Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/310 E. 2022/56 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/310 Esas
KARAR NO : 2022/56

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/04/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememiz 06/05/2019 Tarih, 2019/128 Esas, 2019/171 Karar sayılı dosya üzerinden verilen görevsizlik kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2019 Tarih, 2019/1659 Esas ve 2019/1996 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmış olmakla, Mahkememizin işbu esasına kaydı yapıldı, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememiz 2019/128 esasındaki sunmuş olduğu dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkil Şirket ile … ( …,…) ve … (…) arasında bağıtlanan ve 01.09.2018 tarihli lisans sözleşmeleri ile, adı geçen şirketlerin telif haklarına sahip oldukları müzik eserlerinin Türkiye’de mağazalarda müzik yayını yapmak suretiyle ticari kullanım haklarının müvekkiline devredildiğini, sözleşmelere göre, müvekkili şirketin mağaza ve ticari alanlardaki işletmelerde, adı geçen şirketlerin telif hakkına sahip bulunduğu müzik eserlerini elektronik altyapı ile karasal iletişim usulleri kullanılmaksızın umuma yayma hakkına sahip olduğunu, lisans sahibi şirketlerle yapılan sözleşmeler ile müvekkili şirkete 5846 S. Yasanın 25. maddesi kapsamındaki “İşaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı “ ve Temsil Hakkının ( m.24) devredildiğini, müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirket yetkili temsilcileri ve çalışanlarının, müvekkilinin iş görüşmesi yaptığı çeşitli şirketlere maille, telefonla veya ulaşarak, müvekkili hakkında haksız, dayanaksız ve ticari etiğe uygun olmayan beyanlarda bulunarak, müvekkil Şirketin ticari faaliyetlerini engelleme yoluna gittiklerini, bu kapsamda davalı şirketin 25.03.2019 tarihinde, müvekkili şirket ile belirtilen alanda sürdürülen … A.Ş. şirketinin, bu işlemleri yürüten birimine, müvekkili şirketin Türkiye genelindeki mağazalarında belirtilen yayınların yapılması ile ilgili görüşülen … A.Ş. yetkili birim temsilcisi ile müzik meslek birliği vekili avukat arasındaki özel yazışmayı, … A.Ş.’nin bilgisi dışında paylaşarak, müvekkili şirketin müzik eserlerinin yayını ile ilgili bir hakka sahip olmadığı görüşünü oluşturulmaya çalıştığını, davalının, ticari faaliyet yürüterek kâr elde amacına matuf kuruluş sebebinin dışına çıkarak, sırf müvekkilinin yapmış olduğu ticari iş görüşmelerinin sözleşmeye dönüşmemesi için kendi varlık sebebini ortadan kaldıracak hukuki ve mesleki görüşleri yayarak, müvekkilinin ticari faaliyetlerini ve özellikle sözleşme görüşmelerini akamete uğratma çabası içinde olduğunu, davalının tüm bu hukuka aykırı fiillerini sonlandırması, müvekkili ile ilgili olarak üçüncü kişi ve kurumlara mail ve diğer suretlerle yapılmış her türlü bildirimin geri alınması, gerektiğinde düzeltme yazısı gönderilmesi, aksi takdirde yasal dava takip ve şikayet yollarına başvurulacağı hususlarında … 1. Noterliği’nce keşide edilen …Tarih ve … Yevmiye sayılı ihtarname ile ihtar edildiğini ancak ihtarname gereğinin verilen süre içinde yerine getirilmediğinden bahisle, 6102 S. T.T.K. m. 56/1-b uyarınca davalı şirketin haksız rekabet niteliğindeki fiillerin önlenmesine, T.T.K. m. 56 vd. ile genel hükümler dairesinde davalı şirketin haksız rekabet ve diğer suretlerle işlenen haksız fiiller sebebi ile uğranılan maddi zararlarının tazmini kapsamında, şimdilik 20.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans faiz) faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, müvekkil şirketin kişilik haklarına yönelik saldırılar sebebi ile uğranılan manevi zararı gidermek üzere 50.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; …’nin 2009 yılından bu yana audiosparx şirketi ile yaptığı lisans anlaşması gereği, haklarının audiosparxa ait olan müzik eserleri ile hakları kendisine ait olan müzik eserini, müşterileri ile yaptığı lisans anlaşmalarıyla umuma ileten bir müzik dağıtım ve yazılım şirketi olduğunu, Türkiye’de yaklaşık 11.000 noktaya hizmet verdiğini, müvekkilinin …Tic. A.Ş 2009 yılında kurulduğunu, kuruluşundan bu yana 11.000’e yakın sektör lideri kurum ve kuruluşa dijital müzik yayını hizmeti sağladığını, müvekkilinin … A.Ş, Audio … ve … şirketlerinin hakim ortağı olan ve bu şirketler aracılığı ile dünya çapında doğrudan doğruya veya aracılar vasıtası ile nihai müşterilere müzik hizmeti sunan Navarr şirketi ile Müzik Servisi Lisans Anlaşmasını akdettiğini, müvekkilinin işbu lisans sözleşmesine dayalı olarak elde ettiği lisans hakları doğrultusunda Türkiye’de sözleşme akdettiği kişi ve kurumlara … firması kataloğundan seçilen müzikleri ilettiğini, müvekkili ile lisans anlaşması akdeden … firmasının sözleşmeye konu müzik katalogundaki eserlerin ilk elden lisans sahibi olduğunu, söz konusu eserler ile ilgili müvekkili gibi firmaların yanı sıra ABD’de faaliyet gösteren yabancı meslek birlikleri olan …, … ve …’ında münhasır olmayan temsil yetkileri bulunmadığını, Türkiye’de ki meslek birlikleri ve müvekkili ile aynı sektördeki benzer firmalar da … içerikleri ile ilgili münhasır olmayan haklar elde ettiğini ve müzik yayın hizmeti verdiğini, müvekkilinin müşteriler ile yaptığı lisans anlaşmaları ile müşterilerinin mahallerinde umuma ilettiğini, müvekkilinin usul ve yasaya uygun olarak hizmet veren bir şirket olduğunu, davacının müvekkili şirket için çizmeye çalıştığı profilin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının davasını ispatla mükellef olduğunu, müvekkili tarafından davacı şirket hakkında mail ya da başka yolla, hiç bir şekilde haksız, hukuka aykırı bir bildirim yapılmadığını, muhatabın ticaretini engelleyici hiçbir faaliyette de bulunulmadığını, zamanaşımı iddialarının bulunduğunu beyan ederek davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Dava; TTK 56. ve devamı maddeleri uyarınca açılmış haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve maddi-manevi tazminata ilişkindir.
” İhtisas mahkemesi niteliğinde olan mahkememizin davada görevli olmadığı, gerek FSEK gerekse SMK kapsamında değerlendirilmesi gereken bir uyuşmazlık bulunmadığı, genel hükümler çerçevesinde yargılamayı yapma görevinin tarafların tacir sıfatı da dikkate alındığında Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği görevin kamu düzeninden olduğu” hususu nazara alınarak 06/05/2019 Tarih, 2019/128 Esas, 2019/171 Karar sayılı dosya üzerinden verilen görevsizlik kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2019 Tarih, 2019/1659 Esas ve 2019/1996 Karar sayılı ilamıyla “Somut uyuşmazlıkta; davacı şirket, lisans sözleşmesine dayalı olarak dava açmış olup lisans hakkına dayalı olarak haksız rekabet iddiasında bulunmuştur. Davalı vekili de müvekkilinin umuma müzik hizmeti verdiğini iddia etmektedir. Bu kapsamda her iki tarafın hakkın kullanımı hususunda ihtilafı olduğu ve davacının lisans sözleşmesinin geçerli olduğunu iddia ettiği dikkate alındığında davacının hakkının FSEK kapsamında olup olmadığına ilişkin delillerin Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle kaldırılmakla / BAM kaldırma kararı kesin olmakla dava tekrardan iş bu esasa kaydolunmuştur.
Taraf delileri toplanmış, tanıklar dinlenmiştir.
Davacı tarafça mail yazışmaları dosyaya sunulmuştur.
Davacı tanığı … 22/04/2021 tarihli celsedeki yeminli beyanlarında; “Ben bilgi teknolojileri müdür olarak görev yapmaktayım, … ‘da çalıştığım dönemde kurumsal radyo hizmetleri sunan firmalarla görüşmeleri ben sağlıyordum, o dönemde davacı … ile çalışıyorduk fiyat avantajlarının araştırılması yönünden değişik firmalar ile görüşmelerimiz oldu, … piyasada bilinen meşhur lider firmadır, … Yetkilisi … ile görüşmemizde o dönem bizim … ile çalıştığımızı bilmesine rağmen bahse konu şirketin lisanslama faaliyetleri ile ilgili ilerde problem yaşayabileceğimizi ima eden beyanları oldu. Meslek birliklerince yapılacak olan denetimlerde sıkıntı yaşayabileceğimizi dile getirdi. Telif haklarına ilişkin tam bir bilgi sahibi olmamakla birlikte çalıştığımız firmanın yurt dışı lisanslama işlerinden kaynaklı olarak problem yaşayabileceğimizi bana iletti. Bunun üzerine ben …’dan paylaşmış oldukları eserlere ilişkin lisans belgelerini istedim, kendileri de ilgili lisans belgelerini bana sundular. Sonuç itibariyle biz hukuk departmanını da danışmak sureti ile çalışmaya devam ettik, o dönemde değişik firmalara ait benimle aynı pozisyondaki kişiler ile yapmış olduğum görüşmelerde böyle bir söylentinin yayıldığı, ancak …’nun lisanslama konusunda sıkıntısının olmadığı yönünde fikirler paylaşıldı. Bu söylentilerin … tarafından yayılıp yayılmadığı ben bilmiyorum, ancak lider iki firma oldukları için bu durum böyle algılanmıştır, o dönemde geçirmiş olduğumuz denetimlerde herhangi bir problemle karşılaşmadık.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin tanık … tarafından davacıya gönderilen ve delil olarak dosyaya sunulan mail yazışmasına ilişkin davalı şirket yetkilisinin isticvabını talep etmiştir.
Davalı Şirket Yetkilisi … aynı celsedeki beyanlarında; ” Biz 2007 senesinde çalışmalara başladık, 2009 senesinde şirketimizi kurduk, 2009 senesinden beri telif hukuku ile bağlantılı olarak yasal mevzuata uygun bir şekilde sektörde lider bir firma olarak faaliyet göstermekteyiz, zaman zaman değişik firmalarla görüştüğümüz oluyor, görüştüğümüz firmalara lisanslama faaliyetleri ile alakalı değerlendirmelerde bulunduğumuz doğrudur, Yasin bey ile olan görüşmemiz içerik olarak doğrudur, kendisinin bana yöneltmiş olduğu sorular kapsamında ben yurt dışı lisanslama ve meslek birlikleri nezdinde gerekli ödeme ve takiplerin yapılmaması halinde yasal sorunlarla karşılaşabileceğini kendisine söyledim, bunu görüşme yaptığımız diğer firmalara da iletiyoruz, bu genel bir değerlendirme niteliğinde olup; lisanslama ve diğer takipler tarafımızca yerine getirilmediğinde de hukuki ve cezai sorumluların doğacağı açık olup; biz lider firma olarak bunu dile getirmekte herhangi bir kötüleme kastı taşımıyoruz, birçok firma bizimle görüşmek istemektedir, benim açık bir şekilde davacı firmaya yönelik lisanslarının geçersiz olduğuna yönelik bir beyanım olmadı, ben firmalar bana sorduğunda telif hukuku ve lisanslamaya ilişkin gerek kendi hukuk departmanımızın gerek meslek birlikleri tarafından tarafımıza ihtar edilen hususlarda değerlendirmelerde bulundum, görüştüğüm firmaların … ile çalışıyor olması doğrudan …’yu kastettiğim manasına gelmiyor, bu gün aynı kurallar bizim içinde geçerlidir, biz aylık bültenler halinde telif hukukuna ilişkin paylaşımlarımızı yapıyoruz ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
… FSHHM vasıtasıyla beyanı tespit olunan davacı tanığı … (…) talimat mahkemesi nezdindeki yeminli beyanlarında; “Ben davacı şirkette 2018’den beri satış pazarlama bölümünde çalışmaktayım. Davalı … şirket yetkilisi …’in hem yazışmaması gereken iç yazışmaları paylaşması ve karalama kampanyası yaptığını şirket yetkilisinden duydum. Bu karalama kampanyası yüzünden satış sürecimiz etkileniyor, müşteri kaybı yaşıyoruz. Piyasadaki konumumuz etkileniyor. Daha önce … adlı firma ile çalışıyorduk, … hanımdan dolayı bizimle çalışmasını iptal etti.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargılama safahatinde davalı tarafın lisans sözleşmelerine ilişkin yurt dışı yazışma taleplerde bulunduğu anlaşılmış ise de esasen davanın esasının haksız rekabet olması, davalıların lisans belgelerinin geçerliliği yönünden sunulan deliller kapsamında doğrudan 3. Kişi nezdinde bir ithamının bulunmaması dikkate alındığında davacıya ait lisans belgelerinin sorgulanmasının mevcut davanın esası ile ilgili olmadığı, yargılama sürecini uzatmaya matuf talepler olduğu dikkate alınarak bu yöndeki taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
Esasen taraflar arasındaki uyuşmazlıkta taraflara ait lisans sözleşmelerinin geçerliliği ya da hak sahipliği hususu çekişme konusu değildir.
Davacı vekili 29/03/2021 tarihli celsede; “davalı tarafın lisans sözleşmelerine ilişkin yurt dışı yazışma taleplerini kabul etmiyoruz, savunmanın genişletilmesi niteliğindedir, ayrıca dava haksız rekabete ilişkindir, lisans sözleşmelerinin ya da bizim lisans ilişkisi içerisinde bulunduğumuz müvekkillerimin dava ile herhangi bir alakası bulunmamaktadır, bunlar ticari sır niteliğindedir” şeklinde açılan davanın açıkça haksız rekabete ilişkin olduğunu dava dilekçesini teyit eder şekilde mahkememiz huzurunda açıkça ifade etmiştir.
Haksız rekabet yönünden değerlendirme;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir.
Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, 2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,….5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,…
Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; yukarıda izahı yapılan ve davalı şirket yetkilisince de içeriği teyit ve ikrar edilen tanık beyanları ve mail içerikleri dikkate alındığında davalının gerek davacı firma ile ilişkisi içerisinde bulunan 3. Kişiler nezdindeki görüşmelerinde (… yetkilisi tanık olarak dinlenmiştir- dava sürecinde olmakla birlikte centone/migros/esasburdatur a ait mail yazışmaları) gerekse SMG bülteni adı altındaki web sayfasında yer alan bültende “meslek birlikleri ve kendileri dışında lisans faaliyetlerinin hukuka aykırı olduğu”na ilişkin beyan ve bildirimleriyle davacının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (1-2) kapsamında iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülediği, iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunduğu ve müşterileri nezdinde güvenirliğini sorgulanır hale getirmek suretiyle dürüstlük kuralına aykırı davranışlarda bulunduğu sonucuna ulaşılmış, davalının bilgilendirme amaçlı yaptığını iddia ettiği söz ve eylemlerin davacı müşterisi nezdinde davacıya yönelik olduğunun algılandığı bu noktada müşteri nezdindeki algının belirleyici olacağı, basiretli tacir olan davalının bilgilendirme amacını aşan ve ticari dürüstlükle bağdaşmayan tutum ve yaklaşımları bilmeden ya da müşteri nezdinde yaracağı olumsuzluğu öngörmeden hareket ettiğinin kabulünün mümkün olmadığı dikkate alındığında bu yöndeki savunmalara itibar olunamayacağı, kaldı ki yargılama sürecinde de bu niyetini ortaya koyan mail ve ihtar dikkate alındığında iyi niyetli olmadığı sonucuna ulaşılmış olup davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Maddi tazminat yönünden;
Davacı vekili 30/12/2021 tarihli celsede; “Aşamalardaki beyanlarımızı ve sunmuş olduğumuz yazılı beyanları tekrar ediyoruz, oluşan zararımızın tespiti yönünden davalı defterlerinin incelenmesini talep ediyoruz, davalının haksız rekabeti sonrasında müvekkilimizle ticari ilişkisini sonlandırıp davalıya geçen firma olup olmadığını tam olarak bilmemiz mümkün değildir, dava dilekçesinde belirtmiş olduğumuz birkaç firma vardır ancak bunların davalı ile çalışıp çalışmadığını bilmiyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili aynı celsede” inceleme yapılacak ise beyanlarımız sonrası yapılmasını talep ederiz” şeklinde beyanda bulunmuş olup aynı celsede dosya kapsamı, taraf beyanları dikkate alınarak esasa etkili olmayacağına kanaat getirilen inceleme taleplerinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
TBK Madde 50- “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. ” hükümlerine amirdir.
Davanın niteliği davacının zarara ilişkin net bir tespit ve talebini mahkememize iletmemiş olması, esasen müşteri kayıp yada kazancının davalının davaya konu eyleminde kaynaklı olduğunun inceleme yapılsa dahi net bir şekilde kabulünün mümkün olmayacağı izahtan vareste olmakla davacının maddi tazminat talebi izahı yapılan TBK 50 maddesi kapsamında takdiren değerlendirilmiş, bu noktada davalının eyleminin ağırlığı ve yoğunluğu dikkate alındığında talep edilen 20.000 TL’nin hakkaniyete uygun ve yeterli olduğuna kanaat getirilmekle bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden;
Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere davalının haksız rekabete sebebiyet veren eylemleri yönünden TTK 56 maddesi atfı gereği TBK 58 maddesinde düzenlenen manevi tazminat şartlarının oluştuğu, yine eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetildiğinde 20.000 TL nin hakkaniyete uygun d,üşeceği kanaatiyle bu miktar üzerinden talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat talepleri yönünden davalının zamanaşımına yönelik savunmalarının TTK 60 maddesinde öngörülen 1 ve 3 yıllık sürelerin dava tarihi itibarı ile dolmadığı dikkate alınarak itibar olunmamıştır.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat kapsamında izahı yapılan gerekçelerle -BAM nin göreve ilişkin değerlendirmeleri yönünden aksi kanaatte olunmakla birlikte- aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile Davalı eylemlerinin (mail vb. Yazışma ve görüşmelerde davacı firmanın legal olmadığı intibasını uyandıracak söylem ve hareketlerde bulunmaktan ibaret) eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına,
2-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile takdiren 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2732,40 harçtan peşin alınan 1195,43 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.536,97 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan:366,83 TL posta giderinin kabul oranına göre hesaplanan 209,61 TL’si ve 1260,43 TL harç (peşin+başvuru+vh) olmak üzere toplam 1470,04 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan:50 TL posta giderinin red oranına göre hesaplanan 21,42 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan haksız rekabet talebine ilişkin hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca red olunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸