Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/27 E. 2020/137 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/27
KARAR NO:2020/137

DAVA:Patent (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ:21/03/2014
KARAR TARİHİ:19/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Patent (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili …. FSHHM’.ne vermiş olduğu 01/09/2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili …. Şti.nin, 2006 tarihinden bu yana, çeşitli medikal malzemelerin ithalat ve pazarlaması faaliyeti ile iştigal etmekte olup, bütün ticari faaliyetlerini, hukuka uygun ve herkesin sınai haklarına saygılı olarak, tescilli ürünleri alıp pazarlamak suretiyle gerçekleştirdiğini, Müvekkili şirketin …’de imal edilen, “…” ürününü, ithal ederek, …’de satışını yapmak üzere ciddi ve fiili girişimlerde bulunduğunu, bu meyanda müvekkilinin ithal etmek istediği “…” ürünün satışının yapılmasının, Türkiye’de davalı şirket adına tescilli olan … numaralı nolu patent hakkına tecavüz etmediğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili de …. FSHHM’.ne vermiş olduğu 08.01.2010 havale tarihli dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin adresine göre davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın yetkisizlik sebebiyle yetkili … FSHH Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde var olan kanuni eksiklikler nedeniyle HUMK nun 179. Maddesi gereğince davanın iptalini, davacının hangi ürüne ait olduğu belli olmayan ve hiçbir üstün hakka ve yasal gerekçeye dayanmayan dava ve ihtiyati tedbir isteminin reddi gerektiğini, keza davacının müvekkilinin patentli ürünlerine tecavüz ederek takibat halinde firma ismini değiştirmek suretiyle tecavüze devam etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, somut davada hangi ürünü yönünden dava açtığının dahi belli olmadığını, tecavüzün mevcudiyetinin teknik inceleme ile ortaya çıkacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda;”…Davacının davasının KABULÜNE,
1- Buna göre davacının ithal etmekte bulunduğu …. Şirketi tarafından üretilmiş olan … markalı vertebral çöküntü kırıkların tedavisi için balon kateter seti ürününün davalıya ait …, … ve … nolu patentlerin koruma kapsamı içerisine girmediği ve bu suretle bu patentlere tecavüz teşkil etmediğinin tespitine,
2- Davalıya ait … nolu patent belgesinin davanın açılış tarihi itibarı ile geçerli durumda bulunmaması nedeniyle bu patente yönelik talebin reddine,
3- Davalının …, … ve … nolu patentlerinin tescilinden doğan hakların kararın kesinleşmesine kadar davacıya karşı kullanılmasının önlenmesine, tedbir kararının kararın kesinleşmesine kadar devamına…” dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.HD’nin 2013/5670 Esas 2013/23457 Karar sayılı bozma ilamı ile ” mahkemece davalıya ait … sayılı patent belgesinin davanın açılış tarihi itibariyle geçerli durumda bulunmaması nedeniyle bu patente yönelik talebin reddine karar verilmiştir. Ancak davanın açıldığı tarihte dava konusu … sayılı patent belgesi geçerli olup, mahkemece dava tarihi itibariyle davacının bu patent yönünden dava açmakta haklı olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan karar verilmesi doğru olmamış” gerekçesiyle bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yeniden yargılama sonucunda:
“Davacı … ….Ltd.Şti. Tarafından davalı şirket aleyhine açılan davada mahkememizin 1.12.2011 tarihli … esas … karar sayılı kararında … , …, ve … nolu patentlere ilişkin Yargıtay bozma ilamı dışında kalan hükümler kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Dava tarihi itibariyle davacının ithal etmekte olduğu “…” ….Ltd. şirketi tarafından üretimi yapılan ürünün davalıya ait … nolu patentinin koruma kapsamı içerisine girmediğinden patent tecavüzü teşkil etmediğinin tespitine,” dair verilen karar Yargıtay 11. HD’nin 2017/1198 Esas 2018/6760 Karar sayılı bozma ilamı ile ” Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, davacı tarafça ithal konusu olan uyuşmazlık konusu ürünün müvekkili adına tescilli patentte korunan istemler ile eşdeğer olduğunu ve raporda bu hususun dikkate alınmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda, 551 sayılı KHK 83/5. maddesi kapsamında davalı vekilince ileri sürülen eşdeğerlik unsuruna ilişkin yapılan ciddi itiraz karşılanmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” Gerekçesiyle ikinci defa bozulmuştur.
YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava 551 Sayılı KHK 149. maddesi uyarınca açılmış patente tecavüzün mevcut olmadığının tespitine ilişkin davadır.
Tarafların dosyada bildirdikleri tüm deliller toplanmış davaya konu patente ilişkin kayıtlar TPE’den getirtilmiş, tarafların delilleri de dosyaya toplanıldıktan sonra davanın teknik yönü gözetilerek dosyada Yargıtay bozma ilamında belirtilen eşdeğerlik unsurları yönünden tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyetinin ayrıntılı değerlendirilmesinden davacının ürünü ile davalının patentine konu ürünün farklı unsurları olduğu davacının ürününde ikinci sap üzerinde iki parmak için kavrama yeri bulunduğu birinci sap üzerinde ise dört parmak için kavrama olanağı sağlayan yer olduğu, birinci sap üzerinde dört parmak için kavrama yüzeyi oluşturulmasının fark yarattığı, davalının patenti ile aynı işlev ve sonuca hizmet etmediği, ikinci sap üzerinde iki adet parmak kavrama yüzeyi olmasının uygulayıcı hekimin işini zorlaştıracağı ve birinci sapa kıyasla hakimiyetini azaltacağı bu sebeple aynı işlevi görmediği ve aynı sonucu doğurmadığı ve eşdeğer olmadığı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu sebeplerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE, davacı şirket tarafından ithal edilen … marka ürünün davalıya ait … nolu patentine ihlal etmediğinin tespitine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 18,40 TL’nin mahsubu ile kalan 36,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 4.910,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 3500 TL+1975TL=6475TL bilirkişi ücreti, 176 TL posta gideri olmak üzere toplam 6.651,00 TL ve 33,20 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 6.684,20TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/02/2020

Katip …

Hakim …