Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/322 E. 2020/22 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/322
KARAR NO : 2020/22

DAVA : Haksız Rekabet – Tazminat – Cezai Şart Alacağı
DAVA TARİHİ : 23/02/2017
KARAR TARİHİ : 09/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Haksız Rekabet – Tazminat – Cezai Şart Alacağı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında 16/07/2000 tarihli sözleşmenin ve bu sözleşmeye bağlı bulunan 4 adet teknik şartnameyi içeren bir üretim anlaşması akdedildiğini, davalının sözleşme eklerinin 2. sırasında yer alan kontaktörlerin fason üretimini yapmak işini üstlendiğini, ürün kalıp üretiminin müvekkili tarafından finanse edildiğini, taraflar arasındaki anılan ticari ilişkisinin 2010 yılına kadar sürdüğünü, bu tarihe gelindiğinde davalının ürün kalitesini bozduğunu, teslimatları aksatmaya başladığını, müvekkili açısından ilişkilerin sürdürülemez hale geldiğini, bu sebeple ticari ilişkisin sonlandığını, ticari ilişkinin sona erdiği tarihten sonra talep edilmesine rağmen davalı tarafın kalıpları müvekkiline iade etmediğini, bedellerini de ödemediğini, alıkoyduğu kalıpları, kendi markası ile korsan olarak ürettiği ürünlerin Çin’de, Türkiye’de ve diğer üçüncü ülkelerde haksız rekabet yaparak pazarlamaya başladığını belirterek mülkiyeti davacıya ait olan kontaktör kalıplarını, taleplerine rağmen iade etmeyen davalıdan … amper, … amper, … amper, … amper ve … amper kontaktör kalıpları için fazlaya ilişkin talep ve haklar saklı kalmak üzere belirsiz alacak davası olarak şimdilik 5.000,00-USD’nin kalıp bedelleri ile ilgili ihtarın davalıya ulaştığı 13/07/2010 tarihinden geçerli olmak üzere ticari faiz tatbikiyle tahsiline ve kalıpların imhasına, kalıpların davalı tarafından kullanılmayacağı taahhüt ile beyan etmesine rağmen haksız rekabete devam ederek taahhütü ihlal eden davalının 500.000,00-USD cezai şarta mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde bahsedilen dava konusu ürünlerin hangi ürünler olduğunun yeteri kadar açık belirtilmediğini, müvekkilinin 20 yılı aşkın süredir kendisine ait olan … ürünlerini kullandığını, kendisine ait olan bu ürünü kullanmasının davacının haklarını ihlal etmeyeceğini, davanın hukuki yarar yokluğu sebebi ile usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafça belirtilen kalıp bedellerinin belirlenebilir alacak niteliğinde olduğunu, iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer yandan taraflar arasında 17/07/2000 tarihinde sözleşme ve eki niteliğinde şartnameler imzalandığını, davalının kendisine ait tescilli tasarım olan … kodlu ürünlerini (eski kod numarası: CJX2), davacı adına … kodu altında yan sanayi ürünü olarak üretmiş olup, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünler üzerindeki hak sahipliğinin davalıya ait olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2009 yılında sona erdiğini, davacının taraflar arasındaki anlaşmanın son bulması üzerine tasarım tescillerine dayanarak davalı aleyhine … 4. FSHHM’nin … esas sırasında tasarım tecavüzü davası açtığını, yargılama sonucunda 2012/89-2015/102 E.K. sayılı karar ile davacının davalı ve distribütörüne yönelik tecavüz iddialarının reddine ve davacının davaya dayanak gösterdiği tasarım tescillerinin hükümsüzlüğüne karar verildiğini, iş bu kararın yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiğini, ayrıca anılan davada müvekkili aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararı nedeni ile uğranılan zararın tazmini talebi ile … 2. FSHHM’nin … esas sırasında davacı aleyhine açılan tazminat davasının derdest olduğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen 16/07/2000 tarihli sözleşme ve buna bağlı bulunan 4 adet teknik şartnameyi içeren üretim anlaşması gereği davalı tarafından üretilen kalıpların mülkiyetinin davacıya ait olduğundan bahisle kalıpların bedellerinin ve sözleşme ihlali nedeniyle cezai şart talebine ilişkindir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2014/3102-5641 sayılı 11/04/2014 tarihli kararı “5846 sayılı FSEK’in 1.ve 1/A maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında yapılan web sitesi tasarımı sözleşmesine göre sözleşme bedelinin ödenmesine rağmen web sitesinin tamamlanarak teslim edilmediği iddiasıyla ödenen bedelin davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Bu niteliği itibariyle uyuşmazlığın, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun tanımlar başlıklı 1/B-a fıkrasında düzenlenen eser kavramından kaynaklanmayıp Borçlar Kanunu kapsamındaki eser sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel görevli asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde düzenlenmiştir.
HMK’nın 114. Maddesi hükmünde, dava şartları düzenlenmiş olup 114/1-c maddesinde “mahkemenin görevli olması”ndan açık bir şekilde bahsedilmiştir. HMK’nın 115. Maddesi düzenlemesine göre; “mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır…. Yasal düzenleme kapsamında dava şartlarının yargılamanın her aşamasında aşamasında değerlendirilmesinin gerekli olduğu, boşuna zaman ve masraf kaybına neden olunmaması gözetilerek yargılamanın sürüncemede kalmaması ve hızlandırılması, usul ekonomisi ilkesi gereğince dava şartı olan görev değerlendirilmiştir.
TTK 4. maddesine göre; her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK da düzenlenen davalar ticari dava sayılır.
Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ile Türk Ticaret Kanununda tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı belirtilmiş, 5.maddesinde de ticari davaların Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Mahkememiz ihtisas mahkemesi olup, 5846 sayılı Yasa’nın 76.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalar ile SMK kapsamında düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir.
Somut olayda uyuşmazlık gerek Ticaret Mahkemesinin gerekçeli kararında gerekse yukarıda da belirtildiği üzere taraflar arasında 16/07/2000 tarihli sözleşmenin ve bu sözleşmeye bağlı bulunan 4 adet teknik şartnameyi içeren bir üretim anlaşması gereği davacının finansörlüğünü üstlendiği kalıpların ya da bedellerin iadesinin gerekip gerekmediği ve sözleşmeye aykırılığa dayalı cezai şart istemine ilişkindir. Kaldı ki taraflar arasında bahse konu kalıpların kullanılarak üretim yapılmasından kaynaklı haksız fiil ve haksız rekabete dayalı açılan ve İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesinde görülmekte olan bir davanın daha bulunduğu, iş bu davada kalıp bedellerinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Yine taraflar arasında görülen ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İstanbul 4. FSHHM’nin 2012/89 esas 2015/102 karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davanın davacı tarafından yine bu dosya davalısına karşı açılan, adına tescilli kondaktör tasarımlarının taklit ederek üretim yapıldığı iddiasına dayalı endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti ve önlenmesine yönelik olduğu, aynı davada davalı tarafça karşı dava olarak davacı adına tescilli tasarım tescillerinin hükümsüzlüğünün talep edildiği, davanın davalı lehine tecavüze yönelik davanın reddi ve kalıp tasarımlarının hükümsüzlüğü ile sonuçlandığı, esas itibarı ile mahkememiz görev alanında kalan uyuşmazlığın bahse konu yargılamayla giderildiği, iş bu davadaki sözleşme kapsamında teslim edilen kalıpların iadesi ve cezai şart talepleri yönünden ihtisas mahkemesi olarak değerlendirmeyi gerektirir bir durumun bulunmadığı, sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; izahı yapıldığı üzere davanın sözleşme kapsamında teslim edilen kalıpların ya da bedelinin iadesinin gerekip gerekmediği ve cezai şarta ilişkin olmakla SMK kapsamında ihtisas mahkemesi olarak değerlendirilmesi gerekli bir durumun bulunmadığı, taraflar arasındaki SMK kapsamında değerlendirilmesi gerekli kalıp tasarımlarına ilişkin ihtilafın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İstanbul 4. FSHHM’nin 2012/89 esas 2015/102 karar sayılı dosyasında giderildiği şu hale göre kalıpların iadesinin gerekip gerekmediği bunun haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun izahı yapılan kesinleşmiş mahkeme kararı ve taraflar arasındaki sözleşme kapsamında Ticaret Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği, davanın ihtisas mahkemesi olan mahkememizin görev alanında kalmadığı anlaşılmakla her ne kadar İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş ise de dosya kapsamı, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, kesinleşen dava dosyası dikkate alındığında yargılamanın görevsizlik kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanında kaldığı anlaşılmakla karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde; aynı konuda İstanbul 3.Asliye Tİcaret Mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi sebebiyle 6100 sayılı HMK’nın 21/1-c maddesi uyarınca yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Karar kanun yolundan geçmek suretiyle kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İstanbul 3.Asliye Tİcaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK’nın 323 ve 331/2. maddeleri gereğince davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmez ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu hususların tespitine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır