Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/377 E. 2021/391 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/377
KARAR NO : 2021/391

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (FSEK)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Maddi ve Manevi Tazminat (FSEK) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin “…” ve “…” isimli eserlerin sözü müziğinin kendisine ait olduğunu ve eserlerin sahibi olduğunu, davalıya ait … kanalında “…” ev “…” isimli programlarda, birçok kez müvekkiline ait eserlerin izinsiz olarak yayınlandığını, öte yandan davalının internet sitesinde halen bu kayıtların mevcut olduğunu, daha önce açılan davanın arabuluculuk dava şartından reddedilmesi üzerine, arabuluculuğa başvurulduğunu ve işbu davayı açtıklarını belirterek, 94.500,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, internet yayınlarının ayrı bir tüzel kişiliğe ait olduğunu, internet yayınlarına yönelik taleplerin müvekkili şirkete yöneltilemeyeceğini, davacı tarafın talep ettiği tazminat miktarlarının fahiş düzeyde olduğunu, dava konusu eserlerde davacının adının belirtildiğini de belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce alınan 06/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davaya konu eserlerin FSEK bağlamında eser olduğu, eser sahibinin davacı olduğu ve davacının hususiyetini taşıdığı, davacının 21.000,00 TL telif ücreti hakkı olduğu 3 katı 63.000,00 TL’nin talep edilebileceğini, manevi tazminat yönünden takdirin mahkememize ait olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış, eser sahipliğinden kaynaklanan hakların izinsiz kullanımı nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat talepli davadır.
Dosyada mübrez Kültür Bakanlığı tarafından gönderilen fonogram kayıt tescil belgelerine ve …’nin 13.10.2020 tarihli yazı cevabı birlikte değerlendirildiğinde davacının … ve … isimli her iki eserin söz yazarı ve bestecisi olduğu bu çerçevede bu eserlerin FSEK md. 11’deki karine çerçevesinde eser sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlık davacının eser sahibi olduğu 2 adet müzik eserinin yarışmada icrasının hangi hakkın ihlali olduğu ve somut uyuşmazlıkta bu kullanımın hak ihlali sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davaya konu musiki eserlerinin yarışmada icrası başka bir deyişle okunması bir musiki eserinin söylenmesi, seslendirmesi FSEK m.24’te eser sahibinin mali hakları arasında düzenlenen temsil hakkı kapsamında olabilir. Eser sahibinin mali haklarından biri olan temsil hakkı, FSEK m 24 te düzenlenmiştir. Anılan bu hükme göre, ‘bir eserden doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Temsilin umuma arz edilmek üzene vuku bulduğu mahalden başka bir yere teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir. Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzel kişilerce kullanılamaz.
FSEK m.25 hükmüne göne; ‘bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüsbalannın telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir. Bu madde ile düzenlenen umuma iletim yoluyla eserlerin dağıtım ve sunumu eser sahibinin yayma hakkını ihlal etmez FSEK.m.25 te tanzim edilen umuma iletim hakkı FSEK md.24’teki temsil hakkından farklı bir mali hak türü olup, anılan sözleşmede temsil hakkının da devredildiğine dair bir hüküm olmadığından, televizyon kanalındaki yayınlarda musiki eserinin başka bir kişi tarafından seslendirilebilmesi, başka bir deyişle eserinin, dinleyici veya seyircilere okumak, suretiyle sunulması yani doğrudan temsil için, eser sahibi veya mirasçılarından izin alınması gereklidir. Dosyada bu hususa ilişkin herhangi bir izin bulunmadığından sunulan meslek birliği sözleşmesinin bu hakkı içermediği dikkate alındığında ihlal edilen mali hakkın FSEK 24 çerçevesinde temsil hakkı olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de; mali haklara tecavüz oluşturan fiiller süreklilik taşıyorsa; tecavüz niteliği taşıyan fiillerin sona erdiği tarih zamanaşımı başlangıcı olarak dikkate alınacaktır. Yani eylem devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. Davacının FSEK 68.Madde kapsamında talepde bulunduğu dolayısıyla ihlalin öğrenilmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı meslek birliklerine mali hak bedeli ödendiğini bu nedenle davacının tazminat talebinin yerinde olmadığını beyan etmişse de; … adlı televizyon programlarında gerçekleşen dava konusu kullanımların, eser sahiplerince meslek birliklerine mali hak takip yetkisi verilmeyen ve meslek birlikleri tarafından takip edilemeyen “senkronizasyon” hakkı kapsamında olduğu, bu gibi kullanımlar nedeniyle meslek birlikleriyle yapılan lisans sözleşmelerinin, müzik eserlerinin senkronize ederek kullanma yetkisi vermediği ve bu gibi kullanımlar için, her somut olayda meslek birlikleri ile yapılan lisans sözleşmeleri dışında, kullanıcıların eser sahiplerinden izin almaları ve bedel ödemelerinin gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı internet yayını bulunmadığını; internet yayınlarının “…A.Ş.” adlı başka bir şirkete ait olduğunu belirtmiştir. Uyap sisteminden Who’s kaydı alınmış, davalı dava konusu eserlerin izinsiz kullanıldığı “…” “… ” “…” ve “…” programlarının yapımcısı olduğundan anılan programların internet üzerinde yayınlamasından ve dolayısıyla program içeriğindeki izinsiz kullanımlardan da bizzat sorumlu olup, davalının yapımcısı olduğu programların, internet üzerinden yayını için, “…A.Ş.”ye izin vereninde yine davalı şirket olması, tüzel kişilik perdesinin aralanması halinde dahi yani iki şirketin arasında organik bir bağ bulunduğu açıkça ortadayken davalının bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 02.10.2014 tarih, … Esas ve … Karar nolu ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen karar uyarınca da internet yayınlarından dolayı davalı şirketin sorumluluğunun mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının internet yayınlarına ilişkin husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Fsek 66/son maddesinde “tecavüzün şümulü, kusurun olup olmadığı ve ağırlığının takdir edileceği” öngörülmüş, Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiş, Dolayısıyla taraflar arasında davalının kullanımlarına dayanak oluşturacak bir sözleşme yapılmış olsaydı, somut olaydaki kullanımlar karşılığı hangi miktarda bir bedel ödenecekti ise bunun belirlenmesi ve somut olayda, ihlalin niteliği, süresi ve kastın ağırlığına göre, FSEK m 66/4 hükmü koşulları da dikkate alınarak varsayımsal bedelin ne alabileceği yönünde mahkememizce HMK 266. Maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
FSEK m 68/1 hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”. denilmektedir.
FSEK md. 68 kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zarann gerçekleşmiş bulunması şart değildir Yine Yargıtay’a göre; eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi İzinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır.
Davacının eserinin kullanıldığı mecranın en çok izlenen yarışma proğramlarından biri olan … proğramında ve kullanımının TV ve İnternet yolu ile olması, üstelik İZİNSİZ kullanımın her yaş grubundan izleyicinin en çok izlediği bir proğrama yönelik olması, bilirkişiler tarafından da bu somut kriterlere ve edisyon meslek birliklerinden gelen emsal bedellere yönelik inceleme sonucunda rapor tanzim edilmiş olması, bu nedenle düzenlenen raporun denetime uygun olması, rayiç bedelin somut olaya göre doğru takdir edildiği ve FSEK 68. maddesi kapsamında farazi sözleşmenin kurulmuş olduğu yerleşik içtihatlar ile sabit olduğundan ve somut olayda eserin kullanıldığı mecra, ihlalin gerçekleşme biçimi ve boyutu gözetilerek 3 kat talebinin takdiren yerinde olduğu kanaatine varılmakla … isimli eserin Tv yolu ile üç farklı tarihte gerçekleşen izinsiz yayın nedeniyle her bir kullanım için 1.500,00 TL’den üç ihlal nedeniyle 4.500,00 TL’nin Fsek m.68 gereği üç katı olan 13.500,00 TL’nin, … isimli eserin Tv yolu ile dört kez izinsiz yayın nedeniyle, 1.500,00 TL’nin dört ihlal nedeniyle 6.000,00 TL’nin Fsek m.68 gereği üç katı olan 18.00,00 TL’nin(tv ile yayın için iki eser bakımından 31.500,00 TL’nin), … ve … isimli eserlerin ayrıca internet mecrasındaki kullanımları nedeniyle 10.500,00 TL’nin Fsek m.68’e göre üç katı olan 31.500,00 TL olmak üzere tüm kullanımlar için toplamda 63.000,00 TL tazminatın ödenmesi hakkaniyete uygun bulunmuştur.
Davalı vekili rapora itiraz ederek farklı mahkemelerden alınmış ilam örneği ile bilirkişi raporları sunmuş ise de; sunulan mahkeme ilamındaki taraflar, eserler aynı olmadığı gibi kullanılan mecra ve süre de aynı değildir dolayısıyla , ikinci ve ücüncü bilirkişi heyetinin belirlediği rayiçler somut olaya ve hakkaniyete son derece uygun olup rapora yönelik itirazlar yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar sunulan heyet raporunda davacının FSEK 15’te yer alan “eser sahibi olarak belirtilme” hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmediği yönünde kanaat bildirilmiş ise de 5846 sayılı FSEK nun manevi haklar kısmında düzenlenen “ADIN BELİRTİLMESİ SALAHİYETİ” başlıklı Madde 15 – “Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir.” hükmüne amirdir.
Somut olayda davacıya ait eserlerin izinsiz olarak yarışma programında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şu hale göre davacının isminin yayınlarda eseri seslendiren kişinin görüntüsü altından bant şeklinde belirtilmesinin kanunun amir hükmü ve kullanımların izinsiz olduğu dikkate alındığında bu konuda tek yetkili olan eser sahibinin manevi haklarının ihlalini oluşturmayacağını değerlendirmek kanunun amacına uygun düşmeyeceği ve ihlal oluşturacağı izahtan varestedir. Sonuç olarak davacının ve eserlerinin tanınmışlığı, hak ihlallerinin ağırlığı dikkate alındığında takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle davacının bu yöndeki talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş heyet raporuna bu yönüyle belirtilen gerekçe ile itibar edilmemiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, hükme esas alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, … isimli eserin Tv yolu ile üç farklı tarihte gerçekleşen izinsiz yayın nedeniyle her bir kullanım için 1.500,00 TL’den üç ihlal nedeniyle 4.500,00 TL’nin Fsek m.68 gereği üç katı olan 13.500,00 TL’nin, … isimli eserin Tv yolu ile dört kez izinsiz yayın nedeniyle, 1.500,00 TL’nin dört ihlal nedeniyle 6.000,00 TL’nin Fsek m.68 gereği üç katı olan 18.00,00 TL’nin(tv ile yayın için iki eser bakımından 31.500,00 TL’nin), … ve … isimli eserlerin ayrıca internet mecrasındaki kullanımları nedeniyle 10.500,00 TL’nin Fsek m.68’e göre üç katı olan 31.500,00 TL olmak üzere tüm kullanımlar için toplamda 63.000,00 TL’nin dava tarihinden (28/06/2019) itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden (28/06/2019) itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, … isimli eserin Tv yolu ile üç farklı tarihte gerçekleşen izinsiz yayın nedeniyle her bir kullanım için 1.500,00 TL’den üç ihlal nedeniyle 4.500,00 TL’nin Fsek m.68 gereği üç katı olan 13.500,00 TL’nin, … isimli eserin Tv yolu ile dört kez izinsiz yayın nedeniyle, 1.500,00 TL’nin dört ihlal nedeniyle 6.000,00 TL’nin Fsek m.68 gereği üç katı olan 18.00,00 TL’nin(tv ile yayın için iki eser bakımından 31.500,00 TL’nin), … ve … isimli eserlerin ayrıca internet mecrasındaki kullanımları nedeniyle 10.500,00 TL’nin Fsek m.68’e göre üç katı olan 31.500,00 TL olmak üzere TÜM KULLANIMLAR İÇİN TOPLAMDA 63.000,00 TL’nin dava tarihinden (28/06/2019) itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden (28/06/2019) itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.669,73 TL karar harcından peşin yatırılan 1.955,38 TL’nin mahsubu ile kalan 3.714,35 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 8.990,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 121,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.121,40 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 2.262,39 ve 1.999,78 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 4.262,17 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸