Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/38 E. 2020/112 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/38
KARAR NO : 2020/112

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/02/2019
KARAR TARİHİ : 13/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin, 2014 yılı Ağustos ayından beri genel merkezi … ili … İlçesi … ’nde bulunan …’nde genel sekreter yardımcısı olarak çalıştığını, müvekkilinin aynı zamanda 2017 yılı bahar yarıyıl döneminde … Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Sivil toplum kuruluşları ve sosyal Sorumluluk yönetimi Yüksek Lisans Programına dahil olup, eğitim almaya başladığını, bu eğitim sırasında … isimli hocanın öğretim görevlisi olduğu Kurumsal Sosyal Sorumluluk dersinde proje geliştirme ödevi verildiğini ve müvekkilim tarafından “…” isimli proje müvekkilim tarafından oluşturulduğunu, “…” isimli proje şehitlerimizin en kutsal emaneti olan çocuklarının hayallerini gerçekleştirmek için, tüm illerde 9-15yaş aralığındaki çocukların taranması ve hayallerinin gerçekle buluşturulması için oluşturulmuş bir proje olduğunu, projenin oluşumu ve geliştirilmesi aşamasında davalı … ile müvekkilinin projenin 40.000,00 TL tutar karşılığında müvekkilim tarafından oluşturulması ve davalının yönetim kurulu üyesi olduğu dernek (…) tarafından hayata geçirilmesi karşılığında anlaşmaya varıldığını, anlaşılan bu tutar müvekkilime ödenmediği gibi, davalı … projenin mimarı olan müvekkilimin izni ve bilgisi, rızası dışında müvekkilim tarafından oluşturulmuş olan projeyi müvekkilimin adını dahi zikretmeden hem kendi şahsi sosyal medya hesaplarından hem de “…”ne ait hesaplardan bu proje kendilerine aitmiş gibi izinsiz bir şekilde kullanıp, … şeklinde etiketleme yaparak, müvekkilim tarafından oluşturulan projeyi sahiplenerek haksız surette kullanarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunu, müvekkilim tarafından geliştirilmiş olan bu proje ve “…” ismi davalılar tarafından müvekkilimin bilgisi dışında, izni ve rızası olmaksızın kullanıldığını, müvekkilinin 2014 yılı Kasım ayı içerisinde daha önceden tanıdığı … aracılığı ile … isimli şahısla tanıştığını, 2018 yılı Temmuz ayı içerisinde…r isimli şahıs müvekkilimi arayarak daha önce dernek bünyesinde birlikte çalıştıkları … isimli sahısla irtibatı bulunan … yönetim kurulu üyesi … ve arkadaşı olan … isimli kişilerin şehit aileleri ile ilgili bir projeleri olduğunu ve bu projenin hayata geçirilmesi için kendilerinden yardım istediklerini ilettiğini, dernek yönetim kurulu üyesi … ile aynı gün yapmış olduğu toplantıda da bu projeden maksatlarının ne olduğunu ve isteklerinin ne olduğunu kendilerine sorduğunda davalı … bu projeyi Bakanlıklar ve Cumhurbaşkanlığı düzeyinde himayeler ile hayata geçirmeyi planladıklarını özellikle belirttiğini, eğer isterlerse kendilerine yönelik bir proje hazırlanabileceği ve dernek yönetiminin de onaylaması halinde kendileri ile çalışılabileceğini …’ya ifade ettiğini, bu görüşme üzerine temelleri kendisi tarafından oluşturulmuş olan “…” isimli projesinin, oluşturulması istenilen proje olabileceği… ile istişare edilmiş ve projeye ait amaç, gaye, hedef ve faaliyetler yine müvekkilim tarafından oluşturularak 23.07.2018 tarihinde müvekkilim …’un proje fikir sahibi-Proje strateji danışmanı, …’in proje koordinatörü, … isimli şahıs da Proje iletişim danışmanı olarak “…” isimli projenin bu 3 kişi tarafından derneğe sunulmasına karar verildiğini, aynı gün Harun Korkmaz tarafından proje metin çalışması yapılarak müvekkile ait telefona whatsapp üzerinden gönderildiğini, müvekkili ile … de projenin kalan kısmı özel olarak çalışıldığını, 25.07.2018 tarihinde davalı … ile paylaşılmış olan “…” isimli proje özet bir proje olduğunu, fikrin kabulü için dernek yönetiminden onay beklendiğini, ancak … onay kısmını mail yolu ile değil ileriki günlerde yapılan telefon görüşmeleri ile bildirmiş ve projenin detaylandırılmasını ve nasıl uygulanacağı yönünde bilgileri müvekkilimden istediğini, davalı …, …’ne ait resmi evrakları hazırlayıp müvekkile ilettikten sonra davalılardan … bu anlaşmaya binaen taahhüt edilen rakamın (40.000,00TL) çok altında olan bir miktar parayı (10.000,00 TL) müvekkilin hesabına “Proje Parası Bir Kısmı” açıklaması ile 17.08.2018 tarihinde yatırıldığını, müvekkilinin … ile ilgili detaylı araştırma yaptığında derneğin o günkü yönetiminde adli ve mali suçlardan dosyaları bulunan kişilerin bulunduğu öğrenmiş, bu bilgi derneğin yönetim kurulu üyesi … ile paylaşılmış ve böyle hayati öneme haiz bir bilginin gizlenmesi, bildirilmemesi dolayısı ile projenin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığının kendisine iletildiğini, … ve …’in ısrarları üzerine hazırlanan projenin … bünyesinde değil de başka bir dernek bünyesinde hayata geçirilmesi yönünd , proje ile ilgili daha önce anlaşılan ödeme taahhütlerinin yerine getirilmesi şartı ile görüş birliğine varılmış ve davalı … da projeye sponsor sağlayıcısı olarak dahil edildiğini, 19.09.2018 tarihinde “…” isimli proje … için özel olarak revize edilmiş, 20.09.2018 tarihinde ise projenin iş yapıcıları olarak müvekkil … ile …, …, … ve … için özel olarak yeni bir dosya daha hazırlandığını, …’nın tahhüt ettiği ödemeyi eylül ayı sonuna kadar yapması halinde projenin yapılması için çalışmaların yapılması onaylandığını, … ile görüşmeleri yapan …, bu derneğin projeyi hayata geçiremeyeceği yönünde müvekkile bilgi vermesi üzerine, müvekkilinin de projenin faaliyete geçebilmesi için kurum bulunamaması ve … tarafından taahhüt edilen ödemenin yapılmamış olmasından dolayı daha fazla bu proje ile ilgili çalışma yapılmaması, ödenmesi gereken tutarın yatırılması halinde proje için çalışılacağının …, … ve …’ya iletildiğini, proje çalışmalarının 11.10.2018 tarihinde … tarafından durdurulduğunu, müvekkilimin o tarihten sonra davalı … ile herhangi bir şekilde iletişimi sözkonusu olmadığını, ancak …’nın elinde müvekkilim tarafından oluşturulmuş “…” isimli proje ve projeye ilişkin dökümanlar kaldığını, 16.01.2019 tarihinde müvekkilime ait olan “…” isimli projenin davalılar tarafından müvekkilimin izni ve bilgisi dışında kullanıldığının öğrenildiğini, iş bu markanın ve fikrin müvekkilime ait olduğunu, nitekim davalı … müvekkilim hesabına göndermiş olduğu paraya ilişkin “Proje Parası bir Kısmı” şeklindeki açıklama ile de fikrin ve projenin müvekkile ait olduğu davalının da kabulünde olduğunu, müvekkilinin “…” isimli projesi ile ilgili olarak … tarih … Başvuru No ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde marka başvurusu yapıldığını, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet oluşturmakta olduğu gibi müvekkile ait fikri hakka da tecavüz söz konusu olduğunu, Türk ve İsviçre Hukukları’nda gerçek hak sahipliği ilkesi geçerli olduğunu, markanın gerçek hak sahibi onu ihdas eden olduğunu, tescilin açıklayıcı mahiyette olduğunu, 6769 sayılı kanun’da, “tescilsiz markalar” ve “ticaret sırasında kullanılan işaretlerin” sahiplerine, başkasının bu marka veya işaretlerin aynı veya benzeri olan işaretleri tescil ettirmek istemeleri halinde itiraz, tescil edilmeleri halinde ise, 6769 sayılı kanun madde 25 uyarınca hükümsüzlük talebinde bulunma hakkının tanındığını, davalıların “…” markasını kendi sosyal medya hesaplarında kullandıkları (instagram:… -@…; twitter: @… ; facebook: @…) gibi tanıtım broşür ve afişlerinde de müvekkile ait marka kullandıklarını, ayrıca bu marka davalı derneğe aitmiş gibi dernekle ilgili yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde de müvekkile ait “…” markası ve projesi davalılar tarafından kullanıldığını belirtmiş öncelikle müvekkili tarafından oluşturulan “81il81hayal” isimli proje ve markasının davalıların sosyal medya hesapları olan “instagram: @…-@…; twitter: @…; facebook:…” internetteki ve diğer mecralar ile her türlü yayın, hizmet ürün, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi; basılı kağıt ve sair her türlü ticari evrak ile internet alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde, “…” etiketini ve marka adını tek başına veya başka bir ibare ile birlikte kullanımlarının durdurulmasını ve önlenmesini; kullanılan “…” etiketinin davalıların sosyal medya hesaplarından çıkartılmasını; bu mümkün olmadığı taktirde sosyal medya hesaplarına erişimin tedbiren önlenmesini, davalının fiillerinin müvekkilin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, ve tecavüzün tespitine binaen Tecavüzün önlenmesine (men’ine), ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına (ref’ine), dava sonunda verilecek hükmün, kesinleşmesini müteakip masrafları davalılardan alınarak Türkiye çapında yayınlanan bir gazetede yayınlanmasına, maddi ve manevi tazminat hakkımızın saklı tutularak, masraf ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarına özetle; …’nin kurucu başkanı olan müvekkilim …’ya şehit yakınlarıyla ilgili ‘…’ adlı projesinin hayata geçirilmesi için davalıyla beraberinde proje arkadaşları olan …, …., … ve … ile 20.07.2018 tarihinde toplantılara başlandığını, projenin amacının şehitlerimizin kutsal emanetleri olan çocukların hayallerini gerçekleştirmek için 9-15 yaş aralığında bulunan çocukların tespit edilmesi ve tespit edilen şehit çocuklarının hayallerinin gerçekle buluşturulması olduğunu, ‘projenin geliştirilmesi aşamasında tüm gelişmeler gün gün tutulduğunu ve proje ekibinde yer alan herkese gerek mail gerekse whatsapp yolu ile gönderildiğini, davacı tarafın projedeki görevi ‘’proje danışmanı’’ olarak geçtiğini, proje sorumlularından Harun Korkmaz tarafından davacı tarafa gönderilen mailde davacı tarafın Proje Koordinatörü olarak görev yaptığının belirtildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği gibi proje fikri davacıya ait olmadığını, 16.08.2018 tarihinde ise T.C. Çalışma Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı’na projenin sunulduğunu ve Bakanlıktan buna istinaden destek talebinde bulunulduğunu, 24.12.2018 tarihinde ise Projenin bağlı olduğu ‘’…’’nin resmi olarak kurulduğunu ve projenin bu derneğin adı altında yürütüldüğünü, 02.01.2019 tarihinde hem kurumsal kimlik çalışmaları için işlemler yapıldığını hem de www.81il81hayal.org domaini satın alınarak site kurulum işlemleri başlatıldığını, ayrıca müvekkilimiz … projesinin-markasının kendisine ait olduğunu … 19. NOTERLİĞİ’nin … tarih ve … Yevmiye numarası ile tasdik ettirdiğini, davacı … ise hem lansman günü yapılan İnstagram paylaşımlarının altına hem de o gece yapılan canlı yayınlarda ‘’Karalayıcı ve Kötü Niyetli’’ bir şekilde yorumlar yapmaya başladığını, Lansmandan hemen 2 gün sonra ise yani 18.01.2019 tarihinde davacı … adı altında kötü niyetle marka başvurusu yaptığını, davacı taraf davaya konu markanın müvekkiline ait olduğunu ileri sürmekte; müvekkili ise marka hakkına tecavüz etmekte suçladığını ancak müvekkilinin fikri kendine ait olan markanın kendisine ait olduğunu … 19. Noterliği’nden tasdik ettirdiğini, 22.02.2019 tarihinde ise müvekkilince marka başvurusunda bulunulduğunu, davacı tarafın 18/01/2019 tarihinde kötü niyetle yapılan başvurunun da henüz onaylanmadığını, müvekkilinin davacı tarafın marka başvurusuna karşı … tarihinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/9 hükmü kapsamında “tanınmışlık” ve yine 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/9 hükmü kapsamında ‘kötü niyet’ itiraz gerekçeleri ile itirazda bulunduğunu, müvekkil tarafından yapılan itiraz üzerine Markalar Dairesi Başkanlığı’nca incelendiğini ve 02/07/2019 tarihli yazı davacı tarafın “81 il 81 hayal” ibareli marka tescil başvurusu reddedildiğini, davacı taraf, projenin müvekkiller tarafından hayata geçirilmeye başlanması, haksız ve hukuka aykırı huzurda davanın açılması ve beraberinde Marka Dairesi’nce yapılan başvurusunun da reddedilmesinden bu yana sosyal medya üzerinden projeye destek olan birçok kişi ve kurumlara karalama kampanyası niteliğinde gerek mesaj yoluyla gerekse mail yoluyla mesajlar gönderdiğini, davacı taraf, her ne kadar dava dilekçesinde 40.000-TL ödenmesi karşılığında projenin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını ileri sürmüş ise de müvekkil tarafından davacıya 17/08/2018 tarihinde ödenen bedel projede yetkili kişilere eşit olarak ödenmek üzere emekleri karşılığında gönderilen bir bedel olduğunu, bu husus da davacı tarafça davalı müvekkile 04/08/2019 tarihli mail ile kendisi bildirildiğini belirtmiş haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiştir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, davacı tarafından 18/01/2019 tarihinde 2019/05125 no ile “81 İL 81 HAYAL” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, 01/07/2019 tarihli yayına itirazın kabul edilmesi üzerine marka tescil başvurusunun reddolunduğu, halihazırda davacının geçerli marka tescilinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca açılmış, marka tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması talebine ilişkindir.
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır. Yine SMK m. 7/2-c’ye göre ise tanınmış marka söz konusu olduğunda, tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, aynı sınıfta olup olmadığına bakılmaksızın marka hakkına tecavüz fiili teşkil edecektir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri ise Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;….4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK hükümlerinden de anlaşılacağı üzere başkasının haklı olarak kullandığı tanıtıcı işaretlerle kullanmak veyahut iltibasa meydan verecek eylemlerde kullanmak haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Tacirin ticari hayatı ile ilgili olarak yaptığı işlerde diğer şahıslardan daha çok “özen göstermesi” gerektiği kabul edilmektedir. Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bilmek zorundadır. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adet gelir. Bu bağlamda, başvuru sahiplerinin tacir olması durumunda T.T.K. M.18/f.2 uyarınca “basiretli bir tacir gibi” hareket etme yükümü altında oldukları kabul edilmektedir. Fakat; bu yükümlülüğün çok katı ve sert değerlendirilmemesi her somut olayın özelliğine göre incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir. Dosya kapsamı davacının talepleri ve sözleşme hükümlerinin teknik bir incelemeyi gerektirmediği, hukuki değerlendirme gerektirdiği, bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığı anlaşılmakla bilirkişi incelemesi yapılmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı davalıların kendisine ait “…” ibareli markayı haksız olarak kullandıkları davalıların kullanımlarının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti, tecavüzün önlenmesi (men’ine) ve sonuçlarının ortadan kaldırılması (ref’ine) talebiyle iş bu davayı açmış ise de davalının yapmış olduğu marka tescil başvurusunun red ile sonuçlandığı, SMK 7 gereği marka korunmasının tescille sağlandığı dolayısıyla davacının tescilli markasının bulunmadığı dikkate alındığında markaya tecavüze dayalı taleplerinin dinlenilemeyeceği, yine tarafların tacir sıfatı bulunmadığı ve davaya konu ibare üzerinde hak sahipliğinin sunulan delillerle ispatlanamadığı dikkate alındığında haksız rekabete ilişkin hükümlerin uygulanma ihtimalinin de bulunmadığı, davacının YİDK kararının iptaline ilişkin açacak oldukları davanın beklenmesi talebinin davanın mevsimsiz açılmış olması ve izahı yapılan HMK 30 maddesi gereği usul ekonomisine uygun düşmeyeceği anlaşılmakla bu yöndeki talebin ve sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harçtan peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye kalan 10,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar yargılamada kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara ödenmesine ,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 6,40 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/02/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır