Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/165 E. 2021/279 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/165 Esas
KARAR NO : 2021/279

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin, … 4. FSHHM’nin … Esas sayılı dava dosyasında asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: Davalı … “…” markasını her ne kadar 9,14, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45 nolu sınıflarda tescil ettirmişse de söz konusu markanın işlevine uygun, ciddi ve yoğun bir kullanımın bulunmadığını, ayrıca … San tarafından tescil edilen “…” markasının 5 yıldır kullanılmadığını, bu nedenle hükümsüzlüğünü, iptalini ve sicilden terkinini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: 556 Sayılı KHK 63/3 maddesi uyarınca hükümsüzlük davalarında yetkili mahkeme hükümsüzlüğü talep edilen marka sahibinin İkametgahı mahkemesi olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, akabinde de dava konusu markanın müvekkili tarafından sürekli kullanıldığını, davacının iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava dosyasının ilk olarak … 4.FSHHM’nin … Esas sayılı dosyasında davalı karşı davacı tarafından 556 sayılı KHK 14. madde uyarınca marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli karşı dava olarak açıldığı, daha sonra dosyanın mahkememize devrolunduğu ve 2017/332 Esas sayısına kayıt olunduğu, Mahkememizce 10/10/2017 tarihli duruşmada verilen karar gereği hükümsüzlük talepli karşı davanın tefrik edilmesine karar verildiği ve bu dosyanın da Mahkememizin 2017/665 Esasına kayıt olunduğu, Mahkememizin 10/10/2017 tarih, 2017/665 Esas ve 20217/251 Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 2016/148 esas, 2016/189 karar sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi, 2018/521 Esas, 2019/1130 Karar ve 16/05/2019 tarihli kaldırma kararında, Mahkemece tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri gerekirken, yargılama giderinin taraflar arasında bırakılmasına ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair verilen kararın hatalı olduğu gerekçesiyle, istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dosyada İstinaf incelemesi öncesi yapılan yargılamada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, teknik ve özel bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporları ve ek raporu alınmıştır.
Mahkememizce yeniden esas numarası alınarak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153. maddesinin 6. bendinde belirtildiği üzere, geriye yürümez ise de; Hukuk Genel Kurulunun 31/03/2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen görüşe göre de, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş karar dosyalarında uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut olayımızda dava dosyasının henüz derdest olması sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Ülkemizin taraf olduğu TRİPS’in (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması) hükümleri üye ülkeler tarafından uygulanacağı birinci maddede açıkça belirtilmiştir. Sözleşmede hüküm altına alınan maddeler üye ülkelerde belirtilen uyuşmazlıklarda oluşan yasal boşluklarda uygulanabilecek ve boşluğu doldurabilecek nitelikte ve Anayasanın 90. maddesi çerçevesinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde hükümler Mahkememizce de uyuşmazlıklara uygulanabilir ise de, Paris Sözleşmesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluğu doldurur nitelikte olmadığı gibi, TRİPS’in markayı kullanma koşulu başlıklı 19. maddesinin 1. bendinde “Tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise, tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe, tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık bir süre geçtikten sonra iptal edilebilir. Marka ile korunan mal veya hizmetlere uygulanan ithalat kısıtlamaları veya hükümetçe uygulanan başka koşullar gibi markanın kullanılmasına engel oluşturan ve marka sahibinin iradesinden bağımsız olarak doğan koşullar, markanın kullanılmaması için geçerli nedenler olarak kabul edilecektir” şeklinde markanın iptali için yapılacak değerlendirmenin ve incelemenin sınırları ve şekli belirtilmiş, sürenin asgarisi ifade edilmiş olup, bu halde de belirtilen madde mahkemelerce doğrudan uygulanması gereken hüküm niteliğinde olmayıp, iptalle ilgili oluşturulacak ulusal yasalarda yapılması gereken uygulamaya ilişkin belirlemeyi yapar, sonuç olarak da tavsiye niteliğinde olduğundan, TRİPS 19. maddenin de uygulanma koşulları mevcut değildir.
Tüm bu hususlar nazara alındığında, her ne kadar dava açıldığı tarihte 556 sayılı KHK’nın 14. kapsamında değerlendirmeye girilmiş ise de, dosya derdest iken KHK’nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptali sebebiyle davanın yasal dayanağı kalmamış olmakla, davanın niteliği itibariyle de yasal boşluğun Medeni Kanunun 1. maddesi kapsamında doldurulamaması sebebiyle, karar tarihinde yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
… 1.FSHHM’nin … Esas sayılı dosyasının uyap üzerinden incelenmesinde, Mahkemece 2016/63 Esas, 2017/108 Karar ve 11/07/2017 tarihli kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 2016/148 esas, 2016/189 karar sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve kararın 19/02/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 1. FSHHM’nin … Esas, 2017/108 Karar sayılı dosyası ile işbu dava dosyası ile emsal nitelikte olduğu görülmüş, mezkur dosyada da 09 ve 36. Sınıflar yönünden markanın kullanıldığı tespit edilmiş, bu tespit karşısında mahkememizce ayrıca bir rapor alınmasına gerek görülmemiş, davalının da bu yönde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde usul ve yasaya uygun İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi, 2018/521 Esas, 2019/1130 Karar sayılı kaldırma ilamı doğrultusunda, emsal nitelikteki kesinleşen … 1. FSHHM’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı kapsamında alınan rapor ve davalı beyanları bir arada değerlendirildiğinde davacı tarafından davalı aleyhine açılan iptali talep olunan markalara ilişkin 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas, 2016/189 karar sayılı ilamı ile iptal edilmesi nedeni ile davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ,
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iptali talep olunan markalara ilişkin 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas, 2016/189 karar sayılı ilamı ile iptal edilmesi nedeni ile davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 30,10 TL bakiye karar harcının davacı’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve Mahkememizce dosyadaki delillere göre tespit olunan tarafların haklılık durumuna göre takdiren davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve Mahkememizce dosyadaki delillere göre tespit olunan tarafların haklılık durumuna göre takdiren davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 3.000 TL bilirkişi ücreti, 153,23 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.153,23 TL ve 58,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.211,63 TL’den 3/4’ü 2.408,72 TL’nin davalıdan’dan alınarak davacı’ya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan: 199,25 TL yargılama giderinden 1/4’ü 49,81 TL’sinin davalıdan’dan alınarak davacı’ya verilmesine, kalan kısmının davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸