Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/201 E. 2020/452 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/201
KARAR NO : 2020/452

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/06/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlere ait markaların Türk Patent ve Marka Kurumunda tescilli olduğu gibi uluslararası alanda da tanınmış marka olarak tescilli olduklarını, müvekkili şirketlerin diğer tescilli marka ürünlerinin yanında, her türlü çanta, ayakkabı, aksesuar ve deri mamulü ürünlerin imal ve ticareti ile de iştigal ettiğini, bu kapsamda marka hakkı müvekkili şirketlere ait olan ana markaları ve tüm sözcük ve/veya şekil alt markaları, bu markalar altında üretilen, yoğun reklam ve tanıtım ile dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye’de tanıtımı yapılmış çanta, ayakkabı, aksesuar ve deri mamulü ürünler alanında tanınmış markalar olduğunu, müvekkili şirketin tescilli markalarının izinsiz bir şekilde kullanılması, ürünlerinin satışa arz edilmesi, depolanması üzerine, ihlalin tespit edilebilmesi için davalı hakkında …ul 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduklarını, davalı …’e ait; … adresinde bilirkişi nezaretinde yapılan delil tespiti neticesinde; … logolu/desenli … markalı 154 adet şal ve … logolu/desenli … markalı 12 adet şal cinsi eşya tespit edildiğini, tespit sırasında bulunan bilirkişi ile tespit edilen ürünlerde müvekkillerine ait tescilli markaların birebir aynısının kullanıldığını ve ürünlerin orijinal olmadığını, ürünlere el konularak yedd-i emine teslim edildiğini, davalı tarafından satışa sunulan ürünlerin tamamının taklit olduğunu, müvekkili şirketlerin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, beyanla … 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … Değişik İş sayılı dosyası ile tespit edilen ve elkoyma kararı verilen ürünler üzerindeki ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilerek ürünlerin muhafazasının devamına, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabet eylemi olduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, taklit ürünlerin kapladığı yer ve muhafazasının ciddi külfet meydana getirmesi sebebiyle Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 163. maddesine istinaden hızlı imhasına, depolama-sundurma ücretinin davalıya tahmiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 13.07.2021 tarihli dilekçesinde özetle; davacı tarafın işyeri adı belirterek yaptığı tespit ve yine işyeri adını davalı olarak belirtip, tüzel kişiliği olmayan “…” aleyhine dava açmasının ve marka hakkına tecavüz iddiası ile açılan davanın da müvekkile yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin yasal olarak satın aldığı ürünleri sattığını, söz konusu ürünlerin üreticisi olmadığını, ürünlerinin üreticilerinin bir kısmının … markasını kullandıklarını ve … Ltd. Şti. firması tarafından üretim yapıldığını, bir kısım ürünün ise “…” etiketli olarak satıldığını ve … firması tarafından üretildiğini, yasal olarak piyasaya süren firmalara davanın yöneltilmesi gerektiğini, davacı tarafın ürünleri üreten firmalara karşı marka hakkına tecavüz davası açmayarak bu ürünlerin üretilmesine muvafakat ettiğini, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, öncelikle husumet yönünden davanın reddini talep ettiklerine, esasa ilişkin olarak ; müvekkilinin tesettür ürünleri satan bir işletme olduğunu, satılan ürünlerin arasında en yüksek kalemi tutan ürünün eşarp olduğunu, işyerinde tespit edilen ve muhafaza altına alınan ürünlerin üreticisinin müvekkili olmadığını, dava konusu edilen ürünlerin hiçbirinde davacıya ait bir marka mevcut olmadığını, kaldı ki bu ürünleri satmaması gerektiğinin davacı tarafından hiçbir şekilde ihbar edilmediğini, dava konusu ürünlerin üreticilerinin …Şti ve … (…) firması oluğunu, firmalar ürünleri üreten ve piyasaya süren firmalar olduğunu, bu firmalara davanın ihbarını talep ettiklerini, dava konusu ürünlerin üzerinde markasının ve üreticisinin yazılı olduğunu, tüketicilerin bu ürünleri davacı markası ile karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, ürünleri üreten ve piyasaya sunan firmaların belli olduğunu, bu firmalara karşı hiçbir işlem yapmayan davacının iyi niyetli olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, … 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemsenin … D.İş esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Dosyaya sunulan 19.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”…Davalının şal ürünleri üzerindeki kullanımının, davacının tanınmış tescilli “… markaları ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu, bu sebeple iltibas yarattığı ve marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet teşkil ettiği, davalı tarafından üretilen ürünlerin davacının markası ile üretilen ürünlerin taklidi niteliğinde olduğu, iş bu tasarımlarının bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim acısından ayırt edicilik derecesinde farklı olmadığı, davalı tarafından, davacı firmanın kendi ortalanma algıdaki tüketici kitlesince iltibasa ve aldatmaya yol açacak şekilde tescilli tasarım marka/logo görsellerinin taklit yolu ile üretilmesi ile piyasaya sunulduğu…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
… 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede; 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından … D.İş sayılı kararı gereğince, … 35. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı … firması adresinde tespit yapıldığı, tutanağın diğer davalı şirket yetkilisi … tarafından imzalandığı görülmüştür. Tespit neticesinde düzenlenen 28.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda; tespit edilen ürünlerin görsellerine yer verilerek davalı işyerinde 154 adet … marka karton ve dokuma etiketli, 12 adet … dokuma ve karton etiketli olmak üzere 166 adet şal ürünün ele geçirilmek suretiyle ihtiyati tedbir işleminin yapılarak ürünlerin yediemine teslim edildiği anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil no’lu ” …” ibareli markanın 18,22,24,25,26. Sınıflarda 31.12.1998 tarihinde, … tescil nolu “şekil” ibareli markanın 03, 14, 16, 18, 24, 25, 27, 29, 30, 32, 35 ve 40.sınıflarda 25/07/2014 tarihinde, … tescil nolu “…+Şekil” ibareli markanın 03 ve 05.sınıflarda 30.07.2002 tarihinde … adına tescilli oldukları anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava, 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca açılmış, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması talebine ilişkindir.
Markaların Aynılığı / Benzerliği
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. Arkan’a göre; marka incelemesi, markayı oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoldur.
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakılmalıdır. Markanm esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.
“…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde davacı yan adına çeşitli sınıflarda pek çok tescili bulunmaktadır. Türk Patent ve Marka Kurumu ’nun kayıtlarında … markasının Tanınmış Marka statüsüne alındığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere Davacı markayı ağırlıklı olarak “tekstil, çanta, ayakkabı, aksesuar ve deri mamülfi ürünlerin imal ve ticaretinde” kullanmaktadır.
Davalının işyerinde “…” ve “…” markalı/etiketli şal ürünlerinin satışını yaptığı, ancak davalının işyerinde bulunan ürünlerinin kendisinde/deseninde davacının tanınmış tescilli “…” ibareli markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanıldığı, davacının tescilli “…” markası ile davalının ürünleri üzerindeki söz konusu marka kullanımlarının markalarının bütünü itibariyle bıraktıkları etki incelendiğinde, ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek şekilde görsel, fonetik, ve anlamsal olarak benzerlik oluşturduğu ve ayırt edilemeyecek denli benzer oldukları anlaşılmıştır.
Malların ve Hizmetlerin Aynılığı ve Benzerliği
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır. Tanınmış marka bunun istisnasını oluşturmaktadır.
Davacının “…” asli unsurlu markaları 03 / 14 / 16 / 18 / 24 / 25 / 27 / 29 / 30 / 32 / 35 / 40. sınıflarda tescillidir. Davalının “…’ ve “…” markalarını tekstil sektöründe 25. Sınıfta kullandığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak her iki tarafın markaları tekstil sektöründe aynı sınıfta kullandığı anlaşılmıştır.
Halk Tarafından Karıştırılma İhtimali
SMK Md. 6/1 maddesinde belirtilen nispi red sebepleri değerlendirilirken, ilgili sektördeki ortalama tüketici algıları dikkate alınmaktadır. Bu tüketici modeli, kural olarak alışveriş sırasında çok vakit harcayan, inceden inceye araştıran karşılaştıran bir tüketici anlamına gelmemekte, ancak bilgisi olan ve mah daha önce almış, kullanmış veya bilen bir tüketici olarak kabul edilmektedir. Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından ‘”umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Firmaların hizmet verdiği kitle özel bir tüketici grubu ya da uzmanlık/ihtisas sahibi bir tüketici grubu değildir. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesinin dikkate alınması gerekmektedir.
Markaların aynı sınıfta kullanıldığı aynı zamanda çağrıştırma sebebiyle bağlantı kurulması ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzerlik olduğu ve iltibas yarattığı kanaatine varılmıştır. Başkasına ait marka hakkının doğrudan ya da dolaylı ve iltibaslı kullanımı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmaktadır.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile iîişkilendiribne ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /ifcra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanmast veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya me?ru bagtoaftsı c/maması şartıyla işaretin aynt veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde; Davalının işyerinde “…” ve “…” markalı/etiketli şal ürünlerinin satışını yaptığı, ancak davalının işyerinde bulunan ürünlerinin kendisinde/deseninde davacının tanınmış tescilli “…” ibareli markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanıldığı, davacının tescilli “…” markası ile davalının ürünleri üzerindeki söz konusu marka kullanımlarının markalarının bütünü itibariyle bıraktıkları etki incelendiğinde, ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek şekilde görsel, fonetik, ve anlamsal olarak benzerlik oluşturduğu ve ayırt edilemeyecek denli benzer oldukları, herhangi bir hakka dayalı olmaksızın izinsiz olarak kullanılan bu marka sebebiyle, suça konu çantanın orta zeka düzeyindeki tüketiciler tarafından orijinalinden ayırt edilemeyeceği, iltibasa yol açacağı ve aldatma kabiliyeti olduğu dikkate alındığında davalı eyleminin izahı yapılan mevzuat kapsamında markanın izinsiz kullanımı ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış, markaya tecavüze dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alındığında davalı tarafın davacı tarafa ait markayı ayniyet derecesindeki taklit kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu ve izah edilen mevzuat kapsamında bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı kullanımlarının herhangi bir hakka dayalı olmaksızın izinsiz olduğu, orta zeka düzeyindeki tüketiciler tarafından orijinalinden ayırt edilemeyeceği, iltibasa yol açacağı ve aldatma kabiliyeti olduğu dikkate alındığında davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı kullanımlarının davacı adına TPMK nezdinde tescilli “…” ibareleri markalarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalının tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine, … 1.FSHHM’nin … D. İş sayılı dosyası ile el koyma kararı verilen ürünler üzerindeki ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının davacı adına TPMK nezdinde tescilli “… şekil” ibareleri markalarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalının tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine,
2-… 1.FSHHM’nin … D. İş sayılı dosyası ile el koyma kararı verilen ürünler üzerindeki ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin tirajı en yüksek üç gazeteden birinde, masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına,
4-İnfazdan … 1.FSHHM’nin … D. İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile işbu dosyamız arasında bulunan 19/06/2020 tarihli bilirkişi raporlarının dikkate alınmasına, raporların kararın eki sayılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 10,00 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 190,80 posta gideri ve 88,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.529,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2020

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.