Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/316 E. 2021/14 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/316 Esas
KARAR NO : 2021/14

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/10/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı Vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili “…” ünvanı ile T.C Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü izni ile kurulmuş ve aynı kurumun gözetiminde faaliyet gösteren bir sigorta şirketi olduğunu, şirket merkezinin yurtdışında olduğunu, Türkiye 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu Kapsamında “Şube” olarak kurulmuş ve bu şekilde sigortacılık faliyetlerine devam ettiğini, dünyada 54 ülkede sigortacılık faaliyetinde bulunan … Sigorta grubunun Türkiye şubesi olduğunu, resmi web sitesinin “…” olduğunu, … grubunun marka olarak gerek Türkiye’de gerekse de dünyada bilinirliği olan bir isim olduğunu, merkez şirketi tarafından, 06.11.2015 tarihinde “…” markasının tescil edildiğini, bu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler de Sigortacılık faaliyetlerine ilişkin olduğunu, müvekkili ve yurt dışındaki merkezi ile hiçbir hukuki bağı olmayan “…” ünvanlı broker şirketinin, 04.09.2019 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescil edilerek kurulduğunu, bu şirketin sigorta brokerlığı şirketi olarak kurulmasına rağmen, TC. Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne herhangi bir başvuruda bulunmadığı ve brokerlık ruhsatı almadığını, müvekkilinin şirket acentesi gibi sahte logo ve müvekkili Sigorta Şirketi unvanını kullanmak suretiyle çeşitli şehirlerde ihalelere katılan şirketlere sahte kefalet sigortası düzenlediğini, mağdurları ikna edebilmek için, Sigorta sektöründe bilinirliği olan müvekkili şirketin adını kullandığını, bu konuya ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığına … sor. no ile şikayette bulunduklarını, kullandıkları imza sirkülerinde müvekkili şirketin merkez olan “…”nin yazıldığını, ayrıca yine mağdurları ikna edebilmek adına sahte websitesi açtığını ve müvekkilinin sigorta şirketi içeriklerini aynen kendi sahte sayfasına kopyaladığını, davalı tarafın şirketi “broker” ünvanı ile kurmasının tek sebebinin müvekkili şirketin bilinirliğini kullanarak üçüncü kişileri dolandırma gayesinde olduğunu, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin markası ile iltibas yaratabilecek faaliyetler olduğunu, marka hakkına tecavüz niteliği taşıdığından bahisle, davalının eylemlerinin Marka Tecavüzü niteliğinde olduğunun tespitine ve “…” ve “… web siteleri hakkında erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirketin iştigal konularının birbirine benzemekle beraber dava dilekçesinde müvekkilinin kefalet senedi hizmeti verdiği ve bu hizmetin kendi firmasında olmadığına açıkça belirttiğini, davacı şirketin iddia ettiği gibi markayı kullanarak hareket etse idi hizmet verdiği alan üzerinden hareket etmesi gerektiğini, davacı şirketin uhdesinde bulunmayan bir hizmeti taklit etme gibi bir durum söz konusu değil iken davacı şirketin markasını taklit etmesi veya isminden faydalanmaya çalışmasını ticari teamüllerle bağdaşmadığını, davacının gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, sahte evrak düzenlendiği, şirket kuruluş evraklarında imza sirkülerinde sahtelik olduğu iddialarına ilişkin savcılık soruşturmasının devam ettiğini, evrakların sahte olduğuna ya da davalı şirketin herhangi bir dolandırıcılık olayına karıştığına dair kararın bulunmadığını, erişim engelleme taleplerinin 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildiğini, erişim engellenmesi nedeni ile müvekkilinin zor durumda kaldığını, ileride telafisi olmayacak zararlar oluştuğunu, davalı şirketin İTO Mali Kayıtları istenildiğinde yasal olarak kurulduğunun anlaşılacağını, davacı şirketin karalama kampanyası başlattığını belirtmiş haksız olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiştir.
Davacının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli, ” … ” ibareli markaların bulunduğu, 36.sınıfın tamamında tescil edildiği anlaşılmıştır.
Savcılık soruşturma dosyasının uyap üzerinden dosya içerisine alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Yine davacı tarafça davalının internet kullanımına ilişkin delillerin dosya içerisinde yer aldığı, yargılama safahatinde davacıya ait tescilli markayı içeren alan adlarının kullanımının önlenmesine yönelik tedbir kararı verildiği kullanımların değişiklik göstermesi nedeniyle talebe konu farklı kullanımlar yönünden de erişim engelleme yönünde tedbir kararının genişletildiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Davalının kullanımlarına ilişkin davacı tarafça sunulan deliller davalının cevap dilekçesinde alan adına ilişkin inkarda bulunmaması yasal mevzuat gözetildiğinde bilirkişi incelemesinin esasa etkili olmayacağına kanaat getirilmiş, usul ekonomisi gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın dosya kapsamı ve mevzuat hükümleri kapsamında gerekli değerlendirme mahkememizce yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Markaya Tecavüz İddiası Yönünden;
SMK m.29/I-c uyarınca markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka hakkına tecavüz sayılır.
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller getirtilen TPMK kayıtları birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacının ”CHUBB” ibareli markasını dava konusu internet sitesinde alan adı olarak kullandığı yine site içeriklerinde davacıya ait tescilli markayı barındıran içeriklerin kullanıldığı, bu durumun davalı tarafça da ikrar olunduğu, ticaret unvanı ve oda kayıtları ile maliye kayıtlarının tescilli markanın izinsiz kullanımına hak sahipliği vermeyeceği, davalının bu kullanımlarının SMK m.7/3-d ve 29 uyarınca açık şekilde davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulü ile davalı kullanımlarının ( davacıya ait tescilli markayı alan adı olarak kullanmaktan ibaret) markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasının önlenmesinin ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda …, …, …, …,… , …, … ve … isimli sitelere erişim engellenmesine, davalının alan adında sürekli değişikliğe gitmek suretiyle yeni kullanımlarda bulunduğu da dikkate alınarak muhtemel tecavüzlerinin önlenmesi kapsamında davalıya ait olmak kaydıyla davacının tescilli markası olan ” …” ibaresini içeren alan adlarının ve her türlü internet kullanımlarının önlenmesine, erişimin engellenmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile; davalı kullanımlarının ( davacıya ait tescilli markayı alan adı olarak kullanmaktan ibaret ) markaya tecavüz teşkil ettiğinin TESPİTİNE, DURDURULMASININ ÖNLENMESİNİN ORTADAN KALDIRILMASINA, bu kapsamda …, …, …, …, …, …, … ve … isimli sitelere erişim ENGELLENMESİNE, davalı tarafın muhtemel tecavüzlerinin önlenmesi kapsamında davalıya ait olmak kaydıyla davacının tescilli markası olan ” …” ibaresini içeren alan adlarının ve her türlü internet kullanımlarının ÖNLENMESİNE, erişimin ENGELLENMESİNE,
2-Mahkememizce verilen tedbir kararının takdiren teminatsız olarak DEVAMINA, Davacı tarafça yatırılmış olan teminatın talep halinde derhal İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 14,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 168,25 TL (posta gideri) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.