Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/280 E. 2021/50 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/280 Esas
KARAR NO : 2021/50

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 04/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle, müvekkilleri şirketin, kökeninin 1863 yılına dayanan ve bugün boya tabancaları, basınçlı hava filtreleri vb. ürünlerin üretiminde, %70 üzerinde ihracat payı ve ürünleri için … kalite güvence sistemi bulunan Almanya ve birçok ülkede lider konumunda bir dünya firması olduğunu, davacının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde dosyalanan … (…) ”…” marka başvurusunun sahibi olduğunu, ve…” ibareli markası; W1PO üzerinden kapsadığı ve dünyaca tanındığı 6 ve 7. sınıftaki ürünler bakımından 12.11.2018 tarihinde ülkemize de uzatılmış, ancak davalı adına tescilli davaya konu … ”… bazında, re’sen reddedilmiş olduğunu, yapılan araştırmalar neticesinde, davalı tarafa ait … “…” markasının tescilli olduğu 06, 07 ve 17. sınıflar için kullanılmadığı tespit edilmiş olduğunu, sicili işgal ediyor olması sebebiyle de, huzurdaki davayı açma gereği hasıl olduğunu, müvekkilleri şirketin ‘…’ markası İle 6769 s, SMK’nın 6. maddesi kapsamında benzer olan ve tesciline mani olan, dava konusu … ‘…” markasının kullanmamadan dolayı iptalini talep etmekte olduklarını, davaya konu marka tescilinin Türk Patent internet sitesinden alınan dökümünün sunulduğunu,davalı şirketin davaya konu markası kapsadığı tüm emtialar bakımından kullanılmamakla birlikte, Türk Patent sicilini gereksiz bir şekilde işgal etmekte olduğunu, davaya konu marka tescilinin davalı tarafından kullanılmamakta ve bu nedenle kullanmama temelinde iptali gerektiğini, tescilli bir markanın tescil edildiği tarihi takiben marka sahibi tarafından tescil edilmiş olduğu mal veya hizmetlerde kanunen, usulünce kullanılması gerektiğini, markanın kullanılmaması ya da kullanımına kesintisiz 5 yıl boyunca ara verilmesi halinde ise bu markanın iptali için dava açılması mümkün olduğunu, somut olayda, davalının … numaralı “…” markasının 12.11.2012 tarihinden bu yana tescilli olup, söz konusu markanın kanuni olarak 12.11.2017 tarihinden bu yana kullanmama nedeniyle iptal edilebilir nitelikte olduğunu, bu bağlamda, davalı adına … numarası ile tescilli “…” markasının dava süresince başka bir kimseye devri halinde, huzurdaki davanın hükmünün icrası engelleneceğinden, dava sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devrinin önlenmesine yönelik olarak Mahkemeden teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı vermesinin talep edilmesinin zarureti hasıl olmuş olduğnu, kullanılmama sebebiyle açılan davalarda, davalı şahsın dava konusu tescili davanın açılmasıyla birlikte bir başka kişiye veya işletmeye devretmek suretiyle açılan davayı akamete uğratması ihtimaline binaen dava konusu tescilin devrinin dava sonuna kadar ertelenmesinin hayati önem taşımakta olduğunu, sonuç olarak davalı adına … numara ile tescilli “…” markasının kullanılmamasından dolayı tüm mallar bakımından iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini ve davalı adına … numarası ile tescilli ‘…’ markasının dava sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, müvekkillerinin, çok uzun yıllardır torna ve endüstri ürünleri üretimi, hırdavat ticareti ile uğraşmakta olduğunu, …’ne kayıtlı bulunan şahıs işletmesinin de sahibi olduğunu, müvekkillerinin işinde kullandığı dilekçe ekinde sunulan broşür ve görsellerden de anlaşılacağı üzere, müvekkillerinin metal ve plastik olarak üretilen “quick coupling” (hızlı bağlantı) elemanlarının, püskürtmeli tabancaların, kompresör ve spiral hava hortumlarının, her türlü rakor çeşidinin, emniyet ventili çeşitlerinin, hava dağıtıcı, hava tabancalarının vb. hırdavat ürünlerin imalat ve satışı ile alım-satım yoluyla ticareti ile uğraşmakta olduğunu, imalatını yaptığı bu ürünlerde kullanmak maksadıyla müvekkillerinin, “…” markasını almış olduğunu, … tescil nolu “…” markasının, 16.09.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 12.11.2012 tarihinde tescil edilmiş ve bu tescilin 16.09.2019 tarihinden itibaren de 06, 07, 09, 17. sınıflar için 10 yıl süreyle yenilenmiş olduğunu, müvekkillerinin “…” markasının, tescil ettirdiği tüm sınıflarda, kullanıma hak kazandığı tarihten bu yana, yasal tarife uygun ve kesintisiz olarak kullanmakta olduğunu, ürettiği tüm mamullerin, 3. şahıslara satışına ilişkin farklı tarihlerdeki (07.02.2013’ten 22.07.2019’a kadar) irsaliyeli faturalarının sunulmuş olduğunu, dilekçe ekinde bu faturaların, mevcut olanlardan sadece bazıları olup, kullanımın göstergesi ve örnek olarak sunulmuş olduğunu, gerektiğinde konuyla ilgili fatura, ticari defter ve kayıtların incelenmesi ile bu kullanım sıklığı, fazlasıyla ve yadsınamaz ölçüde ortaya konulmuş olacağını, faturaların üzerinde “…” amblemi, … adlı internet sayfası ve üretilen ürünlerin fotoğrafının bulunması da kullanımlarının bir başka göstergesi olduğunu, yine markanın kullanıldığının bir başka göstergesi olarak “…” markalı ürünlerin tanıtımının yapıldığı … web sayfasının bulunması olduğunu, söz konusu web sayfasının alan adının 22/11/2016 tarihinde müvekkilleri adına tescil edilmiş olduğunu, tedbir konusunda ise dava dilekçesinde davacı tarafın yaklaşık ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi, tedbir kararının teminatsız olarak verilmesine dair koşullarında oluşmadığını, bu nedenle öncelikle koşulları bulunmaksızın, haksız ve hukuka aykırı olarak verilen bu ihtiyati tedbir kararına itiraz etmekte olduklarını ve kaldırılmasını talep ettiklerini, bunun yanında ayrıca davacının yabancı tüzel kişi olup Türkiye’de dava açması nedeniyle MÖHUK m. 48 uyarınca teminat yatırması gerekmekte olduğunu, bu nedenle davalı tarafın, davacı tarafın teminat göstermekle yükümlü olduğuna dair itirazı üzerine veya mahkemenin re’sen yapacağı inceleme üzerine verdiği “teminat gösterilmesi kararı”nın yerine getirilmemesi halinde açılmış olan davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının işbu davayı açmakta HMK md. 114 anlamında hukuki yararı bulunmadığını, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle de öncelikle usulden reddi gerektiğini, sonuç olarak Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinin uygulama imkanı bulunmadığından ve talepte HMK’nun 390. maddesine dayanılmadığı gibi haklılığın yaklaşık ispatı şartları da bulunmadığından ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, aksi takdirde teminat mukabilinde bu kararın verilerek uygulanmasını, HMK md. 114 ile MÖHUK m. 48 uyarınca dava şartlarından olan teminat gösterilmemesi halinde davanın usulden reddini, dava şartlarından “hukuki yarar” yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini, markanın kullanılmaması iddiasının gerçek dışı olması ve müvekkillerince “jetx” markasının fiilen kullanılıyor olması nedeniyle ise de davanın esastan reddini, talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış kullanmamaya dayalı marka iptal talebine ilişkindir.
Bilirkişi raporu alınmış, gerekli incelemelerin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 02/02/2021 tarihli dilekçe ile; Tarafların 04/02/2021 tarihli celse öncesi, yine 28/01/2021 tarihli 8 sayfa 6 maddeden ibaret sulh sözleşmesini dosyaya sunduğu anlaşılmıştır.
Yine davalı vekili tarafından da 03/02/2021 tarihli dilekçesini ibraz ederek; davacı ile aralarında sulh sözleşmesi imzalandığını, karşılıklı olarak masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı, sulh protokolü kapsamında hüküm kurulmasını talep ettiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan 04/02/2021 tarihli oturumda, davacı vekilince, karşı taraf ile sulh olduklarını, bu doğrultuda karar verilmesini ve tedbirin kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları sulh kapsamında yargılamanın bitirilmesini talep ettikleri, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
-Taraflar arasında düzenlenen 28/01/2021 tarihli sulh protokolü gereği, tarafların sulh olduğu anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Devir ve temlikin önlenmesine yönelik tedbir kararını derhal kaldırılmasına, bu hususta ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 44.,40 TL’nin mahsubu ile kalan 14,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Taraflar karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.