Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/334 E. 2022/14 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/334 Esas
KARAR NO : 2022/14

DAVA : Marka (Kullanmama Nediyle İptal İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/11/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tanınmış Marka Olduğunun Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; … nolu “…” ibareli markanın 09. ve 42. sınıflarda davalı … adına tescil edildiğini, davacı şirketin … merkezli, dünyanın en büyük ikinci kişisel bilgisayar üreticisi olduğunu, … in kişisel bilgisayarlar (PC’ler), sunucular, veri depolama cihazları, ağ anahtarları, yazılım, bilgisayar, çevre birimleri, …’ler, kameralar, yazıcılar, … çalarlar ve diğer üreticiler tarafından üretilen elektronik ürünleri sattığını, aynı zamanda sunucu ve diğer ağ birleşenleri, veri depolama donanımı, yazılım ve … gibi yan bileşenler üreten firma, dünya genelinde 100.000’den fazla kişiye iş olanağı sağladığını, şirketin kuruluşu 1984 yılına kadar dayandığını, davacı şirketin dünya çağında yüzlerce marka tescili bulunduğunu, Türkiye’de sürdürdüğü yoğun ticari faaliyetleri çerçevesinde yüzlerce markasını yoğun ve ciddi şekilde kullandığını, davacı şirketin Türk Patent nezdinde 112 adet marka tescil başvurusu bulunduğunu ve ilk başvurusunun 1990 yılına ait olduğunu, davalı şirketin dava konusu markasını Türkiye’de ciddi şekilde kullanmadığını, ciddi kullanıma konu olmayan 9. Ve 42, Sınıf kapsamında tescil edilmiş mal ve hizmetler için iptal talebinde bulunulduğunu, Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince, marka tescili, sahibine bazı yükümlülükler de öngördüğünü, bunlardan birisi de markayı kullanma yükümlülüğü olduğunu, oysa davalının dava konusu “…” markasını tescil edildiği yukarıda belirtilen mal veya hizmetler bakımından hiçbir şekilde ve hiçbir zaman kullanılmadığını, markanın ciddi olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti somut olay bazında yapılan inceleme ile gerçekleştirilebileceğini, ancak davalı şirketin satış yaptığı kanallarda yapılan incelemeler, internet üzerindeki çevrimiçi aramalarda, ilgili portallarda yapılan sorgularda söz konusu markanın sahibi tarafından kullanıldığını gösteren herhangi bir bulguya rastlanılmadığını, bu anlamda kullanımın saptanması için en öncelikli incelemenin davalı şirketin sahibi olduğu internet siteleri olduğunu, davalı tarafın “http://…” isimli şirketin internet siteleri incelendiğinde davalı tarafın “…” markasını 09 ve 42. Sınıf mal ve hizmetleri için kullanmadığının açık olduğunu, bu doğrultuda davalı şirketin yukarıda adresi verilen internet sitesi son 5 yıl için, İnternet arşiv araştırma uygulaması “…” (…) ile araştırıldığını, buna göre; 2013 yılında ilgili site farklı bir dizayna sahip olup herhangi bir “…” veya “…” ibareli marka ilgili mal ve hizmetlerde kullanılmadığını, 2014 ve sonrasında şirket günümüzdeki websitesi tasarımıyla aynı dizayna sahip olup ürünler, Çözümler, Servisler sayfaları incelendiğinde “…” veya “…” ibareli markanın ilgili mal ve hizmetlerde kullanılmadığının görüldüğünü, davalı şirket ile ilgili/ilişkili olabilecek Twitter, Instagram, Facebook veya LinkedIN isimli sosyal medya hesapları incelendiğinde iptali istenen markaya ilişkin herhangi bir kullanım saptanamadığını, davalı şirketin merkezi son 10 yıldır değişmemiş olup (2009 yılından bu yana), şirketin herhangi bir şube adresi de bulunmadığını, Türkiye’de “…” ibaresini taşıyan herhangi bir ticari unvan tespit edilemediğini, davalı adına, “…” veya “…” ibareli markayı içeren kayıtlı alan adı bulunmadığını, … isimli arama motorunda anahtar kelime aramalarında da herhangi bir kullanım sonucu çıkartmadığını, bu yönüyle davalı şirketin dava konusu iptali istenen markayı ilgili mal ve hizmet sınıflarında kullanmadığının açık olduğunu, davalı yan, hak sahibi olduğu “…” ibareli markayı tescil ettirmiş olduğu mal ve hizmetlerde ilgili mevzuata uygun şekilde kullandığını davada ispat etmesi gerektiğini, marka sahibi tarafından göstermelik kullanımlara ilişkin ciddi kullanımı kanıtlamayan, tarih içermeyen deliller, broşürler, el ilanları, görseller vb. gibi deliller kullanımı ispatlar nitelikte olmayacağını, yine iptal talebinde bulunulacağı düşünülerek kullanım gerçekleşmişse talebin kuruma sunulmasından önceki üç ay içinde gerçekleşen kullanım dikkate alınamayacağını, fiili karşılık gereği müvekkilinin teminattan muaf olduğunu, müvekkilimiz “…” ibareli markanın gerçek hak sahibi olup Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … başvuru no ile işlem gören “…” ibareli marka başvurusu iptali istenen dava konusu marka dayanak gösterilerek kısmen reddedildiğini, gerçek hak sahibi olduğu markayı Türkiye içinde tescil ettiremediğini, bu nedenle davacı müvekkil şirketin hak sahibi olduğu ve bu nedenle hukuki yararının bulunduğunu belirtmiş davalı tarafından 09 ve 42. sınıflarda kullanılmayan “…” ibareli markanın tescil edilmiş olduğu ve kullanılmayan 09. Ve 42. Sınıf mal ve hizmetleri bakımından iptaline karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının ABD merkezli yabancı şirket olup MÖHUK m. 48 gereği teminat göstermek zorunda olduğunu, 5718 sayılı MÖHUK’un “TEMİNAT” başlıklı 48. Maddesi gereği davacı şirket Türkiye’de mukim olmayan yabancı tüzel kişi olarak, huzurdaki davada yargılama giderleri, vekalet ücreti ve müvekkilin uğrayacağı zarar ve ziyanı karşılamak üzere teminat göstermek durumunda olduğunu, Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasında karşılıklılık bulunmadığından davacının teminat göstermesi zorunlu olduğunu, kanuna göre “ilgili kişiler” marka iptali talebinde bulunabilecek olup davacının taraf ehliyeti olmadığını, dava dilekçesinde davacı iptalini istediği marka ile olan bağlantısından bahsetmediğini, hangi nedenle bu markanın müvekkil şirket adına tescilli olmasının davacının ticari faaliyetlerini olumsuz etkileyeceği anlaşılamadığını, 27.06.2003 tarihinden itibaren müvekkil şirket tarafından kullanılan bu markaya ilişkin olarak davacı müvekkilin tescilinden önce eskiye dayalı bir kullanımından yahut kendi markasıyla iltibas olduğundan bahsetmediğini, bu hali ile davacının müvekkil şirketin tescilli markasının iptalini istemekte hukuki yararı bulunmadığından talebinin reddi gerektiğini, davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olması gerektiğini, davanın öncelikle menfaat yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirket davaya konu markayı kullanmakta olup davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. Maddesi gereği tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan Türkiye’de ciddi bir biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verileceğinin belirtildiğini, müvekkili şirket davaya konu markayı belirtilen marka sınıflarında kullanmakta olup, bunu da el ilanı, broşürlerde ve sair mecralarda kullanmış ve halen de kullandığını, hatta bir dönem başka bir şirkete de lisans verdiğini belirtmiş öncelikle davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle MÖHUK m. 48 gereğince yargılama giderlerini ve olası zararlarımızı karşılayacak miktarda teminat gösterilmesi yönünde karar verilmesini ve davacı tarafından HMK m. 114/ğ gereğince 1 hafta içinde eksikliğin giderilmesini, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, davacının müvekkilin markasının kullanılmadığından bahisle açtığı iptal davasında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından ve müvekkilin markasıyla ilgisini ortaya koymadığından huzurdaki davada taraf ehliyeti bulunmadığından davasının reddine, aksi takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları dosya içerisine alınmış incelendiğinde davaya konu “…” markasının davalı … adına 27.06.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 13.12.2004 tarihinden itibaren tescil olunduğu tespit edilmiştir.
Davalı tarafça davaya konu markanın tescil olduğu sınıflarda ciddi kullanımının bulunup bulunmadığının tespiti yönünden dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş dosyaya sunulan 05/05/2021 tarihli raporda özetle; davalıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen “…” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, web sitesi içerisinde davaya konu “…” ibareli ürün/hizmet için herhangi bir kullanıma rastlanılmadığı, davalıya ait olan ilgili internet web sitesinin *…” adresinde davalı tarafından “…” ibareli ürün/hizmetlerin geçmiş yıllarda aktif olarak kullanıp kullanılmadığını tespit edebilmek adına web arşiv sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilgili internet sitesinin 1998 yılından bu yana arşiv kayıtlarına ulaşıldığı ve arşiv kayıtları incelendiğinde 2013 yılı sonrası internet sitesi genel anlamda şu anki güncel internet sitesi ile aynı olduğu, bu nedenle 2013 yılı öncesi arşiv kayıtları detaylıca incelenmiş davaya konu “…” ibareli ürün/hizmete internet sitesi içerisinde kullanıma rastlanılmadığı, davacının beyanı üzerine, davalıya ait olan davaya konu “…” markanın davalı tarafça online olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda … Arama Motorunda ilgili anahtar kelime ve davalı ile ilişkili benzer kelimelerle yapılan arama sonuçlarındaki ilk sayfada çıkan sonuçlar davalı tarafla ilişkilendirilmiş sonuçlara rastlanılmadığı ve davalı tarafça da bu hususta herhangi bir beyanın olmadığı, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 21.10.2020 tarihli delil dilekçesinde bulunan kataloglar / broşürler ve faturalara ait görseller incelendiğinde davaya konu “…” isimli davalıya ait markanın davalı tarafça 2016 -2017 yıllarına ait kataloglarda ve 2016 yılına ait davalı tarafça kesilmiş faturalarda kullanımların olduğuna İlişkin delil sunulduğu, ancak bu kullanımların markanın ilgili olduğu mal ve hizmetler bakımından pazar payı yaratacak ya da mevcut pazar payını sürdürecek, koruyacak nitelikte ve yeterlilikte ciddi kullanımlar olduğu hususunda yeterli delil oluşturmadığı, davalının ..A.Ş. adına TPMK nezdinde … Tescil Nosu ile kayıtlı “…” markasının 9. Sınıfta 9(4) (Veri işlem cihazları: Bilgisayarlar, bilgisayar yazılım ve donanımları, klavye monitör) – sınıflardaki kullanımının mevzuat hükümleri kapsamında markanın ilgili olduğu mal ve hizmetler bakımından pazar payı yaratacak ya da mevcut pazar payını sürdürecek, koruyacak nitelikte ciddi kullanımlar olduğu hususunda yeterli delil olmadığı bu sebeple bu kullanımların ciddi kullanım olmadığı, aynı zamanda davalının tescilli olduğu9(4) dışındaki diğer 9. ve 42. Sınıftaki mal ve hizmet emtiaları için “kullanımına” ilişkin dosyada herhangi bir delil olmaması sebebiyle de bu sınıflar için kullanımının olmadığı, davalının … A.Ş. adına TPMK nezdinde … Tescil Nosu ile kayıtlı “…” markasının 9. ve 42. sınıflardaki kullanımının mevzuat hükümleri kapsamında iptali şartlarının oluştuğu yönünden görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış kullanmamaya dayalı marka iptali talebine ilişkindir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir 2-Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fikra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a)Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b)Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.3- Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucunun Markalar Sicilini kullanılmayan markalardan arındırma amacını güttüğü anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde SMK m.26/I-a) hükmü de SMK m.9/I’de belirtilen hallerin bir iptal sebebi olduğunu ortaya koymaktadır.
Marka üzerindeki hakkın kazanılması için sicile tescil edilmesi yeterli olsa da kanun koyucu tescil edilmiş marka ile marka hakkı sahibine sağlanan korumanın devam edebilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Bunun arkasında; tescil edilen bir markanın haksız yere sahibinin tekelinde kalmasının engellenmesi, marka sicilinin kullanılmayan markalarla dolu bir ‘çöplük’ haline gelmesini önlemek veya kullanılmayan bir markadan onu kullanmak ve bir değer yaratmak isteyen bir başka kişinin yararlanmasının önünü açmak gibi pek çok ekonomik ve toplumsal nedenler yatmaktadır. Zira marka hakkı sahibine inhisari bir yetki veren ve herkese karşı ileri sürülebilir nitelikte olduğundan kanun koyucu, bu geniş hakkın yanı sıra marka sahibine hakkaniyet ölçüsünde birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Markanın usulünce kullanılması zorunluluğu da bunlardan bir tanesidir.
SMK madde 9’da marka kullanılmama sebebiyle iptali edilebilmesi için haklı bir sebep olmaksızın tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından tescil tarihinden itibaren 5 yıl boyunca Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmamış veya kullanımına beş yıl ara verilmiş olması gerektiği düzenlenmiştir. Ciddi biçimde kullanımdan bahsedebilmek için en öncelikli kriter markanın kullanım yoğunluğu ve markadan elde edilen ekonomik yarardır. Markanın sadece birkaç defa ambalajlara basılması veya az sayıda bastırılan broşürlerde kullanılması gibi kullanım süresi ve etkisi sınırlı, hatta göstermelik denebilecek kullanımlar SMK md.9 anlamında ciddi kullanım teşkil etmez. Markanın ciddi kullanımı belirlenirken markanın kullanım şekli, kapsamı, süresi gibi objektif kriterlerden hareket edilmelidir. Marka sahibi markasını aynı mal veya hizmeti üreten teşebbüslerin oluşturduğu piyasada farklı bir yer edinmek veya yeni bir mal veya hizmet piyasası oluşturmak biçimde kullanmışsa ciddi bir kullanımdan söz edilebilir.
Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ciddi kullanımlar SMK m.9 anlamında marka hakkının muhafazasını sağlayacaktır. Aksi halde markanın dava konusu emtia bakımından iptali talep edilebilecektir. Bu çerçevede davalı tarafın geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi olarak kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
Dosya içeriği dikkate alındığında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 ile getirilen marka iptaline ilişkin düzenleme ile, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinin AYM’nin iptal kararı ile oluşan boşluğun ne şekilde doldurulması gerektiği üzerinde durulması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 kullanmamaya dayalı marka iptaline ilişkin olup anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172), sonuç olarak 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmamaya dayalı iptal şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/06/2019 T. 2019/1765 E. 2019/4421 K sayılı kararı)
Kullanılmama nedeniyle bir markanın iptal edilebilmesi için kullanılmamanın haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu noktada ispat yükü davalı taraftadır.
Davalının kullanımlarına ilişkin rapordaki değerlendirmelerde; davacının dilekçesinde bahsi geçen “…” … basvuru no su TPMK nezdinde incelendiğinde bilgiler aşağıdaki gibidir. 09 ve 42. Sınıflarda tescilin olmadığı, … için gerçek hak sahipliği iddiasında bulunan … markası … araştırmasında sorgulandığında ; (0,72 saniye) Yaklaşık 1.610.000.000 sonuç bulundu ve çıkan sitenin … AŞ. ye kesilmiş, … nolu 29.02.2016 tarihli 35,577,04 TL T …’ne kesilmiş, … nolu 29.02.2016 tarihli 7,655.84 TL …AŞ.ye kesilmiş , … Nolu 29.02.2016 tarihli 18,407,29 TL lik T… HİZMET YÖNETİMİ ne kesilmiş, … Nolu 29.02.2016 tarihli …AŞ.ye kesilmiş …ürününe ilişkin fatura sunulduğu, faturaların hepsinin aynı güne kesildiği tespit edildiği, faturalar üzerinde, ürünler üzerindeki etiketlerin ürün kodlarının bulunmadığının tespiti yapıldığı, katalog ve broşürlerin tarihine ilişkin bilgiye rastlanmadığı, davalı tarafından kullanımı iddia edilen ürünün 9. Sınıfta 9(4) ve bilgisayarlar kapsamında korumaya sahip olduğu bunun dışında davalı tarafça , 9(4) dışında 9.sınıftaki diğer emtialarda kullanımın olduğuna ilişkin dosyaya delil sunulmadığı, davalı tarafça, dosyaya 42. Sınıftaki emtialarda kullanıma ilişkin bir ürün ve hizmete ait delil sunulmadığı, ( 42 ). sınıfta bilgisayarlar ve televizyonlar için ekran filtreleri ve bilgisayar hizmetleri konusunda tescil koruması söz konusu olduğu ancak davalının bilgisayar ekran filtrelerine ve bilgisayar hizmetleri açısından kullanımına İlişkin delil sunulmadığı, bu sebeple davalı tarafından 42.sınıftaki mal ve hizmetler açısından kullanılmadığı, dosya kapsamında dosyaya sunulan ürün, katalog, sayfaları ve faturaların güvenilirliğinin ispatı gerektirmesi sebebiyle zayıf deliller olduğu, bu delillerin sağlığı, güvenilirliği ve ciddi bir kullanımı gösterip göstermediğinin Yüksek mahkeme kararları gereği detaylı olarak araştırılması gerektiği, dosyadaki tüm faturaların 29.02.2016 tarihi olan aynı güne kesilmiş faturalar olması, faturalarda ürün kodlarının yazılı olmaması sebebiyle davalının 9. sınıfta kullanımının ilgili olduğu mal ve hizmetler bakımından ciddi kullanım olmadığı ve yine kullanımının pazar payı yaratacak ya da mevcut pazar payını sürdürecek, koruyacak nitelikte olmadığı, dosyaya sunulan bu delillerin markanın tescil tarihi olan 13.12.2004 senesinden itibaren 5 yıllık dönem içerisinde kesilmiş faturalar olmadığı tespit ve değerlendirmeleri yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın kullanmamaya dayalı marka iptal talebine ilişkin olduğu iş bu dava yönünden ispat yükünün davalıda olduğu, davaya konu markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre ile ciddi bir biçimde kullanıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, ciddi kullanımının bulunduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulü ile davaya konu markanın iptali yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalı adına TPMK nezdinde … no ile tescilli “…” ibareli markanın 9 ve 42. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden KISMEN İPTALİNE, bu mal ve hizmetler yönünden SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 14,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 3.829,50 TL posta gideri, 168,30 TL harç (peşin+başvuru+vekalet+tedbir talep) olmak üzere toplam 3.997,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸