Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/211 E. 2021/264 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/211 Esas – 2021/264

ESAS NO : 2019/211
KARAR NO : 2021/264

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahip olduğu “…” markasının Müvekkil … A.Ş.’ye 44 sınıfında 06.12.2012 tarihinde … numrası ile ve 03, 10, 16, 35, 41, 43, ve 44 sınıflarında 04.02.2013 tarihinde … numarası ile ve “…” markasının yine müvekkiline 44 sınıfında 23.07.2012 tarihinde …numarası ile ve 36 sınıfında 12.12.2018 tarihinde … numaralı ile TPE nezdinde tescil edildiğini, bu tarihten sonra müvekkili şirketin “…” ve “…” ibareli sağlık ve hastanecilik hizmetlerini içeren markanın sahibi olduğunu, davalının “…” ibaresini kullanmasının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, markalar arasında iltibasa düşürecek düzeyde benzerlik bulunduğunu, “…” ve “…” markasının tescilinden doğan hakların münhasıran müvekkili şirkete ait olduğunu, davalı’nın “…” adresindeki işyerinde, …adı ile “…” kelimelerinden oluşan ibarenin davalının işyerinin ön cephesinde, tabela ve panolarında, … web sayfasında, web kanalı üzerinden sosyal medyada kullanıldığını, müvekkilinin mensubu hastaneler grubunun markasının esas unsurunun “…” ve “…” ibaresi olduğunu, davalı tarafın “…” markasının telaffuz, anlam, biçim, yazı stili, tasarım ve renk kompozisyonunun bıraktığı izlenimin müvekkili şirket grubuna mensup hastanelerden biri izlenimini yarattığını, davalı kullanımının her iki marka arasında iltibasa sebebiyet verdiğini, aynı sektörde hizmet sunan iki marka arasında farklılığı göstermeye yetecek düzeyde ayırt edicilik içermeyen, hizmet sunan işletmeler arasında idari-ekonomik bağlantı bulunduğu düşüncesini uyandıran marka kullanımının marka hakkını ihlal eden eylemler olduğunu, davalı tarafından iltibas doğuracak şekilde markanın kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğunu, bu hususlarla ilgili olarak Davalı Şirket’e marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin derhal sonlandırılmasına ilşikin … 39. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini, ancak davalı yan tarafından ihtarda belirtildiği şekilde, marka hakkını ihlal edici ve haksız rekabeti sonlandırıcı bir eylemde bulunulmadığını, hatta … 6. Noterliği’ nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile herhangi bir haksız rekabet veyahut marka hakkına tecavüz söz konusu olmadığı yönünde cevap verildiğinden bahisle davalı şirketin müvekkiline ait markaya tecavüzünün önlenmesi ve menine, müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesine; yapılacak keşif sonrasında tespit edilmesi halinde reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünler var ise bunların toplatılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı kuruluşun sadece Samsun’da hizmet veren, başka yerde şubesi bulunmayan bir kuruluş olduğunu, bu hali ile davanın genel hükümlere tabi olduğunu ve yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi olan … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetki itirazının bulunduğunu, davacı şirketin …’da “…” ve “…” isimleri ile tıbbi alanda faaliyet gösteren iki ayrı kuruluşunun olduğunu, müvekkili şirketin ise …’da “…” kısa adı ile hizmet veren bir sağlık kuruluşu olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen, “…” ve “…” markalarının, görsel, işitsel ve fonetik olarak müvekkili şirketin kullandığı “…” isminden ayırt edilemeyecek derecede benzerlik arz ettiği iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığını, … kısaltmasının, İngilizceden gelen ve en basit hali ile tıp bilimi, tedavi bilimi anlamı taşıdığını, tıpla ilgili birçok alanda bu kısaltmanın kullanıldığını, … İli’nde faaliyet gösteren bazı özel tıp merkezlerinin de “…”, “…” isimlerini kullandıklarını, iddia edildiği gibi “…” isminin görsel, işitsel ve fonetik olarak “…” ve “…” isimlerine ayırt edilemeyecek derecede benzerliklerinin bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” (…) ismini kullanmadan önce … Ticaret Sicil Müdürlüğüne, … Valiliği İl Sağlık Müdürlüğüne (Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne), Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurduğunu, Marka Tescil Belgesini aldıktan sonra ismi kullanmaya başladığından bahisle, öncelikle yetkisizlik kararı verilerek davanın … Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti oluşturularak raporları alınmıştır.
Dosyaya sunulan 11.06.2020 tarihli bilirkişi raporu ve 04.03.2021 tarihli bilirkişi ek roparında özetle”… 39. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ekinde yer alan gürsel üzerinden değerlendirilen davalının “…” ibareli kullanım 44. Sınıfta yer alan ortak “Tıbbi hizmetler.” hizmet grubu bakımından ortalama tüketici nazdinde, davacının … numaralı “…” markası ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer algılanarak iltibas ihtimaline yol açabileceği, Davacı adına tescilli … ve …numaralı “ …” ibareli markalar ile davalı yanın “…” ibareli kullanımının benzerlik içermediği, iltibas tehlikesi bulunmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği,
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 6769 Sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış tescilli marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i taleplerine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenemsinde davacı adına başvurusu gerçekleşen 2013/10215 numaralı … markası 21/05/2014 tarihinde tescil edilmiştir. Anılan marka 03/ 10/ 16/ 35/ 41/ 43/ 44. Sınıflarda yer alan mal ve hizmet sınıflarında tescilli olup, güncel koruma süresi içerisinde olduğu, yine davacı adına başvurusu gerçekleşen … numaralı ‘…” markası 20.09.2013 tarihinde tescil edilmiştir. Anılan marka 44 sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakım hizmetleri. Veterinerlik ve hayvancılıkla ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler” hizmet sınıflannda tescilli olup, güncel koruma süresi içerisinde olduğu görülmüştür.
Davalı her ne kadar cevap dilekçesinde tescilli markası oluğuna dair savunmada bulunmuşsa da, buna dair herhangi bir tescil numarası veya tescil belgesini dosyaya ibraz etmediği görülmüştür. Bir an için davalının tescilli markası olduğu düşünülse bile SMK 155. Maddesi uyarınca “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez. ” denilerek, Önceki tarihli fikri haklann etkisi düzenlenmiştir. Bu kapsamda, anılan düzenleme ile öncelikli ve gerçek hak sahibi tarafından ikame edilen tecavüz davalarında, davalı yan tarafından tescilin mevcudiyetini savunma olarak ileri sürmesi mümkün değildir. 
Bu kapsamda, 6769 sayılı SMK 155. maddesi uyarınca, davalının kendisine karşı ikame edilen tecavüz davasında, davalının tescilli markasını savunma olarak ileri sürmesi mümkün değildir.
Davacının marka hakkına tecavüz iddialarının değerlendirilmesi bakımından öncelikle mevzuat hükümlerine değinmek gerekirse; 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı 7, Maddesinde marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine ait olduğu düzenlenmiş olup; anılan maddenin 2 fıkrasında marka hakkı sahibinin haklarına ihlal yaratan haller düzenlemiş olup; “b) Tescilli marka ila aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması halinde, marka sahibinin yukarıda belirtilen fiiİlerin önlenmesini talep etme hakkı olduğu, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” başlıklı 29. Maddesinde Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın marka hakkına tecavüz sayılacağı belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’ mn 6/1 Maddesi Uyarınca Dava Konusu Somut Olay Bakımından İltibas İhtimalinin Değerlendirilmesi
6769 Sayılı SMK’ mn 6/ (1) maddesinde;
MADDE 6- (1) “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı va da benzerliği nedeniyle tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ila halk tarafından iliskilendirilme ihtimali de dâhil kanstınlma ihtimali varsa itiraz üzerine” anılan şartların birlikte varlığı aranmaktadır
Doktrinde karıştırılma ihtimali, klasik ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır Klasik anlamda karıştırılma ihtimali, bir mal veya hizmetin alıcısı durumunda bulunan kimselerin almayı düşündüğü, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı düşüncesiyle, başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi) ile karşı karşıya olması anlamına gelmektedir. Geniş anlamda karıştınlma ihtimali ise, markalar arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurulması tehlikesini de içerir karıştırılma ihtimali kavramı zaman içerisinde, mahkeme kararları doğrultusunda, markalar arasında bağlantı olduğu ihtimalini de içerecek şekilde yorumlanarak genişletilmiştir.
Karıştırılma ihtimalinin markalar arasında bütünsel açıdan incelenmesi sureti ile yapılan değerlendirmede ise, TÜRKPATENT’in Marka İnceleme Kılavuzu’nun 104. Sayfasında da bu husus “Karıştırılma ihtimali, incelenen vakayla ilgili tüm faktörler dikkate alınarak, genel (bütünsel) olarak değerlendirilmelidir. Ortalama tüketici, markayı bütün olarak algılar ve markanın detaylannı değerlendirmeye girişmez” denilmek suretiyle ortaya konulmuştur.
Yargıtayın emsal kararlarında da bu husus istikrar kazanmış, “.. taraf markalarının karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde mesnet markalar ile başvuru konusu marka bütünsel olarak karşılaştırılmalı, ortalama hedef tüketici kitlesinin markaların görsel, ses ve kavramsal özellikleri bütünsel bakış açısı ile değerlendirilmelidir.” demek suretiyle karıştırma ihtimali incelemesinin bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya konulmuştur.
Mal ve Hizmetlerin Karşılaştırılması
Doktrinde de kabul gördüğü üzere markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan emtialann “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia, listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
“Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan Uluslararası Nice Protokolü kapsamında hazırlanan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin Tebliğ Hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır Bu anlamda ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfla veya aynı alt grupta yer alması gerekmez.
Zirâ asıl olan, işaretlerin, kapsamlarındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmamasıdır. Bu nedenle mal ve hizmet sınıf ve alt gruplannda benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadiği, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlamın araştınlması gereklidir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/759 E, t 2018/6321 2 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7808 E , 2018/1281 K.,)
Nitekim EUIPO nezdinde verilen kararlarda da mallann benzerliğine ilişkin değerlendirmenin, mal ve hizmetler arasındaki ilişkilerin ilgili özellikleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bu özelliklerin, malların doğaları, kullanım amaçları, kullanım yöntemleri ve birbiriyle rekabet halinde veya birbirini tamamlayıcı olup olmadıklarım içerdiği belirtilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde, davalının “… ibareli kullanımlarının davacı tarafından davalıya keşide edilen … 39. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ekinde tespit edilmiştir. Davalı firmanın …’da … adı ile hizmet veren bir sağlık kuruluşu olduğu, sağlık kuruluşlarına ilişkin hizmetlerin 44. Hizmet sınıfı kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalıya keşide edilen … 39. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ekinde yer alan davalıya ait dış cephe tabelasında yer alan “…” kullanımı markasal bir kullanım olup, davalı tarafında beyan edildiği üzere sağlık hizmetlerinde kullanılması 44. Sınıf kapsamında kalan bir kullanımdır. Anılan kullanım ile davacı adına 44. Sınıfta tescilli … numaralı “…” markası görsel, işitsel anlamsal benzerlik değerlendirilmesine konu edildiğinde, davacı adına tescilli 2012/65464 numaralı marka ile görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmakta olup, söz konusu markalar 44 sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler” bakımından aynı sınıf kapsamında kalmaktadır.
Davalı kullanımında yer alan, “… ibaresi … sözcüğünün kısaltması olup, … ifadesi TIBBİ anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, “…” ibaresi 44. Sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler” bakımından tali unsur olup, tanımlayıcıdır. Bu kapsamda ilgili ibare, benzerlik değerlendirmesi dışında bırakılmıştır.
Sonuç olarak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelerde dikkate alınarak, davalının “… ibareli kullanımının 44. Sınıfta yer alan ortak “Tıbbi hizmetler” hizmet grubu bakımından ortalama tüketici nezdinde, davacının… numaralı “…” ibareli markası ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer algılanarak iltibas ihtimaline yol açabileceği kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı kullanımlarının, davacıya ait TPMK nezdinde tescilli … numaralı markasından kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüzün önlenmesine, giderilmesine, bu suretle davalıya ait işyerinde kullanılan tabelaların sökülmesine, hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının, davacıya ait TPMK nezdinde tescilli…numaralı markasından kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüzün önlenmesine, giderilmesine, bu suretle davalıya ait işyerinde kullanılan tabelaların sökülmesine,
2-Hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 14,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan:2.250,00 TL bilirkişi ücreti,107,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.357,30 TL ve 88,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.446,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip

Hakim

.