Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/353 E. 2021/227 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/353
KARAR NO : 2021/227

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalının merhum …’nin yazarı olduğu ve tüm mali hakları müvekkillerine ait olan “…” isimli eseri müvekkillerinden habersiz ve izin almadan, taraflar arasında sözleşme olmadan, kötü niyetli, haksız ve hukuk dışı olacak şekilde eseri bastığını, çoğaltıp piyasaya sürdüğünü, eserin davalı tarafından 50,00TL’ye satışa sunulduğunu, eserin davalı tarafından kaç adet basıldığının, eser için kaç adet bandrol alındığının bilinmediğini, ayrıca eserin matbaa aşamasında kaç adet basıldığının da bilinmediğini, davalının bu eyleminin müvekkilinin eser üzerindeki mali haklarına ve manevi haklarına halel getirdiğini, eserin müvekkillerinden izin alınmadan ve habersiz olarak yayınlanmasının müvekkillerinin büyük üzüntü duyduğunu, manen çökmüş olduklarından bahisle; öncelikle devam eden tecavüzün ref’i ve muhtemel tecavüzün men’ine, haksız ve hukuka aykırı olarak çoğaltılmış eserin satışının durdurulması, mevcutların toplatılması, yeni basım yapılmasının önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafından müvekkillerin yasal hakları ihlal edilmek suretiyle, basılan eserin adedi, bedeli ve emsal rayiç telif oranı dikkate alınarak H.M.K.107. maddesi gereğince müvekkillerin uğradığı maddi zararın tespitine, her türlü talep, dava ve fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak üzere FSEK 68.md. gereğince müvekkillerin uğradığı zararın en az 3 (üç) katı tutarında olacak şekilde ve FSEK 70/3. Md. gereğince hukuka aykırı olarak davalı tarafça elde edilen kar tutarının H.M.K.’nun 107 md. gereğince şimdilik 1.000.-TL maddi tazminatın davalı taraftan eserin ilk yayın tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, Üç mirasçı için olacak şekilde toplam 30.000.-TL manevi tazminatın eserin ilk yayını tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacıların miras bırakanı …’in müvekkili firmada ortaklığı bulunan bir kişi olduğunu, dava konusu eserinden başkaca eserlerinin de müvekkili yayın evinden çıkmış ve bazılarının halen yayımlandığını, müvekkilinin bu yayınları yaparken telif sözleşmeleri akdettiğini ve bu sözleşmeler çerçevesinde faaliyetlerini bugüne kadar yürüttüğünü ve yürütmeye devam ettiğini, dava konusu … adlı esere ilişkin olarak da; müvekkili ile … arasında 5.3.1981 tarihinde Sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmede yazarın dava konusu eserin yayın haklarını müvekkiline devrettiğini, taraflarca eserin 5. baskısından itibaren yeni baskılarının, daha önce Edebiyat Fakültesince yayınlanmış 4. baskıdan aynı basım olarak yayımlanacağının kararlaştırıldığını, yine sözleşmeye göre” %7 telif ücreti ödenecektir. Ödemeler, eserin yayınını takip eden ay içinde peşin ödenecektir. Takip eden baskılarda da bu şekilde uygulama yapılacaktır. Devir sözleşmesinin akdedildiği ve bu sözleşme ile esere ilişkin çoğaltma ve yayma haklarının eser sahibi tarafından müvekkil firmaya devredildiği açıkça görülmektedir. Devirle birlikte hakkın, devralanın malvarlığına intikal etmesi ve bu şekilde devredenin hakkın sahibi olma vasfını yitirmesi sebebiyle aynı hakkın ikinci defa bir başkasına devredilmesi mümkün değildir. Nitekim 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanununun 54. maddesinin birinci fıkrasında da “Mali bir hakkı yahut kullanma ruhsatını devre salahiyetli olmayan kimseden iktisap eden hüsnüniyet sahibi olsa bile himaye göremez” hükmüne yer verildiğini, bu nedenle yayın hakları müvekkile ait dava konusu eserin yayın haklarının mirasçılar tarafından başkasına devrinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin bugüne kadar 1981 tarihli Sözleşmeye göre uygulama yaptığını, bu uygulama gereği eserin yeni baskılarını gerçekleştirdikçe eser sahibi hayattayken kendisine, vefattan sonra da mirasçıların banka hesaplarına ödemeler yaptığını, yapılan son baskı üzerine mirasçıların kendilerine yapılan ödemeyi reddettiklerini, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi habersiz, izinsiz ve kötü niyetli yapılan bir baskı olmadığını tam aksine, haberli, izinli, iyiniyetli ve hukuka uygun baskılar olduğunu, davacıların dava konusu kitabın müvekkili yayınevinden değil, rakip firma olan … çıkmasını istediklerini, dava dışı … ile davacı olan mirasçılar bir anlaşma yaparak dava konusu kitabın baskısında anlaştıklarını, baskıyı gerçekleştiren …’nın, eseri yayımlayabilmek için bandrol müracaatı yaptığını, bunu farkeden müvekkilinin Kültür ve Turizm Bakanlığına yazı yazarak dava konusu eserin mali haklarının kendisinde olduğunu beyan ederek bandrol verilmemesini talep ettiğini, bunun üzerine dava dışı … bandrol verilmediğini ve eserin piyasaya çıkarılmadığını beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan 06.10.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 05.03.1981 Tarihli sözleşmeye istinaden davaya konu eserin mali hak sahibinin …A.Ş olduğu …A.Ş.’ nin bu sözleşmeye istinaden gerçekleştirmiş olduğu basıma ilişkin yukarıda arz ettiğimiz ödemede bulunduğu, Mali Hak Sahibi … A.Ş.nin tüzel kişiliği olduğu, dava dışı 3. Kişiler…- …- … gerçek kişilerin evvelki baskıları hangi sözleşmeye dayanarak bastıklarına ilişkin dosyada bir belge bulunmadığı bu konuda heyetimizin bir değerlendirme yapmasının mümkün olamadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, 27.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle”…Davalı tarafın geçerli bir sözleşmeye (1981 tarihli) dayalı olarak mali haklan devralmış ve sürdüren taraf olduğu, ancak sözleşme gereği telif hakkı sahiplerinin sözleşmenin 3. Maddesi gereği bedel haklarının sürdüğü kanaatiyle; Mahkemenin FSEK 68. ve 7Û. Madde kapsamında karar vermesi halinde ise; a) FSEK 68. Hesaplama sonrası TAZMİNAT 100.222,50 TL, 05.03.1981 tarihli sözleşme uyarınca hesaplanan telif bedeli 33.407,50 TL dir. Davacı tarafın 21.11.2019 tarihli dilekçesinde 5846 sayılı FSEK md.68’e göre hesaplama yapılmasını talep ettiği, bu nedenle FSEK 68. madde gereğince yukarıda hesaplandığı üzere toplamda 100.222,50TL maddi tazminat talebinde bulunabileceği, ödenen telif bedelinin ise, 37.198,70 TL olduğu, b) FSEK 70 Hesaplama sonrası kar 20L29838 TL, davacı tarafın 21.11.2019 tarihli dilekçesinde talep edilen kar yukarıda hesaplandığı üzere 201,29838 TL. dir. Kitap hem piyasada satışta hem de internet üzerinden satışta olduğundan kitapların tamamı üzerinden kar hesabı dikkate alınmıştır…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava; davacılar murisine ait … isimli eserin Fsek kapsamında mali ve manevi haklara tecavüz edildiği iddiasına ilişkin dayalı olarak Fsek m.68 kapsamında maddi-manevi tazminat ile tecavüzün refine, menine, dava konusu eserin davalılar tarafın yapılan baskısının toplatılması ve elkonulması talepli davadır.
Davacılar, davalı yayınevinin kendilerinden habersiz ve izin almadan, taraflar arasında sözleşme olmadan, kötü niyetli, haksız ve hukuk dışı olacak şekilde merhum …’in yazan olduğu “…” isimli eseri basıp, çoğalttıkları gerekçesi ile FSEK 66 vd. Maddeleri uyarınca tecavüzün ref’i, men’i ve tazminat taleplerinde bulundukları anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığa konu tarafları davalı …Ş ile eser sahibi merhum … olan Sözleşme başlıklı 05/03/1981 tarihli sözleşme incelendiğinde davacıların murisi …’in hak sahibi olduğu dava konusu Türk Dilbilgisi adlı eserin mali haklarının davalı yayınevine devrine ilişkin olduğu, sözleşme taraflarının …A.Ş temsilen Genel Müdür … ile müteveffa … olduğu, müteveffanın tüm yayın haklarını herhangi bir sınırlama olmaksızın … A.Ş ye devrettiği , telif ödemesinin sözleşmenin 3. Maddesi gereği “ eserin ilk yayınındaki fiyatı ile baskı sayısının çarpımı ile bulunacak rakamın yüzde 7 si olacağı, keza eserin müteakip baskılarına da aynı usulün tatbik edileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Sözleşmenin ilk maddesinde söz konusu eserin yayın haklarının “devredildiği” ifade edilmiştir. Eserin yayın haklan, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu1 nun 20 vd. maddeleri uyarınca çoğaltma ve yayma haklan çerçevesinde “eser sahibinin mali haklan” içerisinde yer alır. Bilindiği üzere eser sahibi, hakları üzerinde tasarruflarda bulunabilir. Fikri haklara mahsus tasarruf yöntemleri “devir veya ruhsat” yöntemiyle gerçekleşebilir. Devir işlemi (ki bu işlem yalnızca mali haklar için söz konusudur), bir hakkı hak sahibinden süresiz ve tümüyle çıkarırken, ruhsat (sınai haklardaki ifadeyle lisans) işlemi ise geçici bir kullanım yetkisinin verilmesini içerir ki bu süre bittiğinde hak sahibi hakkının üzerinde yeniden tam yetki sahibi olur.
1981 tarihli sözleşmede açıkça “devir” ifadesi kullanılmıştır. Ayrıca sözleşmenin devamı maddesinde de bir ruhsata yorumlanacak ifade yer almamakta, sadece diğer yayınların özellikleri ve ödeme yöntemleri belirlendiği görülmektedir. Dolayısı ile 1981 tarihli sözleşmede eser sahibi, haklarını tekrar kendisine dönmemek üzere …’na bıraktığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak devredilen bir hak, tekrar sahibine dönmez. Ancak FSEK m.58 şu hükmü içermektedir: “Mali bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve salâhiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlâl edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir. Cayma hakkını kullanmak isteyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için noter vasıtasiyle diğer tarafa münasip bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın kullanılması, iktisap eden kimse için imkânsız olur veya tarafından reddedilir yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur. Verilen mehil neticesiz geçerse veya mehil tayinine lüzum yoksa noter vasıtasiyle yapılacak ihbar ile cayma tamam olur. Cayma ihbarının tebliğinden itibaren 4 hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamaz. İktisap edenin malî hakkı kullanmamakla kusuru yoksa veya eser sahibinin kusuru daha ağır ise hakkaniyet gerektiği hallerde iktisap eden, münasip bir tazminat isteyebilir Cayma hakkından önceden vazgeçme caiz olmadığı gibi bu hakkın dermayanını iki yıldan fazla bir süre için meneden takyitler de hükümsüzdür. ” denilmektedir.
Her ne kadar eldeki dava sözleşmeden caymaya ilişkin olmayıp FSEK 66 vd. Maddeleri mucibince açılan tecavüz davası ise de, bir an için davacıların, davalı yayınevinin 1981-2019 tarihleri arasında basım yapmadığı iddiasının bu hüküm çerçevesinde değerlendirilmesi neticesinde dahi davacıların yasal olarak cayma hakkını münasip sürede basım olmadığında kullanmadığı, dolayısıyla Kanunda açıkça yer alan hakkı kullanmayarak bu hükümden yararlanma hakkını tekrar basım yapıldığı için kaybettikleri kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, birbirleri ile uyumlu, mahkememizce de hükme esas alınan her iki bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde 1981 tarihli sözleşmeye dayalı olarak davalının basım ve yayım haklarının devam ettiği anlaşıldığından somut olayda tecavüz şartlarının oluşmadığına kanaat getirilmekle davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcının peşin yatırılan 529,41 TL’den mahsubu ile kalan 470,11 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan tecavüzün ref’i ve muhtemel tecavüzün men’i talepleri yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.