Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/256 E. 2022/39 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/256 Esas
KARAR NO : 2022/39

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/08/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili …A.Ş.’nin (“…), Türkiye’de endüstriyel otomasyon ve kontrol alanında uzun zamandır faaliyet gösterdiğini, piyasada tanınırlığı yüksek güvenilir firmaların başında geldiğini, aynı zamanda … markasının yetkili distrübitörü olduğunu, Türkiye’de … markasının ürün ve hizmetlerini temin etme ve satışa sunma konusunda tek yetkili olduğunu, buna karşılık kendileri tarafından yapılan tespitlerde davalı tarafça yönetildiği anlaşılan …..ve … isimli internet sitelerinde … markasına ait isim, logo, ve sair yazılı ve görsel içeriklerin kullanıldığını, markaya ait ürünlerin satışının yapıldığını, dava konusu sitelerin “Ürünler” başlığı altında “…” isimli sekme ile de davalı tarafın müvekkilimize ait markanın ürünleri temin ettiği ve satışa sunduğunun görüldüğünü, davalı tarafından yapılan temin etme- satma- teklif sunma açıkça “marka hakkına tecavüz” niteliğinde ve kendisinin hukuki ve cezai sorumluluğunu doğurduğunu, yetkili servis hizmeti verme yetkisi olmadığı halde hizmet verildiğini,müvekkilinin mevcut ve potansiyel müşteri kitlesine hizmet tekliflerinde bulunulduğunu, bahsedilen sitelerde ana Menünün “Teknik Servis Hizmetleri” başlığı altında “…” isimli sekme ile de davalı tarafın müvekkilinin dağıtımını yaptığı markanın on adet ürünü için yetkili servis hizmetini verdiğini, “Ürünler” başlığı altında “… ” isimli sekme ile de davalı tarafın müvekkilimize ait markanın ürünleri temin ettiğini ve satışa sunduğunu, bilgileri ve rızaları dışında yürütülen bu hizmetlerle davalı tarafın, müvekkiline ait mevcut ve potansiyel müşteri kitlesinden haksız kazanç elde ettiğini, bu hususlarda söz konusu ihlale son vermesi için … 13. Noterliği … Yevmiye Numaralı …Tarihli 01.03.2019 tarihinde ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye karşın davalının eylemlerine devam ettiğini, bu neden ile müvekkilinin marka haklarına tecavüzün ve davalının bu eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile eylemlerinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini ve menini işbu dava sonuçlanana kadar uyuşmazlık konusu ürünlerin davalı tarafın internet sitesinden kaldırılması için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket kurucularının 2012 yılından önce davacı şirket bünyesinde 10 yılı aşkın süre çalıştığını, 2012 yılında …Ticaret Limited Şirketi’ni kurduklarını, müvekkil şirketin, … makineleri üzerinde kullanılan arızalı kontrol ünitelerini kullanılabilir hale getirme noktasında mühendislik çözümleri sunduğunu, makul fiyatlı parçalarla sektördeki iddiasını genişleterek, bilinir hale geldiğini; sistem kurulumu, ürün tedariki, eğitim hizmetleri ve piyasadaki muhtelif markalı ürünler için teknik (özel) servis hizmeti sunduğunu; bu hizmet kapsamında gerekli olan yedek parçaların bir kısmını kendinin ürettiğini, bir kısmını ithal ettiğini, bir kısmını da iç piyasadan temin ettiğini, müvekkil şirket tarafından satılan ürünlerin arasında taklit ürün olmadığını; ya orijinal … markalı ürünler satıldığını ya da üçüncü kişiler tarafından üretilen farklı markalara ait orijinal ürünleri sattıklarını, söz konusu ürünlerin … markalı ürünlerde kullanılıyor olmasının … markasına tecavüz edildiği anlamına gelmediğini, orijinal ürünlerin bir kez piyasaya sürüldükten sonra söz konusu ürünler üzerinde marka sahibinin haklarının tükendiğini, dolayısıyla marka sahibinin bu mallar üzerinde markanın kullanımını engelleyemeyeceğini, sahibine münhasır haklar sağlayan marka hakkının, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde serbestçe kullanılabileceğini, birçok firmanın …, …, …, … gibi markalı ürünler için yedek parça, eş değer parça üretip, satışa sunmanın yanı sıra muhtelif markalar için özel servis hizmeti verdiğini, somut olaydaki gibi kontrol sistemleri için yedek parça üreten, eş değer ürünlerin satışını gerçekleştiren veya özel servis hizmeti sunan bir tacirin, söz konusu ürünlerin … markalı ürünlere uygun olduğunu, … markalı ürünlerin servisinin yapıldığını belirtmesinin, internet sitesine bu şekilde ibarelerin yer almasının doğal olduğunu, müvekkilinin … markalı ürün satışı, dağıtımı yapmadığını, sadece … markalı ürünleri tamir ettiğini belirtmek için bu markayı kullandığını, müvekkilinin markasının olup, gerek basılı evrakında, tanıtıcı materyallerinde ve gerekse web sitesinde baskın unsur olarak markasını kullandıklarını, müvekkilin … markası yanında dava dışı şirketlere ait …, … ve … markalarını kullanırken yaptığı tercihler dikkate alındığında, hiçbirini baskın unsur olarak kullanmadığını, davacı şirketin … markalı ürünlerin distribütörü veya yetkili servisi olmasının, müvekkilinin teknik (özel) servis olarak bu ürünlerle ilgilenemeyeceği, ilgili tüketicilere fiyat bilgisi veremeyeceği, bu markaları ürünlerin yedek parçalarını, eş değer parçalarını üretip satamayacağı anlamına gelmediğini, müvekkili şirketin 7 yıldan beri, davacının tecavüz olarak nitelendirdiği fiilleri sürdürerek tüketicilere hizmet verdiğini, davacının, müvekkil şirket yetkililerinin bu işle iştigal ettiklerini ve … markasını ilk günden bu yana bu şekilde kullandıklarını bildiğini, davacının aradan 5 yıldan fazla zaman geçtikten sonra huzurdaki davayı açmasının kabul edilemeyeceğini, bu neden ile zamanaşımı nedeniyle usulden reddini, müvekkilinin markayı kullanımının “dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde” olduğunun
kabulü ile davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkili olduğu, ürün satışı ve özellikle ürünlerin tamiri konusunda hak sahibi firmadan tek yetkili kılınması karşısında, davalının 3. kişileri yanıltacak şekilde markayı web sitesinde kullandığını ve bu kullanımda bulunurken de herhangi bir lisans hakkının elinde bulunmadığını, bir fiilin markaya tecavüz olarak nitelendirilebilmesi için o markanın orijinal ürünlerinin satılıp satılmadığının bir önemi olmadığını, davalının açık bir şekilde tüketicileri yanıltacak şekilde, anahtar sözcükler kullanarak, lisans hakkı sahibi olmadığı ürünlerin hem satışını hem de tamiratı konusunda kendisini yetkili gibi göstermesinin lisans hakkının açık bir şekilde ihlali olup, açık bir şekilde haksız rekabet oluşturduğunu, davalının müvekkilinin markasına ait ürün ve hizmetleri haksız bir şekilde temin ederek, pazarlayarak ticari alana sunduğunu ve bu kapsamda markaya tecavüz niteliğindeki fiilleri işlediğini, tükenme ilkesinin ”marka sahibinin ilk satış hakkı” olduğunu, marka sahibinin, o marka üzerinde, markayı kullanarak başkalarının izinsiz üretim ve satış yapmalarını yasaklama hakkı, lisans verme hakkı, devretme hakkı gibi tüm sair haklarının devam ettiğini, davalının dava konusu internet sitesindeki … marka ürünlerin altına keywords ekleyerek Google arama motorunda kendisinin internet sitesinin en önde çıkmasını sağladığını, davalının eylemlerinin duyuru maksadını aştığını, davalının, … markasını dürüstlük kurallarını ihlal ederek “anahtar kelime” olarak kullandığını, böylece arama motoruna “… yetkili servis” yazınca müvekkili … markasının yetkili distribütörü olmasına rağmen müvekkilinin internet sitesinin çıkmadığını, davalının internet sitesinin aramada ilk iki sırada çıktığını, davalının tüketiciyi yanıltan bu eylemlerinin markaya tecavüz teşkil ettiğini, müvekkilinin … markasının Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olduğu için Türkiye’de … markasının ürün ve hizmetlerini temin etme ve satışa sunma konusunda tek yetkili olduğunu, davalının özel servis olarak … markalı ürünlere tamirat hizmeti vermesi de marka hakkına ihlal oluşturduğunu müvekkilinin … markasının tek resmi distribütörü olarak … markalı ürünlerin tamiratını yapmaya da münhasır yetkili olduğunu davalının markaya tecavüz eylemleri halen devam ettiğinden tecavüz süresince zamanaşımının söz konusu olamayacağını bu neden ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu markanın tek yetkili distribütörü olsa bile bu sıfatına dayanarak paralel ithalatı engelleyemeyeceğini, ilk satış hakkının, marka hakkının tükenmesinin ön koşulu olduğunu Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 152. maddesinde Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde marka sahibi ya da marka sahibinin izni ile piyasaya sunulan mallar üzerindeki marka hakkının tükeneceğinin belirtildiğini, müvekkilinin alan adlarının kaynağı görüntülendiğinde “…” olarak “…” …, Tel: …” ibarelerine yer verdiğinin görüldüğünü, müvekkili şirketin tek başına … markasını alan adlarına endeksleyerek anahtar kelime olarak kullanmadığını, davacının 26.07.1999 tarihinde edindiği, … şeklindeki alan adının arama motorlarında üst sırada çıkmaması müvekkilin kullandığı başlıklardan değil davacının interneti etkin şekilde kullanamamasından kaynaklandığını, … ibaresinin tek başına veya YETKILI, TÜRKİYE gibi ibarelerle aranması sonucunda çıkan sonuçlara bakıldığında, … ibaresi tek başına yazıldığında ilk sırada müvekkili ile alakası olmayan …, daha sonra davacı firma … olarak, daha sonra yine davacı firma … olarak, daha sonra … adlı üçüncü bir firma, daha sonra ise müvekkili … başlığının çıktığını, … yazıldığında ilk sırada müvekkili ile alakası olmayan …, daha sonra davacı firma .. olarak, daha sonra yine davacı firma … olarak, daha sonra ise müvekkil …başlığı ile çıktığını hatta müvekkilinden sonra…, sayfanın en altında …gibi dava dışı firmalar çıktığını; bu çıktılardan davacının iddiasının aksine … ürünlerin tek satış yetkisinin davacıda olmadığının, söz konusu ürünleri … veya … gibi firmaların da gerçekleştirdiğini müvekkilinin sadece özel servis hizmeti sunduğunu internet sitelerinin sıralanmasında kullanılan ibarelerin, bu ibarelerin kullanım sıklığının, yapılan paylaşımların güncelliğinin, sitenin açılma hızının aktif bir faktör olarak göz önüne
alınması gerektiğini .. markalı ürünlerin özel servis olarak müvekkilince tamir edilmesi, bu işlemlerle ilgili tüketiciye bilgi verilmesi ticari hayatın bir gereği olduğunu ve davacının tekeline verilemeyeceğini bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
TPMK kayıtları celp edilmiş olup, “…” ibareli markanın davacı … adına… no ile 13/07/2018 tarihinde tescil olunduğu anlaşılmıştır. Tescil 18.03.2019 tarihinde sicile kaydedilmiş ve 31.05.2019 tarih ve 459 sayılı Resmi Marka Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Dosya içeriğinde, … şirketi ile davacı arasında 19.12.2001 tarihli Temsilcilik Sözleşmesi imzalandığı görülmüştür. Sözleşmenin tarafı olan … şirketi ile … sicil numarası ile tescilli … markasının sahibi olarak görünen …’nın Türk Patent ve Marka Kurumu’na (“Türk Patent) bildirilen adresinin aynı olduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya sunulan deliller ve belgelerin değerlendirilmesi, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davalı kullanımlarının SMK 7/3-5 mad. göz önünde bulundurulduğunda markaya tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, davalı tarafça internet kullanımlarında markanın anahtar sözcük olarak kullanılıp kullanılmadığı, kullanımın tespiti halinde bunun da ticari dürüstlük kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere dosya alanında uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 08/10/2020 tarihli heyet raporda özetle; dava konusu … alan adı sahibi/yetkilisi bilgileri kontrol edildiğinde; alan adının 18.09.2012 tarihinde alındığı, alan adı sahibi/yetkilisi bilgileri arasında …Şti. …bilgilerinin görüldüğünü, … Anasayfaya girildiğinde raporda görüleceği üzere dönen resimler kısmında “… Tamiri Uzman … Tamircisini Arıyordunuz, artık buldunuz. …, …, …, …, … hangi model, hangi arıza varsa çözüm burada ve Buton üzerinde … Çalışsın İşim Yürüsün!” ibaresinin görüldüğünü, ürün kategori linkinde görüleceği üzere ürünler menüsünde … kategorisi altında ürün/ürünlerin görüldüğünü, benzer linklerin var olduğunu, rapordaki ekran görüntüsünde de görüleceği üzere cybelec yetkili servis şeklinde arama yapıldığında 1. sayfada 1. ve 2. sırada … alan adının çıktığını, bu … web sitesi içerisinde … yetkili servis ibaresinin tamamı birebir geçmediğinin söylenemeyeceğini, … servis, … teknik servis şeklinde olan sonuçlar da getirildiğini, dosya içeriğinde, … şirketi ile davacı arasında 19.12.2001 tarihli Temsilcilik Sözleşmesiimzalandığını, sözleşmenin tarafı olan … şirketi ile… sicil numarası ile tescilli … markasının sahibi olarak görünen…’nın Türk Patent ve Marka Kurumu’na (“Türk Patent) bildirilen adresinin aynı olduğunun tespit edildiğini, dosyadaki mevcut bilgilerden anlaşıldığı üzere, davaya konu markanın SMK kapsamında korunan markalardan olması, markayı taşıyan malların Türkiye’de piyasaya sunulması, markayı taşıyan malların marka sahibinin rızası dahilinde piyasaya sunulması koşullarının oluşması nedeni ile takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davacının her ne kadar … marka ürünlerin Türkiye’de satışını münhasıran yapabilecek tek yetkili distribütör olsa da davalının paralel ithalat yolu ile orijinal
… markalı ürünleri satmasına engel olamayacağı, açıklanan nedenler ile davalının … marka ürünleri satmasının …sicil numarası ile tescilli … markasına tecavüz fiilini oluşturmadığı kanaatine varıldığı, davalının haksız rekabeti doğuran herhangi bir eylemi tespit edilemediğinden, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, TTK’nın haksız rekabet hükümlerinin mevcut olayda uygulanamayacağı kanaatine varıldığı sonuç olarak; dava konusu … alan adı sahibi/yetkilisi bilgileri kontrol edildiğinde; alan adının 18.09.2012 tarihinde alındığı, alan adı sahibi/yetkilisi bilgileri arasında … – … Şti. – … mahallesi …Sok. No 2 Daire 5 …, … +… -…bilgilerinin olduğu görülmüş olup çıktısının ekte sunulduğunu, … Anasayfaya giriş yapıldığında dönen resimler kısmında …Tamiri Uzman … Tamircisini Arıyordunuz, artık buldunuz. …, …, …, …, … hangi model, hangi arıza varsa çözüm burada ve Buton üzerinde … Çalışsın İşim Yürüsün! ibaresinin olduğu, … linki içerisinde Ürünler menüsünde …PARÇALARI kategorisi altında ürün/ürünler olduğu, … içerisinde Teknik Servis menüsünde … TAMİRİ kategorisi altında ürün/ürünler olduğu, … alan adı içerisinde bulunan web sitesi kaynak kodları dava konusu … ibaresi ile ilgili incelendiğinde … ibaresinin Anahtar Kelime (keyword) olarak kullanılmadığı, fakat … ibaresi her ne kadar Anahtar Kelime (keyword) olarak kullanılmamış olsa da Google Arama Motorunda arama sonuçlarında web siteleri 2 farklı yöntem ile ilk sayfalarda çıkabildiğini; 1. Yöntem’in : Google’ın ücretli reklam hizmeti olan Google Adwords (Ads) hizmeti olduğunu, 2. Yöntem’in : Ücretsiz olarak SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) uygulayarak organik bir şekilde web sitenizin ilk sayfalarda çıkmasını sağlayabileceğini, dava konusu … ibaresinin organik olarak Google Arama Motorunda yapılan arama sonucunda ilk sayfada çıkması olduğundan 2. Yöntem ele alınacağını, Google Arama Motoru; Web sitenizin arama sonuçlarında ilk sayfalarda çıkabilmesi için bir çok kriteri göz önünde bulundurarak filtreleme yaptığını, arama sonucunda çıkmasını istediğiniz ibare/marka isminin sadece … bölümünde … (Anahtar Kelime) kısmında kullanılmamasıyla ilk sayfalarda çıkmaması gibi bir durum söz konusu olmadığını, anahtar Kelime kısmında yazmasa bile diğer kısımlarda olması (Örn: Title, Description, URL Link Yapısı içerisinde) Google arama motorunun değerlendirmesine alınıp filtreleme yapılarak sıralamaya konulabildiğini, Web Sitesi içerisinde Anahtar Kelime kısmında kullanılmadan Örneğin: Ürün Adı, Ürün Açıklaması (İçerik), Menüde/Kategori, Etiketlerde kullanım gibi durumlarda ibare/marka ismi arama sonuçlarında çıkabildiğini, tabi sadece Ürün Adı, Ürün Açıklaması, Menüde kullanım da yetmediğini, bunların dışında da birçok kriter olduğunu, Mesela; link yapısı, site haritası, mobil uyumluluk, alan adı yaşı, içerik uzunluğu gibi bu ve bunlara benzer daha birçok kriter kontrol edilerek filtrelemeler gerçekleştirildiğini, …-tamiri/ linki kaynak kodlarına bakıldığında Başlık (Title), Link yapısı içerisinde … ibaresinin olduğu, … alan adı içerisi kontrol edildiğinde … alan adının … alan adına yönlendirildiği, “… yetkili servis” şeklinde Google arama motorunda arama yapıldığında 1. Sayfada 1. ve 2. sırada … alan adının çıktığı, tabi bu … web sitesi içerisinde … yetkili servis ibaresinin tamamı birebir geçmediğinin söylenemeyeceği, … servis, … teknik servis şeklinde olan sonuçların da getirildiği, (Bu sıralamaların zaman zaman değişiklik gösterdiğini) … ibaresi ile Google arama motorunda arama yapıldığında … alan adının 1. Sayfa en alt sırada olduğunun görüldüğü, … ibaresi ile arama yapıldığında 1. Sayfa 1. Sırada …, 2. Sırada … alan adının bulunduğunun görüldüğü, (Bu sıralamaların zaman zaman değişiklik göstermektedir.)
Google arama motorunda “… türkiye” şeklinde arama yapıldığında 1. Sayfa 1. Sırada …, 2. Sırada … com alan adının bulunduğu ve “… Türkiye Özel Servisi … Makine” yazdığı, 3. Sırada … alan adının bulunduğu, Google arama motorunda “…” şeklinde arama yapıldığında 3. Sayfada… alan adının bulunduğu, … alan adı içerisinde bulunan web sitesi içerisinde “…Makine, … ve… modelleri için her türlü tamir ve servis hizmetlerini vermektedir.” yazdığı, … alan adı içerisinde bulunan web sitesi içerisinde “…kontrol üniteleri için … Tuş takımı stoklarımızda bulunmaktadır. Ayrıca … için LCD ekranları
da stoklarımızdan temin edilmektedir.” yazdığı, … alan adı içerisinde bulunan web sitesi içerisinde “… ve … kartları … kontrol ünitelerinde kullanılan eksen kartlarıdır. Stoklarımızda bulunmaktadır.” yazdığı, … alan adı içerisinde bulunan web sitesi içerisinde “… kartını yedek parça olarak …’den temin edebilir ya da tamir edilmesi için teknik servisimize ulaştırabilirsiniz.” Yazdığı, sonuç olarak SMK m. 7 hükmü uyarınca tescilli … markasına tecavüz eyleminin oluşmadığı, yönünde kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle; davalının kendi web sitesinde davacı adına tescilli marka olan … ibaresini kullanarak aynı isimle yedek parça üretip eşdeğer ürün sattığını, tespit ettiğini, bu tespite rağmen bilirkişinin bunu “paralel ithalat ve dürüstülük kullanım ilkesine” bağlamında değerlendirmesi hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda
somut olayda eşdeğer ürünün de marka adı kullanılarak pazarlama faaliyetine konu edildiğini dikkate almadan ortada ihlalin bulunmadığını iddia ettiğini, bilirkişi ürünlerin orijinal olup olmadığı hakkında hiçbir araştırma yapmadan “paralel ithalaat ve dürüst kullanım” ilkesi çerçevesinde değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket bu ürünleri davalıdan veya …’dan almadığına göre bu durumun tespiti gerektiğini, bilirkişinin, davalı şirket web sayfasında sunulan … ürünlerin orijinal olup olmadığının tespiti için davalı şirketin ticari defterlerine bakması gerekirken eksik incelemesi hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin davalı şirketin web sitesinde … isminin kullanıldığı, davalı şirketin arama motorunda aynı keywords ve adwords lerde olduğu gibi davacı markasının kullanarak üstte çıkması açısından program kullandığı gibi tespitlerine rağmen yaptığı değerlendirme arasında çelişki mevcut olduğunu, davacının Türkiyedeki yetkili distribütör olduğunu tespit etmesine karşın paralel ithalat yolu ile … markalı tescilli ürünlerimizin satışını yapan davalı şirketin markaya tecavüz etmediğini beyan ederek eksik inceleme yaptığını, marka tecavüzünün olmadığı değerlendirmesi hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin ticari defterlerinin celbi ile iddia ettiği orijinal ürün sattığı iddiasının doğruluğunun tespit edilmesi ile davalının müvekkil markasına eşdeğer ürün üretiminin beyanının işbu raporda başta işbu hususlar ve diğer itiraz nedenleri çerçevesinde
değerlendirilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili 25.01.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle: “Düzenlenen 8.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda … markasının tecavüz teşkil etmediği ve haksız rekabet koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir. Orijinal ürün satışı, marka ihlali olarak değerlendirilemez. … izah edilen nedenlerle, müvekkil fiillerinin tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğinden davacı iddialarının reddi ile huzurdaki davanın tüm talepler yönünden reddini.” Talep etmiştir.
Mahkememiz 28/01/2021 tarihli Duruşmasında “1-Davalı vekiline şirkete ait ticari defterleri sunması yahut yerinde inceleme talebini adresle birlikte bildirebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde ticari defterleri sunmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına, ( ihtarat yapıldı. )
2-1) nolu ara karar yerine getirildiğinde; dosyanın rapor sunan heyete Mali Müşavir de eklenmek sureti ile tevdii ile, davalı tarafça piyasaya sunulan ürünlerin davalıya ait ticari kayıtlar ev ticari evraklar incelenmek sureti ile orjinal ürünler olup olmadığı, paralel ithalat sebebi ile temin edilip edilmediği hususları ve davacının eşdeğer üretime ilişkin iddiaları yönünden Makine Mühendisince gerekli değerlendirme yapılarak davacının rapora yönelik itirazları cevaplandırılmak suretiyle EK RAPOR tanziminin istenilmesine” karar verilmiş olup Ticari Defter Kayıtları da incelenmek üzere Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiş, alınan 25/05/2021 tarihli ek raporda özetle; bilişim konusundaki tespitler detaylı bir şekilde yapılarak kök raporda sunulduğunu, …’nin ticari defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 sayılı TTK. m. 64, 65 VUK. m. 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, satış Faturaları incelendiğinde, fatura açıklamalarının yukarıda dökümü yapıldığı şekilde olduğu, … açıklamalı ürünlerin satışı ve tamirinin yapıldığının tespit edildiğini, fakat satılan ürünlerin ticari defter ve faturalar üzerinden orijinal ürün olup olmadığının tespit edilemediğini, İthalat beyannameleri incelendiğinde, … numaralı beyannamedeki ticari tanımın “İŞLEME MAKİNALARINA AİT AKSAM VE PARÇALAR” olduğu, ithalatın …’dan yapıldığı, ayrıca ithalat gümrük beyannamesinin (31.12.2018 tarihli) ekinde olan 19.12.2018 tarihli fatura incelendiğinde, faturanın açıklamasında “……., …,…., …,” yazdığı görülmüş, ithalat beyannamesinde “…” açıklamasına rastlanmadığını, bununla beraber, davalının düzenlediği … tarihli … numaralı satış faturası ile … Şti.’ye “…” açıklamalı satış yapıldığı tespit edildiğini, ithal edilen “…” ile satışı yapılan ürünün aynı ürün olup olmadığı orijinal ürün olup olmadığı veya sahte olup olmadığı defter kayıtlarından tespit edilemediğini, yerinde yapılan mali incelemede, davalı şirketin satış faturaları kontrol edildiğinde, … tarihli … sıra numaralı satış faturası ile “…” satışı yapıldığının görüldüğünü, yapılan incelemede bu ürünün nereden tedarik edildiği araştırıldığında, ürünün 06.08.2019 tarihli …. Gümrük Beyannamesi ile …’dan …. tarihli … numaralı fatura ile ithal edildiği tespit edildiğini, Gümrük Beyannamesinde ürüne ait ticari tanımın “İşleme Makinalarına ait aksam ve parçalar” olduğu, gtip numarasının ise … olduğu, fatura incelendiğinde içeriğinde …, …, …, …, … ve … açıklaması olan ürünlerin ithal edildiği tespit edildiğini, söz konusu ürünlerin dava konusu … ürününün parçaları olduğu anlaşıldığını, buradan hareketle heyetlerinde, davalı tarafından ithal edilen … ürünlerinin orijinal olabileceği kanısı oluşmuşsa da en sağlıklı değerlendirmenin ancak yerinde parçaların incelenmesi ile yapılabileceğini, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere ticari defter kayıtlarının ve ithalat belgeleri incelendiğinde davalının … ürünleri İtalyan bir firmadan ithal ettiği ve iç pazarda sattığının anlaşıldığını, belgelerden edinilen intibada ürünlerin orijinal olabileceği ancak en sağlıklı değerlendirmenin ancak ithalatı yapılan, satılan ayrıca tamiratı yapılan ürünlerin örneğinin bizzat yerinde veya dosyaya temin edilmesi halinde incelenmesi ile mümkün olabileceği; örnek ürünler dosya içine alındığı takdirde veya davalı şirket merkezinde yerinde inceleme yapılmak üzere heyetimize yetki verilemesi durumunda, davalı ve davacının temin edeceği ürünlerin orjinal ambalajlarıyla birlikte fiziksel olarak ve faturalar üzerinden temin kaynakları incelenerek, orjinal ürünler olup olmadığı konusunda görüş bildirmenin sağlıklı olacağı görüş ve kanaatine vardıkları belirtilmiştir.
İş bu dava markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile iîişkilendiribne ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /ifcra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanmast veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Yine aynı maddenin 5. Bendi ” Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.” hükümlerini içermektedir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Bununla birlikte SMK marka hakkına sınırsız bir koruma sağlamamakta, bazı hallerde istisnai olarak marka hakkı korumasının kapsamı dışına çıkılmaktadır. SMK m. 7/5 ve m. 152 bu istisnai hallere örnek teşkil etmektedir.
SMK’nın 7/5. maddesi, marka hakkının mutlak hak niteliğinden doğan kapsamlı korumanın sınırını oluşturmaktadır. Hüküm, üçüncü kişilerin kendi, adresi, iş yeri, mal ve hizmetleri ile ilgili açıklama yapma özgürlüğünün beraberinde getirdiği bir durumu düzenlemekte ve bu hükümle marka olarak tescil edilmiş isim, rakam, slogan ve sıfatların üçüncü kişilerin kullanımına kapatılmasını engellemektedir. Bu itibarla, kullanımın dürüstlük kurallarına uygun olması koşulu ile üçüncü kişilerin kendi ticari ve sınai konularıyla ilgili olarak markayı kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.
Bahse konu yasanın “Hakkın tüketilmesi” başlıklı Madde 152 e göre ” (1) Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır. (2) Marka sahibi, birinci fıkra hükmü kapsamına giren ürünlerin üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme hakkına sahiptir.” hükümlerine amirdir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Paralel ithalat olgusu;
Kanun hükmünde ifade edilen tükenme ilkesi, marka sahibi veya onun rızası dâhilinde üçüncü kişiler tarafından belli bir coğrafi bölgede piyasaya sunulan markalı malların tedavülüne marka hakkına dayanılarak engel olunamamasını ifade eder. Paralel ithalat durumunda da marka hakkının tükenmesi söz konusudur.
Bir ülkede veya ekonomik birlik sınırları içerisinde piyasaya sürülmüş ve satılmakta olan malların aynısının, üçüncü kişilerce marka sahibinin izni alınmaksızın yurt dışından o ülkeye ithali paralel ithalat olarak adlandırılmaktadır. Bu tanım çerçevesinde Türkiye’de üreticisi veya distribütör tarafından piyasaya sürülmüş malların aynısının, bir başkası tarafından başka bir ülkeden Türkiye’ye ithali, paralel ithalat olarak değerlendirilecektir.
Paralel ithalattan söz edebilmek için ithalat konusu malların orijinal almaşı ve marka sahibinin rızası dâhilinde piyasaya sunulmuş bulunması gerekir. Ayrıca ithalat ülkesinde markalı malların daha önce piyasaya sunulmuş olması gerekmektedir. Bu şekilde Sınai Mülkiyet Kanunu’nun m. 152 anlamında marka tescilinden doğan hakların tükenmesinden ve paralel ithalatın hukuka uygunluğundan bahsedilebilecektir.
Yargıtay 11. HD’nin 1998/7997E., 1999/2098K. ve 12/3/1999 tarihli POLICE kararına göre: “Münhasır ticari marka Lisans Sözleşmesine konu olan malın, marka sahibi veya onun izni ile tek sancı veya münhasır lisans hakkı sahibi tarafından Türk iç pazarına sunulmadan üçüncü kişi tarafından ithali marka hakkına tecavüz oluşturur. Markalı malların Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi, bu malları yurt dışına satar (veya yurt dışında menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse) bunların üçüncü kişiler tarafından yurt dışından satın alınarak Türkiye’ye ithaline (paralel import) engel olamaz. Bu durumda marka sahibi ancak, malın ithalinden sonra değiştirilerek veya kötüleştirilerek özgün niteliği bozularak ticari amaçla kullanılması halinde bunu önleme yetkisine sahiptir.”
Yargıtay 11. HD’nin 1999/2086E., 1999/4505K. ve 26/5/1999 tarihli … kararı da aynı yönde şu hükümlere yer vermektedir. “556 sayılı KHK’nın 13/1. ve bu maddenin mehazı olan 89/104 sayılı yönergenin 7.1.maddesinde “marka sahibi tarafından veya onun izni ile markayı taşıyan malların piyasaya sunulmasından sonra marka sahibi, markanın bu mallarla ilgili olarak kullanılmasını yasaklayamaz.” hükmü getirilmiştir. Buna yasal düzenleme ve uygulamada “Marka Hakkının Tüketilmesi” kavramı denilmektedir. Markalı bir ürün marka sahibi ya da onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından piyasaya sürülünce hak tüketilmiş olmakta arlık marka sahibi için markayı taşıyan malın sonraki satışlarına müdahale etme hakkı ortadan kalkmaktadır. Uluslararası litaratürde buna “Paralel İthalat” veya “Gri mallar ticareti”” denilmektedir.
Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık Konseyi’nin 6/3/1995 tarih ve 1/95 sayılı kararı çerçevesinde, ülkemiz, bu kararın yürürlüğe girmesinden önce ticaret ve hizmet markaları ile ilgili mevzuatını (1/95 sayılı konsey kararının 8 numaralı eki (md 4.3) uyarınca yerine getirerek 556 sayılı markalar hakkındaki KHK’yı yürürlüğe sokmuş ve bu KHK’nın 13/l.maddesi uyarınca Avrupa Topluluğundaki uygulamaya paralel kendi iç mevzuatını düzenlemiştir. Bu ilkeye göre tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından markanın tescilli bulunduğu ülkede ve Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi ürettiği markalı malları kendi menşe ülkesinden başka bir ülkeye ihraç eder veya markalı malları menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse, bunların 3. kişiler tarafından usulüne uygun şekilde o ülkeden Türkiye’ye ithaline, (Paralel import) engel olamaz. Aynı ilke yabancı markayı taşıyan malların Türkiye’de münhasır lisans sahibi durumunda ve marka sahibinin izni ile bu markayı adına tescil ettirmiş bulunan kişi bakımından da geçerlidir. Ancak marka sahibi veya münhasır lisans hakkı sahibi markalı mallarını piyasaya sunmasından sonra üçüncü kişiler tarafından menşe ülkesinden veya başka ülkelerden markalı emtianın değiştirilerek veya kötüleştirilerek malın özgün niteliğinin bozularak ithal edilmesi, bu tür malların ticari amaçla kullanılması halinde bunu önleme yetkisine sahiptir. (Prof.Dr. Sabih Arkan. Marka Hakkının Tüketilmesi, Prof.Dr.Ali Bozer’e Armağan Slh.202 vd. Av.Kutlu Oytaç-Markalar Hukuku 1999 sh.36 vd.)
Somut olaya dönüldüğünde;
Söz konusu marka tescilinden doğan hakların uygulanabilmesi için her şeyden önce markaya tecavüz eylemine konu işaretin daha önce tescil ettirilmiş bir marka veya tescil başvurusuna konu edilmiş bir işaret ile aynı veya benzer olması gerekir.
Huzurdaki davanın anlaşmazlık konusunun davalıya ait “… ve … isimli internet sitelerinde … markasına ait isim, logo ve sair yazılı ve görsel içeriklerin kullanıldığı, markaya ait ürünlerin satışının yapıldığı, yetkili servis hizmeti verme yetkisi olmadığı halde hizmet verildiği, bahsedilen sitelerde ana menünün “Teknik Servis Hizmetleri” başlığı altında “…” isimli sekme ile de davalı tarafın davacının dağıtımını yaptığı markanın on adet ürünü için yetkili servis hizmeti verdiği, “Ürünler” başlığı altında “…” isimli sekme ile de davalı tarafın davacıya ait markanın ürünleri temin ettiği ve satışa sunduğu, davalı tarafın, davacıya ait mevcut ve potansiyel müşteri kitlesinden haksız kazanç elde ettiği iddiaları karşısında davalı şirketin, abkant pres makineleri üzerinde kullanılan arızalı kontrol ünitelerini kullanılabilir hale getirme noktasında mühendislik çözümleri sunduğunu; makul fiyatlı parçalarla sektördeki iddiasını genişleterek, bilinir hale geldiğini; sistem kurulumu, ürün tedariki, eğitim hizmetleri ve piyasadaki muhtelif markalı ürünler için teknik (özel) servis hizmeti sunduğu, bu hizmet kapsamında gerekli olan yedek parçaların bir kısmını kendinin ürettiği, bir kısmını ithal ettiği, bir kısmını da iç piyasadan temin ettiği, ürünlerin arasında taklit ürün olmadığı, ya orijinal …. markalı ürünler satıldığı ya da üçüncü kişiler tarafından üretilen farklı markalara ait orijinal ürünleri sattıkları, söz konusu ürünlerin …. markalı ürünlerde kullanılıyor olmasının … markasına tecavüz edildiği anlamına gelmediği orijinal ürünlerin bir kez piyasaya sürüldükten sonra söz konusu ürünler üzerinde marka sahibinin haklarının tükendiğini, dolayısıyla marka sahibinin bu mallar üzerinde markanın kullanımını engelleyemeyeceği, sahibine münhasır haklar sağlayan marka hakkının, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde serbestçe kullanılabileceği, gerek basılı evrakında, tanıtıcı materyallerinde ve gerekse web sitesinde baskın unsur olarak markasını kullandıkları savunmaları karşısında davalının bu eylemlerinin davacının marka haklarına tecavüz haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekilinin rapor sonrası ileri sürdüğü eşdeğer ürünlere ilişkin iddialar markaya tecavüzün konusu olmayıp patent ya da faydalı modele tecavüz iddiaları kapsamında ele alınabilecek konular olup markaya tecavüz yönünden EŞ DEĞER TARTIŞMASI YAPILMAYACAĞINDAN davanın da genişletilmesi niteliğindeki bu itirazlarına itibar olunmamıştır.
Raporlardaki tespitlerde; bilişim incelemesinde www.rfmakine.com alan adı içerisinde bulunan web sitesi kaynak kodları incelendiğinde … ibaresinin Anahtar Kelime (keyword) olarak kullanılmadığı, fakat … ibaresi her ne kadar Anahtar Kelime (keyword) olarak kullanılmamış olsa da Google Arama Motorunda arama sonuçlarında web siteleri 2 farklı yöntem ile ilk sayfalarda çıkabildiğini; 1. Yöntem’in : Google’ın ücretli reklam hizmeti olan Google Adwords (Ads) hizmeti olduğunu, 2. Yöntem’in : Ücretsiz olarak…(Arama Motoru Optimizasyonu) uygulayarak organik bir şekilde web sitenizin ilk sayfalarda çıkmasını sağlayabileceğini, dava konusu … ibaresinin organik olarak Google Arama Motorunda yapılan arama sonucunda ilk sayfada çıkması olduğundan 2. Yöntem ele alınacağını, Web Sitesi içerisinde Anahtar Kelime kısmında kullanılmadan, Menüde/Kategori, Etiketlerde kullanım gibi durumlarda ibare/marka ismi arama sonuçlarında çıkabildiğini, tabi sadece Ürün Adı, Ürün Açıklaması, Menüde kullanım da yetmediğini, bunların dışında da birçok kriter olduğunu, link yapısı, site haritası, mobil uyumluluk, alan adı yaşı, içerik uzunluğu gibi bu ve bunlara benzer daha birçok kriter kontrol edilerek filtrelemeler gerçekleştirildiğini, …-tamiri/ linki kaynak kodlarına bakıldığında Başlık (…), Link yapısı içerisinde … ibaresinin olduğu, … alan adı içerisi kontrol edildiğinde … alan adının … alan adına yönlendirildiğinin tespit edildiği, İthalat beyannamelerine yönelik incelemede … numaralı beyannamedeki ticari tanımın “İŞLEME MAKİNALARINA AİT AKSAM VE PARÇALAR” olduğu, ithalatın …’dan yapıldığı, ayrıca ithalat gümrük beyannamesinin (31.12.2018 tarihli) ekinde olan 19.12.2018 tarihli fatura incelendiğinde, faturanın açıklamasında “…., …,” yazdığı görüldüğü, ithalat beyannamesinde “…” açıklamasına rastlanmadığı, bununla beraber, davalının düzenlediği 09.01.2019 tarihli … numaralı satış faturası ile … Şti.’ye “… ” açıklamalı satış yapıldığının tespit edildiği, ithal edilen “…”” ile satışı yapılan ürünün aynı ürün olup olmadığı orijinal ürün olup olmadığı veya sahte olup olmadığı defter kayıtlarından tespit edilemediği, yerinde yapılan mali incelemede, davalı şirketin satış faturaları kontrol edildiğinde; …tarihli … sıra numaralı satış faturası ile “…” satışı yapıldığı, yapılan incelemede bu ürünün nereden tedarik edildiği araştırıldığında, ürünün 06.08.2019 tarihli … Gümrük Beyannamesi ile …’dan … tarihli … numaralı fatura ile ithal edildiğinin tespit edildiği, Gümrük Beyannamesinde ürüne ait ticari tanımın “İşleme Makinalarına ait aksam ve parçalar” olduğu, gtip numarasının ise … olduğu, fatura incelendiğinde içeriğinde …, …, …, …, … ve …açıklaması olan ürünlerin ithal edildiğinin tespit edildiği, söz konusu ürünlerin dava konusu … ürününün parçaları olduğunun anlaşıldığı, net bir sonuca ancak yerinde parçaların incelenmesi ile varılabileceğinin belirtildiği, davalının orijinal … marka ürünleri paralel ithalat yolu ile Türkiye’de satışını gerçekleştirdiğinin anlaşıldığına yönelik tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporları izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı taraf …markasının yetkili distrübitörü olduğu, Türkiye’de… markasının ürün ve hizmetlerini temin etme ve satışa sunma konusunda tek yetkili olduğu, buna karşılık kendileri tarafından yapılan tespitlerde davalı tarafça yönetildiği anlaşılan … isimli internet sitelerinde … markasına ait isim, logo, ve sair yazılı ve görsel içeriklerin kullanıldığı ve markaya ait ürünlerin satışının yapıldığı, yetkili servis hizmeti verme yetkisi olmadığı halde hizmet verildiği, mevcut ve potansiyel müşteri kitlesine hizmet tekliflerinde bulunulduğundan bahisle davalının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile durdurulmasını, önlenmesini ve meni talebiyle iş bu davayı açmış ise de yapılan incelemelerde davalının … alan adlı sitesinde bilişim uzmanı tarafından yapılan yapılan incelmede davacıya ait tescilli markanın google arama motorunda herhangi bir suretle anahtar kod olarak seçilmediği / kullanımadığının tespit edildiği, google arama motorundaki yönlendirmenin Ücretsiz olarak SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) uygulayarak organik bir şekilde web sitesinde sonuç olarak ortaya çıktığı, ithalat belgeleri incelendiğinde davalının ürünleri … isimli firmadan ithal edildiği, ithal edilen ürünlerde davacı markasının doğrudan yer almadığı, davacı markasının yer almadığı ürünlere ilişkin eş değer ürün satışına ilişkin iddiaların yukarıda da izah olunduğu üzere markaya tecavüzün konusu olmadığı gibi dava dilekçesinde bu yönde açık bir talep bulunmadığı dikkate alındığında iddianın genişletilmesi niteliğindeki bu taleplerin dinlenilmeyeceği sonuç olarak paralel ithalat kapsamındaki ürünlerin ve SMK 7/5 kapsamında kalan kullanımların markaya tecavüz ve haksız rekabet olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla davacının subut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 36,30 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça 33,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/02/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸