Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/149 E. 2020/84 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/149
KARAR NO:2020/84

DAVA:Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/06/2013
KARAR TARİHİ:05/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
Davacı vekili 12.06.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı firmaca … internet sitesi üzerinden şikayet maillerinin üye şirketlere gönderilmesi ve bu şirketten gelen cevapların yayınlanması hizmetinin verilmekte olduğunu, davalı ile imzalanan sözleşme kapsamında siteye giriş için kullanıcı adı ve şifrenin verildiğini, gelen şikayetlerin firmalar tarafından cevaplandığını, gelen şikayetlere cevap verilse dahi şikayetlerin silinmemesi sebebiyle belli sayının üzerinde gözüken şikayetlerin müvekkilinin itibarına zarar verdiğini, müvekkili tarafından şikayetlerin silinmesi talep edilmiş olmasına rağmen bu talebin davalı tarafça reddedilmesi üzerine sözleşmenin fesh edildiğini, sözleşmenin fesh edilmesinden sonra bile davalı firma tarafından şikayetlerin yayınlanmaya devam edildiğini, müvekkilinin kullanıcı adı ve şifresi sözleşmenin fesh ile birlikte iptal edildiği için müvekkili tarafından sisteme girilemediğini, şikayetlerin cevapsız bırakıldığını ve bu durumun müvekkilinin itibarını zedelendiğini ve haksız rekabete yol açtığını, bu durumun tanınmış marka konumunda olan … markasından haksız çıkar sağlama amacı taşıdığından durdurulması gerektiğini, açıklanan nedenlerle müvekkilinin marka haklarına tecavüz edildiğinin ve haksız rekabetin tespitini, 2.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 13.08.2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … internet sitesinin … yılında kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana hızla büyüdüğünü, bütün kişi ve kurumlara karşı aynı mesafede duran şeffaf bir site olduğunu, internet sitesinin içeriğinin tamamen üye kullanıcılar tarafından oluşturulduğunu, site sahipleri tarafından bu şikayetlere müdahale edilmediğini, sadece hukuka ve ahlaka aykırı olan ya da gerçek bir kullanıcı tarafından yayınlanmayan sahte şikayetlerin silindiğini, kullanıcıların siteye üye olması için SMS onayı gerektiğini bu nedenle kullanıcılarında gerçek olduğunu, … internet sitesinin sadece üye olan şirketlere hizmet vermediğini, hakkında şikayet yayınlanan tüm kurumların cevap haklarını kullanabildiklerini, hiçbir firmanın cevap hakkının kısıtlanmadığını sadece üye olan firmalara öncelik hakkı verilerek şikayet yayınlanmadan çözme imkanı sunulduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca şikayet silme talebinin bulunmadığını, şikayetçilerin girmiş oldukları şikayetleri istedikleri zaman silebildiklerini, şikayetlerin ancak şikayeti yazan tüketici tarafından kaldırılabildiğini, fakat uzun yıllara dayanan uygulama gereği ve güncellik gereğince 1 yılın üzerindeki şikayetlerin sistemden silindiğini, somut olay açısından haksız rekabetin oluşmadığını üye olmayan her firmanın da istediği şikayeti cevaplayabileceği ve cevabının yayınlandığını, müvekkilinin sadece yer sağlayıcı olarak görev yaptığını, içerikleri oluşturan tüketicilerin şikayetlerinin ifade edebilmeleri için firmaların koruma altında olan markalarını kullanmalarının zorunlu olduğunu, bu durumun marka hakkına tecavüz oluşturmadığını, müvekkilinin internet sitesinde yayınlanan şikayetlerin “şikayet hakkı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.
YAPILAN YARGILAMA
Dava 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz haksız rekabetin tespiti önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış bilirkişi incelemesi yapılarak ön tespit raporu ve heyet raporu alınmıştır.
Mahkememizce tensiben verilen erişimin engellenmesi kararının söz konusu içeriğin siteden kaldırılması nedeniyle itiraz üzerine tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce tensiben verilen karar gereği Bilgisayar Mühendisi …’den alınan tespit bilirkişi raporunda özetle; … sitesinin … sitesine yönlendirilmiş olduğunu, her iki sitenin de davalıya ait olduğunu, sitede davacı … … A.Ş. firması hakkında tanıtıcı bilgilerin yer aldığını, davacı hakkında şikayet mesajlarının davacı’nın logo ve markası ile birlikte yayınlandığını, şikayetlere verilen cevapların bir kısmının müşterilere site üzerinden, bir kısmının ise site yöneticilerine hitaben çeşitli iletişim yöntemleri ile yazıldığı, site yöneticilerine hitaben yazılan mesajların 24 Mayıs 2013 tarihinden sonra başladığını, … sitesi üzerinde verilen hizmetlerin ticari bir faliyet olduğu ve Anayasa’nın 74. maddesinde belirtilen şikayet hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği, sitede verilen hizmetlerin müşteri ilişkileri alanında fayda sağlayan bir pazarlama yazılımının internet üzerinden kullandırılması şeklinde gerçekleştiğini, müşteri durumundaki firmalara ait markalarının sistemde kullanımının, hizmeti sunan firma ile müşterileri arasında yapılan ticari sözleşme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği tespitine varmıştır.
Tespit sonrası davalı vekilince dosyaya sunulan 03.08.2007 tarihli uzman görüşünde Prof.Dr….davalının yer sağlayıcı konumda olduğunu, kişilik hakkı yahut marka hakkı ihlalinin bulunmadığını mütalaa edilmiştir.
Mahkememizin 23.12.2014 tarihli Doç.Dr…., … ve …’dan alınan bilirkişi raporunda özetle; “Davacının davalı hakkındaki şikayetleri yayınlamasının tek başına hukuka aykırı bir eylem olmadığı, davalının 5651 sayılı Kanun kapsamında yer sağlayıcı olarak nitelendirilemeyeceği eylemin haksız rekabette oluşturmadığı, ancak davacı markasının ve logosunun taraflar arasındaki sözleşme sona erdirildikten sonra halen sanki taraflar arasında bir iş ilişkisi varmış gibi kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra halen bu şekilde davacı tarafın marka ve logosuna yer verilmesi özellikle davalı tarafın artık hesaba girip şikayetleri cevaplama imkânının bulunmaması ile birlikte değerlendirildiğinde haksız rekabet olarak nitelendirilebileceğini, davacı markası, logosu veya unvanının şikâyetler ile birlikte orantılı bir biçimde kullanılmasının hukuka aykırı olmadığı, burada markasal kullanım da bulunmadığı, davalının eylemleri önemli ölçüde hukuka aykırı olmadığından bu hususun tazminat talebinde de gözönünde bulundurulması gerektiği mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilince dosyaya sunulan 25.02.2015 tarihli Prof.Dr. … tarafından kaleme alınan hukuki mütalaada özetle; “Taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği 08.05.2013 tarihinden …’in bu içerikleri siteden kaldırdığı 01.08.2013 tarihine kadar, … adlı internet sitesinde …’a ait marka, ticaret unvanı ve tanıtıcı bilgilere yer verilmesinin, MarKHK m.9/l-c uyarınca marka hakkına tecavüz ve TK m.55/a-2 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği, tarafların 17.07.2013 tarihinde lisans sözleşmesini yenilemelerinin …’un taleplerinden feragat ettiği anlamına gelmeyeceği, böyle bir sözleşmenin akdedilmesinin hukuka aykırı eylemi hukuka uygun hale getirmeyeceği, hukuka aykırı eyleme sonradan icazet verilmesinin, eylemin hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldırmayacağını, tüketicilerin sorunları çözüldüğü halde şikayetlerin, 1 yıl boyunca … adlı internet sitesinde yayınlanmaya devam edilmesinin, tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama olduğu ve anılan eylemin TTK m.54/ll uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır”.
Mahkememizce yeniden oluşturulan ikinci bilirkişi heyeti Prof.Dr. …, Yar Doç.Dr … ve Marka patent vekili … müşterek raporunda; Marka ihlalinin bulunmadığı iş ilişkisinin sona ermesine rağmen birlikte çalışıldığı izlenimin verilmesini haksız rekabet oluşturduğu, sözleşmenin fesh edilmesine rağmen siteye giriş yapıp şikayetleri cevaplandırma imkanı olan davacının kullanıcı ad ve şifresinin iptal edilmesinin haksız rekabete yol açmadığı, sorunların çözümüne rağmen şikayetlerin 1 yıl boyunca sitede kalmasının haksız rekabet oluşturmadığı, ticari itibarına zarar vermediği. İlişkinin vekaletsiz iş görme olarak nitelendirilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce 18/07/2016 tarihli kararı ile Davacı … … TİC. A.Ş tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin sona ermesine rağmen davalının sitedeki yayınlar nedeniyle tüketiciyi yanıltma ihtimali göz önüne alınarak meydana gelen haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına, Taraflar arasında imzalanan 17/07/2013 tarihli sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenlerle feshinin tespitine, davalı internet sitesinde davalıya yönelik yer alan şikayetlerin, davacı ticaret unvanı, markası, logosu ve çalıştıkları firmalara dair listelerin … isimli internet sitesi içeriğinden çıkartılmasına, Davalı tarafın çalıştığı şirketler listesinden davacı şirket ticaret unvanının silinmesine, Davacının marka hakkına tecavüze yönelik taleplerinin ve maddi manevi tazminata yönelik taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, dosyayı değerlendirilen Yargıtay 11. Hukuk Daire’si davalı eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun mahkememizce de kabul edilmesine karşın, 6102 sayılı TTK’nın 56. maddesi uyarınca davacı yararına manevi tazminat takdir edilmemesi doğru görülmediğinden kararın bu yönden davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yargılamaya devam edilmiştir.
GEREKÇE
Davacı vekili somut olayda marka hakkına tecavüzün olduğunu iddia etmektedir. Somut olayımızda marka hakkına tecavüz olduğu kanaatine ulaşılabilmesi için markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir. Oysa somut olaydaki kullanım markasal bir kullanım değildir. İnternet sitesinde davalı şirketin çalıştığı şirketlerin listesi altında davacı tarafın markasının yer alması 556 sayılı KHK madde 9 da sayılan fillerden birinin kapsamına girmemektedir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca bir dönemde olsa davacı şirketle çalışılmış ve markasına internet sitesinde yer verilmiştir. Sonrasında sözleşme fesh edilmiş olmasına rağmen davacı tarafa ait markanı sitede yer almaya devam etmesinin marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Tüketiciler ürün ile ilgili şikayetlerini yazarken davacının markasını ya da şirket unvanını kullanması da hukuka aykırı değildir.
556 sayılı KHKnın 5. maddesine göre “Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle göruntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. Markalar firmaların mal veya hizmetlerinin birbirinden ayırt edilebilmesini sağlamaktadır. Yine MarkaKHK m.61/a) kapsamında 9 maddenin ihlali marka hakkına tecavüz sayılır. Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması MarkaKHK m. 9’un ihlali anlamına gelir. MarkaKHK m .9’a göre tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve bu tescilli markanın kapsadığı hizmetlerin aynı veya benzeri hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması marka sahibi tarafından yasaklanabilir.
MarkaKHK. 9. maddesine göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması, marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
MarkaKHK 61. maddesinin (a) bendine göre, marka sahibinin izni olmaksızın markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.
556 sayılı KHK 12 uyarınca; “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.” Bu kullanım 556 sayılı KHK 12 kapsamında dürüstlük kuralına uygun bir kullanımdır.
Davacı taraf davalı tarafın eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmektedir. Somut olayımızda haksız rekabet şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesinde fayda vardır; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Haksız Rekabete ilişkin 54. maddesi uyarınca haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Haksız rekabet hukukunun konusu dürüstlük ilkesine aykırı yöntem ve uygulamalara karşı emek ilkesi uyarınca emeğin korunmasıdır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 54. üncü maddesine göre ilkenin temel unsuru dürüst davranış kuralıdır. Dürüstlük kuralına aykırılık ya davranışlarla ya da ticari uygulamalarla olur. Davranışlar ve ticari uygulamalar iş etiğine, doğruluğa, dürüstlüğe ters, aldatıcı, yanıltıcı, kandırıcı olabilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55 inci maddesinin 1 inci fıkrasında da haksız rekabet halleri sayılmıştır.
Davalı şirketin taraflar arasındaki iş ilişkisi sona ermesine rağmen web sayfasında “birçok seçkin kuruma çözüm üretilmektedir” başlığı altında … markasına yer verilmiş olmasının TTK 55/a-2 hükmünde geçen “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek” şeklinde oluşabilecek haksız rekabet türüdür. Madde metnindeki iş ilişkileri hakkında gerçek dışı ve yanıltıcı açıklamalarda bulunmak” haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir. Somut olayda taraflar arasında iş ilişkisi sona ermesine rağmen halen birlikte çalışıldığı izlenimi oluşturacak şekilde davacı tarafın markasına yer verilmesi tüketicinin yanılmasına yol açabilir. Var olan yanıltma ihtimali sebebiyle de somut olay açından haksız rekabet fiili işlendiği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki iş ilişkisinin fesh edilmesinden sonra davacı tarafın kullanıcı adı ve şifresinin iptal edilmiş olması sebebiyle sisteme giriş yapamadığı ve gelen şikayetleri cevaplandırmadığı bu sebeple internet sitesinde cevaplanmayan bir sürü şikayetin yer aldığını ve bu durumunda tüketiciler gözünde markanın itibarının zarara uğramasına yol açtığı iddia edilmektedir.
Davalı tarafın … isimli sitesinde yer alan üyelik sayfası incelendiğinde hem şikayetçi hem de marka sahiplerine üye olma imkanı verildiği, marka sahiplerine ayrıca davalı site sahibi firma ile sözleşme imzalayarak kurumsal üye olma imkanı tanındığı görülmektedir.
Davacı tarafın da ifade ettiği üzere şikayetlere cevap vermek için kullanıcı adı veya şifreye ihtiyaç bulunmamaktadır. Her tüketici gibi davacı şirket yetkilileri de sisteme giriş yaparak şikayetin altına şikayeti giderici çözümlere yer verererek cevaplandırabilir. Davacı tarafın bunu yapmaması kendi seçimidir. Kendisinin cevap hakkı kısıtlanmış ya da yasaklanmış değildir, sadece taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra şikayetler yayınlanmadan çözüm bulma olarak nitelendirilebilecek öncelik hakkı ortadan kalmıştır. Bu durumun haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı taraflar arasında imzalanan sözleşmede herhangi bir madde yer almasa da ticari uygulama gereği kendisinin talep ve isteklerinin yerine getirilmesi gerektiğini ve sitede yer alan şikayetlerin kaldırılması gerektiğini ifade etmektedir. Tüketicilerin sorunları çözüldüğü halde şikayetlerin, 1 yıl boyunca … adlı internet sitesinde yayınlanmaya devam edilmesinin, tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama olduğunu söylemek ve anılan eylemin TTK m.54/ll uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşmak güçtür. Cevap verilen şikayetlerin kaldırılmamasının hukuka aykırı bir eylem olarak nitelendirmek doğru değildir, … isimli internet sitesinin çalışma şekline aykırı bir davranış olmadığı gibi davacı firmayı kötüleyici ya da itibarına zarar verici bir davranış sergilenip sergilenmediğinin ispatlanması gerekir.
Davacı taraf imzalanan sözleşmenin fesh edilmesinden sonra davalı tarafın sadakat yükümlülüğünün devam ettiğini bu nedenle sorumlu tutulması gerektiğini ifade etmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme “Maddi Fillere ilişkin Vekalet Sözleşmesidir”. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede “eski şikayetlerin silinmesi gibi bir şart yer almamasına rağmen taraftar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu kabul edildiğinde vekilin vaklet verenin talimatlarına uyma borcu bulunmaktadır. Bu durumda sözleşme sona erdikten sonra vekalet verenin yani davacının isteği dışında sitede şikayetlerin silinmeyip yayınlanmaya devam edilmesini sadakat borcuna aykırılık olarak nitelendirmek mümkündür. Böylece, davalı tarafın sözleşmenin fesh edildiği sürede talep edilmesine rağmen şikayetleri kaldırmaması haksız vekaletsiz iş görme olarak nitelendirilebilir. Fakat; burada önem arz eden husus davacı tarafın davalı tarafın haksız vekaletsiz iş görmesi sebebiyle doğmuş olan zararını ispat etmesidir.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller alınan bilirkişi raporu kapsamında davalı internet sitesinde davacı tarafın markasına yer verilmiş olmasının marka hakkının ihlali olarak nitelendirilemeyeceği; dolayısıyla marka hakkına tecavüzün gerçekleşmediği, taraflar arasında iş ilişkisi sona ermesine rağmen halen birlikte çalışıldığı izlenimi oluşturacak şekilde davacı tarafın markasına internet sitesinde yer verilmesinin tüketiciyi yanıltma ihtimali sebebiyle haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği, davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşme fesh edilmesine rağmen siteye giriş yapıp şikayetleri cevaplandırma imkanı olduğundan kullanıcı adı ve şifresinin iptal edilmesinin haksız rekabete yol açmadığı, tüketicilerin sorunları çözüldüğü halde şikayetlerin, 1 yıl boyunca … adlı internet sitesinde yayınlanmaya devam edilmesinin davacı firmayı kötüleyici veya itibarına zarar verici bir eylem olarak nitelendirilemeyeceği bu nedenle haksız rekabet teşkil etmediği, fakat taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu kabul edildiğinde davalı tarafın şikayetleri silmeyip yayınlamaya devam etmesinin haksız vekaletsiz iş görme olarak nitelendirilebileceği, davacı yanın bundan doğan maddi zararını ispat edemediği bu nedenle maddi tazminata hak kazanmadığı anlaşılmış ise de davacının haksız rekabet teşkil eden eylemden elem ve ıstıraba kapıldığı manevi olarak zarar gördüğü sonucuna varıldığından gerçekleştirilen eylemle orantılı olacak şeklide manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davacı … … A.Ş tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkinin sona ermesine rağmen davalı tarafın sitesindeki yayınlar nedeniyle tüketiciyi yanıltma ihtimali göz önüne alınarak meydana gelen haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına,
2-Haksız rekabet nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,
3-Davacı tarafın tarafla ilgili şikayetlerin siteden kaldırılmasına yönelik talebin talebin reddine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 341,55 TL karar harcından peşin yatırılan 204,95 TL’nin mahsubu ile kalan 136,6 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-Kabul edilen haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve maddi durumun ortadan kaldırılması talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 4.910,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 4.910,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 4.910,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan: 4.050,00 TL bilirkişi ücreti, 554,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 4.604,10 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.918,37 TL ile 229,25 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.147,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan: 50,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesap edilen 29.17 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okundu. usülen anlatıldı.05/02/2020

Katip …

Hakim …