Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/175 E. 2021/190 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/175
KARAR NO : 2021/190

DAVA : Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabet Olmadığının Tespiti, Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabet Olmadığının Tespiti, Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilleri şirketin 1938 yılında kurulduğunu, elyaf üretimine başlayarak, 1950’li yıllarda sektörde lider konuma ulaştığını, müvekkillerinin başta … ibareli markası olmak üzere pek çok markanın sahibi olduğunu, müvekkillerinin 189 ülkede 300’den fazla … ibareli markasının bulunduğunu, … markalı elyaf kullanan firmaların bunu tüketicilerine bir ayrıcalık olarak sunduğunu, davalının … markası için yaptığı her iki marka başvurusunun da müvekkillerinin itirazın üzerine 25.sınıfta reddedildiğini, 35.sınıfta ise tescil edildiğini, müvekkillerinin markalar arasında benzerlik nedeniyle davalıya ihlal teşkil edebilecek kapsamdaki kullanımlarının durdurulmasının talep edildiğini, ancak taleplerinin davalı tarafından kabul edilmediğini, ardından davalı tarafından müvekkillerine gönderilen ihtarname ile davalıya ait … markasının 35.sınıftaki kullanımlarına son verilmesi gerektiğinin bildirildiğini, gönderilen bu ihtarnamenin haksız ve yersiz olduğunu, müvekkillerinin tescilli … markaları üzerindeki kullanımlarının davalı aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğini, davalının ayrıca müvekkilleri şirketin müşterilerine de aynı yönde ihtarnameler gönderdiğini, davalı tarafından müvekkilleri ve müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, müvekkillerinin önceye dayalı … marka tescilleri kapsamında ve tescille sınırlı olan kullanımlarının davalı aleyhinde marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil etmediğinin tespitine, davalı tarafından davacıya ve müşterilerine gönderilen 13 Mayıs 2019 tarihli ihtarnamenin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu suretle davalının sözlü veya yazılı şekilde internet ortamında, fiziki ortamlarda veya yazılı görsel basının da dahil olduğu her türlü ortamda davaya konu ihtarnamede yer alan , davacı aleyhine yanıltıcı, kötüleyici, küçük düşürücü herhangi bir iddiayı içeren hertürlü ihtar, açıklama, beyan ve talepte bulunmaktan vb. fillerden men edilmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin süre uzatım dilekçesinde özetle, davacılar tarafından gönderilen ihtarnamelere cevap verildiğini, ancak müvekkili tarafından gönderilen ihtarnamelere cevap verilmediğini, müvekkilinin tescilli ve faal olarak İzmir’de faaliyetlerini sürdürdüğü marka için davacının iddialarının izahtan vareste olduğunu, zamanaşımı, görev ve yetki itirazında bulundukları belirterek verme süresinin uzatılması talep ettikleri ancak herhangi bir cevap sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dava 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca açılmış, Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabet Olmadığının Tespiti, Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi talebine ilişkindir.
Dosyada tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememize 11/11/2020 tarihli sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacının markasının kullanımının davalının markası ile iltibas yaratmadığı, davacının markasının kullanımının, davalının markasına tecavüz teşkil eden fiiller kapsamında kalmadığı, davalı yanın 13/05/2020 tarihli ihtarnamesinde kendisine ait … markasının davacı tarafından taklit edildiğinin somut veri, delil ve mahkeme kararı ile ispatlamaksızın, orantısız ve yanılgıya yol açabilecek ölçüde kötüleyici bir üslupla davacının müşterileri nezdinde iddia etmesinin davacı aleyhine haksız rekabet teşkil eder mahiyette değerlendirilebileceği, davalının aynı ihtarnamesinde dolaylı olarak da olsa davacı ürünleri ile bir karşılaştırmada bulunmasının ve davacının ürünlerinin davalıya kıyasen daha kalitesiz, kopya ve taklit olduğunu somut veri, delil ve mahkeme kararı ile ispatlamaksızın ima etmesinin davacı ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette değerlendirilebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca açılmış, Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabet Olmadığının Tespiti, Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi talebine ilişkindir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde; davalı tarafın 2013/102980 sayılı “…” markasını 17.12.2013 tarihinden bu yana 35. hizmet sınıfında “Reklamcdık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış ic-dıs giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Bas giysileri, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir), kapsamında tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının “…” markalarına yönelik kullanımlarının davalının “…” Markası İle İltibas Yaratıp Yaratmadığı ve İlgili Çevre Bakımından Yapılan Değerlendirmede;
Karıştırılma ihtimali (iltibas) kavramı doktrinde; “tescil edilmemiş bir işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önceden tescilli bir marka ile görsel, işitsel, anlamsal vs. sebeplerden dolayı aynı veya benzer kabul edildiği için, hitap edilen tüketici kitlesinde markalar arasında karıştırılma tehlikesinin ortaya çıkması” olarak tanımlanmaktadır. (Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukukıu, İstanbul 2012, sf. 436 ) Yargıtay ise karıştırılma ihtimali (iltibas) kavramını; “karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın iki işaret arasında herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel ve görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. ” şeklinde tanımlamıştır. ( Yargıtay 11. HD. 2003/4003 Esas, 2003/10839 Karar )
Karıştırılma tehlikesi, birbiri ile bağlantılı olan üç unsurla belirlenir. Bu unsurlar, malların ve/ veya hizmetlerin benzerliği, markaların benzerliği ve önceki markanın ayırt etme gücüdür. Bu unsurlar farklı şekillerde bir araya gelebilir. Bunlar, “aynı mal ve/veya hizmet- benzer marka”, “aynı marka-benzer mal ve/veya hizmet”, “benzer marka-benzer mal ve/veya hizmet” şeklinde ortaya çıkabilir. Malların ve/veya hizmetlerin benzerliği veya markaların benzerliği unsurlarından biri mevcut değilse, karıştırma tehlikesinden de söz edilemez. Buna karşılık bu unsurlardan birinin zayıf olması halinde, diğerinin daha kuvvetli olarak mevcut olması karıştırma tehlikesinin tespitinde belirleyicidir.
Markalar arasında karıştırılma ihtimali olup olmadığına dair yapılacak bir incelemede markaların benzerliklerinin tespiti; görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunup bulunmadığı da dahil olmak üzere bütünsel olarak ve somut olayın tüm faktörleri göz önünde bulundurularak, ilgili kullanıcılar nezdinde markaların bırakacağı genel intiba dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu bağlamda; taraf markaları olan “…” ve “…” ibareleri arasında işitsel, görsel ve kavramsal anlamda benzerliğin bulunduğu kabul edilmelidir.
Ancak mal ve/veya hizmetin benzerliği, karıştırma tehlikesinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekli diğer unsurlardan bağımsız olarak, ilgili çevrenin görüşüne göre belirlenmelidir. İlgili çevre orta seviyedeki alıcıları ifade eder. Orta seviyedeki alıcının dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilir. Marka özel bir alıcı çevresine hitap ediyorsa, bu alıcı çevresinin yanılma ihtimali dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla marketten çikolata satın alırken gösterilecek özen derecesi ile otomobil veya bilgisayar satın alırken gösterilecek özen derecesi aynı değildir. Bunun için temsili ideal bir tip yaratılmalı ve bu tipin davranışının, ilgili çevrenin büyük çoğunluğunun fiili davranışlarına uymalıdır.
Dosya içeriğindeki belgelerden somut olay açısından davalı taraf iç giyim ve mayo ürünleri ürettiği, tescilli … sayılı davalı … markasının ise 35. sınıfta olduğu ve özellikle müşterilerin mallan elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri, mallarının bir araya getirilmesi hizmetlerini kapsadığı; buna karşılık, davacının … sayılı … markasının ise özellikle “İplikler ve dikiş iplikleri ham elyaflı tekstil malzemeleri” ürünlerinde davalıdan daha önce tescil edilmiş olduğu; yine davacının 35. sınıfta tescilli diğer … markalarının özellikle “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için tekstil amaçlı sentetik elyaflar, işlenmemiş büküm elyafları, cam elyaflar. Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler. Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Halılar, kilimler, yolluklar.Seccadeler.Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum).Spor amaçlı minderler.Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtlarını ” bir araya getirilmesi hizmetlerini kapsadığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda ve dosya içeriğindeki bilgilerden davacının başta tekstil üreticilerine ve distribütörlere hitap ettiği; davacının hitap ettiği bu çevrenin yüksek özen ve dikkate sahip olan, ürünleri katı test ve kontrol süreçleri ertesinde satın alan sektör profesyonellerinden oluştuğu kanaatine ulaşılmaktadır. Aynı durumun davalı açısından söz konusu olabileceğine ilişkin herhangi bir veri dosyada yer almadığından tarafların hitap ettikleri ilgili çevrenin farklı olduğu; bu durumun iltibas tehlikesini kaldıracağı düşünülmektedir.
Davacının … sayılı “…” markasının 12.08.1991 tarihinden bu yana 23. ve 24. sınıflarda tescilli olduğu ve bu sınıfların “İplikler ve dikiş iplikleri ham elyaftı tekstil malzemeleri” emtialarını kapsadığı ve davacının söz konusu tescil ve başvurusunun ilgili ürün sınıfında davalıdan önceye dayandığı anlaşılmaktadır. Davacının 2017 ve 2018 tarihlerinde (davalının … markasını 2013 tarihinde 35. sınıftaki tescilinden sonra) ise aşağıdaki markaları tescil ettirmiştir. Buna göre:
1) Davacının … sayılı, … sayılı, … sayılı, … sayılı, … sayılı, … saydı “…” markalarının 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için tekstil amaçlı sentetik elyaflar, işlenmemiş büküm elyafları, cam elyaflar. Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler. Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Halılar, kilimler, yolluklar.Seccadeler.Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum). Spor amaçlı minderler.Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtlarını” bir araya getirilmesi hizmetlerini kapsadığı anlaşılmaktadır. Davacının yukarıdaki markalarının kapsadığı 35. sınıftaki bu hizmetlerin davalının … saydı “…” markasının tescilli olduğu “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemedgn yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Bas giysileri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri/»’»” birbiri ile örtüşmediği ve farklı tüketici kitlesine hitap ettiği sonucuna varılmıştır.
2) Davacının … sayılı “…” markasının tescilli olduğu 35. sınıftaki hizmetler ile davalının …sayılı “…” markasının tescilli olduğu “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri Baş giysileri mallarının bir araya getirilmesi hizmetlerinin ” birbiri ile örtüşmediği görülmektedir.
Netice itibari ile; yukarıdaki gerekçelerle davacının … markası ile davalının … markası arasında iltibasın bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Gerçek Hak Sahipliği Bakımından Yapılan İnceleme
Dosya içeriğindeki Türk Patent tescil belgeleri ve diğer evrakların incelenmesi sonucunda davacının … markasını 23. ve 24. sınıflarda davalıdan daha önce (1991 yılında) tescil ettirdiği ve öncelik hakkına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra davalı ise … markasını 2013 yılında 35. sınıfta “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri Bas giysileri mallarının bir araya getirilmesi hizmetlerinde” tescil ettirmiştir. Bunun ertesinde ise davacı taraf … markalarını 2017 ve 2018 yıllarında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için tekstil amaçlı sentetik elyaflar, işlenmemiş büküm elyafları, cam elyaflar. Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler. Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Halılar, kilimler, yolluklar. Seccadeler.Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum).Spor amaçlı minderler.Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtlarını” bir araya getirilmesi hizmetlerinde tescil ettirdiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacının markasal kullanımlarının tespiti açısından, internet kullanımlarına ilişkin whois.net arama motorunda yapılan inceleme neticesinde “…” ibaresini içeren www…..com ibaresinin 1995 yılından beri alan adı olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu olgu davalının 2013 yılındaki tescilden önce “…” ibaresinin alan adı olarak kullanıldığını göstermektedir. Yine www…..com ibaresinin … arama motorunda incelenmesi sonucunda davalının 2013 yılındaki tescilinden önce örneğin 5 Şubat 2007 tarihinde … ibaresinin davacı (…) tarafından alan adı ve ayırt edici işaret olarak kullanıldığı tespit edilmektedir. Ayrıca davacının tanınmışlığını gösteren dosya içeriğindeki farklı ülkelerdeki ve özellikle EUIPO nezdindeki tescil kayıtlan incelendiğinde davacının … markası üzerinde davalıya kıyasen öncelik hakkına sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının “…” markalarına yönelik Kullanımlarının Davalının “…” Markasına Yönelik Tecavüz Eden Fiiller Kapsamında Olup Olmadığı Hususu
Davacının TürkPatent nezdindeki davalıdan sonra gerçekleştirdiği tesciller de halen SMK tarafından sağlanan koruma kapsamında olup, hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmamıştır. Bu yönleri ile davacının bu tescilleri de davacıya … markalan üzerinde mutlak hak ve kullanım yetkisi sunmaktadır. Dolayısıyla davacının … markasını tescilin kapsadığı sınıflardan biri olan 35. sınıfta kullanması tescilin sağladığı hukuki korumadan ve hukuka uygunluk karinesinden istifade etmektedir. Dosya içeriğinde davacının tescilli markalanna yönelik bu karinesini çürütecek aksi yönde bir delilin davalı tarafından sunulmadığı görülmektedir. Yine davacının sunduğu delillerden davacının kullanımlarının (ürünlerinde iplik ve elyafın … markalı olduğunun gösteren müşteri reklamları, elyaf üretimine ilişkin özellikleri gösteren davacı belgeleri, tekstil ürünlerindeki davacının elyaflarının özelliklerini anlatan broşürler, internet sitesi bilgileri) tescil sınıflarının sağladığı koruma kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla somut olay açısından davacının … markasına yönelik kullanımları, ayırt edici unsurun bozulması veya tescil koruması dışında olan sınıflara taşılması suretiyle davalının … markasını SMK m. 7 anlamında ihlal eder bir mahiyet taşımadığı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan davacının öncelik sahibi olduğu 23. ve 24. sınıflarda tescilli “…” markası “İplikler ve dikiş iplikleri ham elyaftı tekstil malzemeleri” davacıya doğrudan ve kendiliğinden koruma sağlamaktadır. Bu tescil sayesinde davacı ürettiği mallan satmak için ayrıca 35. korumasının altına girmesi gerekmeyecektir. Dolayısıyla davalının … markasını 35. sınıfta tescil etmesi, bu tescilin sağlayacağı korumayı öncelik sahibi davacının mallarına ya da hizmetlere yaymayacak ya da davacının ticari faaliyeti, davalının tescilli olduğu 35. sınıf kapsamına girmeyecektir. Davacının 23. ve 24. sınıflardaki önceki tescili, sonradan bu ürünlerin perakende satışını konu alan 35. sınıftaki tescili ile doğrudan bağlantılı ve uzantısıdır. O halde davalının salt 35. sınıftaki perakende hizmetlerini konu alan tescili ile davacının kullanımlarını önleyememesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Davalının Davacıya ve Müşterilerine İhtarname Göndermesinin Haksız Rekabet Yaratıp Yaratmadığı Hususu
Dosya içeriğindeki delillerin incelenmesi neticesinde, davalı tarafın … tarihli … yev. no.lu ihtarnamesinde davalının iç çamaşır ve mayo sektöründe faaliyet gösterdiği; …’de iki şubesi ve on altı çalışanının bulunduğu; 2013 yılında TürkPatent nezdinde … markasını 35. sınıfta tescil ettirdiği ifade edilmiştir. Aynı ihtarnamede davalı taraf, davacıdan … markasına benzer ve iltibas yaratan markalan 35. sınıfta kullanmasını bırakmasını istemiştir. Bu ihtarnameye cevap olarak davacı taraf… tarihli … yev. no.lu ihtarnameyi keşide ederek, davacının …, …, …, …, …, …, …, …, .. sayılı … markalarının (tescil/başvuru) sahibi olduğunu ve davalının marka hakkını ihlal etmediğini ifade etmiştir. Bunun ertesinde davalı taraf … tarihli … yev. no.lu ihtarnamesinde davacıdan ve davacının altı farklı müşterisinden 35. sınıfta kendisine ait olan … markası ile iltibas yaratan işaretleri marka olarak kullanmamaları ihtar etmiştir. Aynı ihtarnamede davalıya ait … markası ile iltibas yaratan diğer markaların satışının durdurulması talep edilmiştir. Söz konusu ihtarnamedeki davalının kullandığı ifadelerden “davacıya … markasının ve iltibasa yol açan diğer markaların kullanımına son vermesi gerektiğinin ihtar edildiği ancak bu ihtara davalı yanca herhangi bir cevap verilmediğini; davacının kendisi adına tescilli ürünleri üretmeye, tedarik etmeye ve satmaya devam ederek müşterileri vasıtasıyla haksız kazanç elde etmekte olduğunun ” beyan edildiği anlaşılmaktadır. Davalı bu ihtarnamesi ile davacının yanı sıra, davacı ile çalışan altı farklı müşteri şirketin marka hakkı ihlaline iştirak ettiklerini ve bu iştirakleri suretiyle davacının haksız kazanç elde etmesini sağladıkları ifade edilmektedir. İhtarnamede davacının müşterilerinin … markası ile iltibasa yol açan markalı tekstil ürünlerini sattıkları, bu satışları durdurmadıkları takdirde kendilerine karşı hukuki ve cezai yollara başvurulacağı ihtar olunmuştur.
TTK m.55/1/a-1 Açısından Yapılan Değerlendirme
Başkaları hakkında yapılan olumsuz açıklamaların (kötülemelerin) TTK m.55/f.l/(a)/l açısından haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için: 1.Açıklama mevcut olmalı, 2.Bu açıklama başkalarının şahsı, mallan, iş ürünleri, fiyatlan, faaliyetleri veya ticari işleri hakkında olmalı ve 3. Bu açıklama yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici olmalıdır. Bu kapsamda haksız rekabetten söz edebilmek için beyanın tüm piyasa katılımcılan tarafından algılanabilir olması, diğer bir ifade ile, rekabet ortamını etkileme imkanına sahip olması gerekmektedir. ( Füsun Nomer Ertan, Haksız Rekabet Hukuku, 1. Bası, İstanbul, 2016, sf. 132 ) Kötüleme eyleminde esas olan, kanunun gerekçesinden de anlaşıldığı üzere kötülenenin aleyhinde yapılan bir davranış ile diğer taraflara söz konusu olumsuzluğun aktarılması ve bir bütün olarak hissettirilmesidir. Bu sebeple kötüleme sözlü, yazılı ya da çeşitli şekillerle direkt ya da açıkça belirtilmeden yapılabilir.
Yanlış açıklama, içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir olay hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamadır. Yanıltıcı açıklama ise mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde, açıklamanın muhatabın hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlı izlenim uyandırabilecek beyanlardır. Ancak burada var olan durumun hiç açıklanmaması değil, olayın tam ve doğru bir şekilde algılanabilmesi için açıklanması gerekli konunun açıklanmaması durumudur. Yamltıcıhk kavramı, iş ürününe ilişkin açıklamanın, takdim ediliş tazının seçilen sözcüklerin, resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede bıraktığı genel İzlenimle, bunların açıklama konusu olduğundan değişik ve olumsuz algılanmasıdır. Bu noktada somut olay şartlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi gereklidir. Açıklamayı yapan kişinin kusurunun, yani yanıltma iradesine sahip olması gerekmemektedir. Önemli olan, açıklamanın muhatabını yanıltabilecek, hataya düşürebilecek nitelikte (yanıltma tehlikesini içerir) olmasıdır. (Engin Erdil, Haksız Rekabet Hukuku, 2. Bası, Ankara, 2020, sf. 92 )
Yanlış açıklamada mutlak doğruluk ve gerçeklik değerlendirmesi değil, somut olayın tüm şartlan birlikte değerlendirildiğinde açıklamanın o anda belirlenen ve var olan orta düzeydeki kişilerce de açıklamanın yapıldığı biçimiyle kabul edilen olgulara uygunluğu incelenir. Yanıltıcı beyanlar niteliği, tarzı ve içeriğiyle birlikte ele alındığında, açıklamanın muhatabının yanlış algılamasına sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek olan açıklamalardır.
Kötüleme eylemi içeren beyanların oluş biçimleri açısından “yanlış” olup olmadığının tespitinde tek kriter açıklamanın gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığı iken açıklamanın “yanıltıcı” veya “gereksiz yere incitici” olup olmadığının tespitinde ise kriter, orta yetenekteki olağan muhatabıdır. Başka bir ifade ile açıklama toplumdaki hangi kişi grubuna yönelik yapılıyor ise, o kişi grubuna dâhil orta düzeydeki olağan muhatabının idrak şekli önemlidir. Buna göre bir beyanın yanıltıcı mı yoksa gereksiz yere incitici mi olduğunun tespitinde, orta zekâlı objektif bir kişinin anlayışı dikkate alınmalı ve her olayın kendine has özellikleri dürüstlük kuralları çerçevesinde değerlendirilip karar verilmelidir.
Somut olay bakımından yapılan incelemede; davalının iddia ettiği davacı fiillerinin bir mahkeme kararı ile ispatlanamamış olması karşısında davalının 13 Mayıs 2019 İhtarnamesinde davacının müşterilerini de hedef aldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu ihtarnamedeki davalının kullandığı ifadelerden “davacıya … markasının ve iltibasa yol açan diğer markaların kullanımına son vermesi gerektiğinin ihtar edildiği ancak bu ihtara davalı yanca herhangi bir cevap verilmediğinin; davacının kendisi adına tescilli ürünleri üretmeye, tedarik etmeye ve satmaya devam ederek müşterileri vasıtasıyla haksız kazanç elde etmekte olduğunun” beyan edildiği anlaşılmaktadır. Davalı bu ihtarnamesi ile davacının yanı sıra, “davacı ile çalışan altı farklı müşteri şirketin marka hakkı ihlaline iştirak ettiklerini ve bu iştirakleri suretiyle davacının haksız kazanç elde etmesini sağladıkları” ifade etmektedir. Aynı ihtarnamede “davacının müşterilerinin … markası ile iltibasa yol açan markalı tekstil ürünlerini sattıkları”, bu satışları durdurmadıkları takdirde kendilerine karşı hukuki ve cezai yollara başvurulacağı da ihtar olunmuştur.
Yukarıda açıklananan mevzuat hükümleri ve emsal Yargıtay Kararları bağlamında davalının ihtarnamesinin kaleme alınış biçim ve usulü, müşterileri hedef alması ve salt iddialardan ibaret kalması “bilgilendirme amacını” aşar niteliktedir. Davalının ihtarnamede kullandığı yukarıdaki ifadeler 3. kişilerde salt iddiasını duyurmakla sınırlı kalmayan, davacı tarafından söz konusu marka ihlal fiillerinin gerçekten işlendiği ve bunun ispat edildiği yönündeki yanlış bir kanıyı ortalama müşteriler nezdinde uyandırmaya müsaittir. Ayrıca müşteriler de söz konusu marka ihlallerinin tarafı olarak gösterilmektedir. İspata muhtaç, itham ve isnatlardan ibaret ifadelerin davalı tarafından ihtarnamede kullanılması ve bu ifadelerin dava yoluna başvurulmaksızın doğrudan davacının müşterileri ile paylaşılması somut olay açısından gereksiz yere incitici açıklamanın gerçekleştiği; davalının bu ihtarnamesinin TMK m.2 anlamında hakkın açıkça kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil ettiği kanaatinin oluşmasına yol açmıştır. Zira Yargıtay’ın emsal uygulamasına bakıldığında, haksız rekabet veya marka hakkı ihlali iddiasında olan işletmenin yasal yolları kullanarak haklarına kavuşması mümkün ve gerekli iken, var olduğunu düşündüğü haklarını, ilanlar dağıtarak elde etmeye kalkışması hukuka aykırı bulunmuştur. Bu nedenlerle davalının ihtarnamesinde yer alan ifadelerdeki ölçüsüzlük ve üslup, eleştiri kavramını ve bilgilendirme amacını aşabilecek nitelikte olduğu davalının fiillerinin TTK m.55/1/a-l ve TTK m.55/1/a-2 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan deliller, hükme esas alınan 11/11/2020 tarihli bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde davacının “…” markasını sadece tescilli olduğu ürün sınıflarıyla sınırlı olarak kullandığı; bu bağlamda davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının uygulandığı 35. sınıfta davacının ihlal mahiyetinde herhangi bir kullanımının bulunmadığı; davacının “…” markasını tescilli olduğu 16,20,22,23,24,25,27. sınıflardaki ürünlerdeki kullanımlarının, davalının 35. sınıftaki “perakendecilik”, “reklamcılık”, “pazarlama” ve “halkla ilişkiler” hizmetlerinde tescilli “…” markasına yönelik hak ihlali teşkil etmediği, bu bağlamda davacının “…” markalarını tescil edildiği sınıflarda ve tescile uygun biçimde kullandığı anlaşılmakla davacı kullanımlarının davalı markasına tecavüz oluşturmadığı, davalının ihtarnamesinde yer alan ifadelerdeki ölçüsüzlük ve üslup, eleştiri kavramını ve bilgilendirme amacını aşabilecek nitelikte olduğu davalının fiillerinin TTK m.55/1/a-l ve TTK m.55/1/a-2 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılarak sübut bulan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kabulü ile, davacıya ait “…” ibareli markanın, marka tescilleri kapsamında yer alan kullanımlarının, davalı aleyhinde marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturmadığının tespitine,
2-Davalı tarafından davacıya ve müşterilerine gönderilen 13 Mayıs 2019 tarihli ihtarnamenin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu suretle davalının sözlü veya yazılı şekilde internet ortamında, fiziki ortamlarda veya yazılı görsel basının da dahil olduğu her türlü ortamda davaya konu ihtarnamede yer alan , davacı aleyhine yanıltıcı, kötüleyici, küçük düşürücü herhangi bir iddiayı içeren hertürlü ihtar, açıklama, beyan ve talepte bulunmaktan vb. fillerden men edilmesine,
3-Masrafı davalıya ait olmak üzere hüküm özetinin ülke çapında yayınlanan trajı en yüksek üç gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 14,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen marka tecavüzü ve haksız rekabet bulunmadığının tespiti talepleri yönünden davacılar vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden davacılar vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 122,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.622,40 TL ve 88,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.711,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.20/04/2021

Katip … Hakim …
e-imza e-imza