir. Davalının kullandığı alan adı 2010 yılında alınmıştır.
Davalının aynı iştigal konusunda davacının önceden kullandığı storperde alan adıyla aynı internet adresini sonuna .tr alarak kullanması karıştırılma ihtimali yaratmaktadır. Başkasının iş ürünü sayılabilecek internet alan adıyla karıştırılmaya yol açan davranışlar haksız rekabet sayılır. Davacının bu haksız rekabet nedeniyle uğradığı zarar nedeniyle talep edilen 500TL maddi tazminatın TBK 50/2 ve 51. Md.ne göre kabul edilebilir bir miktar olduğu yine haksız rekabet nedeniyle manevi zarara uğradığı ve zararı karşılığında talep edilen 500 TL’nin ise kabul edilebilir ve makul bir miktar olduğu, ancak davacının markası bulunmadığından markaya tecavüzün bulunamayacağı sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Marka hakkına tecavüz edildiği talebinin reddine,
… internet adresinin davacının internet sitesi ile iltibas yaratması ve davacı internet sitesinin daha önce tescil ettirilmesi nedeniyle davalının www.storperde.com.tr adresindeki internet kullanımlarının haksız rekabet yarattığının tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine,
500,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
… internet sitesine hüküm kesinleştiğinde erişimin engellenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 68,31 TL karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL’nin mahsubu ile kalan 40,61TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Kabul edilen haksız rekabet talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Reddedilen markaya tecavüz talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 3.750TL bilirkişi ücreti, 369,00TL posta gideri olmak üzere toplam 4.119,00 TL ve 55,40TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 4.174,40TL yargılama giderinden kabul/red oranına göre takdiren 4/5 ‘i oranındaki 3.339,52TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸