Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/181 E. 2021/263 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/181
KARAR NO : 2021/263

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/06/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin …, Avusturya’da yerleşik ve bu ülkenin kanunlarına göre kurulu bulunan bir şirket olup, başta enerji içecekleri olmak üzere meşrubat ve sair ürünleriyle dünya çapında bilinen ve tüketiciler nezdinde yüksek tanınmışlığa ulaşmış bir şirket olduğunu, “…” markalı ürünlerin, dünya çapında 172 ülkede dağıtılıp satılmakta ve beğenilerek tüketilmek olduğunu, tüm bu ülkelerde “…” markalı ürünleri ile pazar lideri konumunda olup Türkiye’deki enerji içeceği pazarının 2017 yılı İtibariyle %62’sini elinde bulundurduğunu, …” markalı enerji içeceği ürününün tanıtımı ve pazarlaması için yapılmış olan büyük yatırımlar ve “…” markalarının ülkemiz dâhil dünya çapında 204 ülkede tescille korunmakta oluşunun müvekkil ve ürünlerinin dünya çapındaki tüketiciler nezdinde yüksek ayırt edicilik kazanmasını sağladığını, tanınmış “…” markalı ürünlerinin ambalajında kullanılan mavi ve gümüş renkler ile oluşturulmuş kompozisyon da yine tüm dünyada tüketicilerin zihninde yer etmiş olup doğrudan müvekkil şirketi ve “…” markasını akıllara getirdiğini, Müvekkilinin … renk kombinasyonundan oluşan markalarının dünya çapında 129 ülkede tescilli olduğunu, ülkemizde de Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) nezdinde … renk kombinasyonundan oluşan çok sayıda marka tescil ve başvurusu bulunmakta olup, bunlardan davaya gerekçe olanların …. sınıfta tescilli olan …tarih ve …sayılı, … sınıfta tescilli olan … tarih ve … sayılı ve … sınıfta tescilli olan …tarih ve … sayılı markalar olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin, tescilli ve belirli bir bilinirliğe ulaşmış …renk kombinasyonundan oluşan markaları ve … enerji içeceği ambalaj kompozisyonu aleyhine yaratılacak her türlü iltibası ve iltibas suretiyle yol açılacak marka tecavüzü ve haksız rekabet eylemlerinin önlenmesini talep etme hak ve yetkisine sahip olduğunu, Davalı …’ün … sayılı marka başvurusuna karşı müvekkil tarafından yapılan itiraz TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 01.08.2018 tarihli … saydı kararıyla kabul edilmiş, SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında söz konusu marka başvurusunun müvekkiline ait…sayılı … sayılı ve… sayılı markalarıyla benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu sonucuna varıldığını, bu karara karşı … tarafından yapılan itirazın da TÜRKPATENT YİDK’nın … tarihli ve … sayılı kararıyla reddedildiğini, söz konusu kararda “söz konusu şeklin üzerinde kullanılan renkler ve genel görünümü itibariyle ret gerekçesi renk kombinasyonu ve şekil markalan ile bağlantı kurulması ihtimali dâhil iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olduğu görüşüne varıldığını, markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamın ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma İhtimali bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır” denildiğini, …’ün … sayılı marka başvurusuna da müvekkili tarafından itiraz edildiğini ve söz konusu itirazın TÜRKPATENT YİDK’nın … tarihli ve … sayılı kararıyla kabul edildiğini, İlgili YİDK kararında, “başvurunun marka örneğinde yer alan kutu şekli ve muterizin piyasada yaygın kullanımı bulunan … ürününün şekli arasında her İki ambalajdaki …, … ve … renkler de dikkate alındığında benzerlikler bulunduğu, muterizin piyasada kullandığı … markasının özgün ve ayırt edici niteliği yüksek bir marka olduğu, ayrıca muterizin söz konusu markasının ülkemizde de bilinen markalardan olduğu görülmüştür. Belirtilen bu hususlar dikkate alındığında başvurunun marka örneğinde yer alan şekil unsurunun tesadüfi olarak seçilmesi mümkün olmayan bir şekil olduğu, başvuru sahibinin muterizin bilinirliği yüksek … markasından haberdar olduğu ve belirtilen koşullar çerçevesinde başvuru sahibinin iyi niyetli kabul edilemeyeceği görüsüne varılmıştır” denilerek … söz konusu marka başvurusunu kötü niyetli olarak yaptığı sonucuna varıldığını, Benzer şekilde müvekkilinin …’ün … sayılı marka başvurusuna da itiraz ettiğini, bu itirazın da TÜRKPATENT YİDK’nın …tarihli … sayılı kararıyla kabul edildiğini, ilgili YİDK kararında da, “…’ün kötü niyetli olarak bu marka başvurusunu yaptığı kanaatine varıldığını, kararda aynen “Başvuru marka örneğinde yer alan ve muterizin piyasada yaygın kullanımı bulunan unsurla arasında her iki ibaredeki mavi, gri ve kırmızı renkler de dikkate alındığında benzerlikler bulunduğu, muterizin piyasada kullandığı, ibareli markasının özgün ve ayırt edici niteliği yüksek bir marka olduğu, ayrıca muterizin söz konusu markasının ülkemizde de bilinen markalardan olduğu görülmüştür. Belirtilen bu hususlar dikkate alındığında başvurunun marka içeriğinde yer alan şekil unsurunun tesadüfi olarak seçilmesi mümkün olmayan bir sekil olduğu, başvuru sahibinin muterizin bilinirliği yüksek markasından haberdar olduğu görüsüne varıldığından kötü niyet gerekçeli itiraz kabul edilmiştir” Denildiğini, Son olarak, müvekkilinin, …’ün … sayılı tasarımlarına da itiraz ettiğini, her ne kadar bu itirazın YİDK’nın taraflarına 27.08.2018 tarihinde tebliğ edilen kararıyla reddedilmiş ise de, sonraki tarihte, yani 14.11.2018 tarihinde, itiraza konu tasarımın birebir aynısı olan … sayılı marka başvurusuna yaptıkları itirazın kabul edildiğini, dolayısıyla, tasarım başvurusuna yaptıkları itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali için taraflarınca … 1 FSHHM’de … E. sayılı davanın açıldığını ve davanın hâlihazırda derdest durumda olduğunu, Davacının tescilli markalarına ve ambalaj kompozisyonlarına iltibas suretiyle yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Davacının tescilli ve tanınmış markalarına ve ambalaj kompozisyonuna karıştırılacak derecede benzer olan işbu davaya konu “…” ibareli enerji içeceği ürünlerine ilişkin olarak davalının tüm kullanımlarının engellenmesine, “…” ibareli enerji içeceği ürünlerinin ve ürün ambalajlarının üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracının, yurt içinde ve yurtdışında satışa sunulmasının önlenmesine, “…” ibareli enerji içeceği ürün ambalajlarının, her türlü ürün, basılı yayın, ambalaj, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıt, fatura ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde, Türkiye’de ya da yurtdışında kullanılmasının önlenmesine, “…” ibareli enerji içeceği ürün ambalajlarını ihtiva eden ürünlerin, ambalajların, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesinin, basılı kağıt, fatura ve sair her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin dahi bulundukları yerlerden toplanarak emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, Yargılama sonucunda el konulan her türlü ürün ve malzemelerin hükmün kesinleşmesini müteakip imha edilmesine, Dava ile ilgili her türlü masraf ve yargılama giderlerinin ve imha masraflarının davalıdan tahsiline, karar verilmesini” talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacı yanın … ve … renkleri kendi tescilinde göstermekte olduğunu, ancak uluslararası yargı kararlarıyla da sabit olduğu üzeri sade haliyle renklerle herhangi bir marka tescilinin konusu olmadığını, Davacı yan dilekçesinde gümüşi ve mavi renk kompozisyonunu sadece kendi markasına bağlayarak hayatın olağanına ve tüketici alışkanlıklarına aykırı bir iddiada bulunmakta olduğunu, Piyasadaki birçok enerji içeceğinin renklerinin birbirine yakın olduğunu, “Tüketici” kavramından anlaşılması gereken ilgili mal veya hizmetin hitap ettiği tüketici kitlesi olmadığını, Tüketici, ilgili mal veya hizmete ilişkin nihai satın alma kararını yakın mesafede verdiğini, hem davacı firmanın hem de … firmasının hitap ettiği kitle enerji içeceği tüketim kitlesi olduğunu, bu kitleye mensup bireylerin nihai satın alma kararını verdiği mesafede … logosu baskın bir şekilde tasarımda öne çıktığını, ürünle temas mesafesine giren, enerji içeceği piyasasının parçası olan tüketicinin bu noktada herhangi bir ilişkilendirme ihtimali dahi bulunmadığını, enerji içeceği sektörü ile ilgilenen bir kişinin aşağıda yer alan iki ürünü karşılaştırması farklı tüketici sınıflarında bile mümkün olmadığını, a) Davacı firmaya ait markanın ön yüzünde logonun dikey olduğunu, İki ürünü satın alma mesafesinden bakıldığında ilk göze çarpan farklı unsurların logoları olduğunu, davacı firmaya ait logonun dikey ve beyaz renk ile kullanıldığını, Davalı yana ait logo da ise … ve … boynuzlarının arkasında yer alan güneş olduğunu, b) Davacı firmaya ait kutunun tasarımında logo oranının daha yüksek olduğunu, Davalı yana ait kutu tasarımında logo oranı daha düşük iken davacı firmaya ait markada logonun ön yüzeyinde çok daha geniş bir alan kaplayarak doğrudan “…” kelimesine dikkat çekildiğini, c) Paris Sözleşmesi kapsamında boğa güneş ve … yazısının tanınmış statüsüne sahip olduğunu, ancak ambalajın böyle bir statüsünün olmadığını, Davacı yan tanınmışlık üzerinden iddialarda bulunduğunu ancak logo hariç Paris Sözleşmesi kapsamında bir tanınmışlık statüsünün ambalaj için mevcut olmadığını, d) Renk kullanımı davalı markada özgün, davacı yanda ise serbest olduğunu, Avrupa uygulamasında rengin tescil edilebilmesi için fon rengi değil somut ve şekille ifade edilmiş özgün bir renk markası olması gerekmekte olduğunu, davalı kutusunun açık halinden de anlaşılacağı üzere davalı ambalajına hakim mavi rengin spesifik bir kullanımı söz konusu olduğunu, oysa davacı yanın kullandığı renklerin ambalajın bütününde sadece baklava dilimi ile ayrılan bir tasarımla kullanıldığını, e) … ana rengin içecek piyasasında sıkça rastlanan bir renk olduğunu, … ana rengin ve tonlarının içecek piyasasında sıkça kullanılan bir renk olduğunu, (Örneğin: … …, … su, … kahve vs.) bunun nedenin … ana rengin güveni, özgürlüğü, dinamizmi simgelemesi, tüketici algısında derinlik sağlaması olduğunu, f) Görsel, fonetik ve anlamsal açıdan da benzerliğin söz konusu olduğunu, Görsel açıdan; davalı adına tescil başvurusuna konu marka incelendiğinde dış hatları kırmızı ile çevrelenen geometrik şeklin içerisine düşey doğrultuda zaten tescil süreci tamamlanmış olan “…” ibaresi … yazı karakterleri ile yazıldığı ve şeklin dolgusu … ürünlerinde kullanılandan daha farklı bir renk kodu ile oluşturulduğunu, Anlamsal açıdan; … kelime grubu, İngilizce kökenli bir kelime olup “…” anlamına geldiğini, … ise TDK’ya göre “etkin, canlı, hareketli” anlamına geldiğini, Fonetik açıdan; … ve … markalarının telaffuzu da hiçbir şekilde ayniyet içermediği gibi benzerlik de içermediğini, … logosunun kutudaki geri kalan tüm unsurları geride bıraktığı tüketicinin dikkatini doğrudan logo üzerinde topladığının aşikâr olduğunu, … markasının ise ağırlıklı olarak renk kombinasyonunu kullanmakta olduğunu, bu noktada da iki ürünü birbirinden ayrılmakta olduğunu, …’un kullandığı … sabit olmayıp bir … rengin yelpazesi olduğunu, … içecek kutularının kullandığı mavinin, bazen koyu (gece …), bazen …, bazen … , bazen ise … olduğunu, yani ambalajlarda hep aynı sabit mavi kullanılmadığını, … birçok … kapsayan geniş bir … yelpazesini inhisar altında tutamadığını, buna cevaz verilecek olursa, Yargıtay 11. HD’nin … kararında belirttiği gibi başka firmalara kullanabilecek “…” kalmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, Türk Patent ve Marka Kurumu Marka Dairesi Başkanlığından tarafların markalarına ilişkin kayıtlar istenmiş, teknik ve özel bilgi gerektirmesi nedeniyle HMK 266. Maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Mahkememizce aldırılan 12.10.2020 havale tarihli raporda; “… davacıya ait markayı taşıyan ambalajın bir renk kombinasyonu markası olarak tescilli olduğu ve tescilin ürün ambalajını da kapsadığı, davalı tasarımının genel görünüm özelliği ve detaylar yönünden tüketici üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, davalı tasarımı ile davacı markası arasında ayırt edicilikten ziyade benzerlik bulunduğu, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davalı kullanımının taraflar arasında karışıklık/iltibasa yer vereceği, SMK 7 ve 29. maddeleri gereğince marka hakkına tecavüz ve bu suretle Haksız Rekabet oluşturmasının mümkün olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık davacı adına tescilli renk kombinasyonu markalarına ve … enerji içeceği ambalaj kompozisyonuna iltibas sureti ile davalı tarafından marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşması halinde bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve tecavüz teşkil eden ürünlerin imhası istemine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde taraflara ait birden fazla şekil içerikli markaların bulunduğu, kendi adlarına halen tescilli oldukları görülmüştür.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. Maddede düzenlenmektedir. 7. maddede “marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlığı altında marka sahibinin yasaklayabileceği fiiller sıralanmakta, 29. maddede ise “marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” düzenlenmektedir.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken, 7. Madde ile 29. Maddenin birlikte dikkate alınması gereklidir. Tecavüz, bir haksız fiildir. Tecavüzün varlığı için SMK’da belirtilen eylemin gerçekleşmiş olması ve somut olayda hukuka uygunluk sebeplerinden birinin mevcut bulunmaması gereklidir. Tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın kullanılması veya o markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen pazarlanması, stoklanması, satış için teklif edilmesi, ihracı, ithali ya da tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığının bildirilmesinden kaçınılması, tecavüz olarak tanımlanmıştır ( Tekinalp, Ü.: Fikrî Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 491 ).
SMK’nın 29. maddesi ise, hangi fiillerin marka hakkına tecavüz sayılacağını açıklamıştır. Buna göre; Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller
Madde 29- (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Anılan madde metninde atıf yapılan SMK’nın 7. maddesi ise;
Madde 7- (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. şeklinde düzenleme içermektedir.
Üç boyutlu şekiller, bir işletmenin mallarını başka işletmenin mallarından ayırt etmeye yarayan malın bizzat kendisi, ambalajı ya da üzerine konabilir cisimlerdir. Gerek SMK m.4’de sayılan işaretlerin tahdidi olmamasından, gerekse maddede yer alan “malların veya ambalajlarının biçimi” ifadesi içinde bunların üç boyutlu görüntülenmesinin de dahil olduğu anlamı çıkarılabileceğinden; üç boyutlu işaretlerin marka olarak tescil edilebileceği sonucuna varılmaktadır. Ses, renk, hareket ve üç boyutlu markalar, geleneksel olmayan markalar olarak kabul edilmekte olup SMK Uygulanmasına dair yönetmeliğin 7/3.maddesinde bu tür başvurulara ilişkin hususlar yer almaktadır.
Üç boyutlu şekiller, marka olarak korunduğu gibi, yeni ve ayırt edici olması kaydıyla ayrıca tasarım tescili ile de korunmaktadır. Yenilenmek kaydıyla süresiz olarak koruma elde etmek maksadıyla bu gibi ürün tasarımları, marka olarak da tescil ettirilmektedir.
Ülkemizdeki düzenlemeye kaynak teşkil eden AB Direktifi m.3 ve AB Tüzük m.4’de de ayırt edici nitelik taşıması kaydıyla üç boyutlu şekillerin marka olarak tescili kabul edilmektedir. TRIPS m.15/1’de engelleyici hüküm koymamış, taraf ülkelerini bu konuda serbest bırakmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki, şekil markaları için bir sınırlama söz konusudur. Şeklin, malın işlevi veya herkes tarafından bilinen veya teknik zorunluluk sebebiyle aldığı şekil, marka olarak tescil edilmemektedir(SMK m.5/1e).
Dolayısıyla tek başına ayırt edici niteliği bulunmayan bir ambalaj/ürün şeklinin ayırt edici bir işaretle birlikte kullanılması gerekir. Bu bağlamda, marka tescil başvurularında ambalajla birlikte kullanılan ve markaya ayırt edici nitelik kazandıran unsurun marka örneği üzerinde açık, belirgin ve okunabilecek şekilde yer alması gerekir. Zira burada markaya ayırt ediciliği katan unsur üç boyutlu ürün veya ambalaj şekli değil, bu şekil üzerinde yer alan ayırt edici niteliği haiz sözcük, logo vb. işaretlerdir. Malın kendi şekli özel olarak tasarlanmış ve ayırt edici nitelik taşıyorsa; üzerinde yer alan markasından ayrı olarak, üç boyutlu şekil olarak da tescil edilebilir. Aynı şey ürün ambalajı için de geçerlidir.
Yüksek Mahkeme, ayırt edici olmaları koşuluyla, üç boyutlu şekillerin, malın şekillerinin ve ambalajlarının marka olarak tescil edilebileceğini kabul etmektedir.(11.HD.03.06.2002T.,2002/1759E.,2002/5684K.,11.HD,30.09.2004T.,2004/52E.,2004/9105E.)
Somut olaya dönüldüğünde, bilirkişilerce yapılan tespit ve değerlendirmeler, emsal nitelik taşıyan mahkeme kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu ürünlerin, benzer içecekler için yapılmış/tasarlanmış ambalajlar olduğu anlaşılmaktadır. Ambalajın ürünü koruma/saklama ve taşıma gibi fonksiyonlarının bulunmasının yanı sıra tüketici/kullanıcıyı bilgilendirici, markayı ve ürünü tanıtıcı fonksiyonu da bulunmaktadır. Bu bağlamda kimi zaman ürün yerine aslında ambalajları tanıdıkları/algıladıkları ve ambalajın pazarlama kavramı içinde ürün tanıtımı ve bilgilendirilmesi, seçici algı oluşturma bunun sonucunda ürünün pazara yerleşmesini sağlayacağı göz önüne alınmalıdır.
Taraflara ait ürünlerin karşılaştırılmasında, ürünlerin her ikisinin de aynı amaçla kullanılan ürünler oldukları, kullanılabilecek renkler ve şekil açısından seçenek özgürlüğünün çok geniş olmasına rağmen seçilen renk ve şekil unsurlarının benzer olduğu, herhangi bir teknik zorunluluğun var olmadığı dikkate alındığında, markanın konumlandırılış şekli farklı olsa da, ürün içeriğini sembolize eden imaj (resim) ambalajın ve üründe kullanılan şekillerin benzer renk ve şekilde konumlandırılmış oldukları, hitap ettikleri tüketici kitlesi ve seçenek özgürlüğünün çok geniş olduğu dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda davalı tasarımının genel görünüm özelliği ve detaylar yönünden tüketici üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, davalı tasarımı ile davacı ambalaj markası arasında ayırt edicilikten ziyade benzerlik bulunduğu, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları kanaatine varılmıştır.
Davalı tasarımının, kullanılan renkler ve genel görünüm itibariyle davacı renk kombinasyonu ve şekil markaları ile bağlantı kurulması ihtimali dahil iltibasa yol açabilecek derecede benzer olduğu, ayrıca davacı markaları ile aynı/aynı tür/benzer malları içerdiği görülmektedir.
Davacı markasının tanınmış “…” kelime markasıyla birlikte kullanılan renk kombinasyonu ve şekiller olması nedeniyle, ilgili renk ve şekillerin bilhassa enerji içeceği emtiasından davacıyı akla getirmesi gibi hususlar birlikte göz önüne alındığında, davacıya ait markalarla ilgili olarak zihninde muhafaza ettiği imaja göre hareket edecek ortalama tüketicilerin dava konusu markanın aynı ticari kaynak tarafından sunulduğu yönünden bir izlenime kapılabileceği, diğer bir ifadeyle, markalar arasında ilişkilendirilme ihitimali de dahil karıştırılma ihitimali bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacıya ait … sayılı marka birbirine eşit oranda dikey olarak bölünmüş, sol kısımda …, sağ kısımda … renklerden oluşan bir renk kombinasyonu markasıdır. Tescil başvurusunda, talep edilen marka başvurusunun bir renk markası olduğu açıkça belirtilmiş olup, ilgili renk kodları ve renklerin dağılım oranlarının da belirtildiği dosya içinde yer alan TPMK kayıtlarından anlaşılmaktadır. Ortalama tüketicilerin markaları birebir karşılaştırma imkanı olmaması ve bu nedenle aynı rengin tonları arasında bazı farklılıkları kolaylıkla birbirinden ayırt edebilir olmaması karşısında davalının renk konusundaki savunmaları dikkate alınmamıştır.
Davacının, enerji içeceği sektöründe markayı dünya genelinde yaygın ve yoğun şekilde kullandığı, her 2 ambalajdaki mavi, gri ve kırmızı renkler dikkate alındığında benzerlik bulunduğu, diyagonal yapının benzer olduğu, davalı tasarımının, davacı marka ve fiili ambalaj kullanımına yanaşır nitelikte olduğu dikkate alındığında SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz koşullarının somut olay bakımından gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Davacı yan aynı zamanda davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmektedir. Bilindiği üzere haksız rekabet, TTK m. 54 vd maddelerinde düzenlenmiştir. TTK m. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. 2. Fıkrada ise kanun koyucu haksız rekabeti, “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. TTK m. 55 hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, huzurdaki davanın da konusunu oluşturan TTK m. 55/1-a-(4) hükmüdür.
Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” bir haksız rekabet eylemidir. Bu hüküm bağlamında , yukarıda tecavüze ilişkin ayrıntılı olarak yapılan tespit ve değerlendirmeler neticesinde davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği görülmektedir. Bu sebeple davalının kullanımının TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde, toplanan deliller, TPMK kayıtları, hükme esas alınan bilirkişi raporu, emsal yargı kararları bir arada değerlendirildiğinde; davacıya ait markayı taşıyan ambalajın marka olarak tescilli olduğu ve tescilin ürün ambalajını da kapsadığı, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri ve davalı tarafından sunulan malların davacının marka tescil kapsamına giren mallar olduğu ve haliyle davalı kullanımının, davacının tescil kapsamına giren mal sınıfında olduğu, davalı tasarımının, ürüne uygulanma biçiminin, kullanım şeklinin, davacıya ait markanın kapsadığı mala yönelik olarak halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali doğuracağı, bu nedenlerle SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz unsurlarının oluştuğu, davalının eylemlerinin aynı zamanda TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği de değerlendirilerek bu yöndeki talebin de kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının davacının marka haklarına ve enerji içeceği ambalaj kompozisyonlarına iltibas suretiyle tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının tecavüz teşkil eden ambalaj kullanımlarının engellenmesine, bu suretle davalıya ait enerji içeceği ürünleri ve bu ürün ambalajlarının üretiminin, satış ve dağıtımının ithalat ve ihracının, yurt içinde ve yurt dışında satışa sunulmasının önlenmesine, davalı ürünlerinin ürün ambalajlarının her türlü, basın, basılı yayın, ambalaj, ilan, reklam, broşür, afiş vs. Her türlü tanıtım evrakları, basılı kağıt ile alan adları dahil olmak üzere Türkiye ya da yurt dışında kullanılmasının önlenmesine, bu suretle bu materyallerin bulundukları yerden toplatılarak, yeddi emine tevdine, kararın kesinleşmesine müteakip masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 14,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 112,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.362,00 TL ve 88,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.450,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2021

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA