Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/266 E. 2022/41 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/266 Esas
KARAR NO : 2022/41

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin tüm dünyada çamaşır ve ev bakımı, kişisel bakım ve yapıştırıcı teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren çok uluslu bir şirket olduğunu, içinde bulunduğu pazarda lider konumunda olduğunu, Türkiye’de 1963 yılından itibaren faaliyet gösterdiğini, faaliyetlerin tescil edilen marka ve tasarımlar ile sürdürüldüğünü, marka ve tasarımların tüketici nezdinde sağladığı şöhret nedeniyle taklit edildiğini, müvekkilinin … markasının 2006 yılında Türkiye pazarına sunulduğunu, piyasaya ilk olarak tuvalet jelleri, iki hazneli sıvı blokları, rezervuar küpleri ürünleri sürüldüğünü, 2010 yılında katı tuvalet bloğu ürünlerinin lansmanını gerçekleştirdiğini, 2012 yılında … toplarının piyasaya sürüldüğünü,2015 yılında … serisinin piyasaya sunulduğunu, katı tuvalet bloğu ürünlerinin müvekkilinin tanınmış ve güvenilir bir ürünü olduğunu, pazarlama faaliyetleri sonucunda … markasının SMK kapsamında tanınmış marka olarak kabul edileceğini, müvekkilinin WIPO nezdinde … ve …, TPMK nezdinde … başvuru no’lu tescillerin sahibi olduğunu, bu tasarımların … markalı klozet bloklarında kullanıldıklarını, davalı taraf … firmasının davaya konu … markalı ürünleri üreten ve satan firma olduğunu, ürünlerini … adresli web sitesinde tanıtıp sattığını, davalı … firmasının … alan adının sahibi olduğunu, davalı şirketlerin … markalı ürünlerin uygulandıkları tasarımın aynısını ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini ürettip sattıklarını, tasarım tescilinden kaynaklanan hakları ihlal ettiklerini, … markalı ürünler ile bu tasarımları kullandıklarını, ürün ambalajlarının renk kombinasyonları benzeyecek şekilde uygulama yapıldığını, … markalı ürün tasarımının ve ambalajının müvekkilinin … markalı ürünü ve ambalajı ile aynı olduğunu, iltibas yarattığını, tasarımlar üzerinde yer alan havalandırma çizgilerinin ürünlere ayırt edici nitelik kazandırmadığını, seçenek özgürlüğü geniş olduğu halde kopya tasarım üretilip satıldığını, tasarım hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketin itibar ve güvenilirliğinden kötü niyetle yararlanmayı amaçladığını, ürün ambalajlarının aynı tasarımda ve aynı renklerde olduklarını, benzer grafik desenleri içerdiklerini, bu anlamda marka bazında da iltibas oluştuğunu ve haksız rekabet de bulunulduğunu, davalıların faaliyetlerinin tüketiciyi yanıltma niteliğinde olduğunu, söz konusu benzerliklerin tesadüf olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu ürünlerdeki benzerliklerin teknik bir zorunluluk olmadığını, davalıların müvekkilinin ürünleri söz konusu olduğunda bilmeme ihtimalinin bulunmadığını, davalının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve kötü niyetli olduğunu, davalı … firmasının … ibaresi için marka başvurusunda bulunduğunu, ibarenin kullanımının müvekkilinin ticari görsel kimliğini taklit ettiğini, kötü
niyetli başvuruların hükümsüzlük hallerinden sayıldığını, davalıların benzer ürün grubunda benzer harfler, renk kombinasyonu ile marka kullanımında bulunduklarını, markanın uygulandığı tasarımların müvekkilinin itibar ve ayırt ediciliğini zedeleyeceğini, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde davalılara açılan davada davalıların … tescil no’lu tasarımının devrinin önlenmesi açısından ihtiyati tedbir kararı konulmasına karar verildiğini belirtmiş ve davalıların … adresinde yer alan görsellerin tespitini ve ilgili dökümlerin alınarak mahkeme dosyasına sunulmasını, davalı şirketlerin tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan fiil ve işlemlerinin, davaya konu koku giderici ürün ambalajları ve benzer nitelikteki sair ürün ve ambalajlarının üretim, dağıtım, tanıtım, ithalat, ihracat ve satışının durdurulmasını, bu ürünlere ve ürünlerin üretimine yarayan makine, araç, kalıp, ambalaj, etiket, kutu, iş evrakı, katalog ve her türlü
tanıtım ve promosyon araçlarına el konulmasını, … alan adlı web sitesine erişimin engellenmesini, Bilgi Teknolojileri Kurumu’na müzekkere yazılmasını, davalıların müvekkilinin tasarım tescil belgesinden kaynaklanan haklara tecavüz
oluşturduğunun tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini, davalıların … ibareli markası ile müvekkilinin … markası ile haksız rekabet ve iltibas yaratır nitelikte olduğunun tespitini, haksız rekabetin durdurulmasını ve önlenmesini, davalı … firmasına ait … sayılı marka tescilinin kötü niyetli tescil olduğunun tespitini, markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkini, 3. kişilere devrinin önlenmesi için TPMK’ya müzekkere yazılmasını, davalıların ürün ambalajlarının müvekkilinin ambalajları ile haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, haksız rekabetin durdurulmasını ve önlenmesini, davalıların … ürünlerinin ve ambalajlarının ithali, ihracı, üretim ve satışının durdurulması ve önlenmesini, bu kapsamda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na müzekkere yazılmasını, bu ürünlere ve ürünlerin üretimine yarayan makine, araç, kalıp, ambalaj, etiket, kutu, iş evrakı, katalog ve her türlü tanıtım ve promosyon araçlarına el konulmasını, imhasını, davalının satmış olduğu ürünleri geri çağırmasını, mahkeme kararının özetinin Türkiye’de yayınlanan ve en yüksek tiraja sahip ilk 3 gazeteden birinde ilanını, ilan ücretinin peşin olarak davalıdan alınmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin 2018 yılı itibariyle kozmetik sektöründe faaliyet göstermeye başladığını, bünyesinde parfüm, koku verici ürünler, sıvı temizlik ürünleri, oto bakım cila ürünleri, klozet blokları, ıslak havlu gibi ürünlerin imalatına yönelik faaliyetlerde bulunduğunu, 19.11.2019 tarihinde uygulanan, mahkemenin 05.11.2019 tarihli kararının bir hafta içinde uygulanmadığından hükümsüz olduğunu, huzurdaki davada ve müvekkili hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı hakkında …(…) Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu olan ürünleri Türkiye pazarına sunmadığını, yurt dışına ihraç ettiğini, Türkiye’de perakende satış, pazarlama yahut reklam yapılmadığını, ürünlere ilişkin tasarım ve ürünlerin üzerinde kullanacağı markanın, … başvuru numaralı tasarım ile… başvuru numaralı markasına istinaden ticari faaliyette bulunulduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul veya Türkiye’nin başka bir yargı yeri olmadığını, internet sitesi üzerinden alınan fotoğraflarla müvekkiline ait tasarımın davacının tasarımı ile benzer olduğunun anlaşılmayacağını, müvekkilinin hak sahibi olduğu tasarımların, davacının
davasına dayanak gösterdiği tasarımından teknik ve görsel olarak farklı olduğunu, davacının müvekkilinin … numaralı tasarımının tesciline davacı tarafından itiraz edildiğini, itirazların reddedildiğini, tüketici nezdinde davacının ürününe seçenek veya rekabet dahi oluşmadığını, dava dilekçesinde davacı tarafın müvekkili markanın üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine dair bir ihtiyati tedbir talebinin olmadığını, tarafı dinlenmeden verilen ihtiyati tedbir kararının itirazı kabil olduğunu, kararda hukuka uyarlık olmadığını, müvekkilinin zarara sebebiyet verecek fiil, tecavüz, yahut değiştireceği bir durum bulunmadığını, ihtiyati tedbirin tek sonucunun müvekkili açısından itibari ve ticari zarar olduğunu, telafisinin yatırılan teminat ile ölçülemeyecek ve zarar tazmini ile giderilemeyecek boyutta olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa Türkiye pazarında vaki herhangi bir rekabeti dahi olmadığını, karıştırılma ihtimalinin söz edilemeyeceğini, müvekkilinin ürününe ait tescilli tasarımın davacının davaya dayanak tasarımından farklı olduğunu, bilirkişi incelemesinin deliller sunulmadan tek taraflı iddia ve eksik bilgiler ile gerçekleştirildiğini, davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, davacının müvekkilinin … sayılı tasarımının yayınına itiraz ettiğini ve itiraza dayanak tasarım ile müvekkilin tasarımının benzer olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu belirtmiş ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını ve mahkemenin yetkisizliği hakkında karar verilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin iş bu uyuşmazlıkta yetkili mahkeme olduğunu, bilirkişi heyeti raporuyla anılan web sitesindeki kullanımların tespit edildiğini, bu kullanımların haksız rekabet oluşturduğu sonucuna varıldığını, davalı firmanın tasarım ve marka hakkını ihlal ettiğinin ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkemenin, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilinin işyerinin bulunduğu yerdeki mahkeme olduğunu, marka ve tasarım tecavüz davasında sahip olunan sınai mülkiyet hakkının savunma gerekçesi olarak ileri sürülemeyeceğini, davaya konu tasarımların benzer olduklarını, davalıya ait tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığını, bilirkişi raporu ile bu hususun tespit edildiğini, davaya konu tasarımlarda sınırsız seçenek özgürlüğünün bulunduğunu, tasarımlarda sadece havalandırma çizgilerinin farklı olduklarını bu ayrıntının ayırt edici özellik katmadığını, iş bu dava ikame edildiğinde davalı adına tescilli bir tasarımın da bulunmadığını, davalının müvekkilinin tanınmışlık ve güvenirliliğinden istifade etmek istediğini, Türk Patent yetkilileri tarafından itirazların hukuksal açıdan değerlendirilmediğini, bu sebeple kanunda hükümsüzlük davası açma hakkı verildiğini, … nolu tasarım tescilinin hükümsüz kılınması gerektiğini, davaya konu markaların benzer olduklarını, … markasının kötü niyetli olarak tescil edildiğini, her iki ürün grubunun aynı tüketiciye hitap ettiğini, asli ve tali unsurların genel görünüm itibari ile benzerlik ihtiva ettiğini, markaların benzer olduğunu ve karıştırılma riski taşıdığını, sonraki tarihli tescilin hukuki uygunluk sebebi olamayacağını, bilirkişi raporu ile haksız rekabet şartlarının oluştuğu sonucuna varıldığını, davalının … markası altında ürettiği ürünlerin Türkiye sınırları içersinde üretmekte olduğunu, ticari amaçla elde bulundurduğunu, ihracatını yaptığını belirtmiş davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davada yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri/işyeri merkezi olan …(…) Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin tescilli tasarımı ile davacının davaya dayanak gösterdiği
tasarımın benzer olmadığını, bilirkişi heyet raporunda müvekkile ait ürünler değil ürün ambalajlarından yola çıkıldığını, üstünkörü bir inceleme yapıldığını, benzer olarak belirtilen hususların tasarımcının seçenek özgürlüğü kısıtlı olan özellikler olduğunu, müvekkiline ait tasarımda işlevsel bir takım özelliklerin tasarımda yer aldığını, ürünün aynı işleve yönelen diğer ürünler arasında verimlilik ve etkinliğinin artmasının sağlandığını, müvekkilinin ambalaj tasarımı ve marka kullanımının davacı açısından haksız rekabet teşkil etmediğini, temizlik ürünleri sektöründe evrensel olan, aroma veya kokunun ait olduğu nesne veya çevreye ilişkin renkler kullanıldığını, ürünün ambalaja en efektif şekilde konumlandırılışının çapraz şekilde olduğunu, markada renk olarak kırmızının kullanılmasının reklam ve pazarlama stratejisi açısından dikkat çekici, canlı, yüksek enerjili bir renk olması sebebiyle olduğunu, davaya konu markaların benzer olmadıklarını, müvekkili markasının fonetik açıdan farklı olduğunu, müvekkili markasının hukuk sistemi ile korunan bir marka olduğunu belirtmiş ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını ve mahkemenin yetkisizliği hakkında karar verilmesinini, davanın reddini,
yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememiz 11/09/2019 tarihli Tensip Zaptı ile “…Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi açısından, bilirkişi olarak marka uzmanı…, tasarım uzmanı …, bilişim uzmanı …’nun seçilmesine, davalıların kullanımları üzerinden talep doğrultusunda gerekli incelemelerin yapılarak rapor alınmasına, İhtiyati tedbir talebinin rapor sunulduktan sonra değerlendirilmesine… ve …Davalılardan …Tic. A.Ş adına tescilli bulunan … sayı ve “…” ibareli markanın üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi talebinin teminatsız olarak kabulü ile, üzerine İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, bu hususta TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı’na müzekkere yazılmasına…” karar verilmiş olup, dosya Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiş ve alınan 23/10/2019 tarihli raporda özetle; … Alan Adı Sahibi/Yetkilisi (Whois) bilgileri kontrol edilmiş olup 15 Şubat 2019 tarihinde alındığı, Tescil/Kayıt Ettiren bilgilerinde … olduğu, İdari iletişim ve Fatura adresi bilgiterinde … ANONİM ŞİR!I Address: -… olduğu, Teknik İletişim kısmında ise … Address: şeyhsinan mahallesi armancı sokak no: 8 … olduğu, … alan adı içerisinde bulunan Web Sitesinde İletişim Menüsünde … bilgisinin olduğu, … alan adı içerisinde bulunan websitesi içerisinde … ibareli ürün : tanıtımlarının yapıldığının/olduğunun görüldüğünü, wvww…..com.tr alan Adı Sahibi/Yetkitisi (Whois) bilgileri kontrol edilmiş olup 7 Kasım 2008 tarihinde alındığı, alan Adı Sahibi/Yetkilişi bilgileri arasırjida … olduğu, davacının talebi olan 6769 SMK kapsamınca marka kullarımlarının 6769 SMK kapsamınca kullanımın …kod numaralı … ibareli marka tesciline uygun olduğu, marka hakkında tecavüz şartlarının bu aşamada oluşmadığı, davacının talebi olan 6769 SMK kapsamınca davacıya ai … , … kod numaralı tasarımlar ile davalı kullanımlarının benzer olmadığı, davacının talebi olan tasarımların görsel ve nitelik bakımından davacı tarafın tescilli tasarımı ve ürünü ile davalı tarafın tescilli tasarımı ve ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı nezdinde genel izlenimde belirgin farklar bulunmadığı, bu nedenle benzer olarak algılandıkları ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, davacının talebi olan 6102 sayılı TTK md. 54(2) ve md.55(4) haksız rekabet şartlarının oluştuğu görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile TMPK kayıtları celp edilmiştir.
TPMK kayıtları incelendiğinde, davacı taraf …’ya ait … tescil no’lu çoklu endüstriyel tasarım belgesindeki tasarımlar … locarno sınıfında, tescilli tasarımlar olduğu, başvuru ve tescil tarihi 01/02/2010 olduğu, … tescil no’lu ürün tasarım belgesindeki tasarımlar … locarno sınıfında, tescilli tasarımlar olduğu, (…). Başvuru ve tescil tarihi 01/02/2010 olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafa ait davaya konu “…” markasının … ve … sınıflarda …, …, …, …, … no ile tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Yine davalı …’ne ait “…” markasının …, … ve … Sınıflarda tescilli … marka tescil ve …tasarım tescil dosyaları celp edilerek Mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 28/01/2021 tarihli duruşmasında önceki rapordaki ayrık görüşün de ortadan kaldırılması yönünden “…Mahkememizce resen seçilecek bir marka/tasarım vekili, 3 endüstriyel tasarım uzman mühendis, 1 sektör bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle tarafların iddia ve savunmaları kapsamında davalı kullanımlarının davacıya ait tescilli tasarıma tecavüz teşkil edip etmediği, haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, davalının tescilli marka ve tasarımları dikkate alındığında SMK 155 kapsamında savunmalarının yerinde olup olmadığı, marka hükümsüzlük yönünden hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı konularında bilirkişi raporu alınmasına…” karar verilmiş olup dosyaya sunulan deliller ve belgeler kapsamında Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiş olup alınan 05/09/2021 tarihli raporda özetle; davacı …. ‘ne ait …no’lu tasarım ile davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne ait … no’lu tasarımın ve bu tasarımın uygulandığı … markalı ürünlerin birbirleri ile benzer olarak algılandıkları, davacı …. ‘ne ait … markalı ürünlerin ambalaj grafik kompozisyonları ile davalı … Ticaret A.Ş.’ne ait … markalı ürünlerin ambalaj grafik kompozisyonlarının birbirleri ile benzer olarak algılandıkları, davacı …. ‘ne ait … markalı ürünleri ile davalı …A.Ş.’ne ait … markalı ürünlerin ürün tasarımı, ambalaj grafik kompozisyonları ve kullanılan markaların fonetik ve görsel benzerlikleri nedeniyle karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalının dava konusu klozet haznesi tasarımın, davalının … no’lu çoklu tasarım tesciline konu tasarımlara benzerlik yönünden tasarım tecavüzü oluşturduğu, davalının … markasının kötüniyetli tescil koşulları taşıdığı, bu nedenle … tescil no’lu markanın hükümsüzlük şartlarını haiz olduğu, davalının eylemlerinin rekabeti bozacak şekilde karıştırmaya mahal verdiği, haksız rekabet şartlarını taşıdığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İş bu dava tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ortadan kaldırılması ve marka hükümsüzlüğüne ilişkindir.
1-Tasarım Tecavüzü ve Haksız Rekabet Yönünden Değerlendirme;
6769 sayılı SMK nın “Tasarım hakkına tecavüz sayılan fiiller” başlıklı 81. Maddesi; “(1)Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır: a)Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak. b)Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c)Tasarım hakkını gasp etmek. (2)Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahibi, tasarım hakkına yönelik olarak bu maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3)Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4)Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir.” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine 6769 sayılı SMK’nın “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155. Maddesine göre “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükümlerine amirdir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir.
Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Tasarımlar ayırt edici nitelik açısından birbirleriyle kıyaslanırken farklı bilgi ve tecrübeye sahip kişilerce değişik şekilde yorumlanabilmektedir. Söz konusu sektörde bilgi ve tecrübe sahibi olan bir kişinin yapacağı kıyaslama ile herhangi bir tüketicinin yapacağı kıyaslama farklı olacaktır. Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde ve tasarımların karşılaştırılmasında, ne sıradan tüketici gibi basit ne de ilgili sektörde uzman kişi kadar derin bir değerlendirme gerektirmeyecek şekilde, ürün hakkında temel bilgilere sahip bir kişinin yapacağı değerlendirme anlaşılmalıdır. Söz konusu değerlendirmeyi yapabilecek kişi Kanunda bilgilenmiş kullanıcı olarak yer almıştır. Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımı o derece farklılaştırabilir. (Yasemin Şahinler Baykara, Levent Yavuz, Türkay Alıca) Bilgilenmiş kullanıcı, kural olarak alanında uzman olan bir kişi değil aksine sıradan bir kullanıcının gözden kaçırabileceği ayrıntıları fark edebilecek düzeyde dikkatli ve deneyimli bir kullanıcı olup ürün hakkında önceden beri belli bir bilgi birikimi olan kimsedir. Bu sebeple bilgilenmiş kullanıcı olarak bu tür elbiselerin satıldığı mağazada çalışan satış elemanının ürünler üzerindeki bilgi seviyesinden bahsedilebilinir.
Ayrıca genel piyasa şartlarında tasarımcıların birbirlerinin tasarımlarından etkilenme durumu da söz konusudur. Tasarımcılar birbirlerinin tasarımlarından esinlenerek (ilham alarak) kendi tasarımlarında farklı görselliklere ulaşabilmektedirler. Bu sebeple, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ayırt edici niteliklerinin değerlendirilmesinde ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır.
Yargıtay’a göre iltibas/karıştırılma ihtimali incelemesinde: emtialarla ilgili olarak piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirleri yerine ikame edilip edilemeyeceği, rekabet etme olanaklarının olup olmadığı, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri, bu kesimdeki tüketicinin ortalama algılaması esas alınmalıdır.
Salt teknik işlevin zorunlu kıldığı ürün tasarımlarına veya tasarım unsurlara koruma sunulamamaktadır. Diğer bir ifade ile münhasıran teknik işlev gören, sadece teknik işlevin yerine getirilmesi için tasarımda uygulanması zorunluluk arz eden unsurların tescil korumasından yararlanması mümkün değildir. Ancak unsuru koruma dışına iten teknik işlev görmesi değil, unsurlarının münhasıran/salt teknik işleve hizmet etmesidir. Teknik işlevsellik, tasarımdaki sadece bir kısım unsurun koruma dışında kalmasına (SMK m.58/f.4/(b) bendi gereği) yol açabilir. Şayet tüm unsurlar salt teknik işlevsel mahiyetteyse tasarımın tümüyle korumadan mahrumiyeti/hükümsüzlüğü söz konusu olabilir.
Tasarım korumasından mahrum bırakılması talep edilen ürün görünüşünün, salt teknik işlevsel bir zorunluluk olup olmadığının nasıl tespit edileceği meselesi ve doktrinde benimsenen farklı inceleme metotları, son olarak Avrupa Birliği Adalet Divam’nın (ABAD’ın) 8 Mart 2018 tarihli, C-395/16 sayılı “…” kararında ele alınmıştır .
ABAD’ın kararına göre, alternatif şekillerin varlığının veya yokluğunun yasağın uygulamasında yegâne kriter olduğu anlamını çıkarmamaktadır . Dolayısıyla alternatiflerin varlığı/yokluğu yegâne kriter olmayıp, yasağı tek başına bertaraf edemez. Karara göre tasarım tanımının ve korumasının temelinde ürün görünüşü bulunmaktadır . Ayrıca gerek koruma kapsamının gerekse ayırt ediciliğin tespitinde ürünün bıraktığı genel izlenimin benzerliğine atıfta bulunulmaktadır. O halde teknik işlevin görülmesi ihtiyacı tasarımcının seçimini etkileyen yegâne faktörse ve ürünün görselliği (estetik düşünce) bu seçimde tümüyle göz ardı ediliyorsa koruma ve tescil yasağı uygulanmalıdır . Sonuç olarak teknik işlev ve unsur bağlantısına odaklanılmak ve alternatiflerin varlığı tek belirleyici faktör olarak kabul edilmemelidir. ABAD bu gerekçelerle, kararında yasağın uygulamasında alternatif tasarımların var olup olmadığının irdelenmesine ve somut olayda inceleme konusu edilen tasarımdaki unsurlara şekil veren yegâne etkenin teknik işlev görme kaygısı olup olmadığının tespitine önem atfetmiştir .
Rapordaki tespitlerde; Tarafların tasarımlarının tuvalet temizleme bloklarını taşımak için askılı sepet şeklinde tasarlanmış olduğu, askılı sepetin birbirine bitişik dörtlü küresel yapıda olduğu (S), taşıyıcının ortasında spiral bir askı bulunduğu (A); küresel sepetlerin bir yüzünde çizgisel (Ç), diğer yüzünde dairesel (D) şekilli deliklerin yer aldığı ve oransal benzerlikleri bulunduğu, bütünsel yaklaşımda, davacı tarafın tescilli tasarımı ve ürünü ile davalı tarafın tescilli tasarımı ve ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı nezdinde genel izlenimde belirgin farklar bulunmadığı bu nedenle benzer olarak algılandıkları, bu bağlamda davalılara ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine sahip olmadığı, bahsi geçen klozet temizleme blokları askılı sepet tasarımları için sektör örnekleri tasarımcının seçenek özgürlüğü bulunduğunu gösterdiği, sepetlerin altıgen, yarım daire, damla, çiçek, üçgen, dairesel vd formlarda tasarım seçenekleri bulunduğu gibi, taşıyıcı sepetlerin üzerinde logo, su damlaları ya da ördek gibi tematik görünümdeki deliklerin varlığı sepet tasarımında bu unsurun da sınırsız seçeneklerde olabileceğini gösterdiği, örneklerden aynı zamanda plastik üretim teknolojisinin tasarımcıya sunduğu sınırsız olanaklar izlenebildiği, plastik teknolojisi, simetrik ya da asimetrik sınırsız çeşitlilikte formun, şeffaf ya da opak olmak üzere sınırsız renk seçeneği ile üretilmesi yönünde olanaklar sunarak tasarımcının yaratıcılığını ürüne dönüştürmesini sağladığı, tasarımların görsel ve nitelik bakımından, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde genel izlenimde belirgin farklar bulunmadığı, bu nedenle benzer olarak algılandıkları ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu tespit ve değerlendirmelerinde bulundukları anlaşılmıştır.
Yargıtay’a göre birbirine şeklen benzeyen ürünlerde tamamen farklı markalar kullanılmış olmasına rağmen, ürünlerin ortalama tüketici nezdinde yeterince ayırt edilmesini sağlayacak tanıtıcı unsurların bulunmaması karışıklık olasılığını artmakta, markaların tamamen farklı olduğu bazı durumlarda sırf ürünlerin şekil benzerliği nedeniyle dahi karışıklık ortaya çıkabilmektedir. (Yargıtay 11. HD. T. 27.2.1996, 1995/8218-1196 sayılı kararı)
Sonuç olarak davalıların piyasaya sunmuş olduğu ürünlerin davacıya ait tescilli tasarımlarla iltibasa sebebiyet verdiği, yapılan değerlendirme sonucunda kullanılan ambalaj grafik kompozisyonlarda yer alan görsel öğelerin birbirlerinden farklı oldukları görülse de, grafik kompozisyonun genel kurgusunun, görsel öğelerin birbirlerine ve kompozisyonun geneline göre olan konum ve ebatlarının birbirleri ile benzer oldukları, davaya konu ürün grubunda sap kısmının form olarak “spiral” haldeki morfolojik benzerliği, ürünün klozet kenarına takılması nedeniyle oluşan teknik zorunluluk / harcı alem hale gelmiş bir nitelik olarak değerlendirilmesi gerektiği ve yine ürünün bir başka teknik zorunluluğu olarak, koku bloğu maddesini içerecek boş bir hacime sahip olması gerekli görülse de, bu hacimin zorunlu olarak davaya konu tasarımlardaki gibi küre formunda olması ve/veya birbirlerine boğum ile bağlanıyor olması, belli bir dizilimde olması gibi bir teknik zorunluluk bulunmadığı sonuç olarak davalılara ait ürünler ve kullanımlar yönünden davacıya ait tasarım tescillerine tecavüz şartlarının oluştuğu, her ne kadar davacının sahip olduğu yuvarlak hatlı tescilli tasarımı piyasada davacıya tekel hakkı verdiği anlamına gelmese de, davalının ürünü tasarımcının farklı bir klozet bloğu tasarımı yapma özgürlüğü varken, çok benzer sadece küçük ayrıntıda farklı olan bir tasarımı kamuya sunması nedeniyle, davalının … tescil no’lu koku giderici tuvalet bloğunun genel izlenimde ayırt edicilik kriterini haiz olmadığı, SMK 155 kapsamında tescil savunmasının dinlenmeyeceği, TTK 55/4 kapsamında davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği, esasen TTK 18/2 kapsamında basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davalı karşı davacının piyasada tanınmış haldeki davacı markasını ve davaya konu tasarımları bildiği yahut bilmesi gerektiği, kendinden beklenen özeni göstermeksizin iltibasa sebebiyet veren ürünleri piyasaya sunmakla basiretli davranmadığı gibi dosyaya sunulan emsal ürünlerdeki tasarımlar gözetildiğinde kötü niyetli hareket ettiğinin izaha muhtaç olmadığı anlaşılmakla tasarım tecavüzü ve haksız rekabete dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Marka Hükümsüzlük yönünden değerlendirme;
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 5. Madde “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri ” ne ilişkindir. Madde 5/1-ç de ” Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” mutlak red nedeni olarak düzenlenmiştir. 6. Madde ise “Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” ne ilişkin olup, madde 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” yine 6/5 ‘e göre ” Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” yine 6/9’a göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. hükmüne amirdir.
Karıştırılma ihtimali yönünden;
SMK’daki deyimiyle “halk tarafından ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali” incelenirken gerek Yargıtay içtihatlarında gerek öğretide kabul edildiği üzere markaların bir bütün olarak bıraktıkları intiba dikkate alınmalı ve inceleme buna göre yapılmalıdır. Zira benzerlik göreceli bir kavram olduğundan bu olgunun objektif bir esasa bağlanması gereklidir.Objektif esas ise markanın bütünü dikkate alındığında ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde bir benzerliğin olmasıdır.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu içtihadında belirtildiği üzere, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde asıl olanın ortalama tüketicinin algılaması olduğu, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, markada yer alan yardımcı unsurların ve ayrım gücü az olan ifadelerin her zaman hatırda tutulamayacağının, tüketicinin daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın al almak yahut hizmetten yararlanmak isteyeceği, bu şekilde genel olarak ürünün önemine göre tanıdığı, beğendiği, bilinirliği ve güvenirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek zaman kısıtlılığının yarattığı olumsuzluklardan kurtulmaya çalışacağı, markanın sağladığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşüneceği dikkate alınmalıdır.
Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka bir mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil alıcıların mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan ve yahut hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali bulunmaktadır. İki işaret arasındaki benzerlik, telaffuzdan, biçim ve anlam benzerliğinden, genel görünümden ve çağrışımdan doğabilir.
Markanın işlevlerinden biri de, söz konusu malların kaynağını/menşeini garanti etme işlevidir. Markalar bilindiği gibi tek ibareden oluşmuyor ise “esas unsur” ve “yardımcı unsur”lardan oluşabilir. Bu durumda inceleme markanın bütünü dikkate alınarak ayrıca markalarda yer alan esas unsurlar karşılaştırılması suretiyle gerçekleştirilecektir.
Mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olup olmadığı yönünden; karıştırılma tehlikesinin değerlendirilmesinde malların ve hizmetlerin benzerlik derecesi ile markaların benzerlik derecesi arasında karşılıklı bir bağlantı mevcuttur. Buna göre örneğin markaların kullanıldığı mal ve hizmetler arasında düşük benzerlik derecesi, markalar arasındaki benzerlik derecesinin yüksek olmasıyla dengelenebilir. (Sevilay Uzunallı, Markanın Korunmasının Kapsamı ve Tazminat Talebi, Ankara 2012, s.83 vd.). Mal ve hizmetlerin aynılığı veya benzerliği değerlendirilirken yalnızca tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış mal ve hizmetler dikkate alınmalıdır; listede yer almayan, ancak fiilen kullanıldığı veya kullanılma niyeti olduğu belirtilen mal ve hizmetler değerlendirmede dikkate alınmayacaktır (Uzunallı, s.90).
Mal ve hizmetlerin aynılığı ile kast edilen durum açıktır. Mal ve hizmetlerin aynılığı, ilke olarak mal ve hizmetlerin aynı şekilde yazılmış, ifade edilmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı mal ve hizmetin birden fazla isme sahip olması veya piyasada anıldığı isimle teknik, bilimsel, literatüre geçmiş isminin farklı olması veya yabancı dildeki isminin Türkçeye de geçmiş olması durumlarında da mal ve hizmetler farklı şekilde ifade edilmiş olsalar da aynı olarak kabul edilecektir.
Nice sınıflandırması ve Türk Patent tebliğine göre farklı sınıflarda yer almalarına rağmen halk nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin ‘benzer’ olarak değerlendirilmesi de mümkündür ve aynı husus öğreti de kabul edilmektedir (Yasaman Hamdi, Marka Hukuku, Cilt II sh.779). Nitekim Yargıtay’da kararlarında bu yönde değerlendirme yaparken, mal ve hizmetlerin nice sınıflandırması ve TPE tebliğine göre mutlaka aynı sınıfta kullanılmasını değil, benzer mal ve hizmetler yönünden kullanılmasını esas almaktadır (Yargıtay kararları için bkz; Uzunallı, s.41 vd; Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul 2012, s. 253 vd.).
Kötü niyetli tescil iddiasının değerlendirmesi:
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuş, nihayet SMK 6/9 maddesinde kötü niyetli tescil bir tescil engeli olarak yasal mevzuattaki yerini almıştır. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. Sayılı kararı ile tescilde kötü niyetliliği markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de sonradan vermiş olduğu kararlarda bu hususu dikkate almıştır.
Bir markanın kötüniyetle tescil ettirildiğinden söz edebilmek için, o markanın tescil ettirilmesinin altında başkasına ait olduğunu bildiği bir markayı haksız olarak sahiplenme, başkasına ait markanın tanınmışlığından ve itibarından haksız olarak yararlanma, başkasının markasının piyasaya girmesini engelleme, tescil ettirilen markayı gelecekte gerçek hak sahibine markadan doğan hakları kullanmakla tehdit ederek satma amacı gibi dürüstlük kuralı (MK m d. 2) ile bağdaşmayan kanıtlanabilir niyetlerin yatması gerekir.
Yine bu konuda Yargıtay HGK 2013/1831 E., 2015/1198 K sayılı 15.04.2015 tarihli emsal kararlarında, “…556 sayılı KHK’nın 35/l.maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nın amacına uygundur. Çünkü, KHK’nîn 35/1. Ve 42/l-(a) maddelerindeki düzenlemelerde, esasen MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kütü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nın 42.maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2.maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nın ruhuna da uygundur. … marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli tescil olarak kabul edilmektedir.
Kötüniyetli tescil herhangi bir ülkede veya WIPO, EUIPO’da tescilli ve ilgili sektörde bilinen bir ürün markasının müşteri kitlesi, dağıtım ağı, ürün kalitesi, tanınmışlık ve itibarından haksız olarak faydalanmak üzere, kötüniyetli kişilerce markanın aynısının veya benzerinin tescil edilmesidir.
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağına da şüphe yoktur (TMK. m. 2).
Somut olaya dönüldüğünde;
Rapordaki tespitlerde davacı …’in dünyada tanınmış bir marka olduğu ve satılan … markalı “…” ürününün davacının dava dilekçesi eklerinde sunduğu bilgi ve belgeler incelendiğinde 1876’da Almanya’da kurulduğu, 140 yılı aşkın süredir çamaşır ve ev bakımı sektöründe faaliyet gösterdiği, uluslararası endeks ve sıralamada en üst sıralarda yer aldığı, 70 ülkede 50.000’den fazla çalışanı olduğu, Türkiye’de 50 yıldır faaliyet gösterdiği, … markalı tuvalet jellerini iki hazneli olarak ilk 2006 yılında Türkiye’de piyasaya sürdüğü, 2010 yılında pazara yön veren dava konusu katı tuvalet bloğu (power aktiv) ürünlerinin Türkiye’de lansmanını gerçekleştirdiği, ilgili ürünle ilgili dijital ortamda yayınlanan reklamın 20 milyondan fazla izlendiği, yoğun reklam ve büyük yatırımlar ile …’İn pazarda açık ara lider konumda olduğu, … ile internette arama yapıldığında 131 milyon sonuç çıktığı, şirket merkezleri resimleri sunulduğu, Türkiye’de birçok marketine satışın yapıldığı faturaların sunulduğu, yurtdışına Türkiye’den mal gönderildiğine dair belge, faturaların sunulduğu tespit edilmiştir.
Henkel’in satışa sunduğu dava konusu … markalı “…” ürün ve tasarımın tanınmış olduğu incelenirken uzun yıllardır kullanımda olması, faturalardan anlaşılan Türkiye’de satış ağının geniş olması, Türkiye ve yurtdışındaki merkezlerinin bulunması ile ticari ağının geniş olması, internet arama motorunda arama sıklığı 131 milyon olması, pazar payı 6 küsür milyon Euro olması tanınmışlık düzeyinin yüksek bir marka olduğunu göstermektedir.
Davalının, davacının … markası ile … markalarının ilk iki baskın harfinin … olması, sözcüğün aynı iki harfle başlaması, ikisinin de kısa ve 4 harfli kelimelerden oluşması, ikisinin de benzer punto ve kırmızı renkle şekillendirilmesi, yine aynı ürün sınıfında, aynı ürünlerde ve birbirine renk, tema, şekil, düzen, koku tanımları, desen olan çok benzeyen ambalajlar ile üretilerek satışa sunulması ortalama tüketici nezdinde bırakılan genel izlenimde karıştırılma ihtimali yaratabileceğini göstermektedir.
Markaların karıştırılma ihtimali değerlendirilirken görsel, işitsel, anlamsal olarak inceleme yapılır ve ortalama tüketici gözünde karıştırılma yaratıp yaratmadığına bakılır. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin son kısmına nazaran başlangıcına daha fazla dikkat ederler.
Taraf markaları ortalama tüketici gözünde karşılaştırıldığında ilk iki harfi nedeniyle işitsel ve görsel olarak birbirine çok benzediği görülmektedir. İşbu ürünlerin ortalama tüketicisinin ürünü alırken dikkat düzeyi ürünlerin satış fiyatları düşük olduğundan, düşük olacaktır. Tüketici bu tür ürünlerde çok fazla detaya girmeden, hızlı birkaç saniye içinde karar verecektir. Bu nedenle internette satışa sunulan ürünü arattığında ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali yahut benzer kaynaklardan geldiği ihtimali yaratılacak düzeyde bir benzerlik söz konusudur. Markaların anlamları bakımından, … Fransızca kısa öz, … ise İngilizce esinti anlamına geldiğinden herhangi bir anlamsal benzerlik söz konusu değil ise de davalının yaptığı işle ilgili olarak dünyadaki gelişmeleri takip etmek zorunda olduğu, bu durumun TTK. 20/2 maddesi gereğince basiretli bir tacir olmanın zaruri sonucu olduğu, buna göre davacı ile aynı sahada çalışan davalının birçok ülkede tescilli olan ve yine çeşitli ülkelerde mağazaları bulunan markayı bilmediğini ileri sürmesinin MK.2 maddesi karşısında mümkün olmadığı, davalı …’nın piyasada oldukça bilinen ve tüm dünyada satışa sunulan ilgili sektördeki davacı ürününü bilmemesi, tüm bu benzerliklerin rastlantısal olmadığı, piyasada farklı marka ve ürün ve ambalaj şekliyle çok farklı ürünler bulunmasına rağmen, davalının benzer ambalaj ve ürün içeriğiyle satışa sunduğu … markasını davacıdan 10 yıl sonra… tescil no ile tescil etmesinin, sektörde bilinen bir ürün markasının müşteri kitlesi, dağıtım ağı, ürün kalitesi, tanınmışlık ve itibarından haksız olarak faydalanmak üzere olduğunu gösterir nitelikte olduğundan kötüniyetli olduğu, davalı tarafın tescil başvuru esnasında iyiniyetli olmadığının kabulünün gerektiği sonucuna ulaşılmış olup kötü niyetli tescile dayalı hükümsüzlük şartlarının da oluştuğuna kanaat getirilmiş, hükümsüzlüğe yönelik davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi heyet raporları ve izahı yapılan mevzuat kapsamında kapsamında değerlendirildiğinde;
Davalı her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise de tecavüz davası yönünden internet kullanımlarının bulunduğu ve yine hükümsüzlük talebinde bulunan davacının tescil hak sahipliği dikkate alındığında BAM yetkiye yönelik uygulamaları dikkate alındığında mahkememizin yetkili olduğuna kanaat getirilmiş davalının bu yöndeki itirazlarının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacının “…” marka tescilini ilk olarak 2001 yılında TPMK nezdinde … tescil no. ile yaptırdığı aynı ibareyi taşıyan … ve … sınıfta birden fazla marka tescilinin bulunduğu, davalının benzer ürünleri sattığı yukarıda markasal yönden benzer olduğu belirtilen “…” markasını … tescil no ile 28.11.2018 başvuru tarihi ile tescil ettirdiği, yine davacının … markalı dava konusu “…” ürünlerinin iç kısmını ihtiva eden “…” tasarımını TPMK nezdinde … tescil numaraları ile 01.02.2010 tarihinde tescil ettirdiği, davalının ise … markasıyla satışa sunduğu yukarıda bilgilenmiş kullanıcı gözünde benzer olduğu değerlendirilen “…” tasarımını …tescil no. ile 08.04.2019 tarihinde tescil ettirdiği, davalılar tarafından piyasaya sunulan ürünlerin tasarımlarının davacı tasarımlarıyla iltibasa sebebiyet verdiği gibi davalıya ait marka tescilinin de kötü niyetli olduğu davacı markasının tanınmış marka olduğu gözetildiğinde davalıların gerek kullandıkları tasarımlarda gerekse marka tescilinde tanınmış markayı sulandırmaya yönelik TMK 2 kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan kullanımların gerek SMK 155 gerekse dürüstlük kuralı gereği tescilli olsalar dahi korunmayacağı anlaşılmakla ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere davacının tasarım tecavüzü ve haksız rekabete yönelik talepleri ile kötü niyetli tescile dayalı hükümsüzlük talebinin ve hükmün ilanı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının tasarım tecavüzüne ve haksız rekabete yönelik açmış olduğu davanın KABULÜ ile davalı kullanımlarının (Ambalajlar ve ürün tasarımları yönünden) tescilli tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına,
2-Bu kapsamda tasarım tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiği değerlendirilen davalı tarafından piyasaya sunulan (… markalı ya da farklı marka ve isimle üretilenler dahil) ”…” isimli ürün üretim ve satışının, ithal ve ihracının durdurulmasına, önlenmesine (… Nolu tasarım kapsamında kalan),
3-Davalı uhtesinde olmak kaydıyla bu ürünlerin üretime yarayan -başkaca üretimde kullanılmayan- makine, araç, kalıp, ambalaj, etiket, kutu vs. her türlü tanıtım ve promosyon araçlarına el konulmasına karar kesinleştiğinde masrafları davalıya ait olmak üzere imhasına,
4-Davaya konu tasarımların yer aldığı davalılara ait sitelerden ilgili görsellerin çıkartabilmesi için 2 HAFTALIK KESİN SÜRE VERİLMESİNE, bu süre içerisinde kaldırılmadığı takdirde ilgili sitelere erişimin tümden engellenmesine,
5-İnfazda 05/09/2021 tarihli heyet raporunun dikkate alınmasına,
6-Hükümsüzlüğe yönelik açılan davanın KABULÜ ile davalı adına tescilli … tescil nolu … ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
7-… alan adına erişimin engellenmesine,
8- Hükmün karar kesinleştiğinde masrafları davalılara ait olmak üzere tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanına,
9-Tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 36,30 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Davacı tarafından yapılan: 12.743,00 TL bilirkişi + posta gideri ve 95,20 TL harç olmak üzere toplam 12.838,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
12-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tasarım tecavüzü / haksız rekabet talebine ilişkin 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
13-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen marka hükümsüzlük talebine ilişkin 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı … den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
14-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
15-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸