Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/205 E. 2019/512 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/200
KARAR NO : 2019/510

DAVA : İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2013
KARAR TARİHİ : 03/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı …’ın Türk sinema sektöründe 59 yıldan fazla bir süre yönetmen, senaryo-treatman ve dialog yazarı olarak hizmet verdiğini ve halen de vermekte olan bir sanatçı olduğunu, dava konusu filmlerin senaryo ve dialog yazarı olarak gerek 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) gerekse Anayasa Mahkemesinin 29.12.2011 tarih ve 2010/73 E 2011/176 K. sayılı ilamı ile eser sahibi olduğu ve bu filmlerin gösterimi ile ilgili olarak mali-telif haklarına sahip olduğunu, davalı …n çeşitli kanallarında 03 Ocak 2006-20 Ekim 2012 tarihleri arasında 463 defa gösterilen Türk filmlerinin diyalog ve senaryo yazarı olarak, Anayasa Mahkemesinin kararı ve FSEK anlamında eser sahibi olan davacı …’a bu gösterimler karşılığı davalı şirket tarafından herhangi bir gösterim ve telif ücreti ödenmediği ve ödenmesi için yapılan ihtara rağmen ödenmediği için temerrüde düşüldüğünden bahisle icra takibine konu olan bedelin ödenmesi için yapılan takibe itirazın iptalini davalının yetki itirazının yersiz olduğunu, alacağın % 20 sinden aşağı olmak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ve dava talebi aynı olan … 4. Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmekte olduğundan derdestlik itirazında bulunduğunu, mahkemenin yetkisizliği ve husumet itirazında bulunduğunu, bahse konu davanın 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunun 28. maddesi hükmü gereğince altmış gün içerisinde açılması gerektiği savıyla ve dava açma süresinin geçirildiğinden bahisle davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiğini, anılan AYM iptal kararındaki tartışmanın tamamen 1995 ve 2001 yılı arasındaki sinema eser sahipleri ile ilgili olduğunu, ne FSEK hükümlerinin ne de AYM iptal kararının 12.06.1995 yılı öncesinde yapımına başlanan sinema eserleri üzerinde yönetmene veya senaryo veya diyalog yazarlarına eser sahipliği hakkı vermediğini, davacının eser sahibi olamayacağını, davacı tarafından hazırlanan 03 Ocak 2006 – 20 Ekim 2012 arası film gösterim listesinin sadece davacının beyanı olduğunu bu beyanın dayanağının delilinin de davacı tarafından sunulmadığını ve davanın bu yönden de reddi gerektiğini savunarak, davanın öncelikle derdestilik itirazı doğrultusunda usulden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava 5846 sayılı yasa uyarınca eser sahipliğine dayanılarak yapılmış icra takibine itirazın iptali talepli İİK hükümleri uyarınca açılmış davadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 28.12.2015 tarih ve 2013/225 esas-2015/325 karar sayılı karar ile;”…Davacı …’ın davalı kurum aleyhine açtığı davanın kabulü ile, … 3. İcra Müdürlüğünün …sayılı takip dosyasında yapılan itirazın iptali ile takibin 116.400,00 TL asıl alacak üzerinden yürütülmesine alacağa takip tarihinden itibaren ödeninceye kadar değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, Alacak miktarı likit olmadığından davacının icra inkar tazminatına ilişkin talebinin reddine…” dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.06.2017 tarih ve 2016/5052 esas, 2017/3883 sayılı kararı ile “…Mahkemece, sinema eseri sahipliği bakımından 12.06.1995 öncesi ve sonrası ayırımının açık bir hak ve fırsat eşitsizliği yarattığı, sinema filminin üretiminde öncelikli rolü olan senaryo yazarı ve diyalog yazarı ve diğer eser sahiplerinin 1995 yılı öncesi filmler bakımından hiç bir hak talep edememesinin MK. 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına ve emeğin korunması ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu filmler 12.06.1995 tarihinden önce yapımına başlanan sinema filmleri olup belirtilen tarihten önceki yapımlar yönünden, 5846 sayılı FSEK’nun 8. maddesi uyarınca sinema eserlerinin sahibi onu imal ettirenler olarak kabul edilmiştir. 1995 yılında yürürlüğe giren yasa değişikliğiyle birlikte her ne kadar yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı ile sonrasında animatörler de eser sahibi sayılmış iseler de, bu yasa değişikliğinin 1995 öncesi filmlere uygulanması, 5846 sayılı FSEK ek 2. maddesi nedeniyle mümkün değildir.
5846 sayılı FSEK ek 2. maddesinde yer alan hüküm gereğince 5846 sayılı Yasa’nın sinema eseri sahipliğiyle ilgili hükümleri, 4110 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 12.06.1995 tarihinden sonra yapımına başlanan sinema eserleri için uygulanır. Bu hüküm 1995 yılından önceki sinema eserleri yönünden yönetmenlerin, senaryo ve diyalog yazarlarının eserden doğan mali hakları kullanabilmesine engel teşkil eder.
Bu durumda uyuşmazlık konusu sinema eserleri 4110 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 12/06/1995 tarihinden önce meydana getirildiğinden 5846 sayılı FSEK ek 2. maddesinin açık hükmü gereği davacının bu sinema eserleri yönünden yönetmen, senaryo ve dialog yazarı olarak 5846 sayılı FSEK’ndan doğan bir hak talebinde bulunamayacağı gözetilmeksizin yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması…” gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bozma ilamında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu sinema eserleri 4110 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 12/06/1995 tarihinden önce meydana getirildiğinden 5846 sayılı FSEK ek 2. maddesinin açık hükmü gereği davacının bu sinema eserleri yönünden yönetmen, senaryo ve dialog yazarı olarak 5846 sayılı FSEK’ndan doğan bir hak talebinde bulunamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE, hak sahipliği konusunda çekişme bulunmasından dolayı kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin yatırılan 1.433,60 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 1.389,20 TL karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 12.245,94 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2019

Katip
¸

Hakim
¸