Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/146 E. 2020/430 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/146 Esas
KARAR NO : 2020/430

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1984 yılında kurulduğunu, Duvar Kağıdı sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin markasının tanınırlığından faydalanmak adına … ibaresini öne çıkararak bir ürün kataloğu bastırdığını ve sosyal medya hesabında izinsiz olarak yayınlandığını, müvekkilinin markaya tecavüz niteliğindeki fiillerin sona erdirilmesi için davalıya ihtarda bulunulduğunu, davalı tarafın ise ihtarnameye cevaben itiraz ettiklerini belirttiğini ve söz konusu tecavüz fiillerine devam ettiğini, müvekkilinin itibarına zarar verdiğini ve mali ve manevi zarara uğrattığı belirterek, davalı tarafından müvekkili şirketin tescilli markasına vaki tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve ref’ine, ilgili katalogların imha edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “…” markası ile “…” olarak piyasada tanındığını ve tanınırlığını devam ettirdiğini, davacının tanınırlığından yararlanma ihtiyacı olmadığını, davacının tanınmış marka olmadığını, ilgili katalogdaki … ibaresinin seri numarası olduğunu, müvekkilinin markası ile davacının markasının benzer olduğu iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, iki marka arasında karıştırılma ihtimalin de bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DOSYA MÜNDERECATI
Taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK marka tescil dosyaları getirtilmiş, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Mahkememize 06/07/2020 havale tarihli sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacının davaya konu… nolu markasının 16 ve 27 emtia gruplarında tescilli olduğu, davacının markasının şekil ve kelime markası olduğu. Markanın asli unsurunun “…” ifadesi olduğu, … ibaresinin tali unsur olduğu ve tek başına soyut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, davalının kullanım alanı ile davacının markasının tescilli olduğu emtia grubunun aynı olduğu ve davalının … ibaresini iş evrakı niteliğindeki kataloglarında ve internet sitesinde reklam amaçlı kullandığının kabulü gerektiği, davacının tescilli … markası ile davalının … ibaresini kataloglarında ve ürünlerinde kullanımının iltibas tehlikesi yaratmadığı, davacının markasının ayırt edici noktası … ifadesi iken davalının kullanımının ayırt edici unsurunun … ifadesi olduğunu, her ikisinin ortak kullanımı olan … ibaresinin tek başına soyut ayırt ediciliği bulunmadığından marka olarak korunmasının mümkün olmadığını, markaya tecavüz fillerinin oluşmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış, Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Ref’i talepli davadır.
Dosya arasına alınan TPMK kayıtlarının incelenmesinde davacıya ait … numaralı “…” ibareli marka başvurusunun 23.06.2017 tarihinde yapıldığı, 17.08.2018 tarihinde tescil edildiği, 28.09.2018 tarihli bültende yayınlandığı, 16. Ve 27. Sınıflarda hizmet verdiği anlaşılmaktadır.
Davalı Kullanımlarının Davacı Adına Tescilli Marka Yönünden Karıştırılma İhtimaline Sebebiyet Verip Vermediğine İlişkin İnceleme
Davaya konu marka incelendiğinde içinde birden fazla unsuru barındığı anlaşılmaktadır. Bu unsurlar, mavi diktörgen zemin, kırmızı … ibaresi, ev şekli ve … ibaresidir. Tüm bu unsurlar incelendiğinde her bir unsurun ayırt edici niteliği bulunmamaktadır. Burada ayırt edici niteliği en yüksek olan … ibaresidir. Ancak birden fazla unsurdan oluşan bir markanın tüm unsurları ayırt edici nitelikte olmasa dahi, işaretin bütünü itibariyle bakıldığında bütünsel olarak ayırt edici olabilir ve marka olarak tescili mümkündür. Ayırt edici nitelik kendi içinde soyut ve somut olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bir işaretin, herhangi bir mal/hizmetle ilişkisi olmadan, marka olabilmek için gereken ayırt ediciliğe sahip olmasına soyut ayırt edicilik denmektedir. Bir başka deyişle, bir işaretin soyut ayırt edici niteliğinin bulunmaması halinde, o işaretin mal/hizmetlerin tamamı için bir ayırt ediciliğe sahip olmadığı anlamına gelir ve marka olarak da tescili mümkün değildir. Örneğin, mega, basic, ekstra, orijinal, standart ifadeleri ya da standart görünümde olan herhangi bir sayı ya da harflerde tek başına soyut ayırt edici niteliği bulunmadığından, hiçbir mal/hizmet için tek başına tescili söz konusu olamaz. Ancak bu tür işaretler ayırt edici sözcükler ya da şekillerle birlikte tescil edilseler dahi, bu sözcükler markanın koruma kapsamını belirlerken tek başına dikkate alınamayacaklardır. Davacının markasının esaslı unsuru … ifadesidir. Markada bulunan … ifadesi yan unsurdur ve tek başına tescili mümkün değildir.
Bu bilgiler ışığında, sonuç olarak; uyuşmazlık konusu markanın … ibaresinin yazım karakteri, markanın bütünündeki yeri dikkate alındığında tek başına soyut ayırt ediciliği bulunmadığı, görseller incelendiğinde davacının markası ile davalının kullanımı arasında işitsel ve bir bütün olarak görsel benzerlik de bulunmadığı, buradaki tek benzerliğin … ibaresi olduğu ancak davacının markasında yer alan …ibaresinin yan unsur olduğu, ayırt ediciliğinin bulunmadığı hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş, bu suretle davacının markası ile davalının kullanımı arasında da iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı Kullanımlarının Tecavüz Teşkil Edip Etmediği Yönünden İnceleme
6769 Sayılı SMK m. 29/l-(b) hükmü uyarınca markanın hak sahibinin izni olmaksızın aynı veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerinin kullanılması yoluyla taklit edilmesi doğrudan marka tecavüzü olarak öngörülmüştür.
Tescilli marka ile aynı olan işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması da marka tecavüzü olarak öngörülmüştür (SMK m, 7/2-(a)), Öte yandan tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin tescilli markanın kapsadığı aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması halinde ilgili kullanım marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(b)).
Markalar arasında iltibasın bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri olan “Tüketici üzerinde bıraktığı toplu izlenim” yöntemidir. Buna göre markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. Bu yöntem uyarınca, farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markayı çağrıştırabileceği gibi, tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen markalar tamamen farklı etki de bırakabilirler. Markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılması ve özellikle markaların (tasvirî işaretler gibi) tek başına ayırım gücü bulunmayan veya ayırım gücü zayıf işaretlerden oluşan kısımlarının aynı veya benzer olup olmadıkları üzerinde durulması halinde karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde hatalı sonuçlara yol açılmaktadır. (bu hususta bkz. Arkan: C. 1, s. 99; Ü. Tekinalp: Fikrî Mülkiyet Hukuku, B. 3, İstanbul 2004, § 26 Nr. 34).
Markalar arasında karıştırma ihtimali değerlendirilirken markalar parçalara ayrılarak her bir unsur üzerinden değil, marka ibaresi içinde yer alan asli/esaslı unsurların belirlenmesi ile bütüncül bakış açısı ile gerçekleştirilmesi temel ilkedir. Bu husus Yargıtay 11 HD. nin emsal kararlarıyla da bilinmektedir.
Somut uyuşmazlığa ilişkin tecavüz iddiasının SMK m. 7/2-b kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Anılan hüküm uyarınca, davacının markasının tescil edildiği ve kullanıldığı alan duvar kağıtlarıdır. Davalının da … kataloğu duvar kağıtlarına ilişkindir. Teknik özelliklerinin farklı olması birisinin çocuklara özgü alanlarda kullanılan duvar kağıdı olması diğerinin genel alanlarda kullanılan duvar kağıdı olması malların aynılığını ortadan kaldırmamaktadır. Davalının … ibaresini iş evrakı niteliğindeki kataloglarında ve internet sitesinde reklam amaçlı kullandığı görülmüştür. Ancak tüm bu hallerde markaya tecavüzden söz edebilmek için markanın ayırt edici nitelikte olması ve marka olarak korunabilmesi gerekmektedir.
Yukarıda gerekçeli olarak ifade edildiği üzere davacının markası şekil+kelime markasıdır ve markalar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bir an için davacının markasının esaslı unsurunu “…” olarak kabul etsek dahi … ile …ibarelerinde “…” sözcükleri ortak olsa bile ortalama tüketici için karıştırma ihtimali bulunmadığı, “…” kelimesinin sektörel olarak temel, basit, ana unsur olarak kullanıldığı sabittir. … ile davalı şirketin kataloglarda kullandığı “…” ibaresinde de baskın karakterin … olduğu görülmektedir. Daha öncede ifade edildiği üzere … ibaresinin tek başına soyut ayırt ediciliği bulunmadığı, marka olarak korunmasının da mümkün olmayacağından SMK m. 29 da düzenlenen markaya tecavüz fillerinin oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, TPMK kayıtları, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu ve ilgili mevzuat bir arada değerlendirildiğinde davacının tescilli … markası ile davalının … ibaresini kataloglarında ve ürünlerinde kullanımının iltibas tehlikesi yaratmadığı, davacının markasının ayırt edici noktası … ibaresi iken davalının kullanımının ayırt edici unsuru basic ibaresi olduğu, her ikisinin ortak kullanımı olan … ibaresinin tek başına soyut ayırt ediciliği bulunmadığından marka olarak korunmasının da mümkün olmayacağı gerekçesi ile markaya tecavüz fillerinin oluşmadığı kanaatine varılmakla, davanın reddi cihetine gidilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 10,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸