Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/318 E. 2022/140 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/406 Esas
KARAR NO : 2022/141

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 06/12/2016
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve sonraki aşamalardaki beyanlarında özetle; Davalının müvekkilinin yazar ve hak sahibi olduğu kitaplardan intihaller yaparak sözde yeni kitaplar oluşturduğunu, müvekkilinin manevi ve mali hakları ihlal edildiğini, bu sebeple tecavüzün ref’i ve maddi ve manevi zararımızın tazmini amacıyla iş bu davanın açıldığını, telif tazminatında zaman aşımının on yıl olduğunu hükme bağlayan Yargıtay kararına göre davalıya ait kitaplar için, dava tarihine kadar geçen on yıl içinde alınan bandrol sayılarının Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden sorulmasını talep ettiklerini, FSEK’ nin 68. Maddesi uyarınca, davalı ile sözleşme yapılmış olması halinde müvekkilinin isteyebileceği telif bedelinin üç katını, ödenmesi gereken telif bedelinin üç katı belirlendiği zaman, ıslah yoluyla arttırma haklarını saklı tutarak, şimdilik 1.000,00 (bin) TL, FSEK’ nin 70. Maddesinin son bendi uyarınca, temin edilen kazancın dava tarihinden geriye doğru on yıllık belirlenmesini ve FSEK ‘ nin 70. Maddesinin birinci bendi uyarınca, manevi hakları ihlali sebebiyle 5.000,00 (beş bin) TL manevi tazminata hükmolunarak FSEK ‘ nin 66. Maddesi uyarınca tecavüzün ref’ini ve davalılara ait kitapların basım ve dağıtımının tedbiren önlenmesini talep talep edilen tazminatların, hak ediliği tarihinden itibaren ticari avans faizinin hesaplanmasını, intihallerin varlığı belirlendikten sonra, davalılara ait kitapların basım ve dağıtımının tedbiren önlenmesini ve dava sonunda tecavüzün refine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve sonraki aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacının ileri sürmüş olduğu iddialar temel dayanaktan yoksun olmakla birlikte asılsız olduğunu, ilk olarak davacı yanın iddia etmiş olduğu kitaplardan …,…, sınıflar,…., …,…,…, … isimli kitapların basımına müvekkili şirket tarafından iki yıl önce son verildiğini ve bu kitapların basım ve dağıtımının durdurulduğunu, keza davacının iddia etmiş olduğu kitaplardan …,… ,…, … Sınıflar isimli kitapların ise müvekkil şirketin faaliyeti süresince malik dahi olmadığını envanterinde bu isimlerde bir kitabı bulunmadığını, dolayısıyla davacı araştırmadan üstün körü kitap isimleri yazarak hak iddia ettiğini, ispat yükü altında olan davacı yanın bu yükümlülüğünü yerine getiremediğini, öyle ki davacı yan dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu intihal olgusunun, hangi kitaplarda ne şekilde yapıldığını ve bunun sonucunda hangi kitapların ortaya çıktığını belirtmediğini, davacı tarafın öncelikle hangi kitaptan müvekkili şirketin basımını yaptığı hangi kitapta ne gibi bir intihal yapıldığı konusunda açıklayıcı bir beyanda bulunması gerektiğini, söz konusu bir eserde fikir, düşünce başka bir eserden büyük ölçüde alınmış ve aynen tekrar edilmiş ise intihalin vuku bulacağını, ancak serbest yararlanmaya sunulmuş fikir, görüşler ayrı bir şekilde ele alınmış ve eser sahibi tarafından kendi hususiyeti yansıtılarak ortaya konulmuş ise intihalden bahsedilemeyeceğini, davacının intihal yapıldığı iddiasının tamamen asılsız ve haksız kazanç sağlamaya yönelik olup kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddini, karşı delillerini sunmak üzere taraflarına süre verilmesini, davacı yanın iddia ettiği intihallere ilişkin açıklayıcı beyanda bulunması halinde bu beyana karşı savunma haklarının saklı tutulmasını yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı dava dilekçelerinde belirtmiş oldukları tüm kitapların basımını ve yayımını yaptığını ve yapmaya devam ettiğini telif tazminatlarında zamanaşımı süresimin 10 olduğunu, yargıtay içtihatlarında da telif tazminatlarında zamanaşımı süresi 10 yıl olarak kabul edildiğini, ayrıca davalı tarafından müvekkiline ait intihal içerikli kitapların basım ve dağıtımının yapılması ayrıca ceza hukuku açısından da yaptırımı gerektiren bir suç olarak nitelendirildiğini, her ne kadar huzurdaki davalarında zamanaşımı yönünden itirazları kabul etmeler dahi bir an kabul etmiş sayılsa bile haksız eylemin ayrıca bir suç oluşturmasından dolayı ceza kanunlarında ki zamanaşımı esas alınması gerektiğini ve dolayısı ile davalının iki yıl önce adı geçen dava kousu kitapların basım ve yayımına son vermiş olması suçu ve müvekkilinin tazminat hakkını ortadan kaldırmadığından buna yönelik itirazlarının yine reddedilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra davalı tarafından… …Sınıflar kitapları davalılara ait olan internet sitesinde yayımlandığını ve satışının yapıldığını, … Cumhuriyet Başsavcılığının… Soruşturma numaralı dosyasında Türkçe kitaplarına ait suretler bulunduğunu, davanın somut delillere dayandığını ve hukuka uygun olduğunu, müvekkiline ait kitapların tamamının eser niteliğinde olduğu gerek mahkeme kararları ile gerekse Yargıtay kararları ile ispat edildiğini, davalı tarafından davanın konusu net olarak anlaşılamadığını, dava dilekçelerinde de açık ve net bir şekilde anlaşıldığı üzere davanın konusunun müfredata uygun kitap basılıp basılmadığı değil intihal olduğunu, dava dilekçeleri incelendiğinde görüleceğini, dava konusu kitapların müfredata uygun olmadığına dair hiç bir iddiaları bulunmadığını, dava konusu kitapların müfredata uygunluğu, ilgili kitaplarda ki intihallerin varlığını ortadan kaldırmadığını, davalıları müvekkiline ait eserlerden intihal yolu ile eser oluşturduğu ve dolayısı ile müvekkilinin maddi ve manevi haklarını ihlal ettiğinin yargılama sonucu ispatlanacağını, dolayısı ile müvekkilinin maddi tazminatın yanında manevi tazminat talep etmesinin hukuka ve kanunlara uygun olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının itirazlarının reddini, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın mahkememize sunmuş olduğu cevaba cevap dilekçesinde; “Davalı, …, …, …, …, …, … basımını ve yayımını yaptığını ikrar etmiş ancak iki yıl önce basım ve yayımına son verdiğini beyan etmiştir.“ şeklinde beyanda bulunduğunu, davacı yanın iş bu iddiasının asılsız olduğunu, nitekim her ne kadar müvekkili şirket tarafından arzı edilen kitapların basımı yapılmış olsa dahi davacı yanın intihal yapıldı iddiası vuku bulmadığını, davacı yanın intihal yapıldığını iddia etmiş olduğu belirtilen kitaplarda intihal gerçekleşmemiş aksine müvekkili şirketin basımını yapmış olduğu kitaplara kendi hususiyetini de katmak suretiyle kitapların basımını gerçekleştirdiğini, …, …, …, …, …, …, isimli kitaplara müvekkilinin şirket faaliyet süresince malik dahi olmadığını keza envanterinde bu isimlerde bir kitabı da bulunmadığını, davacının iddiasının aksine müvekkili şirket tarafından hak kaybına neden olabilecek bir durum olmadığı gibi herhangi bir suça sebebiyet verecek bir fiil de bulunmadığını, dolayısı ile müvekkilinin şirketi suç işlemiş olduğu zannı altında kalmasına neden olan hiçbir iddiayı kabul etmediklerini, davacı yanın iddia etmiş olduğu hususları somutlaştırmaktan kaçındığını ve dahi buna devam ettiğini, müfredat kapsamında olan konu ve kitaplara benzer kitaplarda yakınlık, benzerlik olabileceği gibi bu durumun intihal olarak addedilmiş olmasının mesnetsiz olduğunu cevap dilekçesini tekrarla ve açıklanan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan deliller ve belgeler toplanmış davacının intihal yapıldığını iddia ettiği …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’ ait kitaplar için, dava tarihine (06/12/2016) kadar geçen on yıl içinde alınan bandrol sayılarının mahkememize bildirilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ve dosyamız içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 24/01/2018 tarihli Ara Kararı ile “…Davacının 10/12/2017 havale tarihli dilekçesindeki talepleri değerlendirilmek üzere ve intihalin bulunup bulunmadığı, varlığı halinde oranının tespiti için taraflar arasında uyuşmazlıkla ilgili olarak bu konuda uzman olduğu anlaşılan yayıncı …, …, …’nın bilirkişi olarak seçilmesine…” karar verilmiş ise de Mahkememiz 09/04/2018 tarihli Ara Kararı ile “…İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinde bulunan bilirkişiler ile davacı yanın husumetinin bulunduğu ve Ankara mahkemelerinden talimat yoluyla rapor alınmasını talep ettiği anlaşılmakla, talep yerinde görüldüğünden Ankara nöbetçi FSHHM’ye talimat yazılarak ilim ve edebiyat eserleri üzerinde uzman iki yayıncı bilirkişi ve bir hesap bilirkişisinden müşterek rapor alınmasına…” karar verilerek dosyamız talimat Mahkemesine gönderilmiş olup, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Talimat numarası ile alınan Bilirkişi Raporunda özetle; Davacının 10/12/2017 havale tarihli dilekçenin ekinde yer alan ve müşteki tarafından belirtilen intihal iddiaları ile ilgili olarak davalı şirketin kitaplarıdan intihalin bulunmadığı; İntihal bulunmadığı değerlendirildiğinden FSEK 68.madde gereğinde belirlenecek rayiç bedel ve FSEK 70/3 gereği davalının elde ettiği kazancın tespiti için rapor alınması yoluna gitmeye gerek olmadığı görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Yargılama sürecinde 11/07/2019 tarihli celsenin ara kararı ile “Davacı asilin aşamalarda vekili olmasına rağmen vekilinden habersiz defaeten dilekçe sunduğu, sunmuş olduğu dilekçe içerikleri incelendiğinde dava konusu dışında farklı yargılamara ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı, rapordaki tespitlerden ziyade bilirkişi heyetinde görev alan kişilere yönelik kullandığı ibare ve ithamlar dikkate alınarak ilgili vesayet makamına TMK 405/2 maddesi kapsamında ihbarda bulunulmasına, ihbar müzekkeresine, davacıya ait beyan dilekçelerinin eklenmesine, ” şeklinde ara karar kurulmuş olup vesayet ihbar sonucu beklenmiş, yine davacının defaten yapmış olduğu reddi hakim sürecinden kaynaklı olarak yargılama uzamış, Vesayet dosyasında davacının kısıtlanmasını gerektirir herhangi bir durum bulunmadığına ilişkin karar verildiğinin anlaşılması üzerine davacının gerek bilirkişilere gerekse mahkemeye yönelik beyan ve söylemlerinin gereğinin takdiri için … CBS’na ihbarda bulunulmuştur.
22/04/2021 tarihli celsede davacının rapora yönelik itirazları dikkate alınarak dosyanın … Nöbetçi FSHHM’ne talimat yazılmak sureti ile; talimat mahkemesince resen seçilecek bir FSEK Uzmanı ve üç kişilik ilkokul ve ortaokul ders kitapları yönünden değerlendirme yapabilecek akademisyen bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davacıya ait kitapların ve içeriğinin eser niteliği değerlendirilmek sureti ile intiham iddialarının davacı tarafça sunulan karşılaştırmalı tablolarda tek tek irdelenerek davalı tarafça piyasaya sunulan kitaplarda davacıya ait kitaplarda intihal içerip içermediği hususlarında bilirkişi raporu alınmasına, bilirkişinin emek ve mesaisi dikkate alınarak takdir edilen FSEK uzmanı için 1.250,00 TL, diğer bilirkişiler için dosya kapsamı dikkate alınarak 2.000,00’şer TL ücretin davacı tarafından yatırılacak olan gider avansından karşılanmasına, şayet avans eksik ise tamamlanması hususunda davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde ilgili haktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına karar verilmiş, 30/09/2021 tarihli celse de bu defa “Geçen celse itibariyle noksan avansın tam olarak bildirilmediği anlaşılmakla 7.250,00 TL bilirkişi ücretinden dosyada bulunan 1.541,80 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 5.708,20 TL bilirkişi ücreti ve talimat gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 6.000,00 TL’nin davacı tarafça yatırılması için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına (ihtarat yapıldı.) masraf yatırıldığında inceleme ara kararının yerine getirilmesine, ” yönünde açık ihtarlı ara karar tesis olunmuştur.
Davacı bu defa adli yardım talebinde bulunmuş bu talebin reddi yönündeki kararı istinafa taşımış, verilen red kararı istinaf incelemesinden geçerek onaylanmıştır.
26/05/2022 tarihli celsede davacı asil “Yazılı beyanlarımı tekrarlıyorum, Mahkemenizce yargılama safahatinde belirmiş olduğu, lehime sonuçlanan kararları irdelenmeksizin ve celp etmeksizin yargılama sürdürülmektedir, bu husus adli yargılanma hakkına ihlal niteliğindedir, altı mahkemenin lehime vermiş olduğu kararlar dikkate alınmamaktadır, İstanbul FSHHM’leri dışında diğer yerlerde açmış olduğum tüm mahkemeler bu dosyaları celp etmiştir, ben adil yargılama olmadığı için ve sayın hakime güvenmediğim için delil avansını yatırmayacağım,” Şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmakla verilen kesin süreye rağmen delil avansının yatırılmadığı dikkate alınarak davacının bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek sözlü yargılamaya geçilmiş, sözlü yargılamada davacının rücu talepleri tahkikatın bitilmiş olması sebebiyle dikkate alınmamıştır.
İş bu dava eser sahipliğine tecavüzün tespiti, durdurulması önlenmesi ortadan kaldırıması maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
6100 sayılı HMK ” İSPAT YÜKÜ” başlıklı Madde 190- (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Hükmüne amirdir.
Davacı bilirkişi deliline dayanmış olup esasen mevcut uyuşmazlığın çözümü noktasında eser niteliğinin tespiti ve intihal iddialarının tartışılması sunulan deliller kapsamında mahkemece resen değerlendirilebilecek hususlar olmayıp alanında uzman bilirkişilerce inceleme yapılması iddiaların ispatı yönünden gerek ve zorunludur.
Yine 6100 sayılı yasanın “DELİL İKAMESİ İÇİN AVANS” avans başlıklı Madde 324- (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükümlerine amirdir.
Davacı delil avansını verilen kesin süre içerisinde yatırması aksi halde bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılacağı ihtarına rağmen delil avansını yatırmamış, duruşmada delil avansını yatırmayacağını açıkça dile getirmiştir.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat kapsamında ele alındığında davacının iddialarının ispatı yönünden zorunlu olan bilirkişi deliline ilişkin delil avansını verilen kesin süre içerisinde yatırmadığı ve bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, şu hale göre gerekli incelemenin yapılmadığı ve ispat yükü altındaki davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin yatırılan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 21,77 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-a)Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca red olunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
b)Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca red olunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
c)Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca red olunan eser sahipliğine tecavüzün tespiti ve refine yönelik talepler yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Artan masrafların karar kesinleştikten sonra talep olması halinde taraflara iadesine,
Dair davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2022
Katip
¸

Hakim
¸