Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/154 E. 2021/384 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/298 Esas
KARAR NO : 2021/417

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin mağazacılık alanında … markası üzerinde tekel hakkına sahip olduğunu, müvekkili şirket dışında hiç kimsenin … markasını mağaza ismi olarak kullanma hakkına haiz olmadığını, ancak … Avm’de … Tic. Ltd. Şti tarafından … markasının mağaza ismi olarak tabelasında kullanıldığının tespit edildiğini, davalının müvekkilinden izin almaksızın … markasını mağaza ismi olarak kullandığını, … markasının mağazacılık alanında kullanım hakkının TPMK tarafından münhasıran müvekkili şirkete verildiğini, müvekkili markasının mağazacılık alanında tescilli olduğunu ve … markasının sahibi olduğunu, söz konusu markanın birçok mal ve hizmette; … nolu …, …, …, … ve ….sınıfta, .. nolu …, …, …, …, …, …, .., … ve …sınıflarda tescil edilmiş olmakla beraber mağazacılık hizmetindeki kullanımın da müvekkili şirket adına tescil edildiğini, müvekkilinin … markasını yıllardan beri mağazacılık hizmetleri için, marka hakkının kendisine verilen yetki çerçevesinde kullandığını, müvekkili şirketin … (yeni 35.05) sınıfındaki tescillerinin kapsamının bütün mal ve hizmetleri kapsadığını, müvekkili şirketin Türkiye çapında binlerce mağazasının bulunduğunu ve bunlardan yaklaşık 665 mağazasının … tabelasını taşıdığını, internet üzerinde satış yaptığı … alan adlı sanal mağazası bulunduğunu, markanın alındığı tarih itibariyle, bütün mal ve hizmetleri sanal mağazasına koyma hakkına sahip olduğunu, davalının herhangi bir … ibareli marka tescili olmadığı gibi, kendisi ile bağlantısı olduğu düşünülen dava dışı … Mutfak şirketinin … şeklindeki marka tescillerinin çoğunlukla … ve …sınıflarda olduğunu, bu firmanın da mağazacılık alanında hiçbir tescilinin bulunmadığını, … markasının mağazacılık alanında kullanılması hususunda müvekkili şirketten başka hiç kimseye kanun tarafından verilen bir hakkın bulunmadığını, dava dışı … Şti tarafından … markasının 35.sınıfta tescil edilmesi için yapılan başvuruların TPMK tarafından herhangi bir itiraz olmaksızın resen reddedildiğini, davalının mağaza tabelasında kullandığı markanın, müvekkili şirketin markası ile neredeyse biraber aynı, iltibas yaratacak kadar benzer bir marka olduğunu, davalının kullandığı markanın müvekkili markasına tecavüz eder nitelikte olduğunu, davalının kötü niyetli bir şekilde Google Adwords kullanarak internet sayfası yönlendirmesi yaptığını, bu doğrultuda … 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırılarak rapor alındığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, … markasının 35.sınıftaki kullanımının bütün mal ve hizmetler bakımından müvekkili şirkete ait olduğu, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin ve logosunun müvekkili şirketin 35.sınıftaki markası ile ayniyet gösterdiği ve müvekkili şirketin …sınıftaki tescillerini ihlal ettiği, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin müvekkili şirketin tanınmış … markası ile aynı olduğu gözönünde bulundurularak davalıların markaya tecavüzlerinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili ile davacı arasında birçok davanın bulunduğunu, bu davaların çoğunda davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini, açılan yeni bir davada ihtiyati tedbir talebinin yenilenmesinin iyiniyetli bir yaklaşım olmadığını, tedbir kararı verilebilmesi için talep eden tarafın kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, diğer mahkeme kararları doğrultusunda müvekkilinin …sınıfta tescilli olmasa dahi gerek fiziki gerekse sanal mağazacılık faaliyetinde bulunabileceğini, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava dışı diğer müvekkili … Ltd. Şti’nin grup şirketi olduğunu, müvekkili tarafından satış mağazalarında … markalı ürün dışında herhangi bir marka altında ürün satılmadığını, davacı ile dava dışı müvekili … Tic. Ltd. Şti arasında 2010 yılından beri devam eden uyuşmazlık bulunduğunu, uyuşmazlığın temelinde davacı tarafın ev tekstili sektöründe tescil ettirdiği ve kullandığı … markasını züccaciye sektöründe de kullanmak istemesinin bulunduğunu, … ibaresinin züccaciye sektöründe müvekkili adına uzun yıllardır tescilli olup kullanıldığını, davacının müvekkili markaları nedeniyle markayı tescil ettirip kullanamayacağından müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı davalar açtığını, müvekkilinin … ibareli marka başvurularına itiraz ettiğini, kendisinin müvekkilinin tescilli olduğu sınıflarda marka başvurularında bulunduğunu, davacı tarafından davalı olarak gösterilen müvekkilinin dava dışı diğer müvekkili adına tescilli … ibareli markayı muvafakati ile yasal olarak kullandığını, müvekkilinin kullanımının yasal olmadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin marka kullanımının …, …, … ve …sınıfta tescilli markalarına dayalı olarak yaptığı satış işlemi olduğunu, davacının … sınıfta tescilli markalarına tecavüz oluşturmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiştir.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın …, …, …, …, .. ve ….sınıf emtialarında, 12/05/2005 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın …, …, …, …, …, …, …, … ve ….sınıf emtialarında 03/07/2013 tarihinde tescil edildiği ve … Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
… başvuru nolu “… ” ibareli markaya ilişkin 35.sınıf emtialarında 24/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, … başvuru nolu “… ” ibareli markaya ilişkin 35.sınıf emtialarında 24/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, …başvuru nolu “… ” ibareli markaya ilişkin 35.sınıf emtialarında 02/11/2011 tarihinde başvuruda bulunulduğu, … tescil nolu “… ” ibareli markanın …, …, … ve ….sınıf emtialarında 26/12/2017 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “… ” ibareli markanın …, …, … ve …sınıf emtialarında 12/10/2016 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın …, …, … ve 21.sınıf emtialarında 29/02/2016 tarihinde tescil edildiği ve … Limited Şirketi adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce 2020/104 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda verilen 17/12/2020 tarih 2020/479 karar sayılı kararı ile “taraflar arasında aynı içerik ve taleplerde davalar açılmış olup bu davaların bir kısmının karara bağlandığı (… 1. FSHHM’nin … karar …karar sayılı 05/11/2019 tarihli kararı -kesinleşmiş) bir kısmında ise yargılamanın sürdüğü hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı verilen karar ve alınan raporların dosyaya sunulduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı taraf “…” markasının …sınıftaki kullanımının bütün mal ve hizmetler bakımından müvekkili şirkete ait olduğu, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin ve logosunun müvekkili şirketin …sınıftaki markası ile ayniyet gösterdiği ve müvekkili şirketin …sınıftaki tescillerini ihlal ettiği, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin müvekkili şirketin tanınmış … markası ile aynı olduğundan bahisle markaya tecavüzün tespitine, önlenmesine, durdurulması talebiyle iş bu davayı açmış ise de esasen izah olunduğu ve tarafların da kabulünde olduğu üzere aynı marka tescillerine ve benzer kullanımlara ilişkin daha önceden farklı avm kullanımlarına ilişkin açılmış davaların bulunduğu, davacının markaya tecavüz iddiasına dayalı daha önceden açmış olduğu davaların mevcut talepleri de kapsadığı zira marka tescilinin ülkesellik ilkesi gereği ülke sınırları içerisinde tam koruma sağlayacağı, kabul veya red durumunda bu kararın kesinleşmesi halinde açılan diğer davalar yönünden kesin hüküm dava şartına takılacağı yine açılan davalardaki davalıya yönelik önleme kararının tek bir avm ya da kullanım yönünden değil tüm kullanımlarının önlenmesine yönelik olacağı, zira birden fazla tecavüz durumunda izahı yapılan SMK 156/3 gereği yetkinin belirlenmesi açısından marka tescil sahibine yasa seçimlik hak tanımış ise de her bir ihlal yönünden dava açılmasının derdestlik dava şartına takılacağı anlaşılmakla açılan bu dava yönünden dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, (bir an için yeni tecavüz halinde tekrardan davanın açılabileceği kabul olunsa bile davacının mevcut davadaki kullanımın diğer davalar sonrası olduğuna ilişkin bir delili dosyaya sunmadığı, bu sunulsa dahi tecavüz iddialarının tamamının aynı davalı tarafından gerçekleştiği dikkate alındığında önceki davalarda alınacak bir tedbir ile davalı kullanımlarının önlenmesi talep edilebilecekken her bir kullanım yönünden ayrı bir dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığının kabulünün gerektiği)” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş,
İş bu kararın istinaf olunması üzerine, İstanbul BAM 44 HD’nin 01/07/2021 tarih 2021/719 esas 2021/770 karar sayılı kararı ile “Bir davanın derdest kabul edilebilmesi için, şu üç koşulun birlikte bulunması gerekir. Bunlar, aynı davanın iki kere açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması ve birinci dava ile ikinci davanın aynı olmasıdır. Birinci dava ile ikinci davanın aynı olmasından kasıt ise; davanın taraflarının, konusunun (talep sonucunun), sebebinin (davanın dayanağını oluşturan vakıaların) aynı olmasıdır. Her ne kadar Mahkemece davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; markaya tecavüz fiilinin aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiği, dolayısıyla haksız fiil gerçekleştiği sürece, ihlal sayısınca davacı markasının korunmasında davacının hukuki yararının bulunduğu, mevcut delillere göre, ihlalin gerçekleştiği yerlerde açılmış olan davaların farklı vakıalara dayandığı, eldeki davanın … Avm’de açılan mağazadan dolayı markaya tecavüz iddiasına dayandığı, gerekçeli kararda zikredilen ve kesinleştiği belirtilen … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.11.2019 tarih … esas, … karar sayılı dosyasında verilen kararın, … ilindeki bir Avm’de açılan mağazadan kaynaklı markaya tecavüz iddiasına dayandığı, kararın kesinleşmiş olması sebebiyle derdestlik değerlendirmesine konu olamayacağı hususu bir yana, eldeki dava ile farklı maddi vakıalara dayandığı, açıklanan sebeplerle derdestlik şartının somut davada gerçekleşmediği, mahkemece davanın usûlden reddine yönelik kararda bir isabet bulunmadığı, ancak birlikte görülmesinde hukuki yarar olması halinde, davaların birleştirilerek görülmesi hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, bu haliyle dosyanın esasına girilerek yargılama sonucunda varılacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu” gerekçeleriyle kararın kaldırılmasına kesin olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır.
Kaldırma kararı sonrası dava iş bu esasa kaydolunmuştur.
Davacı vekili 17/12/02020 tarihli celsedeki beyanlarında özetle; “..bizim daha önce açmış olduğumuz davalar yine aynı iddialara dayalı olup davalı tarafın farklı yetki alanları içinde yer alan alışveriş merkezlerindeki kullanımlarına ilişkindir, yargılamalar sürmektedir, … yetki alanı içinde kalan Avm’deki kullanımlar yönünden Bakırköy mahkemelerinde yine Anadolu’nun değişik yerlerindeki davalı kullanımları yönünden ilgili yer mahkemesinde mevcut davadaki davalının mağazacılık sınıfı olan 35.sınıfta kullanımının bulunmadığı iddiasına dayalı olarak markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi yönünden davalarımızı açtık, davaya açmakta hukuki yararımız vardır, açılan davalar farklı yetki alanlarındaki tecavüzlere dayalı olarak açıldığı için derdestlik söz konusu değildir” şeklinde bayanda bulunmuş olup, davalı vekili aynı celsedeki bayanlarında özetle; “…daha önceden verilmiş olan mahkeme kararları ve devam etmekte olan davalara ilişkin raporları dosyaya sunduk, davanın reddini talep ediyoruz ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yine taraflarca farklı AVM kullanımlarına ilişkin olarak açılan davalardaki alınan raporlar dosya içerisine sunulmuştur.
Aynı iddialara dayalı olarak … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyası üzerinden verilen red kararı sonrası … Bam 6 HD’nin 2021/1441 esas 2021/1601 karar sayılı istinaf taleplerinin reddine yönelik verilen karar dosya içerisine sunulmuştur. Yine bu dava dosyası üzerinden alınan raporlar dosyada yer almaktadır.
Dava markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması talebine ilişkindir.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde bulundurulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımının tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara, 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde tüketiciler tarafından karışıklığa sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Değerlendirme;
Tarafların “…” esas unsurlu marka tescillerinin bulunduğu davalının kullanıma dayanak markalarının …, …, … ve …sınıf mal ve hizmetlerde tescilli olduğu noktasında taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır.
Davacının davalı kullanımlarının müvekkili şirketin … (yeni …) sınıfındaki tescillerinin kapsamında kaldığı bu sınıflarda tescili olmamasına rağmen markasal nitelikteki kullanımlarının markaya tecavüz teşkil ettiği, davalının 35.sınıfta tescil edilmesi için yapılan başvurularının TPMK tarafından herhangi bir itiraz olmaksızın resen reddedildiği, davalının mağaza tabelasında kullandığı markanın, müvekkili şirketin markası ile neredeyse birebir aynı, iltibas yaratacak kadar benzer bir marka olduğundan bahisle iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Emsal nitelikteki yukarıda izahı yapılan … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyası üzerinden alınan raporda, gerek cevap dilekçesine ekli sunulan bilirkişi raporlarında ve yine … 5. FSHHM’nin…esas sayılı dosyası üzerinden alınan marka patent vekili …, Marka Patent vekili …ve Moda Tasarım Öğretim Üyesi … tarafından hazırlanan raporda özetle; “davalı işyerinde pazarlanan malların; tencere, tava, kaşık, çatal, bıçak, yemek takımı, kek kalıbı, her çeşit bardak, kahve fincanı, düdüklü tencere, tek olarak satılan gümüş, porselen ve benzeri servis tabakları, sunum kapları, çerezlikler ve kaseler, şerbetlikler, gümüş, plastik vb. her çeşit tepsi, baharattık, ekmeklik, kupa, süzgeç, cezve, maşa, saklama kabı, elektrikli çaydanlık, blender seti, elektrikli kahve makinesi, çay takımı, rende, kesme-soyma bıçak seti, sarımsak ezici, hamur kesme bıçağı, tost makinesi, ütü masası, şişe açacağı, tirbuşon, termos, çaydanlık, saklama kavanozu seti olduğu, davalı işyerinde yerinde inceleme sırasında incelenen malların … markalı olduğu, davalının … ibareli kullanımlarının sadece dava dışı grup şirketin tescilli markalarının satışına ilişkin olduğu ve …. sınıftaki mağazacılık hizmeti olarak nitelenemeyeceği, davalı kullanımlarının, davalı ile grup şirketi olan dava dışı … Tic. Ltd. Şti/nin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …., … tescil numaralı markalarının koruması kapsamında bulunduğu, davalı kullanımlarının dava dışı grup şirketinin tescil kapsamındaki malların aynı marka altında satışa sunulması olması nedeniyle perakendecilik hizmeti olarak değerlendirilemeyeceği, bundan dolayı da salt işaret benzerliğinden hareketle davalı kullanımları ile davacının dayanak yaptığı markaları arasında birbiri ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Davacının tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiasını ispat edemediği, marka kapsamları ve kullanım alanları arasındaki farklılıklar da dikkate alındığında tanınmışlık düzeyine zarar verilmesinden söz edilemeyeceği, davalının gerçek hak sahipliğine ilişkin iddiasını ispat edemediği, davacı ile davalı kullanımlarının dayanağını oluşturan dava dışı grup şirketin uzun yıllardır birlikte var oldukları ve dava dışı grup şirketin davalı kullanımlarına dayanak oluşturan tescilli markalarının davacının dayanak markalarından önceki tarihli olmaları da dikkate alındığında artık davacı markaları bakımından hak ihlalinden söz edilemeyeceği, ” tespit ve değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Uyuşmazlığın yapılan tespit ve kullanım durumu dikkate alındığında, özellikle taraflar arasında açılan ve aynı sebeplere dayalı emsal nitelikteki davalara ilişkin sunulan rapor ve karar içerikleri dikkate alındığında, yapılacak olan incelmenin esasa etkili olmayacağı, alınan raporlar üzerinden tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilebileceği sonucuna ulaşılmış olup ayrıca bir inceleme yapılmasını gerektiren bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla usul ekonomisi gözetilerek bilirkişi incelemesi yapılmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Davacının … 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin … diş sayılı dosyasındaki tespite dayalı olarak ileri sürmüş olduğu markaya tecavüz iddiaları yönünden tespit dosyası incelendiğinde; tespit talebinde karşı taraf olarak … Ltd. Şti’nin gösterildiği, sunulan 06/11/2018 tarihli raporda dava dışı şirkete ait … adresli sayfada … ifadelerinin yer aldığı, … logosunun bulunduğu (ki bu logo dava dışı şirkete ait … sayılı tescilinde yer alan logodur), … com olarak arama yapılan google reklam sonuçlarında 1. Sırada yer aldığının belirtildiği anlaşılmış olup, öncelikle delil tespitinin davalı şirkete karşı yapılmamış olduğu ve incelenen site sahiplik bilgilerinin davadışı şirket olduğu dikkate alındığında bu talebin dinlenilemeyeceği sonucun ulaşılmış olup, aksi kabulde dahi … ibaresinin her iki taraf markasında da yer aldığı davalının … ibresini google adwords de anahtar sözcük olarak kullanmasının tescilli markaya dayalı olduğu davalı tescillerinin daha eski tarihli olduğu anlaşılmakla SMK 155 mevcut uyuşmazlık açısından uygulama bulmayacağı sonucuna ulaşılmakla davacının markaya tecavüze dayalı iddialarına itibar olunmamıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı taraf “…” markasının … sınıftaki kullanımının bütün mal ve hizmetler bakımından müvekkili şirkete ait olduğu, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin ve logosunun müvekkili şirketin 35.sınıftaki markası ile ayniyet gösterdiği ve müvekkili şirketin 35.sınıftaki tescillerini ihlal ettiği, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin müvekkili şirketin tanınmış … markası ile aynı olduğundan bahisle markaya tecavüzün tespitine, önlenmesine, durdurulması talebiyle iş bu davayı açmış ise de emsal davalarda alınan raporlardaki ” davalının … ibareli kullanımlarının SADECE DAVA DIŞI GRUP ŞİRKETİN TESCİLLİ MARKALARININ SATIŞINA İLİŞKİN OLDUĞU ve … sınıftaki mağazacılık hizmeti olarak nitelenemeyeceği, davalı kullanımlarının dava dışı grup şirketinin TESCİL KAPSAMINDAKİ MALLARIN AYNI MARKA ALTINDA SATIŞA SUNULMASI OLMASI NEDENİYLE PERAKENDECİLİK HİZMETİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ, bundan dolayı da salt işaret benzerliğinden hareketle davalı kullanımları ile davacının dayanak yaptığı markaları arasında birbiri ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacı ile davalı kullanımlarının dayanağını oluşturan dava dışı grup şirketin uzun yıllardır birlikte var oldukları ve dava dışı grup şirketin davalı kullanımlarına dayanak oluşturan tescilli markalarının davacının dayanak markalarından önceki tarihli olmaları da dikkate alındığında artık davacı markaları bakımından hak ihlalinden söz edilemeyeceği, ” tespit ve değerlendirmeleri karşısında davacının tescil sınıfı dışında kullanım iddiasına dayalı ve dava dışı şirkete yönelik yaptırmış olduğu delil tespitine dayalı kullanımlara yönelik markaya tecavüz davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021

Katip
¸

Hakim
¸